/i/İnanç

İnanç
  1. 9.
    +1 -1
    yahu yalanını gibeyim duyan da 7. yüzyılda kimse astronomiyle uğraşmıyor sanacak

    ulan yüzyıllarca dünyadaki böyle anormal şeyler kayda geçmiş herkes önemli bir şey olarak bahsetmiş, aynı mantıkla o zaman onları da kimsenin görmemesi lazımdı. vay efendim herkes uyuyorken gösterilmiş salak mısınız dıbına koyayım dünyada bir tarafta geceyken diğer tarafta gündüz oluyor bu kadar mı beyniniz yok aq dünya uyuyordu da gecenin bi köründe kafir bir grup var diye sadece onlara gösterilmiş vs.

    zırcahillikte sınır tanımıyorsunuz tebrik ediyorum. giberim şimdi ayını bilmem neyi biri bana bunu kimin yaptığını açıklasın: (bkz: ahahah ulan hanginiz yaptı bunu ışidciler)
    ···
    1. 1.
      +1
      salt inanç mantıklarını köreltmiş panpa
      ···
  2. 8.
    0
    özet geçmemişsin okuyamadım panpa . biz de insanız bu saatte bunu nasıl okuyalım...

    kaynataya selamlar
    ···
    1. 1.
      0
      Ulan bu özeti zatennn
      ···
  3. 7.
    0
    peygamber kürt müymüş?
    ···
  4. 6.
    +1 -2
    olum siz mal mısınız lan yıl olmuş 2015 hala mucizelere inanan var
    ···
  5. 5.
    0
    sevgili münafık kardeşim,
    entry ni baştan sona okudum desem yalan olur. fakat senin üstadların hocaların benim elimden geçtiler karşımda tak yemiş bülbüle döndüler de dinlerini savunamadılar. o yüzden yazının ilk ve son cümlesini okuyup tümünü kavradım. öncelikle müslümanlığın kurucu kitabı furkana göre muhafazid kardeşim hiç bir mucize göstermemiştir. hatta furkan bu konuda kuranın tek mucize olduğunu gözlerinin önündeki kuranın onlara neden yetmediğini yazmaktadır. müşriklerin tüm ısrarlarına rağmende tek bir mucize bile gerçekleşmemiştir. bu nedenle ayın yarılması konusunda muhafazide ithaf edilen bu mucize müslümanlık dışında kalmaktadır. bunu ve furkanı aynı anda kabul etmek müşriklik yahut kafirlik olur. eğer sizde ikisine birden inanıyorsanız ben sizi münafıklığa davet ediyorum. yani kendi farkındalığınıza.
    ···
    1. 1.
      0
      kamer suresi 1. ayette bahsedilen nedir o zaman ?
      ···
    2. 2.
      0
      furkana sonradan eklenen sözlerdendir. orjinal furkanda bu olay bulunmamaktadır. ayrıca bu söz kurana da ters düşmektedir. yani evlerinizdeki furkanlar, dünya geneline yayılmış olan furkanlar, kuranla zıtlaşmakta ve çelişmektedir. yok illaki bu söz bu kitapta yazıyor ve kabul ederiz diyorsanız. furkanın kendi içindeki çelişkisinide kabul etmeniz ve münafıklığınızı ilan etmeniz icap eder sevgili münafık kardeşim.
      ···
      1. 1.
        0
        ben zaten müslüman değilim, kuran'da ayın ikiye bölündüğünün yazması işime gelir.
        ···
      2. 2.
        0
        müslüman olmadığınızı biliyorum zaten. Burada ben müslümanım diyen herkes münafıktır benim gibi. Fakat olmayan şeyede var demek olmaz. Kuran derken furkandan bahsediyorsanız eğer günümüze ulaşan furkanda dediğiniz şey geciyor zaten. Fakat orjinal furkan yani muhafazidin yazdığı furkanda gecmiyor.
        ···
    3. 3.
      0
      Kardeş "O'nu biz indirdik, biz koruruz" ayeti de mi sonradan Kur'ana eklendi de. Kur'an değiştirilmiştir diyorsun. Değiştirilmiş olsa incil gibi olur birden fazla olurdu zaten. Ben burdan "Elhamdülillahi rabbil alemin" diyim tüm müslümanlar "Errahmanirrahim" diye devam eder. Kur'anın değiştirildiği eklendiği falan yok;)
      ···
      1. 1.
        0
        kuran derken furkandan bahsettiğini varsayıyorum.
        günümüze ulaşan furkan, 1.eklemeler yapılmıştır. 2.yazım dili değişmiş ve anlam bozulmaları olmuştur.
        bahsettiğin söze iki açıdan bakabiliriz. eğer bu söz kuran için geçerli ise bu zaten değiştirilmesi mümkün olmayan bir şey için söylenmiştir. kuran korunuyor ve korunmaktadır. fakat furkan korunmuyordur. furkan için söylenmiş bir söz ise yazanlar tarafından söylendiği ortadadır (biz diyor). buda senet usulü ile aktarmalı olarak günümüze kadar geldiğinden 700-750 yıllarından sonra bir değişme olmamasının sebebidir. fakat bu kitabın zaten halifeler döneminde tekrar kaleme alındığına inanıyorsan söz gerçekleşmiş ve tutulmuştur.
        ben ilk kısmın doğru olduğunu düşünüyorum. kuran korunmuştur. bozulması imkansızdır zaten. furkan, yani günümüze ulaşan insanların kuranı kerim dediği kitap ise korunmamıştır ki zaten bende orjinal hali var. direkt olarak muhafazidin yazdırdığı.
        ···
    4. diğerleri 1
  6. 4.
    +1 -5
    klagib müslüman kafasıyla yazmış, okumayın zaman kaybı.

    özet: oldu ama herkes görmedi diyor.
    ···
    1. 1.
      0
      iyi oku. Senin gibilerin zevki için herkes görseydi ne olurdu diye cevabınıda özet geç istersen...
      ···
  7. 3.
    0
    okumadim ama kesin ip vardi.
    ···
  8. 2.
    +1
    Başlangıç iyi panpa yoruldum okuyamadım k.bakma
    ···
    1. 1.
      0
      Oku panpa hiçbir şüphen kalmaz. Okumaktan zarar gelmez, O kadar yazdık *
      ···
  9. 1.
    +3 -1
    Eğer Ay'ın ikiye ayrılması meydana gelseydi umuma malum olurdu, herkes bilirdi, bütün insanlık tarihi nakletmesi lazım gelirdi? deniliyor.

    CEVAP: Ay'ın ikiye ayrılması, peygamberlik davasına delil olmak için, o dâvâyı işiten ve inkâr eden hazır bir cemaate, gecede, uyku vaktinde, âni olarak gösterildiğinden, hem ay'ın farklı yerlerde farklı zamanda doğuşu ve sis ve bulutlar gibi görmeye engel sebeplerin varlığı ile beraber, o zamanda medeniyet, teknoloji yayılmadığından ve hususî kaldığından ve gökyüzündeki gözetlemeler pek az olduğundan, bütün dünyanın hertarafına görülmek, umum tarihlere geçmek elbette lâzım değildir.

    Kur’ân’ı inkâr eden o kafirlerden hiçbir kimse, kur'an da geçen ayeti yalanlamasına, yani ihbar ettiği şu olayın inkârına ağız açmamışlar. Eğer o zamanda o hadise o kafirlerce kesin ve meydana gelmiş bir hadise olmasaydı, şu ayeti kullanarak gayet dehşetli bir yalanlamaya ve Peygamberin davasının iptaline hücum göstereceklerdi. Halbuki, şu olaya dair siyer ve tarih, o olay ile münasebettar kafirlerin olayın meydana gelmemesine dair hiçbir şeyini nakletmemişlerdir.

    Yalnız, o hadiseyi gören kafirler “Sihirdir“ demişler ve “Bize sihir gösterdi. Eğer diğer taraflardaki kervan ve kafileler görmüşlerse gerçektir. Yoksa bize sihir etmiş” demişler. Sonra, sabahleyin Yemen ve başka taraflardan gelen kafileler haber ettiler ki, “Böyle bir hadiseyi gördük.” Sonra kafirler, Fahr-i Âlem (a.s.m.) hakkında—hâşâ!—”Yetim-i Ebu Talib’in sihri semâya da tesir etti” dediler.

    Mu’cize, peygamberliğin ispatı için, inkar edenleri ikna etmek içindir, zorla inandırmak için değildir. Öyle ise, peygamberlik davasını işitenler için, ikna edecek bir derecede mu’cize göstermek lâzımdır. Diğer taraflara göstermek veyahut zorlama derecesinde apaçık göstermek, Hakîm-i Zülcelâlin hikmetine aykırı olduğu gibi, sırr-ı teklife dahi muhaliftir. Çünkü, akla kapı açmak, idareyi elinden almamak, sırr-ı teklif gereğidir. Eğer Fâtır-ı Hakîm, Ay'ın ikiye ayrılmasını, feylesofların isteklerine göre bütün âleme göstermek için bir iki saat öyle bıraksaydı ve insanların umum tarihlerine geçseydi, o vakit diğer semavi olaylar gibi, ya peygamberlik davasına delil olmazdı, risalet-i Ahmediyeye (a.s.m.) hususiyeti(ilişkisi) kalmazdı; veyahut apaçık derecede öyle bir mu’cize olacaktı ki, aklı zorlayarak, aklın iradesini elinden alacak, ister istemez peygamberliği tasdik edecek; Ebu Cehil gibi kömür ruhlu, Ebu Bekr-i Sıddık gibi elmas ruhlu adamlar bir seviyede kalıp, sırr-ı teklif, imtihan sırrı yok olacaktı. işte bu sır içindir ki, hem âni, hem gece, hem uyku vakti, hem Ay'ın farklı yerde farklı zamanda doğuşu, sis ve bulut gibi diğer engeller perde ederek umum âleme gösterilmedi veyahut tarihlere geçirilmedi.

    Şu hadise, gece vakti, herkes gaflette iken, âni bir surette vuku bulduğundan, dünyanın her tarafında elbette görülmeyecek. Bazı kişilere görünse de, gözüne inanmayacak. inandırsa da, elbette böyle önemli bir hadise, haber-i vahid ile tarihlere bâki(kalıcı) bir sermaye(varlık) olmayacak.

    Hem meselâ, o vakit cahillik sisiyle ingiltere'nin etrafı, ispanya’da yeni güneşin batışı, Amerika’da gündüz, Çin’de, Japonya’da sabah olduğu gibi, başka yerlerde başka engel sebeplere binaen elbette görülmeyecek. Şimdi bu akılsız itirazcıya bak: Diyor ki, “ingiltere, Çin, Japon, Amerika gibi milletlerin tarihleri bundan bahsetmiyor; öyle ise vuku bulmamış.”

    Ay'ın ikiye ayrılması, kendi kendine, bazı sebeplerebinaen vuku bulmuş, tesadüfî, doğal bir hadise değil ki, basit, sıradan ve doğal kanunlarına tatbik edilsin. Belki, güneş ve ay'ın Hâlık-ı Hakîmi, Resulünün peygamberliğini tasdik ve dâvâsını aydınlatmak için, harikulâde olarak o hadiseyi yapmıştır. Sırr-ı irşad ve sırr-ı teklif ve hikmet-i risaletingereğiyle, hikmet-i Rububiyetin(ilahlığın) istediği insanlara, delille susturmak için gösterilmiştir. O sırr-ı hikmetin gerektirmedikleri, istemedikleri ve peygamberlik davasını henüz işitmedikleri yeryüzünün dört tarafındaki insanlara göstermemek için, sis ve bulut ve ay'ın farklı zamanlarda doğuşu itibariyle, bazı memleketin ay'ı daha çıkmaması ve bazılarının güneşleri çıkması ve bir kısmının sabahı olması ve bir kısmının güneşi yeni batması gibi, o hadiseyi görmeye engel pek çok sebeplere binaen gösterilmemiş. Eğer umum onlara dahi gösterilseydi, o halde ya peygamberliğin işaretinin neticesi ve peygamberlik mucizesi olarak gösterilecekti; o vakitpeygamberliği apaçık dereceye çıkacaktı, herkes tasdike mecbur olurdu, aklın iradesi kalmazdı—iman ise, aklın iradesiyledir—sırr-ı teklif yok olurdu. Eğer sırf bir sema, gök hadisesi olarak gösterilseydi, risalet-i Ahmediye ile münasebeti kesilirdi ve onunla hususiyeti(özelliği) kalmazdı, peygamberimize özel bir mucize olmazdı..
    Tümünü Göster
    ···