Herşey çocuklukta başlamıştı iki en yakın arkadaşın en büyük hayali bir gün Avustralyaya yerleşmekti bu hayallerini insanlara anlatınca onlarla dalga geçerlerdi ve arkadaşları tak gidersiniz gibi şeyler söylerdi ama bir gün hayalleri gerçekleşti ve gittiler
2-3 reze devamı gelir

Bu fikir onlara mantıklı geldi ve zehir için Emel ile konuşmaya gittiler. Emel ilk başta karşı çıksada sonra ikna oldu ve Ahmet'le Eyüp'e 2 gün sonra zehiri getirdi ve biraz etin içine koydular.
Ahmet: Bence güzel oldu.
Eyüp: Sence işe yarayacak mı?
Ahmet: Evet.
Emel: Umarım işe yarar.
Ahmet ve Eyüp Jonathan Lee'nin evine gitmek için yola çıktılar kısa bir yolculuktan sonra evinin önüne geldiler korumalara selam verip içeri geçtiler.
Jonathan Lee: Bu iyi bir fikir bundan daha fazla getirirseniz satın alırım işime yarayacak bi şey bu.
Eyüp: Peki ne kadar vereceksiniz?
Jonathan: Bir kilo ete 200$ veririm.
Eyüp Ahmet'e sorar ve kabul ederler el sıkışıp anlaşırlar.
Jonathan: istediğiniz kadar adam alıp o çete den intikam alabilirsiniz.
Eyüp: Teşekkürler.
10 kişi ile Eyüp'ün bıçaklandığı yere doğru yola koyulurlar
Eyüp: Anasını gibicez onların.
Ahmet: Biz, neden 2 kişiye 10 kişiyle gidiyoruz?
Eyüp: 2 kişiden fazla olma olasılığı var.
Eyüp'ün bıçaklandığı yere geldiklerine orda duruyorlardı onları görünce kaçtılar ama fazla uzun sürmedi birden 5 kişiyle çıktılar ve kavga başladı o 5 kişiyi öldüresiye dövüp bıraktılar
Eyüp: Geldiğiniz için teşekkür ederim.
Adamlar: Önemli değil, iyi günler.
Ahmet ve Eyüp eve giderler

Panpa Türkçeyi daha düzgün kullanırsan ve hikayeyi daha akıcı biçimde anlatırsan mantık olarak güzel hikaye birde bu Ahmete Eyüp niye avustralya ya gitmek istiyedi onuda yazsaydın

Hırsız ne olduğunu anlamaz ve ellerinden kaçmaya çalışır
Eyüp: Gel amk oğlu gel nereye kaçıyon it
Hırsız hareketsiz kalınca maskesini çıkartıp polise zütürdüler ve şikayetçi oldular rutin işlemlerden sonra evin yolunu tuttular ve eve gelip uyudular
O gün hafta sonuydu sabah kahvaltı için uyandıklarında geceyi konuştular
Ahmet: Şaka maka ilk defa böyle bi olayla karşılaştım
Eyüp: Aynen bende
Eyüp: it bide kaçmaya çalıştı
Ahmet: Neyse boşver
Eyüp: Ne cins adamsın la sen hem konuyu açıyon hemde boşver diyon
Ahmet: Aman boşver hadi soğumadan yiyelim şunu
Kahvaltıdan sonra etrafı keşfetmek için dışarı çıktılar
Ahmet: Ulan bura iyi hoş ama insan memleketini özlüyo
Eyüp: Sen daha ilk haftadan böyle yapacaksan işimiz var amk
Ahmet: O değilde akşam biyerlere gidelim karı kız düşürürüz belki
Eyüp: Aynen bak işti hırsız dı derken en önemli mevzuyu unuttuk
Biraz daha yürüyüp eve gittiler
Sonunda akşam olmuştu ve bir clup aramaya başladılar ve buldular içeri girdiler içerde birsürü kız vardı tam istedikleri bir yerdi
Ahmet: Şuraya baksana lan cennet cennet
Eyüp: Aynen amk yürü bişeyler düşürmeye çalışalım
O gece bir kız bulamadılar ve iki sap eve döndüler
Ahmet: Memlekettede saptık burdada sapız amk
Eyüp: Zaten gökten para yağsa bize borç senedi düşer amk
Eve gittikten sonra biraz televizyon izleyip yarın iş olduğu için yattılar
O bir kaç gün pek bir aksiyon olmadı sadece sokakta gördükleri yılanlarla filan uğraştılar ve yarın olacaklardan habersiz uyudular

Havaalanına giderler ve uçak saatini beklerken aralarında şöyle bir diyalok geçti
Eyüp: Acaba orda neler yaşıycaz neler bekliyor bizi
Ahmet: Gidince görücez
Eyüp: Acaba kızları nasıl
Ahmet: Güzeldir herhalde
Uçak saati gelir aileleri ile vedalaşıp gözü yaşlı annelerini geride bırakıp uçağa binerler 18 saatlik bir uçuşun ardından Sidneye inerler ve bir taksiyle Türkiye den kiraladıkları eve giderler eve gidince buzdolabının bomboş olduğunu görüp bişeyler almak için markete giderler alışveriş yapıp gelirler ve öylece bıraktıkları valizleri yerleştirip bırakırlar

ilk bir hafta pek bir aksiyon olmaz sadece işe gidip gelirler geldiklerinin 2. Haftası eve bir hırsız girer seslere uyanan Ahmet ne olduğuna bakmak için çıkar ve hırsızla göz göze geldiler hırsız kaçmaya çalışırken Ahmet yakaladı ve onu dövdü bu sırada Eyüp yanına seslerden dolayı gelir ve hırsızı dövdüğünü görür ve oda saldırır

Onlara zengin olmalarını sağlayan ve yardım eden Jonathan Lee ölmüştü. Eyüp televizyonda ölüm haberini görür.
Eyüp: Hasgibtir...
Eyüp: AHMET, ÇABUK GEL AHMET.
Ahmet: Noldu lan?
Emel: Noluyo ya sabah sabah?
Eyüp: Ahmet, Jonathan'ı öldürmüşler
Ahmet: Peki kim yapmış?
Eyüp: Daha belli değil ama bu piyasadan birinin yaptığı kesin.
Eyüp: Yapanı bulup onlara savaş açacağız!
Ahmet: Açmayanın dıbına koysunlar lan!
Emel: Bende, yardım ederim size.
Eyüp: Sen karışma!
Eyüp: Ahmet, yürü Jonathan'ın evine gidiyoruz.
Ahmet: Neden?
Eyüp: Adamlarıyla konuşucaz, yapanı bulup savaş açıcaz.
Ahmet: Hadi o zaman yürü.
Yola çıktılar
Eyüp: Lan bi araba lazım bize heryere yürüyerek gidiyoruz amk.
Ahmet: Şu işleri halledelim alırız bişey.
Eve gelirler
Ahmet: Kim yapmış bi bilginiz varmı?
Koruma: Hayır ama Yarasa'dan şüpheleniyoruz.
Yarasa Ahmet ve Eyüp'ün aklına nasıl gelmedi acaba?
Ahmet: Bütün adamlar gelsin, Yarasa'nın evine gidiyoruz.
Eyüp: Neden?
Ahmet: Konuşmak için.
Eyüp: Sen ne diyon amk aslan kurbağayla konuşurmu?
Ahmet: Konuşursa, Ekim'e konuşmazsa gibime kadar.
Bütün korumalarla beraber 10 arabayla yola çıkarlar.
Koruma: Evi burası.
Ahmet: inin konuşalım.
Eyüp: Gaza geldim lan birden hadi.
içeri girdiler ve korumalar karşıladı korumalara durumu anlattılar sonrada içeri girdiler.
Yarasa: Neden geldiniz?
Eyüp: Jonathan Lee öldü, bu konuda bir bilgin olup olmadığını öğrenmek için geldik.
Yarasa: Benden hesap sormayamı geldiniz?
Ahmet: Hayır, konuşmaya.
Yarasa: Öldüğünü duyunca üzüldüm, bu piyasada benden sonraki en büyük barondu.
Eyüp: Jonathan Lee'nin ölümünde bir katkın varsa bizden kaç, karşımıza çıkma!
Elini masaya vurdu.
Yarasa: Elinizden geleni yapın, korkmuyorum sizden!
Ahmet: Hadi gidelim kavga çıkıcak.
Eyüp: Kalkın lan!
Eyüp: dıbına koduğumun gevşeği.
Evden sinirli bir şekilde çıkarlar korumalar olay çıkmaması için sesini çıkartmaz ve yoldan çekilirler. Hepsi arabalara biner
Eyüp: Jonathan Lee'nin yerini biz alıyoruz, bundan sonra benim adamlarımsınız.

yaz pnp

Okuyan varsa belli etsin yoksa yazmakla uğraşmayım

Emel: Ne oldu ne yaptınız?
Ahmet: Adam etleri beğendi, tekrar getirirsek satın alacağını söyledi.
Eyüp: Yani bize daha fazla zehir lazım.
Emel: Ama getiremem.
Eyüp: Ahmet, yılanlardan zehir sağmaya ne dersin etraf yılan dolu?
Ahmet: Mantıklı.
Eyüp: Kalk yürü yılan bulalım.
30dk sonra yılan zehiriyle geldiler.
Eyüp: Emel, dolaptaki etlerin hepsini getir
Emel etleri getirdikten sonra küçük kaptan şırınga ile etlere enjekte ettiler ve tekrar Jonathan Lee'ye zütürmek için sabahı beklediler. Sabah kahvaltıdan sonra eti vermek için yola çıktılar.
Jonathan: Ne kadar et var?
Ahmet: 2 kilo.
Jonathan: Paranızı çıkarken güvenlikten alabilirsiniz.
Eyüp ve Ahmet mutlu bir şekilde ordan çıkarlar paralarını alıp evlerine gideler.

Gidecekleri gün gelmişti sonunda yaşayacaklarından habersiz Antalya havaalanına doğru giderken aralarında şöyle bir diyalok geçti:
Ahmet: Sonunda hayalimiz gerçek oldu gidiyoruz lan gidiyoruz
Eyüp: Aynen amk sonunda
Ahmet 1.60 boylarında ortalama tipte sakallı klagib bir Türk erkeğidir Eyüp 1.80 boylarında ortalamanın biraz üstünde bir tiptir ikiside cesur insanlardır

Uyanınca kahvaltı yaparken hiç bişey demedi kimse ve Ahmetle Eyüp Sidneyin en güçlü tefecilerinden olan Jonathan Lee (isim uydurmadır) nin yanında gittiler ondan bu konuda yardım istediler ama Jonathan Lee onlara bir şartla yardım edeceğini söyledi
Jonathan Lee: Size yardım ederim ama bana diğer çete liderlerini öldürmemde yardım edecek bişey bulmalısınız
Eyüp: Bize bi kaç gün süre verin biz size bulalım
Jonathan Lee: Size 3 gün süre getirmezseniz daha çok çeteyle uğraşmak zorunda kalırsınız
Ahmet ve Eyüp Jonathan Lee nin evinden çıkarlar ve düşünmeye başlarlar ne olabilir diye sonra Ahmetin aklına bir fikir gelir
Ahmet: Bence zehirli bir et üretelim ve bunu Jonathan Lee ye verelim bunu diğer çete liderlerinin yemeğine koyar ve ölümüne sebep olur

O sıralarda gruba bir kişi daha dahil olur adı Emel Sidneyde kimya ile ilgili bir bölüm okuyordu ve bu bizim işimize çok yarayacaktı Emel yurttan atılmıştı ve Ahmet ve Eyübün evinde bir kişilik yer vardı beraber yaşamaya başladılar
Emelin geldiği ilk gün eve yılan girdi ve sabah Emelin çığlıklarıyla uyandılar ne olduğuna bakmak için gittiler bir yılan vardı Emel onun için bağırmış Ahmet ve Eyüp yılanı evden çıkartıp uzak bir yere koydular eve gelince bu konuda konuştular ve birazda dalga geçtiler
Ahmet: Lan yılan su ararken girmiş bunda korkacak ne var diyip güldü
Emel: Ya ilk defa gördüm korktum
Eyüp: Bunlar burda normal şeyler alışmalısın
Ve kahvaltı hazırladılar
Ahmet: Bugün biraz gezelim
Eyüp: He la iyi olur
Emel: Bence bi avmye gidelim biraz insan içine karışalım
Eyüp: Ya ne gerek var gezeriz şuralarla piknik filan yaparız ne güzel işte
Ahmer: Kalabalık beni sıkıyo bence avm olmaz
Eyüp: Emel avmye maaş günü gideriz daha iyi olur öyle
Kahvaltılarını yaptıktan sonra dışarı çıktılar ve Emel bir yere sigara almak için girdi ordan çıkarken bi kaç gaspçı çantasını almaya çalıştı ve Eyüp bunu gördü hemen yanına koştu ve gaspçının birine vurdu onu dövmeye devam ederken diğer gaspçı Eyübü bıçakladı sonra Ahmet geldi ve gaspçıları dövdü
Eyüp: huur çocukları ikiye tek geldiler
Ahmet: Ya sus giberim ikini tekini yürü hastaneye
Emel: Hadi hadi kanıyo
Ahmet: Mal bıçaklandı tabi kanıycak
Hastaneye gittiler ve 7 dikiş atıldı
Eyüp: Amın evladı katana soktu herhalde 7 dikiş ne
Emel: Laf yapma hadi eve gidelim
Eve gittikten sonra Emel uyudu ve Eyüp ve Ahmet intikam planı yapmak için sabaha kadar oturdular
Ahmet: Bak bence tefeciye gidip ondan yardım isteyelim
Eyüp: Yarın bakarız güneş doğmuş amk yat uyu uyanınca hallederiz

Okuyan varsa rez filan bişey yazsın amk böyle duvara anlatıyo gibi

Korumalar: Peki, nasıl isterseniz.
Jonathan Lee'nin evine gelirler ve bir araba alıp Emel'e olayı anlatmak için ve eşyalarını ve Emel'i almak için eski evlerine giderler. Eve gelirler ve Emel'e herşeyi anlatırlar Emel şaşkın şaşkın hiç konuşmadan dinler
Eyüp: herşey bu kadar hadi eşyaları toplayalım gidiyoruz.
Ahmet: Hadi hadi hızlı olun.
Emel: Ya tamam hazırlıyoruz işte.
Kıyafetlerini topladıktan sonra yola çıkarlar. Yolda bir köpek gördüler ve arabadan inip aldılar.
Emel: Yaa çok tatlı bişey bu.
Emel: Adı ne olsun?
Eyüp: Bilmem sen karar ver.
Ahmet: Aynen sen karar ver.
Emel: O zaman duman olsun.
Eyüp: Tamam duman olsun :D
Eve geldiler ve arabadan indiler
Emel: Ohaa artık burda mı yaşıycaz?
Eyüp: Evet :D hadi istediğin odayı seç eşyaları yerleştir.
Eve yerleşirler ve 1 hafta pek bir aksiyon olmaz. Bir sabah silah sesleriyle uyanırlar.
Eyüp: NOLUYO LAN!
Ahmet: Baskın yedik lan al şurdan pompalıyı
Eyüp: Siz kimin evini basıyorsunuz lan
Adamları delik deşik ederler sonra eve giderken Emel'i kanlar içinde yerde yatarken görürler
Eyüp: EMEL!
Ahmet: ANANI gibTIM SENiN YARASA!
Eyüp: Emeli acil hastaneye zütürün çabuk!
Eyüp: Ahmet bütün silahları getir baskına gidiyoruz.
Eyüp: Herkes toplansın buraya baskına gidiyoruz!
Ahmet silahları getirir ve 150 kişi 30 arabayla yola koyulurlar. Ve evin önüne gelip korumaları tararlar.
Eyüp: Sizin ananızı avradınızı giberim laaaaağğn!
Ahmet: Lan yarasa kaçiyo lan
Eyüp: Gel huur çocuğu gel kaçma diye bağırıp yarasayı yakalar. Yere yatırıp öldüresiye döver o sırada bir telefon geldi
Koruma: Abi, abi Emel Emel öldü.
Eyüp telefonu yere fırlatır ve yarasayı taramaya başlar. Yarasa delik deşik olmuştu vücudu 3 parçaya bölündü

Eyüp ülkenin en büyük en güçlü baronu oldu Ahmetse 10.000 den fazla cinayet işlemiş bir seri katıl. 10 Haziran günüydü saat tam 15:00 Ahmetle Eyüp buluştular son kez sarılıp aynı anda kafalarına sıkıp intihar ettiler ve bütün Avustralya yıllarca onları konuştu.

SON...

Ahmet: Düşünsene böyle zengin olduğumuzu adamlarımızın olduğunu.
Eyüp: Et işini devam ettirirsek adamımızda olur paramızda.
Ahmet: Bu işi yapan bitek biziz başka baron'lar biz'den et isterse ne yapalım?
Eyüp: gibtir et başka baron'ları Jonathan 'la devam edelim biz.
Ahmet: Peki tamam.
Ondan sonra et işine devam ettiler pek aksiyon olmadı sadece eve giren yılanlarla uğraştılar. Bu sıralarda piyasaya bi kaç baron daha dahil oldu. Bu baronlar pek büyük değildi zorluk çıkarcak kadar güçlü değillerdi ama en büyük tehdit Yarasa lakaplı ülkenin en güçlü baronuydu onla pek bi işleri yoktu. Ahmet ve Eyüp et işinden iyi para kazanmışlardı işe gitmeyi bırakmışlardı sadece et üretmiyorlardı zehirli votka da dahil oldu hayatları et ve votka üretmekle geçiyordu bir sabah uyandıklarında çok kötü bir haber aldılar