-
1.
+17Tahminimce volkana yakın bir yeraltı zindanindaydım. Ateş ulusu zindanları çok büyük olur. Nöbetçilerin beni yakalama ihtimali vardı. Bu yüzden plan yaptım. Önce kaçıcaktım, sonra kalabalık bir grupla zindanı basacaktım. Üst kata çıktım. Çok heybetli görünen bir kapı vardı. Büyüklüğünden dolayı bunun çıkış kapısı olabileceğini düşündüm. Ah ne kadar aptalım. O kapıdan girdim. Karşımda uzun boylu, geniş omuzlu ve mükemmel elbiseler giymiş bir adam vardı. Bizde seni bekliyorduk max dedi. Sen kimsin dedim. Ben ateş kralıyım dedi.
-
2.
+17 -4Okuyanı gibsinler.
-
-
1.
0Okuyanı gibsinler diyeni gibsinler (buda düşünce ben de dahil oluyom boşver gibme bahçeli evlere gel sana huur ayarlimm)
-
2.
0REZREZREZ
-
3.
+1Pnp gibmesinler ben çok işsizim
diğerleri 1 -
1.
-
3.
+12Benden ne istediklerini sordum. Ateş kralı efsaneye göre avatar doğduğu ulusu tarihinin en yüksek seviyesine çıkarır dedi. Yani bu ateş ulusunun çöküşü demekti. Bu yaşına gelene kadar kuzey su kabilesi seni teslim etmediği için ufak bir baskınla kaçırıldın. Ama devamı gelicek. Resmi olarak kuzey su kabilesiyle savaş ilan edildi. Sende burada tutulacaksın dedi. Ailemi sordum. Öldüklerini söyledi. Bir anda çok sinirlendim. Ömrüm boyunca bu kadar sinirlendiğimi hatırlamıyorum. Borular patladı ve oda su doldu. Su bükücü olduğum için suda çok hızli hareket edebiliyordum. Karmaşadan yararlanıp kaçtım. Sarayın bahçesindeki bir at arabasını çalıp ordan uzaklaştım. Coğrafi bilgilerime göre ateş ulusunun 200 mil güney doğusunda toprak krallığı vardı. Avatar olduğum için korunma talebimi kabul etmek zorundaydılar. Ama zaten ateş ulusuyla savaş halinde oldukları için sorun etmeyeceklerini düşündüm. Hem gitmişken toprak bükmeyide öğrenebilirdim. Yola koyuldum. Atlar bir süre sonra yoruldu. Zamanım olmadığı için yaya devam etmek zorunda kaldım. Toprak krallığı sınırına varmıştım. 10 metrelik toprak duvarlar bunu gösteriyordu. Muhafızlar beni yakaladı. Kralın huzuruna çıkmayı talep ettim. Ama savaş halinde oldukları için bir yabancıyı direkt krala zütürmeyeceklerinide biliyordum. At arabasına bindirildim. Sınırdan bulunan bir yabancı olduğum için özel güvenlikli saray zindanlarına zütürüleceğimi öğrendim. Bu çok iyi bir haberdi. Saraya girince kaçabilirdim. Artık potansiyelimi ve neler yapabileceğimi bildiğim için kendime güveniyordum.
Yolculuk 4 saat sürdü. Sonunda saraya varmıştık. Kuzey toprak krallığının sarayı tüm heybetiyle karşımda duruyordu. Evet büyüktü ama estetik açıdan pek iyi sayılmazdı. Toprak bükücüler her türlü savaşa hazır olmak için saraylarında süsten kaçınmış ve savunma odaklı bir bina inşaa etmişlerdi. Aslında toprak krallığı ateş ulusunu yenebilirdi. Ama ateş ulusunun metalden yapmış olduğu gemilere kaya işlemiyordu. -
-
1.
0Atlar yorulduğunu hissetmeyen tek canlıdır cahil yazar hatta hissetmedikleri için karşı koymazlar onlar karşı koymayınca çok fazla koşturursan akciğerleri patlar ve oracıkta ölürler
-
1.
-
4.
+11 -1Muhafızın sesiyle bu düşüncelerde sıyrıldım. Elimi uzatmamı istiyordu. Kelepçeleri takacaktı. Tam zamanı olduğunu düşünerek yerden kaldırdığım büyük bir su kütlesini en yakındaki muhafızlara fırlattım. Ardından saraya doğru koşmaya başladım. Hangisinin kralın odası olduğunu bilmuyordum. Ateş ulusunda kralı nasıl bulduğum aklıma geldi ve en büyük kapıdan içeri girdim. Evet kralı bulmuştum. Ama odasında değil. Burası arenaydı. Kral yeteneklerini geliştirmek için her gün burda antrenman yapıyordu. Kralın önünde saygıyla eğildim ve avatar olduğumu, ateş krallığından kaçtığımı anlattım. Kral sığınma talebimi kabul etti ama savaşta yardım etmem şartıyla. Kayanın işlemediği metale su ne yapabilirdiki? Ama mecburen kabul ettim. Muhafızlar odamı gösterdi.
-
5.
+7Yarım saatlik bir yoldan sonra sonunda tapınağa varmistik. Ortalık cok sessizdi. Sadece hafifçe esen bir ruzgar vardi. Biraz daha ilerledik. Tapinagin girisine geldigimizde arkadan bir ciglik duyduk. Bu toprak muhafizlarindan birinin sesiydi. Ölmüştü. Çok güçlü bir hava topuyla öldürülmüştü. Burda güvende değildik. Hava keşişleri bize karşı barışçıl bir tavır sergilemeyecek gibiydi. Kendimizi savunmalıydık. Askerlere baktım. Hepsi bana güveniyorlardı. Onları korumalıydım. Çok yüksekteydik. Yakınlarda bir dere yada herhangi bir su kaynağı yoktu. Bu yüzden toprak bükmem gerekecekti. Ayağımla yere vurdum. Dev bir kaya yukarı kalktı. Onu keşişlerden birine fırlattım. Keşişler fazla güçlü değildi. Ama çok hızlı ve çeviklerdi. Ufak çatışmalarda asla yenilmezlerdi. Ama büyük savaşta o kadar başarılı olacaklarını sanmıyordum. Bir süre savaştık. Bir ara cebimdeki mataradan cikarip fırlattıgim su sayesinde hepsi savaşı kesti ve eğildiler. 2 element kullanınca avatar olduğumu anlamışlardı. Başkeşişle görüşme talep ettim. Beni taht odasına getirdiler. Başkeşiş ihtiyacım olan hava bükme eğitimini vermeyi kabul etti. Hiç vakit kaybetmeden eğitime başladık. Hava saf, temiz, ve sakinlik gerektiren bir elementti. Ben zaten su bükücü oldugumdan bu sakinlige sahiptim. O yüzden havayı öğrenmem zor olmadı. Hava tapınağında fazla vakit geçirmedim. Başkeşiş bana ihtiyacım olan ateş eğitimini verebilecek birini tanıdığını söyledi. Fazla kalabalık olmayan bir asker grubuyla yola çıktık. Planımıza göre ateş ulusunun güneybatı ucunda bulunan bir köydeki yaşlı bir ustadan ders alacaktım.
-
-
1.
0Hadisene amk çocuğu
-
2.
0hadisene amk huursu senimi beklicez bari başladın bitir
-
1.
-
6.
+7Odamda bir süre dinlendikten sonra muhafızlar beni arenaya zütürdü. Neden buraya getirildiğimi bilmiyordum. Kısaca arenadan bahsetmek gerekirse zemini toprak devasa bir alandı. Bir süre orda bekledim. Ardından kral geldi. Su bükme yeteneklerimin ne derecede olduğunu merak ediyormuş. Yılların toprak bükme ustasına karşı 3 yıldır eğitim gören ben! Ama krala itiraz edemezdim. Mecburen savaşmak zorundaydım. O arenanın bir ucuna ben bir ucuna geçtim. Gürültülü bir borazan sesiyle düello başladı. Kral hiç acımadan ilk saldırısını yaptı. Üzerime doğru 2 metrelik bir kaya gönderdi. Ben ise kaçmakla yetindim. Tamamen toprak bükücüler için dizayn edilmiş bir arenada nasıl galip gelebilirdimki? Arenanın etrafı dev kayalarla çevriliydi. Kral istediği kayayı tutup bana fırlatıyordu. Ama yenilmeye niyetim yoktu. Suyu çağırdım. Eğer o sert oynamak istiyorsa bende öyle oynardım. Çağırdığım suyu ince şeritler haline getirdikten sonra dondurdum. Buzdan okları direk krala doğru gönderdim. Eğer karşımdaki bir ateş savaşçısı olsaydı oraya yığılıp kalırdı. Ama o bir toprak bükücüydü. Hemde en güçlüsü. Yerden kaldırdığı toprak duvarla kendini savundu. Artık savaşa alışmış ve her saldırısına karşılık veriyordum. Karşılık verdikçede su üzerindeki hakimiyetim artıyordu.
Artık ikimizde gücümüzün nirvanasına ulaşmıştık. Deprem olmaya başlamıştı. Ben ise dev bir tsunami yapmış ve krala göndermiştim. Ama tsunamiyi gönderdikten sonra yere düştüm çünkü yer en az şuanki 8.5 şiddetinde sallanıyordu. Arena yıkılmak üzereydi. Ben pes ettim ve düello sona erdi. Kral devasa dalganın altından çıktı. Tamamen su geçirmez topraktan bir kalkan yapmak onu çok yormuştu. Normalde kralı yenemezdim. Ama ben avatardım ve bütün elementlerdeki hakimiyetim normalden fazlaydı. Ama önce bu elementleri kontrol etmeyi öğrenmeliydim. -
7.
+7Odama gittim. Aralıksız 2 gün uyumuşum. Muhafızların kapıyı çalmasıyla uyandım. Kral beni çağırıyormuş. Taht odasına zütürüldüm. Kral bana toprak bükmeyi öğreteceğini tek umutlarının ben olduğumu söyledi. Hemen eğitime başladık. Toprak su gibi değildi. Sertti, güçlüydü. Öğrenmek için sıkı bir disiplin gerekiyordu. 2 aylık bir sürede yeterince öğrenmiştim. Ama ateş kralını yenmek için hava ve ateş elementinide öğrenmeliydim. Toprak kralından kuzey hava tapınağına gitmek için izin istedim.10 kişilik bir muhafız alayıyla yola çıktık. Hava tapınağı yüksek bir dağın zirvesine yapılmıştı. Yüzlerce basamakla tapınağa ulaşılıyordu. Tek tek bu basamaklara çıkmaya başladık.
-
-
1.
0Biraz hızlı at pnp
-
1.
-
8.
+73 -67hayat asla eskisi gibi olmayacaktı. Merhaba benim adım max. Kuzey su kabilesinde yaşayan bir çocuğum. O zamanlar dünyaya 4 ulus hakimdi:ateş,su,toprak, hava. Ateş ulusu zorbalıkları ve gelişmişliği sebebiyle diğer uluslara saldırıyor ve topraklarına katıyordu. Güney su kabilesi ateş ulusunun sömürgesi altında yaşıyordu. Toprak krallığı asla boyun eğmiyor ve tüm güçleriyle karşılık veriyordu. Kuzey hava tapınağı yok olmanın eşiğindeydi. Ateş ulusundan sonraki en güçlü ulus olan biz, kuzey su kabilesi bir anlaşma imzalamış ve bu sayede ateş ulusunun zulmünden kurtulmuştuk. Anlaşmaya göre su kabilesinden çıkan bir avatar direkt ateş ulusuna teslim edilecekti. Her zamanki gibi soğuk bir sabahtı. Birkaç arkadaşım ve ben şehrimizin doğusundaki buzullarda balık avındaydık. Balinaların göçleri sebebiyle balık çok azdı bu yüzden fazla balık tutamadan şehre döndük. Şehre yaklaştıkça yükselen dumanları gördük. Su kabilesinde asla ateş yakılmazdı. Şehrin girişindeki ateş ulusuna ait siyah metalden yapılma gemileri gördük. Aceleyle eve koştum. Ailem yoktu. Dışarı çıktığımda ateş askerlerini gördüm. Bunuda alın dedi liderleri. Yerden kaldırdığım buz parçalarıyla karşılık verdim. 4 asker çarpan buzun etkisiyle yere yığıldı. Ama liderleri ateş bükmede uzmanlaşmıştı. Ben daha birkaç yıldır eğitim görüyordum ve o da su üzerineydi. Diğer elementleri kontrol etmeyi bilmiyordum. Üzerime gelen bir ateş topu son gördüğüm şey oldu. Uyandığımda metal bir kafesteydim. ilk hissettiğim aşırı sıcaklıktı. Kuzey su kabilesindeki soğuğa alışınca burası çok sıcak gelmişti. ilk aklıma gelen ailemdi. Ailemi bulmalıydım. Ama önce bu kafesten kurtulmalıydım. Şansıma kafesin yanından su boruları geçiyordu. Her ne kadar burası ateş ulusu olsada onlarda insandı ve su içip banyo yapıyorlardı. Kapımın önünde nöbetçi yoktu. Boruya odaklandım ve suyu çağırdım. Boru titredi ve parçalandı. Çıkan su çok sıcaktı. işte bu iyi bir haberdi. Çünkü sıcak su soğuk sudan daha kolay donardı(istediğiniz yerde araştırın).Suyu kilide getirdim ve dondurdum. Kendimj biraz daha zorlayınca buz parçalandı ve kapı açıldı. Şimdi ailemi bulma zamanıydı.
-
9.
+3Muhafızlar odama kadar eşlik ettiler teşekkür edip çıkmalarını bekledim çıktılar daha sonra yıpranmış kıyafetlerimi çıkardım ve toprak ulusunda yaygın olan taştan yatağıma uzandım bir süre kestirmişim
2-3 saat kadar sonra uyandırıldım hazırlanmamı ve kralın huzuruna çıkmam gerektiği söylenildi benim için getirdikleri yeni kıyafetleri giyip muhafızlar eşliğinde kralın salonuna gittim kral hoşgeldin max dedi ben de hoşbulduk kralım dedim daha donra kral havaya bir taş fırlattı ve o taş yere düşer düşmez birden yere sabitlendim ayaklarım ve ellerim yere bağlanmıştı ellerimi kurtaramıyordum resmen hapsoldum daha sonra kral elini toprakla kapladı ve altımdaki kıyafetimi yırtıp attı bir krala yakışır bir biçimde olan 30 cmlik dev yannanını suratıma vura vura beni bayılttı
Uyandığımda ellerim bağlı bir biçimde kralın kucağındaydım karşımda 3 tane muhafız komutanı giblerini sıvazlıyorlardı... -
10.
+2Gavatar ne amk
edit:bende son nah bükücüyüm -
-
1.
0Hmm hoşuma gitti
-
1.
-
11.
+2Ateş su hava tahta olcaktı amk yanlış biliyon
-
12.
+1At yalanı gibiyim okuyananı
-
13.
+1Wattpad dan çalmış amk
-
14.
0Okurum bi ara
-
15.
0Uyarlama yazan liseli
-
16.
0Artık mavi renkli karıları gibebileceksin
-
17.
0çok severdim lan :/
-
18.
0Reserved
-
19.
0Rez biladerim
-
20.
0Max kim aq
başlık yok! burası bom boş!