0
Başkeşiş ve birkaç adamıyla beraber yola koyulduk. Keşişler ulaşımda dev bizonları kullanıyordu. Bu bizonlar bütün fizik kurallarına karşı gelerek 10 tonluk cüsseleriyle uçuyorlardı. Ben başkeşişin olduğu bizondaydım. Yolda bana ateş ulusunun zulümlerini anlattı. Ateş ulusu hiçbir neden yokken tapınaklarına saldırmıştı. Hava bükücüler her türlü savaş ihtimaline karşı tapınaklarını labirent şeklinde inşaa etmişlerdi. Bu sayede ateş askerlerini geri püskürtmüşler. Ama ateş kralı hava tapınağını almaya kararlıymış ve yine saldıracağından endişe ediyorlarmış. Bu konuşmalarla ateş ulusuna vardık. Köy dedikleri yer 6 haneli ufak bir mezraydı. Başkeşişle beraber en sondaki evin kapısını çaldık. Kapıyı 80 yaşlarında zayıf ama atletik vücutlu biri açtı. Başkeşiş beni gönderdi ve beraber 1 saate yakın konuştular. Konuşmaları bittiğinde başkeşiş bana aceleyle veda ederek gitti. Onu suçlayamazdım. Tapınağı işgal altındaydı ve her an yeni bir saldırı olabilirdi. Yaşlı adam yanıma geldi. Demek avatar sensin genç adam dedi. Ona kuşkuya bakmış olmalıyımki bana: sana ateş bükmeyi öğretemeyeceğimimi düşünüyorsun?
Affedin,ben sadece biraz yaşlı olduğunuzu düşünüyorum dedim. Bunun üzerine yaşlı adam neler yapabileceğini göstermek için köyün ortasına geldi. Oturdu ve meditasyona başladı. Ne yaptığını merak ediyordum. Bugüne kadar gördüğüm tüm ateş bükücüler kuzey shaolin tekniğini kullanıyordu. Sert tekmeler ve yumruklarla ateşe hükmediyorlardı. Bu adam ise oturmuş karşımda meditasyon yapıyordu. Başkeşişin beni getirdiği adamdan ciddi ciddi şüphelenmeye başlamıştım. Derken yer sarsılmaya başladı. Böyle bir sarsıntıyı en son toprak kralıyla arenada düello yaparken yaşamıştım. Ama bu seferki farklıydı. Toprak kırıldı ve arasından lavlar çıkıp gökyüzüne yükseldi. Dehşete düştüm. Bugüne kadar ateş bükücülerin lav kullandıklarını görmemiştim. Lavlar tam bana ulaşacakken durdu ve geri çekildi. Yaşlı adam gülmeye başladı. Kahkahalarla gülüyordu. Ben ise korkmuştum.