-
1.
+40 -5Bütün şiirlerini bu başlık altında paylaşacağım
Bu favorim o yüzden ilk onu atacam
Yolların Sonu
Bu gün yollanıyorken bir gurbete yeniden
Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize.
Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden
itler bile gülecek kimsesizliğimize
Gidiyorum: gönlümde acısı yanıkların...
Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda.
Dün benimle birlikte gülen tanıdıkların
Yalnız bir hatırsı kaldı artık yanımda.
Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz;
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağına.
Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin
Değişilir topuda bir sokak kaltağına.
ister düşün... Kendini ister hayale kaptır...
Uzar uzar, çünkü hiç sonu yoktur yolların.
Bakarsın aldanmışsın, gördüğün bir seraptır
Sevimli bir hayale açılırken kolların.
Ey doğunun anlımı serinleten rüzgarı!
Ey karanlıkta bana arkadaşlık eden ay!
Arzularım bir oktur, aşar ulu dağları.
Düştüğü yer uzakta “DiLEK” adlı bir saray.
O sarayda bulunca Tanrılaşan erleri
Artık gözüm arkaya bir daha dönmeyecek.
Hepsi sussa da “Kür şad” uzatarak elini;
“Hoş geldin oğlum ATSIZ, kutlu olsun! ” diyecek.
1932
edit: hepsi bitti ekgib ya da fazla varsa bildirin iyi okumalar
Vaktiyle Atsız varmış... -
2.
+7Geri gelen mektup/efsanedir
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Herşey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!
Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanları söndürse denizler!
Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil'
imkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
Sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur.
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik... -
3.
+7Ay yüzlü güzel konçuy
Mestim bugün aşkınla ay yüzlü güzel konçuy,
Gönlümde esip çınla, ay yüzlü güzel konçuy.
Şevkinle serab ettin, aşkınla harab ettin,
Payında türab ettin,ay yüzlü güzel konçuy.
Sensiz yaşamak boştur, birlikte ölüm hoştur,
Coştum, daha çok coştur, ay yüzlü konçuy.
Sevginle geçip serden, bildim yaralar nerden;
Eyvah kara gözlerden, ay yüzlü güzel konçuy.
Zulmetteki mahımsın, gönlümdeki ahımsın,
Ömrümde günahımsın, ay yüzlü güzel konçuy.
Lebler sücü, bir tas ver; hem neş'e ve hem yas ver;
Hançer mi o kirpikler, ay yüzlü güzel konçuy.
Almış beni albızlar, gönlümde yaran sızlar,
Kurban sana Atsızlar, ay yüzlü güzel konçuy... -
4.
+6Davetiye
Ey Benito Musolini! Ey gayet yüce,
italyanlar başvekili muhterem Düce!
Duydum ki, yelkenleri edip de fora
Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora.
Buyursunlar... Bizim için şavaş düğündür;
Din Arab'ın, hukuk sizin, harp Türk'lüğündür.
Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa
Türk eri de öyle gider kanlı savaşa.
Hem karadan, hem denizden ordular indir!
Çarpışalım, en doğru söz süngülerindir!
Kalem, fırça, mermer nedir? Birer oyuncak!
Şaheserler sungtilerle yazılır ancak!
Çağri Beg'le Tuğrul Beg'in kurduğu devlet
Italyalı melezlerden üsttündür elbet;
Bizim eski uşakları alda yanına
Balkanlardan doğru yürü er meydanına;
Çelik zırhlı kartalları göklere saldır...
Fakat zafer sizin için söz ve masaldır...
Dirilerek başınıza geçse de Sezar
Yine olur Anadolu size bir mezar.
Belki fazla bel bağladın şimal komşuna,
Biz güleriz Cermenliğin kuduruşuna,
Tanıyoruz Atilla'dan beri Cermeni,
Farklı mıdır Prusyalı yahut Ermeni?
Senin dostun Cermanyaya biz Nemşe deriz,
Bir gün yine Bec onünde düğün ederiz.
Soyle, kara gömlekliler etmesin keder;
Olum-dirim savaş bir gün mukadder!
Gerçi bugün eskisinden daha çok diksin;
Fakat yine biz Osmanli, sen Venediksin!
Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir,
Hayal bütün insanlarda olan bir haldir.
Bu hayaller zamanları hızla asmalı,
Gök Türklerle Romalılar karşıIaşmalı!
Görmüyorsan gönIlumüzün içini, korsun!
Kılıçlarımız kınlarından çıkmayagörsün!
Top sesleri, bomba sesi bize saz gelir;
17'ye karşı 44 milyon az gelir.
Arnavud'u yendim diye kendini avut,
Yiğit Türkle bir olur mu soysuz Arnavut?
Kayalara çarpmalıdır korkunç türküler!
Dalmalıdır gövdelere çeIik süngüler!
Sert dipçikler ezmelidir nice başları!
Ecel kuşu ayırmalı arkadaşları!
En yiğitler serilmeli en önce yere!
Kızıl kanlar yerde taşıp olmalı dere!
Ülkü denen nazlı gelin erde şan ister!
Büyük devlet kurmak icin büyük kan ister.
Damarında var mi senin böyle bol kanın?
Türkün kanı bir eşidir lavlı volkanın!
Tarihteki eski Roma hoş bir h -
5.
+5Kahramanlık
Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;
Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir.
Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından
Koşar adım gitmeli onların arkasından.
Kahramanlık; içerek acı ölüm tasından
ileriye atılmak ve sonra dönmemektir.
Yırtıcılar az yaşar... Uzun sürmez doğanlık...
Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık.
Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık;
Göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir.
Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
Bunun için ölüme bir atılış gerekir.
Atıldıktan sonra bir daha dönmemektir... -
6.
+5Ebedi yiğit
Adı yok, şehit!
Kefenin; Vatan,
Tabutun; Cihan,
Düşünüp övün,
Yaşıyor ünün...
Damarında kan,
Bir alev midir?
Yaşaman; roman,
Ölümün; şiir.
Sana yok ne taş,
Nede bir mezar,
Bu hayat; savaş,
Ebedi uzar...
Eşit olduğun,
Şu güneş; Tuğun,
Tabutum; Vatan,
Mezarın; Cihan
Adı yok yiğit,
Ebedi şehit... -
7.
+5Dosta sesleniş
od düşmüş gönlüme
söndürde derdine yan
muhanne yolu kesmiş
çöldeki merdine yan
yarınlar kalleş dolu
mert olan her düne yan -
8.
+5Bütün Türk gençliğine
I
Yer bulmasın gönlünde ne ihtiras, ne haset.
Sen bütün varlığınla yurdumuzun malısın.
Sen bir insan değilsin; ne kemiksin ne de et;
Tunçtan bir heykel gibi ebedi kalmalısın.
Iztırap çek inleme... Ses çıkarmadan aşın.
Bir damlacık aksa da bir acizdir göz yaşın;
Yarı yolda ölse de en yürekten yoldaşın,
Tek başına dileğe doğru at salmalısın.
Ezilmekten çekinme ... Gerilemekten sakın!
iradenle olmalı bütün uzaklar yakın,
Dolu dizgin yaparken ülküne doğru akın,
Ateşe atılmalı, denize dalmalısın.
Ölümlerden sakınma, meyus olmaktan utan!
Bir kere düşün nedir seni dünyada tutan?
Mefkuresinden başka her varlığı unutan,
Kahramanlar gibi sen ebedi kalmalısın...
II
Sen ne elde ve dilde gezen billur bir sağrak,
Ne de sıska bir göğse takılan bir çiçeksin;
Seninde bu dünyada nasibin var savaşmak!...
Kayalarla güreşip dağlarda öleceksin.
Yoldaşlık ederekten gökte güneşle, ayla,
Aşarsın tepe, ırmak; yürürsün ova ,yayla...
Hayata ne biçimde geldinse bir borayla
Daha sert bir kasırga içinde biteceksin.
KIZIL ELMA uğruna kılıç çekince kından,
Bahtiyarlık denen şey artık geçmez yakından.
Mesut olup gülmeyi sök, çıkar hatırından.
Belki öldükten sonra bir parça güleceksin.
Yüz paralık kurşunla gider “HAYAT” dediğin;
“ Tanrı yolu” uzaktır; erken kalk sıkı giyin.
Yazık, bütün ömrünce o kadar özlediğin
Güzel Kızıl Elma’na varmadan öleceksin.
III
Belki bir gün çöllerde kaybedersin eşini,
Belki bir gün ağlarsın kaçtı diye karına.
Işıksız kulübende boranın esişini
Dinleyerek çıkarsın bir ümitsiz yarına.
Gün olur ki mertliğin uğrar kahpe bir hınca;
Namert bir el arkandan seni vurur kadınca;
Bir gün sabrın tükenir... Silahını kapınca
Haykırarak çıkarsın yurdunun dağlarına...
Hayatın kamçısıyla sızar derinden kanlar,
Senin büyük derdinden başkaları ne anlar?
Vicdanını “Paris”e, “Moskova”ya satanlar,
Küfür diye bakarlar senin dualarına.
Hey arkadaş!.. Bu yolda bende coşkun bir selim,
Beraberiz seninle, işte elinde -
9.
+5Bahtiyarlık
Bahtiyarlık ne zafer kısrağına binmektir;
Ne yaşarken dünya uçmağına inmektir.
Şekli olmaz, rengi yok, belirsizdir ve tektir.
Bahtiyarlık: Ömründe bir kere sevinmektir.
Bir karanlık geceye akıyorken bu varlık
Bulunur mu dünyada ebedi bahtiyarlık?
Mükafatın, yapsan da en büyük bir yararlık
Nihayet zafer adlı bir kısrağa binmektir.
Dört hecelik söz olan “bahtiyarlık”... O bir sır...
Bilmeyecek insanlık bunu daha bin asır.
Bilgi, bolluk, din, para... Hepsi boş, hepsi kısır...
En fazlası bir dünya uçmağına inmektir.
Her şeyin bir şekli var, her derdin bir ilacı...
Türlü türlü yemişler verir dünya ağacı.
Zafer çetin, ilim güç, bozgun kötü, aşk acı.
Halbuki bahtiyarlık: Belirsizdir ve tektir.
Bahtiyarlık: Boraca yüce dağları aşmak
Varılmadan ölünen uzak yerlere koşmak,
Tanrı’nın sofrasında mest olarak konuşmak
Ve ömründe bir kere, bir kere sevinmektir...
1933 -
10.
+5Ayrılık
Sevdiğim, kemençede titretiyorken yayı,
Bülbül sustu, unuttu o eski ağlamayı.
Öyle sandım ki gökte kızıllık sardı ayı,
Sevdiğim, kemençede inletiyorken yayı...
Ağaçların dalları saygılarla eğildi,
içimden çarpıntıyı, gözümden yaşı sildi,
Böceklerin sesleri birdenbire kesildi,
Sevdiğim, kemençede söyletiyorken yayı...
Ayın on dördü gökte yavaşça yükselince,
Bir bağlama başladı önceden ince ince ...
Birdenbire gürleşip kemençeye karıştı,
Biri coşkun bir öfke, biri bir yalvarıştı.
Birini inletirken bir kadının elleri,
Birinde bir erkeğin kırılmış emelleri...
Sonra kemençe sustu... Yalnız kaldı bağlama,
Çalkalanarak diyor ki: “Boşunadır, ağlama!
Kemençen, bağlamam ve ... Gönüllerimiz kırıktır;
Her tatlı sevişmenin sonu bir ayrılıktır...
Gök onun kadar derin , o gök kadar berraktı,
Biraz sonra nazik ay bizi yalnız bıraktı...
Bu ayrılık çağının hicranını bir düşün,
Beni hala yakıyor tadı en son öpüşün!?..
Hazin hıçkırıkları bırakılmış bir kızın,
Hatırlattı bütün o eski ayrılıkları.
Söndürür neşesini gönlümüzdeki hızın,
Bırakılmış bir kızın hazin hıçkırıkları...
1932 -
11.
+5Aşkınla
senin bunca gönül etmede nale...
Uğrunda akan gözyaşımız oldu şelale.
Onmaz kara sevdamızı kan söndürecektir...
O füsunkar ve güzel gözleri her kalbi deşen
Öyle bir nazlı kızın aşkına düştüm ben ki...
Ey bir eşi bulunmaz fedakar, mert arkadaş!
Kıskandırdın bizi sen,bak ölümün ne kadar şanlı!
Arkadaşımızın mert ve şan dolu göğsünde
Şehitliğin nişanı kızıl bir gül açıldı... -
12.
+6 -1Ağıt
Gönlümde yazdığım bu son ağıta
Nazire yaparak coşan dalgalar!
Hastası olup da geç vakit hekim
Arayanlar gibi koşan dalgalar!
Sizin de elbette var bir sızınız,
Bundan mı geliyor korkunç hızınız?
Benide beraber alır mısınız?
Kederle kabarıp şişen dalgalar?
Sizile paylaşsak bu korkunç gamı,
Bitmiyor bu sonsuz ecel akşamı.
Bilmem ki bundan mı titriyor gemi?
Ey dalgakıranı aşan dalgalar?
Hey ATSIZ çöküyor eski bir direk.
Baksan da dünyaya titremeyerek,
Hepimiz beraber haykırsak gerek
Ey bela dehrinde pişen dalgalar! .. -
13.
+5Afşine ağıt
Ne ümitlerle gelip dünyaya
En güzel ismi takındın: Afşın!
Böyle erken bırakıp gitme neden?
Kaç bahar, kaç yılı doldurdu yaşın?
Kaldı senden bize bir gamlı seda...
Bir vedadır o seda, sade veda’
6 Kasım 1960,Pazar -
14.
+4Kömen
Analım Tunga Er efsanesini;
Duyalım geçmişin erkek sesini.
Bürüyüp Tanrıdağ’ın çevresini
Yine Gök Türk olalım, El kuralım.
Ötüken-Yış durak olsun da bize
Yürüsün ordular ordan denize.
Çinli baş vermezse, gelmezse dize
Kağanın buyruğu vardır: Vuralım.
Anlatılmaz, yüce bir erdem olan
Bu akınlarda bulunmaz yorulan.
Günü geldikçe de bizden sorulan
Kan ve can vergisi olsun... Verelim!
Ülkü uğrunda gönüller delidir.
Kişiler ülkü için ölmelidir.
Tanrı’nın insana değmiş elidir
Şu ölüm adlı güzel şey... Saralım.
Hiç düşündün mü niçindir yaşamak?
Bir görev yapmak içindir yaşamak.
Er kişiysen görevin neyse, başar.
Zevke, eğlenceye hayvan da koşar.
Görüyorsun nice havan yığını
Ki yapar sadece hayvanlığını.
Fakat onlar bile kendince yine
Tükürürler Kardeş’in itlerine.
O nasıl olmalı bir ruhu ölü,
Ya da bir canlı, fakat kahpe dölü
Ki sanar durduğu yer it inidir,
Oysa bir şanlı şehitler sinidir.
O fuhuş uzmanı çikletli dişi,
Dişinin en kötü, en köhnemişi,
Kaplamış ruhunu çirkef yosunu,
Hiç umursar mı şehit ordusunu?
Var mıdır onca tivistin ötesi?
Adı üstünde: Köpek sosyetesi!
Yok sayıp sen de bu ruhsuz sürüyü
Kılavuz yap ebedi Gök Börü’yü.
Çıkarıp Ergenekon’dan ulusu
Türk’ü kılsın yine dünya ulusu.
izleyip Gök Börü’nün gölgesini
Gezelim gel o Kömen ülkesini.
Gönlümün özlemi yerdir orası,
Gürler ufkunda yiğitlik borası.
Orda erdem gözükür, başkası çıkmaz alana.
Kapanıktır kapılar her kovu, her bir yalana.
Orda erler: Kimi arslan, kimi pars’ın eşidir.
Orda kızlar: Güneşin kendi, ayın onbeşidir.
Uğramaz ufkuna asla o yerin yüz karası;
Orda yoktur ne siyaset, ne fikir maskarası.
Yaşamaz öyle bir ortamda küçüklük, kötülük;
Bir alaydan daha üstün savaşır orda bölük!
Sungurun uçtuğu yerlerde barınmaz yarasa;
Ve bütün dirliğin üstünde yürür sade yasa...
Bir düşün başların üstünde kağanlık tuğunu,
Ruh duyar orda ölürken bile Türk olduğunu;
Ölümün zevkini bir süs gibi gönlünde taşır.
Dirilerden daha çok orda şehitler dolaşır.
Bu -
15.
+4Mutlak seveceksin*efso
Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş;
Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.
Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş,
Bir sır ki bu,ölsen bile açamazsın...
Anlatması imkansız olan öyle bir an ki,
Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki...
Bak emrediyor:Daldığın alemden uyan ki,
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
Kalbin benim olsun diyorum, çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
Ram ol bana, ruhun yeni bir aleme girsin...
Yazmış kaderin:Aşkıma ömrünce esirsin!
Aklınla, şuurunla,hayalinle bilirsin.
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın... -
16.
+4O gece
O gece ne kadar güzeldi mehtap
Gönülden fışkıran nağmeler gibi.
Ruhumu yıkayan bir seldi mehtap
En tatlı ilk ve son buseler gibi.
O gece o müthiş deniz durgundu,
Ömründe susmayan rüzgar yorgundu,
En kara gönüller aya vurgundu
Leyla’yı içinde bulan er gibi.
O gece zevkini duydum hayatın,
Sırrını anladım mükevvenatın.
Gönlümde yıkılan bir kainatın
Sesini işittim giryeler gibi.
O gece hayatım sanki masaldı,
Şuurum o anın içinde kaldı,
Kalbime ışıktan bir füsun doldu
insanı çıldırtan handeler gibi.
O gece felekten bir gece çaldım,
Ömrümde son defa bahtiyar oldum;
Ölürken yaşadım, yaşarken öldüm
Ve, sustum, sükutu besteler gibi.
O gece ne kadar güzeldi mehtap,
Sandım ki ruhumda yükseldi mehtap,
Gönlümü yıkayan bir seldi mehtap,
Rüyada çalınmış buseler gibi.
O gece gönlüm de aya vuruldu;
içimde küllenen ateş dirildi.
Dünyada ne varsa yere serildi,
“O” kaldı... Kalbimi seyreder gibi.
O gece sevgim coşkun ırmaktı,
Kalbimden taşarak o kalbe aktı;
...
Gözlerime en keskin bakışla baktı:
”Ben de seni Atsız, ben de ... ” der gibi...
v -
17.
+4Özleyiş
Özledim... Yanıklık canıma değdi...
Özledim, yıllarca daha özlerim.
Hasret türkü olsa, ben onu çalsam,
Kırılıp giderdi nice sazlarım...
Yatın ümitlerim, uykuya yatın!
Bitin hasretlerim, tükenip bitin!
Ayrılık ateşi çetinmiş, çetin;
Onunla dikleşir bütün düzlerim.
Yanımda sanrım, bakarım düştür;
Güldüm zannederken gözlerim yaştır.
Umduğum ne varsa hepside boştur;
Yinede bekliyor onu gözlerim.
Sazlar var: Durmadan gurbeti çalar;
Hayal var: Gözümü, gönlümü çeler.
içimde bir bülbül şakıyıp çiler:
Özledim, yıllarca daha özlerim... -
18.
+4Ruh adamdan
Ey vatan!
Güzel turan!
Sana feda biz varız.
Düşman oğlu meydana çık!
Kahramanlık kimde ise anlarız. -
19.
+4"Mutlak seveceksin" en sevilen şiirlerinden bir tanesi başlarda olması gerektiğini düşünüyorum.
-
-
1.
+1Pnp ona zaten efsane diye not düşmüş ve en sondaki adsız ile ilk entrydeli yolların sonu hariç alfabetik sıra
-
1.
-
20.
+4Sarı zeybek devamı
Sevmesin mi Sarı Zeybek Gökçen'i?
Yüzü melek, saçı ipek Gökçen'i
Bütün Aydın ilinde tek Gökçen'i
Kız sevmeyen erin gönlü paslanır
Paslanır da imil imil yaslanır
Padişahın kulağına varırsa
Tutun diye devlet emir verirse
Üç yüz atlı, beş yüz yaya yürürse
Ölen ölür, anaları yaslanır
başlık yok! burası bom boş!