+118
-15
beni bilen bilir iyi sıçarım dere tepe dümdüz sıçarım, çayır çimen geze geze sıçarım.
kısaca hayatımı bu işe adamış biriyim bildiğiniz gibi hedefim ülkemizi uluslararası platformda temsil etmek.
içimde yanıp tutuşan tak sevdası, başıma bin bir türlü dert açıyor bu hikayem de türk insanının sıcak kanlılığını değil savaşçı ruhunu gözler önüne sereceğim. yetmiş iki milletten insan bunu okusun gerekirse translateden çevirsin, tüm dünyaya ibret olsun.
üniversitenin 2. yılında açlık canıma tak etmişti artık bir baltaya sap olmalıydım, zaten saptımda sadece baltası ekgibti. hemen bayiden bir gazete kapıp iş ilanlarına bakmayı denedim fakat odaklanamadım. çünkü yan sayfada at yarışı tüyoları vardı. kolay para kazanma yöntemlerini hep sevmişimdir ama namusumla kazanmayı kendime ilke edinmiştim ve ne pahasına olursa olsun bir iş bulacak, zütüme bir don, ağzıma bir lokma yemek koyacaktım. dolana ay dolana parçası eşliğinde, çarşı pazar gezerek iş aramaya başladım. kim bilir belki zengin olacak, kızlarla köpük banyosu bile yapacaktım. belki yeni bir holdingin ceo'su doğuyordu...
kurduğum bu hayallerle ve başarmanın azmiyle berberlerden tutun kasaplara kadar dolaştım. ama sıfatıma bakan tipini gibtiğim çarşıya çıkmaya utanmıyor gelmiş iş istiyor bakışı atıp beni kapı dışarı ediyordu. ama yılmadım beyler bu süreci kişisel gelişim kitapları okuyarak atlattım. en sonunda sanayimizin güzüde abisi hüseyinin katkılarıyla bir bmc fabrikasında işe başladım.
günler ayları kovaladı 13 14 anahtar nerde amuha goyim ulan kaportaya bak be karı zütü gibi sesleri eşliğinde ilk ayımı doldurmuştum bile. ortamın sıcaklığından mıdır işi bırakırsan ağzına sıçarım tehtidlerinden midir bilmem, okulu bırakmaya karar verdim. ailemede, las vegasta mastır yapıyorum beni beklemeyin mısralarıyla dolu bir mektup yollamış, hayatıma inci bir çizgi çekmiştim. artık bir işim vardı ve üstelik 300 liralık servetimde bankada yatıyordu mesai bitimi topukları züte vura vura atmye koştum, inanırmısınız beyler anasının amcığı gibi kalabalık vardı.
hatta arka sıralara doğru emekli amcalar, okey masası kurmuş onların bi arkasındaki eleman çay servisi yapıyordu. hayretler içinde kuyruğun en sonuna geçtim. aradan 1 saat geçmişti ki, arkamdaki kuyruğun tren yaptığını gördüm. hani toplansak, darbe yapacak kadar kalabalıktık.
tam olayın şokunu yaşıyordum ki büyük bir karın ağrısıyla sarsıldım, arkamdaki teyze yavrum istersen bi doktora git rengin soldu dedi. bu sırayı tak veririm sana huur dedim ve hönkürerek önüme döndüm.
dakikalar geçiyor sıra biraz daha atm ye yaklaşıyordu, sırayı vermemeliydim ve karnımdaki bu sancıyı mutlaka durdurmalıydım. atm ye gidene kadar şehit düşmek istemiyordum. ve son bir gayretle kendimi sıktım ama olmadı... en sonunda eşofmanımı sıyırıp gümbür gümbür sıçmaya başladım, tam teyzenin ayağının dibine bangır bangır vurdum fatihin toplarını... saskın bakıslara aldırmadan sigarami ceke ceke sıctım. tassaklarımı sıkarak aldıgım zevki ikiye katladım bir sure olayı anlamaya calisan kalabalikta suskunlugu bozan bir çığlık koptu benim 5 metre menzilimde olan vatandaşlar kusuyor, böğürüyor, zütü başı dağıtıyordu. kimisi yere düşmüş kimisi ağzından salyalar akıtıyordu. mahşer gibi kalabalığın zulüm çektiğini gördüm. tüm bunlar yaşanırken en arka sıralardan gaz maskesi servisi yapıldı, sağa sola savrulan kuyruktan toplu bir kalabalığın üstüme doğru allah allah nidalarıyla koştuğunu hatırlıyorum.
vurun huur çocuğuna ve tekbira allahuekber sesleri eşliğinde darp edildim.
dedeler bastonunu zütüme sokmaya çalışıyor, genç erkekler güvenlik kolidoru oluşturmuş çocukları ve hamileleri olay mahaline almıyordu. ambulansların biri geliyor biri gidiyordu. çocukların ağlama sesi yankılandı, insanlık drdıbını görüntülemek isteyen basın acılı ailelerin etrafını sardı.
neden sonra, ağzımı burnumu giben kel amcanın kafasından polis ışıklarının yansımasını gördüm.
toma olay mahaline su sıkıp öfkeli kalabalığı dağıttı. inanın taharet musluğu bu kadar rahatlatmamıştı. bomba imha ekipleri, beni alıp güvenlik kordonundan geçirerek arabaya bindirdiler.
vahşice adam öldürme ve yaralama, çevreye zarar verme, trafiği kasten kapatma, ve bunun gibi, 5 ayrı davayla yargılandım. 4 ay süren dava sürecinde hakim sıçmanın insani bir ihtiyaç olduğunu vurgulayarak beni serbest bıraktı.
sonuç olarak beyler, artık sanayiye giremiyorum okul hayatım bitti, evimin önünde bir grup milliyetci genç 4 aydır nöbet tutuyor. en kötüsü ise ailem las vegasta olmadığımı öğrendi. şuan serkanın evinde sığınıyorum, 300 liramdan kalan 1 lirayı, tuvalet pompasına harcadım.
benden duymuş olmayın ama evi tak zütürüyor, o eve gelmeden tıkanan tuvaleti açmam lazım...