0
babam çağırdı. boş bir masaya oturttu beni.
"apartmanın girişindeki lambayı sen mi kırdın bülent?"
hangisini?
"otomatik yanan , sensörlü lamba."
hayır.
"komşu görmüş, yalan söyleme. süpürge sapıyla kırmışsın dün gece."
önüme baktım.
"neden kırdın?"
cevap yok.
"hasta mısın evladım? söyle bana , neyin var , neden kırdın lambayı , yapma böyle... "
kırdımsa kırdım, ne olacak ! çok mu değerliymiş ?
"lamba senden değerlimi evladım, lambanın dıbına koyayım, lamba kim ? yöneticiyede dedim. lambanızı gibeyim , kaç paraysa veririz. sen değerlisin benim için."
beni görünce yanmıyordu baba.
"nasıl ya ?"
görmezden geliyordu , yanmıyordu. kaç sefer yok saydı beni.
"e beni görünce de yanmıyordu bazen. böyle el sallayacaksın havaya doğru, o zaman yanıyor."
hadi ya! sahiden mi ?
"evet. ucuzundan takmışlar , bizimle alakası yok."
babama sarıldım , yıllar sonra...