+5
800lü yıllardı... alman bir hanım ile türk bir beyefendi birbirlerine deliler gibi aşık olmuştu. çok zaman geçirmeden evlendiler ve bir çocukları oldu. aradan 5 yıl geçti ve şiddetli geçimsizlik.. ayrıldılar.ama ne yazık ki bizim ufaklığı ne annesi istedi ne babası.o dönemlerde çocuk yetiştiren bir manastıra verdiler ufaklığı.
manastırda ise anlaşıldı bu çocukta birşeylerin farklı olduğu. hergece saat 3te kalkıp 1. kat ile 2. katı bağlayan merdiven boşluğunda, pencereyi açıp dışarıyı on dakika izler geri yatardı... 12 yaşına geldi çocuk. kendi kendine dedi ki ben bu insanlar gibi olmamalıyım.ve bir gece o pencereden atladı... ve kaçtı... ingilterenin ünlü kıyılarına gitti ve kendisine bir miço belgesi çıkarttı. başladı güverteleri temizleyerek geçinmeye başladı.4 yıl olmuştu. sürekli istanbulun adını duyuyordu ama sürekli.ve bu 4 yılda çalıştığı hiç bir gemi isanbula gelmemişti... bir gün rusyaya mallar bırakıldı çalıştığı gemide dönmeye hazırlanıyolardı ki haber geldi."istanbulda mallar paketlendi alın dönüşte".bizimkisi çok sevindi tabi buna.ama çok yorgundu uyuması lazımdı. arkadaşlarına dedi beni istanbulda kaldırın.
istanbula geldiler ama arkadaşları unuttu bizimkisini... kız kulesinin önündeydiler ve biri dedi ki ulan unuttuk adamı koşun kaldırın. bizimkisi güverteye bı çıktı Kız Kulesi. arkasına baktı istanbulun o mistik havası. atladı hemen denize kimseye birşey demeden. yüzdü kız kulesine. uzandı önündeki taşlara ve gemi gitti almanyaya...
almanyadan haber geldi, bizim vatandaşlardan biri sizin karasularınıza atlamış. abdulmecit dedi ki bi adam için sorun yapılmaz geri verin şu çocuğu.ama niye böyle birşey yapmış merak ettim önce bi konuşayım şu çocukla. getirmişler bizimkini ve padişahla konuşmaya başlamışlar.45 dakika sonra abdulmecit çıkmış odasından. benim çocuklarımı kıimse alamaz benden demiş ve evlat edinmiş bizimkini.bu çocuk o dönemlerin dış işleri sorumlusu, osmanlının yükselmesinde önemli payı olan, şimdiki dışişlerinin de iskeletini oluşturan KIZIL PAŞAdır.
aradan 30 yıl geçmiştir ve kızıl paşa bir kez olsun almanyaya gidememiştir.bir gün manastıra haber yollar kızıl paşa ziyaret edeceğim der. tabi manastırda bir heyecan bir heyecan. hazırlıklar yapılır ve o gün gelir. kızıl paşa iner arabasında kırmızı halıdan geçer ve manastıra girer. merdivenlerden çıkarken boşlukta durur. pencereyi açar ve dışarı bakar on dakika. pencereyi kapatır ve tekrar döner yurda...
bir gün ayaklanma sonucu linç edilir. geriye karısı ve 3 tane dünya güzeli kızı kalmıştır.ama en güzelleri küçükleridir.bu 3 kız dönemin kadın olaylarında başı çekmektedirler. ikisi evlenir ama en küçükleri evlenmez. Canan... türkçemizde yar anldıbına gelen canan kuvvetini bu bayandan alır. ayrıca da ressamdır canan. denizciye aşık olur.ve evleneceklerdir karnında çocuğu vardır ama bahriyeli olan eşini kaybeder. çocuğunu doğurur...
bu çocuk iyi eğitim alır 8 yaşlarında şiir yazmaya başlar ve arkadaşlarına okutur. arkadaşları zamanla gelişmeyi farkeder. derler ki iyi güzel yazıyorsunda bizi aşıyo artık bu edebiyatçıya göster. edebiyatçıya zütürür bir şiirini. kedisiyle ilgili bir şiirdir bu.edebiyatçı şiiri okur ve der ki"güzel yazmışsın da ben bu şiiri anlayamam. gelip kedini görmem lazım der".bu çocuk NAZIM HiKMETtir. edebiyatçının asıl maksadı ise kediyi görmek değil güzelliğiyle adı duyulan canan hanımı görmektir. gider nazımın evine ve bi müddet sonra canan hanımla edebiyatçı YAHYA KEMAL evlenirler. evet yahya kemal nazım hikmetin üvey babasıdır...
nazımın zamanla devletin düşmanı!!! olur.ve içeriya atarlar.16 yıl yer.ama el altından şiirlerini yaymaya devam eder.o içerdeyken bütün şiirleri üniversiteli gençlerin ellerinde dolaşır. nazıma içerde işkence yapmaya kalkarlar direnir. herşeye direnir nazım. çareyi hücre hapsinde bulurlar ve nasım karanlık bir hücrede 2 ay geçirir sadece su ile... çıktığı gün 4 tane şiir yazar. karşı tarafa bakar. arkadaşı çoban ibo kömürle duvara birşeyler çizmektedir. gider gizliden izler.ne yapıyorsun der,ibo birşeyler karalıyorum der. ertesi gün nazım elinde bir deste kağıt ve kalemi iboya verir. artık buna çiz der.ve ibo başlar çizmeye.her çizdiğini nazıma gösterir her çizdiğini ve nazım hpsine yorum yapar öneride bulunur.
bir gün ibo nazıma der ki"ya ben müebbetim, hayatım boyu sadece burları çizemem"... nazım tutar iboyu hapisane müdürüne giderler.der ki ibo
böyle bi vaziyet var.ben kaçmam. isteğim şudur.45 dakika her gün beni 60 metre dışarı çıkartın resim yapayım. müdür kabul eder ve ibo başlar resim yapmaya.ilk resmi 2 ay sonra bitirir ve nazıma verir. nazım hiçbirşey demez.her resmine yorum yapan nazım sesini çıkartmaz tabi ibo bozulur. dayanamz 1 hafta sonra sorar niye birşey demiyorsun diye. nazım cevap olarak bir şiir verir...
bir zaman sonra nazım çıkar içerden. şanı duyulan ibo da resimlerinden etkilenen ressamların baskılarıyla çıkar... nazım için işkence başlar.5 ay kalır türkiyede evi taşlanır silah sıkılır nazıma.bu 5 ayda yüzlerce yerden davet alır ama sadece 4 tanesine idebilir.bu davetlerden birini çıkışında bir genç görür bahriyeli bir genç. nazım korkar. genç elini cebine atar nazımın korkusu artar.ama genç, cebinden bir kitap çıkartır nazımın kitabı. imzalamasını ister. nazım imzalar kitabı sevinir tabi.ve 1 ay sonra nazım bir gece yarısı ülkeyi terk eder...
genç, imzalattığı kitabı askeriyede dolabına koyar.ama bir dolap aramasında kitap bulunur... gencün tüm rütbeleri sökülür, açığa alınır,ve 3 yıl yatar... içerden çıktıktan sonra düşünür bu ülkenin neye ihtiyacı var diye.ve karar verir. adalete... hukuk okumak için üniversiteye kaydolur.ama geçinecek parası yoktur... bi bodrum katı tutar kendine. marangozlardan,döşemecilerden artık toplayarak oyuncak yapıp satmaya başlar aynı zamanda da okur.
bir gün yaşlı bi adam kucağında bir çocukla çıka gelir... gence der bu çocuğu yanın al diye. bizimkisi kendime bakamıyorum der. amca der ki ne verirsen yer ne verirsen giyer.5 kardeşler ve aileleri yok ölecekler... genç kabul eder ve oyuncak yapmayı öğretir çocuğa... zamanla öğrenir bu işi çocuk. ertsi gün bayramdır.ama saat 1.5tur gece ve hala çalışmaktadırlar. çocuk esner. genç de hadi sen uyu yarın 23 nisan senin bayramın oyuncaklarınla oynayacaksın gün boyu der... çocuk cevap verir"benim hiç oyuncağım yok ki"... genç çok bozulur ve çocuğu yollar odasına. sabaha kadar uyumaz 3 takım oyuncak yapar. sabah elini öpmeye gelen çocuğa verir oyuncakları. çocuk o gün oyuncaklarıyla oynar.ve hala da oynuyor.MÜJDAT GEZEN... ustası olan genç ise deniz gezmiş ve arkadaşlarının avukatlığını yapan HALiT ÇELENKtir...
Tümünü Göster