1. 76.
    0
    @62 ben cevap veriyim sana. matematik bi icat değil bir keşiftir. yani matematik evrende zaten hep vardı. insan da keşfetti.
    ···
  2. 77.
    0
    dıbına koyduğumun salağı milliyet kaynaklı linkle ateizmi çürütürsün sen ok. ulan hala evrimi kabul etmeyen sizin gibi salaklara acıyorum, tüm inandıkların yalan; bilim tarafından çürütüldü hala savunuyorsun. yok allah falan, öldün mü yok oldun bitti. züt kadar hayatınızı zehir ettiniz be yazık.
    ···
  3. 78.
    0
    @1 ulan huur çocuğu hani allah tı? ne oldu birden tanrı demeye başladın dıbına koduğum ahahhahahah
    ···
  4. 79.
    0
    ________________________
    Paul Davies

    Her şeye rağmen çok evren kuramcıları, teorilerine ilişkin
    ‘öteki dünyaları’ asla -ilke olarak bile- denetleyemediklerini kabul
    ederler. Çok evrenlerin varlığının gözlemciler tarafından deneysel
    olarak doğrulanması ya da yalanlanması da mümkün değildir.
    Elbette, insan sonsuz bir Tanrı yerine sonsuz bir evrenler
    dizisine inanmayı daha kolay bulabilir, ama böyle bir inanç gözlem
    ve deneye değil kişisel bir inanca dayanmak zorundadır .

    Paul Davies, God &The New Physics, A Touchstone Book Published by
    Simon&Schuster, New York (1984), s. 173-174.

    ____________________________

    Clifford Longley

    Antropik tasarım düşüncesi ve onun işaret ettiği şey, başka herhangi
    bir bilim dalında kabul edilecek bir kesinlik düzenini ifade etmektedir.
    Bunun alternatifleri üzerinde inat etmek, Shakespeare’in
    eserlerinin Shakespeare tarafından değil de bir milyar daktilonun
    başına oturan bir milyar maymunun bir milyar yıl süresince devam
    eden yazma işleminin sonucunda ortaya çıktığını iddia etmeye
    benzemektedir. Böylesi ümitsiz çarelere başvuran ateistlerin
    bilimsel çaba ve yaklaşımları teistlerin elini güçlendirmiştir.

    ‘Evidence for Design in Physics and Biology: From The Origin
    of the Universe to the Origin of Life’, s. 67.

    __________________________________

    Lane Craig

    Mikrofiziksel kanunların statik karakter ve değerleri, mucizelerin
    olasılığı için deneysel kanıtlar sağlamaktadır… Bilimsel
    keşiflerin felsefî açıdan doğru bir şekilde yorumlanması, evrenin
    zamansal başlangıcını ve nedenini gösterecektir. Astronomi
    ve fiziğin ortaya çıkarmış olduğu sonuçlar, dolaylı olarak evrenin
    varlığı için gerekli olan öncesiz ve sonrasız varlığı kanıtlamaktadırlar.
    Çünkü evrenin başlangıcına doğru adım adım gidildiğinde,
    en son durumda evrenin kendi kendine hiçten meydana
    gelmesi mümkün değildir. Aynı şekilde bilimsel sonuçlar, fiziksel
    evrenin nedeninin dünyanın varlığı ile uyumunu da göstermektedir.
    Bu durumda da dünya üstü bir varlık ve nedenin varlığı kabul
    edilmelidir.

    ‘God and Modern Science’, ed. Roy Abraham Varghese, Great
    Thinkers on Great Questions, Oneworld Publications, USA&Canada (1999),
    s. 159-160.

    ____________________________

    Evrenin rasyonel ve anlaşılabilir olması muhteşemdir. Yüce bir
    Akıl tarafından tasarlanmıştır. Bu akıl bilimin progrdıbını da tasarlamıştır.
    Çünkü böylece biz dünyaya bakıp dünyanın bir anlam
    ifade ettiğini görürüz. Şayet bu sadece karmakarışık bir montajsa,
    burada bir rasyonellik aramaya gerek yoktur. Fakat bu yüce
    bir Aklın ürünüyse şayet dışarı çıkarsın ve bilim kocaman muhteşem
    bulmaca çözen bir projeye dönüşür. Bu projede nesnelerin
    tam temelinde rasyonellik, güzellik ve anlaşılabilirlik bulursun.188

    Paul Nelson 189

    Stephen C. Meyer, Unlocking The Mystery of Life, The Scientific Case For
    Intelligent Design, An Illustra Media Production, Belgesel-DVD.

    ____________________________

    Astrofizikçi John A. Wheeler

    Evrenin temel yapı özellikleri ‘hayata imkân verecek şekilde’
    ve mükemmel bir incelikle ayarlanmıştır. Evrenin yaratılışından
    itibaren bütün oluşumlar, insanı ortaya çıkaracak bir tarzda
    gerçekleştirilmiştir. insansız bir evren ne mâna ifade ederdi?
    Fiziğin ortaya koyduğu gerçekler insanın evrende oldukça özel
    bir yeri olduğunu gösterir. idrâk sahibi zeki gözlemciler topluluğu
    bulunmadan evrenin bir anlam ve önem taşıması tasavvur
    dahi edilemez

    irfan Yılmaz-i.Hakkı ihsanoğlu, ilim ve Din, s. 72.

    ______________________

    Henry Margenau’nun bu noktadaki açıklaması
    oldukça nettir:
    Şuna hiç şüphe yok ki doğa kanunları tesadüfler ya da kazalar
    sonucu ortaya çıkmış olamaz. O halde doğanın sayısız yasalarının
    ortaya çıkışına dair soruya verilecek cevap ne olmalıdır?
    Doğa kanunlarının evrensel geçerliliğine uygun olan tek bir cevap
    biliyorum: Doğa kanunları Tanrı tarafından yaratılmıştır

    Henry Margenau-Roy Abraham Varghese, Kosmos, Bios, Teos, s.81

    ______________________

    Bence ilk var edişe inanmayan ancak bir ahmak ateist olabilir.
    Evreni ilk elden harekete geçiren, sonsuz bir öngörü ve bilgiye
    sahip olan kavranamaz bir Gücün ya da Kudretin var olduğunu
    kabul etmeliyiz.

    Henry Margenau-Roy Abraham Varghese, Kosmos, Bios, Teos, s. 151-152.

    ______________________

    Maurice Bucaille’ın ifadeleri konunun
    derinliğini çok güzel bir biçimde açıklamaktadır:
    ister evren, ister canlı varlıklar veya insan olsun, tek tek her
    alanda temelde metafiziksel bir niyet taşımadan yapılan çok dikkatli
    araştırmalar, tabiat kanunlarının yönelttiği bir düzenin varlığını
    açıkça göstermektedir. Çok daha basit bir oluşuma sahip
    organizmalarda olduğu gibi, anatomik ve fonksiyonel birimler
    oluşturan en mini mini canlı organizmalarda da canlı dünyanın
    incelenmesi, moleküler düzeyine değin her yanda görülen göz kamaştırıcı
    yapısal bir düzenin varlığını ortaya koyuyor.207

    Maurice Bucaille, insanın Kökeni Nedir?, çev. Ali Ünal, insan Yayınları, istanbul
    (1988), s. 282.

    ______________________

    Şunu fark etmek gerçekten çok ilginç, yaşam hakkında ne kadar
    fazla şey öğrenir ve biyoloji hakkında ne kadar fazla şey bilirsek,
    darwinizmin o kadar fazla sorunu oluyor ve tasarım daha
    fazla su yüzüne çıkıyor.209

    Michael Behe
    Tümünü Göster
    ···
  5. 80.
    0
    @63 panpa zaten ben icat demiyorum ki tamam kesiftir ama boyle bi kesfin hic bi hata olmadan evrenle bu kadar uyumlu olmasi tesaduf olamaz dimi yani yaniliyosam soyle bana
    ···
  6. 81.
    0
    dıbına koduğum evlatları bunlar sizin ananızın dıbına girsin

    ateist olmayan yüzlerce bilim insanı var iken yanlızca ateist bilim adamlarını referans alan gerizekalı birer yaratıksınız hepiniz
    ···
  7. 82.
    0
    Fred Hoyle
    evrendeki mükemmel düzenin sadece Tanrı’nın yaratışı ile açıklanabileceğini
    şu sözleri ile ifade etmiştir:
    Evren, süper hesaplama yapan bir entelektüel güç tarafından
    yaratılmıştır. Aksi takdirde, bu kadar çok ilgisiz ve imkânsız tesadüfün
    muhteşem bir şekilde bir arada işleyip yaşamı mümkün
    kılan bir evreni meydana getirmesi beklenemezdi

    Michael Corey, The Anthropic Principle (www. michaelcorey.com)
    ______________________

    Bugün biyoloji dünyasına baktığınızda yaratılış düşüncesine
    yaklaşan bir paradigma değişikliği görebilirsiniz. Biyolojinin 19.
    yüzyılda şekillenmiş paradigması, yani temel kabulleri sarsılıyor.
    Bu paradigmada en büyük pay Darwinizm’e ait. Bu teori, yeryüzündeki
    bütün hayatın şuursuz tabiat hâdiselerinin eseri olduğunu
    öne sürmüştü. Oysa canlılığın detayları keşfedildikçe, karşımıza
    mükemmel, hassas ve yoğun bir programa dayanan sistemler
    çıkıyor. Bu sistemlerin gâyesiz sebeplerin ve rastlantıların ürünü
    olduğu düşüncesi giderek kabul edilemez hâle geliyor.236

    Patrick Glynn, “Ben Bir Ateisttim!”, Röportaj: Mustafa Akyol, Sızıntı Dergisi,
    Sayı:315, (Nisan 2005).

    _________________

    Michael Behe

    Bir tekne motoruna baktığımız zaman parçalar birbiriyle etkileşim
    içindedir ve birisinin bunu tasarladığını biliriz. Biyolojik
    makineler için de mantık aynıdır. Yani Akıllı Tasarım fikri tamamen
    bilimseldir. Tabi ki dinî imalar içerebilir. Fakat dinî bir önermeye
    dayanmamaktadır.234
    Aslında genel olarak biyoloji hakkında ne kadar şey öğrenirsek,
    Darwinizm’in problemleri de o kadar artıyor. Darwinizm,
    canlılar hakkında ne kadar az bilgiye sahip olursak, o kadar ikna
    edici olabilen bir teoridir. Çünkü canlıları ne kadar az tanırsak,
    onu o kadar basit zannederiz ve Darwinizm de bu basit sandığımız
    sistemleri küçük tesadüfî değişimlerle açıklar. Ama son 30 yılda,
    hayatın daha önceden hayal bile edemeyeceğimiz kadar karmaşık
    olduğunu öğrendik. Meselâ; en evrimci taksonomide en basit
    canlı olarak görülen bakterilerde, hareket etmelerini sağlayan minik
    ama çok kompleks ve mükemmel biyo-kimyevî motorlar var.
    Bu detaylı mekanizmaların nasıl oluştuğu sorusuna verilebilecek
    tek cevap, bilinçli bir yaratmadır. 235

    Stephen C. Meyer, Unlocking The Mystery of Life, The Scientific Case For
    Intelligent Design, An Illustra Media Production, Belgesel-DVD.
    235 Michael Behe, ‘Modern Bilim Ateizmi Çürüttü’, Röportaj: isa Tatlıcan, Milli
    Gazete.

    ___________________

    John Polkinghorne
    Fizik kanunlarının hassas ayarında, dolaylı olarak da olsa,
    kozmik geçmişin ardında ilahi bir anlam ve amaç olduğunu belirten
    değerli ipuçlarını bilimden alıyoruz. Benim fikrime göre
    bilim mümkündür ve kozmik geçmiş de verimli olmuştur. Çünkü
    yaşadığımız evren bir yaratılıştır. Temel tabirle, tam olarak manası
    budur.241

    John Polkinghorne, Beyond Science, s. 92.

    _______________________

    Paul Daviees

    Şayet doğadaki bu rakamsal değerlerde çok ufak bir
    değişiklik olsaydı, Dünya var olmamıza imkân sağlamayacak şekilde
    bundan çok daha farklı bir yer olurdu.250

    , Nature’s Destiny, s. 12-13.

    _______________________

    Osman Çakmak,

    iklimlerin ayarlanmasında kullanılan diğer bir regulatör ise
    denizlerdir. Denizlerin karalardan daha çok olması çoğumuza
    garip gelebilir. Bizi üzerinde barındıran küreye kısaca “yer” diyoruz.
    Yer aynı zamanda toprak mânâsına da gelmektedir. Oysa
    yeryüzünün büyük kısmı toprakla değil (onda yedisi) sularla kaplıdır.
    iyi ki böyle olmuş dememiz lâzım. Bu sayede ne kutupların
    dondurucu soğuğuna, ne de tropikal bölgelerin kavurucu sıcağına
    mâruz kalıyoruz. Şöyle ki gündüz güneşin ışınlarıyla çabucak
    ısınan kara, topladığı bu ısıyı tıpkı bir radyatör gibi çevresine
    yayar. Muazzam su kitlesi olan deniz ise, aldığı milyonlarca
    güneş kalorisine rağmen, ancak birkaç derece ısınabilir. Fakat
    ısındıktan sonra da, kolay kolay soğumaz. Denizler bu kadar bol
    olmasıyla, bir yandan iklimi düzene koyan ve aşırı ısınmayı ve
    soğumayı önleyen klima gibi vazife görürken, diğer yandan da
    bol buharlaşma sonucu, karaların suya olan ihtiyacını karşılamaktadır.
    Yeryüzü daha az denizle kaplı olsaydı, buharlaşma da
    o nispette azalacak ve daha az yağış sonucu yeryüzü çölleşecekti.
    Bunlar hayatın sonsuz hikmetlerle hazırlanmış bir plâna göre
    yaratıldığını göstermiyor mu?

    ‘Atmosferde Bir Yolculuk’, Sızıntı Dergisi, Sayı: 270, (Temmuz

    _________________

    Evreni şaşırtıcı yapısı,
    hayal edebileceğimizden de yaratıcı bir Kudretin varlığına zütürüyor
    bizi. Evrenin bu denli zengin ve yaşam verici oluşu evrenin
    bizim sandığımızdan çok daha cömert bir yaratıcısının olduğunu
    göstermektedir

    Amerikalı fizikçi Howard Van Till

    Howard Van Till, ‘Why Does the Universe Work?’, ed: Russell Stannard, God For
    The 21st Century, Templeton Foundation Press, Great Britain (2000), s. 27-28.

    ____________________

    Jean Guitton

    Doğanın temel değişmezleri ve yaşamın ortaya çıkmasına neden
    olan ilk koşullar, şaşırtıcı bir kesinlikle ayarlanmıştır. Evrenin ne
    denli akıl almaz bir incelikle ayarlandığı hakkında bir fikir vermek
    için Yer’den Mars gezegeni üzerinde bir çukura topunu göndermeyi
    başarabilen bir golf oyuncusunun becerisini düşünmek yeter!

    Jean Guitton, Tanrı ve Bilim, çev: Yaşar Avunç, Simavi Yayınları, istanbul (1993),
    s. 54.
    2001).

    __________________

    Paul Davies

    Evrenin evrendeki yasaların kompleks yapıların ortaya çıkmasına
    ve gelişmesine olanak tanıdığı gerçeği, bence bütün bunların
    arkasında “bir şeylerin döndüğüne” dair sağlam bir kanıttır.
    Bu tasarımın insanın üzerinde bıraktığı etki gerçekten çok ama
    çok kuvvetli.

    Paul Davies, The Cosmic Blueprint, Simon and Schuster, New York 1988, s.
    203.

    __________________

    Taşkın Tuna

    Evrenin tamdıbını oluşturan atomik düzeydeki parçacıkların
    her biri ve bunlar arasında varolan olağanüstü derecede sıkı
    ilişkiler, matematik prensiplere dayalı dantel gibi örülmüş düzenlemelerin,
    yasalaşmış örnekleri ile doludur. Bu öylesine ahenkli,
    öylesine muhteşem ve öylesine harika bir sistemdir ki; burada
    şans ya da raslantılara yer yoktur. Her mekân ve zaman boyutunda
    olması gereken neyse, o olur. Her şey ve her olay kendi yerinde;
    nerede ve nasıl bulunması ve oluşması gerekiyorsa, orada
    ve o zamandadır. Talih, raslantı, şans, zar ve fal oyunları, evrensel
    bütünlük içinde yer almaz. Olayların kendi doğal seyri içindeki
    akımı, üstün bir planlamanın bilimsel örnekleriyle doludur.
    Orada, yani evrende, bir yaprak bile kendiliğinden kıpırdamaz.
    Bu insanın ancak uzun ve derin bir iç serüvenle kavrayabileceği,
    şaşkınlık verici bir olaydır.314

    Taşkın Tuna, Son Basamak, Şule Yayınları, istanbul, 2003. Arka kapak yazısından.

    ________________________

    Patrick Glynn

    20. yüzyılın başlarında Big Bang (Büyük Patlama) teorisi
    kabul edildi ve bu teori, âlemin bir başlangıcı, yani yaratılış ânı
    olduğunu gösterdi. Bu, kâinatın sonsuz olduğunu savunan materyalist
    görüşe önemli bir darbe oldu. 1970’lerde ise fizikçiler,
    enteresan ve düşündürücü bir hususu fark ettiler. Kâinatın bütün
    fizikî dengelerinin, meselâ yerçekiminin veya atomu bir arada
    tutan nükleer kuvvetlerin, yaşanabilir bir âlem oluşması için
    en ideal değerlerde olduklarını buldular. “Antropik Prensip” (insan
    için hazırlanmış kâinat anlayışı) adı verilen bu şaşırtıcı buluş,
    içinde yaşadığımız kâinatın rastgele ortaya çıkmadığı, insan
    hayatı için özel olarak yaratıldığı fikrine büyük bir delil oluşturdu.
    Yıllar geçtikçe bu prensibi destekleyen yeni deliller de ortaya
    çıkmaya devam ediyor.

    , “Ben Bir Ateisttim!”, Röportaj: Mustafa Akyol, Sızıntı Dergisi,
    Tümünü Göster
    ···
  8. 83.
    0
    @57 ben kuran da okudum hadis de inceledim bunlar kafamdakiler acsam kitabi altini cizdigim dunyalarca celiski var. Soylediklerimin hepsinin de bir kaynagi vardir sallamiyorum ordan burdan duyma seylerle
    ···
  9. 84.
    +1
    lan bu ateistin inana inananın da ateiste olan öfkesi neden bitmiyor. diyelim olduğu kanıtlandı eeeeeeeee ne olacak off ne soktum diyip çekirdek yiyip gülmek için mi bu kadar çaba aynı şey inanmayan için de geçerli diyelim olmadığı kanıtlandı offfffff mallara bak boşa namaz kıldı demek için mi bu öfke sıkıntı yapmayın panpalar ölünce öğrenicez herşeyi
    ···
  10. 85.
    0
    bunlar torpilli amk
    ···