+1
Evvela, “Yetimleri evlenme/erginlik çağına varıncaya kadar gözetip deneyin. Akılca olgunlaştıklarını görürseniz mallarını kendilerine teslim edin. Büyüyünce ellerine alacakları düşüncesiyle o malları israfla tüketmeyin. ihtiyacı olmayan veli, yetim malına tenezzül etmesin. Muhtaç olan ise meşrû sûrette, ihtiyaç ve emeğine uygun olarak yararlansın. Onlara mallarını teslim ettiğinizde bunu şahitlerle tesbit ettirin. Allah hesab sorandır ve O’nun hesap sorması kâfidir.” (Nisa, 4/6) mealindeki ayet, genel olarak kızların evlenmeleri ile ilgili değildir.
Bu surenin 2. ayetinde yetimlerin malları kendilerine verilmesi emredilmiş, burada ise, o malların ne zaman verileceğine dair açıklama getirilmiştir. Nitekim burada mallarının kendilerine verilmesi için iki şart söz konusu edilmiştir: Erginlik ve Rüşd.
Ayette yer alan “BELEĞU’N-NiKAH” ifadesinin “Erginlik çağına ulaşma” anldıbına geldiğine fakihler arasında ittifak vardır. Erginlik alameti beş tanedir. Bunlardan üçü erkekler ile kadınlar arasından ortaktır. Bunlar: ihtilam, belli yaşa ulaşmak (15, 18 vs.) ve etekte kılların çıkması. Bunlardan ikisi kadınlara özeldir: Aybaşı ve gebelik. (Razi, ilgili ayetin tefsiri)
Rüşd ise, Hanefi ve Şafii alimleri arasında farklılık arz etmekle beraber, genel olarak akıllı olmanın yanında alış-veriş işlerini yapabilecek maharete sahip olmak manasına gelir. (Razi, a.y)
- Bu farklı anlayışın bir sonucu olarak, Şafii alimleri, bir kimse kendi yarar ve zararını fark edecek durumda olmadığı takdirde, 25 yaşında dahi olsa malı kendisine teslim edilmeyecektir. imam muhafazid ve Ebu Yusuf da bu görüştedir.
Hanefi mezhebinin ünlü fıkıh alimi Ebubekir er-Razi’ye göre, kişinin rüşdü, onun akıllı olması anldıbına gelir. Şayet bir kimse akıl-balığ olduktan sonra, kâr-zararını fark etmezse bile 25 yaşından sonra malı kendisine teslim edilir. (Razi, a.y)
Özetle diyebiliriz ki, bu ayette erginlik çağına gelmeden kadınların evlenmelerinin caiz olmadığına dair bir ifade içermemektedir. Burada sadece yetimler hukukuna dair ifadeler söz konusudur. Çünkü “yetim” kavramı, kişinin erginlik çağından önceki konumunu ifade etmektedir.
- “Kadınlarınızdan âdetten kesilenlerin iddetinde tereddüt ederseniz, onların iddet süreleri üç aydır. Henüz âdet görmeyenlerin de süreleri böyledir. Hamile olan kadınların iddetleri, çocuklarını doğurdukları vakit biter. Kim Allah’ı sayıp O’na karşı gelmekten korunursa, Allah onun işinde bir kolaylık verir.” (Talak, 65/4) mealindeki ayette ise, bir kızın çocuk yaşta evlendirilebileceğine, özellikle kendisiyle cinsel ilişkiye girilebileceğine dair bir ifade söz konusu değildir.
Bu sebeple, Talak suresinin ilgili 4. ayetinin yorumuna dayanarak 5 yaşı civarında olan bir kız çocuğunu evlendirmeye zorlamak ne islamidir, ne de insanidir. Formel hukuk açısından bir bebeğin de ebeveyn gibi mücbir veliler tarafından nikahının kıyılması caiz olabilir. Ancak bir bebeğin cinsel ilişkiye gireceğini düşünmek, akıllı insanların işi değildir.
Bu ayette meal olarak yer alan “Henüz âdet görmeyenlerin de (iddet) süreleri böyledir.” ifadesinden örneğin, beş yaşı anlamak mümkün değildir. Çünkü burada konu, evlenmiş olup da henüz aybaşı görmemiş kadınlar söz konusudur.
Bugün, bilimsel çalışmalar yapan uzmanların verdiği bilgiyi göre, kızlarda ortalama ergenlik yaşı 10.5. Adet kanamasının başlangıcı ise yine ortalama 12.5 yaştır. Yine yapılan bilimsel araştırmalara göre, kız çocuklarında ilk adet kanamasının en geç 14 yaşında başlaması gerekir. Bir de buna nadir veya ender olan istisnai halleri de dikkate alınabilir. O halde, ayette yer alan “Henüz âdet görmeyenlerin de (iddet) süreleri böyledir” mealindeki ifadeden 12-15 veya daha fazla bir yaşı anlamak neden makul olmasın!
Çünkü ortalama hayız yaşı 12,5 ise, bunun -istisnalarda- en fazla yaşının 15-20’yi de geçecek bir yaş olarak değerlendirmekte dini, akli ve ilmi kriterler açısından hiç bir sakınca yoktur. Zira hükümler herkesi kapsayacak şekilde olur.
O halde, hiç hayız görmemiş bir kızın yaşının ortalama 12-13 olarak kabul edebileceğimiz gibi, bunu -ender de olsa- hormonal olarak sağlıklı olmadığından adet görmeye başlamamış 20 yaşın üstündeki kızları da içine alan bir ifade olduğunu da kabul edebiliriz. Nitekim uzmanların bildirdiğine göre, kuzey ülkelerde ilk adet yaşı 16-17’lere kadar çıkabiliyor.
- Bizim kanaatimize göre, bu ayeti böyle anlamakta hiç bir sakınca yoktur. Üstelik insani değerler bakımından realitelere daha da uygundur. Ve konumuz olan bu iki ayet arasında herhangi bir çelişki de söz konusu değildir.
Çünkü Nisa 6. ayette (aslında bütün yetimler için söz konusu olmakla beraber, o günkü problemin kaynağı olanlar yetim kızlar olduğu için onlara vurgu yapılarak şöyle denilmiştir:) yetim kızlara mallarının teslim edilebilmesi için onların âkil-bâliğ-reşid olmalarının gereğine işaret edilmiştir.
Talak 4. ayette ise, (ister küçük ister büyük olsun, herhangi bir sebepten ötürü, bir şekilde) henüz aybaşı halini yaşamamış kızların durumuna açıklık getirilmiştir.
Tümünü Göster