0
@18 panpa ben dede mede demedim @5 öyle bişeyler zırvalamış ayrıca dedeninde burda mecaz anlamda kullanıldığını anlamıycak kadar boş kafaysanız araştırmayın be abi kendi doğru bildiğiniz yanlışlarınızı araştırmadan atıp tutarak anlatması kolay.
1-) Dünyadaki tüm canlıların yapı taşları ortaktır, temel yapı taşları proteinler ve nükleik asitlerdir. En ilkel tek hücreli canlılardan en kompleks organizmalara kadar bu durum gözlenir.
A- Evrim kuramı açısından: Bu durum gayet doğaldır ve canlıların tek bir ortak atadan geldiğinin kanıtıdır.
B-Yaradılış açısından: iki açıklama düşünülebilir:
1. Yaratıcı yarattığı tüm canlıların aynı yapı taşlarından oluşmasını dilemiştir.
2. Canlılığın ortaya çıktığı sırada ortamda yalnızca protein ve nükleik asitleri oluşturan materyal bulunduğu için, Yaratıcı yalnızca bunları kullanabilmiştir. Bu ikinci şık Yaratıcının herşeye kadir olmadığını düşündürür ve günümüzdeki Tanrı kavramıyla çelişir
2-) Tüm canlılar dünya üzerinde bir anda varolmaya başlamamıştır. Canlı varlıkların ortaya çıkışı bir kronolojik sıra içerir.Bu süreç yaklaşık 2-3 milyar yıldır sürmektedir. ilk önce tek hücreliler, daha sonra çok hücreli yumuşak yapılı deniz canlıları, daha sonra kabuklu deniz canlıları ortaya çıkmış, giderek kemikli balıklar oluşmuştur. Daha sonra canlılık denizden karaya yayılmış ve sırasıyla amfibiler, reptiller, kuşlar, memeliler ve son dönemlerde de primatlar ve insan ortaya çıkmıştır. Tabi hayvanlara paralel olarak bitkiler de sıralı bir gelişim göstermiştir, önce tek hücreliler, daha sonra deniz bitkileri ve giderek kara bitkileri ortaya çıkmıştır.
A- Evrim kuramı açısından: Bu durum beklenen bir olgudur ve türlerin kökenini açıklayan değişim ve doğal seçilim kavramı ile bire bir uyumludur.
B- Yaradılış açısından: Gene iki açıklama düşünülebilir:
1. Yaratıcı yarattığı canlıların belli bir sıra ile yeryüzüne inmesini dilemiştir.
2. Yaratıcı her canlıyı aynı anda yaratamamaktadır. Bir türün yaratılması için kendinden önceki türlere ihtiyaç vardır. Gene bu ikinci şık Yaratıcının herşeye kadir olmadığını düşündürür ve günümüzdeki Tanrı kavramıyla çelişir.
3-) Günümüzde yaşayan hayvanlarda, dış görünüşü çok farklı olan ve farklı işler gören organların, iç yapı bakımından büyük benzerlikler taşıdığı görülür. Bu konuda tipik bir örnek dört ayaklıların ön kol ve bacaklarıdır. Örneğin kurbağalar, kertenkeleler, kuşlar, tavşanlar ve maymunların ön üyelerinin dış görüntüleri ve fonksiyonları çok farklıdır. Buna karşılık bunların iç yapıları incelendiğinde hepsinde aynı kemiklerin bulunduğu görülür (humerus, radius, ulna).
A- Evrim kuramı açısından: Bu durum kuramı kuvvetle destekleyen bir olgudur. Ortak atadan türeyiş ile açıklanır. Örnek verilen hayvanların ortak atası olduğu düşünülen, nesli tükenmiş su yaratığı Eusthenopteron fosillerinde de aynı kemiklerin başlangıç formları gözlenmektedir.
B- Yaradılış açısından: Gene iki açıklama düşünülebilir:
1. Yaratıcı yarattığı hayvanların kemiklerinin birbirine benzer olmasını dilemiştir.
2. Yaratıcı farklı görev yapacak organları yaratırken belli bir planın dışına çıkamamaktadır, zorunlu olarak daha önce yarattıkları ile aynı kemikleri kullanmıştır. Bir kez daha bu ikinci şık Yaratıcının herşeye kadir olmadığını düşündürür ve günümüzdeki Tanrı kavramıyla çelişir.
4-) Günümüzde yaşayan ve geçmişte yaşamış hayvanların dünya üzerindeki dağılımı bazı ilginç özellikler gösterir. Örneğin günümüzde keseli memeliler Avustralya, Yeni Gine ve Amerika’da yaşamaktadır. Bu bölgeler birbirine çok uzaktır ve arada kara bağlantısı yoktur. Asya’ da keseli memeli yoktur, ancak bu kıtanın iklimi pek çok yerinde bu hayvanların yaşamasına uygundur. Keseli memeli fosilleri de Güney Amerika, Antarktika ve Avustralya’ da bulunmuştur.
A- Evrim kuramı açısından: Levha tektoniği teorisine göre kıtaların hareket ettiği bilinmektedir. Bu teori Evrim teorisi ile birleştirildiğinde, yukarıdaki olguyu net olarak açıklar. Şöyle ki: 160 milyon yıl önce Güney Amerika, Antarktika ve Avustralya Gondwana denilen tek bir kıtayı oluşturacak şekilde birleşikti. Günümüzdeki keselilerin ataları bu devirde ortaya çıktılar. Daha sonra Gondwana günümüzdeki farklı kıtaları oluşturacak şekilde parçalanmaya başladı. Bu kıtalarda kalan atasal keseli hayvanlar da günümüzdeki keselileri oluşturdular. Günümüzdeki Asya’yı oluşturan kara parçası o dönemde Gondwana ile bitişik olmadığı için, bu kıtada keseli ortaya çıkmadı.
B- Yaradılış açısından: Yaratıcının takdiridir, yaratıcı böyle uygun görmüştür.
Tümünü Göster