0
al oku amk salağı hiditandaki tarihi bulgularda saptanıyor
Peygamberimizin (s.a.v.) ay mucizesi
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) en büyük mucizelerinden biri, Sâkk-i Kamer adiyla bilinen "Ay'in ikiye ayrilmasi"'dir.
Hindistan'da bulunan bir heykel üzerinde "Ay'in ikiye ayrildigi sene yapilmistir" yazisinin bulunmasi (bkz. Ö.N. Bilmen, Müvezzah Ilm-i Kelâm, 3. baski, s.161) bu delillerden biriydi.
1967 yilinda firlatilan Orbiter-4 uydusundan alinan 67-1805 seri numarali fotograflarda, Ay'in dünyadan görünmeyen ara yüzeyinin, uzunlugu 240, kalinligi ise 8 km olan bir yarik tarafindan kusatildigi belirtilmisti. Bu yarigin bariz bir sekilde yükselmis yan kenarlari, Ay'in ayrildiktan sonra tekrar birlesmesi sirasinda olustuğuna bir delildi.Çünkü meteor çarpasıyla böylesine düzgün bir yarığın olması mümkün değildir. Ancak malumdurki basında böyle şeyler sansürlüdür hemen üzeri örtülür.Ama nereye kadar gözlerini kapayabilirler karanlık ancak inkarcıların karanlığıdr eller göze kapanınca görmeyen sadece kendileri oluyor Allahın kudretini görmek isteyenlere milyonlarca delil var.
Ayni yazida ilk defa ortaya atilan bir delil de, Modern Astronomi ile ugrasan bütün ilim adamlarinca fevkalâde önemli bir kaynak olarak kabul edilen ve ilmi yönü tartisilmayan bircok kitapta yer alan 311 yillik Ay haritasiydi. Italyan gök bilimcisi Cassini tarafindan çizilen bu ay haritasinda, dünyamizdan görülen ay yüzeyinin tamamini kusatan tesadüflerle meydana gelemeyecek kadar muntazaman olan bir çizginin varligi, son derece net bir sekilde müsahede edilmekteydi. bu çizginin ay'in ikiye ayrilip tekrar birlesmesiyle meydana gelebilecegini belirttigi yorumunda, zamanla yapisinda degigibliklerin olabilecegini ortaya koydu. Çünkü ay, her an yogun bir meteor bombardimanina tutuluyor ve 1 gramlik göktaslari bile, en sert kayalarda 30 cm derinliginde, 60 cm çapinda bir çukur açiyordu. Bilindigi gibi bu meteorlardan bazilari koruyucu atmosfer tabakasina ragmen dünyamiza düsmüs, Arizona çölüne düsen bir tanesi çevresi 5 km'ye ulasan 174 m derinliginde bir çukur açmisti.
"Döllenmis tek bir hücrenin parçalanarak 60 trilyona ulasmasi ve beden üzerinde kusursuz bir sekilde birlesmesiyle vücud bulan insanoglunun, Ay gibi suursuz bir kütlenin parçalanip tekrar birlesmesini inkâr etmesi, gerçekten gülünç ve acinacak bir tablodur"
•
**
Şakk_ı Kamer Mucizesi Nedir?
Ingibak-i Kamer; ayin ikiye bölünmesi, peygamberimiz Hz. muhafazid (s.a.s.)'in mucizelerinden biridir. Kur'an-i Kerîm ve hadîs-i serifle sabittir. Buhârî ve Müslim'in rivayet ettigine göre hâdiseye bizzat sahit olan Abdullah b. Mes'ud söyle nakleder:
"Ay, Hz. Peygamber'in zamaninda iki parçaya ayrildi. Bir parçasi dagin bir tarafinda, diger parçasi dagin diger tarafinda idi. Hz. Peygamber bize sahit olunuz." dedi. (Buhârî, Tefsir, Sûretu'l-Kamer, 1; Müslim, Kiyame, 44). "Kiyamet saat(i) yaklasti, ay yarildi. Bir mucize görseler hemen yüz çevirirler ve "süregelen bir büyüdür" derler. " (el-Kamer, 54/12).
Sahabenin ileri gelenlerinden Hz. Ali, ibn Mes'ûd, ibn Abbâs, Huzeyfe, Enes, Cübeyr ibn Mut'im, ibn Ömer gibi zatlarin bildirdigine göre; Peygamberimiz (s.a.s.) müsriklerin istekleri üzerine Mina'da ay yarilma mucizesi göstermis ve bu vakayi görenlere "sahit olunuz" deyip onlari tanik tutmustur. Hâdisenin meydana gelisi ayet ve sahih hadisle sabit olup inkâri mümkün degildir. Ebu Nuaym el-isfahanî'nin ibn Abbâs ve ibn Mes'ud'tan bildirdiklerine göre olay söyle meydana gelmistir: Müsriklerden Velid b. Mugîre, Ebu Cehl, Âs b. Hisam, Esved b. Abd-i Yagus, Esved b. Muttalib, Zem'a b. Esved, Nadr b. Hâris ve daha bir çoklari toplanarak Peygamberimiz'e, "Eger, sen gerçekten peygambersen, bize yarisi Ebu Kubeys dagi, yarisi da Kuaykian dagi üzerinde görülmek üzere, Ay'i ikiye ayir." dediler. Peygamberimiz onlara; "Eger, bunu yaparsam, iman eder misiniz?" dedi. "Evet iman ederiz" dediler. Ay'in, bedir oldugu, iyice göründügü ondördüncü gecesiydi. Peygamberimiz, müsriklerin istedikleri seyin olmasini Yüce Allah'tan diledi. Allah da, o gece ayin yarisini Ebu Kubeys dagi, yarisini da, Kuaykian dagi üzerinde dogdurunca, Peygamberimiz: "Ey Ebu Seleme b. Abdu'l-Esed Erkam b. Ebi'l-Erkam! sahit olunuz! sahit olunuz!" diyerek seslendi. ibn Mes'ud'a göre, Kureys müsrikleri bu mucizeyi görünce (peygamberimizi kastederek) "Bu da Ebu Kebse'nin oglunun bir sihridir." dediler. içlerinden Ebu Cehil ise "Gelecek yolcularinizi gözetin. muhafazid, sizi büyülemege güç yetirse bile bütün halki, bütün yeryüzünü de büyüleyebilecek degil ya! Onlara bir sorun bakalim. Onlar da sizin gördügünüz seyi görmüsler mi?" dedi. Gelenlerden sordular. Müsrikler bu mucizeyi inanmak için degil, islâm davasina engel olabilecek bir sey gözüyle baktiklari için, hâdiseyi gördükleri halde inanmadilar, "Süregelen bir büyüdür" dediler.
"Ingibak-i Kamer mucizesi, bütün peygamberlere verilen ayetlerden hiçbiri kendisine kiyas olunamayacak derecede büyüktür. Çünkü bu mucize, gökyüzü cisimleri içinde parlak bir surette göze çarpan bir küre üzerinde izhar buyurulmustur. Bunun için insan üzerinde tesiri büyüktür ve en açik bir burhandir."
Kur'an-i Kerîm bu hâdiseyi, Kiyametin yaklastiginin büyük alâmeti olarak saymistir. Tirmizî'nin bir rivayetinde hâdisenin hem meydana geldigi zamani, hem de yeri ve keyfiyeti tayin edilerek Abdullah ibn Mes'ud demistir ki: "Biz bir kere Resulullah ile Mina'da idik. Ay iki parçaya bölündü. Bir bölügü dagin arkasinda, öbür bölügü de berisinde idi. Bunun üzerine Resulullah: sahit olunuz! Kiyamet yaklasti, yarildi kamer, buyurdu. Bir baska rivayette, Hira Dagi'ni ayin iki bölügün arasinda gördükleri ziyadesi vardir. (Tirmizî, Tefsir Sureti'l-Kamer, 1, 3, 5; ibn Hanbel, I, 456-465).
Konu ile ilgili rivayetler; bu büyük mucizenin su safhalarini belirtmektedir: Mucize, müsriklerin istegi üzerine, Mekke'de, Peygamberimiz'in hayatinda kendi tarafindan, bir defa vuku buldugu ayin ikiye bölündügü ve parçalarinin dagin iki tarafina ayrildigi görülmüstür. Birbirini destekleyen bu rivayetlerin disindaki rivayet ve mütalâalar zayiftir. Bu çürük görüslerden biri de, bu mucizenin Peygamber zamaninda meydana gelmedigi, bunun Kiyamet alâmetlerinden birisi olarak ileride meydana gelecegi iddiasidir. Nesefi gibi bazi müfessirler Hasan-i Basrî'ye nisbet ederek bu iddiayi ileri sürmüslerdir. Ayette geçen "yarildi" fiilini geçmis zaman olarak degil, "yarilacak" seklinde gelecek zaman olarak düsünmüslerdir. Bu durumda "Ay, Kiyamet günü bölünecek" demek olur. Konu ile ilgili Kamer suresinin ikinci ayeti, yukarda iddia edilen manaya uygun düsmemektedir. Bu iddianin kendilerine nisbet edilen Hasan-i Basrî ve Ata ibn Ebi Rebah'in (ki bu iki zat Tabiînden, yani sahabeyi görenlerdendir) bu görüsleri hakkinda merhum Elmalili Hamdi Yazir, tefsirinde söyle diyor: "Bu iki Tabiî imami, ayette ve hadiste meshur olan geçmisteki ay'in yarilmasini inkâr etmis degil, ayetin isaret ettigi diger bir manayi tefsir etmisler ve Ingibak-i Kamer mucizesinden, ileride ay'i büsbütün yarilip kiyametin kopacagi manasini anlamanin geregine isaret etmislerdir.
Ingibak-i Kamer mucizesinin aklen mümkün olup olmamasi konusunda filozoflar ve kelâmcilar arasinda münakasalar olmustur. Eski filozoflara göre, gök ve gök cisimlerinin bölünüp sonra birbirine eklenmeleri mümkün degildir. Bu nedenle sakk-i Kamer mucizesi de aklen mümkün degildir. Kelâmcilar da bunlara gereken cevabi vermislerdir. Günesin ve küremizin de içinde bulundugu günes manzumesinin, kendisinden daha büyük cisimlerden ayrilarak meydana geldigini kabul eden yeni astronomi nazariyeleri, Ay'in ikiye ayrilma mucizesini kabul etmeye daha müsaittirler.
Mucize, muhatabi acze düsüren fevkalâde bir olaydir. Bu münasebetle mucizelerin akla uygun olup olmamasi münakasa konusu olamaz. Ay'in yarilmasi mucizesini akla kabul ettirebilmek için bir baska görüs ileri atilmistir: "Ay hakikatte iki parçaya bölünmemistir; Ama ona bakanlarin nazarinda öyle görülmüstür; ' Bu tezi açikça müdafaa eden sah Veliyullah Dehlevî'dir. Bu görüsün temeli de Enes b. Mâlik'in, "Mekke müsrikleri Peygamber'den bir ayet göstermesini istediler de Resulullah onlara ay'i iki parça gösterdi." seklinde rivayet ettigi hadistir. Mekkelilerin ay'i iki parçaya bölünmüs gördükleri muhakkak olmakla beraber gerçekte ay ikiye bölündü mü, yoksa Mekkelilere öyle mi gösterildi? Bu tür düsünce, mucizenin meydana gelmesini akla uygun göstermek isterken onu müsriklerin iddia ettikleri bir sihir mertebesine indirmek olur. (Tecrid-i Sarih, 1483). Mucizeyi akla uygun göstermeye çalismak, onu alelâde bir olay durumuna düsürmektir ki bu durumda hâdise, mucize olmaktan çikar. Ve akil, tabiat üstü olan olaylarin mahiyetini idraktan acizdir. Akli bunu idrake zorlamak, birçok tehlikeler dogurur.
Yukarda belirtildigi gibi "ingibaki Kamer" olayi, vukû ayet ve hadisle sabit bir olaydir. Degigib yorumlara gitmeden, bildirildigi sekilde kabul etmek gerekir. Bilindigi gibi mucizelerin meydana gelisindeki ana gaye, Allah'in izni ile onu meydana getiren Peygamber'in, peygamberlik iddiasinin ispatidir. Mucize, günlük olaylar niteliginde olsaydi, o tür olaylari rastgele herhangi bir insan da meydana getirebilirdi. Bu nedenle mucizeleri illa da akilla bagdastirmaya çalismanin manasi yoktur.
Tümünü Göster