i̇slami̇yet’i̇n kaynaklari
müslümanlar i̇slam dininin her ne kadar muhafazid’le birlikte başladığını düşünseler de bu yanlış bir düşünce
olup i̇slam dini tamamen diğer din ve inançların karışımından oluşan bir dindir.
i̇slam dininin temel kaynağı tevrat ve muhafazid’in iş seyahatlerinde öğrendikleri bilgilerle birlikte yunanlı ve i̇ranlı kölesinden öğrendiği yarı doğru yarı yanlış bilgilerden oluşmaktadır.
arapçada birçok sanskritçe kelime bulunmakta ve hindu inancının etkileri müslüman ibadet ve ritüellerinde görülmektedir.
yahudi inanç sistemi eski mısırdan gelen yahudilerin eski mısır’dan öğrendikleri tek tanrılı din inancı ile birlikte daha sonra babilonya sürgününde öğrendikleri zerdüşt inancının karışımını oluşturmaktadır. kral tanrı’nın karşısına kral şeytan’ı koyan zerdüştlük dinidir. bu inanç daha sonra hıristiyanlığa ve i̇slamiyet’e geçmiştir. melek, şeytan inancı zerdüştlükten üç büyük dine girmiştir.
i̇slam dinini oluşturan temel kaynakları sayacak olursak şöyle sıralayabiliriz.
1- tevrat
2- eski babilonya inançları(sabilik-güneşe tapımcılık)
3- hint kültürü ve ibadetleri.
4- hıristiyan inançları (i̇sa’nın yeniden dünya’ya döneceğine inanmak ve saint (evliya) inancı gibi.
zerdüştlük dinin peygamberi zertüşt adında yaşayıp yaşamadığı bile tam bilinmeyen bir kişidir ve tanrısının ismi ahura mazda’dır kitabının ismi avesta’dır.
muhafazid bir çok dinsel adı arapçaymış gibi kitabına sokmuştur bunların bazıları şunlardır.
namaz:namaste: sanskritçede(eski hint dili) anlamı ‘’selam’’ namaskara:’güneşe selam’’demektir. namaz kelimesi arapça bir kelime değildir. namaz eski mısırda yahudilikte ve hıristiyan dininde yoktur. namaz ve secdeli ibadetler güneşe tapanlarda, budistlerde ve müslümanlarda görülen ibadet türüdür. i̇slam ibadetlerinde hint, sabii(güneşe gök cisimlerine tapanlarda) ki ibadetlerin yansımaları görülmektedir. i̇slam alimleri her ne kadar namaza benzer ibadetleri yapan kişilerin diğer hak dinlerin dejenere olmuş dinlerin uzantısı olduğunu iddia etseler de, bunun gerçekle örtüşür bir yanı yoktur. namaz benzeri ibadetler tamamen ‘’putperest’’inançlarında görülmektedir.
altta namaskara videoları.
http://youtu.be/u2ac5azanlu
abdest:putperestlerden kalan bir ritüeldir. sâbiîlerin hepsi de üç vakit namaz kılar, cünüplükteıı ve ölülere temas etmekten dolayı gusül abdesti alırlardı. deve, domuz ve köpek eti yemeyi haram sayarlardı. kuşlardan da pençeli olanları ve güvercini yemezlerdi. alkollü içkiden ve sünnet olmaktan men edilmişlerdi. veli ve şahit¬lerin huzurunda evlenir, ancak hakim huzurunda boşanırlar, birden fazla hanımla evlenmezlerdi.
kabe:m.ö 8. yüzyılda inşa edilmiştir. her ne kadar i̇brahim adlı peygamberin inşa ettiğinden bahsedilsede, i̇brahim adlı bir peygamberin yaşayıp yaşamadığı belli değildir. güneş mabedleri kare şeklinde yapılır. kabede kare şeklinde olup güneş tanrıçasının mabedidir, erkek hacılar günümüzde bile güneş tanrıçasının mabedinde tavaf yaparken vücutlarının bir kısımını açık bırakırlar. bu tanrıçaya kendilerini sunmak anlamındadır ki muhafazid’den önce putperestler bu tavafı çırılçıplak yapmaktaydılar. sâbiîler tarafından aklî ruhanî cevherlerin isimlerine ve semavi geze¬genlerin şekillerine göre inşa edilmiş mabetler şunlardır:
i̇llet-i̇ ula mabedi, akıl mabedi, siyaset mabedi, suret mabedi ve nefs mabedi. bunlar daire şeklindedir. gezegenler için belirlenen mabet şekilleri ise şöyledir:
zuhal mabedi altıgen, müşteri mabedi üçgen, merih mabedi dikdört¬gen, güneş mabedi kare, zühre mabedi kare içinde üçgen, utarit mabedi içinde dikdörtgen bulunan bir üçgen ve ay mabedi sekizgendir.
(arabistan’ın bir çok bölgesinde kabe’ye benzer tapınaklar bulunuyordu)
put tapınaklarının bir diğer örneği manucehr tarafından belli şehrinde ay adına inşa edilmiş nûbihar tapınağıdır. i̇slâm ortaya çıkınca belli halkı bunu yıkmıştır. yemen'in san'a şehrinde bulunan gummedân tapınağı da zühre adına dahhâk tarafından inşa edilmiş bir tapınaktı. bu tapınak osman b. afbn (radıyal-lahu anlı) tarafından yıktırılmıştır. bir diğer tapınak kral kâvus tarafından fergana şehrinde güneş adına inşa ettirilmiş olan kâvsân tapınağı olup halife el-mutasım tarafından yıktırılmıştır.
hac ve kurban kesmek putperest inancından i̇slamiyete geçmiştir: arapların taptıkları belli başlı putlar şunlardı: vedd, suvâ, yağûs, ya'ûk, nesr. vedd, kelb kabilesinin putuydu ve dûmetü'i-cendel'''de bulunuyordu. suvâ hüzeyl kabilesinin putuydu. kabile mensupları onu hacceder ve önünde kurban keserlerdi. yağûs müzhic ve bazı yemen kabi¬lelerinin putuydu. ya'ûk hemcdan
da bulunan bir puttu. ncsr zü1-kilâ' kabilesinin putuydu ve hi̇myerde bulunurdu. lât, sakîf kabilesinin putu olarak taifte bulunurdu. uzzâ, kureyş, benî kinâne ve benî süleym'den bazı aşiretlerin putuydu. menât evs, hazrec ve gassân kabilelerinin putuy¬du. hübel ise bütün araplar için en yüce put olarak bilinir ve kabe'de dururdu. i̇saf ve naile putları, amr b. luhay tarafından konuldukları safa ve merve tepelerinde dururdu. kurbanlar, bu iki putun önünde kabe'ye dönük olarak kesilirdi. bu i̇kisinin cürhüm'den i̇saf b. amr ve naile b. sehl oldukları, birbirlerine aşık olan bu ikilinin kabe'de işledikleri günah sebebiyle taş kesildikleri söylenirdi. bir diğer rivayet ise, böyle olmayıp amr b. luhay tarafından getirilip safa'ya yerleştirildikleri yönündedir.
bahanelerden benî milkan kabilesinin sa'
d isimli bir putu vardı. biri-si̇ bu put hakkında şöyle demiştir:
sad''e vardık, işimizi düzeltsin diye dağıttı bizi sa<<<<<<<<<<<<<%>>>>>>>>>>>>> artık sa}d3dan değiliz biz. sa~d dediğin bir kayadan, bir oyuktan başka nedir ki? ne zarar verir, ne yarar getirir.
araplar telbiye ve tehlil ettikleri zaman şöyle derlerdi:
‘’lebbeyk allahümme lebbeyk lebbeyk la şerike lek i̇llâ şerikün hüve lek vem’’
araplardan yahudiliğe, hıristiyanlığa ve sâbiîliğe meyledenler de bulunuyordu. bir kısmı nev3 denilen yıldız gruplarına inanırlar; buna müneccimlerin gökcisimlerine inandıkları gibi kuvvetle bağlanırlardı, öyle ki hareket ve sükunlarında, gidip gelmelerinde hep bu nevlerc göre iş görürlerdi. "yağmurumuz şu nev3 sayesinde yağdı." derlerdi. (taberî, tef¬sir, n/661; kurmbî, el-câmi, 13/57; müsned, 1/89,108) kimisi de meleklere ve cin¬lere tapar, bunların allah
ın kızları olduğunu i̇leri sürerlerdi. allah bütün bunlardan münezzehtir.
hanif: batıla inanmışlıktan ya da kötülüğe kapılmışlıktan
kurtularak, hak'ka, doğru olana, allah
ın fıtratına kavuşmak gibi anlamlara geldiği söylenir. bununla
beraber masudi gibi kaynaklar, bu sözcüğün süryanice "hanifa" sözcüğünün arapçalaştırılmış şekli
olduğunu öne sürerler.( bu konuda bkz. turan dursun, age c 5)
i̇brahim kimdir: i̇brahim yahudi ırkının babası olarak kabul
edildiği halde, muhafazid onu "hanif, "müslim" olarak müslümanların isim babası saymıştır. ancak,
ne var ki, tarihi verilere göre "i̇brahim" diye bir kimse yok. tevrat'
ı hazırlayanlar, eski hint
efsanelerinden yararlanarak kendi kafalarından i̇brahimi yaratmışlardır. nitekim, tevrat
a göre,
i̇brahimin ilk adı "abram1
dır. bu ad, hint dilindeki "brama"dan gelir. hintlilerin "yaratıcı" diye
bildikleri şeydir. hintçe kökeni "parabrahm" iken farsçaya "ahriman" olarak girmiştir ki, "kötülük
tanrısı" (ya da "karanlıklar diyarının hükümdarı" anlamındadır. babilonya esatirinde (mitolojisinde)
ise, "abarama" şekline sokulmuştur ki, "çiftçi" anlamındadır. kitabı mukaddes yorumcularının
uydurmasına göre, güya bu çiftçinin ahfadından biri ilk "tek tanrı" fikrine sahip olarak harana ve
oradan da ken
an denen yere gitmiş ve i̇branice "abraham" olarak tanınmıştır. fakat, her ne olursa
olsun gerçek anlamda i̇brahim diye tarihi bir şahsiyetten söz etmek mümkün değil: gerek tevratta ve
gerek kur
anda adı geçen "i̇brahim", eski çağların esatirinden esinlenmiş bir şey.(bu konuda pek çok
yapıt var. geniş bilgi için bkz. lloyd m. graham, deceptions and myths of the bibler, is the holy
bible holy? is it the word of god?, new york, 1979, s.110 vd.
gusül abdesti: câhiliye arapları cünüplükten dolayı gusül abdesti alır ve ölülerini gömmeden önce yıkarlardı.(cahiliye devrinde) el-efvah el-evedî bu konuda şöyle bir şiir söylemiştir:
dikkat edin! tedavi edin beni ve bilin ki gidiciyim, ayrılık veya sakınma beni kurtaracak değildir diyeceğim o ki giysilerim yaramaz bana. mafsallarım ortaya çıkıp gözler donakaldığında. getirsinler soğuk bir suyla yıkasınlar bedenimi, ne zor yıkamadır o ki ardından büyük günahlar gelir.
araplar ölülerini kefenler ve definden önce dua ederlerdi. ölü için dua şundan ibaretti: ölen kişi yatağına taşındıktan sonra evin büyüğü kal¬kar ve onun bütün iyiliklerini sayıp övgülerde bulunurdu. ardından ölü defnedilir ve "allahın rahmet ve bereketi üzerine olsun!" denirdi.