@38 kaale alıp doğru düzgün cevap verdiğin sürece saçma sapan klagiblerden olmadığını kanıtlamış olursun ki bunu kastediyordum ben de.
insanları ayıran şeyler dinleri ve dinsizlikleri değil bu sistemleri bozan insanların öne sürdüğü kurallardır. gerçek müslüman için gerçek bir müslüman veya gerçek bir hristiyanın ya da gerçek bir ateistin farkı olmamalı. sonuçta ateizmin de islamiyetin de diğer bütün sistemlerin de özünün birbirine cephe almayı içerdiğine inanmıyorum. şimdi bak ben şu an bir tarafta değilim öncelikle bunu söyleyeyim, kendi fikrimin tarafındayım ve olabildiğince de her tarafa eşit yaklaşmaya çalışıyorum. bana göre var olan her sistem zarar gördüğü için insanlar islamiyetin de hristiyanlığın da museviliğin de agnostisizmin de ateizmin de ... 'nın da enkazından alabildiğini almalı ve hümanist şekilde sentezlemeli. çünkü hiçbir sistem ortaya çıktığı gibi kalmıyor asırlar geçtikçe insanlar olayı başka yerlerinden anlıyorlar ve her şey hasar görüyor.
şimdi bu koşullarda mantıklı ve mantıksız tarafları olan, iyi ve kötü tarafları olan, adaletli ve adaletsiz tarafları olan sistemlerden bahsediyoruz. yani tamamen pozitif olarak da tamamen negatif olarak da değerlendiremeyiz tüm bunları. 3 ihtimal olabilir, birincisi bunları ortaya koyan insanlar tutarsızlığına önem vermeden öne sürdüler, ikincisi ilk zamanlarda çıkar ve sömürü için oluşturuldular sonra insanlar iyi şekilde giydirmeye yumuşatmaya çalıştı, üçüncüsü ilk zamanlarda rehber olsun diye oluşturuldular sonra insanlar kötü şekilde giydirdi. bu durumda bana en yakın geleni ihtimallerin üçüncüsü, yani museviliğin ve hristiyanlığın bozulduğunu tüm müslümanlar ve ateistler kabul ediyor. ateistler ayrıca islamiyetin de bozulduğunu söylüyor. ben ayrıca ateizmin ve diğer tüm akımların saptırıldığını iddia ediyorum. bu durumda biraz herkesin karşısında yer almış oluyorum ama olsun, sonuçta tüm inanç sistemlerinin amacının aynı olduğunu düşünüyorum, ve tüm bu sistemlerin ileriki yüzyıllarda değiştiriliş amaçları da aynı diyorum.
klagiblerden sıyrıldığımızda, çocuklara oruç tutması konusunda baskı yapmak günahtır, oruç tutup iftarını 300 liralık hesap gelen restoranda açmak günahtır, fakirin halini anlamak için tuttuğunu iddia ettiğin oruçtan sonra hiç yardımda bulunmamak günahtır, oruç tutup bütün gün sinirli dolaşmak ve insanların kalbini kırmak uğruna oruç tuttuğun allaha karşı samimiyetsizlik ve yine günahtır, kurban kesip deepfreeze atmak günahtır, 21. yüzyılda hacca gitmek günahtır evet ordaki kapitalizme destek vermektir çünkü o paralarla dünyayı sömürmelerine yardım ediyor bizdeki saf dedeler nineler. günah kelimesi yerine yanlış ya da etik değil diyebilirsin eğer tabirlere takılıyorsan. saydığım bu örnekler uzar gider...
şimdi benim burda demek istediğim kalıplaşmış bir taraf tutmuyorum. o yüzden bana karşı yaptığın eleştiriler de aslında boşa gitti hep.
ve geleyim birinci paragrafına, islamiyeti şu an yaygın haliyle ele almak yerine indirilmiş haline göre tamamlayarak düşünmeyi denemeliyiz. aynı şekilde hristiyanlığı ve diğer bütün dinleri de öyle tabii. örneğin teslis de kendi içinde mantıklıdır tevhid de mantıklıdır, ikisi de özünde birbiriyle çelişmez çünkü tek bir şeyi ifade ederler teslis sadece bu bilinci üçe bölmüş, bu aynı insanın duygularını düşüncelerini ve konuşmalarını ayrı birer şeymişçesine hesaba katması gibi. fakat duygular düşünceler ve konuşmalar insanın kendi bilincinde birleşir. bu şekilde benzetmeler yaparak her inancın değerine sempati duyabilirsin. aslında çoğu şey birbiriyle çelişmez ama insanlar her şeyi ayırmaya ve kavgaya dönüştürmeye çok meraklı. ha şimdi teizmle satanizm çelişmez demiyorum, sadece teizm kendi içinde çelişmez diyorum. (teist değilim zaten)
ve yanlış uygulama yapanları gerçek dindarlardan ayrı tutuyorum çünkü gerçek din savaşmayı tavsiye etmiyor, tevratta da incilde de kuranda da öldürmeyeceksin der zaten çeşitli şekillerde. fakat kuranda savaşmayla ilgili ayetler var diyeceksin, evet var fakat onlar sonradan eklemedir. bunu okurken anlayabilirsin.
sana şöyle bir örnek vereyim, muhafazid'in veda hutbesinde güzel ve edebi bir anlatım vardır, okurken bir bütün olarak hoş gelir insana. fakat kadınlara vurma konusuna geldiğinde orda kendi içinde saçmalar ve dikkat edersen orda edebi bir üslup yoktur orda üslup değişmiştir. diyorum ki ayetleri ve hadisleri bu çerçevede değerlendirdiğinde neyin allahın sözü neyin ekleme, neyin muhafazidin sözü neyin uydurma olduğunu görebilirsin.
birkaç ekleme daha yapıp sonraki paragraflarına geçeyim, şimdi hadis dediğin şeylerin %80'inden fazlası zaten uydurmadır. muhafazid kendi resminin yapılmasını istememiş ilerde tapmasınlar diye, ama şimdi sakalına ayak izine falan tapıyorlar adamın, işte o durumlar alenen putlaştırmadır. bu durumda hadisler zaten güvenilir kaynak değil, sadece çok azı onların edebi bir üslup taşır ve kendi içinde tutarlıdır, gerisi boş. ayetlerin de ortak noktası evrensel iyilik olmalı, bununla çelişen ve en ufak bir üslup kayması sezdiğin ayet direkt çöpe.
ben çıkıp burda kur'an'ın değiştirilmediğini iddia edemem, ben de farkındayım ordaki saçmalıkların. fakat bu saçmalıklar var diye kolaya kalıp, evet ateistlerin bu noktada kolaya kaçtıkları için eleştirilebilir olduklarını düşünüyorum, tümden reddetmek yanlış. önünde karıştırılmış ve bazı parçaları koparılmış bazı saçma parçalar ilave edilmiş kocaman bir yapboz var, bunu alıp birleştirmekse sana kalmış. kolaya kaçmayıp okuyup düşüneceksin birleştireceksin. (bunu kendim de henüz yapmadım, üniversiteye başladığımda boş vakit bulacağım o zaman kur'an'ı birçok mealden okuyup ayet ayet inceleyeceğim zaten aynı şekilde incil'i ve tevrat'ı da tabii)
sonunda ikinci paragrafına gelebildim, bir ateistin bir müslümana nasıl baktığı beni pek ilgilendirmez iki tarafta da değilim, sadece kişi karşı tarafı küçümsemeden yaklaşmalı ve kafasında klagib bir karşı profil olduğu gibi karşı tarafın istisnai kişileri için özelleşebilir profiller oluşturmalı.
islamiyet ruhani olarak allahtan gelip allaha gitmeyi, beden olarak doğadan gelip doğaya gitmeyi anlatır. yani aslında bir müslüman'ın doğaya bir panteist kadar saygısı olmalıdır. (klagib müslümanı değil gerçek müslümanı kastediyorum.)
hiçbir inanç veya inançsızlık sistemine bağlı kişiyle verimli bir diyalog kurduktan sonra aynı görmediğimi kaç defa daha söylemem gerekiyor? öyle saçma bir konuşma olursa buna verimli diyalog diyemeyiz tabii, körü körüne bir şeye bağlanmış herkes benim için klagibçidir. verimli bir diyalog kurabiliyorsak o kişi istisnaların içine girer. çünkü erkeklerin %99'unun uçkur düşkünü olması, kadınların %99'ının feminizmi başka tarafından anlaması, insanların %99'unun inandığını sandığı şeyin klasiğine takılı kaldığı bir dünyada yaşıyoruz. bu %99 çok iyimser oldu aslında.
ve fikirlerim uzun yıllardır aynı doğrultuda gelişerek ilerliyor, özgün bir şekilde inanç ve düşünce sistemimi kurma yolundayım ve doğru olanın bu olduğuna inanıyorum. allah'tan korkmak saçmadır mesela, allah bizi severek yarattıysa bizi en iyi anlayan odur, dertli hissettiğimizde allah'la dertleşebilmeliyiz. allah'la konuşabileceğimize inanmalıyız. onu emirler yağdıran bir savaş tanrısı olarak görmek mi daha doğru olur yoksa bir arkadaş olarak görmek mi? kendini allah yerine koyduğunda hangisinin daha samimi olduğunu ve yaradılışa uygun düştüğünü görebilirsin.
inançlıysan akıl ve vahiy birbirini tamamlamak zorundadır, tutarlı olmalıdır.
inançsızsan mantık ve vicdan birbirini tamamlamak zorundadır, benimseyebileceğin şekilde olmalıdır.
bu dediklerimi önyargısızca okursan güzel olur. yaşıma falan takılma karşında kendi yaşında adam varmış gibi oku. şimdiye kadar duyduklarından çok farklı şeyler söylüyor olabilirim, yeniliklere açık olmak lazım.
*