1. 1.
    +5 -3
    okuttuğunu kim biliyor lan?

    evet! yanlış okumdanız, atatürk, kurtuluş savaşı'nın hemen sonrasındaki 13 ağustos 1923 tarihli meclis konuşmasında kurtuluş savaşı'nın nasıl güçlüklerle kazanıldığını ifade edip, milletvekillerini şehitlerin ruhlarına fatihalar okumaya çağırmıştır.

    işte bizim uyanık "cımbızcıların" hiç dikkatini çekmeyen atatürk'ün o meclis konuşması:

    "sayın arkadaşlar, açıklamalarıma son vermeden önce hepinizi büyük bir göreve davet etmek istiyorum. geçirdiğimiz buhranlı günlerin onurlu kahramanlarını hep birlikte kutsayalım. (alkışlar)
    onlar arasında, savaş alanlarında düşman silahları ile göğüsleri delinmiş mutlu kişiler olduğu gibi, yangınlarda, ateşlerde yakılmış talihsiz çocuklar, kadınlar ve ihtiyarlar da vardır.
    onlar arasında namusları saldırıya uğramış sonsuza dek ağlayacak genç kızlar da vardır.
    onlar arasında yurtlarını kaybetmiş aileler, evlatlarını gömmüş analar vardır ve yine onlar arasında savaştaki namus görevini onurla yaparak bu gün memleketlerine dönmüş gaziler vardır.
    onlardan şehitlik mertebesine erişenlerin ruhlarına fatihalar armağan edelim.
    (ayakta fatiha okundu)". (13 ağustos 1923 millet meclisi tutanak dergisi d. ii, c. 1, sayfa 36)

    meclis tutanağına yansıdığı şekliyle atatürk şehitlerin ruhlarına fatihalar okunmasını isteyince milletvekilleri "ayakta fatiha okumuştur."
    ···
  2. 2.
    +1
    @1 sağlam kaynak ver zütümü açıcam amk
    ···
  3. 3.
    +1
    boşuna ağlıyorsunuz gençler kendisi ateistti hatta bunu bana bir işçi partili söylemiştir. gençliğinde yazdığı bir günlüğünde "Evvela Sosyalist olmalı, Maddeyi tanımalı" demişliği vardır isteyen araştırabilir.

    http://www.youtube.com/watch?v=dc18uGX5dSY
    ···
  4. 4.
    +1
    @2 13 ağustos pazartesi gününe denk geliyor ananın ölüsünü giberim senin bin
    ···
  5. 5.
    +1
    arkadaşlar insanın gözüne de soksanız anlamak istemeyen anlamaz ne yapalım kimsenin peşinde koşturacak değilim
    ···
  6. 6.
    0
    ---başlığı açtığın iyi oldu kardeş cahiller yandaşlar yalakalar aptallar ve koyunlar ortaya çıktı---
    ···
  7. 7.
    0
    @2 kürt oğlu kürt
    ···
  8. 8.
    0
    @2 dıbını gibiyim adama kurtuluş savaşından çıkmışız diorz adam meclis tatil dio
    ···
  9. 9.
    +1 -1
    @23 dinini gibeyim . susamıcam artık amk hayvan evladı
    ···
  10. 10.
    0
    @2 hea demişler ki hazır izmirden denize döktük düşmanı herkes bağına bahçesine gitsin bodruma inmiş milletvekillerinin çoğu da
    ···
  11. 11.
    0
    700 yıllık hükümdarlık cahildi.. hiç bi taktan anlamıyordu.. halkında moron'du o yuzden 700 yıl hüküm sürdüler. 24 milyon km2 toprak sahibiydiler..ve bir subay darbe yaparak ülkenın kontrolunu ele alıyor, o bır kahraman.. 814bin 578 km2' züt kadar ıkı kıta arasına sıkıstıyor.. ne buyuk bır basarı. o turk dedıgın ataturk'un bugun ankadara bulunan anıtkabır'i YUNAN MiMARiSiNiN ender örneklerınden tapınaklara benzıyor.. bırde sunak var orada... mozole'si. oraya torenle celenk bırakılıyor. ve hukumetın dusmesı ıcın dua edılıyor.
    atam atam atam... ulan ataturk kalksa ılk laıklerın yuzune tukurur.. tatlı su laıkleri...
    ···
  12. 12.
    0
    @2 liseli @2 nin gibtiğini sanan herkeste onun sınıfında
    ···
  13. 13.
    0
    @20
    dr.rıza nur’un ahlaksızlıklarına ortak olmak

    atatürk’ün annesi zübeyde hanım’a “genelev kadını” diyen rıza nur, atatürk’ün babası ali rıza efendi hakkında da ipe sapa gelmez iddialar ileri sürmüştür.

    dr. rıza nur, atatürk’ün babasının belli olmadığını, atatürk’ün, ali rıza efendi’nin üvey oğlu olduğunu ileri sürmüştür. nur, kendisinin atatürk’ün yakın arkadaşı ve özel doktoru olduğunu bu nedenle atatürk’ü çok iyi tanıdığını söyleyerek asılsız iddialarının doğru olduğunu kanıtlamak istemiştir. bir de sözüm ona, atatürk’ün, babası ali rıza efendi’den hiç söz etmediğini ileri sürerek, kendince bir çıkarım yapmış ve “demek ki ali rıza efendi atatürk’ün üvey babasıdır” iddiasını ortaya atmıştır. rıza nur, doğrudan ali rıza efendi’ye de saldırmış ve “ali rıza efendi’nin türk olmadığını sırp mı bulgar mı olduğunun da belli olmadığını” iddia etmiştir!

    birincisi; dr rıza nur atatürk’ün yakın arkadaşı, hatta arkadaşı bile değildir.

    ikincisi; rıza nur evet doktordur; ama atatürk’ün doktoru, hele hele özel doktoru hiç değildir. atatürk’ün 1931’den 1938’e kadar gün gün saat saat yanında bulunanların tam listesini “atatürk’ün nöbet defterleri”nde bulmak mümkündür. bu defterlerde gün gün, saat saat atatürk’ün yanında bulunan doktorlar isim isim belirtilmiştir. ancak ne hikmetse özel doktoru (!) rıza nur’dan eser bile yoktur.(33) çünkü rıza nur, atatürk’ün doktoru değildir. bu, rıza nur’un uydurmalarından sadece biridir.

    atatürk hakkındaki iddialarının birer uydurmaca olduğunu bilen rıza nur, anılarını atatürk’ün sağlığında yayınlatma cesareti gösterememiştir. anılarını 1935 yılında britişh museum’a, 1960 yılına kadar yayınlanmamak üzere göndermiştir. yani sevgili iftiracı doktorumuz atatürk’ün ölmesini beklemiştir.

    peki, rıza nur’u bu kadar öfkelendiren nedir? neden atatürk’e bu çirkin iftiraları atmıştır?

    1927 yılında atatürk nutuk’ta, rıza nur’un balkan savaşı sırasında vatana ihanet etmiş olduğunu; herkes vatanı kurtarmaya çalışırken, rıza nur’un arnavutları isyan ettirmeye çalıştığını açıklamıştır.(34) rıza nur, nutuk’u okuduktan sonra 1928 yılında “hayat ve hatıratım” adlı anılarını yazmaya başlamıştır. amacı, nutuk’ta anlatılanları yalanlamak, atatürk’ü lekelemek ve kendisini vatan hainliği ile suçlayan atatürk’ten “acımasız iftiralarla” intikam almaktır.

    amacına da ulaşmıştır!

    rıza nur’un anıları 1967/1968 yılında dört cilt halinde türkiye’de yayımlamıştır. işte bundan sonra atatürk ve türkiye düşmanları rıza nur’un anılarına dayanarak atatürk’e saldırmaya başlamışlardır.

    rıza nur’un “deli saçması” anıları akla hayale sığmayacak zırvalarla doludur. örneğin,”atatürk’ün eşcinsel olduğu, eşi latife hanım’ın kendisinden bu yüzden ayrıldığı ve atatürk’ün onun bunun karısına sarkıntılık ettiği” şeklindeki saçmalıklar rıza nur’a aittir.(35)

    peki, ama kimdir bu rıza nur?

    cumhuriyet tarihinde onun adının geçtiği tek dişe dokunur olay lozan antlaşması’dır. rıza nur, lozan’a giden heyette yer almıştır.

    rıza nur anılarında, “şüphesiz ki ben nevrastenik idim” diyerek bizzat kendisi akıl hastası olduğunu itiraf etmiştir.

    akıl almaz iftiraları, şaşırtan itirafları ve çelişkili anıları dikkate alındığında dr. rıza nur’un gerçekten de akıl hastası olabileceği düşünülmüştür.

    rıza nur’un yüzlerce sayfalık anılarını bir doktor gözüyle okuyan ruh ve sinir hastalıkları uzmanı dr. hasan behçet tokol’un rıza nur hakkındaki teşhisleri dikkat çekicidir:

    “bu kişide bir koğuş hastaya yetecek kadar hastalık var. teşhisim: pgibopatik bir zemin üzerinde paranoit reaksiyon, yani çok ağır bir ruhsal bozukluk tablosu. bu tür hastalar, zekâ fakülteleri tamamen bozulmadığından kısa süreli de olsa olumlu işler yapabilirler. anılarını, son duygu, düşünce ve yargılarına göre değiştirerek, geriye dönüp yeniden kurgulayarak, sanki gerçekmiş gibi nakletmiş ki, bu tutum bu tür hastalara özgü bir telafi ve tatmin yoludur.

    böyle bir hastanın anılarını ve tanıklığını ciddiye almak tıbben mümkün değildir.”(36) doktorun, rıza nur’da belirlediği hastalıklar şunlardır:

    izolasyon: (kendini çevreden soyutlama), depresyon: (ruhsal yavaşlama, içe kapanma, çöküntü), homociksüel eğilimli, obsesif-kompülsiv sendrom: (toz, mikrop korkusu), depresonelizasyon: (aşağılık duygusu), agresif ve hostil: (saldırgan ve kızgın), pgibopat: (kişilik bozukluğu), mitomoni: (yalan söyleme), fabulasyon: (masal uydurma), fanteziler: (hayal ettiği şeyleri gerçek sanma), megolomani: (büyüklük fikirleri), narsizm: (kendine hayran olma), paranoid reaksiyon: (takip edildiğinde sanma duygusu, öldürülme korkusu), egosantrizm: (kıskançlık, herkesi karalama, güvensizlik, devamlı övünme, sahte gurur) görüldüğü gibi rıza nur, gerçekten de bir koğuş hastaya yetecek kadar hastalığa sahiptir.

    rıza nur, devamlı bir uçtan bir uca gidip gelen bir kişidir. balkan savaşı’nda arnavutları ayaklandırır. kurtuluş savaşı’nda milliyetçidir. anılarını yazarken ırkçıdır. anılarında, hem hilafet ve saltanatı kaldırmış olmakla övünür, hem de hazırladığı parti programında hilafet’i kurmak ister. “türk tarihi” adlı kitabında mustafa kemal’in hakkını teslim eder, onsuz zaferin olmayacağını belirtir, “hayat ve hatıratım” adlı anılarında ise olmayacak iftiralar atar.

    cinsi yönden de sağlıklı değildir. kendi anlatımıyla gençliğinde bir kere cinsel tacize, bir kere de tecavüze uğramıştır. sonrasında bir harbiyeliye âşık olmuştur. kadın olmak istemiş, cinsel organını aldırtmayı düşünmüştür.(37)

    dr. rıza nur’un atatürk’e saldırdığı “hayat ve hatıratım” adlı kitabındaki bazı cümleler, onun nasıl bir ruh haline sahip olduğunu tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktadır:

    “karımdan şu mektubu aldım: ‘ben burada kendime bir hayat arkadaşı buldum. bunu başkasından duyarak üzülmene imkân bırakmıyorum.’ namussuz karı! sonunda bana boynuz da taktı:(s.l785).galiba bu işte m.kemal’in ve ismet’in (inönü) de parmağı var.(s. 1786)”

    “(karımın) ahlakı da bozuldu. evdeki kızları benden gizli çırılçıplak soyuyor, dans ettiriyor, (s.1346)”

    “bir rus doktor, zampara mı zampara; karının sözüne göre de bizim karıya da sataşmış, (s. 1410)”

    “yataktan fırladım. adam da derhal kaçtı. baktım ki donum kesilmiş. artık uyuyamadım, (s.78)”

    “yaşlı adam tabancasını çekti ve bana: ‘(donunu)çöz, yoksa öldürürüm’ dedi... boğuşma başladı... nihayet bayılıp kalmışım... gözümü açtığım vakit yanımda kimse yoktu, (s.84)”

    “bu çocuğu (harbiyeli) herkesten ziyade sevmeye başladım... görmesem aklımdan hiç çıkmıyor, görsem yüzüme bakmıyor, içimde heyecan duyuyordum... anladım ki bu çocuğa âşık olmuşum... böyle bir aşkın sonu livata (sapık cinsel ilişki) demektir. (s.22)”

    “kadın, erkekten aşağı bir mahlûktur, (s. 1530)”

    “arnavutları isyana teşvik ettiğimi ben kendi elimle yazdım. bu kusur değil, iftiharım sebebidir. bana büyük şereftir (s. 1305)”

    “ahlak ve temiz adetler ve faziletlerin bir kısmı kendiliğinden gitti, bir kısmını da bilerek ben terke mecbur oldum. yalan da söyledim, (s. 105)”(38)

    rıza nur’un anıları taranacak olursa daha pek çok bu gibi üstün özelliğe(!) rastlanabilir.

    işte atatürk’e ve ailesine özellikle de zübeyde ana’ya yönelik akla hayale sığmaz iftiraların sahibi dr. rıza nur... üzülerek söylemek gerekir ki, ülkemizde bilerek ya da bilmeyerek pek çok insan, hatta sözüm ona, araştırmacı-yazar sıfatını taşıyan pek çok aydın, rıza nur’u kaynak olarak kullanarak atatürk’ü eleştirmiştir. kuşkusuz bu tutum büyük bir hatadır. (sinan meydan, atatürk ile allah arasında, “bir ömrün öteki hikayesi”, inkılap kitabevi, 3.bs, istanbul,2009, s.51-67).
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    0
    Osmanlı’da okuma yazma oranı…

    Osmanlı Devleti’nin son yıllarında nüfusun eğitim düzeyinin oldukça düşük olduğu görülmektedir. 1897 yılı istatistiklerine göre Okuma yazma bilenlerin oranı % 10’un altındadır. Okuyan öğrencilerin cinsiyet dağılımına bakıldığında ilkokul’da cinsiyet oranı (Kız/Erkek) 0,40 iken bu oranın ortaokulda 0,15’e düştüğü görülmektedir.

    Osmanlı Devleti’nde Okul ve Öğrenci Sayıları (1897)

    Okul Türü Okul Adedi Öğrenci Sayısı
    Toplam Erkek Kız
    ilkokul 28.614 854.921 606.104 248.737
    Ortaokul 412 31.469 27.207 4.262
    Lise 55 5.419 4.892 -

    Kaynak: DiE, Osmanlı Devletinin ilk istatistik Yıllığı 1897, (Ankara 1997)

    gerçekten halk süper hiç cahil yok içinde
    ···
  15. 15.
    0
    çok güzel tespit.. atatürk zaten harf ınkılabı yaptığından beri ülkemiz cosuyor.. kitaptan kıtaba kosuyoruz. tarihimizi daha iyi ögreniyoruz cahil değiliz ammmaaa "dedelerimizin mezar taşını okuyamıyoruz... "
    ···
  16. 16.
    0
    ataturk zaman zaman dinci gibi gorunmustur. bu savaslardan oncede sonrada olmustur. maksat halkın tepkisini cekmemek.. dini kullanarak taraftar toplamak sempati kazanmak.. cunku savaslardan sonra bile osmanlıya ataturkmu padisahmı dıye sorulsa yuzde 80 yıne padisah derdi.. ataturk cakalın onde gıdenı.. onun gıbı bı lıder dexer var. saman altından su yuruten halkı nasıl uyutacagını nasıl sundurecegını.. nasıl sempatı kazanacagını halkın nasıl aklını celecegını bılen tam bir lider vasıflı.
    ···
  17. 17.
    +1 -1
    @10
    konuşma metninin tamamı aşağıdaki şekilde

    “Aziz milletvekilleri,
    Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet yönetimimizdeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, yönetimde ve politikada
    bizi aydınlatıcı ana çizgilerdir. Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten
    değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz.(Alkışlar)
    Bizim yolumuzu çizen, içinde yaşadığımız yurt; bağrından çıktığımız Türk ulusu ve bir de, uluslar tarihinin bin bir acıklı olay ve sıkıntı ile dolu yapraklarından
    çıkardığımız sonuçlardır.
    Elimizdeki programın ruhu, bizi sadece bir kısım vatandaşlarla ilgilenmekten engeller, biz bütün Türk ulusuna hizmet ederiz. Geçen yıl içinde, parti ile hükümet
    kuruluşunu birleştirmekle vatandaşlar arasında ayrılık tanımadığımızı fiilen göstermiş olduk. (Var ol sesleri) Bu olayın bizim, devlet yönetiminde kabul ettiğimiz,
    ‘Kuvvet birdir ve o ulusundur’ gerçeğine uygun olduğu ortadadır.(Alkışlar) Gücün tek kaynağı olan Türk Milletinin seçkin vekillerini, büyük mutlulukla, eğilerek
    selamlarım.(Bravo, yaşa sesleri, şiddetli ve sürekli alkışlar)” (Millet Meclisi Tutanak Dergisi D. V, C. 20, Sa. 3, 1 Kasım 1937)."

    konuşma metninin bizi ilgilendiren kısmını alacak olursak:

    "... Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten
    değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz."

    şimdi bu yazının kuranla alakasının olup olmadığını anlayabilmek için islam bilgini olmamız gerekmez mi sence de?

    bu sözün,

    dinsizlik olup olmadığı konusunda görüş birliğine varmamız için?

    bence gerekmelidir...

    o zaman görüşleri, islam ülkelerindeki ilahiyat fakültelerinde ders olarak okutulmuş, kuran profesörü olarak tanıdığımız, amerikada islam dersleri vermiş olan Prof. Yaşar Nuri Öztürk, bu "gökten indiği sanılan kitaplar" hakkında ne demiş gel birde ona bakalım

    http://www.youtube.com/watch?v=DkV23UXdr0A

    Videoda, atatürkün gökten indiği sanılan kitaplar ifadesiyle neyi anlatmak istediği çok açık bir şekilde anlatılmaktadir. bir din bilginimiz tarafından.

    görüldüğü üzre Prof. YNÖ, Atatürkün son meclis konuşmasında sözünü ettiği "gökten indiği sanılan kitaplar" sözüne atıfta bulunarak

    "Bu sözle Mustafa Kemal'in kuranı, vahyi filan dışladığını söylüyorlar... yahu utanın be, utanın.
    Mustafa Kemal'in o sözünü söyleyen, en anıt islam alimlerinden size 70 tane adamın listesini veririm ben. siz ne diyorsunuz ya? bilmeyen halkı kandırıyorsunuz. ... "

    demiştir.

    gördüğümüz gibi bu lafın kuranı dışlamak ile alakası yokmuş değil mi güzel abim?

    güzel.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    0
    @2 bahoz erdalın yeğeni
    ···
  19. 19.
    0
    @2 malı kurucu meclisten bahsediyoruz ne tatili
    ···
  20. 20.
    0
    pragmatist bir lider idi.
    ···