-
1.
+12 -7Atatürk'ün ölümünden sonra kurduğu devlet düzenini yıkmaya çalışan Amerika, Avrupa ve onların güdümündeki dinden nasiplerini almamış yobaz takımları 74 yıldır bu yüce insanı kötülemektedir. Cumhuriyet çocuklarının tertemiz zihinlerini bu iğrenç yalanlarla doldurmaktadır.
Bu adamı milletin gözünden ve ruhundan silmek Batı'nın birincil isteğidir. Dershanelerinde okullarında bizim aklımızı ve ruhumuzu kaybetmemizi sağlayan, önünde el bağlayıp durduğumuz bu insanlar Batı'nın iğrenç hizmetkarlarıdır.
ATATÜRK diyor ki:
"Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selameti, sevgisi üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri Allah tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Bunun temel esası, hepimizce bilinmektedir ki, Yüce Kuran'daki anlamı açık olan ayetlerdir. insanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor."
''Kuran'ın tercüme ettirilmesini emrettim. Bu da ilk defa olarak Türkçe'ye tercüme ediliyor. Hz. muhafazid'in hayatına ait bir kitabın tercüme edilmesi için de emir verdim.
Bizim dinimiz en makul ve en doğal dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin doğal olması için akla, tekniğe, ilme ve mantığa uygun olması gerekir. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. islam'ın sosyal hayatı içinde hiç kimsenin, bir özel sınıf halinde varlığını sürdürmeye hakkı yoktur. Kendilerinde böyle bir hak görenler dini kurallara uygun harekette bulunmuş olmazlar. Bizde ruhbanlık yoktur, hepimiz eşitiz ve dinimizin kurallarını eşit olarak öğrenmeye mecburuz.
Biz ne bolşeviğiz ne de komünist; ne biri ne de diğeri olamayız. Çünkü, biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız.'' -
2.
+2 -2hadi ateyisler bunu da açıklasın!!1
-
3.
+2 -2@4 Söylesem tesiri yok; sussam, gönül razı değil panpa
-
4.
+1 -1fakat kesinlikle atatürkün ateist olması agnostik olması müsluman olması budist olması hiç önemli dğeil.
eğer senin için önemliyse sen zaten atatürkü anlayamamışsın demektir. -
5.
+1 -1okumadan eksiledim huur çocuğu
-
6.
-1iSLAMi MEŞRUiYET POLiTiKASITümünü Göster
Türk insanının "inancını" çok iyi bilen Atatürk, Kurtuluş Savaşı yıllarında bilerek ve inanarak bir "dinsel meşruiyet politikasına" başvurmuştur... Müslüman Anadolu insanını, Hıristiyan işgalciye karşı en iyi birleştirecek şeyin islam dini olduğunu görerek, Kurtuluş Savaşı'nın başından sonuna kadar islam dininden övgüyle söz etmiştir. Bu sırada Meclisi dualarla açtırmış, bazen camiye, bazen cem evine gitmiş, bütün yazışmalarında dinsel bir uslüp kullanmıştır. Atatürk, bunu yaparken aslında Kuran'daki "cihat" kavramından yararlanmıştır... O günlere ait "Hafıza kuran okuttum", "Hafız Kuran okudu", "TANRI BiRDiR VE BÜYÜKTÜR" biçimindeki kendi el yazısıyla tuttuğu özel notlarından kendisinin de o günlerde samimi olarak Tanrı'ya yöneldiği anlaşılmaktadır...
DEVRiM STRATEJiSi VE DiNSEL SÖYLEMiN TERKEDiLiŞi
Atatürk, Kurtuluş Savaşı sonrasında, devrimler sürecinde "dinsel söylemlerden" neredeyse tamamen vageçmiştir. Büyük bir "taktisyen" olan Atatürk'ün 1923 sonrasında dinsel söylemlerini önce azaltmasının, sonra din eleştirileri yapmasının ve son olarak da dinsel söylemlerden tamamen vazgeçmesinin nedeni yine "stratejiktir": Şöyle ki: Nasıl ki Kurtuluş Savaşı yıllarında dinin, Müslüman toplumu bir araya getireceğine inanarak "dinsel söylem" kulandıysa, dinden "övgüyle" söz ettiyse, devrimler sürecinde de "akıl ve bilimi" esas alan "laik" bir devleti yerleştirme sürecinde dinsel söylemlerden o kadar uzak durmuş, hatta zaman zaman "din eleştirileri" yapmıştır...
Tanrısal kaynaklı monarşik Osmanlı'nın yerine kurduğu laik Türkiye cumhuriyetinin lideri olarak "dinsel söylem" kullanmaya devam etmesi kuşkusuz ki büyük bir tutarsızlık olurdu.
MEDENi BiLGiLER KiTABI'NIN SIRRI
Atatürk, 1930 yılında Afet inan'a Medeni Bilgiler adlı bir kitap "dikta ettirmiştir". Bu kitabın yazılış amacı, adı üstünde topluma "medeni bilgiler" vermektir. Tarihi, sosyal, toplumsal ve dinsel konularda yoğunlaşan Medeni Bilgiler kitabında Atatürk, "devrimci bir yaklaşımla" yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti yurtdaşlarını "evrensel bilgilerle" tanıştırmak istemiştir. Bu kitabın temel amacı, akıl ve bilime vurgu yaparak, çağdaş ve demokratik bir devletin yurttaşlarını bilinçlendirmektir. Radikal bir devrimci olan Atatürk, Osmanlı toplumunda "akıl ve bilimin" önünü kapatan şeyin "din" daha doğrusu "dinin çarpıtılmış yorumları" olduğunu bilmektedir.Bu durumda en çabuk biçimde akıl ve bilimin önünü açmak için, "kendisine dinsiz denilmesini bile göze alarak", genelde dinleri özelde de islam dinini ağır biçimde eleştirmiştir. Dünya tarihinde hiçbir Müslüman devrimcinin cesaret edemeyeciği bu "din eleştirileri", Atatürk'ün kendisini toplumuna feda ettiğinin en açık kanıtlarından biridir.
iSLAM ELEŞTiRiLERiNiN NEDENi
Medeni Bilgiler kitabındaki ATATÜRKÜN iSLAM DiNiNE YÖNELiK ELEŞTiRiLERiNi okurken, Atatürk'ün neyi ne zaman nerede ve neden söylediğini ve yazdığını bilerek okumak gerekir. Bunun için de ATATÜRK'Ü ANLAMIŞ OLMAK gerekir!.. Nasıl ki Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı yıllarında "islam ve din" konusundaki "övgü dolu" yaklaşımlarını onun "dindarlığına" kanıt olarak gösteremezsek (çünkü, bunlar o günün koşullarında müslüman halkı milli mücadele etrafında toplamak için söylenmiştir), Atatürk'ün 1930'da Medeni Bilgiler kitabında yazdığı "islam ve din eleştirilerini" de onun "dinsizliğine" kanıt olarak gösteremeyiz. Çünkü Atatürk 1930'larda Türk devriminin temel taşı olan "akıl ve bilime "vurgu yaparak onları öne çıkarmak ve "irticanın önünü kesmek" istiyordu, bunu yaparken de "devrimci bir mantıkla" dini eleştiriyordu. Atatürk'ün benzer "din eleştirileri" Tarih II Orta Zamanlar adlı kitapta da vardır... Özetle Atatürk'ün, hem 1920'lerdeki din hakkındaki "övgü dolu söylemleri" hem de 1930'da din hakkında "eleştirel yazdıkları" Atatürk'ün din anlayışını gerçek anlamda ortaya koymaz. bunlar tamamen "stratejik" ve "devrimci" açıklamalardır.
Bu kadar basit bir gerçeğe rağmen, bugün yobazı, liboşu, hatta "sözüm ona Atatürkçüsü", Medeni Bilgiler Kitabı'ndaki "din eleştirilerine" dayanarak Atatürk'ün "dinsiz" olduğunu iddia etmektedir...
HALKI iÇiN KiŞiSEL iNANÇLARINDAN VE ZEVKLERiNDEN BiLE VAZGEÇEN BiR DEVRiMCi
Adeta toplumu için yaşayan Atatürk, zaman zaman "kişisel inançlarını" ve "zevklerini" bile toplumsal ilerleme adına bir kenara bırakabilmiştir. Örneğin, Alaturka müziği çok seven Atatürk, kulakları Alafranga müziğe alıştırmak için bir dönem (6 ay) Alaturka müziği yasaklamıştır.Ama o yasak günlerinde sarayda gizli gizli Alaturka müzik dinlemiştir... Bunun gibi 1930'da yazılan 1933'de basılan Medeni Bilgiler kitabında "islamı eleştiren" Atatürk, yine 1930'lu yıllarda geceleri gizlice sarayında manevi kızı Nebile'ye ezan, özel hafızı Hafız Yaşar Okur'a ise Kuran okutup "göz yaşları içinde" dinlemiş, dinde Türkçeleştirme çalışmalarını başlatmış, Hafızlara güzel Kuran okuma yarışmaları yaptırmış, Çanakkale'de Mehmet Çavuş Abidesi'nde ve annesinin mezarı başında mevlüt okutmuş, Hz. muhafazid'ten övgüyle söz etmiş, hatta Hz. muhafazid'in mezarını yıkmak isteyen Arapları tehdit etmiştir... Yani toplumsal amaçlar için kişisel inanaçlarını ve zevklerini gizli yaşayabilecek kadar kendini topluma adamış bir liderdir Atatürk... Atatürk'ün, akıl ve bilimin önünü açmak için vahiy kaynaklı "dine yönelik" bu "dokundurmaları", onun "dinsizliğinin" değil, onun "taktisyenliğinin" bir göstergesidir.
GERÇEK DiN ANLAYIŞININ ADRESi
Atatürk'ün gerçek din anlayışını "özel notlarında", "hatıralarında", "not defterlerinde" ve "mektuplarında" bulabiliriz... Ben bütün bu kaynakları taradım ve gerçeği gördüm... (bkz. ATATÜRK iLE ALLAH ARASINDA... ) Atatürk'ün kendine özgü bir din anlayışı vardır... O, Hurafelerden arındırılmış islama inanıyordu... islama girmiş Emevi adetlerini ve bazı uygulamaları eleştiriyordu... Yobaza, din bezirganına, dinciye, dinin siyasete alet edilmesine karşıydı... Akıl ve bilimin önünü tıkamayan saf ve samimi bir din anlayışına asla karşı değildi; buna DOĞAL DiN adını veriyordu. ELMALILI HAMDi YAZIR TEFSiRiNi, cebinden para vererek hazırlatması, BUHARi HADiSLERiNi TÜRKÇEYE ÇEViRTMESi, 50 HUTBE KiTABINI HAZIRLATMASI VE 100.000 TAKIM DiN KiTABINI BASTIRIP TÜRKiYEYE ÜCRETSiZ DAĞITMASININ anlamı, "Şuura muahlif, ilerlemeye engel hiçbir şey içermiyor" dediği islam dininin anlaşılmasıydı.
Din hakkındaki gereçklerin bir gün yine bilim tarafından aydınlatılacağına, bu aydınlanma sağlanıncaya kadar heryerde dini kullanan DiN OYUNU AKTÖRLERiNE rastlanacağına inanıyordu...
ÖZGÜN BiR DiNDAR
Ayrıca, tabi ki Atatürk sıradan bir Müslüman değildi, islam da da eleştirdiği, sorguladığı noktalar vardı. ibadetlerini ekgibsiz yerine getiren biri de değildi, ama tek Tanrı'ya, islamın "öz itibariyle" ilerlemeye engel olmadığına inancı tamdı... Gizili dünyasında kendine özgü biçimde ibadet eder, hatta Kuran okur ve dinlerdi, dini anlamaya çalışırdı... Toplumsal anlamda hiçbir zaman dine karşı bir savaş başlatmadı, o yobazlığa düşmandı, dindarla değil dinciyle kavgalıydı...
SAKIN ATATÜRK'Ü KENDi iDEOLOJiNiZE HAPSETMEYiN
Bir insan, hem akla ve bilime vurgu yapar, hem materyalizm ve pozitivizm üzerine düşünür hem de nasıl dinle ilgilenir ve inanır? diye düşünüyorsanız, işte bu durum, çağını aşan deha, Atatürk'ün farkıdır... işte bu nedenle Atatürk, hiçbir ideolojinin kalıpları içine hapsedilememektedir, bütün kalıpları parçalayarak kendi ideolojisini, KEMALiZMi yaratmaktadır. Sakın Atatürk'ü kendi ideoljinizin dar kalıplarına hapsetmeye kalkmayın, yoksa üzülürsünüz. Çünkü, örneğin Atatürk'ün dine bakışı ve din anlayışı sizin ideolojinizin kalıplarından taşabilir! inanın, Atatürk, birşekilde sizin ideolojinizi parçalayacaktır. Atatürk'ü sevin ama sakın onu kendi ideolojinizin ideologu olarak göstermeyin, çünkü o yalnızca bir tek ideolojinin ideologudur, o da kendisinin 1935 ve 37'de bizzat el yazısıya yazdığı gibi KAMALiZiM' (Kemalizm)dir.(Atatürk'ün sağlığında "Kemalizm" tabirini kulanmadığı kocaman bir palavradır).
Ha gerçek bir Kemalist'seniz başka...
(Ayrıntılar için bkz. Sinan Meydan, ATATÜRK iLE ALLAH ARASINDA, inkılap kitabevi, istanbul, 2009. http://www.kitapyurdu.com...tap/default.asp?id=450593 )
Atatürk ve din konusunda bir tv programında söylediklerim: http://www.facebook.com/v...191905728610&comments )
Not: Size bir gün birileri, Atatürk'ün Medeni Bilgiler kitabındaki "din eleştirilerini" gösterip, "Bakın işte Atatürk dinsizdi!" derse ona bu yazımı okutun...
NUR iÇiNDE YATSIN!..
SiNAN MEYDAN -
7.
-1@16 asıl sen tam olarak anlayamamışsın panpa okursan göreceksin
-
8.
-1@20 gibtir amk cahil bini harbiyeden japonca hocasının tavsiyesi üzerine yaptırılmasına emir verdi boş boş konuşma
-
9.
-1"benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir; âdeta halkı bir kapana kıstırırlar. benim halkım demokrasi ilkelerini, gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. batıl inançlardan vazgeçilmelidir. isteyen istediği gibi ibadet edebilir. herkes kendi vicdanının sesini dinler. ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır.""
eğer bundan hala atatürkü dindar olarak algılıyorsan senin beyin hücrelerini gibeyim -
10.
-1MEDENi BiLGiLER KiTABINI ANLAMAK iÇiN ÖNCE MEDENi OLMAK SONRA DA ATATÜRK'Ü ANLAMIŞ OLMAK GEREKiR!Tümünü Göster
(Atatürk ve Din Konusuna Nasıl Bakmalı?)
ÇAĞINI AŞMIŞ BiR DEVRiMCi
Atatürk, çağını aşmış bir "savaş ustası", gelmiş geçmiş en büyük "örgütçü"lerden biri ve Asya'nın en büyük "devrimcisi"dir.
O tartışmasız bir "dahidir". Bu kadar "üstün yeteneklere" sahip bir insanı, bir "dahiyi" anlamak doğrusu çok da kolay değildir. Hele hele "okumanın" sadece "boş zaman" etkinliği olarak kabul edildiği, "felsefe" dersinin "önemsiz" görülerek okullardan kaldırıldığı, kitabi ve akıl süzgecinden geçirilmiş bilgininin yerine "kulaktan dolma" nakilciliğin egemen olduğu bir toplumda, Atatürk gibi çağını aşmış bir "dehayı" anlamak, özellikle de onun "felsefi derinliğini" çozmek çok zordur. Buna, bir de değişik kaygılarla bu dehanın "çarpıtılması" da eklenince, Atatürk'ün "insana," "evrene", "doğaya" ve "Tanrı"ya bakışını tam olarak ortaya koyabilmek neredeyse imkansızlaşmıştır.
SÜREKLi GELiŞEN VE OLGUNLAŞAN BiR BEYiN
Atatürk üzerine yaklaşık olarak 15 yıldır kafa yoran ve Atatürk'ü doğumundan ölümüne kadar inceleyen biri olarak şunu söyleyebilirm ki: Atatürk sürekli gelişen ve olgunlaşan bir düşünce dünyasına sahiptir. Bir taraftan ömrünü adadığı toplumunu kurtarmaya çabalarken, diğer taraftan içinde yaşadığı "evreni" anlamaya çalışmıştır. Felsefeden, tarihe, dinden, kuramsal fiziğe kadar pek çok farklı alanda 5000 civarında kitap okumasının altında yatan bir "bilimsel zeka" ve "bilim insanlarına has bir "merak" ve "sorgulama dürtüsü" vardır. Atatürk'ün "göz kamaştıran başarılarının" anahtarını da burada aramak gerekir...
DAHiNiN FELSEFi KODLARI VE BiLiMSEL KAFA YAPISI
Yarı bağımlı, az gelişmiş bir imparatorluğun "sürekli değişimi arzulayan bir bireyi" olarak yetişen Atatürk, aile kucağında ve çevrede aldığı geleneksel dinsel eğitimden sonra (Zübeyde Hanım etkisiyle), eğitim hayatında, özellikle istanbul Harp Okulu ve Harp Akademisi yıllarında dünyayı etkilemeye başlayan Pozitivizm, Materyalizm, Darvinzim, Sosyalizm üzerine kafa yormaya başlamış ve nitekim 1905'de not defterlerinden birine "Evvela Sosyalist olmalı maddeyi anlamalı" diye bir not düşmüştür... Atatürk'ün sonraki yıllarda karşımıza çıkacak olan "Akıl ve bilim" vurgusunun kökleri bu dönemlere gider. J. Jack Rousseau'dan, Montesquieu'ya, Namık Kemal'den Abdullah Cevdet'de birçok yerli ve yabancı aydının görüşleriyle bu dönemde tanışmıştır.
DiNE KAFA YORAN BiR DEVRiMCi
Atatürk bir taraftan pozitivizm ve materyalizm üzerine kafa yorarken diğer taraftan da "din üzerine" okumaya ve düşünmeye devam etmiştir. Okuduğu kitaplar arasında bütün tek tanrılı dinlerin kutsal kitaplarıyla birlikte özellikle islam dini konusunda "yüzlerce kitap" vardır... Onun sıradan insanlardan farkı, atadan, deden gelen her bilgiyi çağının gelişmelerine paralel yeniden değerlendirmesi ve sorgulamasıdır... Dolayısıyla mensup olduğu islam dini de dahil, din ve Tanrı kavramlarını bile yaşamı boyunca ciddi biçimde sorgulamıştır. Atatürk'ün, din ve inanç konusundaki görüşlerini anlamak için bu "sorgulamalara" da göz atmak gerekir.
Atatürk'ün, Lenin, Stalin, Napolyon, iskender gibi liderlerden ve devrimcilerden farkı "din üzerine" ciddi bir biçimde, entelektüel düzeyde kafa yormuş olması ve dini yok etmek için değil, dinin anlaşılması için uğraşmasıdır.
ÇANAKKALE ETKiSi
Atatürk, özellikle Çanakkale Savaşı yıllarında, savaş meydanlarında karşılaştığı manzaralardan dolayı olsa gerek, din ve Tanrı kavramı üzerinde düşünmekle kalmamış, inancın gücünü de bizzat gözlemlemiştir. Atatürk'ün Çanakkale savaşlarından yakın dostlarına yazdığı mektupların satır aralarındaki "Allah büyüktür", "Allah dilerse olur", "Allahın inayetine sağınarak çalışıyorum" gibi dinsel ifadeler ve Çanakkale anıları arasında bize aktardığı Bombasırtı vakası, onun 1915 yılında Çanakkale'de din ve Tanrı kavrdıbını "içselleştirdiğini" kanıtlamaktadır. O günlerde askerlerinin inancıyla gurur duyan Atatürk, herşeye rağmen o dönemde bile "akılcı düşünceyi" bir kenara bırakmamıştır. -
11.
-1@21 orda kur an ı kastetmiyo bin kurusu o metnin tamamı 2-3 sayfa falan internetten açta oku adam çakma dincilere karşı(said nursi gibi) mücadele veriyordu ve böyle bir konuşma yaptı. aranızda hiç gece bana gökten vahiy geliyo diyeniniz var mı??? salak salak konuşmayın bu ülkede ananızı hans gibmemişse bunu ona borçlusun amk evladı
-
12.
-1ataturkun ateist, yada agnostik oldugunu düşünmekteyim.
fakat atatürk ister ateist, ister müsluman olsun hiç farketmez.
"yolundayız" -
13.
-1up up up
-
14.
-1@12 yabancı okulları kapatması, kapitülasyon devrini sona erdirmesi ve dediğin patrik haneleri kapatması yada eline almasının tek sebebi "emperyalizmin din, eğitim yada ekonomik yoldan ülkede varlık saglamaması içindi"Tümünü Göster
atatürkü atatürk yapan sadece savaşları dğeil, devrimleriydi.
atatürk aynen kurbağa deneyinde olduğu gibi halka bir anda "saltanatı kaldırcam, halifeliği bitircem, laiklik getircem" deseydi "içerde çıkan isyanlar 10 kat artardı".
bu yüzden denge politikası kurdu, zaman zaman sosyalistlerle rakı içti, muhafazakarla cami açılışına katıldı, türkçülerle yani jön türk kalıntılarıyla "otak toplantıları" yaptı.
fakat senin gibi lise tarih dersinden başka bir şey okumamış insanların bu şekilde sanması normaldir.
bunlarda bütün devrimler bittikten sonra, yani cumhuriyet zihinlere yerleştikten sonra söylediği sözlerdir
"... din birliğinin de bir millet teşkilinde müessir (etkili) olduğunu söyleyenler vardır. fakat biz, bizim gözümüz önündeki türk milleti tablosunda bunun aksini görmekteyiz.
türkler arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. arap dinini kabul ettikten sonra, bu din ne arapların ne de aynı dinde bulunan acemlerin ve ne de mısırlıların vesairenin türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine tesir etmedi. bilakis, türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. bu pek tabii idi. çünkü muhafazid’in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde şamil (üstünde) bir arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu (gidiyordu). bu arap fikri, ümmet kelimesi ile ifade olundu.
muhafazid’in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa, hayatlarını allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasretmeğe (adamaya) mecburdular. bununla beraber, allah’a kendi milli lisanında değil, allah’ın arap kavmine gönderdiği arapça kitapla ibadet ve münacatta (yalvarmada) bulunacaktı. arapça öğrenmedikçe, allah’a ne dediğini bilemeyecekti.
bu vaziyet karşısında türk milleti birçok asırlar, ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin, adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde kur’an’ı ezberlemekten beyni sulanmış, hafızlara döndüler. başlarına geçebilmiş haris serdarlar, türk milletince karışık, cahil hocalar ağzıyla, ateş ve azap ile müthiş bir muamma halinde kalan, dini hırs ve siyasetlerine alet ittihaz ettiler (olarak kullandılar). bir taraftan arapları zorla emirleri altına aldılar, bir taraftan avrupa’da allah kelimesinin ilâsı (yüceltilmesi) parûlası altında, hıristiyan milletlerini idareleri altına geçirdiler, fakat onların dinlerine ve milliyetlerine ilişmeyi düşünmediler. ne onları ümmet yaptılar, ne onlarla birleşerek bir kuvvetli millet yaptılar. mısır’da belirsiz bir adamı halifedir deye yok ettiler, hırkasıdır deye bir palaspareyi (eski püskü), hilafet alameti ve imtiyazı olarak altun sandıklara koydular, halife oldular. gâh şarka, gâh garba veya her tarafa birden saldıra saldıra türk milletini, topraklarını, menfaatlerini, benliğini unutturacak, allaha mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular.
milli duyguyu boğan, fani dünyaya kıymet verdirmeyen, sefaletler, zaruretler, felaketler his olunmaya başlayınca, asıl hakiki saadete öldükten sonra ahirette kavuşacağını vaat ve temin eden dini akide ve dini his, millet uyandığı zaman onun şu acı hakikati görmesine mani olamadı. bu feci manzara karşısında kalanlara, kendilerinden evvel ölenlerin ahiretteki saadetlerini düşünerek veya bir an evvel ölüm niyaz ederek ahiret hayatına kavuşmak telkin eden dini hissi; dünyanın acısı duyulan tokatıyla derhal türk milletinin vicdanındaki çadırını yıktı, davetlileri, türk düşmanları olan arap çöllerine gitti. türk vicdanı umumisi, derhal yüzlerce asırlık kudret ve küşayişiyle (açıklıkla, ferahlıkla) büyük heyecanlarla çarpıyordu. ne oldu ? türkün milli hissi artık ocağında ateşlenmişti. artık türk, cenneti değil, eski, hakiki büyük türk cedlerinin mukaddes miraslarının, son türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu.
işte, dinin, din hissinin türk milliyetinde bıraktığı hatıra... "
kaynak
prof. dr. afet inan - medeni bilgiler ve mustafa kemal atatürk’ün el yazıları, ttk, ank. 1988 -
15.
-1@23 uydurulmuş cümlelerle gelme bana kaynak göstererek yaz benim yaptıgım gibi bin
-
16.
-1Çok güzel bir politika yürütmüşler, bravo.. Ülkenin bir yanı Kemalistler Bir yanı dinciler. dindar ya da en basitinden inanan insan olmak kesinlikle atatürk'ü sevmediğin anldıbına geliyor. atatürk'ü sevenlerde tamamen ateist oluyor. helal olsun ülkem size biçilen rolleri çok güzel yerine getirdiniz..
-
17.
-1lan gibtir git kumda oyna amk agnostik olduğu için mi balıkesirde islam yanlısı hutbe veriyo züt
-
18.
0@39 oglum ısınıze gelmeyen herseyde supecısınızde su arapların laflarına nasıl katıyetle ınanıyosunuz anlamıyorum. senden cok ıyı agnostık olurdu aslında. kardesım resmı kayıtlarıda var o konusmanın sadece vıdeoya dayanarak verılmıs bısey degıl.
-
19.
0"Din, lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devdıbına imkan yoktur. Yalnız şurası var ki din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır."
-
20.
0@40
seri eksi piv piv piv :D
çokta gibimdeydi liseli.
sende ki bu kafayla iyi bir ülkücü olunur.
hadi git reis abilerinin yanına
-
mottogirl adlı yazarın kaka deliği
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 26 12 2024
-
neee 46 online mı
-
27 yasında abinizin canı amburger çektii
-
incisözlük görgü kuralları
-
karbon ayak izi var da
-
bu nasi ev amg oglu
-
erkekler olarak hesap açınca
-
ben tapınakçıyıım
-
sonunda şu sözlük düzeliyor
-
bu makaras serwfsizinin yan hesabi
-
mottogirl ne haber
-
bir sözlük kızıyla seviyeli bir ilişki
-
iyi la 2 sene sonra twitterda tt olcaz
-
ulu önder atatürkün fotosu ile kutsayalım
-
kilosu 1000 tl haftada 1 anca
-
incigaleri bu foto da benden olsun
-
bugüne tıklayınca server error veriyor
-
makaras iyi adamligi
-
aşkin yaşi yoktur demiş
-
incigaleriye ilk ddos saldırısı
-
hiç birisini ciddi manada öldürmek veya
-
zülman cinlerii
-
sulandın he hemen
-
mottogirl
-
erlik haaland
-
konyalilarin lahmacun varken
-
gencecik oğlanların altında bmw var
-
serkan inci sözlüğe şimdi bakıp ne gülüyordur
-
cinsel engellilik
- / 2