-
1.
+31 -4Karnından Tenekelerle Su Çıkarılmasına Rağmen Izdırabı Dinmiyordu
Prof. Dr. Fissinger, Prof. Marcchionini, Ord. Prof. Dr. Erich Frank, Prof. Bergmann, Dr. Eppinger, Dr. Chabrol, Dr. Chiray gibi dünya çapındaki doktorların ve Türkiye’deki en meşhur mütehassısların(uzmanların) bütün ihtimamlarına(özenlerine), çırpınmalarına, didinmelerine rağmen M. Kemal’in hastalığı bir türlü iyileşmemiş, aksine gittikçe daha da ağırlaşmaya başlamıştı. Bilhassa 1937 ve 1938 yıllarında hastalığı daha da şiddetlenmişti.
M. Kemal 20 yaşlarında iken “Bel soğukluğu” hastalığına yakalanmış, bu hastalık sonraki yıllarda zaman zaman nüksetmişti. Derne’de iken de şiddetli bir göz iltihabı geçirmiş, bu hastalık nedeniyle bir gözünde şaşılık kalmıştı. Daha sonraki yıllarda da böbrek ve kalb rahatsızlığı geçirmişti, ama bu defaki hastalık hiçbirisine benzemiyordu. Doktorlar ne yapsa ızdırabı dinmiyor, bilakis günden güne artıyordu.
• ** -
2.
+6Aman dil”
“Bu günler için Dr. i. A. Özkaya da şöyle diyor: “’16 Ekim pazar günü saat: 14.30’u gösterirken Prof. Dr. Neş’et Ömer irdelp ile Prof. Dr. M. Kemal öke, M. Kemal’in yattığı odanın koridorunda bazı ilaçları hazırlamaktaydılar. M. Kemal yatağında oturmuş devamlı olarak öğürüyordu. Bir taraftan da: ‘”Bırak, bırak…’ diye bağırıyordu.
“Etrafındakiler kendisini yatırmak istedilerse de o buna karşı geldi. Bu yüzden gerekli görülen ilaçların enjeksiyonu otururken yapıldı. ‘Bırak, bırak… Çabuk…’ gibi kelimeleri ardı sıra tekrarlıyordu. Bir ara ağzından az miktarda sarı renkte sıvı geldi. Küçük buz parçalan yutturuldu. Aradan bir müddet geçince öğürtü kesildi. Bundan sonra M. Kemal:
• ** -
3.
+5Hastalığın seyri
M. Kemal’in “son anlarına dâir zengin bilgi kaynakları ne yazıkki “sansüre” tâbi tutulmuştur. Prof. Şehsuvaroğlu, 1923’ten son dakikasına kadar kendisine özel hekimlik eden Ord. Prof. Dr. Neş’et Ömer irdelp’in hatıra bırakabileceği ihtimalinin tek parti devrinin idarecilerini telaşlandırdığını yazmaktadır. Prof. irdelp bir defasında yurt dışına çıkarken Cumhurbaşkanı ismet inönü kendisine şöyle demiştir:”Güle güle git! Fakat senden bir ricam var, katiyyen hatıratını yazma!”
Bunun üzerine Neş’et Ömer Bey, “Hiç niyetim yok” cevabını vermiştir, ama o devirde iktidarı ellerinde bulunduranlar bu cevaptan tatmin olmamış olacaklar ki 1949-50 senelerinde bir hırsızlık süsü verilerek M. Kemal’in özel doktorunun evleri aranmış ve böyle bir hatırat olup olmadığı araştırılmıştır.
M. Kemal’in son anlarında konsultan hekimlerinden Dr. Mehmet Kâmil Berk’in tuttuğu hatıralar da Prof. Neşet Ömer tarafından elinden alınmış, daha sonra bu defter de sırra kadem basmıştır.
işte bu bakımdandır ki M. Kemal’in son demleriyle ilgili bilgi kaynakları sınırlıdır. Biz bu kaynakların en sağlıklısı olan Prof. Dr. Bedii Şehsuvaroğlu’nun eserinden faydalanarak bu mühim devreye ışık tutmaya çalışacağız.
Yazının sonunda kaynağını yazdığımız “Atatürk’ün Sağlık Hayatı” isimli kitabın mevzuumuzu ilgilendiren kısımlarına göz gezdirelim:
1937 senesinde M. Kemal’in en çok şikayetçi olduğu rahatsızlık, vücudunun muhtelif yerlerindeki, bilhassa ayaklarındaki kaşıntıdır. 1937 Ekim’inde bu kaşıntıların müsebbibinin Çankaya köşkündeki “et yiyen cinsinden küçük kırmızı karıncalar” olduğu söylenince, bu defa âdeta bir seferberlik ilan edildi. Genelkurmay zehirli gaz uzmanı Nuri Refet Korur’un tavsiyesi ile köşkün “Cyclon B” denen siyanidrik asit gazıyla dezenfekte edilmesi kararlaştırıldı. Bu zehirli gaz gemilerde farelere karşı da kullanılmaktaydı. Bu bakımdan Yavuz gemisinden uzman bir ekip getirtildi. 7 Şubat 1938 günü işe girişilerek, köşkün bütün pencere ve kapıları zamklı bez ve kağı -
4.
+4“7.40’da:
“‘Rıdvan!’ diye çağırıyor. Bir şey ister gibi bir jest yapıyor. Lâkin istediğini ifade edemiyor. Nihayet çay istiyor. Ördek getirtiyor. idrar ediyor. O esnada:
‘”Beni kaldır’ diye ısrar ediyor.
‘”ördek var’ deniliyor.
‘”Of! Of! diyor. Bir şey söylemek istiyor. Lâkin kelimeleri bulamıyor.”
“9 Kasım 1938 : Gece, M. Kemal tekrar komaya girdi. Adalî secousse (sekus)lar (sıçramalar) var. Akşama doğru traşe (nefes borusu) ralleri (dolgunluk sesleri) başladı. Serum şırıngaları. Agoni (can çekişme). idrar 560 (cm3).
“10 Kasım 1938: Ehval-i umumiye(genel durum) fenadır. Koma devam ediyor. Agoni raileri var. Saat 0.05’te sonda ile 140 cc.lük idrar boşaltıldı. Saat 2.00’de yarım balon oksijen verildi.
“Saat 8.00’i geçerken M. Kemal’in yüzü daha da soldu: sapsarı oldu ve birden gırtlağından ‘Hi… Hi… Hi…” diye sesler çıkmaya başladı. Bu sırada oradaki doktorlardan Kâmil Berk gözleri yaşlı ve bir eli karyolaya dayalı olarak, diğer elindeki ıslatılmış pamukla M. Kemal’in ağzına su verme çabasında… üzüntüleri solgun yüzlerinden okunan Prof. Dr. Süreyya Hidayet Serter ile Dr. Abravaya Marmaralı, tabanla ilgili refleksleri kontrol etmekteler.
“Saat 9.05 M. Kemal birden gözlerini açtı, başını sert bir hareketle sağ tarafa çevirdikten sonra tekrar önceki durumuna getirdi… Ve son nefesini verdi.”
“M. Kemal’in Sağlık Hayatı” isimli kitapta M. Kemal’in son anları bu şekilde naklediliyor. Prof. Bedii Şehsuvaroğlu’nun bu eseri bir araştırma ürünüdür. Şüphesiz M. Kemal’in yakınında bulunan doktorlar ve şahıslar hatıralarını nakletselerdi, yahut yazılmış hatıralar neşrolsaydı bu hususta daha geniş ve daha teferruatlı bilgi edinilecektir.
• ** -
5.
+4‘”Beni kaldırınız’ dedi
“Oysa yatırınız demek istemişti. Böyle olduğu anlaşılınca yatırıldı.
Bu sırada baş ucuna yaklaşan Hasan Rıza Soyak’ın:
‘”Buz iyi geldi mi efendim?” sorusuna:
“‘Evet’ cevabını verdikten sonra kendisini kaybetti. Komaya girmişti. Sık sık başını iki tarafa çeviriyordu. Bir yandan da ‘aman’ kelimesini uzatarak:
‘”Aman dil, aman’ diye söylenmeye başladı.”
“18 Ekim Salı sabah saat 10.30’dan başlamak üzere sık olarak ‘Aman dil, aman dil, bu geceden efendim’ sözlerini tekrarladı. 17.30’dan itibaren 65 dakika süre ile uyudu. 17.37’de bol idrar dolayısı ile yatağı değiştirildi. 19.45’te aynı hal tekrarlandı.
“19 Ekim: çamaşırları, bu arada yatmakta olduğu büyük karyola çarşaflan ile birlikte küçük bir karyolayla değiştirildi. Saat 15.30’da kendisinden istenilen hareketleri yapabildiği dikkatleri çekti. Örneğin söylendiğinde dilini gösterdi. Vakit vakit uyukluyor ve etrafı ile ilgileniyordu. Saat 17.00’de kendiliğinden şişeyi isteyerek idrarını yaptı.”
“21 Ekim: M. Kemal gözlertni açtı ve karşısında o anda yanında olan Başsofracısı ibrahim Ergüven’i gördü ve ona:
‘”ibrahim, sen burada mısın? Bu yatağı ne zaman değiştirdiniz?’ diye sordu.
“ibrahim Ergüven, bazı durumlardan dolayı yatağı sık sık değiştirdiklerini, bir defasında da dört kişinin yardımı ile kendisinin bir battaniyenin üzerinde başka bir yatağa alındığını, bu sırada üzerine çıkılan karyolanın kırıldığını ve şimdiki ile değiştirildiğini anlattı.”
“7 Kasım 1938 Pazartesi: Bu günün ilk dakikalarında Atatürk arka üstü yatarken, bir ara tükürdü ve tükürüğünde kan dikkati çekti. Çok sıkıntı içindeydi. Arada bir öksürüyordu. Gece, aralıklı olarak bir saat uyudu. El ve ayaklarında farkına varılan soğukluk oğuşturularak giderilmeye çalışıldı.
“Aynı günün sabahı saat 10.30’da doktorlar yanına geldiler. Karnında toplanan sudan o kadar rahatsız olmaktaydı ki bunun mutlaka alınmasını istedi.
“M. Kemal o gün öğleden evvel Dr. Nihat Reşat Belger’i çağırdı ve ona:
“‘Doktor, karnımdaki bu suyu çekmek -
6.
+4 -1Prof. Dr. Neş’et Ömer irdelp:
‘”Efendimiz, yarın yapılacak, herşey hazırlanıyor’ diye cevap verdi.”
Atatürk:'”Bugünle yarın arasında ne fark var? Hemen yapınız’ diye direndi.
“ilk ponksiyonu yapmış olan Prof. Dr. M. Kemal Öke’nin halen Gülhane’de (Askerî Tıp Akademisi) ders vermesi dolayısı ile sarayda bulunmadığı, ertesi güne ertelenmesi gerektiği anlatıldı ise de o:
“‘işte Dr. Kâmil (Berk) Bey var, zaten bu işi en iyi beceren de o imiş, o yapsın’ dedi.
“Bu direniş karşısında doktorlar yanından ayrıldılar. Doktorların dışarı çıkmalarıyla beraber M. Kemal’in kaşları çatıldı ve sesi de hiddetlendi:
‘”Niçin tereddüt ediyorlar? Olacak olur’ dedikten sonra karnını göstererek, ‘Bu insupportable (dayanılmazdır) diye ekledi.
“Hazırlığını tamamlayan Dr. Kâmil Berk saat 12.00’de ponksiyona başladı. M. Kemal karnındaki bütün suyun alınmasını istedi ve boşaldıkça ne kadar su çıktığını soruyordu. Çekilen su miktarı litre hesabı olarak Dr. Nihat Reşat Belger tarafından izlenmekteydi. Gerçekte altı litre su alındığı halde Atatürk’e bunun iki katı söylendi.
“Bu ikinci su alınmasından sonra M. Kemal epeyce rahatladı ve canı enginar yemeği istedi. Fakat bu sebze o zaman istanbul’da bulunmadığından Hatay’a ısmarlandı. Enginar geldiğinde durumu ağırlaşmıştı ve yemesi kısmet olmadı.”
“8 Kasım 1938: Gece fena geçti, derin confusion mentale (düşüncede, aklî çalışmalarda karışıklık) var. Bu sabah daha açıktır. Saat: 18.00’de iki defa kay etti. Akşama doğru yine dimağî teşevvüşler oldu ve geceye doğru fazlalaştı.
“‘Beni gezdir’ diyor, sonra:
‘”Beni sağ tarafıma yatır’ diyor, ‘ört, ört!’ diye emrediyor. Bay Rıdvan çıkmak istiyor.
“‘Nereye gidiyorsun? Of beni kaldır, belki birşey olur’ diyor. Yatırılıyor, uykuya dalıyor. 6.00’da uyanıyor. Süt veriliyor.
‘”Denizde bir motor sesi var. Bu nedir?’ diye soruyor ve tekrar uyuyor.
• ** -
7.
+212 litre su
Ağustos 1938’de hastalık iyice artmış, karında çok miktarda su toplanmıştı. Bu yüzden M. Kemal ızdırap içerisindeydi. Sonunda bu suyun alınmasına karar verildi. Prof. Mim Kemal Öke 7 Eylül 1938’de M. Kemal’in karnında toplanan suyu şırınga ile aldı. Karından 12 litre su çıkmıştı.
Ne var ki bu müdahaleden birkaç gün sonra karında tekrar şu toplandı. Bunun üzerine 22 Eylül 1938’de yine Prof. Öke karındaki suyu aldı. Bu defa da yaklaşık 12 litre kadar mayi çıktı.
Bu gibi çalışmalara, bütün bakım, tedavi ve ihtimamlara rağmen rahatsızlık günden güne şiddetleniyor, karında yine su birikiyordu.
Ekim başlarından itibarenki gelişmeleri Prof. Şehsuvaroğlu’nun kaleminden takip edelim:
“(13 Ekim ’38’de yine karından su alındı.) Çekilen su şişelere boşaldıkça M. Kemal:
‘”Bu kadar su aşağı yukan bir gaz tenekesi doldurur. Karın içinde taşınabilir mi?’ diye sordu.
“On buçuk litre dolayında su boşaltılmıştı. Su alınması sona erince M. Kemal:
‘”Oh… Çok rahat ettim. Şimdi bana bir sigara ile bir kahve verin’ dedi.”
“16 Ekim 1938 Pazar: Dr. Neş’et Ömer irdelp M. Kemal’in geçen geceden beri bozulduğunu ve yine bundan evvel olduğu gibi tenebbüh (üstün uyarlılık) arazı, fikirlerde confusion (kanşıklık) ve hareketlerinde gayri tabiilik meydana geldiğini anlattı. Gece sıkıntılı ve uykusuz geçmiş. Bazan hiddet ve şiddet göstermiş. Sabah yatağından defi hacet (büyük abdest) için bidet (bide-alafranga oturak)ye binmiş. Arkaya doğru yatak tarafına düşmüş. Lâkin kendini bilmiyormuş. Günü agitation (ajitasyon çırpınma) ile geçirmiş. Yatakta çırpınıyormuş; bağırmış, hiddet etmiş. Birkaç defa kusmuş. Nihayet saat 18.50’de kendisinden tamamıyle geçmiş.
“Bir gün evvel 40 dakika kadar bayanlarla görüşmüş ve diğer bazı zevatı kabul etmiş. Şüphesiz yorulmuştur. Odasına girdik. Yatakta yatıyor, kendini hiç bilmiyordu. Mütemadiyen bilhassa sağ bacağını çekiyor. Kollarını oynatıyor, başının vaziyetini değiştiriyordu. Gözleri açık, bakış mânâsız idi, bazen: ‘Off!…’ diyordu.”
• ** -
8.
+1Kardeşim helal olsun araştırmışsın şuku
-
-
1.
0Yok be olm kopyala yapıştır yaptım
Ama daha önceden de okumuştum tabiii -
-
1.
0en azından okumuşşsun da yazmışsın
-
1.
-
1.
-
9.
+1 -1Oç ismet yaptı son picligini
-
-
1.
0ismet biçok binlik yapti da sen hangisini diyorsun
-
-
1.
0Atatürkü öldürttü kanka
-
1.
-
2.
0ismet biçok binlik yapti da sen hangisini diyorsun
-
1.
-
10.
0gözündeki rahatsızlık savaş sırasında şarapner parcasından dolayı olmuştur.
-
11.
0Ataturk ve bilgi var suku
-
12.
0Rez okurum
-
13.
0ismet pekekent
-
14.
0bunun doğru olduğuna kesinlikle inanmıyorum. son günleri, rahatsızlıkları ve tepkileri doğru olsa dahi en başından itibaren Atatürk'ün ölümü planlanmıştı. hastalığının bilinçli olarak yanlış tedavi yöntemleriyle ilerletilmesi tesadüf olamaz. büyük işler başaran, mevcut sisteme başkaldıran ve bu duruşunda başarılı olup zaman içerisinde büyük kitleleri arkasına alabilen ama kesinlikle kimseye boyun eğmeyen bir lideri tabiiki de ortadan kaldırmak isteyeceklerdi. bunu yapmak için de bikaç koltuk sevdalısı - güç tutkunu piyon yeterli. Tr mason localarının bir numaralı adamı ismet inönü ve sebataycı mim kemal ökeden bahsediyorum. o.pu çocukları. günün birinde geçmişimizle barıştığımızda tarih kitapları gerçekleri yazacak. şimdilerde Atatürkçülüğü dezenformasyona uğratarak kemalizm adı altında neo-solcu siyaseti yapan tatlı su solcuları ve Atatürk'ün özel hayatı üzerinden prim yapmaya çalışan çomarların dönemini yaşıyoruz. bütün değerlerimizin elimizden alındığı gibi akıl sağlığımızı da kaybetmemiz an meselesi.
-
15.
-1Darilmaca yok gencler arastiran bilir m.kemal ictigi alkolden dolayi siroz hastaligina yakalandi son gunlerinde acidan bogure bogure olmustur. sesleri duyulmasin diye de sehrin disina goturulmustur .
-
16.
+3 -5
-
17.
+1 -4Bel soguklugunu genelevden mi kapmis
-
-
1.
0Anana sor bakalım o bilir ne kadar saçma bi herifsin lan sen saygı duy sevmiyosan bile
-
-
1.
0Saygi duymadigimi nerden cikardin geneleve giden kopektir mi dedim ben gittiyse gitmis banane. Ama gitmemis gibi gostermeye calismayin
-
1.
-
2.
0Evet anandan kaptı
-
1.
-
18.
+4 -17Ataputa cugu
-
-
1.
+1Ananı giberim
-
2.
+3 -1Bak buraya sevgili çomar,
Olmayan zekan ile, düşünememe ve sorgulayamama yeteneğinle sen tam bir züt kılı huur çocuğusun. Şimdi ananın yanına gelip onu bir güzel gibeceğim, ondan sonra zütüne hıyarımı sokup senide öldüreceğim.
Saygılarımla. -
-
1.
0komikmiydi amkodumun qemalisti
-
1.
-
3.
0huur çocuğuna cugu kodugumun salağı bi bitmedi bunlardaki Atatürk dusmanligi
diğerleri 1 -
1.
-
19.
+2 -19benim bildiğim yahudiler öldürmüştü
edit: çüğü atmayın amk selam ordakinden okudum
edit: huur çocukları size yalanmı atacağım? selam ordakini bilen bilir, adam illu hakkında, gerçekler hakkında her taku biliyor
edit: galiba atatürkü sevmediğimi düşünüp çüğü atıyorsunuz
edit: ön yargınız batsın huur çocukları
http://selamordaki.blogsp...e-nasl-olduruldu.html?m=1
-
eski de olsa sevgilisinin çıplak resmini paylaşana
-
konstant ile gittiğimiz burgerci
-
incellere mobing var
-
ilgi çekmek için gitmediği hal kalmadı
-
lightbringer otistik mi acaba
-
redditten bulduğu fotoları
-
karılarla konuşmak işkence amk
-
özgüvenli davransam
-
herkesin sokuştuğu bi dünyada
-
milliyetçi hareket partisiyiz dedi adamlar
-
30 yaşında hala aile evinde
-
sütün reflüye iyi gelmesi
-
kadın dediğin kocasını straponla gibecek
-
balık etlinin tadı bi başka oluyor
-
öcalan çıkıp konuşunca halk şunu idrak edecek
-
geçen birisi başlık açmıştı mancık
-
cinler büyülerle ilgili diyeceğim şudur
-
vücut geliştirme bir spor mu yoksa değil mi
-
kazak sevgilim vs rus sevgilim
-
hayatımı şöyle bir kadına adamak
-
bu hostel odası aylık 5600 lira
-
türkiye belli bir etnik kökenin cumhuriyeti değil
-
kazakistanda çocuklu bir kadınla
-
batı ülkelerinde 18 yaş bile cinsel cikse
-
ukrayna askeriyle bıçakla dövüşmüş
-
ağlama duvarı mı ulan burası
-
hem inci sözlükte hem ekşide
-
youtubedan para kazanmak harika bir şey
-
170 kere becerdiğim o rus ve kazak
- / 1