-1
Atatürk’ün 1937’de Suriye Başbakanı Cemil Mardam’la yaptığı görüşmede söylediklerini, Amerikalı yazar Griffin Tarpley’in iran’da yayınlanan mülakatı bağlamında yazıya geçirmiştik. Atatürk’ün bugüne kadar üstü örtülen bu konuşmasında sarsıcı mesajlar vardır. Şimdi o mesajları açıklayacağım. Nasıl? Üniversitede verdiğim derslerden birinde, bir felsefe veya tarih metnini nasıl açıklıyorsam, öyle açıklayacağım.
Atatürk, o konuşmasında dünyaya, islam dünyasına ve Türkiye’ye hayatî mesajlar vermektedir. Konuşmadan zorunlu olarak çıkan o mesajlar şöyle sıralanabilir:
1. islam dünyasının meseleleriyle ciddi biçimde ve aralıksız ilgilenmekteyim. islam milletleri arasındaki kardeşlik mutlaka kurulacak ve işletilecektir. Bunun için atılacak ilk adım; Müslüman ülkelerin tam bağımsızlıklarını sağlamak olmalıdır:
Şu anda gerekenleri tam yapamıyorsam, bu, Mîsak-ı Millî hudutları içinde tam bağımsız bir devleti oturtup, gereken gücü kazanmak içindir. Anadolu’da Türkiye kavrdıbını öne çıkararak işe başlamamın sebebi; işte bu gerçekçiliktir. Aksi halde, benden öncekilerin, Enver Paşa ve benzerlerinin ‘Panislamizm’, ‘Pantürkizm’ hayalciliklerinin uğradığı akıbete, yani hezimete uğrardık.
2. Anadolu’daki işimiz biter bitmez, Müslüman ülkelerin bağımsızlığını sağlamak üzere harekete geçeceğiz:
Bu meyanda ilk işimiz; bitişik komşularımız Suriye ve Irak’ın bağımsızlıklarını sağlamak olacaktır. Vereceğimiz desteğe, ordu ve asker desteği de dahildir.
3. Suriye ile işbirliğimiz çok daha sıcak ve yoğun olacaktır. Bu kardeş ülkenin bağımsızlığını kazanması için, gerekirse Türk Ordusu’nu oradaki bağımsızlık savaşını vermek üzere Suriye’ye sokup, Batı’nın o topraklardan defolup gitmesini sağlayacağız. Böyle bir durumda, gerekirse o orduya bizzat Mustafa Kemal komuta edecektir. Suriye’ye girip, Suriye bağımsızlık savaşını kazandıktan sonra oradan çıkacağız.
4. islam dünyası, o arada Suriye halkı, Avrupalılar, özellikle Fransızlar önünde hiçbir ekgiblik kompleksine girmemelidir. Başı dik ve gururlu olmalıdır. Suriye halkının medeniyet ve insanlığı Fransızlardan çok daha eski ve çok daha köklüdür. Suriye halkının Fransızlardan öğreneceği hiçbir medeniyet ve insanlık dersi yoktur. Aksine, onların Müslümanlardan öğreneceği çok şey vardır.
5. Müslüman ülkelerle, o arada Suriye ile aramızda bazı meseleler, kırgınlıklar olabilir ama bunları kolaylıkla aşar, kardeşliği süratle hayata geçiririz. Bunun bugüne kadar olmamasının sebebi, Osmanlı’nın yayılmacı düzenidir.
Osmanlı, Müslüman ülkelere yapacağı en büyük iyiliğin ‘onların bağımsızlıklarına dokunmamak’ olduğunu asla anlamadı. Bu anlayışsızlığı, hem kardeş Müslüman ülkeleri perişan etti hem de kendisini. Biz bunun farkındayız ve iyileşmeye gidişi buradan başlatacağız.
6. Suriye ve diğer komşu Müslüman ülkelere bağımsızlıkları daha Birinci Dünya Savaşı’ndan önce verilmeliydi. Verilseydi, bugünkü durum çok daha mutlu ve güvenli olurdu.
Atatürk, Müslüman ülkelerle ilgilenir, gerektiğinde o ülkelere orduyla girmeyi düşünürken, amacı, o ülkelere çöreklenmek isteyen ‘haçlı emperyalizm’i oralardan uzaklaştırmaktı. Amacı, o ülkelere musallat olmak için bahaneler yaratan ‘haçlı emperyalizm’in oralarda yerleşmesini kolaylaştırmaya hizmet etmek değildi.
Tümünü Göster