/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
  1. 1.
    +2
    edit: ilk yazılar
    (bkz: atatürk ve gizlenen gerçekler)
    (bkz: atatürk ve gizlenen gerçekler 2)
    (bkz: atatürk ve gizlenen gerçekler 3)
    (bkz: atatürk ve gizlenen gerçekler beş)

    4.MESELE iSKiLiPLi ATIF

    Kurtuluş Savaşı karşıtı Alemdar gazetesinde Mustafa Sabri ile birlikte yazılar yazan biri iskilipli Atıf. Yazılarından birinde de “islamın kilidini ingilizler koruyacak” diyen biri. işte ulusal savaşta tutumu ve duruşu böyleydi. islamın kilidini ingilizlerin eline bırakan bu adamlar, 1950’den itibaren bu ülkede kahraman ilan edildiler.
    Alemdar gazetesi, Padişah Vahdettin ve Şeyhülislam Mustafa Sabri\'nin ortak imzasını taşıyan Atatürk\'ün ve Anadolu\'da emperyalizme karşı direnenlerin öldürülmesinin dinsel bir görev olduğunu belirten fetvayı yayınladı. Ardından da başkanlığını Atıf Hoca\'nın yaptığı islam Teali Cemiyeti\'nin girişimiyle bir bildiri yazılarak, Yunan uçaklarıyla Anadolu\'ya dağıtıldı. Bu bildiride Atatürk için Selanik dönmesi, yankesici, fitneci, hain, haydut, alçak, melun, cani, zalim, hırsız, canavar gibi ifadeler kullanılıyordu. iskilipli Atıf’ın başında bulunduğu dernek, bu bildiriye imza atmıştı.

    Sinan Meydan: 1924 yılında şapka dolayısıyla Frenk Mukallitliği ve Şapka (Batı Taklitçiliği ve Şapka) isimli bir kitap yazdı. Daha şapka devrimi olmadan. Kitabında şapkanın taklitçilik olduğunu ve dine aykırı olduğunu müslümanların fesiyle, fesinin pükülüyle islamiyete bağlı oldukları gibi safsatalar yer alıyor. “Müslüman fesinin püskülüyle müslümandır” diyor. Fakat bu kitap dolayısıyla asılmıyor, o kitabı yazdığı için yargılanmıyor. Kasım 1925’de Şapka Kanunu kabul ediliyor. Aralık ayından itibaren de bazı kışkırtıcılar bunu bahane ederek, Giresun’da, Rize’de, Antep’te, Maraş’ta, Konya’da bazı olaylar çıkarıyorlar. Hükümet bizi dinsiz yapacak, şapka geldi din elden gitti, yakında Kuran’ı kaldırırlar gibi saçma sapan iddialarla halkı kandıran bazı kışkırtıcılar var. Bunu nereden mi biliyoruz? Çünkü bu adamlar yakalanıyor. Mesela Rize’de şapkayı bahane ederek Rize halkını kışkırtarak isyan çıkaranlar yakalandığında onları kimse tanımıyor orada. Onların çoğunun, mahalle imamlarını filan ayaklandıranların başka yerlerden gelen insanlar olduğu ortaya çıkıyor. Hepsinin belgeleri var. Bu kışkırtıcılık olayları artınca istiklal Mahkemeleri harekete geçiyor. Biliyorsunuz istiklal Mahkemeleri gezicidir. Bu mahkemeler Maraş’a, Rize’ye isyan çıkarılan yerlere gidiyor ve olay yerinde durumu inceliyor.
    Örneğin, Giresun istiklal Mahkemesi Giresun’daki yargılamaları sırasında kışkırtıcıların elinde iskilipli Atıf’ın Frenk Mukallitliği ve Şapka adlı kitabının olduğunu görüyor. Bu kitabı kullanarak halkı isyana teşvik etmiş kışkırtıcılar. Rize de keza öyle. Bunun üzerine Giresun istiklal Mahkemesi diyor ki bu kitabı yazan kişiyi çağırın bir bakalım. iskilipli Atıf’ı getiriyorlar ve “Bu kitabın isyancıların elinde ne işi var?” diye soruyorlar. iskilipli Atıf, “Benim haberim yok benim kitabımı almışlar, kullanmışlar. Ben bunu şapka devriminden önce yazmıştım” diyor ve beraat ediyor. Necip Fazıl bile bunu itiraf ediyor kitabında. Bu konuda beraat ettiğine dair belgeler var. Giresun istiklal Mahkemesi heyetiyle birlikte gemiyle istanbul’a dönüyor. Karısına yazdığı mektupta da anlatıyor bu durumu, “beni çağırdılar, sordular anlattım ve beraat ettim” diyor.
    Ve sonra istiklal Mahkemesi bir karar alıyor ve iskilipli Atıf’a “Artık bu kitabı basmayacaksın ve bir daha dağıtmayacaksın” diyor. Kitabın dağıtımını durduruyor. Çünkü Şeyh Sait isyanının çıktığı dönemler, şapka dolayısıyla halkın kışkırtıldığı dönemler. Fakat isyan çıkan yerlere bakıldığına bu kitabın oralara el altından dağıtıldığı görülüyor. Bunun üzerine bu sefer de Ankara istiklal Mahkemesi iskilipli Atıf’ı yargılıyor. Ankara istiklal Mahkemesi yargılamasında Mahkeme Başkanıyla iskilipli Atıf’ın konuşmalarında tüm gerçek ortaya çıkıyor. Bütün belgeleri toplayan mahkeme soruyor: “Rize’de isyan çıkaranların elinde bu kitap varmış, biz bu kitabı yasaklamıştık niye gönderdin? Malatya’da Demirci Mehmet ustaya bu kitapları niye gönderdin? Bunlar yasaktı, adamlar isyanları körüklemişler.” Mahkemelerin elindeki deliller çok net ve açık, tarihleri ile makbuzlarıyla belgeli. Bunun üzerine kitapçılar çağrılıyor, bu kitapları basanlar çağrılıyor.ilk davada Giresun’da beraat eden iskilipli Atıf, kendisine yasak konulmasına rağmen kitapların dağıtımını sürdürdüğü için ikinci bir kez Ankara’da yargılanıyor. Bu kez eski defterler de açılıyor. Cumhuriyeti kuranlar, Şeyh Sait isyanından sonra artık daha dikkatliler. Çünkü o ayaklanma dini kullanarak Cumhuriyeti yıkmak isteyenlerin olduğunu çok net olarak göstermiştir. Ve arkasında emperyalizm desteği var. ingiltere var, başkaları var. Bu nedenle TBMM’de 25 Şubat 1925’te kabul edilen “Dini ve Dinin Kutsal kavramlarını Siyasete Alet Edenler Hakkında Kanun”a göre dini kullanıp halkı kışkırtanların “vatan haini” sayılacakları belirtilmiştir. Onun için Cumhuriyet eski defterleri yeniden açmıştır. Kurtulus Savaşı yıllarında ihaneti görülmüş fakat sonradan affedilmiş kişilerle ilgili defterler Şeyh Sait isyanı’ndan sonra yeniden açılmıştır. Ve bu defterler açılınca iskilipli Atıf’ın sicili ortaya çıkmıştır. Mustafa Sabri’yle birlikte Kurtuluş Savaşı yıllarında yediği naneler ortaya çıkmıştır. Ankara istiklal Mahkemesi tutanaklarını okuduğunuzda Mahkeme’de iskilipli Atıf’a iki suçlamada bulunulduğu görülmektedir:
    1- Sen bu kitapları dağıtarak halkı isyana teşvik ettin, kışkırtıcılık yaptın,
    2- Kurtuluş savaşı yıllarında da ihanet bildirileri hazırlayıp halkı Mustafa Kemal’i öldürmeye teşvik edenlerin başında yer aldın.
    Bunun tüm belgelerini ortaya koyuyor mahkeme.
    Sonuçta Ankara istiklal Mahkemesi iskilipli Atıf’ı Türk Ceza Kanunu’nun 55. Maddesi’nin “TC’nin Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun tamamen veya kısmen tağyir… veya ifayı vazifeden menine cebren teşebbüs edenler idam olunur, diyen muharrer fırkası mucibince” vatana ihanet suçundan idam etmiştir.
    Ayrıca aynı mahkeme iskilipli Atıf’la birlikte yargılanan Babaeski Müftüsü Ali Rıza’ya da idam cezası vermiştir. Çünkü Mahkeme, Müftü Ali Rıza’nın da Yunan işgaline karşı direnilmemesi için çalışmalar yaptığını kesin olarak belgelemiştir. Bu iki idam dışında Ankara istiklal Mahkemesi’nde yargılanan diğer hocalar ya beraat etmiş ya da hafif cezalar almıştır. Ömer Rıza (Doğrul), Tahirül Mevlevi, Elmalılı Hamdi (Yazır), Ahmet Hamdi (Akseki) gibi hocalar da yargılanmış ama suçsuz oldukları için beraat etmişlerdir. Eğer bizim Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının iddia ettiği gibi istiklal Mahkemeleri’nin niyeti gerçekten de bir şekilde din adamlarını asmak olsaydı, bu din adamları beraat edebilir miydi?

    5.MESELE RiZE'NiN BOMBALANMASI

    Rize’de 150 kişilik bir grup şapka karşıtı hareket başlatıp jandarma karakoluna yürüyor. Slogan atıyor, şehrin yağmalanacağını söylüyorlar. Bu olay bastırılıyor ve Gezici istiklal Mahkemesi Rize’ye geliyor. Üç gün süren yargılama sonucunda, 63 kişi mahkum oluyor, bunlardan elebaşı olan sekizi idam ediliyor. Hamidiye bombalaması nereden çıkıyor? Evet, zırhlı o sırada kıyıda duruyor. Bir güvenlik önlemi olarak çünkü isyan büyürse bastırılacak. Bu işin piri yine Necip Fazıl. Kitabında diyor ki, Hamidiye toplarını havaya ateşledi. O bile insaflı davranmış, havaya ateşledi demiş. Sonrakiler Hamidiye, Rize’yi bombaladı, yaktı yıktı diye romanlar yazdılar. Bu, Rizelileri Atatürk düşmanı yapmak için kurgulanan bir oyun.
    ···
  1. 2.
    +1
    kor oldum
    ···
  2. 3.
    0
    bayağı iyi gizlemişler
    ···
  3. 4.
    +1
    gözlerim yerinden fırladı
    ···