Öncelikle belirtmek istiyorum tek partta konuyu kapatacağım o yüzden biraz uzun olabilir, iyi seyirler şimdiden..
Yazacaklarımı dikkatlice okumanızı ve okuduktan sonra mutlaka araştırmanızı tavsiye ederim.. Her söyleneni doğru olarak algılamayın ve her sanal medyada okuduğunuzu da gerçek olarak algılamayın, bu yüzden diyorum ki inanmıyorsanız ve şüphe duyuyorsanız bütün kaynaklar mevcuttur mutlaka araştırın isterim..
Konuya ufak çaplı giriş yapıyorum hangi siyasi partiyi desteklediğinizin ve ya hangi görüşe sahip olduğunuzun konumuz ille zerre ilgisi yoktur.. Tarafsız birisi olarak bu güne kadar gerek okuduğum, gerek sohbet esnasında öğrenip araştırdığım bilgileri sizlere paylaşmak istiyorum..
Birincisi ortalamaya vurduğumuzda sözlük yazarlarının %95'inin müslüman olduğunu kabul ediyorum.. islama uygun yaşam sürmesi ya da sürmemesi buda önemli değil.. Sadece islama inanç olarak kısa kesiyorum.. islam'da Allah'ın farz kıldığı olaylardan daha mühim şeylerde vardır.. Örnek vermem gerekirse Edep, hoşgörü vs vs..
Müslüman toplumun gerçek müslüman olup olmadığı kıldığı namazdan değil, edebinden hoşgörüsünden belli olur.. Namaz kılmak esas alınırsa iran'da herkes namaz kılar ve kız erkek dans ettiğini gördüklerinde kızı infaz eder, erkeği aradan kayırırlar.. Bakarsanız eğer Arap'lara.. Arap'ta demeyelim aslında Arabistan'da yaşayan Çöl Bedevilerine.. Gittiniz mi bilmiyorum, gitmediyseniz giden akrabaya eşe dosta sorun.. Mekke'de namaz kılmamak suçtur ve af sayılan bazı durumlar vardır.. Bunlardan bir tanesi araç kullanıyorsan o sırada namaza gitmek zorunda değilsindir.. Gözlerimle şahit olduğum bir olaydır ezan vakti %90 otomobil kullanım artışı oluyor
* Gözle görülür bir fark bu..
Şimdi bu anektotları neden söylüyorum arkadaşlar.. Öncelikle dinsiz imansızlıkla suçlanan ve Hakk'a intikal etmiş kul'dan bahsediyoruz.. islamda ve müslümanlıkta "ölünün arkasından asla kötü konuşulmaz" denir.. Çoğunuz biliyorsunuzdur bunu eminim.. Önümüze her gelene kafir damgası yapıyoruz ne derece tehlikeye girdiğimizin farkında değiliz malesef..
Hadisten örnek vereyim.. "Bir insan bir insana kafir dediğinde eğer o kişi kafir değilse, kafir sen olursun.."
Size çok garip bir örnek daha vermek istiyorum "Kafir" kelimesinin hiddetini biraz daha açıklayıcı olması için.. Aslında Firavun denilen şahıs dahi kafir değildir biliyor musunuz? "nasıl kafir deel amkoyim" der gibisiniz.. insan bilmediği, tanımadığı bir şeye küfür eder mi? Edemez.. Bilimsel olarakta edemez.. Firavun Allah'a şirk koşmuyor, Allah'a küfür ediyor.. Edepsizlik hat safhada, mükemmel derecede edepsizdir ama yine de kafir damgası yapıştırmak biz kullara düşmez.. Demek istediğimi anlatabiliyorum umarım..
Şimdi gelelim Atatürk ne alaka bu anlattıklarım ile.. Atatürk'te hepimizin bildiği üzere Hakk'a intikal eden kullardan bir tanesi.. Yani kalbini açıp bakamayacağımızı bir kenara bırakıyorum, dinsizlikle suçlamak bile ne kadar vahşet bir olay değil mi? Hepimiz resmen Allah'ın makdıbına oturmuşuz kulları kafir müslüman diye ayırıp mükaafat ve cezalandırma işlemlerini uyguluyoruz.. Olayın nereye geldiğinin farkına varıp öncelikle kendimizi adam etme yoluna koyulalım..
Şimdi sıra geldi size çoğunuzun bilmediğini düşündüğüm geçmişin evliyalarından Niyaz-ı Mısri Hazretlerinin bir hikayesini anlatmaya.. Ve rica ediyorum bunun doğruluğunu ve anlattıklarım hepsini araştırın, onayladığınız taktirde herkese anlatın arkadaşlar..
Konuyu kısa kesip bir anda bitiricem farkındayım çok uzun oldu.. Niyaz-ı Mısri Hazretleri Osmanlı döneminde yaşayan bir Veli.. Gerçek bir Ledün ilim alimidir..(Ledün'ü anlatamıcam araştırın sadece ne olduğunu öğrenin, fazla ırgalamayın über tehlikeli bir ilimdir Allah muhafaza).. Osman'lı döneminde çok kez iftiralara maruz kalan Veli-ullah Limni adasına sürgün yediğinde Eskişehir'de hayat sürdürüyordu.. Ve yoldan gider iken Limni'ye doğru, güzergahında oturup sohbet eden dönemin Şeyh'lerinden bi Zat ile dervişi Niyaz-ı Mısri Hazretlerini at arabası ile geçerken görürler.. Ve Şeyh dervişine, çabuk yetiş ve gönlünü al faytonun içindeki Zat-ın der.. Derviş koşarak yetişir faytona bi şekilde durdurup aracı, Mısri hazretleri ile muhabbete başlarlar..
Beni ileride oturan Şeyh'im gönderdi, nedenini bilmiyorum fakat sizden af diliyormuş hazretim der.. Hazret aynen bu sözleri kullanır..
“Evladım, bizim öfkemiz devam etseydi, Edirne'nin altı üstüne gelirdi.” diyerek; bir mezar taşının baş tarafını sağ koluyla hafifçe kavrayıp sarstı, o anda Edirne sallandı, orada bulunan herkes sallandı. Kısacık bir depremdi, fakat hepsi çok korkmuştu. ( Osmanlı arşivlerinde bizzat yazmaktadır..)
Ve hazret sözüne şu şekilde devam etti..
"Dördüncü kat semâya bir kazık çaktım. Bu Kazığı benden başka kimse çıkaramaz." Deyip ardından..
"Belki 40 belki 400 sene sonra bir çakır gözlü gelip bunlara haddini bildirecektir." deyip yola devam etmiştir.. Ve Limmi adasında hakk'a yürümüştür.. Türbesi hala Limni adasındadır..
Şimdi gelelim tevafuk olayına.. Tam 400 sene sonra Limni adasının Mondros Limanında 30 Ekim 1918'de, Mondros ateşkes anlaşması ile Osmanlı resmi olarak çökmüş ve yerine Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.. Ne kısmetse anlaşmadan tam 400 sene önce ki 30 Ekim'de bu olayın sözünü etmiştir..
islam ilmi emreder arkadaşlar, bolca okuyun bolca araştırın.. Kulaktan dolma bilgileri başkalarına satmayın.. Papağan değil, papağana cümleyi öğreten olun..
Bu demek değildir Atatürk islam alimidir vesairedir carttır curttur.. Benim bunu anlatma sebebim sadece sadece Atatürk ile islam olayını sürekli karşı karşıya getirip Atatürk düşmanları yetiştirmeyin.. Sevmezsiniz seversiniz "boşver baba ben yorum yapmam" deyip geçin hiç hoşlanmadığınız bi ortamdaysanız.. Ben anlamam o işlerden deyin geçin..
Atatürk bir Din adamı değil, komutandır ve Devlet büyüğüdür.. Atatürk içtiği rakı ile değil kazanılmasına destek sağlamış savaşları ve zaferleri ile anılmalıdır.. Osmanlı hazretleri gibi..
Sözüm ona benim güzel kardeşlerim.. Sizden ricam bol bol okuyun okuyun okuyun sohbet edin sohbet edin sohbet edin..
ilim ilim bilmektir
ilim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır..
Diyor Yunus Emre Hazretleri.. Hadi hepiniz sağlıcakla ve esenliklerle kalın..