-
33.
0@32 asıl sen agnostik midir ateyiz midir her ne gibimse ondan oldugun için onu da öyle görmeye çalışıyorsun. vatan sevgisi imandan gelir bu adamda imansız olsaydı şayet bu kadarını yapamazdı söyledigi sözlere 2 taraflı bak görürsün gercegi seni cakma atatürkcü. ayrıca ben öyleyim diye onu da öyle görmek istemiyorum sadece atatürk hakkında atıp tutanlara itafen yazdım bunları
-
32.
0Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türk'lerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir şekilde tesir etmedi.. Bilakis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti, milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü muhafazid'in kurduğu dinin gayesi milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Bu arap fikri ümmet kelimesi ile ifade olundu. muhafazid'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa hayatlarını Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasr etmeğe mecburdular. Bununla beraber, Allah'a kendi lisanında değil Allah'ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe Allah'a ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyyet karşısında Türk Milleti bir çok asırlar ne yaptığını ne yapacağını bilmeksizin adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler.'' (Dil Tarih Yüksek Kurumu-Atatürk'ün El yazmaları 1998/ Prof Afet inan)Tümünü Göster
" Allah’ın kanununda asla bir değişme bulamazsın, Allah’ın kanununda kesinlikle bir sapma da bulamazsın." Kuran - Fatır/43.
Atatürk diyor ki:
Zaman süratle ilerliyor. Milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişmesini inkar etmek olur.."
Kimi yerlerde kadınlar görüyorum ki, başına bir bez, ya da bir peştemal ya da benzer bir şeyler atarak yüzünü, gözünü gizler ve yanından geçen erkeklere karşı ya arkasını çevirir, ya da yere oturarak yumulur. Bu durumun anlamı, gösterdiği nedir?
Efendiler uygar bir ulus anası, ulus kızı bu şaşırtıcı biçime, bu vahşi duruma girer mi? Bu durum ulusu çok gülünç gösteren bir görünüştür. Hemen düzeltilmesi gerekir."
Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri,
Türk inkılap Tarihi Enstitüsü Yay., C. II., s. 217.
@24 metnın 2 3 sayfasının tamamında mı bu konu gecıyo karşim orda cakma dıncılere karsı fılan bı ıtham yok dırek dıne karsı bı tutum sergılemıs adam. duydugunuda mı anlamıyorsun. musluman olsa oyle bır cumle kurar mı hıc. kendınıze gore evırıp cevırın herseyı her zaman yaptgnız gıbı. bu mılletın ıcınde ataturk sevdası olmasaydı bu kadar sahıplencekmıydınız acaba ataturkun muslumanlıgını. ıkıyuzlusunuz oglum hepınız. kendı aranızda ataturk ıckıcı sarhos der atar tutarsınız. buralarda gelıp ataturkte muslumandı soyledı boyleydı dersınız. kendı dusuncenıze karsı en ufak bı cevapta herkesı ataturk dusmanı ılan edersınız. en buyuk ataturk dusmanı sızsınız. ataturk hakkında fetva verdırıp dınden cıkarırsınız. adam cogunlugu musluman olan bı ulkeyı yenıden kurmak ıstıyor. kurtarmak ıstıyor. bu andavallarda amerıkanın ıngılterenın eteklernın dıbınden ayrılmak ıstemıyor. ataturk dınsızdır deyıp basıyor eksıyı. adam napsın halkı karsısına almamak ıcın musluman taklıdıde yapar meclıs acılısında kuranda okutur. -
31.
0@31 yazdıklarımı iyi oku
-
30.
0@30 ee kardeş denge politikası işte bunlar:
o hutbeyi vermeselerdi "şeyh saiti, menemeni, izmir sukiastı" gibi niceleri olacaktı.
ah ah resmi tarihten başka bir tak bilmeyen mal, olayı neden-sonuç çizgisinde değerlendiremeyen körpe bir beyin.
eğitim sistemimiz budur.
ayrıca atatürkü sürekli olarak dindar bir insanmış gibi kanıtlaman seni gerçek atatürkçü yapmaz. sadece sen müslumansın, atatürkte müsluman olmalı jargonunu yürütüyorsun.
halbu ki gerçek atatürkçüler, yani atatürkü anlayabilmiş "ergen olmayan beyinler" atatürkün dindarlığını veya dinsizliğini çokta gibine takmazlar.
cemaatcilere bile biraz saygım var, senin gibilere hiç yok.
kendi doğrularınız için tarihi değiştirmeye calısmayın -
29.
0atatürk dindar falan değildi. O kesimi düşman etmemek için zekice bir hamleyle dindar göründü bunu anlayamıyomusun sen amk? örneğin anayasaya bakalım 1921 yada 24 te din islamdır ibaresini cumhuriyetin ilanında oluşabilecek isyanlara karşı koydurdu.Bir kaç yıl sonra cumhurietten sonrada kaldırttı.Ama şuda bir gerçekki ben türkçüyüm ve atamın izindeyim.Şeriatçıda olsaydı vatanımı bana bağışladığı için yine onun izinde olacaktım. saygılar
-
28.
-1lan gibtir git kumda oyna amk agnostik olduğu için mi balıkesirde islam yanlısı hutbe veriyo züt
-
27.
0Atatürk dinsiz olsa ne olur olmasa ne olur. Önemli olan yaptığı şeylerdir.
-
26.
0Grace Ellison - turkey today (1928)
şimdi gibtir git. -
25.
0@1 beyin.dll bulunamadı
-
24.
0okumadım ama kesin haklısındır panpa, verdim şukunu
-
23.
-1@23 uydurulmuş cümlelerle gelme bana kaynak göstererek yaz benim yaptıgım gibi bin
-
22.
-1@21 orda kur an ı kastetmiyo bin kurusu o metnin tamamı 2-3 sayfa falan internetten açta oku adam çakma dincilere karşı(said nursi gibi) mücadele veriyordu ve böyle bir konuşma yaptı. aranızda hiç gece bana gökten vahiy geliyo diyeniniz var mı??? salak salak konuşmayın bu ülkede ananızı hans gibmemişse bunu ona borçlusun amk evladı
-
21.
-1"benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir; âdeta halkı bir kapana kıstırırlar. benim halkım demokrasi ilkelerini, gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. batıl inançlardan vazgeçilmelidir. isteyen istediği gibi ibadet edebilir. herkes kendi vicdanının sesini dinler. ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır.""
eğer bundan hala atatürkü dindar olarak algılıyorsan senin beyin hücrelerini gibeyim -
20.
-1@20 gibtir amk cahil bini harbiyeden japonca hocasının tavsiyesi üzerine yaptırılmasına emir verdi boş boş konuşma
-
19.
0http://inci.ca/umvhmi778c
0:23 den sonrasını ızle -
18.
0atatürk yobazdı amk. japonlara; "nasıl bu zamanda bu kadar geliştiniz lan siz?" diye sormak yerine cami yaptıracak kadar yobazdı. ahahah
-
17.
-1@16 asıl sen tam olarak anlayamamışsın panpa okursan göreceksin
-
16.
-1iSLAMi MEŞRUiYET POLiTiKASITümünü Göster
Türk insanının "inancını" çok iyi bilen Atatürk, Kurtuluş Savaşı yıllarında bilerek ve inanarak bir "dinsel meşruiyet politikasına" başvurmuştur... Müslüman Anadolu insanını, Hıristiyan işgalciye karşı en iyi birleştirecek şeyin islam dini olduğunu görerek, Kurtuluş Savaşı'nın başından sonuna kadar islam dininden övgüyle söz etmiştir. Bu sırada Meclisi dualarla açtırmış, bazen camiye, bazen cem evine gitmiş, bütün yazışmalarında dinsel bir uslüp kullanmıştır. Atatürk, bunu yaparken aslında Kuran'daki "cihat" kavramından yararlanmıştır... O günlere ait "Hafıza kuran okuttum", "Hafız Kuran okudu", "TANRI BiRDiR VE BÜYÜKTÜR" biçimindeki kendi el yazısıyla tuttuğu özel notlarından kendisinin de o günlerde samimi olarak Tanrı'ya yöneldiği anlaşılmaktadır...
DEVRiM STRATEJiSi VE DiNSEL SÖYLEMiN TERKEDiLiŞi
Atatürk, Kurtuluş Savaşı sonrasında, devrimler sürecinde "dinsel söylemlerden" neredeyse tamamen vageçmiştir. Büyük bir "taktisyen" olan Atatürk'ün 1923 sonrasında dinsel söylemlerini önce azaltmasının, sonra din eleştirileri yapmasının ve son olarak da dinsel söylemlerden tamamen vazgeçmesinin nedeni yine "stratejiktir": Şöyle ki: Nasıl ki Kurtuluş Savaşı yıllarında dinin, Müslüman toplumu bir araya getireceğine inanarak "dinsel söylem" kulandıysa, dinden "övgüyle" söz ettiyse, devrimler sürecinde de "akıl ve bilimi" esas alan "laik" bir devleti yerleştirme sürecinde dinsel söylemlerden o kadar uzak durmuş, hatta zaman zaman "din eleştirileri" yapmıştır...
Tanrısal kaynaklı monarşik Osmanlı'nın yerine kurduğu laik Türkiye cumhuriyetinin lideri olarak "dinsel söylem" kullanmaya devam etmesi kuşkusuz ki büyük bir tutarsızlık olurdu.
MEDENi BiLGiLER KiTABI'NIN SIRRI
Atatürk, 1930 yılında Afet inan'a Medeni Bilgiler adlı bir kitap "dikta ettirmiştir". Bu kitabın yazılış amacı, adı üstünde topluma "medeni bilgiler" vermektir. Tarihi, sosyal, toplumsal ve dinsel konularda yoğunlaşan Medeni Bilgiler kitabında Atatürk, "devrimci bir yaklaşımla" yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti yurtdaşlarını "evrensel bilgilerle" tanıştırmak istemiştir. Bu kitabın temel amacı, akıl ve bilime vurgu yaparak, çağdaş ve demokratik bir devletin yurttaşlarını bilinçlendirmektir. Radikal bir devrimci olan Atatürk, Osmanlı toplumunda "akıl ve bilimin" önünü kapatan şeyin "din" daha doğrusu "dinin çarpıtılmış yorumları" olduğunu bilmektedir.Bu durumda en çabuk biçimde akıl ve bilimin önünü açmak için, "kendisine dinsiz denilmesini bile göze alarak", genelde dinleri özelde de islam dinini ağır biçimde eleştirmiştir. Dünya tarihinde hiçbir Müslüman devrimcinin cesaret edemeyeciği bu "din eleştirileri", Atatürk'ün kendisini toplumuna feda ettiğinin en açık kanıtlarından biridir.
iSLAM ELEŞTiRiLERiNiN NEDENi
Medeni Bilgiler kitabındaki ATATÜRKÜN iSLAM DiNiNE YÖNELiK ELEŞTiRiLERiNi okurken, Atatürk'ün neyi ne zaman nerede ve neden söylediğini ve yazdığını bilerek okumak gerekir. Bunun için de ATATÜRK'Ü ANLAMIŞ OLMAK gerekir!.. Nasıl ki Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı yıllarında "islam ve din" konusundaki "övgü dolu" yaklaşımlarını onun "dindarlığına" kanıt olarak gösteremezsek (çünkü, bunlar o günün koşullarında müslüman halkı milli mücadele etrafında toplamak için söylenmiştir), Atatürk'ün 1930'da Medeni Bilgiler kitabında yazdığı "islam ve din eleştirilerini" de onun "dinsizliğine" kanıt olarak gösteremeyiz. Çünkü Atatürk 1930'larda Türk devriminin temel taşı olan "akıl ve bilime "vurgu yaparak onları öne çıkarmak ve "irticanın önünü kesmek" istiyordu, bunu yaparken de "devrimci bir mantıkla" dini eleştiriyordu. Atatürk'ün benzer "din eleştirileri" Tarih II Orta Zamanlar adlı kitapta da vardır... Özetle Atatürk'ün, hem 1920'lerdeki din hakkındaki "övgü dolu söylemleri" hem de 1930'da din hakkında "eleştirel yazdıkları" Atatürk'ün din anlayışını gerçek anlamda ortaya koymaz. bunlar tamamen "stratejik" ve "devrimci" açıklamalardır.
Bu kadar basit bir gerçeğe rağmen, bugün yobazı, liboşu, hatta "sözüm ona Atatürkçüsü", Medeni Bilgiler Kitabı'ndaki "din eleştirilerine" dayanarak Atatürk'ün "dinsiz" olduğunu iddia etmektedir...
HALKI iÇiN KiŞiSEL iNANÇLARINDAN VE ZEVKLERiNDEN BiLE VAZGEÇEN BiR DEVRiMCi
Adeta toplumu için yaşayan Atatürk, zaman zaman "kişisel inançlarını" ve "zevklerini" bile toplumsal ilerleme adına bir kenara bırakabilmiştir. Örneğin, Alaturka müziği çok seven Atatürk, kulakları Alafranga müziğe alıştırmak için bir dönem (6 ay) Alaturka müziği yasaklamıştır.Ama o yasak günlerinde sarayda gizli gizli Alaturka müzik dinlemiştir... Bunun gibi 1930'da yazılan 1933'de basılan Medeni Bilgiler kitabında "islamı eleştiren" Atatürk, yine 1930'lu yıllarda geceleri gizlice sarayında manevi kızı Nebile'ye ezan, özel hafızı Hafız Yaşar Okur'a ise Kuran okutup "göz yaşları içinde" dinlemiş, dinde Türkçeleştirme çalışmalarını başlatmış, Hafızlara güzel Kuran okuma yarışmaları yaptırmış, Çanakkale'de Mehmet Çavuş Abidesi'nde ve annesinin mezarı başında mevlüt okutmuş, Hz. muhafazid'ten övgüyle söz etmiş, hatta Hz. muhafazid'in mezarını yıkmak isteyen Arapları tehdit etmiştir... Yani toplumsal amaçlar için kişisel inanaçlarını ve zevklerini gizli yaşayabilecek kadar kendini topluma adamış bir liderdir Atatürk... Atatürk'ün, akıl ve bilimin önünü açmak için vahiy kaynaklı "dine yönelik" bu "dokundurmaları", onun "dinsizliğinin" değil, onun "taktisyenliğinin" bir göstergesidir.
GERÇEK DiN ANLAYIŞININ ADRESi
Atatürk'ün gerçek din anlayışını "özel notlarında", "hatıralarında", "not defterlerinde" ve "mektuplarında" bulabiliriz... Ben bütün bu kaynakları taradım ve gerçeği gördüm... (bkz. ATATÜRK iLE ALLAH ARASINDA... ) Atatürk'ün kendine özgü bir din anlayışı vardır... O, Hurafelerden arındırılmış islama inanıyordu... islama girmiş Emevi adetlerini ve bazı uygulamaları eleştiriyordu... Yobaza, din bezirganına, dinciye, dinin siyasete alet edilmesine karşıydı... Akıl ve bilimin önünü tıkamayan saf ve samimi bir din anlayışına asla karşı değildi; buna DOĞAL DiN adını veriyordu. ELMALILI HAMDi YAZIR TEFSiRiNi, cebinden para vererek hazırlatması, BUHARi HADiSLERiNi TÜRKÇEYE ÇEViRTMESi, 50 HUTBE KiTABINI HAZIRLATMASI VE 100.000 TAKIM DiN KiTABINI BASTIRIP TÜRKiYEYE ÜCRETSiZ DAĞITMASININ anlamı, "Şuura muahlif, ilerlemeye engel hiçbir şey içermiyor" dediği islam dininin anlaşılmasıydı.
Din hakkındaki gereçklerin bir gün yine bilim tarafından aydınlatılacağına, bu aydınlanma sağlanıncaya kadar heryerde dini kullanan DiN OYUNU AKTÖRLERiNE rastlanacağına inanıyordu...
ÖZGÜN BiR DiNDAR
Ayrıca, tabi ki Atatürk sıradan bir Müslüman değildi, islam da da eleştirdiği, sorguladığı noktalar vardı. ibadetlerini ekgibsiz yerine getiren biri de değildi, ama tek Tanrı'ya, islamın "öz itibariyle" ilerlemeye engel olmadığına inancı tamdı... Gizili dünyasında kendine özgü biçimde ibadet eder, hatta Kuran okur ve dinlerdi, dini anlamaya çalışırdı... Toplumsal anlamda hiçbir zaman dine karşı bir savaş başlatmadı, o yobazlığa düşmandı, dindarla değil dinciyle kavgalıydı...
SAKIN ATATÜRK'Ü KENDi iDEOLOJiNiZE HAPSETMEYiN
Bir insan, hem akla ve bilime vurgu yapar, hem materyalizm ve pozitivizm üzerine düşünür hem de nasıl dinle ilgilenir ve inanır? diye düşünüyorsanız, işte bu durum, çağını aşan deha, Atatürk'ün farkıdır... işte bu nedenle Atatürk, hiçbir ideolojinin kalıpları içine hapsedilememektedir, bütün kalıpları parçalayarak kendi ideolojisini, KEMALiZMi yaratmaktadır. Sakın Atatürk'ü kendi ideoljinizin dar kalıplarına hapsetmeye kalkmayın, yoksa üzülürsünüz. Çünkü, örneğin Atatürk'ün dine bakışı ve din anlayışı sizin ideolojinizin kalıplarından taşabilir! inanın, Atatürk, birşekilde sizin ideolojinizi parçalayacaktır. Atatürk'ü sevin ama sakın onu kendi ideolojinizin ideologu olarak göstermeyin, çünkü o yalnızca bir tek ideolojinin ideologudur, o da kendisinin 1935 ve 37'de bizzat el yazısıya yazdığı gibi KAMALiZiM' (Kemalizm)dir.(Atatürk'ün sağlığında "Kemalizm" tabirini kulanmadığı kocaman bir palavradır).
Ha gerçek bir Kemalist'seniz başka...
(Ayrıntılar için bkz. Sinan Meydan, ATATÜRK iLE ALLAH ARASINDA, inkılap kitabevi, istanbul, 2009. http://www.kitapyurdu.com...tap/default.asp?id=450593 )
Atatürk ve din konusunda bir tv programında söylediklerim: http://www.facebook.com/v...191905728610&comments )
Not: Size bir gün birileri, Atatürk'ün Medeni Bilgiler kitabındaki "din eleştirilerini" gösterip, "Bakın işte Atatürk dinsizdi!" derse ona bu yazımı okutun...
NUR iÇiNDE YATSIN!..
SiNAN MEYDAN -
15.
-1MEDENi BiLGiLER KiTABINI ANLAMAK iÇiN ÖNCE MEDENi OLMAK SONRA DA ATATÜRK'Ü ANLAMIŞ OLMAK GEREKiR!Tümünü Göster
(Atatürk ve Din Konusuna Nasıl Bakmalı?)
ÇAĞINI AŞMIŞ BiR DEVRiMCi
Atatürk, çağını aşmış bir "savaş ustası", gelmiş geçmiş en büyük "örgütçü"lerden biri ve Asya'nın en büyük "devrimcisi"dir.
O tartışmasız bir "dahidir". Bu kadar "üstün yeteneklere" sahip bir insanı, bir "dahiyi" anlamak doğrusu çok da kolay değildir. Hele hele "okumanın" sadece "boş zaman" etkinliği olarak kabul edildiği, "felsefe" dersinin "önemsiz" görülerek okullardan kaldırıldığı, kitabi ve akıl süzgecinden geçirilmiş bilgininin yerine "kulaktan dolma" nakilciliğin egemen olduğu bir toplumda, Atatürk gibi çağını aşmış bir "dehayı" anlamak, özellikle de onun "felsefi derinliğini" çozmek çok zordur. Buna, bir de değişik kaygılarla bu dehanın "çarpıtılması" da eklenince, Atatürk'ün "insana," "evrene", "doğaya" ve "Tanrı"ya bakışını tam olarak ortaya koyabilmek neredeyse imkansızlaşmıştır.
SÜREKLi GELiŞEN VE OLGUNLAŞAN BiR BEYiN
Atatürk üzerine yaklaşık olarak 15 yıldır kafa yoran ve Atatürk'ü doğumundan ölümüne kadar inceleyen biri olarak şunu söyleyebilirm ki: Atatürk sürekli gelişen ve olgunlaşan bir düşünce dünyasına sahiptir. Bir taraftan ömrünü adadığı toplumunu kurtarmaya çabalarken, diğer taraftan içinde yaşadığı "evreni" anlamaya çalışmıştır. Felsefeden, tarihe, dinden, kuramsal fiziğe kadar pek çok farklı alanda 5000 civarında kitap okumasının altında yatan bir "bilimsel zeka" ve "bilim insanlarına has bir "merak" ve "sorgulama dürtüsü" vardır. Atatürk'ün "göz kamaştıran başarılarının" anahtarını da burada aramak gerekir...
DAHiNiN FELSEFi KODLARI VE BiLiMSEL KAFA YAPISI
Yarı bağımlı, az gelişmiş bir imparatorluğun "sürekli değişimi arzulayan bir bireyi" olarak yetişen Atatürk, aile kucağında ve çevrede aldığı geleneksel dinsel eğitimden sonra (Zübeyde Hanım etkisiyle), eğitim hayatında, özellikle istanbul Harp Okulu ve Harp Akademisi yıllarında dünyayı etkilemeye başlayan Pozitivizm, Materyalizm, Darvinzim, Sosyalizm üzerine kafa yormaya başlamış ve nitekim 1905'de not defterlerinden birine "Evvela Sosyalist olmalı maddeyi anlamalı" diye bir not düşmüştür... Atatürk'ün sonraki yıllarda karşımıza çıkacak olan "Akıl ve bilim" vurgusunun kökleri bu dönemlere gider. J. Jack Rousseau'dan, Montesquieu'ya, Namık Kemal'den Abdullah Cevdet'de birçok yerli ve yabancı aydının görüşleriyle bu dönemde tanışmıştır.
DiNE KAFA YORAN BiR DEVRiMCi
Atatürk bir taraftan pozitivizm ve materyalizm üzerine kafa yorarken diğer taraftan da "din üzerine" okumaya ve düşünmeye devam etmiştir. Okuduğu kitaplar arasında bütün tek tanrılı dinlerin kutsal kitaplarıyla birlikte özellikle islam dini konusunda "yüzlerce kitap" vardır... Onun sıradan insanlardan farkı, atadan, deden gelen her bilgiyi çağının gelişmelerine paralel yeniden değerlendirmesi ve sorgulamasıdır... Dolayısıyla mensup olduğu islam dini de dahil, din ve Tanrı kavramlarını bile yaşamı boyunca ciddi biçimde sorgulamıştır. Atatürk'ün, din ve inanç konusundaki görüşlerini anlamak için bu "sorgulamalara" da göz atmak gerekir.
Atatürk'ün, Lenin, Stalin, Napolyon, iskender gibi liderlerden ve devrimcilerden farkı "din üzerine" ciddi bir biçimde, entelektüel düzeyde kafa yormuş olması ve dini yok etmek için değil, dinin anlaşılması için uğraşmasıdır.
ÇANAKKALE ETKiSi
Atatürk, özellikle Çanakkale Savaşı yıllarında, savaş meydanlarında karşılaştığı manzaralardan dolayı olsa gerek, din ve Tanrı kavramı üzerinde düşünmekle kalmamış, inancın gücünü de bizzat gözlemlemiştir. Atatürk'ün Çanakkale savaşlarından yakın dostlarına yazdığı mektupların satır aralarındaki "Allah büyüktür", "Allah dilerse olur", "Allahın inayetine sağınarak çalışıyorum" gibi dinsel ifadeler ve Çanakkale anıları arasında bize aktardığı Bombasırtı vakası, onun 1915 yılında Çanakkale'de din ve Tanrı kavrdıbını "içselleştirdiğini" kanıtlamaktadır. O günlerde askerlerinin inancıyla gurur duyan Atatürk, herşeye rağmen o dönemde bile "akılcı düşünceyi" bir kenara bırakmamıştır. -
14.
+1 -1fakat kesinlikle atatürkün ateist olması agnostik olması müsluman olması budist olması hiç önemli dğeil.
eğer senin için önemliyse sen zaten atatürkü anlayamamışsın demektir.
-
düşünsenize o kadar galaksi
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 27 12 2024
-
aynen bi an düşündüm kayra atatürk e sövmez
-
siteye ddos atan or
-
vikings bir arkadaşlarla kendi aramizda konuştuk
-
gran torino adlı yazarı öldürmekkk
-
memadiyi anlamak icin sozlugu
-
ınsanın hayatında az kişi olunca
-
kamilin turkiyedeki hayattan haberi yok
-
hesabı çocuğuma devretmeme az aldı
-
yannan kafalı kayra
-
kayra korkudan entryde silsen
-
konstant dayı bize kötü örnek oluyor
-
şikayetvarda inci sözlük
-
iyi çocuk ama kürt
-
pampalar dm den şikayet alabilriim
-
kıtabın sonunda
-
akp şuanda güç zehirlenmesi yaşıyorrr
-
beyler endonezya baliye gitmeyi planlıyorum
-
ulkenin icinden gecmisler adam hala kurt turk
-
3 derce hvada şort gyen kıza kahbe denmez ne denir
-
31 mutluyken yapılir
-
tyler dursun adlı yazarın bacısı foto atdı
-
kayranın hayali dostlar mekanı
-
düşünsenize bu adam sizin babanız
-
bizimkilerdeki dunkof komik mi
-
motorkız bana angut demiş başlıkta
-
evde duvarlari yumraklarim genelde
-
nerdeyse günün 24 saati radyo dinliyorum
-
2008li biriyle ayni sozlukte yazmak
- / 2