1. 19.
    0
    bizsiz gidiyor

    fecre benzettiği bayrakla kefenlenmiş ata,
    çıktı bir kor gibi mermer kapısından sarayın.
    gönlümüz, bayrağı öğrendiği günden beri ta
    duymamıştır bu kadar hüznünü yıldızla ayın!

    gidiyor, gizleyerek sır gibi bizden sesini,
    çıkıyor, ilk olarak bir yola başbuğ bizsiz.
    biz, ki dünyada, bırakmazdık onun gölgesini,
    bu ne hicranlı seferdir ki beraber değiliz.

    yürüyor, kalbimizin durduğu bir yolda değil,
    kanlı bir gözyaşı nehrinde muazzam tabutun.
    ey ilâhın yüce davetlisi, göklerden eğil,
    göreceksin, duruyor kalbimiz üstünde putun!

    sen ki gayya’ya düşen on yedi milyon türk’ün
    dehşetinden sararırken yüzü yaprak yaprak,
    onu bir hızla çevirmiştin ölümden daha dün:
    tunç elin, yalçın iradenle kolundan tutarak.

    ve bugün on yedi milyon geliyor bir yere de,
    ebedî yolculuğundan seni döndürmek için
    -onu yoktan var eden sendeki derman nerede?
    gücü ancak yetiyor kabrine yüz sürmek için
    ···
  2. 18.
    -1
    ..O kimdir? Bir milletin sesi vardı ağzında,
    On dört milyonun nabzı çarpıyordu nabzında.
    O kimdir?, Geçtiği yer dönüyor gün vurmuşa,
    Can veriyor sararmış ota, yaralı kuşa.
    O kimdir? Gözlerinde bir tılsım gözleniyor,
    Bastığı topraklarda bahar filizleniyor.
    Alev saçlı bir volkan bazı bir dağ başında,
    Bazı beliriyordu bir damla göz yaşında.
    Güneşten birer oktu ondan gelen her emir.
    Bu okların altında eriyor dağ, taş, demir.
    O kimdir? Milyonla Türk birleşip bir tek olmuş,
    Yıkılan memlekete kolları destek olmuş
    Öz yurdun içlerinde düşman kurarken pusu,
    Bir yandan da yürüdü Halife'nin ordusu.
    Birisi gök yüzünden bombalar atıyordu.
    Biri elinde salip; biri elinde Mushaf,
    içli dışlı düşmanlar geliyorlardı saf saf.
    Bunların karşısında göğsü açık bir azim,
    Süngüye, topa karşı diyordu: Zafer bizim!
    Bunların karşısında iki şimşekli nazar
    Diyordu: bu topraklar size olacak mezar!
    Vatan sürüklenirken bir uçurum ucuna,
    Dağılan kuvvetleri topladı avucuna.
    Topladı avucuna yıldırımı, şimşeği,
    Yoktan var ediyordu Tanrı gibi her şeyi.
    ···
  3. 17.
    -1
    ANT

    Ant içtik, Ata'm, gitmeye gösterdiğin izden
    Ruhun tutacaktır bizi her gün elimizden.
    Çiğnenmeyecek göklere yükselttiğin ülkü
    Ta arşa çıkardın yere düşmüş ulu Türk'ü!
    Atmaz bir adım arkaya Türk'üm diyecek genç
    Yoktur seni inkar edecek... varsa ne iğrenç!
    Cennetse bu yurt, sen onu buldun da harabe
    Bir gün olacaktır anıtın Türklüğe Kabe!
    Göğsünde bu yurdun tütedurdukça ocaklar
    Eksilmeyecektir sana kan ağlayacaklar.
    Bitmez yaşımız ruh kalabildikçe bedende
    Mahşerde bir önder bulacak Türk yine sende.
    Bir ay gibi Türk'ün sönük ufkunda belirdin,
    Öldün denemez, tarihe sen dipdiri girdin.
    Kaç paslı beyin bir ucu çıkmaz yola dalsa
    Gençlik, Ata'nın yolcusudur bir kişi kalsa.
    Türk'üm diyen artık bir akisti o güneşten,
    Bağrındaki iman bir alevdir o ateşten.
    Binbir saf olup ardına düşmüşse bu ülke,
    Türk'ün şefi sendin, kalacaksın Ata Türk'e.
    Zindan kesilen ruhlara bir nur gibi doldun,
    Türk ırkinin en son ulu peygamberi oldun!
    Tutsak seni layık yüce Tanrı'yla müsavi
    Toprak olamaz kalp doğabilmişse semavi!
    Ölmez bize cennetlerin ufkundan inen ses,
    insanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez!
    Ant içtik Ata'm, gitmeye gösterdiğin izden,
    Ruhun tutacaktır bizi her gün elimizden.
    ···
  4. 16.
    -1
    iZiNDE

    Her dünya! Yeryüzü! Sarsıldı, yarın, çök,
    Neysen bugün göster: Delin, boşan , gök!
    Kendini yere çal, parçalanan tarih!
    Ey Timur, Atilla, Yıldırım, Fatih;
    Alparslan, iskender, Cengiz, Napolyon!
    Ey evvelce ölen yüzlerce milyon!
    Kafi değil gökten muhayyel tavaf:
    Kalkın mezarlardan, toplanın saf saf;
    Doğrulun: Gelen bir eşsiz kahraman,
    Doğrulun: Geliyor en büyük insan...
    • **
    ...
    • **
    Kaç yıldır Türkçe'ydi Tanrının dili;
    insana ne ilah ne sevgili
    Ne de ana-baba aratıyordu;
    Her an yaratıyor, yaratıyordu.
    Birlikte gönüller ona imanda,
    O ateş yanar da her damla kanda,
    Yolumuzda öncü, ışık hızdı O,
    Elimizden tutan babamızdı O,
    Ana şefkatiyle seven ilk erdi;
    Damarlarda kandı, gözlerde ferdi,
    Tekti, hepimiz, bizdendi, bizdi,
    O bizim her şeyimiz...
    Ecel, alacak ecel; ne yüzle kıydı
    Fani olmasaydı, o da Tanrıydı:
    Gerçi et-kemikti onun da dışı
    Ama semalara denkti bakışı
    Saçları alevdi, ruhu alevdi,
    Bütün dünya onu tanıyıp sevdi,
    Dünya baştan başa ona hayrandı.
    O eşi bir daha gelmez insandı
    On bin yıldan beri aranan sancak...
    Bir-iki çocuğu nihayet beş-on;
    Biz şimdi öksüz on yedi milyon.
    • **
    O gitti, Türklük var; Türklük; Türklük var!
    Ruhumuzda inan, gözümde yaş,
    Acından tek kalbimiz, ödevde tek baş;
    Milyonlarca adım, tek hedef, tek iz;
    Onun davasının iradesiyiz.
    ···
  5. 15.
    -1
    KAHRAMAN

    Gölgen bir nur işledi güneşe vardığı gün;
    Seni gördük sesimiz Hak'ka yalvardığı gün,
    Seni gördük bir mazi dağları sardı ses ses,
    Bir Akdeniz dalgası buldu içinde herkes...
    Sana çıkar bu yurdun ararsak son yolu da,
    Kutlu bir Tanrı oldun güzel Anadolu'da.
    O kadar eskisin ki şimdi ruhumuzda sen,
    Bulursun bu sevgide asırları istersen.
    Ararsan bakışında uzun ovalar erir,
    Dinlersen gönül denen yüce dağlar ses verir.
    Bir dünya, bir millete düşman olduğu zaman
    Sana büyük hızını verdi nabzındaki kan..
    Dört sınırın ucunu getirdin bir araya,
    Dört bucak sevgisini topladın Ankara'ya.
    Sesin, bir tılsım gibi, yurdu dolaştı yer yer
    Ve senden öyle keskin hız aldı ki gönüller,
    Yüzyılda giden vatan bir anda geri geldi...
    Sonra sanki ruhunda kartal sesleri geldi;
    Sanki yeni bir ışık süzüldü gözlerinden
    Ve bir fert, tek başına, bir millet yarattın sen.
    Bastığın yer tarihten yer alırmış, yok, değil:
    Bir gününe bir tarih bağışlasak çok değil!
    Çok değil, kanımızın rengini süze süze,
    ismini döğmelerle işlesek göğsümüze..
    Çok değil göğsümüzün içine çizsek seni.
    isterse bundan sonra ufuk yansın, gök yansın;
    Çünkü sen bu milletin umduğu kahramansın...
    Gölgen bir nur işledi güneşe vardığı gün;
    Seni gördük sesimiz Hak'ka yalvardığı gün.
    ···
  6. 14.
    0
    kardeş senin ip adresin neden görünüyor
    ···
  7. 13.
    0
    biji serok apo
    konu kilit
    ···
  8. 12.
    -1
    ÇANKAYA

    Ey neftî gölgesinden uzanıp birkaç dalın
    Şeref rüyalarına dalan yeşil Çankaya!
    Nasıl kanatlarını sakladın o kartalın,
    Nasıl yettin yıllarca onu barındırmaya?

    O ki sarsıntısından taçlar düşerdi taçlar,
    Nasıl saydın korkmadan göğsünün çarpışını?
    Nasıl ateş almadı onu görmüş ağaçlar,
    içinde yanan güneş yakmadı mı dışını?

    Arzı oynatmak için yeterken her adımı
    Yanardağlar bulurken kül olmuş her yığın dağ,
    O seni yıkmadı mı, o seni yıkmadı mı?
    O eşsiz kahraman ki dünya ağırlığında:

    On milyon bel iki kat olmuşken eğilmeden
    Onda on beş milyonun boynu birden uzaldı,
    Tanrı, peygamber diye nedir, kimdir bilmeden
    Taptığımız ne varsa hepsi ondan şeklaldı.

    Şeref rüyalarına dalan yeşil Çankaya,
    Gölgesi baş döndüren bu sırrı anlat bize:
    Nasıl yettin yıllarca onu barındırmaya,
    Seni böyle ebedî kılan hangi mucize?
    ···
  9. 11.
    -1
    MUSTAFA KEMAL

    ilk adam
    Mavi gözlerle
    Baktı toprağa,
    Toprağın haritasını çizdi bayrağa
    Allah değil
    O yazdı
    Yedisinden kız çocuğum
    Hamur yoğurdu,
    Yetmişlik anam çocuk doğurdu cephe için
    ilk adam
    Mavi gözlerle
    Baktı toprağa,
    Toprağın haritasını çizdi bayrağa
    Allah değil
    O yazdı
    Alın yazımızı
    Ninem
    Saçına kına bağladığı bezle bağladı
    Kan akan dizlerimi...
    Geçti çıplak rakımlarıyla kavga yılları
    Elimden tuttular
    Şehrin geniş stadlarında toplananlar için
    Bana şiir okuttular
    Yeni doğanlar alkışladılar sözlerimi
    ilk adam
    Mavi gözlerle
    Baktı toprağa
    Toprağın haritasını çizdi bayrağa,
    Allah değil
    O yazdı
    Alın yazımızı.
    ···
  10. 10.
    -1
    *ATATÜRK'E

    Hiç kimsenin ağzından , ne babam , ne annemden ,
    Senden büyük bir varlık adını duymadım ben .
    Beynime sığabilsen , seni anlasam biraz ;
    Çünkü seni tarih te , ozan da anlatamaz.
    ...
    Sana güneş mi desem , Tanrı mı desem sana ?
    Ey Atam , kıvılcımlı gözlerinle bak bana.
    Önünde eriyerek ışığına kanayım,
    Beyaz bir çiçek gibi nurunla yıkanayım..

    Göğsümü gere gere nasıl ufka haykırmam ,
    Çünkü bütün dünyada en büyük insan Atam .
    ···
  11. 9.
    -1
    *ATATÜRK VE CUMHURiYET
    içten gelen hislerle seslerle söylüyorum ,
    bir Atatürk uğruna dünya yansın diyorum
    Dumlupınar yarattı , ruhları yeni baştan
    Her Türk kuvvet alıyor ruha doğan o baştan .

    Cumhuriyeti kurdu Türkün kutsal elinde ;
    Yaratmak , işte budur , Allahların dilinde.
    Kalbimin bahçesinden lale, gül dereceğim
    Her yıl cumhuriyetin yoluna sereceğim
    Mahir Abdumlu-Lise 2

    • HEYKELiN KARŞISINDA
    Ufukta sonsuzluğu çizen kudretli bir el
    Göklere yükseliyor ilah gibi bir heykel ,
    Bu varlığın önünde bir dakika dize gel
    Bu taş daha kutsaldır o kabenin taşından
    Leman Çiçekdağı-Orta 3. sınıf
    ···
  12. 8.
    -1
    Atatürk Marşı

    “Tanrı gibi görünüyor her yerde
    Topraklarda, denizlerde, göklerde;
    Gönül tapar, kendisinden geçer de
    Hangi yana göz bakarsa: Atatürk.

    Babasından önce onun adını
    Öğretiyor oğluna Türk kadını
    Ondan aldık yaşamanın tadını
    Bahtiyarız, bahtiyarsa Atatürk.”
    ···
  13. 7.
    -1
    BiZSiZ GiDiYOR

    Fecre benzettiği bayrakla kefenlenmiş Ata,
    Çıktı bir kor gibi mermer kapısından sarayın.
    Gönlümüz, bayrağı öğrendiği günden beri ta
    Duymamıştır bu kadar hüznünü yıldızla ayın!

    Gidiyor, gizleyerek sır gibi bizden sesini,
    Çıkıyor, ilk olarak bir yola Başbuğ bizsiz.
    Biz, ki dünyada, bırakmazdık onun gölgesini,
    Bu ne hicranlı seferdir ki beraber değiliz.

    Yürüyor, kalbimizin durduğu bir yolda değil,
    Kanlı bir gözyaşı nehrinde muazzam tabutun.
    Ey ilâhın yüce davetlisi, göklerden eğil,
    Göreceksin, duruyor kalbimiz üstünde putun!

    Sen ki Gayya’ya düşen on yedi milyon Türk’ün
    Dehşetinden sararırken yüzü yaprak yaprak,
    Onu bir hızla çevirmiştin ölümden daha dün:
    Tunç elin, yalçın iradenle kolundan tutarak.

    Ve bugün on yedi milyon geliyor bir yere de,
    Ebedî yolculuğundan seni döndürmek için
    -Onu yoktan var eden sendeki derman nerede?
    Gücü ancak yetiyor kabrine yüz sürmek için
    ···
  14. 6.
    -1
    BÜYÜK ATA'YA

    Koca bir güneşin akşam olmadan
    Dağların ardından sönüşü gibi,
    Millete can veren vatan yaratan
    Tanrı'nın göklere dönüşü gibi,
    Ölümün içimde bir yara, Atam.
    Derdimi kimlere döküp anlatam!,
    Vatanın dağları güz rengi aldı;
    Dün sabah tanyeri bayraktan aldı;
    Ne yıldız, ne güneş görmeyen gözlüm,
    Odamda resmine takıldı kaldı.
    Sana can verip de ben ölsem Atam!
    Derdim ki kimlere dökülüp anlatam!
    Ölüm bu vatanı koydu Atasız,
    Hepimiz öksüz, günümüz gece;
    ismini andıkça ağlayacağız,
    Dilimizde adın ilk ve son hece.
    Kör olsun sana yaş dökmeyen, Atam!
    Derdimi, kimlere döküp anlatam!
    Bağışla yanıldım, hayır ölmedin;
    Göklerde değilsin gönüllerdesin,
    Soyumun kalbine geçeyim dedin,
    Gönülden gelecek her zaman sesin.
    Her zaman ırkıma büyük Baş Atam
    Tanrılaş gönlüme, Tanrılaş Atam!
    ···
  15. 5.
    -1
    On bin yıl herkese boşa baş vurduk;
    Bütün bir ırk, seni aradık durduk,
    Sana geldik sonsuz mesafelerden;
    Sıyrıldık sayısız efsanelerden

    Tek sana inanan akıllarız biz!
    Sen selsin mecranda çakıllarız biz...
    Her yıl biz o damar,her yıl okan sen;
    Bak;Kalblerden çağıl çağıl akan sen.

    Seninle gönüller her an temasta
    "Atatürk" dendi mi doğrulur hasta
    "Atatürk" dendi mi dolar gözümüz;
    "Atatürk, Atatürk" bu, baş sözümüz.

    Başını bekliyor her boş duran diz;
    Biz bir gün saparsak fırlar kalbimiz.
    Yola düşer birden açtığın izde;
    Adın besmeledir her işimizde.

    Açan al gülümüz her sonbaharda,
    Yarın bir iskelet olsak mezarda.
    "Atatürk" çığrışır kemiklerimiz,
    Nimetinle dolu iliklerimiz...
    ···
  16. 4.
    0
    şukuladım panpa
    ···
  17. 3.
    -1
    Millet adın zikredelim bir kere;
    Vâcip oldur cümle işte Türklere.
    Şevk ile Türküm dese bir dem lisan,
    Dökülür cümle hüzün misli hazan
    ismi pâkin pak olur zikreyleyen,
    Her murada erişir Türküm diyen
    Mağra devri anda evler var idi,
    Türk yetişkin, başkalar barbar idi.
    Hak Teala çün yarattı Türk’ü ilk
    Dedi, ‘Üç kıta da olsun ona mülk.’
    Mustafa nurunu alnına koydu,
    ‘Bil! Kemal’in nurudur, ol nur!’ dedi.”
    Ger dilesiz, bulasız oddan necat,
    Mustafa-yı ba-Kemal’e essalat!”
    Ol Zübeyde, Mustafâ’nın ânesi
    Ol sedeften doğdu ol dürdânesi!
    Gün gelip oldu Rızâ’dan hâmile
    Vakt erişti hafta ve eyyâm ile.
    Mustafa’nın gelmesi oldu yakin,
    Çok alâmetler belirdi gelmeden.
    Der Zübeyde çünkü vakt oldu tamam,
    Kim vücude gele ol hayrülenam.
    Geçti böyle, nice ay nice sene
    Vakt erişti bin sekiz yüz ciksene.
    Merhaba ey canı canan merhaba,
    Merhaba ey derde derman merhaba.
    Merhaba ey asi millet melcei,
    Merhaba ey inkilâplar menşei.
    Merhaba ey baş halâskâr merhaba
    Merhaba ey ulu serdâr merhaba!
    Ger dilersiz bulasız şevkü necat,
    Can verin tek Türk’e râm olsun hayat.
    Ger dilersiz, bulasız kalktan necat,
    Atatürk’e Atatürk’e es selât.
    Ol zamanda eylemiş tâlim meğer,
    Mustafayı harbiyeye verdiler.
    Başka fanilerle farkı gördüler,
    inönü’de Atatürk’ü gördüler.
    Ger dilerseniz bulasız şevk-ü necat,
    Atatürk’e Atatürk’e selât...
    ···
  18. 2.
    -2
    Atatürk ekber!
    Atatürk ekber!
    Ancak O var Atatürk!
    Evliya odur,
    Peygamber odur,
    Sanatkâr Atatürk.
    Talihe hâkim,
    Zekâya önder,
    Doğma serdar Atatürk.
    Bunları geçti insan büyüğü:
    Kendi kadar Atatürk!
    Atatürk ekber!
    Atatürk ekber.
    Bizde O var. Atatürk!
    Ne evliya, ne de peygamber..
    Halkına yar Atatürk!”
    ···
  19. 1.
    +1 -3
    Atatürk’ün tapkınıyız. Her şey (O)’dur. Her yerde O var.
    Her gökte O eser. Her enginde O çağlar.
    Biz O’yuz. O, biz.
    Atatürk benim değildir.
    Atatürk senin değildir.
    Atatürk onun değildir.
    Atatürk;
    Benimdir, senin, onundur, acunundur, evrenselindir, geçmişlerindir, geleceklerindir, ilkesizliğindir, sonsuzluğundur.
    Her şeyde Atatürk!
    Yerde O! Gökte O! Denizde O!.. Varda O!.. Yokta O!
    Her şeyde O! ..
    Atatürk!
    Onun yüreği okyanustur: Türk için; yat için! Barış için; insanlık, insanlık, insanlık için köpüklenip dalgalanır.
    Her şey (O)'dur;
    (O) her şeydir.
    Her şeyde Atatürk!
    Yerdedir, göktedir, sudadır.
    Görünmezi görür! Bilinmezi bilir. Duyulmazı duyar!
    Sezilmezi sezer, ezilmezi ezer!
    Hep, her O’dur!
    Her şeyde Atatürk!
    Elimizi yüzümüze;
    Gönlümüzü özümüze kapıyoruz.
    Biz sana tapıyoruz!
    Her yerde; her şeyde; her işte, her gidişte; hep (O)!
    Hep (O)! Hep (O)! Hep Atatürk!
    Ey dilim bu ne dildir?
    Bu dili acuna bildir!
    Ah! Atatürk! En büyüksün en büyük!
    Bir dizginsiz at gibi, bırak beni koşayım!
    Gösterdiğin kırana coşayım, ulaşayım!
    Varsın! Teksin! Yaratansın!
    Sana bağlanmayanlar utansın!
    Ah! Nolaydın, nolaydın; sade Türk'ün olaydın.
    Altınsel oldun Atam!
    Evrensel oldun Atam!
    Mutlarda günler bana.
    Umulmaz ünler bana.
    Bu sesim:
    içten geliyor içten!
    Beni sen yaratmadın balçıktan kerbinten!
    Beni benden yarattın, kendini bana kattın Atam,
    Atam,
    Atatürk!
    En büyüksün, en büyük!
    ···