-
1.
-2vay yalanınızı gibeyim anca yalan tarihle bu kötü ve iğrenç şahsı güzel gösterebilirsiniz
-
-
1.
0Agla bebegim agla
-
1.
-
2.
0Şöyle diyordu Gazi Mustafa Kemal Paşa:Tümünü Göster
"Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken ingiliz, Fransız, Avustralyalı,
Yeni Zelandalı, Hintli kahramanlar!
Burada bir dost vatanın toprağındasınız.
Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz.
Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar!
Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız, bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve
huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır.
Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır!"
++++++++++++++++
30 Ağustos utkusunun ertesi sabahının erken saatlerinde Mustafa Kemal Paşa savaş
alanını geziyordu.
Binlerce Yunan askerinin cesetleri atların, topçu hayvanlarının ölüleriyle yan yana, üst
üste... Tüyler ürperten korkunç bir görüntü... Başkomutanın utku sevinci gölgeleniyor,
içindeki acı yüzüne, bakışlarına yansıyor.
"-insanlığı utandıracak bir görüntü bu. Ama vatanımızı savunmak bizi zorladı buna."
Bakışları biraz ilerde yere düşmüş bir Yunan bayrağına iliştiğinde ise dudaklarından şu
sözlükler dökülecek:
"-Bayrak bağımsızlık simgesidir. Düşmanın da olsa saygı göstermek gerek. Bayrağı
yerden kaldırıp topun üzerine koyun!" (8)
Şimdi de düşmanın elinden kurtarılan izmir'deyiz. Karşıyaka'da başkomutanın kalması
için, yakınları Yunanlılar'ın elinde tutsak olan bir baba oğul, evlerini hazırlamışlar. Bu
evde Yunan komutanları ve hatta Kral Konstantin de kalmış. Yunan Kralı, eve,
merdivenlere ayakları altına serilen Türk bayrağını çiğneyerek girmiş. Acılı baba oğulun,
izmir halkının içine işlemiş bu aşağılanma. Bu kere bir Yunan bayrağı aynı merdivenlere
serili duruyor. Öc alınacak, şimdi sıra Mustafa Kemal Paşa'nın Yunan bayrağını
çiğneyerek eve girmesinde:
"-Lütfedin, bu karşılıkla bu lekeyi silin!... "
Ne ki, Paşa'nın tepkisi hiç de bekledikleri gibi değil:
"-O, geçmişse hata etmiş; bir milletin onuru olan bayrak çiğnenmez, ben onun hatasını
tekrar etmem. Bayrağı kaldırın yerden"
Yunan'ı denize dökmüştü ama düşmanının onurunun ayaklar altına alınmasına izin
veremezdi.
++++++++++++
Mustafa Kemal Paşa'nın denize döktüğü, Anadolu'da binlerce vatandaşını savaş
alanlarında yitiren, ama Türk halkına her türlü zulmü reva gören, yaşlı, kadın çocuk
demeden insanları hunharca öldüren, kadınların kızların ırzına geçen o Yunanlılar'in
başbakanı Venizelos, Nobel Barış Ödülü Komitesi'ne bu ödülün Gazi Mustafa Kemal
Paşa'ya verilmesi için başvuracak. (14)
Venizelos, Mustafa Kemal Paşa'nın 1922 yazında General Townshend ile son
görüşmesinde, kolundaki saati çıkararak ona verdiğinde,
"-Bu saati bana Anafartalar'da bir Türk askeri, ölen bir ingiliz subayının kolundan
çıkardığını söyleyerek verdi. Saatin arkasında subayın adı yazılı. Bu subayın ailesini
arattım, bulamadım, ingiltere'ye döndüğünüzde ailesini bulur, saati verirseniz çok
memnun olurum." dediğini (15) bilseydi acaba yalnızca Nobel Barış Ödülü'ne aday
göstermekle yetinir miydi dersiniz?
+++++++
Gazi, Cepheden tirenle Ankara'ya dönerken geceyi Beylik Köprü istasyonunda,
kompartımanda geçirmişti. Soğuk bir geceydi, üşümüştü ve yorgunluğunu üzerinden
atamamıştı bir türlü. Sabahleyin yüzünden belli oluyordu yorgunluğu.
"-Uyuyamadım. Yastık, battaniye koymamışlar. Koluma dayanayım dedim, olmadı...
Setremi yastık yapayım dedim, üşüdüm. Velhasıl uyumak kabil olmadı."
Yahya Galip, üzgün:
"-Peki ama Paşam, niçin haber vermediniz?"
"-Hepsi benim kadar uykusuzdur, yorgundur; etrafı telaşa vermek, rahatsız etmek
istemedim."
+++++
Adamın canı burnundan geliyordu zaten. Yaşam güçtü. Tek avuntusu kasabanın
kahvehanesinde dumanını içine çekip savurduğu sigarasıydı. Ama o da bu kere zehir
gibiydi, kötü de kokuyordu. Şuradan buradan ucuza bulup buluşturduğu kaçak tütünü
sardığı sigara kağıdının satışını Tekel yasakladığı için o da ister istemez gazete kağıdına
sarmıştı. Gazete kağıdı yanınca da tütünün tadını berbat ediyor, bir de üstelik pis pis
kokuyordu. Hırsla çarptı ağzındaki sigarayı yere. Kendisine reva görülen bu zulmün
sorumlusu elbetteki hükümet ve onun başındaki Gazi Mustafa Kemal Paşa idi. O bastı
küfürü, sövüp saydı Gazi'ye...
Gazi'ye sövüp saymak!... Hemen tutuklanacaktı. Ama ceza davası açılabilmesi için yasa
gereğince, sözlerinin hedefi Cumhurbaşkanı olduğundan onun izni gerekiyordu.
Adalet Bakanı'na gelen soruşturma evrakını bakan da Gazi'nin önüne koyacak ve
vereceği izni imzalamasını isteyecekti. Ne ki, Gazi'nin sorusu karşısında şaşırıp kalacaktı:
"-Sen hiç gazete kağıdı ile sarılmış sigara içtin mi?"
"-Hayır efendim."
"-Ben içtim, o kadar berbat bir şeydir ki... Adam haklı, ben de olsam aynı şeyi yapardım.
Takibata lüzum yok. Zavallıyı serbest bırakınız."
Atatürk:Ben de Bir insanım
Yazar: Çetin Yetkin -
3.
0Vay anasını adamda dünyaları fethedecek merhamet var
-
4.
0Copy? paste
başlık yok! burası bom boş!