/i/Ben

Kendini ifade et !
  1. 3.
    0
    Azmine sağlık kardeşim ama burdakilerin çoğu Atatürk'ü anlayamayacak kadar cahil. Okumayan ve kendi tarihini bile bilmeyen bir nesil yetişiyor.
    ···
  2. 2.
    0
    Kaldırılmamıştır amk o kadar şerefsiz olamazlar
    ···
    1. 1.
      0
      malesef oldu 2 hafta önce
      ···
  3. 1.
    +1
    Şuan ortaokulda ve lisede inkılapçılık dersleri kaldırılmış durumda bu yazımın sebebi odur.

    EVET iLERiDE BÜYÜYECEK ÜLKEYi YÖNETECEK SiZSiNiZ
    KARDEŞLERiM BU YAZIYI HERYERDE YAZIN HERYERE YAZINKi BiZ GiDiNCE UNUTTURMASINLAR ÇOCUĞUMUZA TORUNUMUZA.

    ATATÜRK iLKE VE INKILAPLARI

    Cumhuriyetçilik:
    Atatürk devrimleri siyasî nitelik taşır. Çok uluslu bir imparatorluktan ulus devlete geçiş gerçekleştirilmiş ve böylece modern Türkiye'nin ulusal kimliği oluşturulmuştur. Bu kimliğin oluşmasında, kul nitelikli insanların yurttaş-birey niteliği kazanması önemli bir noktadır. Atatürk bunun yolunu, kısaca halkın kendi kendisini idaresi, yani demokrasi demek olan Cumhuriyet'te görmüştür.

    Halkçılık:
    Gerek içeriği gerekse hedefleri açısından bakıldığında. Cumhuriyet Devrimi ayrıca bir sosyal devrim niteliği de taşır. Başta isviçre Medeni Kanunu olmak üzere. Batı kanunlarının Türkiye'de uygulamaya konulmasıyla birlikte kadınların statüsünde köklü değişiklikler olmuş, 1934 yılında kabul edilen bir kanun ile kadınlar seçme ve seçilme hakkını almışlardır. Atatürk çeşitli ortamlarda, Türkiye'nin gerçek yöneticilerinin köylüler olduğunu söylemiştir. Aslında bu durum Türkiye için bir gerçek olmaktan çok bir hedef niteliğindedir. Halkçılık ilkesi sınıf ayrıcalıklarına ve sınıf farklılıklarına karşı olmak ve hiçbir bireyin, ailenin, sınıfın veya organizasyonun diğerlerinin daha üzerinde olmasını kabul
    etmemek demektir. Halkçılık, Türk vatandaşlığı olarak ifade edilen bir fikre dayanır. Gurur ile birleşen vatandaşlık fikri, halkın daha fazla çalışması için gerekli pgibolojik teşviki sağlar, birlik fikrinin ve ulusal bir kimliğin kazanılmasına yardımcı olur.

    Laiklik:
    Laiklik yalnızca devlet ve dinin birbirinden ayrılması anldıbına gelmez ayrıca eğitim, kültür ve yasama alanlarının da dinden bağımsız olması anldıbını taşır. Laiklik, devletin dini düşünce ve dini kuruluşların etkisinden bağımsız olması, ve genel olarak düşünce özgürlüğü anldıbına gelmektedir. Devrimlerin birçoğu laikliği gerçekleştirmek amacıyla yapılmış ve diğerleri ise laikliğe ulaşılmış olması sayesinde gerçekleştirilebilmiştir. Laiklik ilkesi akılcı ve dini siyasetin dışında tutan bir ilkedir. Osmanlı döneminde matbaanın geciktirilmesinde olduğu gibi dinin yenilikler karşısında nasıl tutucu bir silah haline geldiğini yaşamış olan Türkiye Cumhuriyeti kurucuları açısından dinin din dışı sivil yapı üzerinde yaratabileceği baskılan önlemenin bir aracıdır.

    Devrimcilik:
    Atatürk'ün ortaya koyduğu en önemli ilkelerden birisi de devrimciliktir. Bu ilkenin anlamı Türkiye'nin devrimler yaparak geleneksel kuruluşlarını modem kuruluşlarla değiştirmiş olmasıdır. Geleneksel kavramların bir kenara itilip modem kavramların benimsenmesi demektir. Devrimcilik ilkesi, yapılmış olan devrimlerin tanınıp kabul edilmelerinin çok ötesine geçmiştir.

    Milliyetçilik:
    Cumhuriyet devrimi ayrıca milliyetçi bir devrimdir. Bu milliyetçilik ırkçı bir yapıda değildir; yurtseverlikle sınırlıdır. Bu devrimin amacı, Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığının korunması ve ayrıca Cumhuriyetin siyasal yönden gelişmesidir. Bu milliyetçilik, tüm diğer ulusların bağımsızlık haklarına saygılıdır; sosyal içeriklidir; yalnızca anti - emperyalist olmayıp, aynı zamanda gerek hanedan yönetimine, gerekse herhangi bir sınıfin Türk toplumunu yönetmesine de karşıdır ve nihayet bu milliyetçilik Türk devletinin vatanı ve halkı ile bölünmez bir bütün olduğu ilkesine inanmaktadır.

    Devletçilik:
    Mustafa Kemal Atatürk yapmış olduğu açıklamalarda ve politikalarında Türkiye'nin bir bütün olarak modernizasyonunun ekonomik ve teknolojik gelişmeye önemli ölçüde bağlı olduğunu ifade etmiştir. Bu bağlamda, devletçilik ilkesini de devletin, ülkenin genel ekonomik faaliyetlerinin düzenlenmesi ve özel sektörün girmek istemediği veya yetersiz kaldığı ya da ulusal çıkarların gerekli kıldığı alanlara girmesi anlamında yorumlamaktadır. Ancak, devletçilik ilkesinin uygulanmasında, devlet yalnızca ekonomik faaliyetlerin temel kaynağını teşkil etmemiş, aynı zamanda ülkenin büyük sanayi kuruluşlarının da sahibi olmuştur.

    ATATÜRK'ÜN KENDi iFADESiYLE iLKELERiNiN TANIMI ITEMEL iLKELER
    1. Cumhuriyetçilik:
    Türk milletinin karakter ve âdetlerine en uygun olan idare. Cumhuriyet idaresidir. (1924) Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. (1933) Cumhuriyet, yüksek ahlâkî değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir... (1925)
    Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilâtıdır ki, onun adı Cumhuriyettir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir. (1925)

    2. Milliyetçilik:
    Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk halkına Türk Milleti denir. (1930)
    Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, istanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir soyun evlâtları ve hep aynı cevherin damarlarıdır. (1932) Biz doğrudan doğruya milliyetp erveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. (1923)

    3. Halkçılık:
    iç siyasetimizde ilkemiz olan halkçılık, yani milletin bizzat kendi geleceğine sahip olması esası Anayasamız ile tespit edilmiştir. (1921) Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum sistemidir. (1921)
    Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan oluşmuş değil fakat kişisel ve sosyal hayat için işbölümü itibariyle çeşitli mesleklere ayrılmış bir toplum olarak görmek esas prensiplerimizdendir. (1923)

    4. Devletçilik:
    Devletçiliğin bizce anlamı şudur: Kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsî faaliyetlerini esas tutmak; fakat büyük bir milletin ihtiyaçlarını ve çok şeylerin
    yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak. (1936)
    Prensip olarak, devlet ferdin yerine geçmemelidir. Fakat ferdin gelişmesi için genel sarfları göz önünde bulundurmalıdır. (1930)
    Kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılmaz; bununla beraber, hiçbir piyasa da başıboş değildir. (1937)

    5. Lâiklik:
    Lâiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti de demektir. (1930)
    Lâiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkânını temin etmiştir,
    (1930)
    Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz
    sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. (1926)

    6. Devrimcilik:
    Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların, (devrimlerin) gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görüşleriyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır. (1925)
    Biz büyük bir inkılâp yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa zütürdük. (1925) iL BÜTONLEYÎCl
    Tümünü Göster
    ···