astral travel agency

beni bilen bilir
(bkz: illuminati oldu olalı böyle deşifre görmedi)

sonsuzluğa doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

ikinci senaryom, yine yaşanmış gerçekler, yine gerçek hayattan kişiler

23 ocak 2012'de burada başlıyor panpalar

fragman

-sana, seni daha önce çok kez gördüğümü söyledim neden bana inanmıyorsun
x-çünkü ben de sana seni daha önce hiç görmediğimi söyledim

---

ayrı zaman dilimlerinde ortak bir aşk

---

-tam 422 yıldır dostum, tam 422!
x-422 ne?
-422 yıldır...

---

ruhları mı bedenleri mi gerçek, hangi dünya hangi zaman, kimse bilemiyor

---

-saat kaç?
x-okul servisini kaçırmana 3 dakika var
-ne servisi? lise biteli 12 sene old.. lanet olsun bu da ne?

---

astral seyahat acentası! yakında burada başlıyor

@3 şanslı bin

season 1 episode 1

m.ö 2551 - Mısır - Kahire

adam: yükleniiiiiiiiiinnnnnnnnnnnnn!

yüzlerce kişi bir adım ileri atarak sırtlarındaki halatı gerdirirler.

adam: yükleniiiiiiiiinnnnnnnnnnnnn!

o sırada kalabalığa komut veren kişinin yanına atıyla biri gelir. ikisi birşeyler konuşurlar. Sonra adam atına biner ve geri gider

adam: yükleniiiiiiiiiiiiin!

akşam olur... komutları veren adam barakasına gider. eşi deve eti haşlamaktadır. oturup yemek yerler. sonra eşi çok yorgun olduğu için erkenden uyumaya gider.

2 temmuz 2011 - fransa - paris

jean: yükleniiiiiiiiiiiiiin!
jean: tamam, sen atınla beraber geldiğin yere geri dön
jean: yükleniiiiiiiiiiiiiin!

diandra: marc! marc!
marceau: (uykulu) he ne oldu diandra, yine ne var?
diandra: marceau kalk, jean'in yine kabus görüyor olmalı
marceau: çok uykum var diandra, lütfen bırak uyuyalım
diandra: marceau lütfen gidip bakar mısın, bu çocuk artık beni ürtütmeye başladı
marceau: (gözlerini ovuşturarak yataktan kalkar) lanet olsun artık şu çocuğu annesine zütürsem iyi olacak.

marceau jean'in odasına doğru gider, kapıyı yavaşça açar ve jean'i dinler. jean rüyasında sayıklıyordur.

jean: hımm, deve etine bayılıyorum. sen yorgun görünüyorsun, bence hemen uyumalısın.
marceau: (kendi kendine) deve eti mi, bu lanet çocuk rüyasında ne görüyor acaba.

jean'in yanına doğru yaklaşır ve onu uyandırmak için omzuna hafifçe dokunur.
jean aniden uyanır

jean: baba!
marceau: ne görüyorsun rüyanda? deve eti mi yiyorsun (gülümser)
jean: aa baba, uyumam gerek lütfen beni yalnız bırak
marceau: tamam, ufaklık... tatlı rüyalar
jean: ışığı söndüüür!
marceau: tamam

diandra: ne oldu ne olmuş? yine mi kabus?
marceau: boşver tatlım. çocuğun hayal dünyası çok geniş o kadar...
diandra: annesine göndersek hiç fena olmaz... hem biz de başbaşa kalmış oluruz.
marceau: hımm öyle mi dersin (kadının üstüne çıkar ve sevişmeye başlarlar)

o sırada içeriden büyük bir gürültü gelir

marceau: (aniden yataktan fırlar ve bağırır) jean!!!

season 1 episode 2

o sırada içeriden büyük bir gürültü gelir

marceau: (aniden yataktan fırlar ve bağırır) jean!!!

marceau ve diandra koşarak jean'in odasına girerler. jean yatağında değildir. hemen aşağı kata inerler.

marceau: jeaan! jeaan iyi misin neredesin!
diandra: jean! jeaaan!

marceau ve diandra salona inerler

diandra: aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!!!
marceau: ammmaaan tanrımmmmm (ağlamaya başlar)

jean kendini asmıştır...

..3 yıl önce...

charleen: tanrı aşkına marc o daha 7 yaşında!
marceau: sorun da burada işte, seninle kalması gerekiyor
charleen: şey bak bunu yapamam, ben yoğunum ben çalışıyorum. senin gibi boşta değilim
marceau: bugün bir işe başladım.
charleen: sen, sen ciddi misin?
marceau: evet, çok önemli değil
charleen: tanrım, bu çok güzel bir haber marc... hadi söyle bana ne işi?
marceau: lokal bir seyahat acentasında müşteri temsilcisiyim.
charleen: hım..
marceau: şey, ama maaşı oldukça iyi, gerçekten... gerçekten iyi...
charleen: senin adına sevindim tatlım
marceau: evet, geçirdiğim kazadan sonra bu çok önemliydi...
charleen: jean için de sevindim. en azından benden harçlık istemeyecek artık
marceau: sen ne hasta ruhlu bir kadınsın, ne biçim bir annesin böyle
charleen: işte bu yüzden jean seninle kalmalı marc anlıyor musun?
marceau: peki... kendine iyi bak charleen
charleen: peki... tamam, görüşürüz
marceau: görüşürüz...

kısa süreli bir sessizlikten sonra

charleen: şey marc
marceau: charleen
charleen: ilk sen söyle
marceau: hayır, sen söyle lütfen
charleen: peki...
marceau: ?
charleen: seni seviyorum...
marceau: hoşçakal charleen

marceau arkasını döner ve yürümeye başlar. charleen de onu izler. marceau uzaklaşır, kar yağıyordur ve marceau'nun sigarasının dumanı beyaz gökyüzüne karışır...

@56 siz bana taş değil ekmek atıyorsunuz panpa. teşekkür ederim iltifatın için lakin en ufak benzerlik taşıyan bir kitap gösterir isen hesabına 100 milyon dolar geçebilirim. ama 3 gün içinde ispat edemezsen öleceksin

@61 süpermeni yazan da uçuyordu değil mi panpa?

@56 sana verdiğim süre doldu panpa, ailenle vedalaş