-
42526.
+5 -1yoksa biliyor olabilir miydi ?
hemen yazılmaya koyuldum
“eğer bulabilirsen bana da kullanıcı adı ve şifreyi atar mısın, içeriğini merak ediyorum” dedim.
“bilmem , olabilir, bakarız” diye sızlandı. belli ki vermek istemiyordu. büyük ihtimal bu para işini biliyordu.
“öyle deme, ben de görmek istiyorum” dedim.
“tamam atarım” dedi. rahatlamıştım. amacım paraları almak değildi, ama paraya da ihtiyacım vardı. bunları daha sonra düşünürüm diyerek bilgisayarı kapattım, kenara koydum. kemiklerim hala sızlıyordu, uyumaya çalıştım. en sonunda uyudum. saat akşam 10 sıralar uyanmıştım. istemsiz olarak ayağa kalkmaya çalıştım ama kemiklerim sızlıyordu. ayağa kalkamadım. içeriden televizyon sesleri geliyordu. dayım büyük ihtimal televizyon izliyordu. seslendim dayıma. anında odama doğru koştu. heyecanlı bir şekilde
“ne oldu bir şey mi oldu?” dedi
“beni doktora zütürebilir misin?”…..
arabayla eve gelmiştik. hemen yatağıma yatıp uyudum. dayım sabah patronla konuşmuş. patron maddi zorunluluklardan dolayı beni çıkarmış. sakatlanmamı da bahane olarak kullandı işte. şimdi ne yapacaktım. paraya ihtiyacım vardı. zaten zor bela bir iş bulmuştuk, o da elimden gitti. aklıma gelen ilk şeyi yaptım. telefonu aradım.”
“efendiiioommm” diye haykırdı herif.
“sizinle daha önce konuşmuştuk, deep web hakkında. parayı yarına kadar 5000 bitcoin halinde yollamanızı istiyorum.
“hımmmm, tamam bakarız”
telefonu kapattım. aradan yarım saat geçmeden yollamıştı. paysafecard ile hesabıma parayı aktardım. artık bilgisayardan para kazanmalıydım. daha önceden yaptığım gibi webmaster forumlarında işçilik yaptım. site kurdum, seo yaptım, para kazandım. aldığım 3-5 kuruştu. hiçbir işime yaramazdı ama hiç yoktan iyiydi. daha kalıcı bir yönteme ihtiyacım vardı. ayrıca bu halimle dayımlara da pek yardımcı olamazdım. dayımla konuşmaya karar verdim. -
42527.
+3Panpa bi tane uzun atıp ara vericem biraz
-
42528.
+1tamam yolla panpa ne zaman baslarsin tekrar yaz mutlaka
-
42529.
+2“o niye yeğenim, memnun değil misin bizden?”Tümünü Göster
“yok dayıcım, yanlış anladın. sana hakkımı ödeyemem. bir arkadaşım var, onun yanında yaşamak istiyorum, size daha fazla yük olmak istemiyorum.”
“o ne biçim söz öyle, seni istemediğimizi mi sanıyorsun?”
“yok dayı, ben sizin iyi niyetinizi biliyorum, fakat artık sadece orada yaşamak istiyorum.”
“peki sen bilirsin, şunu unutma ki istediğin zaman buraya gelip tekrar burada yaşayabilirsin.”
“sağol dayı”
diyerek uzaklaştım. kemiklerim sızlıyordu. zor bela odama tekrar gittim. internette başka bir semte ait ev ilanlarına baktım. artık şu mahallenin serserilerinden de kurtulacak olmam beni sevindiriyordu. 1+1 evlere baktım. kiralar çok pahalıydı. kendime uygun bir ev yoktu. 1 saat süren araştırmam sonucunda kendime uygun , zemin kat , 1+1 ev buldum. sahibinin telefonunu aldım ve arayıp kendisiyle konuştum. kira konusunda da anlaşınca bugün taşınmak istediğimi söyledim. o da saat 7 gibi eve gelebileceğini, o zaman anahtarı teslim edebileceğini söyledi. “tamam” dedim ve telefonu kapattım.
valizimi hazırladım, odamdan çıktım. dayım
“ben bırakayım seni” dedi.
“yok dayı , hiç uğraşma, ben giderim”
“olur mu öyle şey”
“yok dayı, rica ediyorum” dedim.
“tamam, gidince ara “ dedi.
evden çıktım, daha 1 adım atmadan kapıyı tekrar çaldım. dayım açtı kapıyı.
“ne oldu evlat?”
“laptopumu unutmuşumda, getirebilir misin ? “ dedim
dayım sırıttı…
ev sahibimin gelmesiyle eve yerleştim. içerisinde eşyalar bulunmaktaydı. bu yüzden burayı seçmiştim. 0’ dan eşya alacak durumum yoktu. şimdi ilk iş olarak şu seri katillik işini halledecektim. tekrar aradım bizim kurbanı.
“bak güzel kardeşim, benim şakam yok. seni gerçekten öldürmek istiyorlar.”
“ulan beni niye öldürsünler dingil?” dedi.
“onu sen bileceksin” dedim.
“bi bas git işine ya bir daha ararsan savcılığa şikayette bulunurum” dedi.
kapattım. dingile bak ya, adamı öldürece(ğim)kler , bu gelmiş savcılık diyor. neyse sonuçta adam parayı yatırmıştı bana, başka birisini de tutma ihtimali olmadığına göre bu biraz daha idare edebilirdi.
aradan 2-3 gün geçtikten sonra internet bağlattım, bu işide hallettim. bu sırada hacker dostumdan haber geldi. sql açığından faydalanarak kullanıcı adı ve şifreyi çektiğini söyledi. bulabildiği en yetkili hesap yardımcı admin gibi birşeydi. ana hesaba erişememişti fakat yine de bir çok yetkisi vardı. bir çok. hesabın bilgilerini bana attı. girmedim. panelde kimliğimi bırakmak istemiyordum. şimdi bu herif bir delilik yapar, ukrayna’da olduğum için de beni bulup, suçu üzerime atabilirlerdi. bu konuyu bir süre düşündüm. sonunda işime yarayacak bir konuda karar kıldım... -
42530.
0Lan bu hikaye aog da vardi hatta bu is adami oluyo polis ariyor bunu amina koyim sacma sapan birseydi
-
42531.
-1şu anası gibişmişi atın sözlükten
-
42532.
0yaz hadi aq
-
42533.
0Rez reZ
-
42534.
+2Hg beyler devam ediyorum
-
42535.
+1hacker bloglarına girip “***(no name no cry)website accounts data (password, photos…) for sale !! select user, contact me ->***@***.com(no name no cry)
zaten benim gibi onlarca ilan vardı. daha çok facebook hesabı kırıyorlardı. ben de bir farklılık yapayım dedim. ukrayna’dan deep webe girecek pek kişi olduğunu sanmıyordum fakat yarım saat geçmeden ilk mail gelmişti. bir kızın profilinin şifresini istiyordu. her türlü ücreti karşılayacağını söyledi. 500 bitcoins istedim. kabul etti ve parayı yolladı anında. admin paneline ilk adımımı atmıştım. çok karmaşıktı ve lanet olası rusçaydı. 2 saat süren cebelenişim sonucunda kullanıcılar bölümünden bulmuştum kişiyi. bilgilerinin hepsi karşıma döküldü ve herife ilettim. “thanx man” dedi. “ı always change the mail adress. so follow my announcement.” dedim. yaptığım şey her iş sonrası yeni bir mail adresi açmaktı. !! önce güvenlik !! güvenliğimi bir nevi bu yöntemle sağlamaya çalışıyordum. fakat hemen yapamazdım. ilanımdan yavaş yavaş mailler gelmeye başladı. her birisinin işlerini sırasıyla yaptık. gün sonunda yaklaşık 1200 bitcoins elde etmiştim ve bunu hesabıma aktardım. bu böyle giderse çok iyi olacaktı. ama devam etmesi zor gözüküyordu… -
42536.
+2ukrayna’da deep webe girecek çok fazla kişi olduğunu düşünmüyordum. bu yüzden bu kadar kişinin gelmesi bile büyük bir başarıydı. artık daha fazla kişinin geleceğini düşünmüyordum. arkama yaslandım, acıkmıştım evde hiçbir şey yoktu. kemiklerimin ağrısı biraz dinmişti, ama hala ağrıyordu. cüzdanımı yanıma alıp dışarı çıktım. markete doğru ilerlerken yerde bir şey görmüştüm. mide bulandırıcı bir şeydi. yemekti sanırım, bozulmuş olduğundan dolayı dökmüş olabilirdi ama neden dışarı döksünler ki diye düşündüm. biraz daha yakınlaşınca anladım. birisi kusmuştu. kokusu çok kötüydü, kendimi biraz kötü hissettim, hemen yoluma koyuldum. marketten ihtiyacım olan şeyleri aldım, çoğu abur cuburdu ve aldıklarımın çoğunun ne olduğunu bilmiyordum. ilk defa deneyecektim. kasadan geçtikten sonra eve gitmek için yola koyuldum, başka bir yoldan da gidemezdim, daha yeni taşındığım için kaybolabilirdim, en iyisi kusmuğun olduğu yerden hızlıca geçmekti, öyle yaptım. eve gelmiştim. hemen birkaç abur cuburu çıkarıp yedim. tadı oldukça kötüydü, hiç beğenmedim. türkiye’deki abur curburların neredeyse hiç biri yoktu. bu yüzden yeni bir tat keşfetmek için her birinden 1 tane almıştım. yedim ve uyumaya çalıştım, kulaklarım ağrımaya başlamıştı, nedenini bilmiyordum fakat uyumamı engelliyordu. zar zor uyudum. sabah kalktığımda yanağımın arkaları hafiften şişmişti ve iyice ağrıyordu. büyük ihtimal kabakulak geçiriyordum. küçükken geçirmemiştim, bu yüzden şimdi geçirebilecek olmam gerçekten can sıkıcıydı. 1-2 güne geçer olmasını umdum. biraz bir şeyler atıştırdıktan sonra bilgisayarı açtım. mailime baktım , 3 kişi daha hesap isteğindeydi. işlerini hemen hallettim. biraz haber sitelerini okuyayım dedim. pek bir şey yoktu. zaten türkiye’ye kıyasla ukrayna’da hiçbir şey olmuyor demek mümkündü. çok sıkıcı diyebiliriz. bu sırada yanaklarımın arkası iyice şişmişti ve ağrıyordu. evet kabakulak olmuştum…
yanaklarım iyice şişmişti. ağrısı devam ediyordu. günü yatarak geçirmeye çalıştım, zor oldu ama başardım. -
-
1.
0kusmuğu yemeğe benzeten ilk insan amk
-
1.
-
42537.
+1saat akşam 7-8 gibi kalktım. kendimi biraz daha iyi hissettim. biraz dışarı çıkıp hava aldım. eve tekrar dönüp bilgisayarı açtım. deep webe girmedim. uzun zamandır facebook’a girmiyordum. bir bakayım dedim. 26 bildirim, 2 mesaj , 5 tane de arkadaşlık isteği vardı. bildirimlere tıkladım. çoğunun oyun isteği olduğunu gördüm. mesajlara tıklayamadan kusacağımı hissettim, tuvalete koştum, zaten boş olan midemden biraz sıvı bir şeyler çıktı. çok kötü hissediyordum. bu sefer hiç kalmayacaktım. uyudum, gece 2 sıraları bir ateşle uyandım. sanki evim yanıyordu. gözlerimi açtım, evin yandığı yoktu.
acilin yolunu tuttum -
42538.
+2 -1hastalık dönemim üzerinde fazla durmak istemiyorum, bu dönemi hatırladıkça gerçekten üzülüyorum. şunları söyleyebilirim, 1 hafta boyunca özel odada yattım, gözetim altında oldum. bu sırada geri döndüğümde yapacağım şeylere ilişkin planlarım vardı. en sonunda taburcu olmuştum, fakat her ay kontröllere gidecektim. menenjiti atlatmıştım, her hangi bir hasar bırakıp bırakmadığı konusunda testlerde yapmışlardı (geri zekalı olabilirdim). neyse geçmek istiyorum bunları.
aradan 1 hafta geçmiş ve seri katil işini geciktiğinden hala haber yoktu adamdan. insan bir arardı ama. ne yaptın benim işi diye? aramadı, durumu bildirmek için ben aradım (zaman kazanmak istiyordum) telefon çaldı çaldı çaldı. en sonunda bir kız açtı.
“alo” dedi.
“alo , siz kimsiniz tanıyamadım?” dedim.
“ben h***(no name no cry)’ in kızıyım” dedi. daha önceden konuşmuş olduğum kişinin ismini öğrenmemiştim. no name no cry felsefesiyle ilerliyordum çünkü. konuştuğum herif büyük ihtimal h*** olmalıydı. bunları hızlıca düşündükten sonra kıza döndüm.
“bu telefon h*** ‘ nın telefonu mu ?
“evet de siz kimsiniz?”
“h*** orda mı onunla görüşmek istiyorum?”
“kendisi 4 gün önce vefat etti”
“ne , nasıl yani?”
“trafik kazası geçirdi”…
"kaza mı ama nasıl olur?"
başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü. sevinmiş miydim üzülmüş müydüm pek anlayamadım.
"arabasıyla giderken bir kamyonun altında kaldı" dedi. fakat bunu söylerken ses tonu hiç de iç açıcı değildi. sm (sosyal mühendislik) konusunda bilgiliydim. yalan söylediği hissene kapıldım.
"başınız sağolsun" deyip kapattım. -
42539.
0Hadi aq
-
42540.
0panpa elim gibimde bekliyorum hadi yaz artik
-
42541.
0Rezervasyon
-
42542.
+2düşündüm, "bu adam neden ölür, nasıl ölür, bu kadar kolay mı, komplo mu"Tümünü Göster
sonunda bir yargıya vardım "gibtir et amk işim rahatladı oh be"
çok sevinemedim, telefonum çaldı ve tehlikenin farkına vardım.
numara türkiye'deki bir şebekeye aitti. tereddütle açtım.
"hello" dedi karşıdaki ses. arkadan garip garip sesler geliyordu.
"hello" diye yanıt verdim. "what's problem?"
"mr *** (no name no cry) ??? "
adımı duyar duymaz kapattım. ne oluyordu lan, nooluyor . bu kim , ismimi nerden biliyor, arkadan gelen sesler ne, nooluyor amk dememe fırsat kalmadan yeniden çaldı telefon. aynı numaraydı. soğuk kanlılığımı korumalıydım. telefonu açtım ve
"sorry, low battery."
"no problem mr. *** ." buralarda hatırlayamadığım bir kaç şey söyledi. sonra da:
"we are reserach a topic."
"what's about this topic?"
"ıt's about h*** (no name no cry)"
bahsettiği herif şu bizim ölen adamdı. acaba aramızdaki ilişkiyi mi anladılar diye iyici tereddüte kapıldım. kötü düşünceleri uzaklaştırmalıydım. ama bu kimdi ki amk ? nerden anlayacaktı?
"who are you?" dedim.
"turkish police"
e yok artık ebenin amı ? film mi çekiyoruz lan? (diye içimden geçirdim)
"nasıl" diye haykırdım, ulan geri zekalı, türk olduğunu niye belli ettin, beynini gibeyim diye kendime saydırdım.
"türk müsünüz?" dedi polis. hiç dikkat etmediğim nokta ise telefonda bir bayan vardı. bunu şimdi farketmiştim.
"ee şey ee evet" diye geveledim.
"bakın *** bey. h*** hakkında sizinle konuşmak istiyoruz."
"evet, de kendisi ölmemiş miydi?" oha, bu nasıl soru lan. iyice sıçtığımı farkettim. her kelimemde batıyordum.
"evet, bundan nasıl haberiniz oldu?"
"kızı söyledi, fakat neden bunu araştırıyorsunuz? trafik kazası geçirmedi mi? ne var bunda?" diye aslında benim de şüphelendiğim konuyu çaktırmamaya çalıştım. trafik kazasında ölmediğini ben de düşünüyordum. polisin bu telefonu üzerine emin olmaya başlamıştım."
"eee yani şey ölmedi, öldü de yani, size trafik kazası olduğunu kim söyledi?" diye geveledi bayan. benim bilmediğim düşüncesine kapıldı. olayın ne olduğunu bilmiyordum ama bu telefon görüşmesi derhal sonlanmalıydı.
"kızı söylemişti fakat şu an acelem var, bir toplantıya gireceğim sonra konuşursak iyi olur."
"yurt dışında mısınız?"
"evet de gerçekten acelem var, sonra arasınız olmaz mı?"
"bu önemli bir mevzu"
"neresi önemli, trafik kazası geçirmiş ölmüş işte."
"ee peki sonra konuşsak iyi olur fakat bu konu hakkında mutlaka konuşmamız gerek."
"sonra ararsınız" dedim ve kapattım. kadın kararsızlığa düşmüştü. çünkü gerçek ölüm sebebini açıklamak ya da açıklamamak konusunda bir fikri yoktu. bu yüzden de onun için de kapatmak daha iyi olmuştu.
"neyse olayı sentezlemeyi sonra yaparsın" dedim kendime. bir süredir deeep webe girmiyordum. biraz kafa dağıtmalıydım. açtım laptopu. -
42543.
0panpa az daha seri at lutfenn
-
42544.
+2irc kanallarında geziyordum. "tr hacker z" diye bir kanal gördüm. "gir anasını satayım" dedim. muhabbet derine benziyordu. kanal da 7 kişi vardı ve hararetli bir tartışmaya girmişlerdi. fazla zaman geçmeden garip nickli herifin teki mesaj attı.
"***.edu.tr hacked !"
şaşırdım, edu.tr ler den database sızdıranı gördüm fakat hackleyeni hiç görmemiştim.
"oo adamsın" felan diye mesajlar geldi. şu garip nickli heriften 2. bir mesaj daha geldi.
bir link atmıştı. linke tıkladım, yüklenmesini bekledim, bekledim bekledim ve "ahan da girdi" dedim.
sitenin database si
ne işime yaracakki diye düşündüm. irc kanalına tekrar baktım.
"you are banned"
gibtiri çektim. ne diye banlarlar ki diye düşündüm.
"yoksa, hadi be olamaz??"
database de hocaların, öğrencilerin, çalışanların bilgileri ortadaydı. bu kişisel bilgilerle bir kişinin hayatını karartmak çok kolaydı. sahte şirketler, hayali ihracatlar... bir de bulunduğumuz yıla bakarsak daha da kolaydı.
ulan neden banlarlarki diye yine düşündüm. sadece tanıdık herifleri felan mi tutuyorlardı ki?
neyse ipnelik değil mi,
aradım üniversiteyi. normalde gibsen böyle bir şey yapmazdım. o an ki kafamı hayal bile edemiyorum.
telefon çaldı, açıldı ve o arada tam tam tam diye kapının yumruklanma sesi geldi. daha hiç konuşmadan telefonu yüzüne kapayıp kapıya gittim. bir binlik seziyordum. kimseyi tanımıyordum, kapım niye çalınsın ki?
"belki de dayımdır" düşüncesiyle delikten baktım.
"hassssssssss"
polisti.
aklıma o an her türlü şey geliyordu. acaba şu ölen herifin şeyi mi? yoksa deep web de başıma açılan bir bela mı? kapıyı açmak zorundaydım. delikten bakarak evde olduğumu belli etmiş oldum. çünkü ışık kesilmişti.
açtım kapıyı.
hemen eve girdiler ve alt kattaki evin balkonuna inmek için benim evi kullanmak istediklerini söylediler. sebebini sordum.
"evde silahlı bir hırsız bulunuyor" tarzında bir şey dediler. tam olarak böyleydi herhalde. çünkü o anki heyecanım ve ödümün takuma karışmasıyla bir şey anlayabilecek modda değildim.
5 dakika sonra polis evimden ayrıldı, 15. dakikada apartmandan adamla çıktılar.
"helal olsun, adamlar işi biliyor" diye içimden geçirdim.
hiçbir şey olmamış edasıyla odama gittim. ne yapacağımı hatırladım. -
42545.
0devam panpa