0
verdikleri sözlere pek itaat etmez asosyal insan… yanlış anlaşılmasın yalancı değildirler, sadece asosyaller.
“gelirim” denir o an için, düşüncenin özünde de gitmek vardır ama gece olur, yatakta kendisiyle başbaşa kalan
asosyal kararını tekrar tekrar gözden geçirir. genelde verilen karar “ne işim var benim orda yaa, açarım tv’mi,
otururum internetimin başına ohh mis gibi” şeklinde olur. sonuç olarsak asosyal hep evdedir…
asosyal sinemada…
utana sıkıla bilet gişesine gider. “falan filme 1 bilet istiyorum” der. gişedeki kız koltuk planını ekranda göstererek sorar:
“nerde izlemek istersiniz…?” her zamanki gibi en ön sıra bomboştur… millet manyak mı perdenin tam önünde izlesin…
asosyal parmağıyla en ön sıranın köşesindeki koltuğu işaret eder. maksat dikkat çekmemek…
asosyal okulda…
bir asosyal yüz alacağını bilse bile tahtaya kalkıp soru çözmez ya da sözlüye kalkıp sorulan sorulara cevap vermez…
konuyu çok iyi bilse bile içindeki tedirginlik, diğerlerinin onun hakkında düşünecekleri oraya kalkmasına engel olur…
asosyal ve minibüs yolculuğu…
minibüste genellikle en arka yada arkaya yakın bir bölüm seçerler… nedeni basit: para alışverişi.
zaten bulunduğu ortamdaki diğer insanlarla dip dibe durmanın sıkıntısını yaşayan asosyal birde
minibüse yeni binenler ile şöför arasındaki para trafiğine alet olursa, o yol bitmez, çekilmez…
bununla da bitmez asosyalin minibüs yolculuğunda rastladığı zorluklar: ineceği yere yaklaşmasına
rağmen o üç kelimenin asosyalden önce söylenmemesi. genelde işini bilenler şayet ineceği yere yakın
bir yerlerde minibüs durarsa, orada iner ve eve kadar yürürler..
asosyallerin kıyafetleri…
asosyaller hep aynı şeyleri, yıkamaya üşendiklerinden dolayı giymezler. bunun asıl nedeni giyisi
reyonundaki görevlinin “size de çok yakıştı, sanki bunu sizin için üretmişler, ben olsam kesin alırım”
gibi sözlerine karşı “beğenmedim, almayacağım” diyememeleri ve bu sebepten dolayı alışverişe çok
zorunlu kaldıklarında çıkmalarıdır…
asosyal ve ara sokaklar..
nerede bir kestirme, nerede unutulmuş bir yol varsa hepsini bilir asosyal. çünkü o daima tek olmayı,
gözükmemeyi sever. gideceği yer neresi olursa olsun, onun daima girecek bir ara sokağı vardır.
bu yüzdendir ki telefonu yada parası gasp edilenler, vücüdunun bir bölümüne bıçak sokulanlar çoğunlukla asosyallerdir…
asosyal ve gece…
geceyi sever onlar… yıldızları izlemeyi yada mehtaba karşı sabahlamayı sevdiklerinden değil.
karanlık olduğu için, onları saklayan bir örtü olduğu için severler geceyi. hem geceler ıssız da olur.
bir taşla iki kuş misali; dilediklerince gezerler geceleri. ne onları izleyen gözler vardır ne de o dehşet
verici kalabalık…
asosyal ve çalan telefon…
evde yalnız kalmak kadar güzeli varmıdır asosyal için? ama bu güzelliği bir anda bozar çalan bir telefon.
telefonu açacak kimse yoktur evde ondan başka… hele de arayan kişi özel numara ise korkusu kat kat artar.
“alo” demek kadar korkutucu birşey daha yoktur dünyada…
asosyal tatilde…
deniz, kum, sahil gibi tanımlara kesinlikle uzaktan bakmakla yetinirler… mayo yada benzeri şeyler giyerek
denize girmek, kumsalda güneşlenmek hele hele de bunu o kalabalıkta yapmak… i̇leride bir ada satın alındığında
belki gerçekleşebilecek olan bir rüyadır
Tümünü Göster