assassins dergahındaki yıllarımı anlatıyorum

tam sol kolumun üstüne düşmüşüm. acayip acıdı, dedim kesin kemikte zedelenme oldu. sonra şansıma ezio abi başımızda belirdi. bizim sınıfın antremancısıydı ezio abi.
nabıyosunuz lan siz burda?? dedi.
benm bişey demedim. bu b eni düşüren yavşak ağlamaya başladı. hocam yemin billah ben bişey yapmadım diye. ben yerden kalktım bu sırada. ezio abiye baktım sinirden kıpkırmızı kesilmiş. bağırmaya başladı çocuğa: http://inci.ca/u9lyh5mtv8
çocuk ta kaçtı hemen tabi naapsın.

okuyan varsa rezerve alsın arada

çocuk kaçarken de ezio abi bana sordu: nooldu olum lan
ben de önemli bişey yok bişey olmadı falan diye geçiştirmeye çalıştım. ezio abi sinirlendi:
lan doğru düzgün anlatsana dıbına koduğumun çocuğu diye. ben de ne olduğunu tam olarak anlattım.
şimdi o çocuğa disiplin cezası verirsem ya da ortalıkta ağzına sıçarsam olmaz, dayak yediğinin herkes öğrenir. bu huur çocuğu seni resmi olarak dövmüş olmamalı. zaten bugün kılıç eğitiminiz var. counter atağın külliyatını öğreticem sana. dıbına bile koyucaksın onun o zaman dedi ezio abi.
bir heyecanlandım bir heyecanlandım. sanki arkaplandan yüzyıllar sonra bestelenecek bi müzik çalıyodu: http://inci.ca/u3di65i6z3

tabi müzik çabuk bitti. 50 saniye falan sürdü(kapatın yani oçlar soundtrack'i dinlemeye devam edin)

büyük bi iştahla ezio abiye tamam abi! dedim.
birlikte sınıfa gittik. okulun en geniş sınıfı burasıydı. her yerde envai çeşit silah vardı.

eğitime başladık. ilk ezio abi hepimizi ikişer ikişer eşleştirdi. ilk defa (aslında bu 2. olıucaktı) samandan bi adam yerine gerçek bi adamla dövüşecektim. ezio abi önce dodge'u, sonra da yapması kolay counter'ları öğretti. o sabah dayak yememin siniriyle karşımdaki çocuğa çok abanmışım. ezio abi sakin olmamı yoksa bacımı anamın amında assassinate edeceğini söyleyince sakinleştim. o gün kılıç eğitimi saat 15:00 a kadar sürdü. ders bitiminde sınıf dağılırken ezio abi beni yanına çağırdı.

bak slash in torunu henüz hazır değilsin. çok ilerleme kaydettin ama değilsin. nası olacan amk bi günde? seni döven eleman kılıç derslerinin üstüne fazla düşmemesine rağman adam 3 yıldır alıyo o dersi. bizim okulda bi gün antreman bi gün normal dersler var. ben sana normal dersler olan günlerde de 1-2 saat fazladan ders vericem. hadi git dinlen şimdi dedi.
teşekkür ederim sensey dedim.
ne senseyi amk assassiniz biz mentor diyeceksin dedi.
tamam mentor dedim
hadi git dedi.
kantine gittim. bizim sınıftan sevdiğim iki eleman oturuyolardı. gittim yanlarına. birer tane mercimek çorbası aldık.
http://inci.ca/uz6r4mvg_y
bakınız: http://nedir.dictionarist.com/mentor

______________________________________________________________________________________
yeter amk
ayraç
sonra devam edicem yoruldum
______________________________________________________________________________________

not: rezerve alın ağzınızı kırarım

____________________________________________________________________________________
devam
____________________________________________________________________________________

birlikte mercimek çorbası içtiğimiz arkadaşların adı berkay ve barıştı. berkay böyle kaslı maslı, fit vücutlu bişey, barış ise şişman ve sivilceli, evlat olsa sevilmeyecek tipten biriydi. ama ben seviyodum ikisini de.
çorbalarımızı içtikten sonra onlar maç yapmaya gitti, ben de antreman derslerinde çok yorulduğum için odama yatakhaneye gidip edebiyatçının önerdiği ''sokrates'in savunmasını okumaya başladım. kısa bir süre sonra okumaktan sıkılınca bahçede dolaşmaya çıktım. dolaşırken bi de ne göriyim.. beni döven orusbu çocuğunun etrafında kalabalık bi grup. bu gibko gibko espriler yapıyo buna gülüyolar falan... deli oldum. içimden dedim kisenin zütünden kan alıcam oğlum''
günün geri kalanını kalede tek başıma saman adamları döverek antremanla geçirdim.

O gün beni döven binin o denli popüler olduğunu öğrenince iyice hırs yapmıştım... bütün enerjimi derslere adadım. Pratik günleri olağanüstü performans sergiliyor, normal ders günlerinde ezio abiyle yaptığımız özel derslerin de hiçbirini kaçırmıyordum. Epey güçlenmiştim, bunu hissediyordum. Bu dersler 30 gün boyunca böyle devam etti. 31. Günün sonunda ezio abi bana:
‘hazırsın. Git de anasını belle şunun’’ dedi.
Çok heyecanlanmıştım

____________________________________________________________________________________________
---
devam edecek
---
_____________________________________________________________________________________________

bu ne lan 2 kişi mi dinliyo amk

3 kişi ne amk 4 olsa bari

@75 tamam yannançığım anlatıyorum

herkes okulun bahçesinde takılıyodu. ben de beni döven huur çocuğunu aramaya başladım. tıknaz bi huur çocuğuydu. baktım yine bu 5-6 arkadaşlarıyla şakalaşıyo. onlar da bunun o gibimsonik espirilerine gülüyolar. sokuldum yanlarına. bu bi espri yaptı:
lan ezio abi de daha gibi kalkmıyo burda eğitmenliğe başlamış cücük diye.
millet gülmeye başladı. ben dedim:
sen önce kendi gibini kaldır da sonra elaleminkini derd et dıbına koyduğumun pasifi
bu kızardı falan böyle arkadaşları ooo dediler. bana döndü:
-yine mi sen lan cücük? doymadın mı?
-doyamadım valla seni gibmeye.

@77 aynştayn beyler

benden lafı yiyince bu oç ışık hızında üstüme saldırdı. bileği çok hafifti, karı gibi vuruyodu bildiğin.
paso o saldırıyodu ama ben vuruşlarını hiç zorlanmadan blokluyodum. sonra boş bi anını yakalayıp counter'ı bastım. yere kapaklandı. dedim dıbına koydum ben bunun. ama geri kalktı oç. iyice hırslanmıştı. daha hızlı saldırmaya başladı. birkaç tanesini savuşturdum ve yine counter attack yaptım. daha hızlı saldırdığı için yere daha sert düştü. kolu kırılıyodu nerdeyse salağın. o ağrıyan kolla bi daha yerden kalkmaya yeltenince yerde bi tane daha geçirdim buna. kaldı yerde mal gibi. nerdeyse bütün okul etrafımızda toplanmıştı. ben buna haykırdım:
bi daha sataşacan mı lan senden küçüklere?
yok dedi
sopayla bi tane daha geçirdim.
bi daha nesilcilik yapacan mı lan?
yok
naaptım sana
sustu. sopayla zütüne vurdum.
-naaptım sana?
-amıma koydun
-hakettin mi?
-hı hı
daha fazla rezil etmeye gerek yoktu. hem bir kişinin yaptığını bir nesile mal eden nesilciliği biraz azaltmış, hem de intikamımı almıştım.
de hadi gibtirgit burdan dedim.
zar zor yerinden kalkıp topallayarak gitti.

dinleyen varsa rezervlesin

kalabalık dağılırken biri kulağıma bişeyler fılıdadı:
''yanlış kişiyi dövdün. tapınak şovalyeleri intikdıbını alacaktır.
tüylerim diken diken oldu. okulda bir tapınak şovalyesi yapılanması mı vardı yoksa? daha birinci sınıftayken nasıl böyle şeylere dahil olabilmiştim?

kulağıma bunları fısıldayan kişinin yüzünü göremedim. arkasından baktığımda ise aklımda sadece birkaç küçük ayrıntı kaldı. ama diğer öğrencilerle aynı üniformayı giydiğinden dolayı onu sonradan hatırlamam imkansızdı.
bu olanı ezio abiye anlatmalıydım. tam onun yanına giderken kafama tak etti:
neden okulun içindeki gizli bir tapınak şovalyesi yapılanması bir öğrencinin ve eğitmenin varlığından haberdar olmasını istesin?
kesinlikle mantıklı bir soruydu. bunu kulağıma fısıldayan kişi olanları hemen ezio abiye anlatacağımı biliyor olmalıydı. başka bir şeyin peşindeydiler.