-
26.
+1Su cs kisimlarini daha kısa gecebilirsin cok ayrintiya gerek yok oralarda
-
-
1.
0Sürekli aşk olmasın diye uzun tutuyorum, farklı bir soluk olsun en azından diye
-
1.
-
25.
0bu gecelik uzun uzun attım, sabah 7.30da kalktığım için uykum geldi panpalar kusura bakmayın, geç saate kalmak yerine uzun uzun attım ödeşmişizdir sanırım. Yarın devam etmek dileğiyle esen kalın,iyi geceler
-
24.
0Hemen aklıma babam geldi ama bişey yapmadan önce sordum ne olduğunuTümünü Göster
"Ne oldu anne?"
"Yok bişey oğlum"
"Nasıl yok anne ağlıyosun, kavga mı ettiniz? Eğer öyle bişeyse ve söylemiy.."
"Öldü oğlum."
"Anne kim öldü söyle,tek tek söyleyip çıldırtma beni"
"Fatma teyzen, daha akşam üstü yanında oturup birlikte kısır yemiştik, yarım saat önce kalp krizi geçirmiş. Kızı aradı 5 dakika önce, kurtaramamışlar." der demez gidip sarıldım. Teselli yaptığım en kötü şeydi belki ama elimden geleni deniyordum.
Sonuçta karşımda ki annemdi,her ne kadar yapamasam da onun için denemeliydim. Onun ağlaması benim için en dayanılmaz şey..
Ne kadar bişey yapmaya çalışsam da elimden gelen yetmemişti ona, gidip yattılar babamla,ben de tekrar bilgisayarımın başına döndüm.
inci sözlüğü açtım ve "nasıl p*ç oldum anlatıyorum" adlı hikayeye devam etmeye başladım.O hikayeye özel bir şarkı da bulmuştum."Allame&Görkem Tekdal - Yağmurunla Kal" her bu hikayeyi açışımda yandaki sekmede bu şarkıda olur ve bana hikayeyi okumam sırasında eşlik ederdi. Normalde neredeyse hiç dinlemezdim.
Bazı şeylere özel bir anlam yüklemeyi severdim, değişik bir özelliğimdi ama sonuçta beni ben yapıyordu. Bazen özel bir anlam yüklediğim kişiler bırakıp gidiyordu beni, bazen hiç yanımda bile olmadıkları halde gidiyorlardı.
Gece saat 4e gelirken yatağa uzandım ve uyumak için gözlerimi kapattım ama hayalgücüm onun yüzünü gözlerimin önüne getirmişti. Gözlerimi açtığımda karşımda koskoca bir siyahlık vardı. Hergün yatarken gördüğüm duvar daha önce hiç bu kadar dikkatimi çekmemişti.
Düşünmeye başladım. Onunla ilk karşılaştığımız zamanı, gülüşlerini,yağmurda bileğimden kavrayıp alışveriş merkezine sürüklemesini, farkındayım bunlar bizi ne sevgili ne de iki aşık yapardı.
Ama sanırım ben aşık olmuştum,ilk defa hissettiğim bir duyguydu bu.Ne yapacağımı bilemiyordum.Her gün gidip onu görmek için öğle sıcağında, izmir'de parkın birinde oturuyordum. Sırf onu tekrar görebilmek için..
Benim için fazla güzel olan şeyde elbet bir acı da olacaktı. Bugün onu daha önce hiç görmediğim -ki bu normal evden çıkmıyorum- bir çocukla gülüşürken,hem de bana selam verip gülüşürken görmek yeterince moral bozukluğuna sebep olmuştu bende. Canımı sıkan bişeyler vardı ama ne ona söyleyebilirdim ne de herhangi bir müdahalede bulunabilirdim. Daha aramızda fol yok yumurta yok. -
23.
0B'yi savunmayı seçti.B çöpten gelen adamı tek mermi ile öldürdü.A'da bomba kuruldu bildirimi geldiğinde C-5 i patlattı.Bir kişiyi daha öldürmüştü.Şimdi teke tek kalmışlardı.Biz helal dedikten sonra yine ölüm sessizliğine bürünmüştük.B ev'den baktı ama rakibi göremedi. Aşağı atlayıp A'ya giderken ortadan ses duydu ve sis atıp kaçarak A'ya girdi.Çözmeye oturdu,ses verip hemen kalktı ve rakibini beklemeye başladı. Ortadan gelen adamı öldürüp bombaya oturdu.9 saniye vardı ve çözmeye başladı. Kiti bitmişti ve yine heyecanlı bir son bekliyorduk. Sonunda zamanında çözmeyi başardı ve durum 4-4 oldu.
Son el ise rakibin kesin üstünlüğü ile bitti ve ilk etabı 5-4 kaybettik. Takım değiştirip devam ettik.F-rebels iken saldırımızın kuvvetini kullandık ve 5-3 kazandık. Genel toplamda üstündük ve o haritayı kazanmıştık. Karşı takımın as kadrosundan önemli bir adamı gitmek zorunda kaldı. Yarın devam etmek üzere anlaştık, bizim için iyiydi çünkü günümüzde değildik. Takım oyunumuz kazandırmıştı maçları.
Ben de biraz dinlenmek için AFK olmuştum. inci de okuduğum hikayeye devam etmiştim. Bilgisayar başından kalkıp su içmeye gittiğimde annem mutfakta ağlıyordu. -
22.
+1Anlat len ben dinliyom
-
-
1.
0sağol panpam yazıyorum
-
1.
-
21.
0Saat 8' gelirken oyunu açmış ve Hangar'da kendimi geliştirmeye başlamıştım. Keskin nişancı da iyi olmamın yanında kendimi tüfeklerde de geliştirmem gerekirdi.Aug A3 silahlar arasında en iyi kullandığım tüfekti. Hasarının yüksekliği de öldüremediğim kişilere en kötü hasar verebilme imkanı sağlıyordu.Tümünü Göster
9'a doğru klan toplanmış ve as kadroda ekgib olan Süleyman'ı bekliyorduk. işten dönmüş fakat yemek yiyordu.O sırada biz de muhabbet ederek zaman geçirdik. Süleyman da gelince as kadro tamamlanmış oldu ve maç yapmak için klan sunucusuna girmiştik. Erol abi geldiğinden beri herkesi saat 9 buçukta oyunda istediğini ve bir süprizi olduğunu söylüyordu. Süleyman da gelince süprizi sorduk. Klan sıralamasında birinci olan klanla maçımız vardı. Erol abi ile öğlen konuşup bu akşam için maç ayarlamışlardı.
Günün en önemli maını beklerken boş durmayıp maç attık ve antrenman yapmaya çalıştık. Güçsüz klanlara karşı farkla kazandığımız için pekte antrenman yaptığımız söylenemezdi. Maç saatine 5 dakika kala Erol abiyi arayıp takımın hazır olduğunu ve bizi beklediklerini söylediler. Maçın son raundundaydık ve hepimiz ataktaydık. Rakipleri beklememiz gerekirken saldırınca çok geçmeden eli kazandık ve hazır olan odaya gittik.
Online turnuva havasında ve son derece dikkatliydik.ilk olarak Downtown haritasında maç yapmak istediler. Erol abi bize güvendiğini söyleyerek kabul etti.Ct-Force olarak başladık ve ben ortaya yerleştim.
ilk elden oyun tarzlarını bilmediğimiz için hemen düşmüştük ve 5v2 kalmıştık.Ben ve Erol abi karşıdaki 5 kişiye karşı elimizden geleni yapmalıydık. Ortadan A bomba kuruluma geçtikten sonra hem ortayı hem de A kapısını kesiyordum. Ortadan çıkmaya çalışan birini vurduktan sonra yer değiştirdim.A arkayı kesmek için gizlendim.A arkada birini gördükten sonra elimde ki bombaları atıp kaçtım.
A da ki pencereden çıkmamla karşımda rakip görmem bir oldu. Elinde ki Aug A3 Black ile beni daha dürbün açıp zoomshot vurmadan öldürmüştü. Erol abi de bir kişi alıp ölmüştü ve ilk eli kaybetmiştik.
Ts'de organize olduktan sonra ikinci ele başladık. Rakip zayıf olduğumuz yerleri tespit edip 2 yerden toplu olarak gelip teker teker düşürdüler bizi. Beklediğimiz kadar varlardı. Gerek takım, gerekse bireysel yetenekleri fazlaydı.Ama bizde kolay lokma değildik, olmamalıydık.Erol abi sinirlenmeye başlamıştı ve artık bağıra bağıra komut veriyordu. Bize güveniyordu ve şuan onun güvenini boşa çıkarıyorduk. Üçüncü raunda başlarken bazı yerleri iki kişi tutacaktık öyle istemişti Erol abi. Dediğinden dışarı çıkmadık. Sanşımızın da yardımıyla kazandık. Oyun karşılıklı alınıp verilen ellerle 4-3'e gelmişti.Eli kaybedersek oyunu da kaybedecektik o yüzden dikkatli olmalıydık.
Yine istediğimizi yapamadık yavaş yavaş düştük ve sadece Süleyman kalmıştı bizden ve karşı takım ise 3 kişiydi. Kimse konuşmuyordu ve eli Süleyman'a bırakmıştık direkt olarak,ne karar verirse öyle yapacaktı. -
20.
0Onlara bakmayarak cips seçmeye çalışıyordum. Yanıma gelip "Harun naber?" dedi. Kafamı çevirip yüzüne baktım ve birşey söylemeden önüme döndüm. Yanındaki çocuğa dönüp "Konuşturmayı başaramıyoruz." dedi ve kısa bir gülüşme oldu aralarında..
Kendi kendime sinirlenmiştim ve kıskanmıştım. Rastgele bir cips seçip seçtikten sonra arkamı döndüm ve gofretlere bakmaya başladım. Onların uzaklaştığını düşünüp o tarafa döndüm ama ikisini konuşurken gördüm. Elimden ve dilimden bir şey gelmediği için bi tane gofret alıp çıkışa yöneldim. Kasada dururken yine arkama gelmişlerdi.ilk gördüğüm gün beni etkileyen ve geçen gün benim için gülen o yüzü şimdi hiç tanımadığım biri için gülüyordu.
Bir an önce çıktım ve eve gittim. Anneme seslendim fakat cevap gelmemişti. Mutfağa ve evin diğer odalarına giderken adını söylüyordum. Hiçbir karşılık alamamış ve annemi bulamamıştım. Ardından bugünün Çarşamba olduğunu farkettim. Annemin günü vardı. Komşulardan birinde olmalıydı, fortmantodan not kağıdı ve kalem bulup anneme not bıraktım.
EVE GELiNCE BANA SESLEN
Odama geçip bilgisayarın başına oturdum.Her zamanki gibi günlerimi oyunda ve inci de geçirmeye devam ediyordum. incide gördüğüm bi başlığı okuyup, kulağımda ki kulaktıktan müzik dinlerken omzumda bir el hissettim. Arkama döndüm, annem karşımdaydı. Tekrar önüme dönüp saate baktığımda saatin 17.28 olduğunu gördüm. Zaman hızlıca geçmiş ve annem gelip notumu görmüştü."Noldu oğlum?" dedi."Anne ben tatile gitmeye karar verdim. Değişiklik olur." demiştim.Bir anlık sinir ve kıskançlığım yüzünden normalde almayacağım bir karar almıştım. Annemde benim bu kararı vermeme şaşırmıştı."Tamam oğlum." diyerek mutlu bir şekilde gitti. -
19.
0Annemde gördüğüm bu davranış alışılmış değildi, yaklaşık 2 senedir oturup konuşmuşluğumuz yoktu ama bu sefer aniden konuşmak istediğini söyledi.Tümünü Göster
"Oğlum" dedi, sessizce cümlenin devdıbını bekledim."Bu yaz tatile çıkalım mı, ailecek gezmiş oluruz." dedi, düşünmek için kafamı öne eğdim. Aklımda ki olasılıkları tek tek sıralarken,"ben biraz düşüneyim, yarın söylerim sana" dedim ve annem odadan çıktı. Tekrar oyunun başına geçtikten sonra sabahın nasıl olduğunu anlamamıştım. Aktif bir klan olduğumuzdan ve benim gibi öğrencisi bol olan bir klan olduğundan yaz tatilleri sabahlara kadar online sıkıntısı çekmezdik. Bugün de o günlerden biriydi,8 tane liseli kalmıştık ve 2 kişi daha bulup kendimizi geliştirmek için maç yapmak istedik. Murat hem aynı okuldan hem de yaşıt olduğu 2 çocuğu arayarak davet etti,bi tanesini uykusundan uyandırmıştı ama neyse..
Gecenin 3'ünde 5v5 maç atacaktık, çocuklardan bir tanesi bize diğeri de karşı takıma geçti. Bizim takımın kaptanı ben karşı takımında Murat'tı. Murat'ta sniper da iddialıydı fakat Erol abi ikimizin attığı vs'yi izledikten sonra klanın keskin nişancısı olarak beni seçmişti. Maçlarda benden başka sniper alan olmayacaktı takımda,2 takıma bölünürsekte diğerine Murat'I verecekti ve Murat sniper oynayacaktı.
ikimiz içinde iyiydi yani bu uygulama, hoşumuza da gidiyodu açıkçası, bazen ben günümde olmadığımda Erol abiye söyleyip Murat'ın keskin nişancı almasını istiyordum. Murat'ta bileğinin hakkı ile oynayıp yanlış bir seçim yapmadığımı kanıtlıyordu bana..
Point Blank'te ustalaştığımız harita olan Blow City'de yapacaktık maçı, online konuşma programında takımları ayırdıktan sonra maça başladık.F-Rebels olarak başladık ilk oyuna ve ben sniper ile sol tarafta ki köprüye yöneldim, Murat'ta orda olacaktı büyük ihtimal, çünkü karşılıklı kapışmayı çok severdik.
Beklediğim gibiydi, Murat oradaydı,onu görmemle ölmem bir olmuştu,F4 tuşuna basıp klandan şaka niyetli biraz yardırdım *ama anlayacağını biliyordum.ilk eli kaybettikten sonra toparlanmamız gerektiğini söyledim takıma ve taktik verdim, herkes bir yerden gidip sıkacak ve yerini gösterecekti,ben Murat'ı indirdiğim zaman da köprüden gidecektik. Murat'ın mermisi sıyırdı resmen beni,21 canım kaldı. Benimki ise hedefini buldu ve onu öldürdüm.
Taktik işe yaradı ve eli kazandık derken oyunu 5-3 olarak kazanmıştık.1 saat daha böyle oynadıktan sonra dağılmaya başladık ve ben de yarın için enerjim olması gerektiğinden uyumak için yatağa atladım.
Aslında bişey yapacağımdan değildi, yine gidip parkta Nazlı'yı ve Avm yi gözleyecektim ama o sırada uyuyor olmamak için yattım.
Kalktığımda saat 2 olmuştu, üzerime temiz beyaz sweatshirtümü alıp çıktım,5 dakika sonra oradaydım.Bu sefer avm'ye girdim,2 tane çikolata alıp 15 dakika gezdim belki içeridedir diye fakat değildi. Dışarı çıktım banka gidip oturdum.
Karşıda 2 kişiyi gördüm, Nazlı bi çocukla gülüşe gülüşe Avmye giriyordu,bu kim diye düşünürken kendimi avm de buldum.
O anlık heyecan, sinir,öfke ve kıskançlık ile bir anda karar verip avmye girmiştim. Reyonlar arasında cipslerin olduğu yere gelip bekledim, bulunduğum reyonda abur cubur olarak nitelendirilen şeyler vardı ve her genç avmye gidişinde buraya uğrardı.
Derken tanıdık bir ses duydum, kafamı oraya çevirdim. Nazlı hararetli hararetli bir şeyler anlatıyordu, sonra kafamı önüme çevirdim fakat sanırım farketmişti beni.
Yanıma doğru yaklaştılar.. -
18.
0bunu nereden öğrendiğini merak etmiştim.Şaşırmıştım da ayrıca, sonra meyve suyu bakmak için yakınlarımızda duran teyzenin komşu Fatma teyze olduğunu hatırladım.Tümünü Göster
Annemin akıl tanıştığı nadir insanlardandı. Erken yaşta kaybettiğimiz anneannemin yerine koymuştu annem Fatma teyzeyi,bir derdi veya sıkıntısı olduğunda ona danışırdı. Muhtemelen benim 2 senedir evden ve 3 aydır odadan çıkmamam hakkında da konuşmuşlardı.
"Arkadaşımdı" dedim,"Ne zamandan beri bi kız arkadaşın var?" dedi,"Geçenlerde yine orada karşılaşmıştık,bu seferde selam verdi, adını bile bugün öğrendim, düşündüğün gibi değil" diyip odama gitim ve kapıyı kapattım.
Bilgisayarın başına oturup çıkarken açık bıraktığım oyunuma devam ettim.Bir asosyal olmamın avantajı olarak iyi bir fps oyuncusuydum. Keskin nişancı tüfeği ile gördüğümü indirme özelliğine sahiptim. Oyuna dikkat kesildiğimde kulağımdaki kulaklıktan gelen sesler haricinde dünyaya kapatırdım kendimi.
Zaten bir asosyalseniz oyundan tanıdığınız kişiler en yakınlarınız olur bir anda,bir süre sonra turnuvalara, daha da sonra birbirinizi ziyaretlere başlarsınız. Güzel bir şeydir bu bir bakıma ama güven sorununu aşmak lazım tabi..
Akşam da eve dönüp bizim klanla birlikte maç atmaya devam ederken karşımıza gelen ekibi tanıyordu bizim başkanımız.Çok sağlam oyuncuları bulunduğunu ve dikkatli olmamızı söyledi bize. Alışılmış bişey değildi bu,çünkü hepimiz sağlam oyunculardık ve takım oyununu becerebildiğimiz için rakip tanımazdık. Başkan, yani Erol abi böyle söylediğine göre demek ki zorluydu.ilk raundda ben ve karşıda takımda ilk elden bizim 2 adamımızı alan oyuncu kalmıştık ve ben sniper'dım, üzerine yürüdüm ve yerimi aldım.O da karşı taraftan üzerime doğru geliyordu, beni farkedip silahını çekti ama benim namlum çoktan onun üzerindeydi.
Omzumdan biri dürtmüştü ve tedirginlikle önümde ki adamı ıskalamıştım sonrasında da elinde ki tüfekle beni tarayarak 2. nişanı almama fırsat vermeden headshot ile öldürmüştü beni. Sinirle arkaya döndüm annem vardı karşımda "offffff anne of" diyerek sitemimi belli ettim.
"Anneye of denmez" dedi, inat olsun diye "of" dedim ve önüme döndüm, ölmüştüm ve raundu kaybetmiştik, Erol abi ne olduğunu sorarken özür dileyerek durumu özetledim."Tamam sıkıntı değil o zaman aslanım" dedi.
Annem kulaklığımı indirerek "Seninle konuşmam lazım" dedi."Oyunum bittikten sonra ne hakkında istiyosan konuşabiliriz,ama şuan karışma" dedim ve kulaklığı tekrar taktım."Ne zaman biter" dedi kulaklığımı boynuma indirerek,"Anne" dedim biraz sesimi yükselterek, sonra önüme dönüp oyunuma baktım ve ortalama bir hesapla "15 dakika" dedim."Tamam" diyerek odadan çıktı.
15 dakika sonra geldiğinde son raundu oynuyorduk, rakip beklediğimizden de zorlu çıkmıştı,ama boru değil biz de oyunun en güçlü 10 klanı arasındaydık.
Son raund harita üzerinde uzmanlaştığımız ve hepimiz kendi çapımızda güzel oynadığımız için eli almaya daha müsaittik.
Rakipler ilk 1 dakika içinde teker teker düşmeye başladı, bizimkiler iyi sıkıyordu.5v5 şeklinde oynadığımız oyunda şimdi ki kişi sayısı 4v1 di.Onlarda geride kalan 8 raundda vurduğu 15 adamla 1.olan ve muhtemelen takımın kaptanı dediğimiz kişi kalmıştı geriye.Biz de ise Erol abi,ben, Süleyman ve Murat kalmıştık. Süleyman ve Murat'ın canları çok düşük olduğundan aynı yeri koruyacaklardı, Erol abi ise diğer bomba kurulum alanını. Bana kalan bölüm ise ikisi arasında ki geçitti.
Süleyman ve Murat birer mermi ile düşerek Erol abiyi kızdırmışlardı. Yaptıkları hata hoşgörülürdü fakat amatörce olmasına kızmıştık. Erol abi koşa koşa giderken ben de diğer bölgeyi korumakla yükümlüydüm.
O sırada bomba kuruldu bildirimi ekrana, sesi kulaklarımıza geldi. Erol abi direk bombayı çözmeye oturdu,kit sayesinde yarı yarıya hızlı çözebilme imkanı vardı ve rakip ona sıkamazsa 5 saniye içinde bomba çözülmüş olacaktı. Erol abi çözerken karşısına çıkan adam onu öldürmeyi başarmıştı ama Erol abinin söylediğine göre canı azalmıştı.Ben de koştura koştura bomba kurulum alanına doğru gittim.
Rakip bende sniper olduğunu bildiği için rahatlıkla duruyodu kurulum alanında, direk çıktığımda görmüştüm onu. Muhtemelen o da beni görmüştü, etrafıma sıkmaya başlamıştı. Elimde ki sniperın dürbününü açtım ve nefes vererek bulunduğum yerden açığa çıktım.ilk vuruşta ıskaladım, çünkü çok zıplıyordu.
ikinci nişanı aldım tekrar çıktım bu sefer yine ıskalamıştım fakat 3 mermisi bana isabet etmişti ve 4.mermisi de kaskımı çıkarmıştı. Artık hem canım düşük hem de headshot yemeye müsait bir durumdaydım. Saniyeler azalıyordu ve bir an önce ya çıkıp ölüp oyunu kaybedecektim ya da öldürüp oyunu kazanacaktım.
Hemen dürbünü açıp dışarıya doğru çıktım ve rakibi göremedim, bizim takımdan "Aşağıda, aşağıda" seslerini duydum, kurulum alanının aşağısında ki çukura atlamış ve üzerime doğru geldiğini farkettim, dürbünü aşağıya indirip onun silahı eline almasına fırsat vermeden sıktım.Bu sefer istediğimi yapmıştım ve onu vurmuştum.Hem de "headshot" olarak. Takımdan "Helal be,koçum benim" tarzı nidalar arasında gülerek ve elimden gelen en hızlı şekilde bombaya koştum. imha etmek için oturduğum da 5.87 saniye vardı ve bombayı yaklaşık 5 saniye de çözüyorduk kit sayesinde, bütün takım heyecanlandı.Ben "alamadım beyler pardon" dedim fakat elimi çekmedim imha etme tuşundan.
Tam süre bitiminde yenildik derken 00.98 de bombayı çözmeyi bitirmiştim ve kazanmıştık, tebrikleri kabul ettikten sonra bir 15 dakika işimin olduğunu söyledim ve annemin karşısına oturdum. -
17.
06 saatte 1 part atiyorsun
-
-
1.
0ustam buradaysanız acısını çıkartırız geceye kadar burdayım ben 4e kadar telafi etmek istiyorum
-
2.
+1 -1Yazarsan okuruz miami maci bitince
-
3.
0en geç yarım saate bir girerim partları, kısa kısa atmak istemiyorum. isterseniz kısa kısa 10 dakika da bir de atarım farketmez
diğerleri 1 -
1.
-
16.
0Beyler burdaysanız yeni part atıyorum
-
15.
+1REZERVASYON
-
14.
+1dostum izmirin neresindensin ya :D izmirde oyle bir kız bulmak zor değil benim osurarak uzaya çıma ihtimalim daha fazla
-
13.
+2okuyan var mı
-
12.
+1Rezz Anlat merak ettım
-
11.
+1Yaklaşık 2 senedir evden çıkmayan ve son 3 aydır gülmeyi tamamen unutmuş beni bile güldürmeyi başaran bu kahkahası beni yine kendine bağlamıştı, niye bu kadar çok güldüğünü anlamamıştım, espri bile sayılmazdı verdiğim cevap.Bir an olsun kafamı böyle düşüncelerden uzak tutmak için kafamı salladım iki yana, içimden "bu seferlik böyle şeyler düşünmeyeceksin,en azından o yanındayken" dedim ve ona bakmaya başladım.Tümünü Göster
Toparlamıştı kendini "Yine çok güldüm ve yine rezil ettim kendimi, sende yanımda olduğundan bizi" dedi ve onda en çok sevdiğim kabuğuna çekilen utangaç kız tavrını takındı. Yanakları allaştı ve eliyle yüzünü yellemeye başladı.
Kafamı sağ tarafa çevirdim ve gördüğüm bir plastik tabağı alıp ben de ona yardım ettim,ilk başta şaşırsa da sonra eğlenceli olmaya başladı.
Buzdolabının önünde durup içinde ki içeceklere baktım, kendime kola aldım ve ona da sporcu olduğunu hissettiğimden dolayı kakaolu süt verdim. Alırken küçük bir çocuk gibi teşekkür etti ve kakaolu sütünü havaya kaldırıp sallamaya başladı.
Bir tane yaşlı teyze meyve sularına bakarken Nazlı'yı farkedip "Tövbe estağfurullah" demeye başladı.Ben de şaşırdım ve ellerini tutup aşağı indirdim.
"Çok eğlencelisin ama benim için bu kadar hareket fazla" dedim gülümseyerek,o da gülümsedi ve bıraktığım bileklerinden birini tekrar yukarı kaldırdı, eliyle kapişonumu arkaya doğru attı ve 3 numara saçım ortaya çıktı.
Öyle görmesi şaşırtmıştı onu çünkü etrafında kafasını nereye çevirirse çevirsin popüler kültürden dolayı neredeyse ib*e olan erkeklere rastlıyordu.
"Saçların" dedi, cümlenin devdıbını merak ettiğimi gösterdim ve "sana yakışıyolar" dedi. Bişey demedim, sonra aniden elini uzattı,"Daha adını bile bilmiyorum,ben Nazlı" dedi.
Durdum, elini sıkmak için elimi uzattım "Ben de Harun" dedim. Karşılıklı memnuniyetlerimizi belirttik ve kasaya doğru yöneldik. Aldıklarımızı ödeyip dışarıya doğru baktım ve yağmurun dindiğini gördüm. Dışarıya çıktığımda hayat normal seyrine dönmüştü, sokaklar canlanmıştı, kedi ve köpekler dolaşmaya başlamıştı tekrardan.
Dışarı çıktığımızda Nazlı "Benim gitmem lazım görüşürüz ve teşekkürler" dedi elinde tuttuğu kakaolu sütü göstererek."Rica ederim" dedim ve tekrar önüme döndüm, karşıya parka doğru yürüdüm.2 haftadır ziyaret ettiğim parkta başka bir çift oturuyodu anlaşılan oraya da gidemeyecektim ve evin yolunu tuttum.
Gittiğimde meraklı bir çift göz üzerimdeydi "Bu yağmurda neredeydin?" dedi."Islanmadım,avm nin birine girdim." dedim. "Yanında sarışın bir kızla?" dedi gözlerini üzerime dikerek.. -
10.
0akşama doğru yeni partı yazacağım, ilgilenen varsa duyrulur
-
9.
+2Tam karşıya bakarken onun alnını görebiliyordum, sanırım 1.76 veya 1.77 olmalıydı.
"Niye gelmedin?" dedi, arkama dönüp baktım başka birine mi sordu diye ama kimse oralı değildi, birkaç kişi elinde ki telefonlarından hala mesaj yazma peşindeydi, yaşlı bir amca gazetesini okumaya çalışırken Salim'de kulaklığını takmış oyun oynuyordu.
"Heey sana diyorum" diyen ses önüme dönmeme neden oldu, direk gözleriyle karşılaşan gözlerim mavi bir ateşe maruz kalmıştı resmen, gözlerinde ki mavi bir okyanus gibi beni içine çekip boğmayı istiyordu.
"Sen hiç konuşmaz mısın?" dedi ve gözlerini devirdi,ben ise kafasına düşen yağmur damlalarından dolayı onun için endişe duymaya başladım. Kolunu tutup onu yağmurluğun altına kendi yerime doğru çekip kendimi dışarı çıkarttım, aniden böyle bişey yapmama şaşırmıştı fakat biraz da memnun olduğu gözlerinden anlaşılıyodu.
Bileğimden kavradı ve çekti, anlaşılan güçlü bir kızdı. Spor çantasını düzelterek beni peşinden sürüklemeye başladı ve az önce beni çağırdığı avm nin kapısından girdik.ilk tanıştığımız yerde olmak benim için güzel bir histi, zaten bunun için beklemiştim yaklaşık 2 haftadır aynı bankta..
Reyonlardan birine rastgele giderken yine sessizliği bölen taraf o oldu."Bu havada neden sweatshirt giydin?" dedi, kafamı ona çevirip bakmamla gözlerini kaçırması bir oldu.Bir an için sorduğu sorunun yanlış olduğu hissine kapıldığını ve sıkıldığını anladım, oysa ben sadece onun yüzüne bakmak istemiştim.Ona bakmak gibi sade ve naif bir amacım varken başka yerlere varmıştı durum ve toparlamam gerektiğini hissediyordum.
"Yağmur yağacağını hissettim" dedim ve onun içinde bulunduğu sıkıntılı-utangaç tavır kendini kahkahalara bıraktı. işte en sevdiğim kısım, gülüşü. -
8.
+1Kafamın hizasında bir vücut vardı ve kafamı yukarı kaldırınca bizim sınıftan Salim'i görmüştüm, aslında ilk bakışta çıkaramamıştım ama onun kendine has saçlarından hemen çıkarmıştım onu, sanki doğuştan taralı gelmişti saçları, hafif uzatır ve eliyle sağa çekerdi saçlarını, kızları geç ben bile beğeniyordum çocuğun saçını..
O beni nasıl tanıyabilmişti ona şaşırmıştım diye düşünedururken Selim "Hadi kalk gidelim ne oturuyon burda lan" diye yağmurun sesini bastırmaya çalışarak konuştu. Birşey demeden kalkıp onunla gitmeye başladım.
O koşarak bir an önce sığınacak bir yer bulmak istediği için beni de çekiştiriyordu, çok geçmeden bi kafenin hızla açılan yağmurluğu altına girdik, oradaki 20 insan gibi yağmurun dinmesini beklemeye koyulduk.
Benim aklımda hala daha Nazlı vardı,'Gel' demişti bana, yanına gidip gitmemeye karar vermeden, sınıftan fazla muhabbetim olmayan biri tarafından sürüklenmiştim başka yöne.
Sessizce durup yağmuru izlemeye koyulduktan sonra Salim konuşmaya başlayarak dikkatimi dağıttı ve kafamı ona doğru döndürerek yağmuru izlemeyi kesmeme neden oldu.Tam bir asosyal olmamın karşısında saygıyı elden hiçbir zaman bırakmazdım, bana birşeyler söyleme zahmetine girmiş birinin yüzüne bakmayı bir gereklilik olarak görürdüm.
"Şurdaki kafeden çıktıktan sonra yürümeye başladım ve parkta tek başına oturan bu havada sweatshirt giyen salağın kim olduğunu merak ederek yürümeye devam ettim" dedi ve istemsiz olarak onun konuşmasına olan ilgimi kaybettim, dürüst biri olabilirdi fakat gereğinden fazlaydı sanırım. Konuşmasından seçerek aldığım bazı yerler "seni görünce şaşırdım" ve "cidden niye kimseyle konuşmuyon" cümleleriydi, fakat ben yine sessizliğimi koruyarak bişey demedim, kafamı yeniden karşıya çevirip yağmuru izlemeye koyuldum. Kafenin açılan yağmurluğuna gelen daha fazla insan yüzünden ben biraz dışarıda kalmıştım ve bulutlardan düşen iri tanecikli yağmur damlaları siyah sweatshirtüme gelerek üzerinde iz bırakıyordu.
Birden karşımda Nazlı belirdi. -
7.
+2Yaz tatilindeydik ve benim her gün dışarı çıkmam alışılagelmiş bir durum değildi.Hem de aynı saatlerde olunca şüphe oluşturuyordu. Annem ağzımı yoklar olmuştu, birşey yok diyip geçiştiriyordum her seferinde,"Aşık oldum, deli gibi seviyorum anne!" diyemiyordum.Hem nasıl diyeyim ki,ben hastalıktan ölsem kimseye haber vermezdim, zaten versem de ne olacaktı ki?Tümünü Göster
Arkadaşlarım desen hayır yok, sevgili desen o tamamen yok yani kimsem yok.
Temmuz'un sonuna doğru yine aynı yerdeydim. Hava kapalıydı, yağmur havası vardı kendi kendime "Yapma be olum burası izmir, kışın yağmur yağmaz, şimdi yazın ortasında mı yağacak." dedim. Mantıklı da konuşmuştum, izmir'de gördüğüm şiddetli yağmur sayısı yaşım kadardı. Böyle konuşurken güneş bulutların arasından göz kırptı, parçalı bulutlu bi hale gelmişti hava,ben kendi başıma oturduğumdan kendimle havadan sudan konuşuyordum, kafayı yicek hale gelmiştim.
Önümden geçen otobüsün siyah camlarında kendimi gördüm, siyah kapişonuyla oturan bir sosyopat vardı orda sanki, yanıma bu yüzden yaklaşmıyor olabilirlerdi..
Birden havada ki tek tük bulutlar beni konuşturmak istemezcesine yağmur yağdırmaya başladılar, hafif hafif yağıyordu, kısacası atıştırıyordu, sokaktakilerde şaşırdı, güneş açmıştı çünkü, birdenbire yağınca şaşırdık ister istemez.
Ben istifimi bozmadım, sokaktakiler de adımlarını serileştirmekle yetindiler. Aniden gök gürüldedi, ufak çığlıklar arasında yağmur bastırdı, bu sefer koşmaya başladı herkes, dışardan onları izlemek çok keyifliydi, tebessümlerime hakim olamıyordum. Koşuşturanlar arasında Nazlı'yı gördüm, yağmurdan kaçmak için Avm'ye attı kendini can havliyle. Kapısında durarak saçlarını kurulamaya çalıştı sporcu çantasından çıkardığı havluyla, anlaşılan antrenmandan geliyordu.
Biraz kurulandıktan sonra dışarıya baktı yağmuru izlemek veya dinmesini beklemek için,o sırada beni gördü. O sırada ki gülüşü beynime kazındı. Eliyle birşey yapıyordu, gözlerimi kıstım. Yağmur damlacıkları arasında onu görmek için. Eliyle 'Gel' işareti yapıyordu, beni çağırıyordu,bu benim aşık olmama yeter de artardı.Ben o an tepki veremedim,Avm'nin kapısını açıp 'Ne bekliyorsun, gelsene.' diyene kadar dünya yavaşlamıştı benim için.Bi anlık sarsılmayla kendime geldim. Arkamdan biri dokunmuştu, omuzumda bir el hissetmem benim için alışılmadık bir şeydi o yüzden ani bir hareketle arkamı döndüm.
başlık yok! burası bom boş!