1. 112.
    0
    hafiften kırılmıştı gökyüzü yüzünü göğe kaldırınca,
    bir kadının güzelliğini kıskanan afilli bir huurnun dualarını kabul eden gökyüzü.
    hafiften kırılmıştı gökyüzü.
    yer tümsek, yer kan, yer ölüm.
    hafiften kıvrandı bütün cesetler ayaklarımın dipnoktasında.
    bir ölümsüz ben kalmıştım bu topraklarda, bir aşk..
    elimi kaldırdım sonra. parmağımdaki soğuk,
    bileklerimi bağlıyan zincirimsi alyansı gördüm. ürktüm önce
    elimi kaldırdım sonra.
    2 ye yarılmış gökyüzünün ardından bir el uzandı,
    tutmadım. tutamadım.
    bir ses yankılandı gökyüzünden.
    "keşke tutsaydın eline değen eli, tutabilseydin."
    kan ter içinde uyandım.
    bu yazlıklarda bir salon vardı. salondan içeri girince bütün odalar gözüküyodu
    salonla odaları birleştiren kapıda gıcırdıyo ak
    dışarı çıksam millet uyanıcak. ama deli gibi de nikotin cekiyor canım
    dışarı çıktım kapı gıcırdıyınca teyzem ayaklandı
    - nereye dedi
    -hava alıp gelicem dedim
    - geç yat zıbar dedi
    - teyze hava alıcam işte diyip sigara içicem gibisinden bir el hareketi yaptım
    - git ne tak yiyorsan ye dedi.
    dışarı çıktım.
    dışarı çıkınca sevcanın sesini duyar gibi oldum.
    fakat cok gecmeden bir erkek sesi daha duydum
    kafamı pencereden dışarı cıkardım. sevcanı gördüm
    fakat bir gölge daha vardı.
    ···
  2. 111.
    0
    tekrarladı.
    dudaklarına değdi, dudaklarımdan sekip kulaklarına varan cümlem.
    tüm kelimeler yeni bir anlam kazandı.
    nice varlıklar, yaşamlar kaybolmuştu aşk uğruna.
    nice ölü vardı, sayısız yaralı, sayısız berduş, serseri, hali harap.
    nice dermanın tek şişede bulunduğu içki şarap ellerinde
    gökyüzüne bir küfür ediyorsunuz, yankılanıp size çarpıyor
    kutsal aşkın ağzından yere dökülen kelimeler.
    az da canım yanmamıştı aşktan halbu ki.
    kendi kendime kaşınıyordum. istiyerek gözlerine bakıyordum!
    acıyacağımı bile bile istiyordum onu.
    cok gecmeden geri dönmeye yeltenmiştik.
    zaten aileside geç oldugu için sevcan ile oguzhanı cağırmaya gelmiş,
    geri döndüğümüzde buldular.
    tekrar serdarla bira tokusturma sözü vermiştik
    yine bazı yalanlar söyliyip (yalan oldugunu anladım)
    kaçtı. asumana gittim.
    anlattım böyle böyle bir durum var diye.
    galiba seviyorum ben onu falan diye.
    -konusurum ben onunla dedi.
    dünyalar benim oldu amk
    tekrar çıkmadılar evden. bir yarım saat izledim onu evden
    gülüşünü seyrettim.
    gecede yankılanan kahkahasına şahit oldum.
    perdeyi düzeltirken göz göze geldik. elimde sigara
    elini ağzına zütürdü benim yaptıgım gibi. at onu dercesine
    bir hareket yaptı. daha derin çektim sigaramı
    daha derin üfledim,
    havada buz denizin hemen kenarında oldugundan.
    geceleri soğuk oluyor. o sogukda onu izledim.
    eve gittim. uyumaya çalıştım,
    uyudum. rüyamda gördüm onu.
    ···
  3. 110.
    0
    kalktık yürüdük. bir iki şebeklikle kızı güldürdüm. serdarda güldü
    serdarın sırtına zıpladım. ölüyodu amk
    sonra oguzhanla serdar sırtıma zıpladı ikisinde taşıdım
    sevcan ben arkada onlar önde yürüyor.
    konuşuyoruz sevcanla
    hafif sallanarak yürüyemeye başladı.
    havada soğuktu. üstümdeki hırkayı çıkardım sevcana verdim.
    sevcanda üstündeki oguzhana vermişti. böylede aptal bir cocuktu oguzhan
    hafif sallanarak yürüyünce eli elime çarptı.
    duraksadım. herşey bir anda durdu sanki,
    dalgalar, kıyıya daha nazik davranıyor,
    yetim çocuklar annelerine kavuşuyor,
    tanrı sokaklara inip bütün çocukların başını okşuyordu.
    herşey, daha renkliydi.
    herşey, daha lezzetliydi. liza sevcan ile oldugum
    tüm zamanlarda aklımdan cıkmış,
    duygularım sevcandan köşe bucak kaçmaya başlamıştı.
    ama ne yarar? sevcan sonunda duygularımın hakimi olmuştu.
    duraksadım.
    - ne oldu diye sordu sevcan.
    cevap vermeden biraderlerin yanına gidip soru sormaya başladım
    "en pişman oldugunuz an nedir?"
    aslında soruyu sormamın amacı en sonunda soruyu bana sormaları ve
    soruyu cevaplamam idi.
    -en pişman oldugun zaman nedir diye sordum oguzhana
    gibimsonik birşey söyledi, hatırlamıyorum
    serdarada aynısını sordum.
    onun dediğinide hatırlamıyorum.
    - sevcana sormadım.
    - bana sormucak mısın dedi sevcan
    - en pişman oldugun zaman ne zamandır dedim
    - benim pişman oldugum bir an yok, herşeyi istiyerek yaptım dedi
    biraz vakit geçtikten sonra
    - peki senin dedi
    - ne benim dedim
    - en pişman oldugun zaman dedi?
    - elime değen eli tutmamak veyahut tutamamak dedim.
    az önce uğruna bin askerin şehit olacağı ellerinin elime değdiğini ima ederek.
    ···
  4. 109.
    0
    ben bir iki taş çalmayı amatörce yaptım bilerek fark etsinler diye
    ıstakada 17 taş ile bittim
    aa sen taş çalıyosun triplerine girdiler
    tamam çalmıcam diye ikna ettim onları.
    - bilemiyorum "kumarcının lafına güven olmaz" dedi sevcan
    çalmadım ama harbiden
    yenildik. dondurma aldık onlara. serdar ile sevcan yediler.
    ulan ben yine kıskandım amk.
    cornet almıstım onun kapagını aldı cebine koydu
    - bunu asla unutmucam dedi
    kücük gülümsemeler oldu. yine okey başına oturduk
    yapıcak başka birşey yoktu
    sıkılınca bizim orda yeni yapılan bir ev vardı. orada inşaatcıların birinde köpek vardı
    yavru kurt. onu gezdirelim dedim
    - olur dediler
    gittik köpeği ben istedim. vermedi ak
    kız gidip isteyince verdi ama cok fazla güneşte durdurmayın dedi
    ak salağı yazlıktayız nasıl güneşde durdurmayalım
    tamam diyip köpeği bana emanet edip sevcana verdi
    neden inşaatcı oldugunu kanıtlamış oldu
    gezdiriyorduk. sevcan gezdirirken köpeği yanındaydım.
    bir 10-20 dakika sonra gezdirirken benim serdarın çişi geldiği için
    tuvalete gitti. bizde evin önünde beklerken ben tasmasından tuttum köpeğin.
    ellerimizin arasında var 3-4 santim.
    allahım, diyorum, allahım eli kaysın ellerime düşsün elleri..
    -hayır ben tutucam dedi
    - hayır ben diye tartışmaya başladık.
    tartışırken ulan deniz gibi asılmasın dudağıma dedim boşa dayak yemiyelim
    eli elime değsin kâfi.
    ne o elini getirdi, ne ben zütürdüm. köpekle gezmeye başladılar.
    eli elime değmediği için onun verdiği moral bozukluğu ile
    geçtim ben çay bahçesinde oturup sigara yaktım
    bir de çay söyledim. onlar köpeği gezdirdiler
    akşam oldu. geldiler köpeği zütürdüler
    bıraktılar. nerdeydin diye sordular.
    - canım sıkkındı dedim
    yemek yedikden sonra sahile indik.
    konuştuktan sonra hadi gezelim diye bi fikir attım ortaya ben
    serdarın da morali bozuktu.
    neden bozuk oldugunu sordugumda arkadaşım dayak yemiş onun için demişti.
    ···
  5. 108.
    0
    akşam oldugu için saat de 12-1 arası oldugu için ev halkı
    uyumuştu onların, sevcan ve oguzhan aynı evde yaşıyolardı
    kuzenler amk.
    anneleri halime abla hadi yarın oynarsınız çok ses
    çıkıyor diyerek hafifden gibtirin gidin dedi
    çıktık evden. serdarlada bira tokuşturucaktık lakin
    babası gelip onu eve çağırdı
    bende eve gidip yatağa uzandım. gözlerimi kapattığımda
    yatağıma yattığımda ve kafamı yastığa koydugumda
    genelde liza hep sarılırdı bana.
    onun ekgibliğini yaşadım. uyuyamadım bir süre
    gözlerimi kapattıkca kıskandığımı, sevcanın güldüğünü
    düşünüp kalbimi kendi kendime gıdıkladım.
    gıdıklandıkca icim saçmalama olum dedim kendi kendime.
    lizan var senin, yapma böyle şeyler.
    düşünme. uyu evde o bekliyor seni dedim
    o gece gözlerimi kapattığımda liza değil sevcanın yüzü geldi gözlerimin önüne
    sevcan girdi hayallerime, onunla el ele tutuşuyodum,
    onu öpüyordum. ona sarılıyordum.
    dediğim gibi çok fazla uyumayı sevmeyen biriydim. dolayısıyla
    sevcanı düşünmekten de o gece baya geç uyudum
    sabah 10 gibi kalktım. kahvaltımı yapıp, dişlerimi fırçaladım
    sahile indim. sigara içiyorum
    o sırada geldiler sevcanla oguzhan
    - okeye devam edelim mi dediler
    - müsaitseniz olur dedim
    - serdarıda çağıralım dediler
    - olur dedim
    gittik serdarı çağırdık. arka bahçeye masa çıkarttım
    tek başıma. hiç bir huur cocuguda gelip yardım etmedi
    okey masasını kurdular. oturduk oynamaya başladık.
    oguzhan ben serdar sevcan
    ···
  6. 107.
    0
    hepsinden beni yalnız bıraktılar diye inanılmaz derecede tiksindim.
    kafamın yarılması stresiyle sigara üstüne sigara yaktım çatı katında
    teyzem geldi. burda çamaşırlar var napıyosun sen diye bir fırça kaydı bana
    aşağı indim kapı önünde sigara içerken sevcan geldi
    merhaba demeden konuşmaya başlayınca telefon kulağında oldugunu anladım
    konuşmayı aynen yazıyorum;
    - hayır babamın oraya yerleşmicem
    - ya anne istemiyorum.
    - tamam anne görüşürüz
    - tekirdağdayım anne
    - bilmem ne sitesinin ordayım ( reklam yok )
    - tamam anne sende kendine iyi bak
    - görüşürüz
    selam verdi başıyla bende selam verdim gitti
    gittikten hemen sonra geri geldi
    - akşama bişeyler yapalım mı dedi
    okey oynamak yazlıklarda çok modadır hatta
    bizim yazlıkta okey, tavla turnuvası falan yapılıyordu
    - okey oynuyalım dedim
    bende küçüklükden beri okey oynadığım için ıstakanızdaki bütün taşları çalarım
    el bittikten sonra aa taşlar nereye gitmiş lan dersiniz
    - okeylendi. ben oguzhana söyliyim sen serdara söyle dedi
    serdara söyle diyince içimde hafif bi burukluk oldu
    kıskandım amk
    neden özelikle serdar diye düşündüm.
    gittim serdarı çağırdım. böyle böyle dedim
    akşama doğru okey oynamaya hazırlandık.
    dondurmasına dedik. ben oguzhan eş
    serdar sevcan eş di.
    yine içim hafif bi kıskançlıktan gıdıklandı
    ···
  7. 106.
    0
    balıklama daldım amk. hem kıza hava atıcam hem serinlicem diye
    yüz üstü daldıgımdan kafamın arka tarafını çarptım. kanadı
    birde derinmiş. eskiden yıkılmış köprü
    tekrar yapmışlar. kayalar alt tarafta kalmış ve anlamsız bir derinlik oluşmuş.
    kafamı tutuyorum. çıkamıyorum falan. gözlerimi kapadım
    lizanın yüzü geldi gözlerime. bir cesaret ile tek elimle kafamı tutarken
    tek elimle boğulmaktan kurtulmak için yukarı doğru çırpınıyorum.
    1 dakika falan boğuştuktan sonra denizle yukarı çıktım
    deniz bana hiç mi hayırlı gelmez amk
    iskelenin yan tarafında çıkmak merdiven var ordan iskeleye çıktım
    sitenin özel iskelesi oldugu için kokoş karılar yatmış güneşleniyordu
    su damlattım bir kaçının üstüne istemsizce
    - napıyorsun be sen burdan mısın diye ötmeye başladılar
    lan kafam kanıyo annesi gibik ne diyon
    hiç birini cevaplamadan. yürümeye başladım ama harbiden kanıyo kafam amk
    cıktıktan sonra onlara baktım.
    yoktular gitmişlerdi. bende eve doğru yürümeye başladım
    kafamı elimle tutuyorum ama durmuyor kan. açılmış yani kafam
    eve gittim. teyzemlerle kalıyorum evde pansuman falan yaptılar
    beyinde ne kadar çok kan oldugunu anladım amk
    kanı bir şekilde durdurdular bende içeri geçip yatağa uzandım
    bir kaç saat uyumuşum. iyi beyin kanaması geçirmemişim
    yoksa ölürdüm amk uyuyakaldığımda
    sonra teyzem uyandırdı beni. kalk oglum arkadaşların geldi falan
    - nerdeydin dediler
    - kafam yarıldı uyudum bende dedim
    - bişey oldu mu falan dedi sevcan
    kafam yarıldı amk salağı daha ne olucak
    - yok olmadı iyiyim dedim
    - biz sen gelirsin diye yürümeye devam ettik kusura bakma dediler
    - sorun değil dedim. yolladım amk cocuklarını
    ···
  8. 105.
    0
    - gel istersen dedi
    - isterseniz gelirim dedim.
    - ben gelmeni istiyorum dedi
    sırtını döndü giderken elini bel tarafına zütürüp gel gel işareti yaptı
    zütündeki kısa şhortu dikkatimi çekti
    bir yanda amerika bir yanda ingiltere bayrağı vardı
    peşinden gidince oguzhan sevcana bunu neden çağırdın diye fısıldadı
    duydum amk. nasıl zoruma gitti.
    - telefonu çıkarıp mesaj okurmuş gibi yaptım
    - neyse ben döniyim dedim
    - kal falan dedi sevcan
    - yok ya işim var dedim
    - kal olum dedi oguzhan da
    - peki dedim gönülsüzce
    - ee napıyoruz konusu tartışıldı
    herkes denize girelim, çay bahçesinde oturalım, bilmem ne yapalım derken
    ben yürüyüşe çıkalım dedim
    tekirdağda aşıklar tepesi var beyler belki bilirsiniz.
    o aşıklar tepesi hiç aşıklar tepesine benzemiyo amk
    çim toprak bide cam kırıkları, belli ki dayılar akşam demleniyo orda
    bira şişelerini kırıyolar gidiyolar
    yani terliksiz gitmek pek mantık işi dğeil ama yürüyerek
    gittiğimizden dolayı mecburi bir şekilde terliksiz gittik.
    arada bir muhabbet dönüyo 3 ünün arasında
    sevcanda sustukları zaman sen neden konuşmuyorsun diyo
    - siz konusun diyorum
    önüne dönüyo. tekrar muhabbet sende bize katıl falan diyo
    ama konusurken ben millete bakıyorum. hani oguzhanın dediğine
    zaten sinirim beynime vurmuş. yukarda güneş
    sağa sola bakıyorum millet bişe dese atarlanıcam.
    18 yaşımdan da gün almışım 25 haziranda.
    büyümüşüm yani.
    bir iskele vardı kaptan bilmem ne diye. kapısını açık gördüm. havanın sıcaklığından
    cıktım kosa kosa atladım.. ama nerden bilebilirdim alt tarafının taş oldugunu
    ···
  9. 104.
    0
    yaklaşık lizayla 2.5 senelik birlikteliğimiz vardı.
    cinsel birşey yaşamadık. zaten hayali bir arkadaşını gibmeye çalışmak
    bursadaki herifin ördeği gibmesi gibi bişey.
    yahut soda şişesine oturup ölümü beklemek.
    ertesi gün kız kumda balerin hareketleri yapıyordu,
    oguzhan yanında olmadığı için gitmek ne kadar doğruydu bilmediğimden
    sahile inip çay bahçesine oturdum.
    o da beni görünce merhaba tarzında elini kaldırdı
    bende kafamı öne eğip selamımı verdim
    oguzhan serdarla bir geldi ve sevcanla konuşmaya başladılar.
    ben çay bahçesinde gibik gibi sap sap bekliyorum.
    yanlarıan gitmeye cesaret edemedim
    serdar geri dönerken bende pesinden kosup atıldım boynuna
    - naber napıyosun falan dedim
    ama gibimde deil yani serdar. geri dönerken bende kızın yanına gitmek istiyom.
    gitti, dışarı çıkmadı amk.
    bende eve döndüm.
    meğerse başka bir kapıdan çıkıp sahile dönmüş. ya da ben
    eve dönünce sahile dönmüş çünkü su içip evden sigaramı alıp,
    sahile dönünce serdarıda sahilde gördüm
    ama benim evdeki işlerimi yapana kadar onun sahile dönme olayı, imkansız gibi bişey.
    ya zütüne motor takıp uçucak, ya da arka bahçeden gidicek
    bende sahile indim. sigara yaktım denize karşı, çay bahçesinin duvarlarında oturdum.
    bunlar konuşurken sevcan geldi
    - sen neden gelmiyorsun dedi
    - herhangi bir davet gelmedi bana dedim
    ···
  10. 103.
    0
    ben çok küçüklükten beri giderdim o yazlığa.
    çevrem genişti yani anlıcağınız, biraderler, ahpaplar.
    oguzhan benim birader gittim yanına
    - bu kız kim dedim
    - kuzenim dedi
    - adı ne dedim
    - sanane olum dedi
    haklı adam amk. kuzenine sarkıyoruz. yüzü hafif lizayı andırıyo
    düz saçları, uzun bacakları, 1.75 e yakın boyuyla beni benden aldı.
    - tamam eyvallah dedim
    biz denize gircez falan dedi. gibtirip gittikten sonra
    serdarın yanına gittim. yaklasık 15 senelik arkadaşım.
    deryayla küsüm, meryemle beni sevdigi konusunda anlaşamadık konuşmuyoruz
    diğer kızlarla az buçuk işim düşünce mesaj atıyorum.
    hayat bana güzel anlıcağınız.
    - oo kankam, oo biraderim triplerini geçtikten sonra
    onu, kıza yakınlaşmak için denize girmeyi ikna ettim
    girdik. girince oguzhanın yanına gittik.
    kız selam dedi
    öküz serdar a.s diye atlarken
    - merhaba diyerek cool biriyim havalarına girdim
    o gün beraber oynadık denizde. 3 abaza 1 kız
    adını sordum
    - sevcan dedi.
    - seni tanıyor muyum dedim
    - sanmıyorum dedi
    - birisine çok benzettim dedim
    - kime dedi
    - boşver dedim. (lizaya tıpatıp aynısı.)
    öylece kapandı konu. denizden çıkarken serdarla of bu kızı ne giberim
    neler yaparım abo diye düşünüp, lizanın km lerce uzakta
    beni beklediğini unutmuştum.
    ···
  11. 102.
    0
    hadi artık devam et amk
    ···
  12. 101.
    0
    hikayende rus, iskandinav falan var mı yoksa okumam
    ···
  13. 100.
    0
    aynen panpa devam fena gidiyorsun
    ···
  14. 99.
    0
    devam panpa
    ···
  15. 98.
    +1
    beyler okuyan varsa entry girsin de okuyan var mı göreyim bende. yoksa tek başıma anlatmaya devam edecem
    ···
  16. 97.
    0
    devam et panpa sıkı takipçinim
    ···
  17. 96.
    +1
    biraz yukarı çıktıktan sonra gördüm deryaları.
    - ne yapıyordun diye sorgulamaya başladı derya.
    - kızla konuştum falan dedim
    - sende mi seviyorsun onu dedi
    -hayır dedim
    - hmm iyi dedi
    trip atıyordu beyler. bildigin trip atıyordu amk
    daha ortada fol yok yumurta yok
    yine evimde liza. lise 3 ün sonlarına doğru deryayı halil denen bir çocukdan uzaklaştırmak
    için konuşma onunla dedim.
    içime bir his doğdu.. konuştu
    ve küstüm.
    4 gün boyunca yaklaşık telefonuma 100 mesaj geliyordu
    hiç birine cevap vermedim.
    sonra okula geldiğim bir gün ağladı yalvardı kabul ettim.
    halille konuşmucağını da söyledi.
    lise 3ün sonunda. deryayla tekrardan tartışırken küfür etti ve tekrardan küstüm.
    yeniden liza ile geçirmeye başladım günlerimi.
    lizaya ağladım, lizayla güldüm
    yaz geldi ve tekrardan lizayla ayrılık geldi.
    yazlığa vardım. zaten yazlıktaki cogu kişi akrabaydı.
    kumsala indim. her zamankinden farklı, hafif sakal
    saçlar yine incin ve uzun ( karı gibi değil )
    kumsalda onu gördüm.
    ···
  18. 95.
    0
    deryayla konuşurken küfür etmemesini söyledim.
    bir çok kız arkadaşım olmuştu
    meryem, simge, derya, feride, şule.. bunların tek vücuda bürünmesi halinde
    hala erişemediği biri vardı gönlümde ama; liza.
    o aralar şiir yazıyordum. hala karalarım
    bir gün okuldan kaçıp lunapark tarzı bi yere gittik. okulca
    dönüşünde ben derya ile oturdum. şiirimi okudum.
    yol böyle giderken. meryem geldi arkadan ağlıyarak
    - başardın tebrik ederim dedi deryaya dönüp
    - neyi başardın derya dedim
    - anlamadım ki dedi
    - siz ikiniz gülüşüyorsunuz. ben seni seviyorum tugay dedi.
    sustum.
    hepimiz en baştan okulun oldugu durakta inip eve dağılcaktık.
    ben-simge-tilbe-beyza-derya-mehmet birader vardı bide onlarla takılmıştım
    durağa inince. bekleyin dedim onlara neymiş bunun derdi
    gittim yanına. ağlıyordu omuzlarından tuttum
    - anlat dedim
    göğsüme koydu kafasını
    - seni seviyorum dedi
    oturduk bi yere.
    konuştuk
    - ben tak adamın tekiyim dedim
    - olsun dedi
    - seninle olmaz dedim
    - ama beni seviyor gibi davranıyordun dedi
    - ama değil dedim
    - ben gerçek aşkı arıyorum dedi
    - onu yalnış ülkenin yalnış bir coğrafyasın da arıyorsun. benim iklimim bol yağışlı.
    ıslanır kurak yanakların. yapma dedim
    - sen yapma dedi
    bu konuşma uzadı gitti. kızı bir şekilde ikna ettim bensizliğe
    kalkarken şunu söyledi bana
    - kaybettiğin zaman anlıcaksın, herşeyin değerini..
    dönüp baktığımda deryalarda gitmişti.
    yine dışarda yapayalnız ben.
    ···
  19. 94.
    0
    - ayaktasın dedi
    benle taşak geçiyor olabilirdi.
    - billur mu geçiyon benle dedim.
    - o ne be dedi
    - taşak mı geçiyon benle? kullanmıyorum hiçbirşey. dedim
    - daha demin kullandığını söyledin dedi
    uzun uzun kullanıyosun, kullanmıyosun muhabbetinden sonra
    onu da kullanmadığıma ikna ettim.
    lise 2 ye gidiyordu. takıldıgı bir arkadaş grubu vardı
    beyaz-simge-tilbe
    şöyle açıkliyim. beyza cok güzeldi. ama huurnun tekiydi
    gönlüm hafif ona kayma riskine girse de,
    eve girdiğimde lizayı gördüğümde,
    öptüğümde onu. hiç birşey kalmıyordu geriye.
    adı derya idi.
    göbek adını tahmin edin. deniz.
    gittikce iyi arkadaş olduk derya ile.
    mesajlarda arada bir tugayım çolakım derdi bana
    hoşuma da giderdi.
    meryem diye bir kızla tanıştım. aynı sebepden dolayı (uyuşturucu, hap vs.)
    uzunca yürüdük.
    - aileni seviyor musun dedi
    - evet dedim
    bana piskologluk yapıyordu aklı sıra.
    yok daha ergeniz. ondan böyle davranıyorsundur
    ama bişeyler kullanma. sigarayı bırak
    vs. vs diye beynimi gibti.
    meryem kim? deryanın en sevmediği kız.
    okulda popüler biri olmuştum. iyisiyle kötüsüyle tartışılmaz popilerlik
    bi entrymde demiştim kızlar bitik durumda erkeklere bitiyor diye.
    bu dedikodular kızları da benimle konuşmaya itiyordu sanırım
    bir kız gidiyor bir kız geliyordu
    ···
  20. 93.
    0
    panpa çok güzel gidiyodun. ama şu son entry'nin en sonundaki olmadı amk.
    ···