-
192.
0ardından mesajlaşmalar devam etti.
naber
nasılsın
neler yaptın
neler yapıyosun
ne yapıcaksın
sorularına combo yaparak cevaplar verdim
ve puan topladığımı inansam da geceye kadar mesajlaşmanın ardından
bir anda cevap vermeyişi, bölümü geçemediğimin
ve kaderimin tam ortasına "game over" yazmasının işaretiydi.
biraz bekledikden sonra iyi geceler yazdım.
tekrardan mesaj gelmedi. kötü düşünmedim hiç
uyudum. sabah günaydın yazar diye bekledim.
yazmadı, ben yazdım. bir yarım saat sonra günaydın mesajı
attı o da.
neden yazmadın diye yazdım.
gözlerim hep camdaydı,
belki bir şekilde evimi öğrenir,
belki gelir..
belki hayali gelir.
gelsindi artık.
özlemiştim kokusunu,
dokunamadığım ellerini,
özlemiştim işte.
akşam olunca mesaj geldi.
"görmedim. işim vardı."
ne işin vardı dedim.
sorguya çekiyordum. ama sanane dese herhangi bir şey diyemezdim.
ne işi oldugunu anlattı - hatırlamıyorum-
o gün iyi geceler diledi, bende diledim ve daha bi huzurlu uyudum.
böyle olur zaten,
o iyi geceler diyince. kesin iyi geçer geceler.. -
191.
0mesajı açsam, hayır cevabını dolaylı yoldan almaktan korkuyorum
mesajı açmasam, kafayı yemek üzereyim yeter ki hayır desin de konuşsun diyorum.
kendi kendime.
açtım mesajda su yazıyordu.
"benden soğuman için yaptım. bende seni seviyordum ama olmazdık ki biz.
seni istiyemezdim. bu bencillik olurdu. sen orda ben orda.
seneye bana sevgililerini anlatıcaksın. bak emin ol izmire gidicekmişsin hem
(babamın yanına gidiceğimi biliyordu)orda güzel kızlar olur.
onlardan bir kaç tanesini ayarlarsın. üzülme artık. herşey bitti.
hem ben sana yakışmam bundan sonra,sen iyisin, biz kötüyüz" dedi.
bu mesajı yaklasık 30 dakikada okudum çünkü göz yaşlarım
bir sonraki kelimeye geçmeme yaklaşık 5 dakika boyunca engel oluyor,
diğer kelimeye geçtikten sonra tekrardan gözlerimi yaşlar kaplıyor,
evdeki matem havası bedene bürünüp kafama sıksa o an,
şaşırmam, şaşıramam. bunu istiyor gibiydim.
"bencillik yapsaydın be sevcan, be can, be canan.."
diye mesaj yolladım. ama onu o bozuk halde kabul edebilir miydim?
aşk bu muydu? imkan, imkansızlık tanımıyor muydu?
aşk neden bu kadar çok acıtıyor, bu kadar cok kanatıyor,
kandırıyor, yaralıyordu?
bizimkisi bir aşk hikayesiydi, siyah beyaz,
belki eski şarkılar,
belki geceyi aydınlatamayan bir mum,
belki gece,
belki su yüzüne çıkmış ve utanç yaratan hayaller,
bekleeyişler,
umutlar..
bizimkisi bir aşk hikayesiydi, siyah beyaz,
film gibiydi biraz,
göz yaşı umut ve ihtiras..
bizimkisi alev gibiydi biraz...
sen çok yaşa kayahan reis! -
190.
0eve gidip parayı aldım ve yola çıktım.
saatinde yetiştim.
- size sevcanı anlattım, hayatımı da. verdiğiniz anti deprasan bir gibe yaramadı. hala ölüyorum,
hala karanlığım, hala berdûş. su son 1 haftada sigara içmekten ya öldüm, ya ölücem.
intihar edip sizin hanenize "kurtarılamadı" olarak işlenmek istemiyorum.
o yüzden sizden tek isteğim var. bana tavsiyeler verin, benimle konuşmayın,
bana gülmeyin. sevcana gidiyim mi? bana bu sorunun cevabını verin dedim.
- cevap içinde dedi.
- içimin dıbına koydular. bakıyorum ama görmüyorum, duyuyorum ama anlamıyorum, sadece seviyorum ve ölüyorum dedim.
- git. ve haftaya bana ne oldugunu anlat dedi
- tamam dedim.
daha henüz 6-7 dakika olmuştu ki gitmek için ayağa kalktım
- gidiyim ben dedim
- neden dedi
- mesaj atıcam dedim
ve cebimdeki parayı uzattım. aldı
6-7 dakika için bile para alıyon bre huur cocugu
- iyi günler dedi
- iyi günler dedim
- mutlu ol dedi.
- bakacaz dedim
cıktım. eve gittim koşa koşa.
ve bilgisayardan faceimde ekli olan sevcanın arkadaşlarına girip
birisinden kavga edip yalvarıp telefon numarasını aldım.
ve mesaj attım.
"seni sevdiğim kadar sevseydim kendimi, her gece uyur, her sabah uyanırdım.
fakat yapamam artık istesemde. ölüyüm ben. naaşım artık. cünkü
seni o kadar çok sevdim ki sen bir başkasının altına devrilince,
bende uzun ve dipsiz bir kuyunun içine devrildim.
yine de bilmeni isterim ki. seni özledim"
yazdım.
ve artık bekleme vaktiydi her zamanki gibi.
geldi zaman da gitmedi bir türlü
gecmedi.. gecmek bilmedi.
uykuya dalamıyordum eskisi gibi.
mecburen beklicektik.
telefonun ekranı bana, ben telefonun ekranına bakıyordum.
ve mesaj geldi.
mesajın sahibi; "sevcan" -
189.
0artık eve bile gitmiyordum. annemin her sabah 56. aramasında uyanıyordum
bir bankta,
kaldırımda,
binanın önünde,
bi yerlerde...
kayıptım.
nerde oldugumu bilmiyordum
gittikce lanet bir herif olmuştum.
artık sevdigi kızla yiyişen bir cocuk değilde,
sevdiği kızın kimle yiyiştiğini duymamak için köşe bucak kaçan
muhabbetlere dalmayan bir cocuk olmuştum.
sakallarım yüzümü karartmış,
saçlarım rüzgarın şiddetine karşı koymaya çalışıyordu.
nefes alarak ölüyordum ben.
en acısı buydu...
bir gün bankda yüzüme atılan bir tokatla uyandım.
bir kız cocugu...
hep hayal ettiğim gibi
- annen nerde dedi
- yok ki annem dedi
kıvırcık saçlı, 3-4 yaşlarında,
pembe elbeseli.. hayalimdeki kız cocugunun tıpa tıp aynısı.
- babam nerde dedim
- sensin dedi
ağlamaya başladım.
bununda hayali oldugunu anlayıp. yıkıldım.
gittikce bulanıklaşıp birden yok oldu
kaybettiğim herkes gibi
ağlıyordum. ve piskolog vakti yenidne geldi. -
188.
0- nedir dedim
- birşey sorucam ama cevap ver dedi
- evet dedim
- neden ağlıyorsun her gece dedi
gülümsemekle yetindim.
aklım kelimeler, cümleler tarafından saldırıya uğramış
pankreasıma tanrı tekme atmışa döndüm.
konuşucaktım, dilim varmadı
- anladım dedi
- sen ne söylücektin dedim
- piskiyatr buldum sana. ona gidicez dedi
piskiyatr ne amk? deli değilim ki
tamam belki kendimi kesiyor,
her gece müslüm gürses, ferdi tayfur vs. dinliyor,
içiyor,
hayali şeyler görüyor,
gaipten sesler duyuyor,
ağlıyor,
üzülüyor olabilirdim ama deli değildim, sanırım.
- gerek yok dedim
- aldım randevuyu. gitmesek bile adam parayı alıcak gitte boşa almasın bari dedi
- tamam dedim
göztepe ssk hastanesinin hemen yanında bulunan bir yer idi.
gittim.
tanışma fastından sonra anti depresan uygun gördü bana
uyuyamadığımı söylesem de uyku hapı vermedi.
haftada 1 gidicektim.
- olsun. artık dertlerimi anlatıcağım biri var dedim kendi kendime -
187.
0Reserved
-
186.
0uzak fakat çok uzak diyarlardan bir şarkı ile
inledi kulaklarım. ağlama diyordu,
ağlıyordum.
liza. beni neden terk ettin, ihtiyacım var sana..
sen istediğin sürece terk etmem seni demişti.
şimdi istiyorum seni. gel
günler geçtikçe hergün kapımın çalınmasını istedim
lizanın gelmesini,
sarılmasını,
saçlarıyla sarmasını istedim beni.
yapmadı.
gelmedi. gelemedi.
onun içinde ağladım.
sevcana mesaj atmak istiyordum, atamıyordum.
onun içinde ağladım.
denizi göremiyor, mavi gözlerini izliyemiyordum
onun içinde ağladım
artık kışlar anlamsız geçiyor, bir kıza-seline- sarılınca huzur bulamıyorudm
onun içinde ağladım.
derya bizim okuldan ayrılıp başka bir okula kaydını aldırmıştı
artık kimsem yoktu.
okul anlamsız geliyordu ve ben artık gitmemeye başladım.
deryasız, denizsiz, selinsiz bir okul...
kimseyi aramadan, mozaşist duygularımı ayaklandırmadan
bir okul okumayı hiç mi hiç istemiyordum.
günler günleri kovaladı.
ve annem bir gün telefonla konuşarak içeri girdi.
ben odama yönelirken omzumdan geri döndürdü beni
- sana bi haberim var dedi -
185.
0uzun ve hüzünlü bir gündü.
artık otobüs durağında yalnız olmak,
oturan bir kadının -denizin- saçlarının kokusunu
içime çekememek, içimi yakıyor, içimi acıtıyor idi.
soluk borumda kokusunun dolmadığı yerlerde
adeta kezzap yürüyor hissi..
yanıyorum,
ölüyorum,
duyun beni!
eve giderken bastığım kaldırımlarda ve asfaltta
selini hatırladım. bir iddaa konusu olmuş
2 kez terk edilmiş,
nedendi.
yinede onlar üzülmesinlerdi.
onlar gülsünlerdi.
ağlamasınlardı.
ben ağlarımdı.
ağladım...
yolda "ne oldu acaba" diye bakan aptal insanların bakışlarından
etkilenmeyerek, ağladım.
o an kendimi cesaretli hissettim.
babam beni terk etmişti.
annemle nerdeyse konuşmuyordum.
ailem aramaz sormazdı beni.
deniz beni terk etmişti.
arkadaşlarım beni terk etmişti/yoktu arkadaşlarım
selin beni terk etmişti.
liza, beni terk etmişti.
sevcan beni terk etmişti.
kayıp olmuştum. ceset olmuştum -
184.
0irkildi.
- dengesiz piskopat mısın lan sen dedi
- vurmucaksan uza dedim.
vuramadan gitti.
ne yalan söyliyim o kadar çocugun arasında onu öyle
gibip atarak nasıl üzüldüm amk.
keşke bir kavga çıksaydı
8 saat kafamı giben derslerde yatarak geçirdim
ve otobüs durağına indim.
otobüs durağında denizsiz ilk günümdü.
uzvumun tanrı tarafından yumruklandığını hissettim.
ve sonra düşündüm
- acaba hangi üni. yi kazanmıştı
hangi otobüse kimle biniyor,
hangi şarkılarda ağlıyor,
hangi heriflerle yiyişiyor
hangi gencin hayatını yiyor,
kimleri karanlığa sürüyordu
bana yaptıgı gibi...
buz gibi olmuş demirlere koydum kafamı ve ağladım
o anda bir curcuna koptu ve koşarak gelen bir öğrenciyi gördüm
göz yaşlarımı "ne oluyor lan?" etkisiyle silerek gelen cocugun
sabahki oldugunu fark ettim. yanıma geldi
- terapim var vurmucaksan hiç konuşma dedim
o anda yüzümde vurdugu yumruğun etkisiyle bir acı yayıldı
kafamı demirlere çarptım ve bir kaç darbeye daha maruz kaldım.
o an onun cesedini çıkartabilir miyim diye düşündükden sonra
- onun cesedini kaldırıma resim olarak işlerim diye kendi egomu şişirdim ve
birden kaval kemiğine ayağımın burun tarafıyla darbe çıkardım
sarsıldı. eğilince dirseğimin dış tarafıyla yüzüne bir darbe daha çıkardım
eğildiğini görünce ardından midesine diz atmaya başladım ve
kaldırıp çenesine bir yumruk attım. sağ tarafına.
çenesinin sağ tarafına vurunca kafasını sola doğru kaldırdı ve
sol yanağına da yumruğumun alt tarafıyla bir darbe daha attım.
ardından zütüne bir tekme atıp arkadaşlarına yolladım.
- başka dövüceğim varmı otobüsüm gelcek dedim
millet birden oha herif piskopat vs. diye saçmalarken
burnumun kanadığını fark edip
- selpak varmı diye hafifce kükredim.
tekrar cevap gelmedi.
o sırada kalabalığın içinde
burnumun kanamasını yaşlı gözlerle izliyen deryayı gördüm.
gözlerinde kendimi gördüm, içim yandı.
birşey diyemedim. demedim.
-dağılın lan dedim
o cocuk sen görüceksin tehtidlerinden sonra kalabalık kalmadı
derya da dahil herkes gitti. ve ben yine anılarımla baş başa kaldım.. -
183.
0kendini bir gibim sanıp dik dik hareketlerinden sonra
yanımdan bir çocuk kollarından tutup uzaklaştırdı biraderi
- bekle ya konuşucaz diye sıyrılıp yanıma geldi.
-neden başladın uyuşturucuya dedi
- sanane dedim
- çok mu acı cekiyodun huur cocugu dedi
"huur cocugu" şimdi olmasa bile o zamanlarda
adamı ölüme zütürücek kadar sinir bozan,
siniri hat safhaya çıkartıp bana o adamı orda
yığma yetkisi veren bir küfür idi. lakin içimde
herhangi bir sinir uyanmadı. lakin korkmuyordum da
duygularımı törpülemiştim sanki,
arkamda duran bir kaç yaşıtımın ve küçük biraderlerin
oha ne dedi vs. lerinden sonra
- hayır keyfi başladım dedim
birden cocugu kahkaha aldı
- lan sen ne genişmişsin öyle dedi
omzumdan itti. fakat sadece omzum kıpırdadı vücudum
çivi gibi saplanmıştı yere.
- iltifat olarak alıyorum o elini bidaha bana sürme dedim
bir daha omzumdan itti
- hayırdır dedi
konuşmadım. sinirlenmedim veya korkmadım.
toplanan öğrencileri gören nöbetci hoca ne oluyor diye
olay mahaline geldi fakat yok birşey hocam
diye geri yolladım.
olay istemiyorum saçmalıklarından sonra hoca gitti.
çocukda geri giderken yüzüme taşak geçer gibi 2 tokat savurdu
ve gitti. giderken kolundan kavradım
- sen kime gider koyuyon dedim
- sana lan zırvalıklarından sonra
- beni sinirlendirip kavga çıkarmak mı istiyon popüler olmak için dedim
- popülerim lan ben zaten kocum dedi
yanağımı uzattım.
- bana bir tane vur ki seni burda cesedini cıkartana kadar dövmem için bana sebep ver dedim. -
182.
0günler günleri kovaladı. o kadar hızın, uykunun acının içinde
bir şekilde okul gelmiş ve kodesime geri dönmüş gibiydim.
son sınıf bir lise öğrencisi.
artık selin ile denizi aramıcaktım çünkü onlar mezun olmuşlardı
bu benim içimde bir katilin soluk borumu cigerlerimden ayırması gibi
bir hisse uğratsada, zar zor katilin elinden soluk borumu alıp yerine
taktım. ya cok uyudugumda ya da uyumadığımdan gözlerimin altı mor
yüzümde hala kavgadan kalmış ve yüzüme kazınmış sanat eseri olan
yaralar var idi. bastığım her koridor yolunda
daha lise 1 bebelerinin bile
-oha bu tugay değil mi? atılmamış mı
- yok olum tedavi görüyormuş. muhabbetlerini duyup
geri dönüp hiç birşey söylüyemiyordum
hocalar durup durup
- birşeye ihtiyacın olursa söyle
- istersen cıkabilirsin vs. ilgilerini gösterip
yanımda olduklarını belli etmeye çalışıyorlardı fakat
yanımda olmalarını istemiyordum.
olması gerekenler yanımda değildi çünkü...
tanrının tokatları ve yumruklarından sonra
soluğumu kesicek diz darbesi deryayı bir başkalarıyla
gülerken geldi. fakat solugumu cabuk toparlayıp
1-2 saniyelik duruşumu bozarak gözlerimden oradan ayırdım ve
yoluma devam ettim. artık bütün acilar aşinaydı
artık acılara katlanabiliyordum
hatta hayatımı yoluna koymak için kılımı kıpırdatmıyordum
lise 1 oldugunu sandığım hormon yemiş yemiş
büyümüş sakallı neredeyse boylarımda bir çocuk
gelip bana ahkam keserek suskunlugumu bozdu
- sen uyuşturucu tedavisi mi görüyosun lan?
sesinde kızgınlık öfke ve kibir vardı
nedense takip edilen kötü nam olsa da bir popülerliğim oldugu için
bastığım adımı takip eden bir çok öğrenci vardı
yaşadıklarımı bilmeksizin hayatımı sorgulayan bebeler.
onlarda bu sözle irkildiler.
- evet. Dedim -
181.
0bir şekilde sora sora yolu buldum. gittim selcukla
bir kaç bira daha aldık. o kadar dayakdan
kavgadan ve görültüden sonra ister istemez ayılmıştık
birer bira daha çarpıştırıp eve döndük
ertesi gün uyandığımda yüzüm yara içindeydi fakat bunu
sarıcak bir babam yoktu. izmirde belki de karısını
delicesine gibiyordu. annem çalışıyor ve
yaralarımı geçirmek için bana kremler bezler vs. alıyordu
sarıyordu beni elbet. ama bir baba kucağı değildi be birader.
anneler her zaman daha kutsaldır tabii ki,
amma ve lakin babanın o hissi başkadır.
babam gitmişti, selin gitmişti, deniz gitmişti,
liza gitmişti, dost bildiğim 15-16 yıllık biraderim serdar gitmişti,
sevcan.. dilim varmıyor, elim yazamıyor lakin; g.i.t.m.i.ş.t.i...
elime aldıgım sigara paketine bakarak,
"baksana birader.. şimdi senle ben varım.. senle ben kalcam.. aslında sende huursun he
parası olana gidiyosun.. param oldugumca yanımdasın. ama yanımdasın birader.
en azından seni benim derdimi taşıyan insanlarla aynı anda üfliyebiliyorum" dedim.
benim derdimi taşıyabilen insan varmıydı lan harbiden?
onlardaki omuzlarda yıkılmak üzeremiydi?
dizleri titriyormuydu?
ağlıyorlar mıydı?
acılarını hafifletmek için derilerine zarar veriyolarmıydı?
içiyorlar mıydı?
bir sigara yaktım,
sonra bir tane daha,
bitmek bilmeyen bir ateş vardı sigarada,
bir huurya ait ateş,
ağzımda, dilimin hemen ucunda, ciğerlerimin içinde sönüyordu ateş
ve öyle yakıyordu ki ciğerlerimi
duman saçıyordum.
"aşkım, aşım, asrım... sen ona helalsın bana haram" dedim sevcanın
kulağına gitmiyceğini bilsem de, gidiceğini umut ederek.
ve ardından telefonu göbeğime koyup o tatlı titreşimi vücudumda hissetmek istedim,
olmadı. gelmedi o mesaj, gelemedi. -
180.
0reserved
-
179.
0evvelim ahirim şaşmıştı bu tekmenin ardından.
teyzemin ayakların dibine yuvarlanmış
ağzımın kenarındaki kanları saça saça gülüyordum
ve böbreğime hala tutulamayan selcuk tarafından
tekmeler yağıyordu.
polis geldi. kalabalığı dağıtıp bizi sorgu odasına aldı
farklı farklı. ne oldugunu sordu
selcuga vurdugumu kavgayı benim başlattıgımı söyledim
o da aşağı yukarı aynısını söyledi zaten biraderim şikayetci olmadı
lakin orda yoktan var edilen bir mevzu
yanımda kimliğim yoktu.
-tc kimlik no mu versem dedi
- kimliğine bakayım dedi
- yanımda değil dedim
arabaya aldılar beni.
- akbil var yanımda dedim
- ben devlet otobüsümüyüm amcık diyip bir güzel de
mavi gömlekli memur bey tokatı yapıştırdı
yüzüme. eline bulaşan kanı üzerime sildi
arabanın içinde bir müddet dayak yedikden sonra
- bundan sonra kimliğini yanına alırsın diyerek
bi mahalle arasına attılar beni.
ama paramı, telefonumu vs. dokunmadılar.
selcugu aradım
- nerdesin dedim
- nereye zütürdüler lan seni dedi
- olm nerdesin amk dedim
- boğanın ordayım dedi
- gelicem de nerdeyim bilmiyorum amk dedim
bir şekilde sora sora yolu buldum. gittim selcukla
bir kaç bira daha aldık. o kadar dayakdan
kavgadan ve görültüden sonra ister istemez ayılmıştık
birer bira daha çarpıştırıp eve döndük -
178.
0kalkıp ağzını yüzünü tekmelemek isterken yüzüme
aldığım darbeler sonucunda tek yapabildigim şey
ellerim ile yüzümü korumak oluyor.
ve selcuk ayakkabılarını yüzümle buluşturmaya
devam ediyor. kafasını yana cevirip samsung e250
telefonlarına poz verip ta bu yıla kadar hiç değişmeyen
modayı başlatan şişko kızlardan biri ayy kavga vaar
diyor ve sanki kavga yeni başlamış etkisi uyanıyor etrafta.
herkes bir anda başımıza toplanıyor,
bir kaç iri yarı adam yüzümü tekmeliyen ve bana fiziksel acı
verip ruhani acımı söküp alan herifi
başımdan çekiyor.
sizene be! diye inliyorum kafamı boğaya yaslamış bir şekilde
belli ki beni çok dövmüş ki gömleğim kan içinde
dediğime aldırmadan beni de koltuk altımdan tutup
kaldırıyorlar ve bunu yediğim dayağın etkisine veriyorlar.
yerden buldugum ilk taşı da kendimle birlikte kaldırıp
arkamda bulunan herifin yüzüne indiriyorum.
zütüm kaşınıyor beyler. kaşınıyorum yani.
bir kaç tokatta ondan yedikden sonra onuda başımdan alıyorlar ve
yaşlı bir hanıma dokunmucağıma inandırarak kendini
bir teyze gelip kolumda tutuyor beni
"gel evladım,"
gidiyorum peşinden. yüzünü gözlerimi
kapatan kanın etkisinden göremiyorum fakat
hayalen aklımdan beliren suliet kumsalda
sevcan ile bizi yakıştıran teyzeyle aynısı oldugu için
saygıda kusur etmemeye özen gösteriyorum.
"birşeyin yok ya,"
"yok teyze sadece üzerimden tır geçti" diyorum
ukala bir şekilde. dişlerimdeki kandan iğrenmiş olucak ki
siyah kaplı çantasından çıkardığı suyu bana doğru uzatıp
"al iç, sonra tükür" diyor.
dediğini yapıyorum ve ağzımdan bir insanı sadece görüntüsüyle
kusturucak miktarda kan çıkıyor. midem bulanmıyor.
çünkü o kan benim kanım. biraz olsun kaşıntım geçiyor derken
karabalığı yaran bir genç
kan ile pislenmiş ayakkabılarını yüzüme geçiriyor. -
177.
0mum dikip dilek dileyen aptalların mumlarını
ellerimi yalayarak söndürdüm.
kafam güzel amk
deli gibmiş gibi gülüyorum selcugun hırkasından tutarken
lan mumları söndürdüm dıbına koyim diyorum
ve o anda ilk başta tanrının oldugunu
sanıp sonradan bilincim yerine geldiginde
selcugun elinin içi oldugunu anladıgım bir
tokat yüzüme öyle bir çarpıyor ki
bir balina ile öteki balinanın
okyanusta çarpışmasını andıran bir
gürültü çıkıyor ortaya.
bu sayede kiliseden atılıyoruz ve
selcugun bir kaç beni kendime getirmek için
vurdugu tokattan sonra
bende ona bir tane yumruk sallıyorum
benim kafam ona oranla kat kat daha iyi
fakat ikimizde alkolün etkisiyle
hantalız. yumrukdan sonra kendine geldigi
gibi karın bölgeme diziyle vuruyor ve eğiliyorum
eğilince mideme bir kaç diz daha atıyor ve
omuzlarımdan itiyor beni. yere yapışıyorum
- bittin sen oğlum! diye gürlüyorum
yerden kalkarken ve jim carrynin
"yes man" filmindeki kavga sahnesine
benzer bir kavganın içine giriyoruz.
dengemi kaybetmemeye çalışıp ona doğru
sağa sola savrularak koşuyorum ve bir yumruk daha atıyorum
sağ elmacık kemiğine.
jim carrynin yumruğundan tek farkı
elimdeki çıkıntı olan kemiğin bu sefer
doğru adrese ulaşmasıydı.
bir kaç adım geriye gittikten sonra birde omzuna tekme atıp
düşmesine sebep oluyorum ve hemen üstüne atlıyorum
yokuş aşağı boğaya doğru sürüklendikden sonra boğa
daha aşağı gitmemize izin vermiyor
kalkıp "teşekkürler boğa" diyorum ve
kalktıgım gibi yüzüm devasa bir yumruğa kurban gidiyor
ve çöküyorum.
yerde o sinirle tanrıyı andıran bir herif
yüzümü tekmeliyor. insanların garip tavırlarını yarım yamalak
seyrederken gülmeye başlıyorum ve ağzımı açtıgım anda
selcugun kaval kemiği bir dişimi yere düşürüyor. -
176.
0dışarı çıkıp birisiyle öyle bir kavga etmem lazımdı ki
tanrı gibi sert vurması lazımdı.
hayat gibi sert vurması lazımdı.
hastanelik edip bir kaç gün en azından
komada kalmamı sağlamalıydı.
şikayetci olmayacaktım.
bir biradere mesaj attım. selcuk
liseden beri tanıdıgım bir cocuk
"beni bir dövsene"
"ne diyosun gibtigimin salağı?"
"dışarı çıkalım"
"işim var"
"dışarı çıkalım,"
"işim var dedim ya oğlum"
"dışarı çıkalım"
"tamam dıbına kodugumun aptalı"
cevabını alınca hazırlandım ve kapısının önüne vardım
zili çaldım
çıktı.
üstünü giyindi
- okul yaklasıyor dedim
- sus gibmiyim ağzını yüzünü dedi
- okul yolu yokuştur gel bira tokuşturalım dıbına sokim dedim
yok olmaz,
var olur,
yok olmaz,
var olur
diye tartıştak sonra acılı ve kederli cocuk kazandı
-aşkta kaybeden birayı kaparmış haberin varmıydı dedim
Kadıköy sahile inip bir kaç bira ( 27 bira )
içip kafamın taşşak gibi olmasına sebep oldum o gece
kadıköye hiç gittiniz mi bilmiyorum fakat o
boğanın yukarısında bir kilise var.
kafam güzel olunca oraya daldım
tabii selcukda pesimden
pederle konusucam amk -
175.
0ve çekmedim. derim soyuldu.
çekmedim. etim yandı,
çekmedim. etim yarıldı,
çekmedim. ve elimde sigaramı söndürdüm.
elime baktığımda çok da büyük olmayan fakat
sanki boğazıma 4 koluyla birlikte sarılan
bir katil acısı veren bir yara var idi.
bu hepsinden daha çok acıtmıştı.
sevcan herkesden daha cok acıtmıştı.
fakat hiç bağırmadım
dişlerimi birbirine geçirip yanaklarımı
öylesine kastım ki,
elmacık kemiğim gözlerime kadar çıktı.
bir ara sadece sigara içmekten sararıp solmuş
organlarımı görmeye hayal ettim.
ve sonra elimdeki sigarayı kendime benzettim.
bende yakıcıydım. bir çok kişiyi terk etmiş
içindeki acı yüzünden,
bir çok kişiye acı cektirmiş
boş,
lanet,
yoksul bir heriftim.
kadınlar benden ne istiyorlardı.
tanrı, benden ne istiyordu?
siyah is kalmıştı ondan da geriye..
tanrı bana kafa atmış gibi
içimde buruk bir acı,
ve tanrıyı şevke getirip
birde yumruk at dercesine
yüzümde buruk bir gülümse ile oturuyordum hala
ve düşündüm tekrardan
sevcan ile ne zaman sarılsam
yerdeki bir kaç toprak
"ne yapıyorsun sen ahmak?" dercesine
yüzüme çarpıyor ve
gözlerimi açmama neden oluyordu
tanrım neden bunca acı? -
174.
0ve bir çizik ile birlikte belime kadar birbirlerine kanışıp
indiler, kan ile birlikte.
içimden akıp gittiklerini,
kanın içinde alyuvarlarım ile boğulduklarını hayal ettim.
sevcan kalmıştı.
onun acısını daha bir başka yaşatmalıydım kendime
çünkü o diğerlerinden farklı olarak
çıraklıkdan sonra, kalfalık zamanıma gelip
yine beni yenik duruma düşürmüştü.
aşk pankreasıma öyle bir yumruk vurmuştu ki
organımdaki bütün asiti, zehiri
vücudumda hissedebiliyordum.
bir sigara yaktım. derimi kan kaplıyor
derimi kan bağlıyor,
ölmeyi hayal ediyordum.
o zamana kadar hep düşündüm.
ölürsem azrail kim olarak gelicekti
bir şeytan olarak mı,
liza olarak mı.
keşke adresini bilsem liza...
liza gitmekte haklıydı. başkasını sevmiş,
onu unutmuş, bir başkasının gidişine tanık olmuş
bir başkasına üzülmüştüm.
bir başkasını beklemiştim.
allah belamı vermişti.
ufak tefek katil olma planları yaptım aklımda.
yaklaşık 4 saat sandalyede hiç kıpırdamadan
kapalı olan bilgisayarımın ekranına bakmakla geçti
ve dolu olan sigara paketimi neredeyse bitmişti.
son sigaramı yakmak için uzandım pakete
ve sigaramı yaktım.
bir müddet içip kendi vücuduma
sevcanı nasıl kazıyabilirim diye düşündüm.
bu can yakma işlemleri hep birilerini
vücuduma kazımak içindi.
herkes beni ne kadar terk ettiyse
o kadar çizik atıcaktım vücuduma.
annem, babam ve tanrınınki kalbimde olan bir çeltikti,
onların ki başka.
sigaranın sonlarına doğru
sigaramın ateşi iyice harmanlandı çekerek
ve ucu kor ateş olan sigaramı
sol elimin, onun eline çarpan elimin üzerine bastırdım. -
173.
0elvedalar yazılsın otobüs biletlerinin üstüne.
çünkü yıllar öncesinde kalmıştı benim bileklerim
kan içinde..
beynime gidip mantıklı düşünmemi sağlıyan
bütün hatlarım yırtılmış, kopmuş, zedelenmişti.
bir ölüden farkım yoktu.
zaten 4 sene önce ölmüştüm ben,
bu fiili bir hareket olucaktı.
eğer tanrının yakınlarında bi yere gidicek olursam
ona afilli bir yumruk atıcaktım.
sinirliydim
yalnızdım.
yoktum.
elimdeki büyük çaplı jiletle oynuyordum
bileklerimin üstüne koydum
ağladım biraz.
biraz şahdamarımda hissettim jiletin soğuklugunu
daha önce sevgisini göstermek için
yalan, sahte bir şekilde öpülmüş boynum,
şahdamarımı taşıdıgı için kesilmesi
en uygun bölgeydi.
bir müddet sonra oradan da vazgeçip
tshörtümü soyup kalbimin tam üstüne koydum
ve göğsümün hemen yukarısına 3 tane koca cizik attım.
birincisini cizdigimde deniz diye inledi
koskoca cihan.
ikinci cizikle birlikte selin diye irkildi
kulağımda yankılanan ses.
ve lizaya geldi sıra..
senide yok sayıcaktım liza,
özür dilerim, liza.
seni hala seviyorum liza.
-
tyler dursun annesinin namuusnu koruyor
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 09 01 2025
-
incisozluge foto yukleyemeyen
-
rasat o anani got deliginden
-
kaç para ulan bi kadın
-
30 yaşına adama 31 çektirmek
-
bu çocuğun fotosu ilk paylaşıldığında
-
gldm suku icin adlı yzrn mehdi iddiası üzerinee
-
beter alinin yazar çıkması
-
7deliklitokmak tarafından sözlüğe el konulmuştur
-
elektrik çok büyük
-
kadıköyde inci yazarı gibtim
-
pgiboloji bozuk yeni sakinleştirici vuruldum
-
ekşide türk değil türkiyeli basligini trende
-
duyduğunuzz en iyi küfürrler
-
mentalcel için intihar önerisi
-
para mal mülk zaten yok
-
geçen gün hastende hemşire bir adamın
-
spor yapan erkekler ve oğlanlar
-
lightbringer1881 günaydın nasılsın
-
beyler netflix dizi önerin
-
mobil uygulamamıza ne oldu
-
9000 den az başlığı olan üye
-
küfürlü başlıklarınız
-
44 0nline var
- / 1