1. 192.
    0
    ardından mesajlaşmalar devam etti.
    naber
    nasılsın
    neler yaptın
    neler yapıyosun
    ne yapıcaksın
    sorularına combo yaparak cevaplar verdim
    ve puan topladığımı inansam da geceye kadar mesajlaşmanın ardından
    bir anda cevap vermeyişi, bölümü geçemediğimin
    ve kaderimin tam ortasına "game over" yazmasının işaretiydi.
    biraz bekledikden sonra iyi geceler yazdım.
    tekrardan mesaj gelmedi. kötü düşünmedim hiç
    uyudum. sabah günaydın yazar diye bekledim.
    yazmadı, ben yazdım. bir yarım saat sonra günaydın mesajı
    attı o da.
    neden yazmadın diye yazdım.
    gözlerim hep camdaydı,
    belki bir şekilde evimi öğrenir,
    belki gelir..
    belki hayali gelir.
    gelsindi artık.
    özlemiştim kokusunu,
    dokunamadığım ellerini,
    özlemiştim işte.
    akşam olunca mesaj geldi.
    "görmedim. işim vardı."
    ne işin vardı dedim.
    sorguya çekiyordum. ama sanane dese herhangi bir şey diyemezdim.
    ne işi oldugunu anlattı - hatırlamıyorum-
    o gün iyi geceler diledi, bende diledim ve daha bi huzurlu uyudum.
    böyle olur zaten,
    o iyi geceler diyince. kesin iyi geçer geceler..
    ···
  2. 191.
    0
    mesajı açsam, hayır cevabını dolaylı yoldan almaktan korkuyorum
    mesajı açmasam, kafayı yemek üzereyim yeter ki hayır desin de konuşsun diyorum.
    kendi kendime.
    açtım mesajda su yazıyordu.
    "benden soğuman için yaptım. bende seni seviyordum ama olmazdık ki biz.
    seni istiyemezdim. bu bencillik olurdu. sen orda ben orda.
    seneye bana sevgililerini anlatıcaksın. bak emin ol izmire gidicekmişsin hem
    (babamın yanına gidiceğimi biliyordu)orda güzel kızlar olur.
    onlardan bir kaç tanesini ayarlarsın. üzülme artık. herşey bitti.
    hem ben sana yakışmam bundan sonra,sen iyisin, biz kötüyüz" dedi.
    bu mesajı yaklasık 30 dakikada okudum çünkü göz yaşlarım
    bir sonraki kelimeye geçmeme yaklaşık 5 dakika boyunca engel oluyor,
    diğer kelimeye geçtikten sonra tekrardan gözlerimi yaşlar kaplıyor,
    evdeki matem havası bedene bürünüp kafama sıksa o an,
    şaşırmam, şaşıramam. bunu istiyor gibiydim.
    "bencillik yapsaydın be sevcan, be can, be canan.."
    diye mesaj yolladım. ama onu o bozuk halde kabul edebilir miydim?
    aşk bu muydu? imkan, imkansızlık tanımıyor muydu?
    aşk neden bu kadar çok acıtıyor, bu kadar cok kanatıyor,
    kandırıyor, yaralıyordu?
    bizimkisi bir aşk hikayesiydi, siyah beyaz,
    belki eski şarkılar,
    belki geceyi aydınlatamayan bir mum,
    belki gece,
    belki su yüzüne çıkmış ve utanç yaratan hayaller,
    bekleeyişler,
    umutlar..
    bizimkisi bir aşk hikayesiydi, siyah beyaz,
    film gibiydi biraz,
    göz yaşı umut ve ihtiras..
    bizimkisi alev gibiydi biraz...
    sen çok yaşa kayahan reis!
    ···
  3. 190.
    0
    eve gidip parayı aldım ve yola çıktım.
    saatinde yetiştim.
    - size sevcanı anlattım, hayatımı da. verdiğiniz anti deprasan bir gibe yaramadı. hala ölüyorum,
    hala karanlığım, hala berdûş. su son 1 haftada sigara içmekten ya öldüm, ya ölücem.
    intihar edip sizin hanenize "kurtarılamadı" olarak işlenmek istemiyorum.
    o yüzden sizden tek isteğim var. bana tavsiyeler verin, benimle konuşmayın,
    bana gülmeyin. sevcana gidiyim mi? bana bu sorunun cevabını verin dedim.
    - cevap içinde dedi.
    - içimin dıbına koydular. bakıyorum ama görmüyorum, duyuyorum ama anlamıyorum, sadece seviyorum ve ölüyorum dedim.
    - git. ve haftaya bana ne oldugunu anlat dedi
    - tamam dedim.
    daha henüz 6-7 dakika olmuştu ki gitmek için ayağa kalktım
    - gidiyim ben dedim
    - neden dedi
    - mesaj atıcam dedim
    ve cebimdeki parayı uzattım. aldı
    6-7 dakika için bile para alıyon bre huur cocugu
    - iyi günler dedi
    - iyi günler dedim
    - mutlu ol dedi.
    - bakacaz dedim
    cıktım. eve gittim koşa koşa.
    ve bilgisayardan faceimde ekli olan sevcanın arkadaşlarına girip
    birisinden kavga edip yalvarıp telefon numarasını aldım.
    ve mesaj attım.
    "seni sevdiğim kadar sevseydim kendimi, her gece uyur, her sabah uyanırdım.
    fakat yapamam artık istesemde. ölüyüm ben. naaşım artık. cünkü
    seni o kadar çok sevdim ki sen bir başkasının altına devrilince,
    bende uzun ve dipsiz bir kuyunun içine devrildim.
    yine de bilmeni isterim ki. seni özledim"
    yazdım.
    ve artık bekleme vaktiydi her zamanki gibi.
    geldi zaman da gitmedi bir türlü
    gecmedi.. gecmek bilmedi.
    uykuya dalamıyordum eskisi gibi.
    mecburen beklicektik.
    telefonun ekranı bana, ben telefonun ekranına bakıyordum.
    ve mesaj geldi.
    mesajın sahibi; "sevcan"
    ···
  4. 189.
    0
    artık eve bile gitmiyordum. annemin her sabah 56. aramasında uyanıyordum
    bir bankta,
    kaldırımda,
    binanın önünde,
    bi yerlerde...
    kayıptım.
    nerde oldugumu bilmiyordum
    gittikce lanet bir herif olmuştum.
    artık sevdigi kızla yiyişen bir cocuk değilde,
    sevdiği kızın kimle yiyiştiğini duymamak için köşe bucak kaçan
    muhabbetlere dalmayan bir cocuk olmuştum.
    sakallarım yüzümü karartmış,
    saçlarım rüzgarın şiddetine karşı koymaya çalışıyordu.
    nefes alarak ölüyordum ben.
    en acısı buydu...
    bir gün bankda yüzüme atılan bir tokatla uyandım.
    bir kız cocugu...
    hep hayal ettiğim gibi
    - annen nerde dedi
    - yok ki annem dedi
    kıvırcık saçlı, 3-4 yaşlarında,
    pembe elbeseli.. hayalimdeki kız cocugunun tıpa tıp aynısı.
    - babam nerde dedim
    - sensin dedi
    ağlamaya başladım.
    bununda hayali oldugunu anlayıp. yıkıldım.
    gittikce bulanıklaşıp birden yok oldu
    kaybettiğim herkes gibi
    ağlıyordum. ve piskolog vakti yenidne geldi.
    ···
  5. 188.
    0
    - nedir dedim
    - birşey sorucam ama cevap ver dedi
    - evet dedim
    - neden ağlıyorsun her gece dedi
    gülümsemekle yetindim.
    aklım kelimeler, cümleler tarafından saldırıya uğramış
    pankreasıma tanrı tekme atmışa döndüm.
    konuşucaktım, dilim varmadı
    - anladım dedi
    - sen ne söylücektin dedim
    - piskiyatr buldum sana. ona gidicez dedi
    piskiyatr ne amk? deli değilim ki
    tamam belki kendimi kesiyor,
    her gece müslüm gürses, ferdi tayfur vs. dinliyor,
    içiyor,
    hayali şeyler görüyor,
    gaipten sesler duyuyor,
    ağlıyor,
    üzülüyor olabilirdim ama deli değildim, sanırım.
    - gerek yok dedim
    - aldım randevuyu. gitmesek bile adam parayı alıcak gitte boşa almasın bari dedi
    - tamam dedim
    göztepe ssk hastanesinin hemen yanında bulunan bir yer idi.
    gittim.
    tanışma fastından sonra anti depresan uygun gördü bana
    uyuyamadığımı söylesem de uyku hapı vermedi.
    haftada 1 gidicektim.
    - olsun. artık dertlerimi anlatıcağım biri var dedim kendi kendime
    ···
  6. 187.
    0
    Reserved
    ···
  7. 186.
    0
    uzak fakat çok uzak diyarlardan bir şarkı ile
    inledi kulaklarım. ağlama diyordu,
    ağlıyordum.
    liza. beni neden terk ettin, ihtiyacım var sana..
    sen istediğin sürece terk etmem seni demişti.
    şimdi istiyorum seni. gel
    günler geçtikçe hergün kapımın çalınmasını istedim
    lizanın gelmesini,
    sarılmasını,
    saçlarıyla sarmasını istedim beni.
    yapmadı.
    gelmedi. gelemedi.
    onun içinde ağladım.
    sevcana mesaj atmak istiyordum, atamıyordum.
    onun içinde ağladım.
    denizi göremiyor, mavi gözlerini izliyemiyordum
    onun içinde ağladım
    artık kışlar anlamsız geçiyor, bir kıza-seline- sarılınca huzur bulamıyorudm
    onun içinde ağladım.
    derya bizim okuldan ayrılıp başka bir okula kaydını aldırmıştı
    artık kimsem yoktu.
    okul anlamsız geliyordu ve ben artık gitmemeye başladım.
    deryasız, denizsiz, selinsiz bir okul...
    kimseyi aramadan, mozaşist duygularımı ayaklandırmadan
    bir okul okumayı hiç mi hiç istemiyordum.
    günler günleri kovaladı.
    ve annem bir gün telefonla konuşarak içeri girdi.
    ben odama yönelirken omzumdan geri döndürdü beni
    - sana bi haberim var dedi
    ···
  8. 185.
    0
    uzun ve hüzünlü bir gündü.
    artık otobüs durağında yalnız olmak,
    oturan bir kadının -denizin- saçlarının kokusunu
    içime çekememek, içimi yakıyor, içimi acıtıyor idi.
    soluk borumda kokusunun dolmadığı yerlerde
    adeta kezzap yürüyor hissi..
    yanıyorum,
    ölüyorum,
    duyun beni!
    eve giderken bastığım kaldırımlarda ve asfaltta
    selini hatırladım. bir iddaa konusu olmuş
    2 kez terk edilmiş,
    nedendi.
    yinede onlar üzülmesinlerdi.
    onlar gülsünlerdi.
    ağlamasınlardı.
    ben ağlarımdı.
    ağladım...
    yolda "ne oldu acaba" diye bakan aptal insanların bakışlarından
    etkilenmeyerek, ağladım.
    o an kendimi cesaretli hissettim.
    babam beni terk etmişti.
    annemle nerdeyse konuşmuyordum.
    ailem aramaz sormazdı beni.
    deniz beni terk etmişti.
    arkadaşlarım beni terk etmişti/yoktu arkadaşlarım
    selin beni terk etmişti.
    liza, beni terk etmişti.
    sevcan beni terk etmişti.
    kayıp olmuştum. ceset olmuştum
    ···
  9. 184.
    0
    irkildi.
    - dengesiz piskopat mısın lan sen dedi
    - vurmucaksan uza dedim.
    vuramadan gitti.
    ne yalan söyliyim o kadar çocugun arasında onu öyle
    gibip atarak nasıl üzüldüm amk.
    keşke bir kavga çıksaydı
    8 saat kafamı giben derslerde yatarak geçirdim
    ve otobüs durağına indim.
    otobüs durağında denizsiz ilk günümdü.
    uzvumun tanrı tarafından yumruklandığını hissettim.
    ve sonra düşündüm
    - acaba hangi üni. yi kazanmıştı
    hangi otobüse kimle biniyor,
    hangi şarkılarda ağlıyor,
    hangi heriflerle yiyişiyor
    hangi gencin hayatını yiyor,
    kimleri karanlığa sürüyordu
    bana yaptıgı gibi...
    buz gibi olmuş demirlere koydum kafamı ve ağladım
    o anda bir curcuna koptu ve koşarak gelen bir öğrenciyi gördüm
    göz yaşlarımı "ne oluyor lan?" etkisiyle silerek gelen cocugun
    sabahki oldugunu fark ettim. yanıma geldi
    - terapim var vurmucaksan hiç konuşma dedim
    o anda yüzümde vurdugu yumruğun etkisiyle bir acı yayıldı
    kafamı demirlere çarptım ve bir kaç darbeye daha maruz kaldım.
    o an onun cesedini çıkartabilir miyim diye düşündükden sonra
    - onun cesedini kaldırıma resim olarak işlerim diye kendi egomu şişirdim ve
    birden kaval kemiğine ayağımın burun tarafıyla darbe çıkardım
    sarsıldı. eğilince dirseğimin dış tarafıyla yüzüne bir darbe daha çıkardım
    eğildiğini görünce ardından midesine diz atmaya başladım ve
    kaldırıp çenesine bir yumruk attım. sağ tarafına.
    çenesinin sağ tarafına vurunca kafasını sola doğru kaldırdı ve
    sol yanağına da yumruğumun alt tarafıyla bir darbe daha attım.
    ardından zütüne bir tekme atıp arkadaşlarına yolladım.
    - başka dövüceğim varmı otobüsüm gelcek dedim
    millet birden oha herif piskopat vs. diye saçmalarken
    burnumun kanadığını fark edip
    - selpak varmı diye hafifce kükredim.
    tekrar cevap gelmedi.
    o sırada kalabalığın içinde
    burnumun kanamasını yaşlı gözlerle izliyen deryayı gördüm.
    gözlerinde kendimi gördüm, içim yandı.
    birşey diyemedim. demedim.
    -dağılın lan dedim
    o cocuk sen görüceksin tehtidlerinden sonra kalabalık kalmadı
    derya da dahil herkes gitti. ve ben yine anılarımla baş başa kaldım..
    ···
  10. 183.
    0
    kendini bir gibim sanıp dik dik hareketlerinden sonra
    yanımdan bir çocuk kollarından tutup uzaklaştırdı biraderi
    - bekle ya konuşucaz diye sıyrılıp yanıma geldi.
    -neden başladın uyuşturucuya dedi
    - sanane dedim
    - çok mu acı cekiyodun huur cocugu dedi
    "huur cocugu" şimdi olmasa bile o zamanlarda
    adamı ölüme zütürücek kadar sinir bozan,
    siniri hat safhaya çıkartıp bana o adamı orda
    yığma yetkisi veren bir küfür idi. lakin içimde
    herhangi bir sinir uyanmadı. lakin korkmuyordum da
    duygularımı törpülemiştim sanki,
    arkamda duran bir kaç yaşıtımın ve küçük biraderlerin
    oha ne dedi vs. lerinden sonra
    - hayır keyfi başladım dedim
    birden cocugu kahkaha aldı
    - lan sen ne genişmişsin öyle dedi
    omzumdan itti. fakat sadece omzum kıpırdadı vücudum
    çivi gibi saplanmıştı yere.
    - iltifat olarak alıyorum o elini bidaha bana sürme dedim
    bir daha omzumdan itti
    - hayırdır dedi
    konuşmadım. sinirlenmedim veya korkmadım.
    toplanan öğrencileri gören nöbetci hoca ne oluyor diye
    olay mahaline geldi fakat yok birşey hocam
    diye geri yolladım.
    olay istemiyorum saçmalıklarından sonra hoca gitti.
    çocukda geri giderken yüzüme taşak geçer gibi 2 tokat savurdu
    ve gitti. giderken kolundan kavradım
    - sen kime gider koyuyon dedim
    - sana lan zırvalıklarından sonra
    - beni sinirlendirip kavga çıkarmak mı istiyon popüler olmak için dedim
    - popülerim lan ben zaten kocum dedi
    yanağımı uzattım.
    - bana bir tane vur ki seni burda cesedini cıkartana kadar dövmem için bana sebep ver dedim.
    ···
  11. 182.
    0
    günler günleri kovaladı. o kadar hızın, uykunun acının içinde
    bir şekilde okul gelmiş ve kodesime geri dönmüş gibiydim.
    son sınıf bir lise öğrencisi.
    artık selin ile denizi aramıcaktım çünkü onlar mezun olmuşlardı
    bu benim içimde bir katilin soluk borumu cigerlerimden ayırması gibi
    bir hisse uğratsada, zar zor katilin elinden soluk borumu alıp yerine
    taktım. ya cok uyudugumda ya da uyumadığımdan gözlerimin altı mor
    yüzümde hala kavgadan kalmış ve yüzüme kazınmış sanat eseri olan
    yaralar var idi. bastığım her koridor yolunda
    daha lise 1 bebelerinin bile
    -oha bu tugay değil mi? atılmamış mı
    - yok olum tedavi görüyormuş. muhabbetlerini duyup
    geri dönüp hiç birşey söylüyemiyordum
    hocalar durup durup
    - birşeye ihtiyacın olursa söyle
    - istersen cıkabilirsin vs. ilgilerini gösterip
    yanımda olduklarını belli etmeye çalışıyorlardı fakat
    yanımda olmalarını istemiyordum.
    olması gerekenler yanımda değildi çünkü...
    tanrının tokatları ve yumruklarından sonra
    soluğumu kesicek diz darbesi deryayı bir başkalarıyla
    gülerken geldi. fakat solugumu cabuk toparlayıp
    1-2 saniyelik duruşumu bozarak gözlerimden oradan ayırdım ve
    yoluma devam ettim. artık bütün acilar aşinaydı
    artık acılara katlanabiliyordum
    hatta hayatımı yoluna koymak için kılımı kıpırdatmıyordum
    lise 1 oldugunu sandığım hormon yemiş yemiş
    büyümüş sakallı neredeyse boylarımda bir çocuk
    gelip bana ahkam keserek suskunlugumu bozdu
    - sen uyuşturucu tedavisi mi görüyosun lan?
    sesinde kızgınlık öfke ve kibir vardı
    nedense takip edilen kötü nam olsa da bir popülerliğim oldugu için
    bastığım adımı takip eden bir çok öğrenci vardı
    yaşadıklarımı bilmeksizin hayatımı sorgulayan bebeler.
    onlarda bu sözle irkildiler.
    - evet. Dedim
    ···
  12. 181.
    0
    bir şekilde sora sora yolu buldum. gittim selcukla
    bir kaç bira daha aldık. o kadar dayakdan
    kavgadan ve görültüden sonra ister istemez ayılmıştık
    birer bira daha çarpıştırıp eve döndük
    ertesi gün uyandığımda yüzüm yara içindeydi fakat bunu
    sarıcak bir babam yoktu. izmirde belki de karısını
    delicesine gibiyordu. annem çalışıyor ve
    yaralarımı geçirmek için bana kremler bezler vs. alıyordu
    sarıyordu beni elbet. ama bir baba kucağı değildi be birader.
    anneler her zaman daha kutsaldır tabii ki,
    amma ve lakin babanın o hissi başkadır.
    babam gitmişti, selin gitmişti, deniz gitmişti,
    liza gitmişti, dost bildiğim 15-16 yıllık biraderim serdar gitmişti,
    sevcan.. dilim varmıyor, elim yazamıyor lakin; g.i.t.m.i.ş.t.i...
    elime aldıgım sigara paketine bakarak,
    "baksana birader.. şimdi senle ben varım.. senle ben kalcam.. aslında sende huursun he
    parası olana gidiyosun.. param oldugumca yanımdasın. ama yanımdasın birader.
    en azından seni benim derdimi taşıyan insanlarla aynı anda üfliyebiliyorum" dedim.
    benim derdimi taşıyabilen insan varmıydı lan harbiden?
    onlardaki omuzlarda yıkılmak üzeremiydi?
    dizleri titriyormuydu?
    ağlıyorlar mıydı?
    acılarını hafifletmek için derilerine zarar veriyolarmıydı?
    içiyorlar mıydı?
    bir sigara yaktım,
    sonra bir tane daha,
    bitmek bilmeyen bir ateş vardı sigarada,
    bir huurya ait ateş,
    ağzımda, dilimin hemen ucunda, ciğerlerimin içinde sönüyordu ateş
    ve öyle yakıyordu ki ciğerlerimi
    duman saçıyordum.
    "aşkım, aşım, asrım... sen ona helalsın bana haram" dedim sevcanın
    kulağına gitmiyceğini bilsem de, gidiceğini umut ederek.
    ve ardından telefonu göbeğime koyup o tatlı titreşimi vücudumda hissetmek istedim,
    olmadı. gelmedi o mesaj, gelemedi.
    ···
  13. 180.
    0
    reserved
    ···
  14. 179.
    0
    evvelim ahirim şaşmıştı bu tekmenin ardından.
    teyzemin ayakların dibine yuvarlanmış
    ağzımın kenarındaki kanları saça saça gülüyordum
    ve böbreğime hala tutulamayan selcuk tarafından
    tekmeler yağıyordu.
    polis geldi. kalabalığı dağıtıp bizi sorgu odasına aldı
    farklı farklı. ne oldugunu sordu
    selcuga vurdugumu kavgayı benim başlattıgımı söyledim
    o da aşağı yukarı aynısını söyledi zaten biraderim şikayetci olmadı
    lakin orda yoktan var edilen bir mevzu
    yanımda kimliğim yoktu.
    -tc kimlik no mu versem dedi
    - kimliğine bakayım dedi
    - yanımda değil dedim
    arabaya aldılar beni.
    - akbil var yanımda dedim
    - ben devlet otobüsümüyüm amcık diyip bir güzel de
    mavi gömlekli memur bey tokatı yapıştırdı
    yüzüme. eline bulaşan kanı üzerime sildi
    arabanın içinde bir müddet dayak yedikden sonra
    - bundan sonra kimliğini yanına alırsın diyerek
    bi mahalle arasına attılar beni.
    ama paramı, telefonumu vs. dokunmadılar.
    selcugu aradım
    - nerdesin dedim
    - nereye zütürdüler lan seni dedi
    - olm nerdesin amk dedim
    - boğanın ordayım dedi
    - gelicem de nerdeyim bilmiyorum amk dedim
    bir şekilde sora sora yolu buldum. gittim selcukla
    bir kaç bira daha aldık. o kadar dayakdan
    kavgadan ve görültüden sonra ister istemez ayılmıştık
    birer bira daha çarpıştırıp eve döndük
    ···
  15. 178.
    0
    kalkıp ağzını yüzünü tekmelemek isterken yüzüme
    aldığım darbeler sonucunda tek yapabildigim şey
    ellerim ile yüzümü korumak oluyor.
    ve selcuk ayakkabılarını yüzümle buluşturmaya
    devam ediyor. kafasını yana cevirip samsung e250
    telefonlarına poz verip ta bu yıla kadar hiç değişmeyen
    modayı başlatan şişko kızlardan biri ayy kavga vaar
    diyor ve sanki kavga yeni başlamış etkisi uyanıyor etrafta.
    herkes bir anda başımıza toplanıyor,
    bir kaç iri yarı adam yüzümü tekmeliyen ve bana fiziksel acı
    verip ruhani acımı söküp alan herifi
    başımdan çekiyor.
    sizene be! diye inliyorum kafamı boğaya yaslamış bir şekilde
    belli ki beni çok dövmüş ki gömleğim kan içinde
    dediğime aldırmadan beni de koltuk altımdan tutup
    kaldırıyorlar ve bunu yediğim dayağın etkisine veriyorlar.
    yerden buldugum ilk taşı da kendimle birlikte kaldırıp
    arkamda bulunan herifin yüzüne indiriyorum.
    zütüm kaşınıyor beyler. kaşınıyorum yani.
    bir kaç tokatta ondan yedikden sonra onuda başımdan alıyorlar ve
    yaşlı bir hanıma dokunmucağıma inandırarak kendini
    bir teyze gelip kolumda tutuyor beni
    "gel evladım,"
    gidiyorum peşinden. yüzünü gözlerimi
    kapatan kanın etkisinden göremiyorum fakat
    hayalen aklımdan beliren suliet kumsalda
    sevcan ile bizi yakıştıran teyzeyle aynısı oldugu için
    saygıda kusur etmemeye özen gösteriyorum.
    "birşeyin yok ya,"
    "yok teyze sadece üzerimden tır geçti" diyorum
    ukala bir şekilde. dişlerimdeki kandan iğrenmiş olucak ki
    siyah kaplı çantasından çıkardığı suyu bana doğru uzatıp
    "al iç, sonra tükür" diyor.
    dediğini yapıyorum ve ağzımdan bir insanı sadece görüntüsüyle
    kusturucak miktarda kan çıkıyor. midem bulanmıyor.
    çünkü o kan benim kanım. biraz olsun kaşıntım geçiyor derken
    karabalığı yaran bir genç
    kan ile pislenmiş ayakkabılarını yüzüme geçiriyor.
    ···
  16. 177.
    0
    mum dikip dilek dileyen aptalların mumlarını
    ellerimi yalayarak söndürdüm.
    kafam güzel amk
    deli gibmiş gibi gülüyorum selcugun hırkasından tutarken
    lan mumları söndürdüm dıbına koyim diyorum
    ve o anda ilk başta tanrının oldugunu
    sanıp sonradan bilincim yerine geldiginde
    selcugun elinin içi oldugunu anladıgım bir
    tokat yüzüme öyle bir çarpıyor ki
    bir balina ile öteki balinanın
    okyanusta çarpışmasını andıran bir
    gürültü çıkıyor ortaya.
    bu sayede kiliseden atılıyoruz ve
    selcugun bir kaç beni kendime getirmek için
    vurdugu tokattan sonra
    bende ona bir tane yumruk sallıyorum
    benim kafam ona oranla kat kat daha iyi
    fakat ikimizde alkolün etkisiyle
    hantalız. yumrukdan sonra kendine geldigi
    gibi karın bölgeme diziyle vuruyor ve eğiliyorum
    eğilince mideme bir kaç diz daha atıyor ve
    omuzlarımdan itiyor beni. yere yapışıyorum
    - bittin sen oğlum! diye gürlüyorum
    yerden kalkarken ve jim carrynin
    "yes man" filmindeki kavga sahnesine
    benzer bir kavganın içine giriyoruz.
    dengemi kaybetmemeye çalışıp ona doğru
    sağa sola savrularak koşuyorum ve bir yumruk daha atıyorum
    sağ elmacık kemiğine.
    jim carrynin yumruğundan tek farkı
    elimdeki çıkıntı olan kemiğin bu sefer
    doğru adrese ulaşmasıydı.
    bir kaç adım geriye gittikten sonra birde omzuna tekme atıp
    düşmesine sebep oluyorum ve hemen üstüne atlıyorum
    yokuş aşağı boğaya doğru sürüklendikden sonra boğa
    daha aşağı gitmemize izin vermiyor
    kalkıp "teşekkürler boğa" diyorum ve
    kalktıgım gibi yüzüm devasa bir yumruğa kurban gidiyor
    ve çöküyorum.
    yerde o sinirle tanrıyı andıran bir herif
    yüzümü tekmeliyor. insanların garip tavırlarını yarım yamalak
    seyrederken gülmeye başlıyorum ve ağzımı açtıgım anda
    selcugun kaval kemiği bir dişimi yere düşürüyor.
    ···
  17. 176.
    0
    dışarı çıkıp birisiyle öyle bir kavga etmem lazımdı ki
    tanrı gibi sert vurması lazımdı.
    hayat gibi sert vurması lazımdı.
    hastanelik edip bir kaç gün en azından
    komada kalmamı sağlamalıydı.
    şikayetci olmayacaktım.
    bir biradere mesaj attım. selcuk
    liseden beri tanıdıgım bir cocuk
    "beni bir dövsene"
    "ne diyosun gibtigimin salağı?"
    "dışarı çıkalım"
    "işim var"
    "dışarı çıkalım,"
    "işim var dedim ya oğlum"
    "dışarı çıkalım"
    "tamam dıbına kodugumun aptalı"
    cevabını alınca hazırlandım ve kapısının önüne vardım
    zili çaldım
    çıktı.
    üstünü giyindi
    - okul yaklasıyor dedim
    - sus gibmiyim ağzını yüzünü dedi
    - okul yolu yokuştur gel bira tokuşturalım dıbına sokim dedim
    yok olmaz,
    var olur,
    yok olmaz,
    var olur
    diye tartıştak sonra acılı ve kederli cocuk kazandı
    -aşkta kaybeden birayı kaparmış haberin varmıydı dedim
    Kadıköy sahile inip bir kaç bira ( 27 bira )
    içip kafamın taşşak gibi olmasına sebep oldum o gece
    kadıköye hiç gittiniz mi bilmiyorum fakat o
    boğanın yukarısında bir kilise var.
    kafam güzel olunca oraya daldım
    tabii selcukda pesimden
    pederle konusucam amk
    ···
  18. 175.
    0
    ve çekmedim. derim soyuldu.
    çekmedim. etim yandı,
    çekmedim. etim yarıldı,
    çekmedim. ve elimde sigaramı söndürdüm.
    elime baktığımda çok da büyük olmayan fakat
    sanki boğazıma 4 koluyla birlikte sarılan
    bir katil acısı veren bir yara var idi.
    bu hepsinden daha çok acıtmıştı.
    sevcan herkesden daha cok acıtmıştı.
    fakat hiç bağırmadım
    dişlerimi birbirine geçirip yanaklarımı
    öylesine kastım ki,
    elmacık kemiğim gözlerime kadar çıktı.
    bir ara sadece sigara içmekten sararıp solmuş
    organlarımı görmeye hayal ettim.
    ve sonra elimdeki sigarayı kendime benzettim.
    bende yakıcıydım. bir çok kişiyi terk etmiş
    içindeki acı yüzünden,
    bir çok kişiye acı cektirmiş
    boş,
    lanet,
    yoksul bir heriftim.
    kadınlar benden ne istiyorlardı.
    tanrı, benden ne istiyordu?
    siyah is kalmıştı ondan da geriye..
    tanrı bana kafa atmış gibi
    içimde buruk bir acı,
    ve tanrıyı şevke getirip
    birde yumruk at dercesine
    yüzümde buruk bir gülümse ile oturuyordum hala
    ve düşündüm tekrardan
    sevcan ile ne zaman sarılsam
    yerdeki bir kaç toprak
    "ne yapıyorsun sen ahmak?" dercesine
    yüzüme çarpıyor ve
    gözlerimi açmama neden oluyordu
    tanrım neden bunca acı?
    ···
  19. 174.
    0
    ve bir çizik ile birlikte belime kadar birbirlerine kanışıp
    indiler, kan ile birlikte.
    içimden akıp gittiklerini,
    kanın içinde alyuvarlarım ile boğulduklarını hayal ettim.
    sevcan kalmıştı.
    onun acısını daha bir başka yaşatmalıydım kendime
    çünkü o diğerlerinden farklı olarak
    çıraklıkdan sonra, kalfalık zamanıma gelip
    yine beni yenik duruma düşürmüştü.
    aşk pankreasıma öyle bir yumruk vurmuştu ki
    organımdaki bütün asiti, zehiri
    vücudumda hissedebiliyordum.
    bir sigara yaktım. derimi kan kaplıyor
    derimi kan bağlıyor,
    ölmeyi hayal ediyordum.
    o zamana kadar hep düşündüm.
    ölürsem azrail kim olarak gelicekti
    bir şeytan olarak mı,
    liza olarak mı.
    keşke adresini bilsem liza...
    liza gitmekte haklıydı. başkasını sevmiş,
    onu unutmuş, bir başkasının gidişine tanık olmuş
    bir başkasına üzülmüştüm.
    bir başkasını beklemiştim.
    allah belamı vermişti.
    ufak tefek katil olma planları yaptım aklımda.
    yaklaşık 4 saat sandalyede hiç kıpırdamadan
    kapalı olan bilgisayarımın ekranına bakmakla geçti
    ve dolu olan sigara paketimi neredeyse bitmişti.
    son sigaramı yakmak için uzandım pakete
    ve sigaramı yaktım.
    bir müddet içip kendi vücuduma
    sevcanı nasıl kazıyabilirim diye düşündüm.
    bu can yakma işlemleri hep birilerini
    vücuduma kazımak içindi.
    herkes beni ne kadar terk ettiyse
    o kadar çizik atıcaktım vücuduma.
    annem, babam ve tanrınınki kalbimde olan bir çeltikti,
    onların ki başka.
    sigaranın sonlarına doğru
    sigaramın ateşi iyice harmanlandı çekerek
    ve ucu kor ateş olan sigaramı
    sol elimin, onun eline çarpan elimin üzerine bastırdım.
    ···
  20. 173.
    0
    elvedalar yazılsın otobüs biletlerinin üstüne.
    çünkü yıllar öncesinde kalmıştı benim bileklerim
    kan içinde..
    beynime gidip mantıklı düşünmemi sağlıyan
    bütün hatlarım yırtılmış, kopmuş, zedelenmişti.
    bir ölüden farkım yoktu.
    zaten 4 sene önce ölmüştüm ben,
    bu fiili bir hareket olucaktı.
    eğer tanrının yakınlarında bi yere gidicek olursam
    ona afilli bir yumruk atıcaktım.
    sinirliydim
    yalnızdım.
    yoktum.
    elimdeki büyük çaplı jiletle oynuyordum
    bileklerimin üstüne koydum
    ağladım biraz.
    biraz şahdamarımda hissettim jiletin soğuklugunu
    daha önce sevgisini göstermek için
    yalan, sahte bir şekilde öpülmüş boynum,
    şahdamarımı taşıdıgı için kesilmesi
    en uygun bölgeydi.
    bir müddet sonra oradan da vazgeçip
    tshörtümü soyup kalbimin tam üstüne koydum
    ve göğsümün hemen yukarısına 3 tane koca cizik attım.
    birincisini cizdigimde deniz diye inledi
    koskoca cihan.
    ikinci cizikle birlikte selin diye irkildi
    kulağımda yankılanan ses.
    ve lizaya geldi sıra..
    senide yok sayıcaktım liza,
    özür dilerim, liza.
    seni hala seviyorum liza.
    ···