1. 226.
    0
    servislerle birlikte eve en yakın konuma ulaşmış bulunmaktaydım.
    sabahın körü ak.
    eve gidip girdim. bir uyku çekicektim ki kendime telefona gitti
    elim. neden gitti bilmiyorum da
    bir mesaj falan.
    arama.
    her ne olursa.
    telefonda gördüğüm tek şey şu yazıydı;
    şarj bitiyor.
    eh dedim bana yar olmayan bu devri devranın izzeti ikrdıbını gibeyim
    yoktum.
    var olmamış gibiydim
    geçtim ve yatağıma uzandım.
    düşündüm.
    düşündükce düşündüm.
    aşağı tükürsem sakal yukarı tükürsem bıyık derler ya.
    aynı o hesap.
    her yol taktandı.
    çıkış yollarımda çıkış kapalı tabelası.
    lizam yok.
    -nabıcaz be patron dedim kendi kendime.
    - nereye gidicez? kiminle gülücez? gitmesek yaşayamayacaktık da,
    gittik yine yaşayamıyoruz. kaldım öyle evde yek başıma.
    yarım kalmış kitap gibiydim.
    bunca ayrılığın üzerinden yine aynı acıyı mı hisseder bi insan
    hissediyor işte.
    ister maymun iştahlı diyin. ister salak.
    ister niye gittin be o zaman dıbına kodugumun aptalı diyin
    vericeğim tek cevap; haklısınız dan başka bir şey olmaz.
    sadece gitmem gerektiğini hissettim ve gittim.
    ···
  2. 227.
    0
    edebiyata vurmadan özet geçmek gerekirse yaşamıyordum.
    akşam kalktım.
    gerçi sabahı akşamdan ayıran tek şey
    sabahları insanlar daha bir çoktu sokaklarda.
    uyku düzenim yoktu.
    bazen 2 gün uyuyordum
    bazen 2 gün boyunca uyumuyordum
    dışarı sadece sigara almak için çıktım
    telefonu şarza takmadım herhangi bir mesaj gelir diye.
    eğer mesaj gelirse ona geri dönme ihtimalim vardı
    yaşamamayı tercih ederdim.
    dostlarım beni hala mersinde sanıyordu.
    annem bile belki geldigimden habersizdi.
    açıp girmezdi annem odamı.
    bende odamdan dışarı çıkmazdım.
    pc den bir kaç dizi izliyip kapatırdım
    kitap filan da okumazdım öyle yazardım durmadan
    şiir yazardım
    roman yazmaya çalışırdım
    kafamda senaryolar oynatıp bir çok insanı öldürdüm
    annem geldi bir gün odama.
    - tugay dedi
    dedim evde olduğumu biliyormuş annem.
    - efendim anne dedim
    - bugün selçukla karşılaştım seni sordu dedi
    - ee dedim
    - öldüğünü falan sanmışlar. ulaşamıyorlar sana dedi.
    - ulaşmasınlar dedim
    bir kaç anne nasiyatıyla beynime girdi ve telefonu açmaya ikna etti
    ama açmamaya kararlıydım.
    bir kaç gün daha geçti böyle.
    ve en sonunda telefonu açtım.
    yaklaşık 20-30 mesaj vardı sanırım.
    arkadaşlardan
    sevcandan
    ve onca mesajın arasından tek bir mesaja kalbim hızlandı
    derya nasılsın yazmıştı.
    ···
  3. 228.
    0
    telefonu giblemedim. giblemek istemedim.
    biraderlere yaşıyorum içerikli mesajlar
    atıp sevcana da aşağı yukarı şöyle bir mesaj çektim;
    - sen gittin. ben geldim. benimle her yere gelceğine inandıramadın beni.
    ben de gittim. ödeşmiş bile sayılmayız ama. ben 5 öğün aç susuz bekledim seni.
    biraz da uykusuz... ama öyle olması gerekiyormuş, öyle oldu.
    yokum ben artık. adlı bir mesaj attım.
    şu vardır insanda;
    ne kadar gider yapsan da bir mesajda
    geri dönsün olur içinizde.
    siz onu gibin
    ama o hep sizinle kalsın.
    öyle değilmiş beyler.
    gibmeye çalıştığınla kalıyormuşsun.
    bu dünyada tek akıllı siz değilmişsiniz
    donu indirmenizle kalıyormuşsunuz.
    öyle kolay değilmiş adam gibmek.
    bizim gibi sevgi fakirleri için kolay değilmiş...
    diğerleri işin piiri kesilmiş.
    üstad olmuş adamlar.
    deryaya da mesajına cevap verdim.
    ve telefonu fırlattım koltuğa.
    televizyon izledim.
    biraz daha televizyon izledim
    mesaj varmı yok mu diye kontrol etmedim
    biraz daha izledim
    telefona bakmak için can atıyordum
    ama bakmamak için can çekişiyordum.
    bakmak istemesem de
    o can sıkılmasıyla mecburen uzanıp aldım telefonu
    tabii ki vardı bir kaç mesaj..
    ···
  4. 229.
    0
    öncelikle dostlar şunu söylemeliyim size;
    hayat hiç bir zaman umduğunuzu vermez.
    ummadığınızı da vermez.
    bir şey beklersiniz, gelmez.
    bir mesaj belki o beklediğiniz.
    bir kapı zili...
    gelmez işte.
    hayat size
    insan olmak için bile fırsat vermez.
    o kadar çabuk geçer ki.
    bir o kadar iz bırakır,
    kanatır,
    size merheminizi, dermanınızı, devanızı vermez.
    umutlanmayın.
    içimde beni neredeyse körelten bir hevesle açtım
    mesajları ve arkataşlaklarımdan( arkadaşlığa pek inanmam)
    mesajlar vardı.
    telefon elimdeyken titredi.
    heveslendim.
    ve size şunu da söylemeliyim;
    hayatın size verdiği tek şey
    hayal kırıklıklarına +1
    sevcanın mesajında şunlar yazıyordu;
    - bakire olmayan bir kızı napıcaksın dimi? kandırılmış bir kızı.
    hevesdi dimi senin ki. intikamdı. allah belanı versin. yazıyordu
    ölü gibi serildim koltuğa
    o gün günlerden perşembe günüydü.
    o günün unutulmaması gerektiğini anlamalıydım.
    ···
  5. 230.
    0
    öyle miydi sahi?
    intikam mıydı benim ki...
    mesaj yazmaya gitmedi elim çünkü
    içten içe bu anı biliyor gibiydim.
    bende birilerini yüz üstü bırakmalıydım
    çünkü düşmüştüm.
    kötüydüm.
    kirlenmiştim ve çocuk değildik artık.
    büyüyorduk.
    büyümüştük
    bazen sokaklarda, bazen okulda, bazen yediğimiz yumrukda bile
    bizi olgunluğa bir adım yaklaştıran bir parça vardı.
    kırılmıştık
    çünkü tanrı, dolayısıyla hayat öyle istemişti.
    "olgunlaşmak" başlığı altında
    ne tak varsa çekmiştik dünyanın.
    aşkını da meşkini de
    dost kazığını da
    aile ayrılığını da her bir taku yaşamıştık.
    beynimdeki bütün düşünceleri bir an dağıtmak istedim
    fakat o an gelip düşüncelerim dağıldığında
    hava kararmıştı.
    sonmunda yazdım bir mesaj.
    - seninle oynamadım. böyle olması gerekiyordu.
    arkadaşlarada yazdım.
    arkadaşlar yazdı anında bir kaç mesaj
    gel dışarı çıkalım
    nerelerdesin olum sen
    falanlar filanlar.
    dağılmıştı günüm.
    iğrenç bir perşembe günüydü sonuçta.
    ···
  6. 231.
    0
    "gahpe felek sana nettim neyledim?
    attın gurbet ele parelerimi,
    akıbetin beni sılamdan etti.
    yaktın mümkünümü çarelerimi"

    hayatımda ilk kez bir şarkı beni anlatıyordu.
    deryayada bir mesaj yazdım.
    o günü dışarda arkadaşlarla vs. geçirdim.
    ertesi gün uyanıp okula döndüm.
    artık o okuldan değildim o yüzden sivil kıyafetle gidip
    öğretmenlerimden helallik aldım.
    kendini yaktın dediler.
    akıllı bi cocuktun dediler
    hepsine her şey için teşekkür ettim ve hayat şartları
    beni bu duruma getirdiğini söyledim
    hepsi hakkını helal etti.
    beni hiç sevmeyen fizik hocası bile sarıldı.
    kendine iyi davran aslan dedi.
    kusura bakmayın sizi de cok yordum hocam dedim.
    estafirullah dedi.
    okuldaki cocuklarla vedalaştım.
    kızlar üzüldü.
    hakkımdaki dedikodular bi hayli artmıştı
    ama bu sefer gerçek olanlarda vardı.
    deniz yüzünden ve selin yüzünden hayatımın
    gibildigini ve delirdiğimi konusuyorlardı.
    yok öyle şeyler desem de vardı elbet.
    eve döndüm. zaten 6-7 gibi cıkmıs 9 gibi dönmüştüm.
    sabah 2 arama 10 civarında mesajla karşılaştım.
    sevcandandı mesajlar.
    ···
  7. 232.
    0
    bir beddua
    bir seviyorum
    bir geri gel
    bir geri gelme başımı yaktın
    komşular rahatsız
    oydu buydu
    zarttı zurttu
    diye mesajlar çekmişti. kız milletini anlamak hayli zor amk.
    kendi kendime bi yarım saat düşündüm telefonu kıllı göbeğime koyup.
    ne yazmalıyım?
    geri dönmeli miyim?
    ama "adam" gittiği yolu bir daha döner mi?
    peki ya aşkın cinsiyeti yoksa?
    ki yoktu.
    dönmeyecektim. ama bir kız bütün cesaretiyle bir erkeğe
    gel diyorsa. aşkın cinsiyeti yoktur.
    bir erkek bir kıza kırılıp trip atıyorsa da yoktur
    aşk olum bu. cinsiyet dinler mi. giber adamı.
    en sonunda karar verdim. güzel bir mesaj atacaktım fakat
    ne bitirme mesajı ne devam mesajıydı bu.
    açık bir kapı bırakıcaktım.
    - seni bekledim. her saat bekledim seni. gözlerim hep yoldaydı.
    şimdi de senin basıp gittiğin o yola ben adım attım ve bende gittim
    kusura bakma. ama sana inanmıyorum. beni sevseydin yapmazdın.
    hormonlarına da sahip çıkardın kızlıgına da.
    ama zaten kızlıgını vermedin ki sen o cocuga.
    kan yoktu. bişey yoktu. kaçıncı oldugunu bile bilmiyorum.
    ama sevgi bütün hormonlarını bastırabilirdi. evet gittim cünkü sana dokundugumda
    serdarın dokundugunu hatırladım. dedim ve yolladım. gelen cevap
    hayatımda aldıgım en garip ve ağır cevaplardan biriydi
    ···
  8. 233.
    0
    beyler hikayeyi her gün 10 part attıgımda hiç biriniz gibinize takmıyordunuz. deli gibi kendim anlatıyordum aq
    ···