1. 151.
    0
    bir kaç saat sonra da vardıklarını haber etti.
    içim içimi yiyordu. aylar sonra o yüzünü
    tekrardan görücektim. aklıma serdarla oldugu geldi
    aklımı gibeyim hiç pozitif düşünemiyor.
    ama olsun lan dedim. şimdi benimle.
    geçmiş geçmişte kaldı.
    oydu benim mutluluğum,
    huzurum,
    aşım,
    aşkım,
    canım.. herşeyim.
    birtanem,
    gül bahçem,
    gülüm,
    suyum,
    suluğum..
    seyrim,
    seyranım,
    15. yüzyılım,
    lale devrim,
    imkanım,
    imkansızım...
    herşeyim. oydu benim.
    - kaç kişisiniz dedim
    - 5 dedi
    - kaç kız kaç erkek dedim
    - 3 kız 2 erkek birde ben dedi
    6 amk. matematik hocasını gibim diye geçirdim içimden
    güldüm de kendi kendime
    - tamam görüşürüz dedim
    - görüşürüz dedi
    ve koşmaya başladım. içeri gidip karşılarına çıktım.
    ···
  2. 152.
    0
    saat kaçta gidiceksiniz dedim sevcana.
    - öğleden sonra dedi.
    - kesin 12 den sonramı dedim.
    - evet dedi
    - 12 de ordamı olcaksınız yoksa yolamı cıkcaksınız dedim
    ulan ben anlamıştım bunu söylese istanbula geldiğini
    ama onun, benim onu o kadar sevdiğimi sanmadığı için
    öyle bir ihtimal gelmemiş olucak ki
    - orda olucaz ordaa dedi
    - hm ok. yazdım
    - dalgamı geciyosun be dedi
    - evet dedim.
    bir şekilde şüphelenmiş olsa da o hissi geçirtmek için.
    - neyse ben hazırlanıyorum o zaman dedi
    - tamam dedim
    - çıkmadan önce mesaj at bana dedim
    - tamam dedi
    garsonu çağırdım
    - mersin forum nerde biliyor musun dedim
    - yenişehirde dedi
    - nasıl gidebilirim dedim
    anlattı.
    anlattı da aklımda bi gib kalmadığı için taksi çağırmalarını istedim
    koskoca tugay mersine gelmis. cebinde parası var
    otobüsle mi gidicek hey dıbına koduklarım.
    taksiye bindim.
    - mersin foruma dedim
    bu daa deminki taksiciye oranla hiç konuşmadı
    yüzüme bile bakmadı amk
    indim. bi yer buldum cafe gibi orda bekliyom mesajını
    hala atamadı mesaj. amk. ne yapıyor anlamadım
    sonunda geldi mesaj. ben çıkıyorum
    - varıncada haber ver dedim
    - tamam dedi
    ···
  3. 153.
    0
    -okullar açılmadı mı dedi
    - ya zaten istanbulda okuyorum ailemin yanına geldim bir günlük dedim
    - anladım nerelisin sen dedi
    - zonguldak dedim
    - neresinden dedi
    - merkez dedim
    olum arabana bindim. ananı gibip paraları gasp edip kaçmıcam lan.
    gbt kağıdımı getireyim istersen amk
    - nasıl gidiyor dedi
    taksici muhabbeti harbiden çekilmiyor amk.
    eninde sonunda bitti yol. kahvaltımı yaptım
    adama teşekkür edip parasını verdim.
    simdi mersin forumun nerde oldugunu öğrenicek,
    daha önce nerde oldugumu öğrenicek,
    sevcanın kalkmasını bekliyecektim.
    bir sigara içtim orada.
    sonra garsondan bir tanesini çevirdim
    - abi bir kız arkadaşımı bekliyorum. buranın yabancısıyım. baya uzun beklicem. uyanmasını
    nerde bekliyeyim? dedim
    - burda bekle dedi
    - sorun yaratmiyim dedim
    - gibtir et sorununu arkadaşım derim
    - sağolasın birader dedim
    para vermek gerekir miydi böylelerine bilmedigim için
    vermedim para.
    bekledim. sevcan uyandı
    - günaydın yazdı
    - günaydın yazdım
    napıyosun ne ediyosuna
    yalandan cevaplar verdim.
    o an bekleyişim içinde,
    tekirdağda onu bekleyişim aklıma geldi.
    sigarayı daha bi kuvvetle çektim.
    ···
  4. 154.
    0
    gittim bir taksi buldum. terminaldeki taksilerin
    "mersine yeni gelmiş, dolaştırır dolaştırır giberim ben bunun paracıklarını"
    zihniyetinde ciks kölesi olmak istemedğim için,
    dışardan bir taksi buldum.
    adam bavulumu falan görünce nerden geliyon dedi
    - istanbul ama mersinliyim ailemin yanına geldim dedim.
    aslında yine tufaya düşmüştük. mersin nere bilmem etmem
    birşey sorsa gibi tuttuk.
    ardından babama bir mesaj yolladım
    - baba ben mersindeyim. neden oldugumu sorma sonra anlatırım.
    taksiye bindim herif dolaştırmasın beni. sen beni şimdi ara geldin mi oğlum de
    sonra bende taksiciye vereyim dolaştırma oğlumu falan de. dolaştırmasın paralar gitmesin diye bir mesaj attım.
    - nereye gidiyoruz dedi herifde.
    ilk defa bu kadar stresli bir taksi yolculugu yapıyorum
    zaten cebimde cok para yok amk
    200 lira civarında bişey var.
    - sen git abi dedim
    - nereye gideyim aslanım dedi
    - düz git işte dedim
    mala bağladıgımı anladım amk.
    içimden dua ediyorum hadi ara baba diye.
    bir kaç dakika sonrada babam aradı
    - geldin mi oğlum dedi
    - geldim baba dedim
    - taksiciyi ver dedi
    verdim.
    telefonda ses bangır bangır bağırıyor. duyuyorum ne konuşuldugunu
    - oğlumu cok dolaştırma bilmez buraları. çabuk ulaştır yanıma dedi.
    - zaten dolaştırmam abi haram para yemem ben dedi
    - eyvallah dedi babam
    taksici kapayıp telefonu geri verdi
    - abi en yakın kahvaltı yapabilceğim bi yer varmı. ama yakın olsun ucuz olsun dedim
    - tamam dedi.
    - niye geldin koca şehirden köye dedi
    - okumaya dedim
    okumaya mı? vay beynimi gibeyim.
    ···
  5. 155.
    0
    artık sevcanla baş başa kalabilceğim bi yere, evine gidiyordum.
    belki öpücek, belki sarılacak belki de gözlerim vasıtasıyla
    güzel gözlerini saniyeler, dakikalar, saatler boyunca izliyecektim.
    herkese teşekkür edip tanıştığıma memnun kalmadığım halde
    memnun oldugumu söyliyip masadan kalktık sevcan ile birlikte
    masadan bir iki adım uzaklaştıkdan sonra bir saniye diye
    ayrılıp sevcanın yanından masaya geri yöneldim
    - paranız varmı gençler kızları aç açık bırakmayın dedim
    kızların hafif bıyık altından gülmesi
    şaka maksatında mersin kızları çok güzeldir beyler. ciddiyim
    eğer sıralamak gerekirse şahsen
    mersin,
    çorlu,
    izmir kızları diye gider.
    erkeklerde bozuldu fakat makaraya alıp var dediler
    sevcanda kolumdan cekiştirip önüne attı beni
    yanıma yaklaşıp
    - paran yok hala artistlik yapıon dedi
    - var param dedim
    - taksiyle gidelim o zaman çekemicem otobüs dedi
    - tamam dedim
    şimdi gel taksi bul cebindeki kalan 10 lirayı taksiye ver
    ki taksininde 10 lira yazması için yakın bi yer olması gerekiyordu
    yani gibi tutmuştuk tekrardan anlıcağınız.
    - nerde sizin ev dedim
    - tarsus da dedi
    - ora nere ya diyip dişlerimi göstererek kısık sesli bir kahkaha attım
    bir taksi çevirdik. el züt mahkum gidicez
    - yanında para varmı senin dedim
    - ya paran yoksa söyle tugay ne olucak dedi
    - varmı yok mu dedim
    - var dedi
    - he iyi kalsın sende o zaman dedim
    - of diyerek somurttu.
    taksiye bindik.
    - tarsus yeni ömerliye dedi
    ···
  6. 156.
    0
    gidiyoruz. giderken hafif sırnaşmalar
    eskiden kumsalda onu sevdiğimi nasıl söylediğimi,
    okeyde ıstakasında çaldığım taşları,
    taş çalmanın sırrını. herşeyi anlattım
    o da gelip nasıl ağladığını
    üzüldüğünü dışarı çıkmadığını
    kimsenin yüzüne bakamadığını anlattı.
    hep benim geri dönmemi istediğini,
    dualar ettiğini ve sonunda geldiğimi anlattı.
    bunları dinlerken bende onun omzundan tutup
    kendime doğru cektim iyice.
    kaburgalarıma kadar sokucaktım bana kalsa onu.
    konuşurken birden geldik. anlamadım
    yolun nasıl geçtiğini.
    - sen in ben ödiyip gelicem dedim
    indi.
    - abi yanımda 10 lira para var. istanbuldan yeni geldim sevdiğimi görmeye.
    parasız pulsuz geldiğimi görmesin, bana bir güzellik yapabilir misin dedim
    - kardeş nasıl yapalım bilmiyorum ki. dedi
    - hadi be abim. görmüşsün geçirmişsin. hiç mi sevmedin. kalktık istanbuldan geldik dedim
    istanbuldan geldik gelmesine de herife mi geldik amk.
    kıza geldik. para alsaydın yanına züt veren dese ne dicektim
    - bir 5 lira çıksa yine iyiydi 15 liraya kapatırdık dedi
    soydum ceplerimi cüzdanı çıkardım
    - abi bu kdar var işte. kızdan da para almak olmaz dedim
    - iyi bakalım ver 10 lirayı birdaha görmiyeyim seni parasız dedi
    - eyvallah abim. cansın dedim
    indik. bi apartmana girdik. ve sonra eve vardık.
    - ödiyebildin mi dedi
    - ödedim evelallah dedim
    elini cebime atıp kendine çekti beni
    çekyata düştü. bende yanına attım kendimi
    gülmeye başladı
    - ne gülüyon be dedim
    - paran yokmus yalancı dedi
    - nerden biliyon dedim
    - ellerim cebindeydi dedi
    velhasıl kelâm; kadından korkulur. hemde çok
    ···
  7. 157.
    0
    "dur" demedi, diyemedi, tükürükle birlikte
    saçma salak bir şeyler çıktı ağzından
    ağladığından ötürü ve sinirli, gergin bir ortamdan ötürü
    gülmedim. zaten istemedimde, pisliğiyle, temizliğiyle istiyordum
    onu.
    git de dememişti oysa ki..
    bana asırlar gelen o bir kaç saniye, o gitme demesini beklediğim bir kaç.
    lanet saniye ardından ayağa kalkıp,
    - gidiyorum diyebildim.
    sevcan yerine eda daha çok ağlamaya başladı
    arkada bulunan biraderlerden biri beni sakinleştirmek için
    elini omzuma koydu
    - çek elini gibmiyim yerini yurdunu diye inledim
    elini titrek bir şekilde geri çektikten sonra tekrardan sevcana
    döndüm. ağlıyordu
    yüzünü okşamak için elini uzattım çenesine
    birden boynuma atladı
    - hayır lütfen dedi.
    o gitmişti bir kez, beni açta açıkta bırakmıştı
    gitmemek için bir sebep diye yalvarsam da,
    o sebep yoktu ne yazık ki.
    gidicektim, gidicek miydim? gidemiyordum..
    gitmemek için sebep arıyordum burnum gül kokulu saçlarının kokusunu
    derin derin içine çekerken.
    - herşey bu kadarmış sevcan. canım.. bu kadarmış. dedim
    omzumda iken daha çok ağladı
    - böyle yaparak daha çok üzüyorsun kızı dedi arkadaki çocuklardan biri
    aldırmadan sevcanın saçlarını tekrardan kokladım
    ve sonra tekrardan, ve tekrardan
    ve bir daha kokladım. son kez kokladım ve o istemese de
    ayırdım kendimi gül kokan saçlarından..
    çünkü korkmuştum, yorulmuştum.. bu kokuyu en son
    serdar ile birlikte oldukdan sonra yastıkta bırakınca
    koklamıştım. aklıma gelince bu daha da hiddetlendim.
    ayağa kalktım.
    selda kapının önünde duruyordu, geçmek için yeltendim. izin vermedi
    ···
  8. 158.
    0
    görüntü gitmişti.
    ses gitmişti.
    his gitmişti.
    ben, gitmiştim.
    aşk, gitmişti.
    göz kapaklarım gözbebeklerimin önüne bir perde olmuş, ağırlığından, göz kapaklarımı kaldıramıyordum
    gözümün kenarından hafif yaşlar akıyor, hissediyor, ama dokunmuyordum
    usulca, sessizce akan yaşlara, bendim onlar, dokunmamalıydım. akıp gitmeliydim.
    kulaklarım çıkan kelimelerin, kelimelerin oluşturduğu cümleler tarafından tecavüze uğramış,
    küçük bir kız çocuğu gibiydi. fakat sesi çıkmadığı, dili lâl olduğu için
    hakim tarafından "kendi isteğiyle ilişkiye girmiş" kararı yemiş küçük bir kız cocugu gibiydi.
    kulaklarım.. bundan sonraki duyumlar hep sıradan kalıcaktı sanki.. gittikce sinirleniyordum
    hislerim bir ustanın elleri altında zımparaya yatmış, iyice örseneleniyordu
    sevemiyordum, utanamıyodum, odada hemen arkamızda bulunan
    gardolapın camı kalkıp, bütün tarihi gösterse kafamı yerinden cevirmez idim.
    çünkü; utanamıyor, sevemiyor, bağlanamıyor, bağı koparamıyordum.
    öylece bir ceset gibi yığıldım beni taşımak için oraya konuldugunu
    farz ettiğim yatağa.
    ben, kendimden cıkıp cok uzaklara gitmiştim. o kadar uzaklara gitmiştim ki
    etrafıma toplanmış bütün öğrenci parçalarını, hayatımı gibmek için
    tanrının kurduğu bütün tuzaklara yakalanmış,
    hepsini sevmiş,
    ve en sonunda hepsi ile bir şekilde ayrılmış,
    aldatılmıştım. ölüyordum, bunu hissediyordum.
    birde vücudumu lav gibi yakan siniri..
    aşk da benimle beraber vücudumun derinlerinden, kalbimin
    uçsuz bucaksız daha benim bile bilmediğim gizli karanlık bir bölümünden
    cıkıp, ruhumun, hislerimin duyumlarımın ve görüntümün koluna girmiş
    3-4 kız cocugu gibi sallana sallana gidiyorlardı..
    herşey karanlıktı..
    herşey aydınlığa inattı sanki,
    herşey aşkıma inattı.
    tanrı bizi değil, beni sevmiyordu
    bu yüzden hiç kimseyle ben, biz olamadım..
    ···
  9. 159.
    0
    televizyon izlenirken gülünüyor, gülünürken
    sevcan erkeklerle bakışıyor gülüyor mu diye kontrol amaçlı sanırım
    bakıştıkca benim sinirler iyice geriliyor
    gerildikce sabırsızlaşıyor,
    sabırsızlaştıkca serdar ile anlatıcağı şeyi dinlemeden
    ortalığı gibebilcek bir hale geliyordum.
    televizyonun kumandasını bir hışımla alıp, televizyonu kapadım.
    - ne oldu ya? uğultusundan sonra
    - arkadaşların geldi. hadi dedim
    - onların yanında olmaz dedim
    - ne oluyor? diye gerildiler çocuklar.
    - o zaman odaya diyerek kalktım
    - tamam diye peşimden geldi.
    odaya girdik.
    - sinirlenmek yok ama dedi
    - söz verdik ya. dedim
    söz ağızdan bir kere çıkar, çıktığı yere bir daha girmezdi.
    şimdiye kadar bu böyle olmuştu
    ve anlatmaya başladı. ekgibsiz, abartısız, fazlasız, yazıyorum.
    "o evin senin evin oldugunu biliyordum. serdarla eve geçtikten sonra bana tugay birazdan gelicek dedi.
    bende okey oynucaz falan diye seni bekliyorum. oguzhan yerine bir kız bulduk. tugay onu çağırmaya
    gitti dedi serdar bana. sonra benden ne kadar hoşlandığını söyledi. ben senden hoşlandığımı söyledim.
    sonra bana bir tokat attı. ne yapıyorsun diye bağırmaya başladım. ağzımı kapatıp yatağa itti beni.
    sonra üzerime çıktı gerisini biliyorsun"
    - tecavüz diyorsun dedim sakin bir sesle.
    - evet dedi
    - peki kapıya kafamı dayadığımda "hadi serdarım, tugay gelmeden, hadi hadi. sesleri neydi dedim
    - ya. nasıl anlatıcam bilmiyorum ama ciksden zevk alan bir siz değilsiniz.
    zoraki de olsa zevk alıp o zevke bırakıyorsun kendini ister istemez dedi.
    ···
  10. 160.
    0
    yemeği yedik. yemek esnasında muhabbet,
    onların içtiği kola,
    benim içtiğim biram
    birayı her ağzıma değdirdiğimde sevcanın
    dik dik gözlerime dikmiş gözlerini görüp
    tam içemeden ağzımdan birayı çekmem ile geçti
    yemek. arada bir ne zaman söylüyeceksin diye
    kaşımı gözümü oynatıyorum.
    daha vakiti var diye bir cevap alıyorum.
    ağız okumada çok iyiyimdir. bir müddet sonra
    -ne yaptınız?
    diye sordular.
    - seviştik dedim
    ters ters baktı sevcan tekrardan.
    - oturduk yaa dedi hafif bir sırıtmayla.
    yalnız söylenildiği gibi değildi öğrenci evi.
    patates kızartması, tavuk, kola, vs. vs.
    baya ben kendi evimde bulamadığım yemekleri yiyordum
    - nasıl aldınız bunu fakir öğrenciler değil misiniz siz? dedim
    birden masada kahkaha tufanı koptu.
    benim yüzümde herhangi bir kas çalışmadığı için
    tepkisiz bir şekilde cevap bekliyor idim.
    - hayır dediler
    kızlardan birisinin adı selda idi.
    - selda az daha bira aldınız mı dedim
    - var daha dedi
    - getirir misin dedim
    - getiremez diye lafa atladı sevcan
    - ben sana kola koyayım dedi
    koyayımı biraz baskılı söyledi. anladım ki zütü korumak için
    bira içmemek gerek. kolayla devam ettirip sofrayı
    tekrardan televizyon karşısına geçmiş
    standart bir türk "koyun" ailesine döndük.
    ···
  11. 161.
    0
    reserved
    ···
  12. 162.
    0
    zaman bazı akılsız şişko kızların beyni gibi değil tabii ki. durmaz
    zaman ilerledikce anlatıcağı saat yaklaşıyo
    o saat yaklaştıkca ben geriliyor, o gevşiyor idi.
    - peki saat kaçda anlatıcaksın? dedim
    - bizimkiler gelsin dedi
    acaba tahmin ettiğim şey doğru muydu? ben sinirlenip ortalığı
    yıkmamak için mi onların gelmesini bekliyordu
    ya da onlardan herhangi bir güç, destek, cesaret mi alıcaktı
    neydi onların gelmesinin sebebi?
    - neden dedim
    - işte. dedi
    - peki diyip diretmedim, korkmasın, ürkmesin diye.
    akşam olunca benim sinirimi yatıştırıcak
    bir babayiğit görememiştim, en azından o arkadaş grubunda.
    - söylesene bira alsınlar dedim
    -sen zengin insansın sen al diyip ":d" tarzında bir gülüs sergiledi ağzında
    bende hafif bir tebessüm ile yattığım koltuktan irkildim
    kalktım.
    sıkışmıştım arkada, ölüyordum
    ne oldu sorusunu gözleriyle sorarken
    - bekle dedim
    üstünden zıplayıp yere indikden sonra çekyatı açtım
    sonra tekrardan arkasına uzandım
    bir müddet uyuya kalmışım
    burnuma hafif bir şiddetle çarpan öpücük etkisiyle uyandım
    sevcan burnumu öperek uyandırmıştı.
    diğerleri gelmisti.
    hem biraz daha rahat, hem biraz daha gergindim.
    - ağır abiyim ben yapma bunları diye fısıldadım sevcanın kulağına
    sessiz bir gülümsemeyle
    - hadi kalk yemek yicez ağır abi dedi
    ···
  13. 163.
    0
    hafifce kıyafetinin altına kaçtı yaramaz bir cocukcasına ellerim.
    ne çok ürkek ne çok cesurca hareket ediyordum vücudunda.
    sevdiğimi belli ediyor,
    ama bu sevginin sonunda nerede biticeğini
    en azından bu sefer benle olursa bir başkasına gitmez felsefesiyle
    dokunuyordum tenine.
    sadece bu değil tabii ki. seviyordum,
    dokunmakdı sevmek.
    dokunmanın kıyametini bilmekti sevmek.
    sevcandı sevmek.
    gülümsemesiydi.
    sonra dokunurken birden irkeldi. kucağıma oturdu
    - yok olmaz dedi
    - ne olmaz dedim
    - ya. şimdi olmaz tugay dedi
    hemen dikelip kucağıma aldım onu. saçlarını okşadım
    gözünden bir kaç damla yaş düştü.
    onları sildim.
    - nedir sorun dedim
    - ya. bir kere yaptım bunu biliyorsun, onu akşam tüm cıplaklığıyla öğreniceksin.
    tamam bir kaç yalanım var ama kavga etme diye. kızmıcağına ilk söz ver dedi
    - söz dedim
    - onu dinledikden sonra. ya seviyorum seni. ama bu kadar kolay olmaz herşey.
    el ele tutuşalım, gülelim, öpüşelim ama ilerisini şimdilik benden isteme
    lütfen dedi.
    bunları söylerken aklının hala serdarda oldugunu tahmin ederek
    kızmıştım. ve bana bir kaç yalan söylediğini itiraf ettiğinden dolayı
    kuduruyordum. ama bunu dışa yansıtmadım. akşam söylemesinin sebebi
    ortalığı yıkıp dökmemem, erkeklerin beni tutması,
    ona kızıp dövmemem, erkeklerin beni tutması
    ya da etrafdan cekinip pısırık gibi kalmam olabilir miydi?
    olabilirdi.
    kız beyni abi bu. yalnız sinirlenmemeye söz vermiştik.
    sözümüzün eriydik, tutulcaktı bu söz.
    sinirlensek de dışarı yansıtılmıcaktı.
    ···
  14. 164.
    0
    reserved
    ···
  15. 165.
    0
    rezerved
    ···
  16. 166.
    0
    küçükken annem ve babam beni azarladığında
    halının desenlerini incelediğim gibi
    sevcanı öptükten sonra da koltuğun desenlerini inceliyordum.
    - özür dilerim diye bir cümle attım ağzımdan dışarı
    kafamı kaldırmadan gözlerimi hafif yukarı kaldırdığımda
    tebessüm ettiğini gördüm
    tebessümüyle biraz daha cesaret alıp kaldırdım kafamı
    - gülmesene dedim
    öpmekten pişman değildim, olmamıştım, olmuyacaktım.
    çünkü seviyordum,
    çünkü bunu beklemiştim ben,
    çünkü hayallerimden ileri gidip
    dudaklarım ile dudaklarını er ya da geç kavuşturmuştum
    öylesine sarılmıştı ki dudaklarım dudaklarına
    utanma duygumu canice katletmek istiyordum.
    geri çekilmeseydim, bir asır ila bin asır arası
    nefessiz öpebilirdim onu.
    öyle istiyor,
    öyle özlüyordum..
    hala gülüyor, gülmesi beni rencide ediyordu.
    artık utancımı kırıp, ne de olsa benim sevdiğim,
    sevgilim diyerek kafamı tam olarak yüzünü görebilceğim kadar kaldırdım
    kaldırdığım gibi hafif bir tokat yedim yanağıma.
    - gülmeni izlemek için kaldırmıştım ama bu tokat derken,
    cümlemi yarıda kesip o da tshirtimin yakasından kendine çekti beni
    ve öpmeye başladı sanki o değene kadar kurak kalmış dudaklarımı.
    o benim çöl misali dudaklarıma su, yağmur, cicek olmuştu.
    öperken kalcasının hafif üstünden tutup kendime çektim
    bende kendimi cekyata yaydım ve üstüme yatırdım onu
    hem öpüyor,
    hem de teninde gezdiriyordum ellerimi.
    ···
  17. 167.
    0
    aslında o dudaklarını öpmeyi geçmişe baktığımda,
    can vermekten daha cok istiyordum.
    eğer verilicekse bu can,
    akıcaksa kanım yakın zaman da,
    önce dudaklarıyla dudaklarım çarpışmalıydı
    titanic ve buz dağı gibi.
    öyle öpmeliydim ki,
    öyle öpmeliydi ki,
    ayrılmak nasip olmamalıydı.
    kaderimiz, kısmetimiz, bağımız, toprağımız, ülkemiz
    birbirimiz oldugunu anlamalıydık.
    öyle olmasa bile, tanrıyı merhamete getirip öyle ypamalıydık.
    biz aynı ağacın dibine düşmüş yeşil ve kırmızı elmaydık
    yarım yamalak olsak da,
    olmuştuk artık.
    hangi ağaçdan cıktığımız, hangi ellere değdiğimiz
    hangi sarsıntıda düştüğümüz hiç umrumda değildi
    ve onunda öyle.
    düşmüştük.
    bulmuştuk birbirimizi er ya da geç.
    kavuşmuştuk,
    sarılmıştık,
    yarım da olsak tamamlamaya çalışıyorduk birbirimizi.
    aşk buydu birazda,
    zordu aşk,
    imkansızı başarmaya çalışmaktı,
    hayalden öteye gitmekdi, başarmaktı aşk.
    başarmıştık.
    daha önce kimleri öptüğünü hiç düşünmeden öptüm dudaklarını.
    o da öptü beni.
    ardından hemen geri çekildik.
    ···
  18. 168.
    0
    uzun süre sonra ilk defa mutluydum.
    - bana bir daha yalan söyleme dedi
    - söylemedim ki dedim
    - paran olmadıgında da söyle ya biyere gitseydik dedi
    - bulurdum ben dedim
    - bak. ya mersine geldin be sen diyerek atıldı boynuma
    bende onun saçlarının kokusunu içime çekerek,
    sırtını sıvazladım. o da arada boynumdan öptü
    belli etmesem de boynumdan öpüldüğümde tüylerim diken diken olur.
    acayip olurum yani. fişek gibi olurum
    aynı evde bir çok kızla baş başa kaldığımdan
    gibim yeni ergenler gibi kol bacak olmuyordu,
    daha çok sakin, kendimi kontrol edebiliyordum
    bazen sevişirken bile inik duruyordu
    istemiyorken oluyordu tabi bu.
    - rüyalarımda da böyleydik biliyor musun dedi
    omzumda gırtlağı basık bir şekilde durduğu için sesi biraz farklı çıkıyordu
    - nasıldık dedim
    - sarılıyorduk hep. bırakmıyorduk birbirimizi. dedi
    sustum, saçlarını daha sert kokladım.
    daha çok seviyormuşum gibi baktım ona.
    sonra tekrardan daha sıkı sardım
    - peki geçmişi açsam, bana olan biteni yalansız anlatsan dedim
    - söz. ama şimdi değil. bu anı bozmak istemiyorum dedi
    - tamam dedim
    sözü almıştık. sakladığı bişeyler oldugunu sandığım için
    içim içimi yiyordu.
    geçmiş umurumda değildi. mutluydum, çok uzun sürede olsa
    mutluydum.
    yine de içmde bir yangın gibi huzursuzluk vardı.
    çünkü geçmişe dair sakladığı birşeyler vardı.
    öyle hissediyordum.
    akşam, gece, yatsı ne öğrenicektik bakalım.
    ···
  19. 169.
    0
    ertesi gün uyandığımda sabah günaydın bile demeden. soruşturmaya başladım
    bir otobüs firmasından bilet aldım ve gece 22:45'e.
    sabah 7:45 de orda olup, mersin forumu bulup birde sevcanı bulmam gerekiyordu.
    o kadar çok işim vardı ki, sevcanın mesajlarını bile göremedim
    bir kaç mesaj atmıştı zaten ama o kadar çok kaptırdım ki kendimi
    bileti aldıkdan sonra bile araştırıyordum amk.
    neyse sevcanın mesajlarına baktım
    - günaydın
    - işin mi var
    - arkadaşlarınla sözleşiyon sanırım
    - erkekleremi bozuldun?? yazıyordu
    işim vardı özür dilerim diyerek yanıtladım
    - ne işin vardı dedi
    - ya benim biraderlerden biri kavgaya karışmış onu hallettim. dedim
    - neden milletin kavgasına karşıyon dedi
    - millet değil biraderim dedim
    ulan hatunun yanına gidicez azar yioz.
    - olsun. kavga etmeni istemiyorum dedi
    bunu söylerken yüzümdeki yaraların aslında sevcanın sahibi
    oldugunu hatırladım.
    yüzümde, kalbimde, ve tüm tenimde..
    - etmedim konuştum dedim
    - tabi tabi öyledir dedi.
    bir şekilde gönlünü aldım ve saat 22:00 gibi otobüsü beklemek üzere
    terminale gittim.
    sonunda gece otobüse bindim fakat başıma gelip gelebilcek
    en berbat olaylardan biri geldi.
    şarjım yoktu ve ben bunu yeni görüyordum o heycandan
    sonra olsun olum. hem anlatırsın gidince, hemde erken yatırır
    uyursun sende biraz dedim kendi kendime.
    kendimle de okeyleştikten sonra arabanın içinde sıkıntılı geçen bir 9 saat geçirdim
    en sonunda mezitli de inip sabahın daha köründe amk.
    yapa yalnız mersinde terminalde bekliyordum.
    ···
  20. 170.
    0
    @5 senin ben ananı gibeyim. lafa bak annemle babam 10 yaşındayken ayrılmış diyor. senin 10 yaşında haberin yok mu hiç bişeyden.20 yaşında mı öğrendin bunları yannan kafası. mış diyo bi de ya
    ···