-
151.
0bir kaç saat sonra da vardıklarını haber etti.
içim içimi yiyordu. aylar sonra o yüzünü
tekrardan görücektim. aklıma serdarla oldugu geldi
aklımı gibeyim hiç pozitif düşünemiyor.
ama olsun lan dedim. şimdi benimle.
geçmiş geçmişte kaldı.
oydu benim mutluluğum,
huzurum,
aşım,
aşkım,
canım.. herşeyim.
birtanem,
gül bahçem,
gülüm,
suyum,
suluğum..
seyrim,
seyranım,
15. yüzyılım,
lale devrim,
imkanım,
imkansızım...
herşeyim. oydu benim.
- kaç kişisiniz dedim
- 5 dedi
- kaç kız kaç erkek dedim
- 3 kız 2 erkek birde ben dedi
6 amk. matematik hocasını gibim diye geçirdim içimden
güldüm de kendi kendime
- tamam görüşürüz dedim
- görüşürüz dedi
ve koşmaya başladım. içeri gidip karşılarına çıktım. -
152.
0saat kaçta gidiceksiniz dedim sevcana.
- öğleden sonra dedi.
- kesin 12 den sonramı dedim.
- evet dedi
- 12 de ordamı olcaksınız yoksa yolamı cıkcaksınız dedim
ulan ben anlamıştım bunu söylese istanbula geldiğini
ama onun, benim onu o kadar sevdiğimi sanmadığı için
öyle bir ihtimal gelmemiş olucak ki
- orda olucaz ordaa dedi
- hm ok. yazdım
- dalgamı geciyosun be dedi
- evet dedim.
bir şekilde şüphelenmiş olsa da o hissi geçirtmek için.
- neyse ben hazırlanıyorum o zaman dedi
- tamam dedim
- çıkmadan önce mesaj at bana dedim
- tamam dedi
garsonu çağırdım
- mersin forum nerde biliyor musun dedim
- yenişehirde dedi
- nasıl gidebilirim dedim
anlattı.
anlattı da aklımda bi gib kalmadığı için taksi çağırmalarını istedim
koskoca tugay mersine gelmis. cebinde parası var
otobüsle mi gidicek hey dıbına koduklarım.
taksiye bindim.
- mersin foruma dedim
bu daa deminki taksiciye oranla hiç konuşmadı
yüzüme bile bakmadı amk
indim. bi yer buldum cafe gibi orda bekliyom mesajını
hala atamadı mesaj. amk. ne yapıyor anlamadım
sonunda geldi mesaj. ben çıkıyorum
- varıncada haber ver dedim
- tamam dedi -
153.
0-okullar açılmadı mı dedi
- ya zaten istanbulda okuyorum ailemin yanına geldim bir günlük dedim
- anladım nerelisin sen dedi
- zonguldak dedim
- neresinden dedi
- merkez dedim
olum arabana bindim. ananı gibip paraları gasp edip kaçmıcam lan.
gbt kağıdımı getireyim istersen amk
- nasıl gidiyor dedi
taksici muhabbeti harbiden çekilmiyor amk.
eninde sonunda bitti yol. kahvaltımı yaptım
adama teşekkür edip parasını verdim.
simdi mersin forumun nerde oldugunu öğrenicek,
daha önce nerde oldugumu öğrenicek,
sevcanın kalkmasını bekliyecektim.
bir sigara içtim orada.
sonra garsondan bir tanesini çevirdim
- abi bir kız arkadaşımı bekliyorum. buranın yabancısıyım. baya uzun beklicem. uyanmasını
nerde bekliyeyim? dedim
- burda bekle dedi
- sorun yaratmiyim dedim
- gibtir et sorununu arkadaşım derim
- sağolasın birader dedim
para vermek gerekir miydi böylelerine bilmedigim için
vermedim para.
bekledim. sevcan uyandı
- günaydın yazdı
- günaydın yazdım
napıyosun ne ediyosuna
yalandan cevaplar verdim.
o an bekleyişim içinde,
tekirdağda onu bekleyişim aklıma geldi.
sigarayı daha bi kuvvetle çektim. -
154.
0gittim bir taksi buldum. terminaldeki taksilerin
"mersine yeni gelmiş, dolaştırır dolaştırır giberim ben bunun paracıklarını"
zihniyetinde ciks kölesi olmak istemedğim için,
dışardan bir taksi buldum.
adam bavulumu falan görünce nerden geliyon dedi
- istanbul ama mersinliyim ailemin yanına geldim dedim.
aslında yine tufaya düşmüştük. mersin nere bilmem etmem
birşey sorsa gibi tuttuk.
ardından babama bir mesaj yolladım
- baba ben mersindeyim. neden oldugumu sorma sonra anlatırım.
taksiye bindim herif dolaştırmasın beni. sen beni şimdi ara geldin mi oğlum de
sonra bende taksiciye vereyim dolaştırma oğlumu falan de. dolaştırmasın paralar gitmesin diye bir mesaj attım.
- nereye gidiyoruz dedi herifde.
ilk defa bu kadar stresli bir taksi yolculugu yapıyorum
zaten cebimde cok para yok amk
200 lira civarında bişey var.
- sen git abi dedim
- nereye gideyim aslanım dedi
- düz git işte dedim
mala bağladıgımı anladım amk.
içimden dua ediyorum hadi ara baba diye.
bir kaç dakika sonrada babam aradı
- geldin mi oğlum dedi
- geldim baba dedim
- taksiciyi ver dedi
verdim.
telefonda ses bangır bangır bağırıyor. duyuyorum ne konuşuldugunu
- oğlumu cok dolaştırma bilmez buraları. çabuk ulaştır yanıma dedi.
- zaten dolaştırmam abi haram para yemem ben dedi
- eyvallah dedi babam
taksici kapayıp telefonu geri verdi
- abi en yakın kahvaltı yapabilceğim bi yer varmı. ama yakın olsun ucuz olsun dedim
- tamam dedi.
- niye geldin koca şehirden köye dedi
- okumaya dedim
okumaya mı? vay beynimi gibeyim. -
155.
0artık sevcanla baş başa kalabilceğim bi yere, evine gidiyordum.
belki öpücek, belki sarılacak belki de gözlerim vasıtasıyla
güzel gözlerini saniyeler, dakikalar, saatler boyunca izliyecektim.
herkese teşekkür edip tanıştığıma memnun kalmadığım halde
memnun oldugumu söyliyip masadan kalktık sevcan ile birlikte
masadan bir iki adım uzaklaştıkdan sonra bir saniye diye
ayrılıp sevcanın yanından masaya geri yöneldim
- paranız varmı gençler kızları aç açık bırakmayın dedim
kızların hafif bıyık altından gülmesi
şaka maksatında mersin kızları çok güzeldir beyler. ciddiyim
eğer sıralamak gerekirse şahsen
mersin,
çorlu,
izmir kızları diye gider.
erkeklerde bozuldu fakat makaraya alıp var dediler
sevcanda kolumdan cekiştirip önüne attı beni
yanıma yaklaşıp
- paran yok hala artistlik yapıon dedi
- var param dedim
- taksiyle gidelim o zaman çekemicem otobüs dedi
- tamam dedim
şimdi gel taksi bul cebindeki kalan 10 lirayı taksiye ver
ki taksininde 10 lira yazması için yakın bi yer olması gerekiyordu
yani gibi tutmuştuk tekrardan anlıcağınız.
- nerde sizin ev dedim
- tarsus da dedi
- ora nere ya diyip dişlerimi göstererek kısık sesli bir kahkaha attım
bir taksi çevirdik. el züt mahkum gidicez
- yanında para varmı senin dedim
- ya paran yoksa söyle tugay ne olucak dedi
- varmı yok mu dedim
- var dedi
- he iyi kalsın sende o zaman dedim
- of diyerek somurttu.
taksiye bindik.
- tarsus yeni ömerliye dedi -
156.
0gidiyoruz. giderken hafif sırnaşmalar
eskiden kumsalda onu sevdiğimi nasıl söylediğimi,
okeyde ıstakasında çaldığım taşları,
taş çalmanın sırrını. herşeyi anlattım
o da gelip nasıl ağladığını
üzüldüğünü dışarı çıkmadığını
kimsenin yüzüne bakamadığını anlattı.
hep benim geri dönmemi istediğini,
dualar ettiğini ve sonunda geldiğimi anlattı.
bunları dinlerken bende onun omzundan tutup
kendime doğru cektim iyice.
kaburgalarıma kadar sokucaktım bana kalsa onu.
konuşurken birden geldik. anlamadım
yolun nasıl geçtiğini.
- sen in ben ödiyip gelicem dedim
indi.
- abi yanımda 10 lira para var. istanbuldan yeni geldim sevdiğimi görmeye.
parasız pulsuz geldiğimi görmesin, bana bir güzellik yapabilir misin dedim
- kardeş nasıl yapalım bilmiyorum ki. dedi
- hadi be abim. görmüşsün geçirmişsin. hiç mi sevmedin. kalktık istanbuldan geldik dedim
istanbuldan geldik gelmesine de herife mi geldik amk.
kıza geldik. para alsaydın yanına züt veren dese ne dicektim
- bir 5 lira çıksa yine iyiydi 15 liraya kapatırdık dedi
soydum ceplerimi cüzdanı çıkardım
- abi bu kdar var işte. kızdan da para almak olmaz dedim
- iyi bakalım ver 10 lirayı birdaha görmiyeyim seni parasız dedi
- eyvallah abim. cansın dedim
indik. bi apartmana girdik. ve sonra eve vardık.
- ödiyebildin mi dedi
- ödedim evelallah dedim
elini cebime atıp kendine çekti beni
çekyata düştü. bende yanına attım kendimi
gülmeye başladı
- ne gülüyon be dedim
- paran yokmus yalancı dedi
- nerden biliyon dedim
- ellerim cebindeydi dedi
velhasıl kelâm; kadından korkulur. hemde çok -
157.
0"dur" demedi, diyemedi, tükürükle birlikte
saçma salak bir şeyler çıktı ağzından
ağladığından ötürü ve sinirli, gergin bir ortamdan ötürü
gülmedim. zaten istemedimde, pisliğiyle, temizliğiyle istiyordum
onu.
git de dememişti oysa ki..
bana asırlar gelen o bir kaç saniye, o gitme demesini beklediğim bir kaç.
lanet saniye ardından ayağa kalkıp,
- gidiyorum diyebildim.
sevcan yerine eda daha çok ağlamaya başladı
arkada bulunan biraderlerden biri beni sakinleştirmek için
elini omzuma koydu
- çek elini gibmiyim yerini yurdunu diye inledim
elini titrek bir şekilde geri çektikten sonra tekrardan sevcana
döndüm. ağlıyordu
yüzünü okşamak için elini uzattım çenesine
birden boynuma atladı
- hayır lütfen dedi.
o gitmişti bir kez, beni açta açıkta bırakmıştı
gitmemek için bir sebep diye yalvarsam da,
o sebep yoktu ne yazık ki.
gidicektim, gidicek miydim? gidemiyordum..
gitmemek için sebep arıyordum burnum gül kokulu saçlarının kokusunu
derin derin içine çekerken.
- herşey bu kadarmış sevcan. canım.. bu kadarmış. dedim
omzumda iken daha çok ağladı
- böyle yaparak daha çok üzüyorsun kızı dedi arkadaki çocuklardan biri
aldırmadan sevcanın saçlarını tekrardan kokladım
ve sonra tekrardan, ve tekrardan
ve bir daha kokladım. son kez kokladım ve o istemese de
ayırdım kendimi gül kokan saçlarından..
çünkü korkmuştum, yorulmuştum.. bu kokuyu en son
serdar ile birlikte oldukdan sonra yastıkta bırakınca
koklamıştım. aklıma gelince bu daha da hiddetlendim.
ayağa kalktım.
selda kapının önünde duruyordu, geçmek için yeltendim. izin vermedi -
158.
0görüntü gitmişti.
ses gitmişti.
his gitmişti.
ben, gitmiştim.
aşk, gitmişti.
göz kapaklarım gözbebeklerimin önüne bir perde olmuş, ağırlığından, göz kapaklarımı kaldıramıyordum
gözümün kenarından hafif yaşlar akıyor, hissediyor, ama dokunmuyordum
usulca, sessizce akan yaşlara, bendim onlar, dokunmamalıydım. akıp gitmeliydim.
kulaklarım çıkan kelimelerin, kelimelerin oluşturduğu cümleler tarafından tecavüze uğramış,
küçük bir kız çocuğu gibiydi. fakat sesi çıkmadığı, dili lâl olduğu için
hakim tarafından "kendi isteğiyle ilişkiye girmiş" kararı yemiş küçük bir kız cocugu gibiydi.
kulaklarım.. bundan sonraki duyumlar hep sıradan kalıcaktı sanki.. gittikce sinirleniyordum
hislerim bir ustanın elleri altında zımparaya yatmış, iyice örseneleniyordu
sevemiyordum, utanamıyodum, odada hemen arkamızda bulunan
gardolapın camı kalkıp, bütün tarihi gösterse kafamı yerinden cevirmez idim.
çünkü; utanamıyor, sevemiyor, bağlanamıyor, bağı koparamıyordum.
öylece bir ceset gibi yığıldım beni taşımak için oraya konuldugunu
farz ettiğim yatağa.
ben, kendimden cıkıp cok uzaklara gitmiştim. o kadar uzaklara gitmiştim ki
etrafıma toplanmış bütün öğrenci parçalarını, hayatımı gibmek için
tanrının kurduğu bütün tuzaklara yakalanmış,
hepsini sevmiş,
ve en sonunda hepsi ile bir şekilde ayrılmış,
aldatılmıştım. ölüyordum, bunu hissediyordum.
birde vücudumu lav gibi yakan siniri..
aşk da benimle beraber vücudumun derinlerinden, kalbimin
uçsuz bucaksız daha benim bile bilmediğim gizli karanlık bir bölümünden
cıkıp, ruhumun, hislerimin duyumlarımın ve görüntümün koluna girmiş
3-4 kız cocugu gibi sallana sallana gidiyorlardı..
herşey karanlıktı..
herşey aydınlığa inattı sanki,
herşey aşkıma inattı.
tanrı bizi değil, beni sevmiyordu
bu yüzden hiç kimseyle ben, biz olamadım.. -
159.
0televizyon izlenirken gülünüyor, gülünürken
sevcan erkeklerle bakışıyor gülüyor mu diye kontrol amaçlı sanırım
bakıştıkca benim sinirler iyice geriliyor
gerildikce sabırsızlaşıyor,
sabırsızlaştıkca serdar ile anlatıcağı şeyi dinlemeden
ortalığı gibebilcek bir hale geliyordum.
televizyonun kumandasını bir hışımla alıp, televizyonu kapadım.
- ne oldu ya? uğultusundan sonra
- arkadaşların geldi. hadi dedim
- onların yanında olmaz dedim
- ne oluyor? diye gerildiler çocuklar.
- o zaman odaya diyerek kalktım
- tamam diye peşimden geldi.
odaya girdik.
- sinirlenmek yok ama dedi
- söz verdik ya. dedim
söz ağızdan bir kere çıkar, çıktığı yere bir daha girmezdi.
şimdiye kadar bu böyle olmuştu
ve anlatmaya başladı. ekgibsiz, abartısız, fazlasız, yazıyorum.
"o evin senin evin oldugunu biliyordum. serdarla eve geçtikten sonra bana tugay birazdan gelicek dedi.
bende okey oynucaz falan diye seni bekliyorum. oguzhan yerine bir kız bulduk. tugay onu çağırmaya
gitti dedi serdar bana. sonra benden ne kadar hoşlandığını söyledi. ben senden hoşlandığımı söyledim.
sonra bana bir tokat attı. ne yapıyorsun diye bağırmaya başladım. ağzımı kapatıp yatağa itti beni.
sonra üzerime çıktı gerisini biliyorsun"
- tecavüz diyorsun dedim sakin bir sesle.
- evet dedi
- peki kapıya kafamı dayadığımda "hadi serdarım, tugay gelmeden, hadi hadi. sesleri neydi dedim
- ya. nasıl anlatıcam bilmiyorum ama ciksden zevk alan bir siz değilsiniz.
zoraki de olsa zevk alıp o zevke bırakıyorsun kendini ister istemez dedi. -
160.
0yemeği yedik. yemek esnasında muhabbet,
onların içtiği kola,
benim içtiğim biram
birayı her ağzıma değdirdiğimde sevcanın
dik dik gözlerime dikmiş gözlerini görüp
tam içemeden ağzımdan birayı çekmem ile geçti
yemek. arada bir ne zaman söylüyeceksin diye
kaşımı gözümü oynatıyorum.
daha vakiti var diye bir cevap alıyorum.
ağız okumada çok iyiyimdir. bir müddet sonra
-ne yaptınız?
diye sordular.
- seviştik dedim
ters ters baktı sevcan tekrardan.
- oturduk yaa dedi hafif bir sırıtmayla.
yalnız söylenildiği gibi değildi öğrenci evi.
patates kızartması, tavuk, kola, vs. vs.
baya ben kendi evimde bulamadığım yemekleri yiyordum
- nasıl aldınız bunu fakir öğrenciler değil misiniz siz? dedim
birden masada kahkaha tufanı koptu.
benim yüzümde herhangi bir kas çalışmadığı için
tepkisiz bir şekilde cevap bekliyor idim.
- hayır dediler
kızlardan birisinin adı selda idi.
- selda az daha bira aldınız mı dedim
- var daha dedi
- getirir misin dedim
- getiremez diye lafa atladı sevcan
- ben sana kola koyayım dedi
koyayımı biraz baskılı söyledi. anladım ki zütü korumak için
bira içmemek gerek. kolayla devam ettirip sofrayı
tekrardan televizyon karşısına geçmiş
standart bir türk "koyun" ailesine döndük. -
161.
0reserved
-
162.
0zaman bazı akılsız şişko kızların beyni gibi değil tabii ki. durmaz
zaman ilerledikce anlatıcağı saat yaklaşıyo
o saat yaklaştıkca ben geriliyor, o gevşiyor idi.
- peki saat kaçda anlatıcaksın? dedim
- bizimkiler gelsin dedi
acaba tahmin ettiğim şey doğru muydu? ben sinirlenip ortalığı
yıkmamak için mi onların gelmesini bekliyordu
ya da onlardan herhangi bir güç, destek, cesaret mi alıcaktı
neydi onların gelmesinin sebebi?
- neden dedim
- işte. dedi
- peki diyip diretmedim, korkmasın, ürkmesin diye.
akşam olunca benim sinirimi yatıştırıcak
bir babayiğit görememiştim, en azından o arkadaş grubunda.
- söylesene bira alsınlar dedim
-sen zengin insansın sen al diyip ":d" tarzında bir gülüs sergiledi ağzında
bende hafif bir tebessüm ile yattığım koltuktan irkildim
kalktım.
sıkışmıştım arkada, ölüyordum
ne oldu sorusunu gözleriyle sorarken
- bekle dedim
üstünden zıplayıp yere indikden sonra çekyatı açtım
sonra tekrardan arkasına uzandım
bir müddet uyuya kalmışım
burnuma hafif bir şiddetle çarpan öpücük etkisiyle uyandım
sevcan burnumu öperek uyandırmıştı.
diğerleri gelmisti.
hem biraz daha rahat, hem biraz daha gergindim.
- ağır abiyim ben yapma bunları diye fısıldadım sevcanın kulağına
sessiz bir gülümsemeyle
- hadi kalk yemek yicez ağır abi dedi -
163.
0hafifce kıyafetinin altına kaçtı yaramaz bir cocukcasına ellerim.
ne çok ürkek ne çok cesurca hareket ediyordum vücudunda.
sevdiğimi belli ediyor,
ama bu sevginin sonunda nerede biticeğini
en azından bu sefer benle olursa bir başkasına gitmez felsefesiyle
dokunuyordum tenine.
sadece bu değil tabii ki. seviyordum,
dokunmakdı sevmek.
dokunmanın kıyametini bilmekti sevmek.
sevcandı sevmek.
gülümsemesiydi.
sonra dokunurken birden irkeldi. kucağıma oturdu
- yok olmaz dedi
- ne olmaz dedim
- ya. şimdi olmaz tugay dedi
hemen dikelip kucağıma aldım onu. saçlarını okşadım
gözünden bir kaç damla yaş düştü.
onları sildim.
- nedir sorun dedim
- ya. bir kere yaptım bunu biliyorsun, onu akşam tüm cıplaklığıyla öğreniceksin.
tamam bir kaç yalanım var ama kavga etme diye. kızmıcağına ilk söz ver dedi
- söz dedim
- onu dinledikden sonra. ya seviyorum seni. ama bu kadar kolay olmaz herşey.
el ele tutuşalım, gülelim, öpüşelim ama ilerisini şimdilik benden isteme
lütfen dedi.
bunları söylerken aklının hala serdarda oldugunu tahmin ederek
kızmıştım. ve bana bir kaç yalan söylediğini itiraf ettiğinden dolayı
kuduruyordum. ama bunu dışa yansıtmadım. akşam söylemesinin sebebi
ortalığı yıkıp dökmemem, erkeklerin beni tutması,
ona kızıp dövmemem, erkeklerin beni tutması
ya da etrafdan cekinip pısırık gibi kalmam olabilir miydi?
olabilirdi.
kız beyni abi bu. yalnız sinirlenmemeye söz vermiştik.
sözümüzün eriydik, tutulcaktı bu söz.
sinirlensek de dışarı yansıtılmıcaktı. -
164.
0reserved
-
165.
0rezerved
-
166.
0küçükken annem ve babam beni azarladığında
halının desenlerini incelediğim gibi
sevcanı öptükten sonra da koltuğun desenlerini inceliyordum.
- özür dilerim diye bir cümle attım ağzımdan dışarı
kafamı kaldırmadan gözlerimi hafif yukarı kaldırdığımda
tebessüm ettiğini gördüm
tebessümüyle biraz daha cesaret alıp kaldırdım kafamı
- gülmesene dedim
öpmekten pişman değildim, olmamıştım, olmuyacaktım.
çünkü seviyordum,
çünkü bunu beklemiştim ben,
çünkü hayallerimden ileri gidip
dudaklarım ile dudaklarını er ya da geç kavuşturmuştum
öylesine sarılmıştı ki dudaklarım dudaklarına
utanma duygumu canice katletmek istiyordum.
geri çekilmeseydim, bir asır ila bin asır arası
nefessiz öpebilirdim onu.
öyle istiyor,
öyle özlüyordum..
hala gülüyor, gülmesi beni rencide ediyordu.
artık utancımı kırıp, ne de olsa benim sevdiğim,
sevgilim diyerek kafamı tam olarak yüzünü görebilceğim kadar kaldırdım
kaldırdığım gibi hafif bir tokat yedim yanağıma.
- gülmeni izlemek için kaldırmıştım ama bu tokat derken,
cümlemi yarıda kesip o da tshirtimin yakasından kendine çekti beni
ve öpmeye başladı sanki o değene kadar kurak kalmış dudaklarımı.
o benim çöl misali dudaklarıma su, yağmur, cicek olmuştu.
öperken kalcasının hafif üstünden tutup kendime çektim
bende kendimi cekyata yaydım ve üstüme yatırdım onu
hem öpüyor,
hem de teninde gezdiriyordum ellerimi. -
167.
0aslında o dudaklarını öpmeyi geçmişe baktığımda,
can vermekten daha cok istiyordum.
eğer verilicekse bu can,
akıcaksa kanım yakın zaman da,
önce dudaklarıyla dudaklarım çarpışmalıydı
titanic ve buz dağı gibi.
öyle öpmeliydim ki,
öyle öpmeliydi ki,
ayrılmak nasip olmamalıydı.
kaderimiz, kısmetimiz, bağımız, toprağımız, ülkemiz
birbirimiz oldugunu anlamalıydık.
öyle olmasa bile, tanrıyı merhamete getirip öyle ypamalıydık.
biz aynı ağacın dibine düşmüş yeşil ve kırmızı elmaydık
yarım yamalak olsak da,
olmuştuk artık.
hangi ağaçdan cıktığımız, hangi ellere değdiğimiz
hangi sarsıntıda düştüğümüz hiç umrumda değildi
ve onunda öyle.
düşmüştük.
bulmuştuk birbirimizi er ya da geç.
kavuşmuştuk,
sarılmıştık,
yarım da olsak tamamlamaya çalışıyorduk birbirimizi.
aşk buydu birazda,
zordu aşk,
imkansızı başarmaya çalışmaktı,
hayalden öteye gitmekdi, başarmaktı aşk.
başarmıştık.
daha önce kimleri öptüğünü hiç düşünmeden öptüm dudaklarını.
o da öptü beni.
ardından hemen geri çekildik. -
168.
0uzun süre sonra ilk defa mutluydum.
- bana bir daha yalan söyleme dedi
- söylemedim ki dedim
- paran olmadıgında da söyle ya biyere gitseydik dedi
- bulurdum ben dedim
- bak. ya mersine geldin be sen diyerek atıldı boynuma
bende onun saçlarının kokusunu içime çekerek,
sırtını sıvazladım. o da arada boynumdan öptü
belli etmesem de boynumdan öpüldüğümde tüylerim diken diken olur.
acayip olurum yani. fişek gibi olurum
aynı evde bir çok kızla baş başa kaldığımdan
gibim yeni ergenler gibi kol bacak olmuyordu,
daha çok sakin, kendimi kontrol edebiliyordum
bazen sevişirken bile inik duruyordu
istemiyorken oluyordu tabi bu.
- rüyalarımda da böyleydik biliyor musun dedi
omzumda gırtlağı basık bir şekilde durduğu için sesi biraz farklı çıkıyordu
- nasıldık dedim
- sarılıyorduk hep. bırakmıyorduk birbirimizi. dedi
sustum, saçlarını daha sert kokladım.
daha çok seviyormuşum gibi baktım ona.
sonra tekrardan daha sıkı sardım
- peki geçmişi açsam, bana olan biteni yalansız anlatsan dedim
- söz. ama şimdi değil. bu anı bozmak istemiyorum dedi
- tamam dedim
sözü almıştık. sakladığı bişeyler oldugunu sandığım için
içim içimi yiyordu.
geçmiş umurumda değildi. mutluydum, çok uzun sürede olsa
mutluydum.
yine de içmde bir yangın gibi huzursuzluk vardı.
çünkü geçmişe dair sakladığı birşeyler vardı.
öyle hissediyordum.
akşam, gece, yatsı ne öğrenicektik bakalım. -
169.
0ertesi gün uyandığımda sabah günaydın bile demeden. soruşturmaya başladım
bir otobüs firmasından bilet aldım ve gece 22:45'e.
sabah 7:45 de orda olup, mersin forumu bulup birde sevcanı bulmam gerekiyordu.
o kadar çok işim vardı ki, sevcanın mesajlarını bile göremedim
bir kaç mesaj atmıştı zaten ama o kadar çok kaptırdım ki kendimi
bileti aldıkdan sonra bile araştırıyordum amk.
neyse sevcanın mesajlarına baktım
- günaydın
- işin mi var
- arkadaşlarınla sözleşiyon sanırım
- erkekleremi bozuldun?? yazıyordu
işim vardı özür dilerim diyerek yanıtladım
- ne işin vardı dedi
- ya benim biraderlerden biri kavgaya karışmış onu hallettim. dedim
- neden milletin kavgasına karşıyon dedi
- millet değil biraderim dedim
ulan hatunun yanına gidicez azar yioz.
- olsun. kavga etmeni istemiyorum dedi
bunu söylerken yüzümdeki yaraların aslında sevcanın sahibi
oldugunu hatırladım.
yüzümde, kalbimde, ve tüm tenimde..
- etmedim konuştum dedim
- tabi tabi öyledir dedi.
bir şekilde gönlünü aldım ve saat 22:00 gibi otobüsü beklemek üzere
terminale gittim.
sonunda gece otobüse bindim fakat başıma gelip gelebilcek
en berbat olaylardan biri geldi.
şarjım yoktu ve ben bunu yeni görüyordum o heycandan
sonra olsun olum. hem anlatırsın gidince, hemde erken yatırır
uyursun sende biraz dedim kendi kendime.
kendimle de okeyleştikten sonra arabanın içinde sıkıntılı geçen bir 9 saat geçirdim
en sonunda mezitli de inip sabahın daha köründe amk.
yapa yalnız mersinde terminalde bekliyordum. -
170.
0@5 senin ben ananı gibeyim. lafa bak annemle babam 10 yaşındayken ayrılmış diyor. senin 10 yaşında haberin yok mu hiç bişeyden.20 yaşında mı öğrendin bunları yannan kafası. mış diyo bi de ya
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 10 01 2025
-
kaç para ulan bi kadın
-
baycerrah profil fotografini
-
bu çocuğun fotosu ilk paylaşıldığında
-
incisozluge foto yukleyemeyen
-
pgiboloji bozuk yeni sakinleştirici vuruldum
-
mentalcel için intihar önerisi
-
para mal mülk zaten yok
-
beter alinin yazar çıkması
-
7deliklitokmak tarafından sözlüğe el konulmuştur
-
mentalcel trans olursa şaşırmam
-
merhaba elinde çiçekle bekleyenler sözlüğü
-
beyler netflix dizi önerin
-
çayçı hüseyin boy yetmezliğinden
-
bu tiple bendenn çok güzel çingene
-
ah havuç ah keşke paraları huurlarlaaaaa
-
allah rızası için havuç saç ektir
-
spor yapan erkekler ve oğlanlar
-
geçen gün hastende hemşire bir adamın
-
skype watsap feystak u
-
laz kemal in kürdistan neresi sorusuna cevabı
-
küfürlü başlıklarınız
-
44 0nline var
- / 1