1. 51.
    0
    ardından mesajlaşmalar devam etti.
    naber
    nasılsın
    neler yaptın
    neler yapıyosun
    ne yapıcaksın
    sorularına combo yaparak cevaplar verdim
    ve puan topladığımı inansam da geceye kadar mesajlaşmanın ardından
    bir anda cevap vermeyişi, bölümü geçemediğimin
    ve kaderimin tam ortasına "game over" yazmasının işaretiydi.
    biraz bekledikden sonra iyi geceler yazdım.
    tekrardan mesaj gelmedi. kötü düşünmedim hiç
    uyudum. sabah günaydın yazar diye bekledim.
    yazmadı, ben yazdım. bir yarım saat sonra günaydın mesajı
    attı o da.
    neden yazmadın diye yazdım.
    gözlerim hep camdaydı,
    belki bir şekilde evimi öğrenir,
    belki gelir..
    belki hayali gelir.
    gelsindi artık.
    özlemiştim kokusunu,
    dokunamadığım ellerini,
    özlemiştim işte.
    akşam olunca mesaj geldi.
    "görmedim. işim vardı."
    ne işin vardı dedim.
    sorguya çekiyordum. ama sanane dese herhangi bir şey diyemezdim.
    ne işi oldugunu anlattı - hatırlamıyorum-
    o gün iyi geceler diledi, bende diledim ve daha bi huzurlu uyudum.
    böyle olur zaten,
    o iyi geceler diyince. kesin iyi geçer geceler..
    ···
  2. 52.
    0
    mesajı açsam, hayır cevabını dolaylı yoldan almaktan korkuyorum
    mesajı açmasam, kafayı yemek üzereyim yeter ki hayır desin de konuşsun diyorum.
    kendi kendime.
    açtım mesajda su yazıyordu.
    "benden soğuman için yaptım. bende seni seviyordum ama olmazdık ki biz.
    seni istiyemezdim. bu bencillik olurdu. sen orda ben orda.
    seneye bana sevgililerini anlatıcaksın. bak emin ol izmire gidicekmişsin hem
    (babamın yanına gidiceğimi biliyordu)orda güzel kızlar olur.
    onlardan bir kaç tanesini ayarlarsın. üzülme artık. herşey bitti.
    hem ben sana yakışmam bundan sonra,sen iyisin, biz kötüyüz" dedi.
    bu mesajı yaklasık 30 dakikada okudum çünkü göz yaşlarım
    bir sonraki kelimeye geçmeme yaklaşık 5 dakika boyunca engel oluyor,
    diğer kelimeye geçtikten sonra tekrardan gözlerimi yaşlar kaplıyor,
    evdeki matem havası bedene bürünüp kafama sıksa o an,
    şaşırmam, şaşıramam. bunu istiyor gibiydim.
    "bencillik yapsaydın be sevcan, be can, be canan.."
    diye mesaj yolladım. ama onu o bozuk halde kabul edebilir miydim?
    aşk bu muydu? imkan, imkansızlık tanımıyor muydu?
    aşk neden bu kadar çok acıtıyor, bu kadar cok kanatıyor,
    kandırıyor, yaralıyordu?
    bizimkisi bir aşk hikayesiydi, siyah beyaz,
    belki eski şarkılar,
    belki geceyi aydınlatamayan bir mum,
    belki gece,
    belki su yüzüne çıkmış ve utanç yaratan hayaller,
    bekleeyişler,
    umutlar..
    bizimkisi bir aşk hikayesiydi, siyah beyaz,
    film gibiydi biraz,
    göz yaşı umut ve ihtiras..
    bizimkisi alev gibiydi biraz...
    sen çok yaşa kayahan reis!
    ···
  3. 53.
    0
    eve gidip parayı aldım ve yola çıktım.
    saatinde yetiştim.
    - size sevcanı anlattım, hayatımı da. verdiğiniz anti deprasan bir gibe yaramadı. hala ölüyorum,
    hala karanlığım, hala berdûş. su son 1 haftada sigara içmekten ya öldüm, ya ölücem.
    intihar edip sizin hanenize "kurtarılamadı" olarak işlenmek istemiyorum.
    o yüzden sizden tek isteğim var. bana tavsiyeler verin, benimle konuşmayın,
    bana gülmeyin. sevcana gidiyim mi? bana bu sorunun cevabını verin dedim.
    - cevap içinde dedi.
    - içimin dıbına koydular. bakıyorum ama görmüyorum, duyuyorum ama anlamıyorum, sadece seviyorum ve ölüyorum dedim.
    - git. ve haftaya bana ne oldugunu anlat dedi
    - tamam dedim.
    daha henüz 6-7 dakika olmuştu ki gitmek için ayağa kalktım
    - gidiyim ben dedim
    - neden dedi
    - mesaj atıcam dedim
    ve cebimdeki parayı uzattım. aldı
    6-7 dakika için bile para alıyon bre huur cocugu
    - iyi günler dedi
    - iyi günler dedim
    - mutlu ol dedi.
    - bakacaz dedim
    cıktım. eve gittim koşa koşa.
    ve bilgisayardan faceimde ekli olan sevcanın arkadaşlarına girip
    birisinden kavga edip yalvarıp telefon numarasını aldım.
    ve mesaj attım.
    "seni sevdiğim kadar sevseydim kendimi, her gece uyur, her sabah uyanırdım.
    fakat yapamam artık istesemde. ölüyüm ben. naaşım artık. cünkü
    seni o kadar çok sevdim ki sen bir başkasının altına devrilince,
    bende uzun ve dipsiz bir kuyunun içine devrildim.
    yine de bilmeni isterim ki. seni özledim"
    yazdım.
    ve artık bekleme vaktiydi her zamanki gibi.
    geldi zaman da gitmedi bir türlü
    gecmedi.. gecmek bilmedi.
    uykuya dalamıyordum eskisi gibi.
    mecburen beklicektik.
    telefonun ekranı bana, ben telefonun ekranına bakıyordum.
    ve mesaj geldi.
    mesajın sahibi; "sevcan"
    ···
  4. 54.
    0
    artık eve bile gitmiyordum. annemin her sabah 56. aramasında uyanıyordum
    bir bankta,
    kaldırımda,
    binanın önünde,
    bi yerlerde...
    kayıptım.
    nerde oldugumu bilmiyordum
    gittikce lanet bir herif olmuştum.
    artık sevdigi kızla yiyişen bir cocuk değilde,
    sevdiği kızın kimle yiyiştiğini duymamak için köşe bucak kaçan
    muhabbetlere dalmayan bir cocuk olmuştum.
    sakallarım yüzümü karartmış,
    saçlarım rüzgarın şiddetine karşı koymaya çalışıyordu.
    nefes alarak ölüyordum ben.
    en acısı buydu...
    bir gün bankda yüzüme atılan bir tokatla uyandım.
    bir kız cocugu...
    hep hayal ettiğim gibi
    - annen nerde dedi
    - yok ki annem dedi
    kıvırcık saçlı, 3-4 yaşlarında,
    pembe elbeseli.. hayalimdeki kız cocugunun tıpa tıp aynısı.
    - babam nerde dedim
    - sensin dedi
    ağlamaya başladım.
    bununda hayali oldugunu anlayıp. yıkıldım.
    gittikce bulanıklaşıp birden yok oldu
    kaybettiğim herkes gibi
    ağlıyordum. ve piskolog vakti yenidne geldi.
    ···
  5. 55.
    0
    - nedir dedim
    - birşey sorucam ama cevap ver dedi
    - evet dedim
    - neden ağlıyorsun her gece dedi
    gülümsemekle yetindim.
    aklım kelimeler, cümleler tarafından saldırıya uğramış
    pankreasıma tanrı tekme atmışa döndüm.
    konuşucaktım, dilim varmadı
    - anladım dedi
    - sen ne söylücektin dedim
    - piskiyatr buldum sana. ona gidicez dedi
    piskiyatr ne amk? deli değilim ki
    tamam belki kendimi kesiyor,
    her gece müslüm gürses, ferdi tayfur vs. dinliyor,
    içiyor,
    hayali şeyler görüyor,
    gaipten sesler duyuyor,
    ağlıyor,
    üzülüyor olabilirdim ama deli değildim, sanırım.
    - gerek yok dedim
    - aldım randevuyu. gitmesek bile adam parayı alıcak gitte boşa almasın bari dedi
    - tamam dedim
    göztepe ssk hastanesinin hemen yanında bulunan bir yer idi.
    gittim.
    tanışma fastından sonra anti depresan uygun gördü bana
    uyuyamadığımı söylesem de uyku hapı vermedi.
    haftada 1 gidicektim.
    - olsun. artık dertlerimi anlatıcağım biri var dedim kendi kendime
    ···
  6. 56.
    0
    Reserved
    ···
  7. 57.
    0
    uzak fakat çok uzak diyarlardan bir şarkı ile
    inledi kulaklarım. ağlama diyordu,
    ağlıyordum.
    liza. beni neden terk ettin, ihtiyacım var sana..
    sen istediğin sürece terk etmem seni demişti.
    şimdi istiyorum seni. gel
    günler geçtikçe hergün kapımın çalınmasını istedim
    lizanın gelmesini,
    sarılmasını,
    saçlarıyla sarmasını istedim beni.
    yapmadı.
    gelmedi. gelemedi.
    onun içinde ağladım.
    sevcana mesaj atmak istiyordum, atamıyordum.
    onun içinde ağladım.
    denizi göremiyor, mavi gözlerini izliyemiyordum
    onun içinde ağladım
    artık kışlar anlamsız geçiyor, bir kıza-seline- sarılınca huzur bulamıyorudm
    onun içinde ağladım.
    derya bizim okuldan ayrılıp başka bir okula kaydını aldırmıştı
    artık kimsem yoktu.
    okul anlamsız geliyordu ve ben artık gitmemeye başladım.
    deryasız, denizsiz, selinsiz bir okul...
    kimseyi aramadan, mozaşist duygularımı ayaklandırmadan
    bir okul okumayı hiç mi hiç istemiyordum.
    günler günleri kovaladı.
    ve annem bir gün telefonla konuşarak içeri girdi.
    ben odama yönelirken omzumdan geri döndürdü beni
    - sana bi haberim var dedi
    ···
  8. 58.
    0
    uzun ve hüzünlü bir gündü.
    artık otobüs durağında yalnız olmak,
    oturan bir kadının -denizin- saçlarının kokusunu
    içime çekememek, içimi yakıyor, içimi acıtıyor idi.
    soluk borumda kokusunun dolmadığı yerlerde
    adeta kezzap yürüyor hissi..
    yanıyorum,
    ölüyorum,
    duyun beni!
    eve giderken bastığım kaldırımlarda ve asfaltta
    selini hatırladım. bir iddaa konusu olmuş
    2 kez terk edilmiş,
    nedendi.
    yinede onlar üzülmesinlerdi.
    onlar gülsünlerdi.
    ağlamasınlardı.
    ben ağlarımdı.
    ağladım...
    yolda "ne oldu acaba" diye bakan aptal insanların bakışlarından
    etkilenmeyerek, ağladım.
    o an kendimi cesaretli hissettim.
    babam beni terk etmişti.
    annemle nerdeyse konuşmuyordum.
    ailem aramaz sormazdı beni.
    deniz beni terk etmişti.
    arkadaşlarım beni terk etmişti/yoktu arkadaşlarım
    selin beni terk etmişti.
    liza, beni terk etmişti.
    sevcan beni terk etmişti.
    kayıp olmuştum. ceset olmuştum
    ···
  9. 59.
    0
    mum dikip dilek dileyen aptalların mumlarını
    ellerimi yalayarak söndürdüm.
    kafam güzel amk
    deli gibmiş gibi gülüyorum selcugun hırkasından tutarken
    lan mumları söndürdüm dıbına koyim diyorum
    ve o anda ilk başta tanrının oldugunu
    sanıp sonradan bilincim yerine geldiginde
    selcugun elinin içi oldugunu anladıgım bir
    tokat yüzüme öyle bir çarpıyor ki
    bir balina ile öteki balinanın
    okyanusta çarpışmasını andıran bir
    gürültü çıkıyor ortaya.
    bu sayede kiliseden atılıyoruz ve
    selcugun bir kaç beni kendime getirmek için
    vurdugu tokattan sonra
    bende ona bir tane yumruk sallıyorum
    benim kafam ona oranla kat kat daha iyi
    fakat ikimizde alkolün etkisiyle
    hantalız. yumrukdan sonra kendine geldigi
    gibi karın bölgeme diziyle vuruyor ve eğiliyorum
    eğilince mideme bir kaç diz daha atıyor ve
    omuzlarımdan itiyor beni. yere yapışıyorum
    - bittin sen oğlum! diye gürlüyorum
    yerden kalkarken ve jim carrynin
    "yes man" filmindeki kavga sahnesine
    benzer bir kavganın içine giriyoruz.
    dengemi kaybetmemeye çalışıp ona doğru
    sağa sola savrularak koşuyorum ve bir yumruk daha atıyorum
    sağ elmacık kemiğine.
    jim carrynin yumruğundan tek farkı
    elimdeki çıkıntı olan kemiğin bu sefer
    doğru adrese ulaşmasıydı.
    bir kaç adım geriye gittikten sonra birde omzuna tekme atıp
    düşmesine sebep oluyorum ve hemen üstüne atlıyorum
    yokuş aşağı boğaya doğru sürüklendikden sonra boğa
    daha aşağı gitmemize izin vermiyor
    kalkıp "teşekkürler boğa" diyorum ve
    kalktıgım gibi yüzüm devasa bir yumruğa kurban gidiyor
    ve çöküyorum.
    yerde o sinirle tanrıyı andıran bir herif
    yüzümü tekmeliyor. insanların garip tavırlarını yarım yamalak
    seyrederken gülmeye başlıyorum ve ağzımı açtıgım anda
    selcugun kaval kemiği bir dişimi yere düşürüyor.
    ···
  10. 60.
    0
    irkildi.
    - dengesiz piskopat mısın lan sen dedi
    - vurmucaksan uza dedim.
    vuramadan gitti.
    ne yalan söyliyim o kadar çocugun arasında onu öyle
    gibip atarak nasıl üzüldüm amk.
    keşke bir kavga çıksaydı
    8 saat kafamı giben derslerde yatarak geçirdim
    ve otobüs durağına indim.
    otobüs durağında denizsiz ilk günümdü.
    uzvumun tanrı tarafından yumruklandığını hissettim.
    ve sonra düşündüm
    - acaba hangi üni. yi kazanmıştı
    hangi otobüse kimle biniyor,
    hangi şarkılarda ağlıyor,
    hangi heriflerle yiyişiyor
    hangi gencin hayatını yiyor,
    kimleri karanlığa sürüyordu
    bana yaptıgı gibi...
    buz gibi olmuş demirlere koydum kafamı ve ağladım
    o anda bir curcuna koptu ve koşarak gelen bir öğrenciyi gördüm
    göz yaşlarımı "ne oluyor lan?" etkisiyle silerek gelen cocugun
    sabahki oldugunu fark ettim. yanıma geldi
    - terapim var vurmucaksan hiç konuşma dedim
    o anda yüzümde vurdugu yumruğun etkisiyle bir acı yayıldı
    kafamı demirlere çarptım ve bir kaç darbeye daha maruz kaldım.
    o an onun cesedini çıkartabilir miyim diye düşündükden sonra
    - onun cesedini kaldırıma resim olarak işlerim diye kendi egomu şişirdim ve
    birden kaval kemiğine ayağımın burun tarafıyla darbe çıkardım
    sarsıldı. eğilince dirseğimin dış tarafıyla yüzüne bir darbe daha çıkardım
    eğildiğini görünce ardından midesine diz atmaya başladım ve
    kaldırıp çenesine bir yumruk attım. sağ tarafına.
    çenesinin sağ tarafına vurunca kafasını sola doğru kaldırdı ve
    sol yanağına da yumruğumun alt tarafıyla bir darbe daha attım.
    ardından zütüne bir tekme atıp arkadaşlarına yolladım.
    - başka dövüceğim varmı otobüsüm gelcek dedim
    millet birden oha herif piskopat vs. diye saçmalarken
    burnumun kanadığını fark edip
    - selpak varmı diye hafifce kükredim.
    tekrar cevap gelmedi.
    o sırada kalabalığın içinde
    burnumun kanamasını yaşlı gözlerle izliyen deryayı gördüm.
    gözlerinde kendimi gördüm, içim yandı.
    birşey diyemedim. demedim.
    -dağılın lan dedim
    o cocuk sen görüceksin tehtidlerinden sonra kalabalık kalmadı
    derya da dahil herkes gitti. ve ben yine anılarımla baş başa kaldım..
    ···
  11. 61.
    0
    kendini bir gibim sanıp dik dik hareketlerinden sonra
    yanımdan bir çocuk kollarından tutup uzaklaştırdı biraderi
    - bekle ya konuşucaz diye sıyrılıp yanıma geldi.
    -neden başladın uyuşturucuya dedi
    - sanane dedim
    - çok mu acı cekiyodun huur cocugu dedi
    "huur cocugu" şimdi olmasa bile o zamanlarda
    adamı ölüme zütürücek kadar sinir bozan,
    siniri hat safhaya çıkartıp bana o adamı orda
    yığma yetkisi veren bir küfür idi. lakin içimde
    herhangi bir sinir uyanmadı. lakin korkmuyordum da
    duygularımı törpülemiştim sanki,
    arkamda duran bir kaç yaşıtımın ve küçük biraderlerin
    oha ne dedi vs. lerinden sonra
    - hayır keyfi başladım dedim
    birden cocugu kahkaha aldı
    - lan sen ne genişmişsin öyle dedi
    omzumdan itti. fakat sadece omzum kıpırdadı vücudum
    çivi gibi saplanmıştı yere.
    - iltifat olarak alıyorum o elini bidaha bana sürme dedim
    bir daha omzumdan itti
    - hayırdır dedi
    konuşmadım. sinirlenmedim veya korkmadım.
    toplanan öğrencileri gören nöbetci hoca ne oluyor diye
    olay mahaline geldi fakat yok birşey hocam
    diye geri yolladım.
    olay istemiyorum saçmalıklarından sonra hoca gitti.
    çocukda geri giderken yüzüme taşak geçer gibi 2 tokat savurdu
    ve gitti. giderken kolundan kavradım
    - sen kime gider koyuyon dedim
    - sana lan zırvalıklarından sonra
    - beni sinirlendirip kavga çıkarmak mı istiyon popüler olmak için dedim
    - popülerim lan ben zaten kocum dedi
    yanağımı uzattım.
    - bana bir tane vur ki seni burda cesedini cıkartana kadar dövmem için bana sebep ver dedim.
    ···
  12. 62.
    0
    konuştukca güzelleştim. sigarayı bırakmamı söyledi
    - yanımda oldugun sürece bırakırım dedim
    içki içmememi söyledi,
    - mezelerimden ekgib edemezsin beni ama dedim.
    - ne mezesi be dedi
    - dudakların dedim..
    herşeye rağmen onu kabul etmiştim. ve ne oldu biliyor musunuz?
    mutlu oldum.
    gülüyordum,
    ağlamıyordum,
    o da bana gülüyordu.
    gülüyordum lan ben.
    3 sene sonra neredeyse ilk kez gülüyordum.
    okulu asmalar,
    okulu astığım için aileden gelen sorumsuz, işe gidersin vs. lerine aldırmadan
    sevcana yazdığım her kelime bana yeni bir ilik,
    damarlarımda dolaşan sıcak bir kan,
    sıcak bir gülümsemeydi.
    artık hayat bana da sırıtıyor gibiydi.
    günler, gülüşler, güller yeşeriyor,
    ay geceyi karanlık bırakmıyor,
    güneş ısısıyla tenimi yakıp kavuruyor idi.
    artık içimi acıtan tek şey onu görememekdi.
    ne yapmak lazımdı? bir kaç arkadaşdan borç alıp
    mersine gitsem olabilir miydi?
    ama süpriz yapmak istiyordum bir açıdan
    ve evini bilmiyordum. telefonunu aldığım zütverenden
    adresini öğrensem, ya vermez, ya da verirse sevcana söylerdi.
    bu da olmazdı. ama bir şekilde görmem lazımdı.
    belki yine ona en baştan aşık olur,
    geçmişi unutur,
    ve onunla sevgili olmak için elimden geleni yapardım.
    hatta ellerine bile sarılabilirdi ellerim..
    sizce onunla sevgili olmalı mıydım?
    ···
  13. 63.
    0
    mesajda şu yazıyordu;
    "ben seni seviyorum"
    beni seviyo.. ama düşündüm sonra
    madem beni seviyor, neden benim evimde,
    evimin oldugunu bile bile
    serdarla
    uyudugum yatakta yattılar.
    nedendi bunca çile, bunca hüzün
    dökülen göz yaşı
    içilen bira
    tüketilen sigara
    sonra sormaz mı insan; aga sen ne yaptın?
    neden daha teen katagorisine giren bütün duygularımı
    hardcore katagorisine sokucak kadar
    sert bir gibiş yaptın kalbimde?
    huzur deildi aradığım müzik,
    mutlu olmakda değildi,
    acı idi.
    canım yansın istedim ve yaktım da.
    - neden onunla yattın?
    sordum.
    neden onunla yattın? gözlerimi kapadım sonra
    uzun süre cocukların koşuştururken cıkardığı aptal sesleri
    dinledim. denizin kıyıya vuruşu,
    insanların sigara çekişi,
    gülmeye çabalamalarını, kısık sesleri
    fısıltıları, martıları,
    uçarken cırpttıkları kanatları...
    bir martı olsaydım giderdim, dedim sonra.
    bir martı olsaydım, çok uzaklara giderdim.
    ···
  14. 64.
    0
    bakire miydi? değildi. şaşırdım
    içimdeki canı atmış mıydım? evet.
    peki o atmış ve beni çığlıklarıyla korkutmuş muydu? evet
    ikimizde mutlu muyduk? hayır.
    o gülümsüyordu fakat ben mutsuzdum
    - bir daha görüşmeyelim mümkünse dedim
    - cocuk musun ya dedi
    - abi akrabamsın saçmalama dedim
    - onu yatmadan önce düşüncektin dedi
    hemen üstümü giydim bir sigara daha yaktım.
    koşa koşa gittim kayığın oraya.
    sevcanla beraber gezdirdiğimiz köpeği gördüm,
    tasmasında hala onun parmak izinin oldugu köpeği..
    yanına gittim sahibinden istemeye
    - hayır dedi.
    onsuz bana köpeğini vermemişti herif.
    sabahın köründe her taraf kararmıştı adeta.
    herşey daha pastel, daha çirkin, daha lezzetsiz.
    bir mesaj yazmaya hareketlendi parmaklarım.
    dur dedim kendi kendime, yapma.
    koşarak beraber oturduğumuz,
    güldüğümüz, şakalaştığımız, hatta sevdiğimi söylediğim
    kumsala indim.
    ve şimdi dedim, şimdi yap.
    bir mesaj yazdım sevcana şöyle;
    "hâlâ edemediğim vedalarım var sana, gözümde tutamadığım göz yaşlarım, önüne sunamadığım aşlarım. seninde bir gönül borcun var bana, bakamadığım gözlerin, tutamadığım ellerin, dokunamadığım bir tenin var senin. keşke, olmasaydı böyle. ben yanına yetişeyim diye nefes nefese kalmaya razıydım. karşında oturup ağlamaya razıydım da, keşke kalmasaydın bir başkasının altında nefes nefese... keşke sarılabilme umuduyla kalsaydım seneye ben, keşke.. beni seviyor olsaydın gerçekten."
    yazıp yolladım.
    parmaklarım telefonun üstünde dans etti adeta.
    içimde bir bekleme telaşı doldu
    acaba ne yazar,
    ne der,
    döner mi, dönmez mi
    unutmuş mudur beni diye kafayı yiyordum.
    gözlerimdeki parıltı ta içimden belli oluyor,
    yüzümdeki aptal gülümsemeyi kendi isteğimle somurtamıyor
    üstüne üstelik seviyordum. hemde öküz gibi
    keşke hiç birşey böyle olmasaydı diye düşünürken
    gözlerimden bir damla yaş düştü beraber oturdugumuz kumsala,
    o gün cayır cayır yanan bütün ateşleri söndürücek kudrette. (kumsalda oturup onu sevdiğimi söylediğim gün)
    ve bir mesaj geldi. titredi tüm vücudum.
    ···
  15. 65.
    0
    -gidince okey oynayalım falan dedi.
    kız sakat hani zaten kıramazsınız kızı cok tatlı amk
    - tamam dedim
    sevcanı bana hatırlatması oynadığımız oyunun
    "kumarbazın sözüne güven olmaz" demesi
    okey oynarken karşıma geçip saçlarını savurması
    saçlarından ayrılan her koku tanesinin solunum yolum ile
    ciğerlerime dolmasını hatırlattı.
    beni aldattığı ikinci gün, özledim.
    teni bana ait olmayan bir sevgilim vardı.
    derimin altındaki hücreler, hatta atomlarıma kadar nefret etmem gerekiyor iken..
    sanırım hâlâ delicesine seviyordum...
    tanrıya öfkem bu yüzdendi belki sevdiklerimi bir şekilde
    alıp zütürüyordu benden. belki de kime aşık olucağım
    konusunda benim tek bir fikrimi almadan, kalbimi bir ona,
    bir buna çevirmesi. kalbimi çevirdiği herkesin beni aldatması.
    gerçi sanırım kime aşık olmak istersin deseydi,
    "sevcan" derdim.
    sevcan...
    hayatımın büyük bölümü yalnızlıkla geçti.
    kalan bölümü aldatılmalar, terk edilmeler ile,
    kalan o küçücük bölüm ise sarhoştum, hatırlamıyorum...
    - özge diye bir kız var onu çağrıyım mı dedi
    sevcandan sonra -çok geçmese de- bir kızla okey masasına
    oturmak garip geldi biraz.
    - olur dedim
    yüz kaslarım istemsizce titriyor,
    aşık olanlara ibret-i alem oluyordum.
    oldukca, ölüyordum.
    - ben mi kalkıp çağırayım dedi
    haklı amk. nasıl utandım ya.
    - nerde oturdugunu söylemeni bekliyodum dedim
    - güzel kıvırdın dansöz olsana sen dedi
    - para takcan mı göğsüme dedim
    - takarım sen yeter ki kıvır dedi
    kücük komik espiriler yaptıktan sonra adresi verdi
    adres dedigim yan ev amk
    gittim. kıza
    - tugçe seni çagırıyo dedim
    gittiğimizde tuğçe "ommmm" yapıyodu gözleri kapalı
    ···
  16. 66.
    0
    sonra vurmaya devam ettim.
    sonra bir kez daha vurdum.
    tükürdüğümde bir miktar kan cıktı ağzımdan.
    içimdeki acı hafiflememiş
    ve artık sevcanı görme umudum kalmamıstı.
    gitti.
    anılarımızı aklıma getirmek için köpeği almaya gittim.
    tasmasında parmak izi vardı,
    parmaklarım değsin dedim...
    gittiğimde adam köpeği vermedi.
    oturdukları evin kapısı kapalıydı.
    dışarı çıktım. güzel iltifatlarıyla yüzümü güldüren
    teyzem de yerinde değildi.
    deniz kararmış,
    renkler dünyadan çekilmiş,
    hiçbirşey yaşanmamış gibiydi.
    kumsala inince tuğçe gördü beni.
    yüzümü temizlemedim kan içinde çıktım dışarı
    - gelsene dedi
    gittim.
    - ne yaptın sen bişey mi oldu kavga mı ettin dedi
    - kendimle biraz kavgalıyım dedim
    - bunu kendine yapmıcaktın dedi
    - canları yanmasın onların boşver dedim
    - sevdiğini anlıyabiliyorum. ama ne yapmıssın kendine baksana akşam gel bize
    simdi yüzünü yıka uyu. hadi dedi
    - tamam kaç gibi dedim
    - 6-7 gibi gel dedi
    - tamam dedim
    gittim yüzümü yıkadım. akşam oldu tugçelerin evine
    gitmeye başladı ayaklarım. aslına istiyor muydum gitmek? istemiyordum
    çünkü bir şekilde akıllıca tavsiyeler vericek
    kafamı karıştırcak. ben bu zamana kadar zaten hep akıllı göründüm
    biraz da salaklık yapayım. salaklık yapan kazanıyo.
    ···
  17. 67.
    0
    hadi lan yaz artık
    ···
  18. 68.
    0
    devam devam
    ···
  19. 69.
    0
    reserved
    ···
  20. 70.
    0
    reserved
    ···