1. 276.
    0
    devam et panpa
    ···
  2. 277.
    0
    -olm sor uygunsa bende gireyim lan dedim şakasına
    mırın kırın ettiği ve 15 senelik arkadaşın
    bir amı benimle paylaşmadığını anlıycağım için ( şaka lan, bende olsam bende vermem amk)
    - tamam olum şaka yaptım zaten dedim
    - haa iyi o zaman dedi sırıttı.
    - saat kaçta boş olur dedi
    - öğlenden sonra uygun mudur dedim
    - uygundur dedi
    - harbiden turist mi lan dedim
    - aynen dedi
    - vay amk biz daha amla tanışamadık millet turist amı gibiyor dedim
    bastı kahkahayı amk.
    öğle vakti biz çıkmadan önce serdarın yanına gittim
    - ne olur ne olmaz sen anahtarı girişteki halının altına bırak
    ben gelmeden önce seni arar çaldırır haber veririm dedim
    - tamam dedi
    ev benim amk tamam dicek tabi
    su, ev eşyaları için tekirdağda bir market var
    -reklam yok-
    ordan bütün alışverişimizi yaptık.
    selinin çorlu kızı oldugu için yazın belki çorluya gelirler
    ve onu görebilirim diye iyice bakınıyordum sağa sola.
    ne kadar aldatılsakda, bazıları içimizde derin yaralar bırakıyor.
    boş umutlara koşuyoruz.
    boşuna kendimizi aldatıyoruz, kendimiz.
    boşuna avutuyoruz.
    3 damacana su, bir miktar tuvalet kağıdı, bir miktar
    mutfak alışverişi, şampuan, palet, evin hanım halkına (teyzemlerle ben kalmıyoruz sadece)
    bikini, bana deniz shortu ve birsürü şey aldıkdan sonra
    kadınlarında kendine has bazı eşyalarını da unutmamak tabi bir poşet
    ona gitti neredeyse
    eniştem ile ben yüklendik. hanımlara da hafif bir iki poşet verdik
    marketin servislerine binip yazlığın yolunu tuttuk.
    evde serdarın oldugu aklıma geldi fakat salonda gibişceklerini sanmadığım için
    -ailemi bir şekilde tüm poşetleri bana verin siz gidin diye kandırdım
    sesleri duymasınlar diye.
    bende halının altındaki anahtarı alıp hem acaba gibişiyorlar mı lan
    harbiden turist nasıl bişey amk. diye salona sessizce girdim
    poşetleri bıraktıktan sonra mutfağa
    - mutfakla salon aynı yerde-
    kapıyı dinlemeye başladım. eh işte merak amk.
    içerden hafif çaplı çığlıklar geliyordu. ses çığlık oldugundan dolayı
    kimin sesi oldugunu bilemiyordum fakat bir turistten böyle bir ses çıkma olanağı yoktu.
    içeride türk bir kız vardı.
    ···
  3. 278.
    0
    kafam yere eğdiğimde bir miktar sigaranın canını çıkarana kadar içtiğimi fark edip,
    komşuların, yerleri temizliyenlerin -asayiş bürodan daha iyi adam buluyolar emin olun-
    beni bulup neden bunları buraya attın dememesi için hızla
    bulunduğum bölgeyi terk edip kumsala gittim.
    serdarı denizde gördüm. genelde beni dışarı cağırır öyle giderdi
    yanında sevcan sandığım bir kız ile oyun oynuyordu
    kızı suya atıyordu, indiriyordu
    2 havlu vardı yere serili onlardan -belki sevcan değildir diye-
    rahatsız etmemek açısından biraz daha ileri serdim havlumu
    oturdum sigaramı kumsalda içmeye başladım
    bu seferde çoluk cocuguyla gelen teyzeler, ablalar, dayılar, abiler
    - burda içme kardeş çocuklara geliyor duman dedi
    ananın amı nerde içeyim amk.
    çay bahçesinin duvarına yasladım zütümü
    cool bir duruşla sigaralarımı peş peşe yaktım.
    serdar çıktı denizden. fakat benim gözüm kızda kaldı
    sevcan mı değil mi diye.
    serdar çıkınca gördü beni yanıma geldi havlusuna sarılmadı
    ben sarılmazdım kaslı ve ciksi vücudumu am sahipli arkadaşlarımız
    ıslakken görsün diye. ama cocuk tir tir titriyodu amk. içimden ne güldüm
    - nasılsın birader dedi
    - iyiyim seni sormalı dedim
    - iyiyim dedi
    şimdi yanındaki kızın kim oldugunu sorsam,
    sevcan derse alıcağım darbeden,
    demez ise beni mi gözlüyodun diyceğinden
    veyahut kızı mı kesiyosun diye bir tepki alıcağımdan
    sormadım.
    muhabbet durulmuştu ki,
    - birader bugün sizin ev boş mu dedi
    - hayırdır dedim
    - bir turistle tanıştım. gibicem onu dedi
    - boş dedim
    harbiden boştu amk. ve yanındaki kızı da açıkladığı için
    boş olmasa bile boşaltırdım evi
    ···
  4. 279.
    0
    hafiften kırılmıştı gökyüzü yüzünü göğe kaldırınca,
    bir kadının güzelliğini kıskanan afilli bir huurnun dualarını kabul eden gökyüzü.
    hafiften kırılmıştı gökyüzü.
    yer tümsek, yer kan, yer ölüm.
    hafiften kıvrandı bütün cesetler ayaklarımın dipnoktasında.
    bir ölümsüz ben kalmıştım bu topraklarda, bir aşk..
    elimi kaldırdım sonra. parmağımdaki soğuk,
    bileklerimi bağlıyan zincirimsi alyansı gördüm. ürktüm önce
    elimi kaldırdım sonra.
    2 ye yarılmış gökyüzünün ardından bir el uzandı,
    tutmadım. tutamadım.
    bir ses yankılandı gökyüzünden.
    "keşke tutsaydın eline değen eli, tutabilseydin."
    kan ter içinde uyandım.
    bu yazlıklarda bir salon vardı. salondan içeri girince bütün odalar gözüküyodu
    salonla odaları birleştiren kapıda gıcırdıyo ak
    dışarı çıksam millet uyanıcak. ama deli gibi de nikotin cekiyor canım
    dışarı çıktım kapı gıcırdıyınca teyzem ayaklandı
    - nereye dedi
    -hava alıp gelicem dedim
    - geç yat zıbar dedi
    - teyze hava alıcam işte diyip sigara içicem gibisinden bir el hareketi yaptım
    - git ne tak yiyorsan ye dedi.
    dışarı çıktım.
    dışarı çıkınca sevcanın sesini duyar gibi oldum.
    fakat cok gecmeden bir erkek sesi daha duydum
    kafamı pencereden dışarı cıkardım. sevcanı gördüm
    fakat bir gölge daha vardı.
    ···
  5. 280.
    0
    tekrarladı.
    dudaklarına değdi, dudaklarımdan sekip kulaklarına varan cümlem.
    tüm kelimeler yeni bir anlam kazandı.
    nice varlıklar, yaşamlar kaybolmuştu aşk uğruna.
    nice ölü vardı, sayısız yaralı, sayısız berduş, serseri, hali harap.
    nice dermanın tek şişede bulunduğu içki şarap ellerinde
    gökyüzüne bir küfür ediyorsunuz, yankılanıp size çarpıyor
    kutsal aşkın ağzından yere dökülen kelimeler.
    az da canım yanmamıştı aşktan halbu ki.
    kendi kendime kaşınıyordum. istiyerek gözlerine bakıyordum!
    acıyacağımı bile bile istiyordum onu.
    cok gecmeden geri dönmeye yeltenmiştik.
    zaten aileside geç oldugu için sevcan ile oguzhanı cağırmaya gelmiş,
    geri döndüğümüzde buldular.
    tekrar serdarla bira tokusturma sözü vermiştik
    yine bazı yalanlar söyliyip (yalan oldugunu anladım)
    kaçtı. asumana gittim.
    anlattım böyle böyle bir durum var diye.
    galiba seviyorum ben onu falan diye.
    -konusurum ben onunla dedi.
    dünyalar benim oldu amk
    tekrar çıkmadılar evden. bir yarım saat izledim onu evden
    gülüşünü seyrettim.
    gecede yankılanan kahkahasına şahit oldum.
    perdeyi düzeltirken göz göze geldik. elimde sigara
    elini ağzına zütürdü benim yaptıgım gibi. at onu dercesine
    bir hareket yaptı. daha derin çektim sigaramı
    daha derin üfledim,
    havada buz denizin hemen kenarında oldugundan.
    geceleri soğuk oluyor. o sogukda onu izledim.
    eve gittim. uyumaya çalıştım,
    uyudum. rüyamda gördüm onu.
    ···
  6. 281.
    0
    - ayaktasın dedi
    benle taşak geçiyor olabilirdi.
    - billur mu geçiyon benle dedim.
    - o ne be dedi
    - taşak mı geçiyon benle? kullanmıyorum hiçbirşey. dedim
    - daha demin kullandığını söyledin dedi
    uzun uzun kullanıyosun, kullanmıyosun muhabbetinden sonra
    onu da kullanmadığıma ikna ettim.
    lise 2 ye gidiyordu. takıldıgı bir arkadaş grubu vardı
    beyaz-simge-tilbe
    şöyle açıkliyim. beyza cok güzeldi. ama huurnun tekiydi
    gönlüm hafif ona kayma riskine girse de,
    eve girdiğimde lizayı gördüğümde,
    öptüğümde onu. hiç birşey kalmıyordu geriye.
    adı derya idi.
    göbek adını tahmin edin. deniz.
    gittikce iyi arkadaş olduk derya ile.
    mesajlarda arada bir tugayım çolakım derdi bana
    hoşuma da giderdi.
    meryem diye bir kızla tanıştım. aynı sebepden dolayı (uyuşturucu, hap vs.)
    uzunca yürüdük.
    - aileni seviyor musun dedi
    - evet dedim
    bana piskologluk yapıyordu aklı sıra.
    yok daha ergeniz. ondan böyle davranıyorsundur
    ama bişeyler kullanma. sigarayı bırak
    vs. vs diye beynimi gibti.
    meryem kim? deryanın en sevmediği kız.
    okulda popüler biri olmuştum. iyisiyle kötüsüyle tartışılmaz popilerlik
    bi entrymde demiştim kızlar bitik durumda erkeklere bitiyor diye.
    bu dedikodular kızları da benimle konuşmaya itiyordu sanırım
    bir kız gidiyor bir kız geliyordu
    ···
  7. 282.
    0
    panpa çok güzel gidiyodun. ama şu son entry'nin en sonundaki olmadı amk.
    ···
  8. 283.
    0
    yazlığı kocaman bir boşluk olarak yaşıyıp, tekrardan evime döndüm.
    lise 3 dü artık vakit. günler gel git yaptıkca
    lise2 de dönen bir dedikodu vardı beyler.
    bu çocuk aldatılmış, depresyonda
    hap kullanıyor, esrar içiyor..
    bir çok şey söyleniyordu hakkımda
    tabi ki asparagasdı. lise 3 de bunlar daha cok arttı.
    rehber öğretmenlere gittim. müdüre çıktım konuşmak için çağırdığında beni
    yalanladım.
    bir şekilde inandırdım hocaları. ama gözlerimin altı
    gece lizayla birlikte olmaktan morarıp, solma noktasına geldi
    parça parça dökülüyodu derim adeta.
    yine de gülüyordum.
    bu dedikodular devam edince bir kız geldi.
    - sen hap mı kullanıyorsun dedi
    - hayır dedim
    - esrar? sigara? uyuşturucu?
    - sigara evet diğerleri hayır
    - göz altların neden mor?
    - çünkü anasını gibtiğimin sigarasını, uyuşturucusu, esrarını, hapını kullanıyorum
    ayık gezmiyorum. düşünmüyorum hiç bir gibi.
    bazen tanımadığım evlerin önünde, banklarda, tanrı tarafından bile terk edilmiş
    yalnızlığın dip noktası olan noktalarda uyanıyorum. duyduklarını duyduysan gidebilirsin dedim
    - niye yapıyosun bunu kendini hayat güzel dedi
    - sana güzel bana değil dedim
    - adın tugay dimi dedi
    - hayır dedim
    - nasıl herkes senden bahsediyor dedi
    - o öldü dedim
    ···
  9. 284.
    0
    uzun zamanlar devirdik lizayla. annemle kavga ettim lizaya sığındım
    okulda kavga oldu lizaya sığındım.
    birçok badireyi sırf lizanın gülümsemesi uğruna
    beyin denilen klasörden sildim.
    ( teknolojik düşünün olm.)
    lise2 yide bitirdim. hiç bir kız olmadan.
    • liza bölümünü özet geçmek istedim çünkü inanın hatırlamıyorum
    ama şunu söyliyim lizayı bulduğunuz an asla
    yaptığım salaklığı yapmayın.*
    yaz geldi. biraz daha kalıplanmış, uzamış,
    saçları salmış hafifde yüzüm oturduğu için tipim yerine oturmuş birisi oldum.
    yazın annem kapımı çaldı.
    içeri girdi
    - lizayla mısın dedi
    -evet dedim
    - nasılmış dedi
    yüzünde hafif tebessüm
    - kendin sor dedim
    - nasılsın dedi
    biraz durdukdan sonra,
    -iyiymiş diye yanıtladı.
    halbu ki liza yoktu yanımda
    aslında cogunuzun tahmin ettiği gibi şizofren değildim
    şizofren beyninizin oyununu gerçekmiş gibi algılamaktı
    ama liza benim beynimin oyunu idi sadece
    hayali olduğunu biliyordum
    bu şizofrenlik değil, hepimizin lizası var aslında.
    - sana bi süprizim var dedi
    elindeki biletleri gösterdi
    yazlığa gidiyordum. en sonunda evimden, lizamdan ayrıldım.
    ve yazlığın yolunu tuttum.
    ···
  10. 285.
    0
    gece beraber uyuduk. evden dışarı çıkamadı hiç.
    günler günleri kovaladıkca aklımdan hiç çıkmamaya başladı liza.
    bankda oturuyordum. selin geldi uzaktan.
    uzak, gittikce yakınlaşıyordu
    yanıma geldi.
    "-arkadaş kalalım mı dedi.
    - gibtir git dedim"
    yine aynı replikler.
    deniz ve selinin küçük çaplı konuşma girişimleri oldu okuldayken.
    zaten onlara olan güvensizliğimden
    ve lizayı hiç bırakmak istemediğimden
    hiç bir kızı düşünmeyip, hiç bir kızla neredeyse konuşmayıp
    hiç bir kıza bakmamıştım bile.
    eve gittiğimde hep lizanın eli omuzlarımda beni desteklemek için duruyordu
    başka kimsenin eline ihtiyacım yoktu.
    hiç bir kızın verdiği rahatsızlığı gibime takmayarak lise1 i bitirdim
    teşekkür ile.
    yazın evden hiç ayrılmadım.
    ayrılmadım ki lizadan ayrılmayayım diye.
    babam izmire yerleşmiş, orda evlenmiş beni görmek istediğini söyledi
    - tamam diye yanıtladım annemin bu söylediğini.
    sabahı parktan salıncağın üst tepesinde demir vardır ordan attım kendimi kolumun üstüne düştüm
    akşamı doktora gittik. kemik kayması oldugunu söyledi
    alçıya aldılar kolumu. 2 aya iyileşir dediler
    babama gitme işini yatırmıştım ama.
    ve inanın; lizayla kalma mutluluğu kolumun acısını 0 a indirmişti.
    yazın ne deniz yüzü görmüştüm, ne selin
    ne suya girmiştim, ne dışarı çıkmıştım.
    varım yoğum liza;
    suyum, aşım, liza.
    ···
  11. 286.
    0
    reenkarneye inanır mısınız?
    mecazi bir ölümden, o kapkara dipsiz çukurun içinden bir melek eli idi,
    yüzüme sürdüğü el.
    2 kez bir çok kişiyle aldatılmamın peşinden
    liza, can bahçeme su,
    can bahçe toprak, can bahçeme can idi..
    bir gülümseme geldi bana, bir gül geldi tanrı elinden,
    can dibinden...
    liza, ölümün, ölümü..
    liza..
    çekinmedim.
    - adın ne diye sordum
    - liza dedi.
    uzun bir yoldan çok uzun bir yoldan,
    uçsuz bucaksız bir koridordan birisi sesleniyor,
    bir kan parçası damlıyor bileklerinizden ayakkabınıza
    ölüyorsunuz o uzun yolun, en dibinde,
    hayat kan peşinde..
    hepimizin bir lizası vardı,
    hepimizin ilhamı, hepimizin gülümsemesi idi liza.
    bana bedene bürünmüştü.
    - ne yapıcaz bundan sonra dedim
    - ben burdayım dedi
    - hep kalıcak mısın yanımda dedim
    bu diğerlerinden farklıydı.
    bu ölü bir adamın hayatına giren en güzel varlık,
    tanrının en güzel hediyesi insanoğluna.
    - seninleyim hep ben dedi
    ···
  12. 287.
    0
    içme dedi.
    sesi, anlatılmaz güzellik.
    alfabedeki herhangi bir harf ile sesinin güzelliğini anlatmaya kalksam,
    çalışsam, çabalasam..
    allahı inkar etmişcesine günah yazılırdı eminim.
    uzun soluklu bir türkü gibi.
    türkiyenin son anda çek cumhuriyetine gol atıp skoru 3-2 ye getirmesi gibi.
    - hep konuş dedim
    - sen istedikce dedi.
    - hiç gitme dedim.
    - sen istedikce dedi
    bir yağmur yağdı. camlarıma çarpıyordu her bir zerresi sanki.
    önümde çırılçıplak,
    saf, berrak güzellik.
    dokunsam,
    çalışsam, çabalasam
    cennet kapısını bir daha göremicekmişim gibi.
    dokundum.
    - hiç gitme diye tekrarladım.
    kalktı, sarıldı.
    en sevdiğiniz insanla birlikte olurken bile eminim ki göğüslerine
    en kötü bir kere bakmışsınızdır. bakmayan muallakdir amk
    yüzündeki güzellikden gözlerimi alamadım.
    - yüzüm ayaklarının dibinde secdede dedim.
    tanrıya ve yaşattıklarına inat.
    - hüzünü silmeye geldim gözünden dedi.
    elleriyle gözümdeki yaşları temizledi...
    adını bilmiyordum, ona liza diyesim geldi..
    ···
  13. 288.
    0
    hiç şaşırmadım geldiğine.
    sanki cok uzun bir yoldan gelmiş bir misafiri bekliyor gibiydim
    ve o misafir gelmişti.
    artık kaderimi yazarken tanrı, pastel kalemle değil,
    fosforlu kalemle yazıyor gibiydi.
    artık karanlık değil, heryer adeta parlıyordu.
    özellikle gülüsü.
    o bana baktı, ben ona. uzun süre bakıştık
    hiç konuşmadı
    dudakları çöl misali, öpmeye yeltendim.
    kaçmadı.
    gözlerimi kapatmadım. çünkü gözlerini görmek istedim.
    ellerinden bir tanesi yüzüme değdirdi..
    yüzümde yüz yıllık bayram sevinci.
    bende elini yüzüne zütürdüm.
    bu hayalet değildi, filmde gördüklerimizden değildi.
    elimi zütürdüğünde ne içinden geçti, ne kaybolup gitti.
    • anlatmak istediğim bilinçaltınız film değildir,
    o gerçeği yansıtmasada, inanmak istediğiniz herşey; gerçektir sizin için*
    uzandım. yanıma uzandı. uzun uzun baktık birbirimize.
    ne ben konuştum ne o.
    kalkıp bir sigara yaktım.
    geriye döndüğümde
    ···
  14. 289.
    0
    aramızda genç arkadaşlarımız varsa ailelerin verdiği tavsiyelerin
    biraz daha farklısını vericem.
    en sevdiğim spor futbol. 15 yaşında daha ciğerlerim olmamıs iken
    sigara içmeye başladım. cocukluk hevesi, özentilik, aşık genç triplerinde iken
    içebildikce cok içtim. belki bu zamanlarda içtiğimden daha cok iciyodum
    ciğerleri tükettik. birde cok fazla kaliteli sigaralar içmiyordum.
    kömür içiyodum bildiginiz eskiden amk.
    çok hızlı koşarım. futbolda da koşunun önemi tartışılmaz amk.
    ama ciğerleri tükkettiğimiz için artık en fazla 3 dakika depar atıp
    5 dakika dinleniyorum. oyun bensiz sürüyor, yaşıtlarımdan
    azar yiyorum. koşsana amk diyenleri çekiyorum
    velhasıl kelam; siz siz olun, bırakın sigarayı.
    bir kez daha bir çok kişiyle aldatıldım.
    bir kez daha üzülüyorum.
    bir kez daha aynı yatakta, aynı yastığa sarılıp ağlıyorum
    herşey hüzündü.
    duvarlarımın bilekleri de benimle beraber kesildi,
    beraber kanadık ilk kez bir başkasıyla
    ağlıyordum. çok ağlıyordum.
    gözlerimden akan yaşın haddi, hesaba dönüşse.
    herhalde 2006 yılından şu ana kadar dayak yerdim hayatın en elit restorantlarından birinde
    sonra o geldi.
    liza.. gözleri elaya yakın, saçları düz, uzun bir yol gibi adeta.
    yüz kıvrımları aşkın elinde binbir asır bekletilmiş,
    bekledikce güzelleşmişti.
    kokusu yoktu.
    ailesi, yoktu.
    telefonu, yoktu.
    adresi, yoktu.
    ama bir sarılması vardı, bir hissettirmesi vardı kendini
    işte o da hiç kimse de yoktu.
    hiç yadırgamadım kim oldugunu. hiç sormadım
    hiç şaşırmadım geldiğine.
    sanki cok uzun bir yoldan gelmiş bir misafiri bekliyor gibiydim
    ve o misafir gelmişti.
    artık kaderimi yazarken tanrı, pastel kalemle değil,
    fosforlu kalemle yazıyor gibiydi.
    artık karanlık değil, heryer adeta parlıyordu.
    özellikle gülüsü.
    ···
  15. 290.
    0
    evet, sizde doğru tahmin ettiniz, deniz.
    kalktı biz gidince. boynuma atıldı. omuzlarıma değer ellerini,
    bir çok kişinin neresine değdiğini hesaplıyarak. kaldırdım
    - ne ağlıyorsun dedim
    - benden farklı mı bu sanıyorsun dedi
    - anlamadım dedim
    - ya anlamıcak birşey yok saçmalıyor diye lafa girdi selin.
    - sen sus ben en azından tugayı kaybettiğime pişmanım. sen bile bile yapıyorsun dedi
    - bana biri açıklasın ne olduğunu dedim hafif yüksek bir ses tonuyla.
    - birşey yok diye yatıştırmaya çalıştı ortamı.
    - sende huur değil misin tugayla çıkarken bir başkasıyla daha çıkmıyor musun dedi deniz.
    - yok öyle birşey diye cevap verdi selin.
    köşe çekilmiş izliyordum onları.
    istediğim kız, bu değildi artık.
    inansa mıydım?
    inanmamak için ne yapıcaktım.
    deniz beni aldatan, mutsuzluğa süren bir kızdı.
    selin beni o mutsuzluktan çıkaran bir kızdı.
    daha bugün benimle güldü. anlamadığım buydu,
    birine gülüyorsunuz, çok içten gülüyorsunuz
    ama ertesi gün bir başkasına gülüyorsunuz.
    - senle biz iddaya girmedik mi sen tugayla çıkamazsın diye dedi deniz
    selin cevap vermedi
    - neden beni sevemezsin ki dedin o kadar dedim
    - benden ayrılman, senden ayrılmak için. ama ayrılmak istemedin. dedi
    - gibtirin gidin be dedim.
    ikiside aptal aptal suratıma baktı
    - gibtirin gidin be! diye bağırdım.
    girdim eve kapıyı kilitledim. zile bastılar.
    kapıyı tıkladılar açmadım.
    bir yarım saat sonra aşağı yukarı kapıdaki sesler kesildi.
    zile basmalar bitti, kapıyı tıklamalar ile birlikte.
    indim aşağı. sigara almaya gittim.
    sigaraya başlıcaktım bundan sonra, o gün bugündür sigara içerim.
    ···
  16. 291.
    0
    o günü bir şarkının sözleriyle tanımlıyabilirdim;

    "duygularıma esir oluyorum seni görünce.

    insan bin kere mi yanıyor bir kere sevince?

    ruh bedenden ayrılıyor çekimine girdim..

    bir kere daha yandım ama canım; gördüğüme sevindim."

    şaşkındım. ne diyceğimi bilmeyecek derecede şaşkındım.
    çölde kutup ayısı görmüş gibi şaşkındım amk.
    selin devreye girdi elimden tuttu apartman kapısından içeri girdik.
    o da içeri girmeye çalışırken kapattım kapıyı.
    birşeyler söyledi. selinle ilgili.
    kulak asmadım. mesaj geldi ardından. selin telefonumu alıp sildi mesajı okumadan
    bende eve zütürdüm.
    o gün cinsel açıdan; otobüste geçirdiğimiz zaman > evde geçirdiğimiz zaman.
    karşı karşıya bağdaş kurup konuştuk. arada bir öpüşmeler oldu elbet
    ama devamı gelmedi. zaten herşeyde ciks gelmedi.
    diyenler olur elbet; sen bir kaç part önce sevgilinizle gibiştiğinizde,
    onu millete anlatmayın. öpüşünce dudaklarında bıraktığı hazzı
    kimseye anlatmayın. kızı huur durumuna düşürmeyin diye söyledin,
    ama sen kızları nasıl öptüğünü. neler yaptıgınızı anlatıyorsun. diye
    yorum yapanlar olur, haklılar da.
    ama kızları hiç biriniz tanımıyonuz ve ben kendi yaşam hikayemi anlatıyorum.
    hep en büyük aşklar bizimdir.
    kimsenin aşkının bizden fazla olduğunu kabullenmeyiz,
    çünkü duygular tartılmaz, dokonulmaz, hissedilir.
    duygular acıtır.
    o gün cok fazla cinsel birşey olmasa da,
    dans ettik. konustuk. yemek yaptı bana şarkı söyledik bunlar aslında
    öpüp koklaşmaktan. ellemekten dokunmaktan daha cok keyif verdi bana.
    eve bırakma vakti geldiğini annesinin bıraktığı 8. cağrısından sonra fark edip
    dışarı çıktık. merdivende oturup ağlıyan kim?
    ···
  17. 292.
    0
    indik. peşimizden indi.
    gittiğimiz yolları takip ediyordu
    izliyordu bizi işte amk. aksiyona gerek yok
    siteye girdik. güvenlik bizdendir diye durdurmadı
    evin önüne geldiğinde.
    - tugay dedi
    geriye dönsem ölüm tehlikesi. dönmesem içim içimi yiyor napıyor diye
    selin aşırı kıskanç bir kız.
    selin döndü
    - efendim dedi
    - tugaya seslendim ben dedi.
    ne çok özlemişim sesini..
    - buyur bana konus dedi selin. hanımefendi gibiydi. sakindi
    istediğim kız tipiydi tam amk
    bunlar bir süre konuştular. selin elimden tutup önden yürüyordu
    fakat evin yolunu ben biliyorum amk.
    evi tam geçmek üzereyken güçlü kollarımla selini çektim kendime
    deniz arkamızda. kapıyı açtım,
    - ne o benimle yattığın yatağa birde onu mu sokucan dedi.
    bardakdaki son damlayı taşırmıştı.
    ama kızdı ne yapabilirdim ki amk?
    birde eski sevdigimdi.
    dövsen dövülmez sövsen sövülmez.
    ne yapabilirdim? ne yapıcaktım?
    ···
  18. 293.
    0
    deryayla konuşurken küfür etmemesini söyledim.
    bir çok kız arkadaşım olmuştu
    meryem, simge, derya, feride, şule.. bunların tek vücuda bürünmesi halinde
    hala erişemediği biri vardı gönlümde ama; liza.
    o aralar şiir yazıyordum. hala karalarım
    bir gün okuldan kaçıp lunapark tarzı bi yere gittik. okulca
    dönüşünde ben derya ile oturdum. şiirimi okudum.
    yol böyle giderken. meryem geldi arkadan ağlıyarak
    - başardın tebrik ederim dedi deryaya dönüp
    - neyi başardın derya dedim
    - anlamadım ki dedi
    - siz ikiniz gülüşüyorsunuz. ben seni seviyorum tugay dedi.
    sustum.
    hepimiz en baştan okulun oldugu durakta inip eve dağılcaktık.
    ben-simge-tilbe-beyza-derya-mehmet birader vardı bide onlarla takılmıştım
    durağa inince. bekleyin dedim onlara neymiş bunun derdi
    gittim yanına. ağlıyordu omuzlarından tuttum
    - anlat dedim
    göğsüme koydu kafasını
    - seni seviyorum dedi
    oturduk bi yere.
    konuştuk
    - ben tak adamın tekiyim dedim
    - olsun dedi
    - seninle olmaz dedim
    - ama beni seviyor gibi davranıyordun dedi
    - ama değil dedim
    - ben gerçek aşkı arıyorum dedi
    - onu yalnış ülkenin yalnış bir coğrafyasın da arıyorsun. benim iklimim bol yağışlı.
    ıslanır kurak yanakların. yapma dedim
    - sen yapma dedi
    bu konuşma uzadı gitti. kızı bir şekilde ikna ettim bensizliğe
    kalkarken şunu söyledi bana
    - kaybettiğin zaman anlıcaksın, herşeyin değerini..
    dönüp baktığımda deryalarda gitmişti.
    yine dışarda yapayalnız ben.
    ···
  19. 294.
    0
    devam et panpa sıkı takipçinim
    ···
  20. 295.
    0
    kalktık yürüdük. bir iki şebeklikle kızı güldürdüm. serdarda güldü
    serdarın sırtına zıpladım. ölüyodu amk
    sonra oguzhanla serdar sırtıma zıpladı ikisinde taşıdım
    sevcan ben arkada onlar önde yürüyor.
    konuşuyoruz sevcanla
    hafif sallanarak yürüyemeye başladı.
    havada soğuktu. üstümdeki hırkayı çıkardım sevcana verdim.
    sevcanda üstündeki oguzhana vermişti. böylede aptal bir cocuktu oguzhan
    hafif sallanarak yürüyünce eli elime çarptı.
    duraksadım. herşey bir anda durdu sanki,
    dalgalar, kıyıya daha nazik davranıyor,
    yetim çocuklar annelerine kavuşuyor,
    tanrı sokaklara inip bütün çocukların başını okşuyordu.
    herşey, daha renkliydi.
    herşey, daha lezzetliydi. liza sevcan ile oldugum
    tüm zamanlarda aklımdan cıkmış,
    duygularım sevcandan köşe bucak kaçmaya başlamıştı.
    ama ne yarar? sevcan sonunda duygularımın hakimi olmuştu.
    duraksadım.
    - ne oldu diye sordu sevcan.
    cevap vermeden biraderlerin yanına gidip soru sormaya başladım
    "en pişman oldugunuz an nedir?"
    aslında soruyu sormamın amacı en sonunda soruyu bana sormaları ve
    soruyu cevaplamam idi.
    -en pişman oldugun zaman nedir diye sordum oguzhana
    gibimsonik birşey söyledi, hatırlamıyorum
    serdarada aynısını sordum.
    onun dediğinide hatırlamıyorum.
    - sevcana sormadım.
    - bana sormucak mısın dedi sevcan
    - en pişman oldugun zaman ne zamandır dedim
    - benim pişman oldugum bir an yok, herşeyi istiyerek yaptım dedi
    biraz vakit geçtikten sonra
    - peki senin dedi
    - ne benim dedim
    - en pişman oldugun zaman dedi?
    - elime değen eli tutmamak veyahut tutamamak dedim.
    az önce uğruna bin askerin şehit olacağı ellerinin elime değdiğini ima ederek.
    ···