1. 251.
    0
    burda yalnızlıktan ölceğimi bilsem bile atacam bunları inboxuma küfür yağdıran binler. Ama yalnız olmadıgımı gösterirsenizde hoşuma gider oglum.
    ···
  2. 252.
    0
    ben kızı binbir zahmetle kucağıma almışım kız gelmiş
    bana vuruyor amk
    - öyleyse
    dedim denizin altına girdim bacaklarından cekip suya soktum
    suyun içinde demiri sallamakta zor oldugundan
    erkek gücümle elindeki demiri aldım ve kıyıya fırlattım
    ( taa anasının amındayız gittiği kadar)
    o günü öyle bitirdik akşam yemeklerinde sonra
    kumsalda buluşmaya sözleştik.
    kumsalda buluşunca ateş yaktık,
    bundan önceki sevgililerimizi,
    cektiğimiz acılarımızı,
    en özel sırlarımızı,
    dertlerimizi,
    düşüncelerimizi,
    özlemlerimizi,
    eskiyi yâd ettik.
    bir süre sonra muhabbet iyice arabeskleşince
    ve minik çaplı müslüm gürses mırıldanmaları dolaşınca
    ağızlarda oguzhan ve serdar bira almak üzere
    markete gittiler. o sırada biz sevcanla konuşurken
    - bütün sırlarını söylemedin dimi dedi
    - sende söylemedin dimi dedim
    - bilmem belki söylememişimdir dedi
    - bende söylememiş olabilirim dedim
    - söylesene bir tanesini dedi
    - ilk sen dedi
    - sen söyleyince söylerim dedim
    bu uzadı gitti.
    sonra neyle ilgili söylüceksin dedim
    - ilk sen söylersne senle ilgili bişey söylücem dedi
    - ben seni seviyorum galiba dedim.
    ···
  3. 253.
    0
    hoşgeldin panpa reserved
    ···
  4. 254.
    0
    denizden bir şekilde kurtulmak isteyip.
    kızın da pek hoşnut kalacağı bir teklif yaptım
    "hadi voleybol oynuyalım"
    sevcanın baskıları üzerine serdar ve oguzhana pek söz kalmadı
    ve dışarı çıkıp, sevcanın voleybol topunu getirmesini bekledik
    cok gecmeden getirdi ve oynamaya başladık
    sevcanı kucağına alıp denize atma mevzusu çıktı
    burayı yazsam mı diye cok düşündüm bazıları
    kendini övüyor kesin eziktir diyeceği için fakat
    aralarında en yapılı ben oldugum için sevcanı kaldırma işi bana
    kaldı. makaraydı fakat kaldıracaksın. diye üzerime geldiler
    strese girdim amk.
    voleyboldan sıkılıp tekrar denize girme kararı aldık.
    ama deniz kucağa alınıp denize zütürülme işini sevmediği için
    koşarak gitti eve bikinisini giydi
    benim zaten deniz shortum üstümde amk
    ama bi sigara almaya eve gittim. sahile bırakıp denizden cıktıktan sonra
    içicektim.
    eve gidip döndüğümde oguzhan yolumu kesti
    - kucağına alıcak mısın onu dedi
    beyler aklım gitti amk. öldürürdü herif alıcam deseydim
    - yok ya boşver kızda istemiyor zaten diyip
    yan çizdim
    - kucağına al yoksa döverim seni dedi gülerek
    omzumada hafif geçirdi. hissetmedim o kadar hafifdi amk
    - tamam birader dedim
    oguzhanı yolladım. sevcanı ve serdarı kumda gördüm.
    serdar sevcana su atıyordu. huur cocugu işte
    koşarak sevcanın yanına gittim o da koştugumu görünce denize kaçtı
    ama benden kaçar mı? aldım kucağıma zütürüyorum denize
    kucağıma aldım onu.
    yüzüme baktı, bende onun yüzüne baktım
    bir güldü...
    kansersiniz, ölüm döşeğindesiniz ve bir doktor geliyor
    bütün hastalığınızı alıyor..
    zütürürken tokası düştü. ciyakladı tokam düştü diye
    biraz daha ileri zütürdüm
    - burnunu tıka dedim
    - sokma suyu dedi
    - tıka dedim
    tıkadı beraber suya girdik cıktık
    sonra tokayı aramaya başladık.
    tokayı ararken denizde bir demir buldu
    koluma vurdu demirle. demir amk canım yandı bide cıplak kol
    - neden vurdun simdi dedim acısını hissettiğimi çaktırmadan
    bir tane daha vurdu
    - ilki tokamı düşürdüğün, ikincisi beni kucağına aldığın içindi dedi
    ···
  5. 255.
    0
    aşk; nostalji idi.
    siyah beyaz filmlerde akan gözyaşı gibi..
    aşk; uzun bir yolun dipsiz bir çukurun dibi idi.
    yolunu kaybetmiş bir tanrının çığlıkları gibi.
    hiç birimiz aynı değildik. bir kadın gayet rahat ağlarken
    bir erkek ağlıyamazdı. oysa kadınlar hep daha güçlüdür, inanın.
    duygularını daha iyi saklarlar. giderler,
    çok uzun bir yola giderlerde, dönmezler.
    geldikden sonra
    - denize girelim mi dediler
    - olur dedim
    - serdarı çağırıcak mıyız dediler
    - siz bilirsiniz dedim.
    - 3 evetle çağıralım oyu birinci geldiğinden çağırdık.
    çağırmak istiyor muydum, hayır
    ama onlar çağıralım dediği için ve sözde en iyi en uzun ömürlü arkadaşım oldugu için
    bende evet demek zorunda kalmıştım
    denize girdik.
    top vardı küçük. onunla oynamaya başladık
    top oguzhanın tarafa gitti. sevcanla oguzhan topu almak için
    koşturdular. en sonunda oguzhan aldı fakat
    oguzhan birden sevcana sarıldı.
    sevcanda ona sarıldı, kafasını bana çevirdi.
    ben onları izliyedurdum,
    izliyekaldım,
    izledim işte amk. hiç birşey yapamadım izledim onları öyle
    belki de sevdigim, kesinlikle hoşlandıgım kız bir başkasının
    -kuzeni de olsa-
    kollarındaydı.
    zor bir durum beyler. 2 sevdiğim kız beni bir çok kişiyle aldattı fakat
    sadece duymuştum. görmesi acaip oluyormuş, çok daha farklı
    onlar ayrılana kadar gözlerimi kapattım
    - evet hadi devam sesiyle açtım gözlerimi.
    ayrılmışlardı. pekde uzun ömürlü bir sarılma değildi fakat
    bin asır gibi gelmişti o göz yumuş bana..
    ···
  6. 256.
    0
    tekrardan uff be slk .s.s triplerinden sonra iyi geceler dedi
    hani rüyalarda bilirsiniz ya o el kimin
    sima olarak tanımadığınız suretlerin bile kim oldugunu bilirsiniz aslında
    öyle bişeydi. o el sevcanın eliydi. elinde sımsıcak bir alyans.
    - ellerine bakabilir miyim dedim
    - ne için dedi
    bakamadan oguzhan geldi
    - hadi gidelim dedi
    ya sen nasıl bir oropsu cocugusun birader. bir kerede burnunu sokma amk
    - tamam dedi sevcan
    iyi geceler kısmını atlattıktan sonra bir kaç sigara daha yaktım
    sonra bir tane daha, sonra bir tane daha..
    paketin dibini gördükden sonra denize karşı
    ve tabii ki gökyüzünü güneşden daha anlamlı, hüzünlü bir o kadarda güzel aydınlatan
    mehtaba karşı.
    uzun uzun düşündüm. lizayı düşündüm
    ne yaptıgını düşündükden sonra. uyumuştur herhalde diye
    gibtir et dedim kendi kendime ve sevcanı düşünmeye başladım.
    sigara bittikten sonra kumsala uzandım.
    uyuya kalmışım. sabah köpek havlamalarıyla uyandım
    - iyi köpekler ağzıma yüzüme sıçmamış dedim kendi kendime
    fakat saçım yüzüm her tarafım kumdu
    kıyafetleri çıkarıp don ile denize girip temizlendikden sorna
    eve geri döndüm. duş aldım
    tekrar uyumaya koyuldum fakat uyuyamadım sevcanı düşünmekten
    köpeği tasmasından tutarken ellerimizin o kadar yakınken,
    kilometrelerce uzak kalmasını.
    ellerinin ellerime ilk değişini
    geceyi aydınlatan kahkahasını,
    o züt tarafında amerika ve ingiltere bayrağı taşıyan shortunu bile
    düşündüm amk.
    düşünürken uyuyakalmışım tekrardan.
    teyzemin dürtmesiyle uyanıp kahvaltı yaptım. dişlerimi fırçaladım
    rutin sabah işlerimi tamamladıkdan sonra onların evini tam karşıdan
    gören bir yere sandalye koyup uyanmalarını bekledim
    uyandıkdan sonra dışarı çıkmalarını izledim, önde sevcan
    terliklerini giymesini izledim
    saçlarını düzeltmesini izledim
    bana doğru yürümesini izledim
    gelirken gülmesini izledim..
    ···
  7. 257.
    0
    kafamı çıkarınca sevcanın yanındakinin oguzhan oldugunu gördüm
    konuşmaları duydum az cok.
    s: sen istanbula gidince o msn fotoğrafını kaldır babam görürse öldürür dedi sevcan
    o: sen gelmicek misin dedi oguzhan
    s: gelmicem. biraz daha burda kalıcam dedi
    o: ben nasıl gircem senin pc ye dedi
    s: ben sana usb vericem ondaki fotoları almak için dersin, babamdan izin alırsın dedi
    o: tamam hadi gidelim dedi
    şimdi aklımda uzun zamandır olmayan "?" işaretleri ile kaplanmıştı
    msn de ne fotoğrafı vardı?
    babasının görmemesi gerekiyorsa cinsel bi fotoğraf mıydı?
    cinsel olsa oguzhana söyler miydi?
    gecenin bu vakti evde konuşmadıklarına göre cinsel olabiletesi vardı
    hiç bişey duymamış kapıyı açıp sigara içmek için dışarı çıktım
    onları görünce elimi kaldırdım.
    sevcan bir endişeyle geldi yanıma
    - uyanık mısın diye saçmaladı
    - hayır uyuyorum dedim
    uf be slk .s.s triplerine girdikden sonra
    - ben sana at demedim mi elindekini dedi
    - onu attım zaten dedim
    - ne zaman dedi
    - bitirdikden sonra dedim
    ···
  8. 258.
    0
    panpa amk çok iyi yerlerde bitiriyorsun tam bi televizyoncu tipi sezdım sende
    ···
  9. 259.
    0
    iyi geceler beyler
    ···
  10. 260.
    0
    oguzhanın gitmesi sevcanla benim yakınlaşmam için ne kadar iyi oldugunu
    düşünsem de öyle değilmiş. sevcanın başında yannan sahibi bir
    aile ferdi oldumadığı için oguzhan gittikten sonra
    sevcanı eve kapattılar. -yahut sevcan cıkmak istemedi-
    oguzhanı veda etmek için yol kenarından otobüse binceği yere gittiğimizde
    telefon numarasını istedim sevcanın.
    "- şimdi görürler sonra veririm dedi." (unutmayın)
    serdarla baş başa kaldık. 15 senelik ahbabım oldugu için
    hadi gibtir git ben eve gidicem yahut gibtir git başımdan
    sevcanda yok zaten seninle işim kalmadı diyemezdim.
    bir müddet takıldık. tekrardan bira sözü aldım
    eve girdim sevcanın yoklugunu düşünerek
    ve acaba ne zaman çıkar diye düşünerek uyudum.
    akşam üstü ilaydanın ( benim kuzen )
    sırtımda tepinmesiyle uyandım.
    (10 yaşından beri bir kız çocugu istemişimdir.)
    onunla biraz oynadıkdan sonra teyzem onu aldı. bende dışarı çıktım
    gece saat 9 dan fazlaydı sanırım.
    kumsala indim. sigara yakmaya
    çaybahçesine indim. çay içerken
    ateş yaktığımız mekanda 2 kişinin oturdugunu gördüm.
    gidip kontrol etsem başka birinin olabilceği ve rezil
    olabilceğim ihtimalim ile gitmedim fakat yakınlaştım
    sevcan ve serdarın sesine benziyodu sesleri.
    - tamam yarın dedi kız sesi
    - tamam dedi kalın sesli yiğidimiz.
    erkek olan uzaklaştı
    kız olan bir müddet daha oturdukdan sonra uzaklaştı
    tahminim kız erkekle peş peşe gidip etraftakilerden dikkat
    çekmemek için gitmedi biraz oyalandı.
    ben eve dönerken serdarın kendi evlerinin kapısını açtıgını gördüm
    - naber bilader diye yanına gittim
    - iyiyim sen dedi
    iyiyim dedimm
    içeri davet etti girdim
    - napıyosun dedi
    -sevcanla mesajlaşıyorum dedi
    - ne zaman aldın no. sunu dedim
    - oguzhaanı bindirdiğimizde istedim verdi dedi
    ···
  11. 261.
    0
    şehirdeki bütün elektrik direkleri zütüme girmişti sanki.
    içimde öyle bir acı var ki,
    içimde öyle bir karanlık.
    yine de bozuntuya vermedim.
    - ne diyo dedim
    - kurabiye yiyomuş isteyip istemediğimi sordu dedi
    onu sevdiğimi, onunda beni sevdiğini serdara söylemedim.
    söyliyim mi söylemiyim mi diye düşünürken
    söylemiyim bakalım ne yapıcaklar hem kızıda test etmiş oluruz dedim
    zihnimde böyle gibimsonik bir fikir geldi.
    konuştuklarında samimiyet vardı. lakin aşkım sevgilim yoktu
    bu biraz daha içime su serpti.
    bir süre daha muhabbet ettikten ve samimiyetten kıllanmaya başladığım an
    babası geldi içeri.
    nezaketen rahatsızlık vermemek için ayağa kalktım
    - ben o zaman gidiyim kardeşim dedim
    - tamam dedi
    - kalsaydın tugay dedi kurtiş amca (babası)
    - yok abi gidyim geç oldu sizde yatarsınız dedim
    yatarsınız ne amk. adamların işine ne karışıon belki ciks partisi yapıcaklar
    akıl işte. neyse devam ediyorum
    - tamam dedi
    eve gidip kafamı yastığa koydugum anda
    aklımda yeni "?" işaretleri belirdi.
    1-) neden bana vermedi numarasını ona verdi?
    2-) ona vericekse bana vermicekse neden benden hoşlandığını söyledi
    3-) bu arkadaşca bi hoşlantı mıydı yoksa sevgi belirtisi miydi?
    4-) bu vakitten sonra ne yapmam gerekiyordu, ne yapıcaktım?
    o vakte kadar tanıdıgım bir çok kişi zeki oldugumu söyledi
    ulan ben mi zekiyim amk. zihnimde kendi canlandırdığım 4 soruyu çözemiyorum amk
    zar zor da olsa uykuya daldım.
    sabah 10 da kalk, yemek ye, diş fırçala ve tekrardan sevcanın cıkmasını
    bekledim.
    bekledim.
    bekledim.
    cıkmadı...
    ···
  12. 262.
    0
    kumsala indikden sonra çaybahçesindeki canlı müzik etkinliği
    bittiğini görünce berkeyi cagırdım
    - noldu lan bitti mi bizim parça niye cıkmadı dedim
    - abi caldı duymadın mı dedi
    - lan calmadı ki duyayım dedim
    - söyledi dedi.
    ne ara söyledi amk. gerci saatte 12 i geçmişti. söylemese bile
    söylettirilmez bundan sonra amk
    kumsala gidip telefondaki müzikler eşliğinde sigara içmeye
    devam ettim. sigara içerken bir yandan düşünüyorum
    denize girdiğimizi,
    güneşlendigimizi
    onu kucağıma aldıgımı,
    ateş eşliğinde ısınırken onu sevdğimi söylediğimi,
    onu evden çıkarken izlememi,
    voleybol oynamamızı,
    yürüyüşlerimizi,
    kumların üstünde yaptıgı balerin hareketlerini
    kumların, denizin, güneşin nasıl önünde secde ettiğini
    okey oynadığımızı,
    aldığım cornetto dondurmasının kapagını saklamasını
    beni cay bahçesinin önünden almasını
    köpeği gezdirmemizi
    teyzemin sevcana ettiği iltifatı
    tokasını düşürdüğümü,
    herşeyini düşündükden sonra
    tokası denizin dibine düşmüştü. hafızamın ne kadar kuvvetli oldugu
    bu hikayeyi yazdıklarımdan belli olacak ki,
    daha 2 gün önce tokasını düşürdüğü yeri gözüm kapalı bulabilirdim.
    eve doğru koştura koştura giderken terliklerimden biri koptu
    hay amk dedim 2 sinide çıkarıp koşmaya başladım
    yerler de tam asfalt değil iğne izmarit çakıl taşına kadar
    ne ararsan var amk yerinde.
    tam bizim eve girmeden ayağıma bişey battıgını hissettim.
    acımıyordu fakat ayağımı yere vurdukca sızlıyodu
    durmadım ayağımı yan basıp koşmaya devam ettim.
    bizim evin tam orada bir tümsek var
    ayağımı yan basınca serçe parmagım tümseğe çarptım
    ve tüm yazlık köyündeki ışıkların yanmasına sebep olan
    canımın da nasıl yandığını belli eden
    "aaaaaaaaaaaaaaaa" diye kükredim bildigin
    ···
  13. 263.
    0
    gittim. anlattıkca anlattım. ciks yaptıklarını biraz daha
    sansürleyerek anlattım. terbiyeli kız olm
    gittim paldur küldür gibişiyolardı denmez amk.
    zaten öyle deseydim kendi onurumdan, gururumdan
    şüphelenirdim.
    - işte içeri girdim dedim
    - başa meraktan gelir herşey dedi
    tebessüm ettim, etmeye çalıştım o da dişlerini göstererek güldü
    - işte girdim seviştiklerini gördüm dedim
    - ne yaptın dedi
    - kovdum dedim
    - sadece kovdun mu dedi
    - ne yapim ki başka dövsem ne değişicek sanki dedim
    - içini rahatlatırdın dedi
    beyler saat de iyice geç oldu ama sırf ayıp olmasın diye
    esnemesini bile yarıda kesti kız kendisini zorluyarak
    hani o kadar terbiyeli kız amk. hangi biriniz yapar gibtir git yatacam dersiniz amk
    - bence böyle daha iyi oldu yani belki adamlık öğrenirler dedim
    - onlar gibileri öğrenmez hiçbişey dedi
    - ne bilim ya. dedim
    - ama için rahatsa sorun yok dedi
    - içim de rahat değil ki dedim
    - neden diye sormucam inan anlıyorum seni dedi
    o sırada gül abla seslendi içerden geldiğimi görmemişti
    içerde diye rahatsız da etmedim çardak da oturuyorduk tugceyle
    - tugçe geç oldu uyumucak mısın dedi
    - tugay burda anne diye yanıtladı tugçe
    o an anladım ki gibtirip gitmem lazım
    - aa hoş geldi diye dışarı cıktı
    o gelirken benimde ayağa kalkıp sarılmam lazımdı fakat
    tugçe karşımda tekerlikli sandalyeyle otururken inanın
    ayaklanmak istemedim. içim yandı amk.
    yine de gibe gibe kalktım sarıldım
    - nasılsın falan dedi
    - iyiyim dedim
    öyle hal hatır sorma faslı bittikten sonra
    - geç oldu tugay şimdi tugçe uyucak ama yarın kahvaltıya bekliyorum dedi
    yarın kahvaltıya bekliyorum;
    sen şimdi gibtir git yarında bizi rahatsız etme. kahvaltı yapıcaz demektir
    - tamam gül abla dedim
    - kendini üzme dedi tugçe
    ben oturuyordum. o içeri gittikten sonra
    ayaklanıp tekrar kumsala geçtim
    düşünsenize amk ayaklarınızın olmadığını?
    bunu düşünerek hem tanrıya olan öfkem biraz daha dindi
    hem kendi derdimi unutup vay amk. yine iyiyim ben dedim kendi kendime
    şükür namazına bile yatıcaktım oracıkta amk
    ···
  14. 264.
    0
    tanrının hepimize adil davranmadığı keskin bir gerçek.
    fakat hangimizi nasıl, neye göre yargılıyor?
    herkes kaderimizi kendimiz yazdığımızı söylüyor.
    madem ki tanrı ne yaşıycağımızı biliyor, acı cekiceğimizi,
    acı cektikten sonra isyan ediceğimizi, günaha giriceğimizi,
    varımızı, yoğumuzu, düşümüzü, düşüşümüzü, gözyaşlarımızı biliyor
    peki çok merhamet gösterdiği insanlarına, kullarına
    neden bunca acıyı cektiriyor?
    peki kaderimizi biz yazıcaksak, aşık olup olmamayı neden
    biz seçemiyoruz? bağlı kalıp kalmamak, bir insanı sevmek
    acı cekmemek, hissetmemek neden bizim elimizde değil.
    - takma ya. seninki trip atmış benimki bir başkasının altına yatmış ne olucak yani dedim
    - dimi yaa aynen diyip kendi capına göre espiri yaptı
    capının pi sayısını gibtiğimin aptalı.
    cevap vermeden ciğerlerimin anasını elimdeki iki lanet olası
    madde ile gibmeye devam ediyordum.
    2010 yılında çıkan veyahut benim o zaman dinlemeye başladığım yıldız tilbenin
    kafam hafif dumanlı şarkısı (cıkıs tarihini bilmiyorum 2010 da dinlemeye başladım)
    çaybahçesinden yankılanmaya başladı.
    "şuan yanımda olsan sana neler söylerdim..
    kafam hafif dumanlı her derdimi dökerdim...
    biraz ümidim olsa ömür boyu beklerdim.."
    beni bana yeniden anlatan bu eşsiz sözlere biraz eşlik ettikten sonra
    berke diye bir çocuk var ufak daha. onu çağırdım
    15 senedir yazlığa gidiyorum çoluk cocuk herkes tanır amk
    - efendim tugay abi dedi
    bu berke dediğimde babası taşşaklı bi herif. çaybahçesinin sahibi
    sitenin de başkanı mı bişeyi
    - bu sanatcıya istek parça verebiliyoz mu dedim
    kadın. çok güzel söylüyor usta.
    - sen söyle ben zütürürüm abi dedi
    - yavuz bingöl kara tren okur mu varsa dedim
    koşturarak gitti. şarkı bittikten sonra yeniden koşturarak geldi
    - bir kaç istek daha varmış söylücekmiş dedi
    - eyvallah istedigin bişey varsa gel çekinme dedim
    - tamam dedi.
    gül ablalar var bizim aile dostumuz. kızı tugçe de benle yaşıt
    ama kız felç. bacaklarını hareket ettiremiyor
    annesi kucağında denize sokuyor ayaklarını hareket ettirtiyor
    bazen de benden istiyor kızı denize sokuyorum. falan
    cok iyi bir kız beyler. inanamazsınız
    gül ablanın çardağa gittim. çaybahçesinin hemen zütünün dibinde
    hem şarkıyı dinler hem vaktimi öldürürüm diye.
    ···
  15. 265.
    0
    etrafımdaki herşey tak içinde kalmışken, beni üzen tek şey
    yarın gidip, bu geceyi onsuz vedalaşamadan geçirmek oldu.
    o gün asumanla bir de küçük kardeşi kumsalda oturup
    içtim. sigara yaktım. tekrar içtim. sonra tekrar..
    hepimiz yapmışızdır az yada çok amk.
    öyle bir zifiri karanlığın içine kulaç atmıştım ki,
    "bile bile yandı yüreğim... "
    öyle bir zifiri karanlığın içine düşmüştüm ki,
    ne güneş, ne ışık aydınlatamamıştı beni,
    onun gülüşünün aydınlattığı gibi.
    uzun hüzünlü bir alınyazısında son raddeye geldiğimi,
    ölümümün pek ileride olmadığını,
    bu zamana kadar hep terk edildiğimi, aldatıldığımı
    insanlara hiç sarılamadığımı, ciksin aşktan ibaret olmadığını
    lakin aşkında ciks olmadan olmadığını
    anlamış bulunmaktaydım. tabir-i caiz ise,
    sevdiğiniz kızı tatmin edemezseniz bir an önce unutmaya bakın.
    her kız için böyle birşey geçerli mi, hayır.
    fakat her kız için geçerli olmadığı halde,
    hayatıma giren bütün kızların beni aldatması,
    realistik anlamda bir başkalarıyla yatmaları
    ve sonunda bana geriye bıraktığı tek şeyin,
    yıkık dökük bi harabeden başka bişey olmadığı için
    kendi içimdeki küçük cocugun bileklerinde
    gözlerin gibi büyüleyici, aşkın gibi uzun, sarılmak gibi huzur verici
    en nihayetine huzura erdiren bir sıvı vardı.
    herşeyin başı, kan...
    oysa zaten kanınızın son zerresine kadar yoluna
    kurban etmeye hazırsınızdır.
    hiç düşündünüz mü
    o dışarda bir başına berduş çocuklardan biri oldugunuzu aşk adına?
    siz dışarda göz yaşı dökerken, bir başkasının sevdiğinizi
    inlettiğini?
    uzun uzun mehtabın gölgesinin düştüğü denizi izleyip,
    "madem acı cekiyorum dibine kadar çekeyim" felsefesiyle
    biramın, sigaramın yanına birde
    ferdi tayfur-sabahçı kahvesi şarkısını söyledim kendimce.
    sanırım asumanlar benim şokda yahut krizde olduğumu sanıp
    dürtmeleriyle susup kafamı onlara çevirdim
    - iyi misin dedi
    - şimdi düşünmek gerekirse, sevdigim kız en yakın arkadaşımın altına yatıyor
    ertesi gün gidiceğini söylüyor, onu unutmam gerektiğini söylüyor gecesi ona sarılmadan yarın gidiceğini düşünüyorum,
    elimde biram, sigaram, dilimde aşkın dibine vurmuş arabeskim sanırım iyi değilim dedim.
    - takma yaa benimde sevgilim var bak uzaktayız trip atıyor dedi
    kızın düşünüp üzüldüğü şeye bak, benim düşünüp üzüldüğüm şeye bak. bide benden 1 yaş büyük he.
    adaletini gibiyim dünya. neden hep yükü bizim omzumuza attın ki? kaldıramıyoruz bak.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 266.
    0
    çok fazla sinirimin bozulmasını istemeyerek
    asumanın evinin yolunu tuttum.
    olan biteni anlattım. bir süre sonra ciks yaptıklarını
    söyleyince pür dikkat dinlemeye başladı
    - hadi canım,
    - aaa.
    -ciddi olamazsın
    verdiği tepkiler bu iken
    ciks anlatınca ağzını açıp dinledi.
    bir an için söyle serdara bir kaç el benide gibsin diyceğinden korktum amk
    ne yalan söyliyim.
    - takma kafana gibi teselliler verdi.
    herhalde bütün insanoğlunun teselli programı aynı şekilde işliyor
    kafama takmiyim mi? salak mısın abi sen
    sevdiğim kız bir başkasıyla gibişmiş ben bunları basmışım
    kafama takmiyim mi?
    - tamam takmam kafama diyip gibime bir el attıktan sonra
    sahile dönüp bir sigara yaktım
    o sırada arkamda parmak arasının çıkardığı şakuduk şukuduk
    bir ses var onla biri yaklaşıyor duyuyorum. kafamı geriye çevirdim
    sevcan amk.
    geldi yanıma oturdu
    elini dizimin üstüne koydu.
    - birde ben gibemem seni git yoluna dedim
    - ben yarın gidiyorum dedi
    - gibtir git dedim
    - son kez sarılmak istiyorum sana dedi
    - başkasının gibine değmiş ellerinle mi hiç sanmıyorum dedim
    - seni seviyorum ben dedi
    - belli o yüzden benim evde çakıştınız dedim
    - gözlerini kapatıp beni de hayal ettin mi bari dedim
    - tugay ne desen haklısın dedi
    - çarşaf da kan da yoktu bu kaçıncı içine aldıgın dedim
    - iğrençsin dedi
    - kiralık bigiblete dönmüşündür 5 lira veren biniyor baksana dedim
    kalktı gidiyordu arkasından bağırdım
    - bende sana vursaydım belki ele değilde bana varırdın dedim
    gittiği yerde durdu. geriye döndü
    - ben yarın gidiyorum. seni seviyorum, hakkımda kötü düşün, söv, beddua oku.
    ama unut beni ne olursun, biz zaten birlikte olamayız. mersinde yaşıyorum ben
    sen istanbulda. seninle birlikte olmak bencillik olurdu. dedi
    - bak kızım ben bencil olmanı istiyodum. ben üzüleyim. seni göremeyim istiyordum. yeter ki
    aradığımda telefona çıkıcak yüzün olsun, belki seneye tekrar sana sarılma umuduyla
    kalmak istiyordum. sen gittin benim evimde bi başkasına verdin.
    gibtir git nereye gidiyosan. dedim
    gitti.
    ···
  17. 267.
    0
    onların az önce inlemeleri ve terlerini bıraktığı yatağın öbür yastığına uzanıp,
    sevcanın kafasını koyduğu yastığı kucağıma aldım,
    derin derin kokladım saçlarının yastığımda bıraktığı kokusunu.
    belki benim için bırakmamıştı lakin kokusunun hiç bir suçu yoktu!
    nasıl bir hayattı benimkisi, hayat mıydı daha doğrusu.
    daha ne kadar terk edilebilirdim?
    daha kim terk edicekti ki beni? dayanabilir miydim.
    - tanrım, al canımı dedim bütün kin, nefretimden soyutlanarak
    - tanrım, al canımı. diye tekrar ettim içimde kalan son umudumla
    - tanrım, al canımı!
    bir sigara yaktım, bir kalem kağıt buldum
    ve yazdıklarımın bir kısmı şunlardı;
    "onlar aşklarından hiç vazgeçmediler, mecnun leylanın aşkından delirip çöllere düşüp
    kurak iklimde yetişen canımız gibi kuruyup kalmış çiçeklere anlatmış leylasını
    gözlerini anlatmış, dudaklarını, gülüşünü, kokusunu belki de,
    onlar aşklarından hiç vazgeçmediler,
    leyla babasının sözünden çıkıp koskoca çöle bir aşk uğruna düşmüş.
    mecnunu aramış, susuz kalmış, mecnunu aramış, aşsız kalmış..
    lakin yaşamış. çünkü kalbi aşktan hiç noksan kalmamış.
    onlar aşklarından vazgeçmediler... "
    aslında ferhat ile şirin, kerem ile aslıyıda yazıcaktım buraya da
    hem yazım inanılmaz derecede kötü. deşifre etmem lazım amk
    devlet sırrı yazıyorum sanki.
    hemde uzayıp gitmesini istemedim
    bu da yazdıklarımın belirttiğim gibi bir kısmı sadece
    elimde sigara, yüzümde hüzün, hüznümde güz, güzümde sancı,
    hep beraber çıktık tekirdağdaki adılazımdeğil tatil köyünün
    artık pis, aldatılışlık kokan, yaşanmaz sokaklarına.
    öylece her sabah yaptıgım gibi oturup sevcanların evi seyrettim.
    evde hâlâ nasıl güldüğünü izledim.
    şarkı söylemesini izledim,
    o an düşündüm ki kadınların sanırım kalbi yok.
    onlar sadece kan pompalıyor.
    ve sanırım mutlu olmasının sebebi serdarın performansı olmalı.
    üzüyordum kendimi boş düşüncelerimle, fakat
    nasıl da hüzün kokan bir günün bağrına çöktü yalnızlığım.
    nasıl da yalnızdım. nasıl da kırılgan.
    nasıl da kanıyorum içten içe,
    nasıl da yaralıyım.
    ···
  18. 268.
    0
    oysa açıklama yerine bir özür dileseydi belki yeniden
    herşeyi kaldırabilirdim omuzlarımın üstünde.
    sadece gitti.
    ve ben yine, yeniden yalnızım.
    anladım ki birinin elini tutmuycak kadar seversen, o ele illa ki başka birşey tuttururlar.
    hiç birinin gidişini seyrettiniz mi?
    o usulca, itinayla yüreğinin üstünde adım atan ayaklarının
    çıkardığı sesi düşünüp kendinizi bir vadinin tam tepesinde
    ağacın dallarında astınız mı?
    şarkılar yazıp, belki de şiirler yazıp
    andınız mı beraber adım attığınız her toprak parçasını...
    oysa gülümsemesi baldan tatlı yaren gözlerini size dikmiş iken ne hoştu.
    oysa bir yaprak adımızı fısıldasa gözlerimden bir damla yaş düşerdi, belki.
    hiç ağlamadım. hiç ağlıyamadım.
    gözümün önünden gitmedi çıplak bedeninin bir başka herifin altında terlemesi
    kulaklarımdan ekgib olmuyordu o inlemeleri.. bunada şükür.
    o an içimdeki derin yaralar almış aşık çocuk 150 db(desibel) bağırıp
    kulak zarımı yırtmak istedi. ve belki gözlerimi de oyabilirdim
    onu birdaha görme ihtimalini ortadan kaldırmış olsaydım.
    herşeye rağmen sırf o beni beğenmez diye kendime hiç birşey yapmadım.
    rezillik değil mi? öyle.
    aşk bilinen üzere sanat değil zanaat idi.
    mecbur idi,
    burnumda, uzak diyarların, gurbetin hüznünü taşıyan bir koku.
    hiç ağlamadım. hiç ağlıyamadım.
    oysa tam yerindeydi. hava bir miktar kararmış,
    tanrının elindeki ölüm niteliği taşıyan jilet boynuma ilişmiş,
    yüzüm gözüm kir pas içinde kalmış.
    hüznüm, güzümle bütün yelkenli gemilerimi batırmış..
    kayıp olmuşum koskoca bir okyanusun tam ortasında.
    kaybetmişim.. ben. uzun zaman önce kaybetmişim
    dünyaya gelerek kayıp etmişim.
    nefes alarak kayıp etmişim
    hastalanınca iyileşerek kaybetmişim
    en çok da severek kaybetmişim.
    ···
  19. 269.
    0
    sesi sevcanın sesine benzemiyordu. kapıyı açıp açmama konusunda kararsız kaldım
    içerdeki manzara belki iç dünyamdaki bütün elektrik sigortalarını arttırıcak,
    belki de beynimdeki bütün "insanlara karşı güvensizlik" zerrelerinin
    katili olucaktı. elim kapıya gittikce, içerdeki ses şiddetlendi
    filmlerde olur ya, herif elini kapıya koyar, çeker
    koyar, çeker.. öyle bir şey oldu. fakat sonunda merakıma
    yenik düşüp koyup çevirdim kapının finkasını. (izmirliler bilir)
    yavaşca kapıyı açtım. ve serdarı gördüm.. altında sevcanı..
    ne kadar zor olsa da, hafif bir gülümsemenin ele
    geçirmesine izin verdim kir ve pasla kaplanmış
    dört bi yandan aldatılmış,
    tanrı tarafından terk edilmiş kederli yüzümü.
    hüzünlü hüzünlü baktım sonra onlara.
    - açıklıyabilirim diye yanaştı serdar.
    herhalde açıklamasına izin verseydim açıklaması söyle olurdu;
    - senin sevgilini gibtim ama sen sevgilin oldugunu söylemedin. özür dilerim.
    özet olarak farklı birşey olmazdı
    peki sevcanın acıklaması
    - ben huur değilim. sen beni gibmedin. o beni gibti.
    ve kazanan yeniden, başkaları..
    - giyinin çıkın dedim.
    kulaklarım da oldugum durumun yaptıgı baskı ve
    kalbin ve duyguların katili olan 2 zanlının
    uğultularıyla kaplıydı.
    kulak zarım patlamak üzereydi.
    görüyorum fakat anlamıyorum
    duyuyorum fakat tepki veremiyorum
    hissediyorum fakat
    sanırım ben ölüyorum dedim içten içe.
    tanrı benim yalnızlığımı yaratırken beyinciğine bir falçata vurmuş olmalı
    bir yıkılmış ki üstüme o kan ile kaplı kazan,
    o acı ile yıkanmış taze aşk,
    o hüznü dolaplara saklayan,
    mecnunu leylaya, ferhatı şirine, keremi aslıya
    julieti, romeo ya bağlıyan o yüce aşk
    o tanrı, beni hiç sevmemişti.
    herkes tarafından terk edildim, aldatıldım..
    2010 14 temmuz.
    acı tenime koca iğneli şırıngalarla bağlanmıştı.
    acı, vücudumdaki bütün iyilik zerrelerinin katili olmuştu
    acı, güveni benden söküp atmıştı.
    - sen dedim, sen güzel gözlerini al ve git. diye seslendim sevcana
    henüz giyinirken.
    oysa açıklama yerine bir özür dileseydi belki yeniden
    herşeyi kaldırabilirdim omuzlarımın üstünde.
    sadece gitti.
    ve ben yine, yeniden yalnızım.
    anladım ki birinin elini tutmuycak kadar seversen, o ele illa ki başka birşey tuttururlar.
    ···
  20. 270.
    0
    devam devam
    ···