1. 1.
    +3 -1
    beyler. hayat hikayem. bir öncekini yarım bıraktım. en baştan başlıyorum. okuyan varsa aranızda bilirler zaten nasıl birşey oldugunu. işten güçten yazamıyordum. yaza geldik. artık yazarım. bitirdim hikayeyi. hızlıca atıcam artık. anlat diyen olursa daha hevesli anlatırım. kimse bişey demezse de anlatacam. kaçış yok. garip bir hayat ama
    edit: 5 dakika sonra başlıyor. lütfen telefonlarınızı sessiz moduna alınız
    ···
  2. 2.
    +2
    inan ki liseli anıların zerre kadar gibimde değil.
    ···
  3. 3.
    -1
    bana baktı. konusucak gibiydi.
    tam konuşmaya yelteniyodu durdu.
    kafasını da çevirdi.
    telefonu elime alıp oynamaya başladım
    seslere gelip mesaj melodimi açtım yalandan yere.
    açtım mesajları. mesaj yazıyormuş gibi yaptım
    ilgisini çekmek için ama yok amk.
    aklıma bi fikir geldi sonradan
    - yanında oturuyorum diye mesaj attım kıza.
    onunda melodisi çaldı ama yeltenmedi telefona.
    - mesajın geldi sanırım dedim
    - fark ettim dedi
    - bakmıycak mısın dedim
    - hayır dedi
    - ben ne yaptıgımı bilmiyorum, gerçekten dedim
    - birşey mi yaptın ki dedi
    ee birşey yapmadıysam ne oldu 3 gün önceki deniz?
    - bilmiyorum dedim
    aldı telefonu baktı mesaja. sırıttı
    - kimmiş dedim
    - önemsiz biri dedi
    kısa ve net; çöktüm.
    ···
  4. 4.
    -1
    dediğim gibi. ilgiye açtım.
    kız bana biraz ilgi gösterince hoşuma gitti.
    devamı gelir sandım, benimle ilgilensin istedim.
    gerçekten buna ihtiyacım vardı.
    - kim demeye varmadı dilim.
    numaram kayıtlı değildi onda.
    belki başka biridir lan diye avutmaya çalışıyodum kendimi ama
    direk yanında oturuyorum diye mesaj atmıstım.
    durağa yaklasınca kalktım indim aniden.
    naptın sen amk salağı?
    otobüsle 30 saat 45 dakkayı bulucak bi yerde inmiştim.
    telefonuma da mesaj geldi
    - neden indin diye
    cevaplamadım
    çaldırdı.
    - benimle konusurken bana odaklan dedim.
    bir laf koyma çabası içine girdim.
    - seninle konusmuyordum ki ben zaten dedi.
    laf üstüne laf yiyordum.
    sonra durağa gidip düşündüm.
    ben 15 yaşında, kız 17 yaşındaydı.
    ne gib yiyebilirdim ki
    zaten benimle olmasını bekliyemezdim
    ama arkadaş? olabilirdik.
    olamaz mıydık?
    sevgilisi mi kızdı benimle konuşmasına?
    arkadaşları mı dalga gecti?
    ben mi birşey yaptım?
    neden böyle yaptı?
    bir vakit geçtikten sonra yeni otobüs geldi bende eve gittim.
    vurdum kafayı yattım.
    cevaplamadım da mesajını.
    ···
  5. 5.
    -1
    uykudan annem uyandırdı.
    -birşey mi oldu sen bu saatlerde uyumazsın dedi
    bir kızla tanıştım. önce çok hoşuma gitti. bana iyi de davranıyodu
    sonra telefon numaramı istedi
    salakca bi saka yaptım
    ertesi gün ben istedim. kendin ol dedi
    kız arkadasından aldım numarasını
    mesaj attım. kız tersledi beni.
    17 yaşında cok hos bir kız denilmez anneye amk. anne bu
    - bişey yok ya derslerden yoruldum anne dedim
    - birşey olursa anlat bana dedi.
    4 gün içinde hem iyiyi hem kötüyü yaşadım anne!
    desem mi, demesem mi?
    yaşadım mı yaşıycam mı?
    bu kızla birlikte olma ihtimalim neydi benim?
    herhalde fotomaçın artık brezilyalı yıldızları, galatasaray, fener gibi takımlara getirmekten vazgeçmesi gibi birşeydi.
    yoktu amk. ama olsaydı keşke..
    istiyodum çünkü bende, gülüp eğlenebilceğim bir kız.
    hiç kimse gülmedi bana doğru dürüst.
    hiç kimse sarılmadı nerdeyse..
    ···
  6. 6.
    +1
    - tugay arkadaşca el ele tutusuyoduk bişey yok dedi.
    - arkadaşca elini bacağına atmalar, elini tutmalar. çok cekicem arkadaşlarından sanırım dedim
    - ya cocugun sevgilisi var zaten dedi
    - nasıl üzüldüm senin adına anlatamam. neyse geri dön sen dedim
    - sen nereye dedi
    - eve dedim
    - geliyim mi dedi
    ya amk. o yaşlarda beynimde kalbimde gibimde olmasa çoktan terk edip gibtirip gitmiştim ama..
    - bırakabilcen mi enesi dedi
    - ya tugay ne enesi dedi
    beyler tugay demesi hic hosuma gitmemisti. cünkü hic
    tugay demedi. ya aşkım sevgilim gibi iltifat cümleleri kurdu
    ya da onları da kullanmadan boş bi cümle kurdu.
    - bilemiyorum dedim
    - tamam yollarım onu dedi
    - tamam dedim.
    yolladı vedalastı.
    bende görüşürüz birader dedim.
    görüşücez biraderim dedi. ama kafamızı tokustururken dedi onu kulağıma.
    denizin yanında olay cıkmasın diye pek birşey söylemedim.
    gitti cocuk yoluna. bizde eve vardık
    ···
  7. 7.
    -1
    bir kaç saat sonra sınıfın dışarısında gördüm onu.
    yanına gittim.
    - konusabilir miyiz dedim
    - konusuruz dedi
    - tek birşey sorucam yaşımın kücük oldugunu, yakısıklı olmadıgımı, renkli gözlü olmadıgımı
    hatta benimle ilgilenecek kızın özellikle benden büyükse aptal durumuna düşüceğini bile biliyorum. en azından kendimi inandırıdm bir şekilde buna.
    ama neden yaptın? ilk gün güldün, ikinci günde.. peki ya üçüncü gün?
    - özür dilerim dedi.
    - ne için dedim
    - yaptıklarım için benden küçüksün ya, en azından abla gibi davranmalıydım dedi
    şok oldum amk.
    - neyse istemiyom bi abla dedim.
    - sen bilirsin dedi. sırıttı tekrardan. ya amk gibtir git be. sırıtma amk sırıttıkca eriyip bitiyorum zaten
    döndüm gittim tuvalete. gözlerim doldu amk
    yaşımdan dolayı aşağılandım. aslında hak ediyodum.
    yüzümü yıkayıp derse girdim.
    okul öyle ya da böyle sona erdi.
    durağa gittim. otobüsü bekliyodum. denizde geldi arkamdan.
    ben yine ayaktayım, o da oturdu
    ···
  8. 8.
    -1
    otobüs geldi. binmedim. o binsin diye. o da binmedi. döndüm baktım arkama öylece oturuyodu.
    10-15 dakkada bir geliyodu otobüs. hafifde rüzgar vardı.
    tekrardan geldi. yine binmedim. o da binmedi.
    soğukdan olsa gerek kollarını sıvazlıyodu kafamı geri cevirdigimde
    yürümeye başladım sağa sola doğru
    bir kaç süre sonra neden binmiyorsun dedi
    - sen bin. sonra ben giderim dedim
    - nedne dedi
    - neyin peşindesin la sen abla istemediğimi söyledim dedim.
    - ablan değilim ki dedi.
    - bak anlamıyosun, ya da anlıyosun. tamam binerim sonrakine dedim
    - neyi anlamıyorum dedi
    - birşey yok dedim.
    - gel otur bari ayakta kalma dedi.
    - bu da abla şefkati olsa gerek dedim
    - arkadaş şefkati dedi.
    şaşırdım.
    oturdum. ama ondan uzak oturdum.
    çok geçmeden telefonuma mesaj geldi.
    ···
  9. 9.
    -1
    delirmeyeydin iyiydi
    ···
  10. 10.
    +1
    hiç bir action olmadan bitirdim o günü ve saat 6 da tekrardan
    yollara düştüm.
    aynı şeyleri tekrardan yaşadım,
    her duran arabaya bu sefer o olm
    bak gör geldi sana sarılamadan gitmek istemedi
    desem de
    gelmemişti.
    saati tekrardan 7.30 yapıp aynı yoldan geri döndüm
    asumanla karşılaştım.
    - nasılsın dedi
    - kötüyüm sen dedim
    - iyiyim dedi
    bir müddet daha konuştuk
    - seni iyi edebilirim dedi.
    - nasıl yani anlamadım dedim
    ellerimden tuttu ve evlerine zütürdü beni.
    evde kimse yoktu.
    korkuyordum lan. beni gibecek diye
    odalara geldik.
    üst bikinisini soydu. göğüslerini ağzıma yapıştırdı o sırada üstümdeki
    atletimi çıkardı. su spor tarzı olanlardan
    -adlarını inanın hatırlamıyorum-
    o an göğüsleri ağzıma gelince bende istemsizce yalamaya başladım
    dur diyemedim.
    diyemezsiniz zaten amk.
    yolda belki çevirilebilirdim lakin
    oha akrabamı gibiyorum lan.
    göğüslerimi vücuduma dayayıp öpüşmeye başladık
    fakat yırtma şansım vardı, kondom yoktu
    alt taraftaki bikinisi çıkartıp benimde deniz shortumu indirdi
    ve nasıl diyceğim bilmiyorum lan.
    yalamaya başladı gibimi.
    dişlerini gibimde hissediyorum zevkden cok
    acı cekiyorum amk
    - bekle dur dedim
    - ne oldu dedi
    - kondom dedim
    - ha evet dedi
    kalktı hemen cüzdanından prezarvatif çıkardı.
    inanamadım lan. bizim köylü asuman amk
    bir an önce yalamadan kurtulup gibişeyim de,
    canım yanmasın dedim
    ama allaha sukur genital bölgesinde kıl yoktu
    öyle bir gün geçirdik. bir sigara içtim içimdeki
    canı attıktan sonra.
    lan. bir pişman oldum sonra. akrabamı gibtim olum.
    ···
  11. 11.
    +1
    bir mesaj bekliyorsunuz. bir mektup fakat ya da bir zil sesi.
    her zamankinden farklı bir zil sesi bekliyorsunuz.
    kapıyı açtığında sadece, tüm güzel duygularıyla
    tüm saf duygularıyla "seni seviyorum" diyebilcek birini bekliyorsunuz.
    hepimiz yapıyoruz bunu.
    kimseye bekaretini vermemiş bir kız ararken,
    bu düşünceyi başka bir kadının yatağında,
    yastığında kafa izini bırakmışken yapıyorsunuz..
    yahut bir barda başka bir kıza bira ısmarlarken..
    çok geçmeden annem taktan halimi fark etti
    - birisi mi var tugay üzülüyor musun diye sordu
    - birisi yok. kimsem yok, birisi olsa böyle olur muyum? dedim
    uzun uzun konuştuk.
    nasiyatlar verdi beynime kazınan.
    kimse senden değerli değil dedi.
    ama bazıları değerliydi işte. elimden birşey gelmiyordu ki anne
    bazıları gülüyordu herşeye inat, ben gülemiyordum.
    şarkılar dinliyip, bir sigara yakıp üzülüyorsunuz.
    fakat ne için? kimin için?
    bundan önceki sevgiliniz için mi?
    yoksa ondan önceki mi?
    yokas ondan da önceki için mi?
    gelmeyen insanları sorguluyoruz. ama bizde gitmiyoruz.
    konusmanın sonu annemin yüreğime işlenen bir sözüyle bitti.
    - bazı insanların ruhu yarımdır. yarım kalmıştır bir şekilde. allah onu istemiştir. sen ne yaparsan,
    ruhunun diğer yarısı da yapar onu... bir kız için üzülürsün. o da başka bir erkek için üzülür.
    seninle aynı düşünceleri paylaşmaz. kavga edersiniz. ayrılırsınız. belki budur en hayırlısı.
    ayrı kalmaktır bir süre. ama bilmelisin ki, o kavgalar görebilceğin en tatlı kavgalar.. dedi
    ve kalktı gitti yanımdan cevabımı beklemeden.
    bir bakıyosunuz, yatağınızda yalnız başınıza cürüyorsunuz yalnızlıktan
    bir bakıyosunuz, yatağınızda başka bir kadının üstünde ter atıyorsunuz..
    gitsem. ara istemiyorum. seni sevebilirim desem!
    gitsem, bir daha geri dönmesem..
    gitsem.. gittiğim yerdende ederdi beni aşk.
    annemin arada bir gelip beynime bir saatli bomba yerleştiren sözlerini hiç sevmiyordum
    kadınlar; duygularınızı gibip, koskoca bir aşk doğarken sizi yalnız bırakıyor.
    ki bu aşk ne evlat sevgisi ile itinayla besleniyor canınızın en derisinde.
    ne güzel gözleri, ne küçük parmakları var teninde..
    acı ile besleniyordu aşk.
    kan ile.
    gitmez isem ve selin gelip, ayrılalım der ise tanrıya lanet edemezdim.
    ne zamanımı geri istiyebilirdim,
    ne kadere sövebilirdim. şişemin ucunda dudaklarımı ıslatan keder ile başbaşa kalırdım.
    ya deseydim onu bana neden göndermedin tanrım! diye?
    peki ya tanrı dile gelseydi,
    neden gitmedin deseydi.. demedim mi sana fazla gurur züte vurur?
    gitmedim.
    okulda bu sefer kaçtığım 2 göz vardı.
    ve bana bakmasını dilediğim 2 göz.
    egom mu yüksekti gitmedim? değildi.
    gururumu yenemedim. gurur bekaret gibi bişeydi.
    bir kez kaybettim mi, bir daha kavusamazdın geri.
    gittikce etraf kararıyo, aldığım nefes haram sayılıyordu
    Tümünü Göster
    ···
  12. 12.
    +1
    ellerim göğsünde iken ne acıyor dedim.
    - konuya baya hakimsin dedi.
    şimdi bu espiri yapılır mı amk? utandım
    cektim ellerimi.
    - ne acıyor dedim
    - askısı acıyor sen yukarı cekince dedi
    bu koltuk altından giyilen südyenlerdendi.
    - müthis bi fikrim var dedim
    - neymis dedi
    -cıkarabilirsin dedim. sırıttım amk,
    - yapma ya dedi.
    yorganın altında terliyorum bi de amk.
    - bir fikrim daha var dedim.
    yapıstım dudaklarına o sırada tekrardan göğüslerine yöneldi ellerim
    koltugunun altındaydı askısı ellerimi oraya sokup katladım südyenini.
    - bak acıyor mu dedim
    - hyır dedi
    ama bir yandan o askıyı tutarken,
    göğüsleriyle uğraşamıyordum amk
    - benim daha iyi bi fikrim var dedi
    - nedir demeye kalmadan cıkardı südyenini.
    aşağı yukarı nasıl bir gün gecirdiğimi anlamışınızdır.
    yaşımdan daha olgundum. ben bunu pek söylemem fakat,
    cevremdekiler söylerdi. daha zeki oldugumu
    genelde hep itiraz ederdim aptalım diye.
    o günü hayatımda yasadıgım ilk göğüs deneyimiyle bitirdim.
    yine alttakine ulaşamadım
    tekrardan otobüse bıraktım kızı. gitti.
    ama baya ciks sakası yaparken buldum kendimi kıza.
    yapım bu değildi. sevdigim kızdı o benim.
    güzel mavi gözlerine yapamazdım bunu en azından.
    ciks konusunu kapatıp daha doğru dürüst konulardan konuşmaya başladık
    sonunda iyisiyle kötüsüyle. 2. ayımızı doldurmuştuk.
    okula renkli balonlar getirmiştim. sisirmemistim. öğle arasında
    okulun bahçesine çağırdım mesajla onu. her balonun üstünde 2. ayımız kutlu olsun yazıyordu
    ve bi kaç özel günümüzün tarihi yazıyordu.
    - ciks değil -
    kapıdan cıkarken gülümsediğini gördüm.
    hemen yanıma kostu balonları görünce. öptü beni.
    bahçedeki herkes bize bakıyor. o gün balonları okulun parmaklıklarına bağladık.
    her bahçeye çıktıgımızda hatırlamak için.
    bir kaç hafta daha geçmişti. gittikce daha iyiye gidiyordu ilişkimiz.
    yaptıgım süprizden sonra özellikle.
    sonra yine enes olayı geldi gündeme.
    ben enesleyim dedi. mekanı söylemedi.
    tamam dedim.
    selin diye bir arkadaşı var bunun.
    ona mesaj attım. nerde oldugunu öğrensene diye. süpriz yapıcagımı söyledim
    öğrendi bana mesaj attı. şurda şurda diye.
    ( beyler cafenin isimlerini hatırlıyorum fakat bazı huur cocukları reklam yapıyor diyceğinden vermiyorum isimleri)
    gittim. enesle neler yaptıgını izledim. el ele tutuşup gülüyolardı.
    sonra öptü dudaklarından enes bunu.
    bu da enesi öptü tekrardan.
    hiç bişey yapmadım. oturdum kaldırıma ne yaptımı
    neden böyle oldugunu düşündüm.
    gittim kafeye.
    mutluluklar dedim.
    deniz pesimden gelmedi.
    enes huur cocuguda birşey demedi.
    ne mesaj geldi. ne birşey.
    halbuki geri dönebilcek için tek birşey bekliyodum. sadece tek birşey.
    pardon kuzenim öpmüs dese kosa kosa geri dönücektim.
    msn de "e" gitti enes (l) oldu
    bir kaç gün sonra beni engellemis olucak ki hiç msn i açmadı
    telefondan da kendine iyi bak dedi mesajla. o günün gecesinde
    garipti. hüzünlü ve bi okadar da karanlık.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 13.
    +1
    beyler okuyan varsa entry girsin de okuyan var mı göreyim bende. yoksa tek başıma anlatmaya devam edecem
    ···
  14. 14.
    -1
    telefon numaramı iste diyince zütüm kalkmıs olucakki istemedim
    - ee hadi dedi
    - bir saniye düşünüyorum dedim
    - neyi dedi
    - pardon, sizi gördüm ben gecen sefer otobüste. cok beğendim telefon numaranızı verir misiniz dedim?
    - hayır dedi.
    arkadaşıyla konuşmaya başladı
    bende kafamı cama cevirdim.
    ama konusulanları duymaya çalışıyodum
    neden hayır dedin falan diye şaşırarak sordu kız.
    ses tonundan belliydi.
    boşver onu falan dedi
    konum kapanınca bende dinlemeyi bıraktım
    iniceği durağa gelince
    - neden böyle yaptın ki cok mu hosuna gitti dedim
    - kendin ol dedi.
    bişey diyemedim. o da durağa gelince indi.
    yine kaldım öylece
    ···
  15. 15.
    -1
    gidip efendim dedim.
    -pişmiyo musun ceketle dedi.
    -evet üstümde kalmış dedim.
    vay amk. üstümde kalmış ney lan. ölüm sebebi
    yanındaki arkadaşı terse dönüp güldü. utandım bende
    denizde güldü. ama kahkahayla değil, tebessümle.
    -çıkarmak bu kadarmı zor dedi. dişlerini gösterdi
    - güçsüz benim kollarım zor baya dedim.
    hayır neyin altından kalkmaya çalışıyorum anlamadım. zaten rezil olmusum
    - kolunu uzat dedi
    uzattım. tuttu ceketin kolundan cıkardı
    - otursana dedi
    oturdum.
    - bu sefer benimle konusucaksın dimi aklın başka yerlerde değil dedi.
    yüzüm yine gerildi.
    - evet en azından denerim dedim.
    - güzel o halde telefonu numaramı iste hadi dedi
    güldüm içten içe
    ···
  16. 16.
    -1
    ertesi gün biraz daha erken cıktım evden. otobüse binip okul durağında indim
    oturdum onu bekledim. bekledim bekledim gelmedi.
    okul saati geçiyordu bende yavaş yavaş okul yolunu tuttum.
    yine düşünüyordum. gelmedi mi okula lan yoksa?
    keşke alsamıydım numarasını?
    neyse ya gibtir et diyip düşüncelerimden arındırdım kendimi.
    okula gittim. 2. tenefüstü sanırım yahut 3 gördüm onu.
    beynim ayaklarıma emretmiyordu sanki.
    gidemiyordum onun oldugu tarafa.
    ama o görsün gelsin istiyodum.
    arkadaşlara takılıp onun oldugu tarafa doğru yürümeye başladım
    gördü beni. kaşlarını kaldırdı, o an da yüzüne hafif bi gülümseme yayıldı.
    bende tebessüm ettim.
    - naber dedi?
    - iyiyim sen dedim?
    - iyiyim bende dedi.
    - dün biraz başka yerlerdeydim, telefon numaranı ben istesem dedim?
    - benim yanımda, benimle konuşurken benim yanımda ol bidahakine lütfen dedi.
    hay amk aslıan bakarsanız haklı lan yani ayıp oldu.
    - bir dahakine öyle yaparım dedim
    - yanımda oldugun zaman istersin telefon numaramı dedi.
    sınıfdan da arkadaşları izliyodu. belki de küçük oldugumdan
    ve arkadaşları arasında billur sebebi olmak istemedigi için biraz ters davrandı
    ben de elim boş sınıfa geri döndüm
    okulu dersleri pek giblemeyip kızın güler yüzünü düşünerek geçirdim.
    sonunda çıkışta onu gördüm ama arkadaşlarıylaydı.
    gitmedim yanına durakda bekledim onu.
    geldi oturdu bir kız arkadaşıyla
    bende ayakta bekliyordum
    ne o geldi yanıma, ne ben gittim.
    aslında gitmem gerekiyordu sanki ama gitmedim.
    otobüse bindim. üstümde ceket vardı.
    yine o arkadaşıyla arka tarafa geçip oturdu ben yine ayakta kaldım.
    ama yanı boştu
    utandım gidemedim.
    ceketle de pişiyodum amk. eskisi gibi yoktu klimalar.
    gelsene dedi el işaretiyle
    ···
  17. 17.
    -1
    kimse anlat demicek mi lan
    ···
  18. 18.
    -1
    ve başlıyoruz.. haydi bre bismillah
    ···
  19. 19.
    -1
    adım tugay. annemle babam ben 10 yaşındayken falan ayrılmış. dogumum baya trajikomik bi olay.
    daha önce annem babamdan 2 kez daha hamile kalmıs fakat kürtaj olmus ve artık beni doğurması gerekiyormuş.
    istemeden doğurmus beni. 13 haziran da doğmam gerekirken 2 hafta annemin karnında bekliyip 25 hazirandadoğmusum.
    ben bile o yaşta doğmak istememişim amk.
    15 yaşıma geldigimde lise bu. diyodum herşey farklı olur. büyüdük olm falan. diyodum kendi kendime.
    ne amlarla tanışcam ne kızlar görecem.. adım tugay. annemle babam ben 10 yaşındayken falan ayrılmış. dogumum baya trajikomik bi olay.
    daha önce annem babamdan 2 kez daha hamile kalmıs fakat kürtaj olmus ve artık beni doğurması gerekiyormuş.
    istemeden doğurmus beni. 13 haziran da doğmam gerekirken 2 hafta annemin karnında bekliyip 25 haziranda doğmusum.
    ben bile o yaşta doğmak istememişim amk.
    15 yaşıma geldigimde lise bu. diyodum herşey farklı olur. büyüdük olm falan. diyodum kendi kendime.
    ne amlarla tanışcam ne kızlar görecem..
    ···
  20. 20.
    -1
    bir iki ay sonra deniz diye bir tane kızla tanıstım. mavi gözlü, kumral.
    genelde kendimden büyükleri severdim hep. daha olgun olurlardı.
    zaten babamın hatırladıgım tek nasiyatı; "küçükken büyükler, büyükken küçüklerle ol"
    anlıycağınız babam pisliğin tekiydi.
    deniz 17 yaşındaydı. aynı otobüsteydik. o arkadaşıyla arka tarafta oturuyordu.
    ben salak salak ayakta duruodum.
    arkadaşlarından birisi kalkıp indi durakta.
    1-2 durak sonra bana seslendi
    gel otursana ayakta kaldın dedi.
    - yok iyi böyle sağol dedim.
    öyle çok yakışıklı değildim. utanıyodum kızlardan da aslında. ayrıca kızda benden büyüktü.
    özgüvenim yoktu.
    - sen bilirsin diyip makaraya devam etti.
    okulum evden uzak oldugu için ayakta durmaya dayanamayıp biraz gectikten sonra oturdum.
    yoruldum amk
    bir iki dakika sonra kız tekrar bana dönüp
    - bizim okuldansın dedi
    - evet dedim
    - adın ne dedi?
    - tugay dedim.
    kafasını salladı. anladım manasında
    durdukdan sonra seninki dedim?
    - deniz dedi
    ···