-
51.
0öğlen kahvaltı yapmadım. gittim marketten tost yaptırdım kendime kücük
hem gül ablaların evinin önünden de geçtim.
gördüler beni kahvaltıya davet etmediler. ne dedim size amk
birde sigara aldım. kumsalın başına koydukları tekneye oturdum.
yemeğimi bitirdikden sonra sigara içmeye başladım
o sırada da gül ablanın tam karşıdan gören bi yerdeyim hani
denize bakması yeter. kahvaltıya gel diyor bide. hay amnskiyim.
sevcan kumsala doğru inerken beni gördü
yanıma geldi tekrardan
- abi sen neden yanıma geliyosun? ya gidiceksen git. gibtir git be. dedim
ama içimde kıyametler kopuyor gitme diye amk
- ben bugün gidiyorum dedi
- ne güzel mersinde ki flörtlerin bekliodur dedim
hepimize olmuştur. bir kızı, sevdiğinizi birşeyle suçlarken
onu reddetmesini isteriz. sanki reddetse tüm gerçekler yalan,
bir onun söyledigi gerçek olucak. öylede aptalız amk.
- sana son kez sarılmaya geldim ben aslında dedi
- ellerini ve tenini iyice yıkadın mı dedim.
bu bu kadar basit bi laf gibi görünse de, inanın nasıl yaralarım oldugunu
açıklıyan bir cümle. kıza da çok koydu suratındaki ifadeden belliydi amk
- özür dilerim dedi
- özür dileme, git. ne zaman gitcen dedim?
- saat 2 gibi gidicem dedi
durdu durdu.
- beni yolcu etmeye gelicen mi dedi
- hayır dedim
beynime de koskocaman bi hayırı kazımıştım.
- peki dedi
dönüp giderken saçlarını savuruşu,
savuruşundan rüzgar ile itinayla burnuma taşınmış kokusu,
kokusundaki o güzel bağımlılık yaratan aşk maddesi
bütün vücuduma işledi.
gidicek miydim lan acaba?
öyle yada böyle saat 2 oldu. -
52.
0- onu ayağıma batıramazsın dedim
- öyle bir batırırım ki dedi
- bağırır bütün köyü ayağa kaldırırım dedim
- karı gibi mızmızlanma dedi
- ya batırma lan onu bana dedim
ısıttıktan sonra yakınlaştırdı ayağıma daha dokundurmadan
- aaaaaaa acıyo dur çek dedim
ulan sanki ferre filmi çekiyoruz
- kaç yaşına gelmişin utan dedi
- ne utanacam dedim sırıttım amk
- ya tamam ben içimdeki iğneyle mutlu mesut yaşarım dokunma dedim
- daha dokundurmadım ki demesiyle
ayağımın delik olan yerine elindeki sıcak dikiş iğnesini
sokması bir oldu.
tekrardan bir aaaaaaa sesi yükseldi benden.
bir iki denemeden sonra ve benim çığlıklarımdan sonra
ayağıma batmış olan dikeni çıkardı.
kaan uyandı.
- iyi tak yedin sen uyutcan cocukları dedi
nereye ben uyutuyom amk. ama kumsala insem inemem
ayağımın mikrop kapma ihtimali var.
o yüzden sevcanın evini izledigim yere tekrardan kuruldum
ayağıma bir müddet sonra teyzem yara bandı getirdi
onu yapıştırdım.
- içme su mereti gencecik yaşında dedi
- sende içiyon sen niye içiyon ölüp gidecen dedim
- ben seni gömerim yine yaşarım merak etme dedi
güldürdü kadın beni amk
tekrardan sevcanların evi dikizlemeye başladım
hepiniz ayrılığı tatmışsınızdır, aldatılmayı da belki.
ne kadar ayrılsanızda en kötü nedenlerden,
hep geri dönmesini beklersiniz. geri dönse terslicek olsanız bile
yeter ki geri dönsün,
kokusunu bir kez daha içime çekim, bir kez daha
yüzünü görim. herşey son bir kez olsun istersiniz.
onların evleri izlerken plastik beyaz -klagib yazlık sandalyeleri amk-
sandalyenin üstünde uyuya kalmışım.
sabah bir bel ağrısıyla uyandım. üf amk -
53.
0hemen sol tarafımda 3 tane amlı ve bir yaşlı teyzem çıktı
bizimkilerde salondan dışarı fırladı
ve bir sürü insan evladı dışarı çıktı. ayı mı düştü
yazlığa diye bakmaya
yan taraftaki teyzem hemen atladı
- evladım birşey oldu mu diye
- yok teyzem ayağımı çarptım dedim
bakamıyorum da ama elimle ayagımı sıkıyorum kanıyor
elimde kan vardı. acayip acıyordu amk.
teyzem çıktı. o sırada amlıların annesi midir neyse artık
sandalye cıkardı oturtturdu beni. amlılar kapıya
boy sırasında dizilmişlerdi.
sevcan bile cıkmıstı kapıya. zaten cıkıcak mı lan acaba
diyede aklımın bir köşesinde yatıyordu o "?" işareti
- noldu dedi teyzem
- ayağımı çarptım dedim
tentirdiot getirdiler (ilacın adının okunuşu)
- yakacak mı canımı dedim
- zaten yanmıyor mu dedi
vay amk. o gece ilk defa güldüm ne yalan söyliyim
tentirdiotu bir pamuga bastırıp ayağıma koydu
- teyze dedim
- efendim dedi
- ayagımın altına da bişey battı sanırım dedim
- kaldır bakayım dedi
kaldırdım. diken batmış amk.
- gel içeri dedi
teyzeye teşekkür ettim
amlılarda iyi geceler, geçmiş olsun
dedikden sonra
içeri geçtim.
zaten herkes ne oldugunu öğrendiği için içeri girmişlerdi
benim kücük kuzenler uyuyodu.
- sessiz ol dedi
- niye dedim
- sessiz ol dedi
iğne çıkardı dikiş malzemelerini koydugu kutusundan
ısıtmaya başladı. anladım ki gibi tuttuk bu gece -
54.
0kumsala indikden sonra çaybahçesindeki canlı müzik etkinliği
bittiğini görünce berkeyi cagırdım
- noldu lan bitti mi bizim parça niye cıkmadı dedim
- abi caldı duymadın mı dedi
- lan calmadı ki duyayım dedim
- söyledi dedi.
ne ara söyledi amk. gerci saatte 12 i geçmişti. söylemese bile
söylettirilmez bundan sonra amk
kumsala gidip telefondaki müzikler eşliğinde sigara içmeye
devam ettim. sigara içerken bir yandan düşünüyorum
denize girdiğimizi,
güneşlendigimizi
onu kucağıma aldıgımı,
ateş eşliğinde ısınırken onu sevdğimi söylediğimi,
onu evden çıkarken izlememi,
voleybol oynamamızı,
yürüyüşlerimizi,
kumların üstünde yaptıgı balerin hareketlerini
kumların, denizin, güneşin nasıl önünde secde ettiğini
okey oynadığımızı,
aldığım cornetto dondurmasının kapagını saklamasını
beni cay bahçesinin önünden almasını
köpeği gezdirmemizi
teyzemin sevcana ettiği iltifatı
tokasını düşürdüğümü,
herşeyini düşündükden sonra
tokası denizin dibine düşmüştü. hafızamın ne kadar kuvvetli oldugu
bu hikayeyi yazdıklarımdan belli olacak ki,
daha 2 gün önce tokasını düşürdüğü yeri gözüm kapalı bulabilirdim.
eve doğru koştura koştura giderken terliklerimden biri koptu
hay amk dedim 2 sinide çıkarıp koşmaya başladım
yerler de tam asfalt değil iğne izmarit çakıl taşına kadar
ne ararsan var amk yerinde.
tam bizim eve girmeden ayağıma bişey battıgını hissettim.
acımıyordu fakat ayağımı yere vurdukca sızlıyodu
durmadım ayağımı yan basıp koşmaya devam ettim.
bizim evin tam orada bir tümsek var
ayağımı yan basınca serçe parmagım tümseğe çarptım
ve tüm yazlık köyündeki ışıkların yanmasına sebep olan
canımın da nasıl yandığını belli eden
"aaaaaaaaaaaaaaaa" diye kükredim bildigin -
55.
0gittim. anlattıkca anlattım. ciks yaptıklarını biraz daha
sansürleyerek anlattım. terbiyeli kız olm
gittim paldur küldür gibişiyolardı denmez amk.
zaten öyle deseydim kendi onurumdan, gururumdan
şüphelenirdim.
- işte içeri girdim dedim
- başa meraktan gelir herşey dedi
tebessüm ettim, etmeye çalıştım o da dişlerini göstererek güldü
- işte girdim seviştiklerini gördüm dedim
- ne yaptın dedi
- kovdum dedim
- sadece kovdun mu dedi
- ne yapim ki başka dövsem ne değişicek sanki dedim
- içini rahatlatırdın dedi
beyler saat de iyice geç oldu ama sırf ayıp olmasın diye
esnemesini bile yarıda kesti kız kendisini zorluyarak
hani o kadar terbiyeli kız amk. hangi biriniz yapar gibtir git yatacam dersiniz amk
- bence böyle daha iyi oldu yani belki adamlık öğrenirler dedim
- onlar gibileri öğrenmez hiçbişey dedi
- ne bilim ya. dedim
- ama için rahatsa sorun yok dedi
- içim de rahat değil ki dedim
- neden diye sormucam inan anlıyorum seni dedi
o sırada gül abla seslendi içerden geldiğimi görmemişti
içerde diye rahatsız da etmedim çardak da oturuyorduk tugceyle
- tugçe geç oldu uyumucak mısın dedi
- tugay burda anne diye yanıtladı tugçe
o an anladım ki gibtirip gitmem lazım
- aa hoş geldi diye dışarı cıktı
o gelirken benimde ayağa kalkıp sarılmam lazımdı fakat
tugçe karşımda tekerlikli sandalyeyle otururken inanın
ayaklanmak istemedim. içim yandı amk.
yine de gibe gibe kalktım sarıldım
- nasılsın falan dedi
- iyiyim dedim
öyle hal hatır sorma faslı bittikten sonra
- geç oldu tugay şimdi tugçe uyucak ama yarın kahvaltıya bekliyorum dedi
yarın kahvaltıya bekliyorum;
sen şimdi gibtir git yarında bizi rahatsız etme. kahvaltı yapıcaz demektir
- tamam gül abla dedim
- kendini üzme dedi tugçe
ben oturuyordum. o içeri gittikten sonra
ayaklanıp tekrar kumsala geçtim
düşünsenize amk ayaklarınızın olmadığını?
bunu düşünerek hem tanrıya olan öfkem biraz daha dindi
hem kendi derdimi unutup vay amk. yine iyiyim ben dedim kendi kendime
şükür namazına bile yatıcaktım oracıkta amk -
56.
0tanrının hepimize adil davranmadığı keskin bir gerçek.
fakat hangimizi nasıl, neye göre yargılıyor?
herkes kaderimizi kendimiz yazdığımızı söylüyor.
madem ki tanrı ne yaşıycağımızı biliyor, acı cekiceğimizi,
acı cektikten sonra isyan ediceğimizi, günaha giriceğimizi,
varımızı, yoğumuzu, düşümüzü, düşüşümüzü, gözyaşlarımızı biliyor
peki çok merhamet gösterdiği insanlarına, kullarına
neden bunca acıyı cektiriyor?
peki kaderimizi biz yazıcaksak, aşık olup olmamayı neden
biz seçemiyoruz? bağlı kalıp kalmamak, bir insanı sevmek
acı cekmemek, hissetmemek neden bizim elimizde değil.
- takma ya. seninki trip atmış benimki bir başkasının altına yatmış ne olucak yani dedim
- dimi yaa aynen diyip kendi capına göre espiri yaptı
capının pi sayısını gibtiğimin aptalı.
cevap vermeden ciğerlerimin anasını elimdeki iki lanet olası
madde ile gibmeye devam ediyordum.
2010 yılında çıkan veyahut benim o zaman dinlemeye başladığım yıldız tilbenin
kafam hafif dumanlı şarkısı (cıkıs tarihini bilmiyorum 2010 da dinlemeye başladım)
çaybahçesinden yankılanmaya başladı.
"şuan yanımda olsan sana neler söylerdim..
kafam hafif dumanlı her derdimi dökerdim...
biraz ümidim olsa ömür boyu beklerdim.."
beni bana yeniden anlatan bu eşsiz sözlere biraz eşlik ettikten sonra
berke diye bir çocuk var ufak daha. onu çağırdım
15 senedir yazlığa gidiyorum çoluk cocuk herkes tanır amk
- efendim tugay abi dedi
bu berke dediğimde babası taşşaklı bi herif. çaybahçesinin sahibi
sitenin de başkanı mı bişeyi
- bu sanatcıya istek parça verebiliyoz mu dedim
kadın. çok güzel söylüyor usta.
- sen söyle ben zütürürüm abi dedi
- yavuz bingöl kara tren okur mu varsa dedim
koşturarak gitti. şarkı bittikten sonra yeniden koşturarak geldi
- bir kaç istek daha varmış söylücekmiş dedi
- eyvallah istedigin bişey varsa gel çekinme dedim
- tamam dedi.
gül ablalar var bizim aile dostumuz. kızı tugçe de benle yaşıt
ama kız felç. bacaklarını hareket ettiremiyor
annesi kucağında denize sokuyor ayaklarını hareket ettirtiyor
bazen de benden istiyor kızı denize sokuyorum. falan
cok iyi bir kız beyler. inanamazsınız
gül ablanın çardağa gittim. çaybahçesinin hemen zütünün dibinde
hem şarkıyı dinler hem vaktimi öldürürüm diye. -
57.
0etrafımdaki herşey tak içinde kalmışken, beni üzen tek şeyTümünü Göster
yarın gidip, bu geceyi onsuz vedalaşamadan geçirmek oldu.
o gün asumanla bir de küçük kardeşi kumsalda oturup
içtim. sigara yaktım. tekrar içtim. sonra tekrar..
hepimiz yapmışızdır az yada çok amk.
öyle bir zifiri karanlığın içine kulaç atmıştım ki,
"bile bile yandı yüreğim... "
öyle bir zifiri karanlığın içine düşmüştüm ki,
ne güneş, ne ışık aydınlatamamıştı beni,
onun gülüşünün aydınlattığı gibi.
uzun hüzünlü bir alınyazısında son raddeye geldiğimi,
ölümümün pek ileride olmadığını,
bu zamana kadar hep terk edildiğimi, aldatıldığımı
insanlara hiç sarılamadığımı, ciksin aşktan ibaret olmadığını
lakin aşkında ciks olmadan olmadığını
anlamış bulunmaktaydım. tabir-i caiz ise,
sevdiğiniz kızı tatmin edemezseniz bir an önce unutmaya bakın.
her kız için böyle birşey geçerli mi, hayır.
fakat her kız için geçerli olmadığı halde,
hayatıma giren bütün kızların beni aldatması,
realistik anlamda bir başkalarıyla yatmaları
ve sonunda bana geriye bıraktığı tek şeyin,
yıkık dökük bi harabeden başka bişey olmadığı için
kendi içimdeki küçük cocugun bileklerinde
gözlerin gibi büyüleyici, aşkın gibi uzun, sarılmak gibi huzur verici
en nihayetine huzura erdiren bir sıvı vardı.
herşeyin başı, kan...
oysa zaten kanınızın son zerresine kadar yoluna
kurban etmeye hazırsınızdır.
hiç düşündünüz mü
o dışarda bir başına berduş çocuklardan biri oldugunuzu aşk adına?
siz dışarda göz yaşı dökerken, bir başkasının sevdiğinizi
inlettiğini?
uzun uzun mehtabın gölgesinin düştüğü denizi izleyip,
"madem acı cekiyorum dibine kadar çekeyim" felsefesiyle
biramın, sigaramın yanına birde
ferdi tayfur-sabahçı kahvesi şarkısını söyledim kendimce.
sanırım asumanlar benim şokda yahut krizde olduğumu sanıp
dürtmeleriyle susup kafamı onlara çevirdim
- iyi misin dedi
- şimdi düşünmek gerekirse, sevdigim kız en yakın arkadaşımın altına yatıyor
ertesi gün gidiceğini söylüyor, onu unutmam gerektiğini söylüyor gecesi ona sarılmadan yarın gidiceğini düşünüyorum,
elimde biram, sigaram, dilimde aşkın dibine vurmuş arabeskim sanırım iyi değilim dedim.
- takma yaa benimde sevgilim var bak uzaktayız trip atıyor dedi
kızın düşünüp üzüldüğü şeye bak, benim düşünüp üzüldüğüm şeye bak. bide benden 1 yaş büyük he.
adaletini gibiyim dünya. neden hep yükü bizim omzumuza attın ki? kaldıramıyoruz bak. -
58.
0çok fazla sinirimin bozulmasını istemeyerek
asumanın evinin yolunu tuttum.
olan biteni anlattım. bir süre sonra ciks yaptıklarını
söyleyince pür dikkat dinlemeye başladı
- hadi canım,
- aaa.
-ciddi olamazsın
verdiği tepkiler bu iken
ciks anlatınca ağzını açıp dinledi.
bir an için söyle serdara bir kaç el benide gibsin diyceğinden korktum amk
ne yalan söyliyim.
- takma kafana gibi teselliler verdi.
herhalde bütün insanoğlunun teselli programı aynı şekilde işliyor
kafama takmiyim mi? salak mısın abi sen
sevdiğim kız bir başkasıyla gibişmiş ben bunları basmışım
kafama takmiyim mi?
- tamam takmam kafama diyip gibime bir el attıktan sonra
sahile dönüp bir sigara yaktım
o sırada arkamda parmak arasının çıkardığı şakuduk şukuduk
bir ses var onla biri yaklaşıyor duyuyorum. kafamı geriye çevirdim
sevcan amk.
geldi yanıma oturdu
elini dizimin üstüne koydu.
- birde ben gibemem seni git yoluna dedim
- ben yarın gidiyorum dedi
- gibtir git dedim
- son kez sarılmak istiyorum sana dedi
- başkasının gibine değmiş ellerinle mi hiç sanmıyorum dedim
- seni seviyorum ben dedi
- belli o yüzden benim evde çakıştınız dedim
- gözlerini kapatıp beni de hayal ettin mi bari dedim
- tugay ne desen haklısın dedi
- çarşaf da kan da yoktu bu kaçıncı içine aldıgın dedim
- iğrençsin dedi
- kiralık bigiblete dönmüşündür 5 lira veren biniyor baksana dedim
kalktı gidiyordu arkasından bağırdım
- bende sana vursaydım belki ele değilde bana varırdın dedim
gittiği yerde durdu. geriye döndü
- ben yarın gidiyorum. seni seviyorum, hakkımda kötü düşün, söv, beddua oku.
ama unut beni ne olursun, biz zaten birlikte olamayız. mersinde yaşıyorum ben
sen istanbulda. seninle birlikte olmak bencillik olurdu. dedi
- bak kızım ben bencil olmanı istiyodum. ben üzüleyim. seni göremeyim istiyordum. yeter ki
aradığımda telefona çıkıcak yüzün olsun, belki seneye tekrar sana sarılma umuduyla
kalmak istiyordum. sen gittin benim evimde bi başkasına verdin.
gibtir git nereye gidiyosan. dedim
gitti. -
59.
0onların az önce inlemeleri ve terlerini bıraktığı yatağın öbür yastığına uzanıp,
sevcanın kafasını koyduğu yastığı kucağıma aldım,
derin derin kokladım saçlarının yastığımda bıraktığı kokusunu.
belki benim için bırakmamıştı lakin kokusunun hiç bir suçu yoktu!
nasıl bir hayattı benimkisi, hayat mıydı daha doğrusu.
daha ne kadar terk edilebilirdim?
daha kim terk edicekti ki beni? dayanabilir miydim.
- tanrım, al canımı dedim bütün kin, nefretimden soyutlanarak
- tanrım, al canımı. diye tekrar ettim içimde kalan son umudumla
- tanrım, al canımı!
bir sigara yaktım, bir kalem kağıt buldum
ve yazdıklarımın bir kısmı şunlardı;
"onlar aşklarından hiç vazgeçmediler, mecnun leylanın aşkından delirip çöllere düşüp
kurak iklimde yetişen canımız gibi kuruyup kalmış çiçeklere anlatmış leylasını
gözlerini anlatmış, dudaklarını, gülüşünü, kokusunu belki de,
onlar aşklarından hiç vazgeçmediler,
leyla babasının sözünden çıkıp koskoca çöle bir aşk uğruna düşmüş.
mecnunu aramış, susuz kalmış, mecnunu aramış, aşsız kalmış..
lakin yaşamış. çünkü kalbi aşktan hiç noksan kalmamış.
onlar aşklarından vazgeçmediler... "
aslında ferhat ile şirin, kerem ile aslıyıda yazıcaktım buraya da
hem yazım inanılmaz derecede kötü. deşifre etmem lazım amk
devlet sırrı yazıyorum sanki.
hemde uzayıp gitmesini istemedim
bu da yazdıklarımın belirttiğim gibi bir kısmı sadece
elimde sigara, yüzümde hüzün, hüznümde güz, güzümde sancı,
hep beraber çıktık tekirdağdaki adılazımdeğil tatil köyünün
artık pis, aldatılışlık kokan, yaşanmaz sokaklarına.
öylece her sabah yaptıgım gibi oturup sevcanların evi seyrettim.
evde hâlâ nasıl güldüğünü izledim.
şarkı söylemesini izledim,
o an düşündüm ki kadınların sanırım kalbi yok.
onlar sadece kan pompalıyor.
ve sanırım mutlu olmasının sebebi serdarın performansı olmalı.
üzüyordum kendimi boş düşüncelerimle, fakat
nasıl da hüzün kokan bir günün bağrına çöktü yalnızlığım.
nasıl da yalnızdım. nasıl da kırılgan.
nasıl da kanıyorum içten içe,
nasıl da yaralıyım. -
60.
0oysa açıklama yerine bir özür dileseydi belki yeniden
herşeyi kaldırabilirdim omuzlarımın üstünde.
sadece gitti.
ve ben yine, yeniden yalnızım.
anladım ki birinin elini tutmuycak kadar seversen, o ele illa ki başka birşey tuttururlar.
hiç birinin gidişini seyrettiniz mi?
o usulca, itinayla yüreğinin üstünde adım atan ayaklarının
çıkardığı sesi düşünüp kendinizi bir vadinin tam tepesinde
ağacın dallarında astınız mı?
şarkılar yazıp, belki de şiirler yazıp
andınız mı beraber adım attığınız her toprak parçasını...
oysa gülümsemesi baldan tatlı yaren gözlerini size dikmiş iken ne hoştu.
oysa bir yaprak adımızı fısıldasa gözlerimden bir damla yaş düşerdi, belki.
hiç ağlamadım. hiç ağlıyamadım.
gözümün önünden gitmedi çıplak bedeninin bir başka herifin altında terlemesi
kulaklarımdan ekgib olmuyordu o inlemeleri.. bunada şükür.
o an içimdeki derin yaralar almış aşık çocuk 150 db(desibel) bağırıp
kulak zarımı yırtmak istedi. ve belki gözlerimi de oyabilirdim
onu birdaha görme ihtimalini ortadan kaldırmış olsaydım.
herşeye rağmen sırf o beni beğenmez diye kendime hiç birşey yapmadım.
rezillik değil mi? öyle.
aşk bilinen üzere sanat değil zanaat idi.
mecbur idi,
burnumda, uzak diyarların, gurbetin hüznünü taşıyan bir koku.
hiç ağlamadım. hiç ağlıyamadım.
oysa tam yerindeydi. hava bir miktar kararmış,
tanrının elindeki ölüm niteliği taşıyan jilet boynuma ilişmiş,
yüzüm gözüm kir pas içinde kalmış.
hüznüm, güzümle bütün yelkenli gemilerimi batırmış..
kayıp olmuşum koskoca bir okyanusun tam ortasında.
kaybetmişim.. ben. uzun zaman önce kaybetmişim
dünyaya gelerek kayıp etmişim.
nefes alarak kayıp etmişim
hastalanınca iyileşerek kaybetmişim
en çok da severek kaybetmişim. -
61.
0yazsana lan
-
62.
0önceki başlıgındaki aynı şeyleri neden yazıyorsun birader
-
63.
0reserved
-
64.
0çayı içtik. arada bir okul dediler. iyi son sınıfa geldim dedim
konustular. son anda asuman ile kardeşini
bana emanet ediyolardı kumsal için
tekli koltukta oturuyodum. telefonumu çıkarttım mesaj gelmis gibi.
bir tebessüm ettim. sonra telefonum çaldı
açtım.
- benim kalkmam lazım dedim.
- otursaydın dediler
- telefon geldi beni cagırıyolar dedim
- peki tamam diyip yolcu ettiler beni
ama nasıl bir ilgi. anlatamam.
arkamdan bi su dökmedikleri kaldı.
mesaj gelmemisti aslında. açtım telefonu telefonum çalınca
çıkan melodiyi açtım
kulagıma zütürürken de kapattım melodiyi.
konusmus gibi yaptım.
kalktım.
eve gittim kahvaltımı yaptım.
dişlerimi fırçalamadım yine amk
kumsala inerken tugçe gördü beni
yanında iki kız çağırdı
gittim.
- bu tugay kızlar dedi
- merhaba dedim hafif bir tebessüm çaktım suratıma
- merhaba dedi kezbanlar
anlamadığım şey merhaba h ile okunan bir kelime. neden
merabaaa dediler.
oturduk. onlarlada bir çay içtim
gül abladan izin alarak birde sigara yaktım fakat
tuğçenin emriyle söndürdüm
bu ne amk bi sigara içemedim adam akıllı
sağımda oturan kız hilal solumda oturan kız büşra.
büşra hilale göre daha güzel bir kız. esmer oldugundan belki de
hilal biraz daha sarısın düz yüzlü top burun güzel gözlü
biraz çilli 1.70 boylarında amı olan bir arkadaşımız
büşra hafif çıkık burunlu güzel yüzlü, balık etli hafif
bembeyaz dişlere sahip, dolgun dudaklı. yaklasık 1.68 boylarında bir amlı arkadaşımız.
nedense ikiside ilgimi çekmedi ama arkadaş olduk -
65.
0salona girdik. kahvaltı dediğin salonda yapılır amk. (evlerde salonla mutfak aynı yerde)
kimse yok salonda. içerden ne bi horlama sesi ne bi osuruk sesi
uyumaya dair hiç birşey gelmiyor.
korktum amk cünkü kızı görseniz
gibmez değil, gibemezsiniz. bir şamar yapıştırır o giber.
- nerdeler dedim
- birazdan gelirler dedi
- nerdeler ki dedim
- su almaya gittiler dedi
- tamam dedim
- televizyon açayım mı sana dedi
- yok gerek yok ben gidiyim dedim
altıma sıcıyorum amk
- uzan yat istersen dedi
- yok gercekten gideyim ben dedi
- gelirler simdi dedi.
- tamam diye yanıtlayıp kendimi rahat bıraktık
tecavüzden kaçamıyosan zevk almaya bakıcaksın demişler
madem bu züte o yarak girecek kabullendim ne yapayım amk
televizyon izlerken pısırık bir şekilde
geldiler. annesi falan öptü yaladı beni
- tugay hoş geldin dedi
- hoş buldum dedim
asuman lafa atladı hemen dışarda berduş dolaşıyodu
aldım onu eve soktum diye.
capını tekradan gibesim geldi. ama bu sefer aile capını amk
hepsi güldü buna.
- kahvaltı yapıp gidicek misin dedi
- yok yapmıcam dedim
- bir çay iç dediler
çay geri çevrilmez. günah amk
-olur dedim -
66.
0yaklasık saat 6 dan 7.30 a kadar
(o saatleri, beklediğim anları, yazıp sildigim mesajları gibseniz unutmam)
bekledim onu yol kenarında.
her duran arabadan koştu kollarıma,
sürekli ona sarıldım da,
her sarıldıgımda baska bi rüyadan uyandım.
bambaska, tatlı esen bir rüyada,
hep ona sarıldım da..
hiç sevdiğinize sarılmaadığınız oldu mu?
ona o kadar yakınken bi o kadarda uzak kaldınız mı?
adınız gibi ezberlediğiniz tenini,
aklınıza kazınmış gülüşünü,
ellerinizde can bulmuş ellerini,
suladığı gönül bahçenizi..
hiç onsuz bıraktınız mı?
bırakmayın. hadi simdi gidip sevgilinize bir kez daha sarılın.
(kamu spotu rekldıbını geçtikten sonra)
geri döndüm. dönerken karşıma asuman çıktı
- naber dedi
- iyiyim dedim
- bende iyiyim sağol dedi
sen demedim ki ben amk. onu imalarmışcasına niye söylüyon. bilerek demedim
- ne kadar güzel dedim
yanından geçip giderken
-kahvaltı yaptın mı dedi
saat 7.30 dıbına kodugumun salağı ne kahvaltısı hayat belirtisi yok köyde ak
- yapmadım dedim
- gel bizde yap dedi
- yok gerek yok dedim
- gel dedi.
ellerime sarıldı.
ellerimi öyle kavradı ki tutmasam da ellerini tutuyormuş gibiydim
zütürdü beni kendi evlerine. -
67.
0- ne oldu bana dedim
- anlamadım ki koşarak eve geldin dedi
- ee dedim
- sonra bizde oyunu bıraktık senin eve geldim ben dedim
- bu kadar mı dedim
- ne oldu sana dedi
- inanamazsın dedim
- anlatsana diye diretti. istemedim anlatmak.
beni yanlış anlaması, deli oldugumu sanması ve benden uzaklaşmasını
istemediğim için.
- senin kız arkadaşın varmı dedim
- var dedi
- 1-2 tanesiyle tanıştırsana beni dedim
- ok dedi.
konustuk.
o gün yatağıma geçtim lakin uyuyamadım saat 3. gibi uyudum.
gece sarkı dinleyerek ve ağlıyarak geçti. arada bir ne oluyor diye
odama gelince teyzemler dişim ağrıyor dedim.
diş ağrısından ağlanır mı amk. sevcanı herkes biliyor anladılar büyük ihtimalle
hiç rahatsız etmeden gittiler.
sabah 6 gibi kalktım. sevcanı yolcu ettikleri yol kenarında oturdum.
sabahın tenime işliyen soğuğu, yaprakların hışırtısı,
gelen geçen arabalar...
uykusuzluktan morarmış ve küçülmüş gözlerime sabah
kendi yaptıkları cok normalmis gibi bizim tatil köyüne gelen insanlar.
her duran arabadan sevcan inip koşuyordu bana,
her gözümü kapattıgımda sımsıcacık elini tuttuğum o,
gözlerine baktıkca kendimi dünyanın en güçlüsüymüşüm gibi hissettiren,
sarıldıgında.. o duyguyu hiç bilmiyorum.
hiç bilemedim.
keşke bilseydim.. -
68.
0bütün bu olanlardan sıyrılıp kendimi sanırsam kendi yarattığım
okey masasının başına geçmek için çırpındım.
neler yaşadığımı biliyorum fakat kurtulamıyorum.
geçmişim, günüm, gecem, geleceğim allak bullak oldu.
ve okey masasındaki ıstakama bir tokat atıp bütün taşları deviriyorum.
kendimi dünyadaki en acımasız katil ilan edip,
kaçmaya başlıyorum kendi eksenimde.
koştukca yeni bir kaldırım, yeni bir yol
ardından yine bir kaldırım, yine bir yol
uzadıkca uzuyor. herşey büyük bir şaka gibi.
tanrım, uyanmak istiyorum.
bir ses yankılanıyor kendi ağzımdan.
- gülmek için cok gencim.
bütün mazoşist duygularım ayaklanıp bileklerimi kesiyorlar
ucuz bir jiletin katil tarafı ile.
ve bugüne kadar duydugum en afilli söz geliyor aklıma
"daha güzel günlerimiz olabilirdi. insanoğlu jileti yaratmasaydı." batuhan dedde.
bütün yazarlara küfür edip
kapatıyorum kulağımda asılı kalan telefonu.
durdugum yer bir ucurumun sonu.
sanırım sonum geldi diye iç geçirip
bırakıyorum ellerim iki yana açık uçurumdan kendimi
ve en sonunda yeniden açıyorum gözlerimi
yazlık köyündeki yatağımda.
zar zor yatağımdan kalkıp içeri geçiyorum
- tugay diye sesleniyo tugçe salonda görünce beni
- yeniden başlamayalım diyorum kendimce
- efendim diyorum
- ne oldu diye tanıylıyor
- gelsene bir diyorum
geliyor.
- ne oldu bana dedim
- anlamadım ki koşarak eve geldin dedi
- ee dedim
- sonra bizde oyunu bıraktık senin eve geldim ben dedim
- bu kadar mı dedim
- ne oldu sana dedi
- inanamazsın dedim -
69.
0- dur dedim.
durmadan ağlıyordu.
sonra düşünceler beynime hücum etti
ilk geldiğimde sevcanın yüzü, bedeni, teni lizanın tıpkısıydı.
lizanın tek eksiği kokusunun olmaması idi.
gözlerinde parıltı ekgibde sevcanın, ölü gibi.
bir an düşündüm. ya yaşadıklarım hayal ise?
lizanın hayali oldugunu biliyordum fakat yazlığa hiç gelmemiş isem,
yazı evde geçiriyor ve baktığım her yerde
hayaller görüyor isem?
delirmişsem?
fakat yüzümde kanı gördüm. ayağım kanamış idi.
gözlerimi bir hastane yatağında yüzüm kan içerisinde uyandım.
ayaklarımda yara yok. peki yüzüm nasıl kan içindeydi?
bu gördüklerim hayal miydi, hayal olamazdı
geçirdiğim yaklasık 1 yılı
hastane odasında şok yiyerek geçirmiş olabilir miydim?
gerçekten delirmiş olabilir miydim?
sevcanın yüzü, ilk elinin elime değişi bir kumsalda
yaptıkları, konuşmaları.. kucağıma alışım
tokası. saçlarının kokusu...
yaşamamış olamazdım.
odamdaki kapının kolu hafifçe aşağı inip tekrar kendi haline girdi
bir hemşire girdi. hayalinizdeki hemşire değil
akıl sağlığı hastanelerinde olanlardan.
- iyi misin dedi
birden tekrar bir boşluğa düşüp gözlerimi okey masasının
başına döndüm.
- iyi misin diye tekrarladı tugçe
- iyiyim dedim
- ne oldu dedi
- dalmışım ya dedim
- oyununa bak bir daha ayrılma burdan dedi
- deniz? dedim
ve tekrar büyük dipsiz bir boşluğa düşüp
gözlerimi otobüs cdıbına kafam yaslanmış iken açtım.
korkuyordum.
yanımda deniz ve ilk günkü arkadaşları. ve konuştuklarını
duyuyor gibiydim.
beni yalnızlığa sürüklemeyi konuşuyordu.
mavi gözlerini övüyor ve ardından otobüste ayakta duran
çirkin yüzlü herife
-otursana diye soruyor.
dönüyorum,
- iyiyim böyle diyorum.
kendimi izliyorum. deliriyordum.
otobüs birden hızlanıyor ve iniceği durağı geçiyor denizin.
bizim evde inerken eve doğru koşuyorum.
arkamdan deniz benim peşimden geliyor. ve selin.
eve girdiğim de liza yüzüme tokat gibi
çarpıyor tükürüğünü.
delirdigimi hissediyordum. -
70.
0ben naptıgını anlamaya çalışırken
-tugay ve özge siz geldiniz dedi
açtı gözlerini.
- beyinler arası iletişim kuruyordum dedi
lan kız o halde gülüyorsa aklımı gibeyim ben dedim amk ya.
oturduk masaya fakat özgenin gözlerine hiç bakmadım.
ortağım oldu
- serdarı da çağırsana dedi tugçe
hemen ardından
- tamam boşver söylemedim say ağzımdan kaçtı dedi
- tamam dedim
- birini bulunda başlıyalım dedi tugçe
- serdara nolmuş ki diye sordu özge
- boşver dedik aynı anda tugçeyle
tek kaşını kaldırdı özge.
- tamam ben bulup getiririm birini dedi cıktı dışarı
bir beş on dakkayacan diye bi biraderle geldi
selam aleyküm selam fastı geçildikden sonra
muhabbet başladı. okey oynamayada başladık.
ben özgeyleydim. tugçe can ile
cünkü ben tugçeyle olsam dıbına koyardık masanın
özgeyle olunca gözlerine çarptı gözlerim.
filmlerde bazen ileriyi ya da geçmişi kesit kesit görürler ya
sevcanı gördüm özgenin gözlerinde.
özgenin yüzü sevcan oldu. bir anda sadece uzun bir masada
sevcan ve kendimi gördüm. etraf kararmış,
bütün yemekler bayatlamış,
ortada bulunan çiçekler solmuşdu.
elimde dudaklarıma değmek için çıldıran sigaram,
üflediğimde yüzümü gizemli bir hüzün türbesine çevirdi.
ağlıyordu, hıçkırarak ağlıyordu
-
tyler dursun annesinin namuusnu koruyor
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 09 01 2025
-
chatgptye apo hain midir diye soruyorum
-
bi uykumuz vardı onuda
-
benim beddualar tutar 2016 da bahiste
-
nerde o eskiden sex purna hikayesi yazanlar
-
gldm suku icin adlı yzrn mehdi iddiası üzerinee
-
elektrik çok büyük
-
kadıköyde inci yazarı gibtim
-
ulam bir meme la
-
alfa kuşağı
-
gwanypline cami say lan orosbunun cocgu
-
geypelin niye hep sozluktesin dostum
-
duyduğunuzz en iyi küfürrler
-
fakir adam da alkol sigara içmesin amk
-
vucudumda cok fazla ben çıktı
-
ekşide türk değil türkiyeli basligini trende
-
evlat diye kucagina aldigin
-
kadin dovmek
-
nba deki kiss cam
-
mobil uygulamamıza ne oldu
-
lightbringer1881 günaydın nasılsın
-
alalhkn fotosu bende acilmafi
-
jose morarinyo
-
9000 den az başlığı olan üye
-
arap milleti üstündür arap milleti allahtır
- / 1