1. 251.
    0
    olay bittikten sonra oguzhan ve serdar yanıma damladılar.
    - ne oldu hesabı.
    - birşey oldugu yok herşeyi gördünüz amk dedim
    - ya gelicektik falan ama konuşuyonuz sandık geyiklerine girdiler
    - sorun değil dedim
    sevcan iyi misin diye sordu
    - iyiyim dedim
    asumanı bileğinden tutup burda güneşlen yanımızda dedim
    birden anldıbını bilmediğim bir kabadayı filizlendi içimde amk
    - tamam dedi asuman
    halime abla geldi. oguzhanı çağırdı
    bir iki dakika konuştuktan sonra oguzhan geri döndü
    - ne oldu diye sordu sevcan
    - ben bir iki saate gidiyorum diye yanıtladı
    oh be gibtir git amk
    - nereye gidiyon dedim
    - istanbula dönüyorum dedi
    - dönücek misin dedi serdar
    - belki dedi
    bir iki saat içinde denize girdik asuman yalnız kalmasın diye sonra
    asumanı eve bırakıp, köpeği aldık tekrardan gezdirdik.
    shell istasyonu var (bunun reklamı olmaz herhalde?)
    onun o tarafa doğru kumsaldan yürümeye başladık. bir kaç site geçtikten sonra
    yolunu kaybedip çöle düşmüş kutup ayısına benzer
    başörtüsünden arınamamamış kumsala düşmüş bir yaşlı hanım teyzem,
    yanındakine dönüp
    - aa ne kadar güzel kız dedi
    bunu duyunca yüzüm güldü
    döndüm teyzenin yanına gittim
    - cok güzel dimi teyzem dedim
    - evet dedi
    - bana bağışlar mı allah onu dedim
    - inşallah yavrum dedi
    teyzemle vedalaşıp tekrardan sürüme katıldım
    yürüyüşümüzü tamamlayıp geri döndük.
    köpeği teslim ettik. oguzhanla vedalaştık.
    gibtirdi gitti amk cocugu
    ···
  2. 252.
    0
    asumanın yanına vardım.
    kumsala serdiği havlulardan birisi boştu. gel manasında
    elini havluya vurdu. iyi güzel elini havluya vuruyon da,
    sen vurdun her taraf kum oldu uzanmam ki ben oraya amk.
    oturdum
    - uzansana dedi
    - iyiyim ben böyle dedim
    - ne oldu neden çağırdın dedim
    - şu arkamdaki herifler bana bakıyo dedi
    - kim dedim
    - ya arkamdakiler işte dedi
    - tamam dedim kalktım
    -birader dedim
    herifler üstlerine alınmadılar
    asumanda dikelip kolumdan tuttu çekti
    - napıyosun dedi
    - kavga edicem yüksek müsadenle dedim
    ( beyler uzakdanda olsa akrabam amk. uzaktanı şöyle açıklıyayım
    annaannemin abisinin, karısının kardeşinin kızının kızı)
    - hayır saçmalama dedi
    bir kaç saniye sonra onlar döndü bana
    - bize mi seslendin birader dedi
    2 tane deniz kaplanı karaya vurmuş güneşleniyodu bildigin amk
    - hayır size seslenmedi dedi asuman
    - evet size seslendim dedim
    - hayırdır dediler
    - siz kardeşiniz bacınız yaşındaki kıza mı sarkıyonuz dedim
    o sırada oguzhan sevcan serdarda bizi izliyolar
    ben adamlarla tartışıyorum huur cocuklarından biri kalkıp gelmediler
    - ya tamam boşverin dedi asuman
    - hem şikayet edion hemde kavgayı engelliyon hoşuna mı gitti yavru dedi adamlardan biri.
    ne kadar öküzce olsa da haklı herifler amk.
    benim bir gözüm o huurı cocuklarının üstünde bir gözümde hani gelirler mi diye
    oguzhan ve serdarın üstünde. kalkmadılar bile.
    anladım ki o gibi taşımak adamlık değilmiş.
    - ne diyon birader sen adam akıllı konuşsana dedim
    - sen onun tokmakcısı mısın dedi
    ben adamlarla tartışırken sevcan bana doğru gelmeye başlamıştı dur dedim. elimle
    o arkadaş bildigim pekekentlerin yapamadığını sevcan yaptı gelmeye çalıştı, helal olsun dedim amk
    o sırada asumanın babası, amcası ve abisi geldi. onları bi güzel paketledik. yolladık
    ···
  3. 253.
    0
    mideniniz kaldırabilceği miktardan fazla bira tükettikten sonra,
    kusmak üzere oldugunuzu fark edip,
    arkadaş ortamından koşarak uzaklaşıp en yakın tuvalete
    kusmak gibidir aşk.
    eğer tam vaktikde yetişirisen, söylersen, belki de herşeyi halledebilirsin.
    belki rezil olursun lakin halledebilirsin.
    fakat yetişemezseniz ortalıga kusarsanız, hem rezil olursunuz. hemde
    ortalıgı batırırsınız.
    ben ortalıgı batırmadan içimdeki kısa sürede arşı aşmış
    sevgimi kızın yüzüne kustuguma inanıyorum.
    inanıyorum ki, söylediğimde
    - bende sana bir sır vericem ama kimseye söylemiceksin dedi
    - tamam dedim
    - bende senden hoşlanıyorum dedi.
    o sırada market kapısında oguzhan ve serdar ellerinde bir miktar birayla
    bize doğru yürüyolardı
    kollarımı açtım iki yana anlamsızca,
    boynuma atıldı birden.
    bende ona sarıldım. onların ( oguzhan, serdar)
    bizi görebilceği bir mesafeye varınca ayrıldık
    o gece ikimizin arasında hafif gülüşmeler yaşandı
    gecesi yine o yoluna ben yoluma.
    nedense telefon numarası almasını hep unutuyordum
    geceleri mesajlaşmak için.
    öyle yada böyle o geceyide hiç bir sorun olmadan atlattım.
    ertesi gün tekrar 10 da kalk,
    yemek ye, dişlerini fırçala
    oguzhan ve sevcanı dışarda gözle.
    sevcan yanına gelene kadar onu izle
    serdarı çağır. kumsala in bölümünü bitirdim
    denize girdik.
    kumsala indiğimizde asuman beni çağırdı.
    gidiyim mi gibisinden bir hareket yaptım sevcana
    git dedi o da, ama yüz kasları "gitme ne işi var seninle" der gibiydi.
    ···
  4. 254.
    0
    burda yalnızlıktan ölceğimi bilsem bile atacam bunları inboxuma küfür yağdıran binler. Ama yalnız olmadıgımı gösterirsenizde hoşuma gider oglum.
    ···
  5. 255.
    0
    ben kızı binbir zahmetle kucağıma almışım kız gelmiş
    bana vuruyor amk
    - öyleyse
    dedim denizin altına girdim bacaklarından cekip suya soktum
    suyun içinde demiri sallamakta zor oldugundan
    erkek gücümle elindeki demiri aldım ve kıyıya fırlattım
    ( taa anasının amındayız gittiği kadar)
    o günü öyle bitirdik akşam yemeklerinde sonra
    kumsalda buluşmaya sözleştik.
    kumsalda buluşunca ateş yaktık,
    bundan önceki sevgililerimizi,
    cektiğimiz acılarımızı,
    en özel sırlarımızı,
    dertlerimizi,
    düşüncelerimizi,
    özlemlerimizi,
    eskiyi yâd ettik.
    bir süre sonra muhabbet iyice arabeskleşince
    ve minik çaplı müslüm gürses mırıldanmaları dolaşınca
    ağızlarda oguzhan ve serdar bira almak üzere
    markete gittiler. o sırada biz sevcanla konuşurken
    - bütün sırlarını söylemedin dimi dedi
    - sende söylemedin dimi dedim
    - bilmem belki söylememişimdir dedi
    - bende söylememiş olabilirim dedim
    - söylesene bir tanesini dedi
    - ilk sen dedi
    - sen söyleyince söylerim dedim
    bu uzadı gitti.
    sonra neyle ilgili söylüceksin dedim
    - ilk sen söylersne senle ilgili bişey söylücem dedi
    - ben seni seviyorum galiba dedim.
    ···
  6. 256.
    0
    hoşgeldin panpa reserved
    ···
  7. 257.
    0
    denizden bir şekilde kurtulmak isteyip.
    kızın da pek hoşnut kalacağı bir teklif yaptım
    "hadi voleybol oynuyalım"
    sevcanın baskıları üzerine serdar ve oguzhana pek söz kalmadı
    ve dışarı çıkıp, sevcanın voleybol topunu getirmesini bekledik
    cok gecmeden getirdi ve oynamaya başladık
    sevcanı kucağına alıp denize atma mevzusu çıktı
    burayı yazsam mı diye cok düşündüm bazıları
    kendini övüyor kesin eziktir diyeceği için fakat
    aralarında en yapılı ben oldugum için sevcanı kaldırma işi bana
    kaldı. makaraydı fakat kaldıracaksın. diye üzerime geldiler
    strese girdim amk.
    voleyboldan sıkılıp tekrar denize girme kararı aldık.
    ama deniz kucağa alınıp denize zütürülme işini sevmediği için
    koşarak gitti eve bikinisini giydi
    benim zaten deniz shortum üstümde amk
    ama bi sigara almaya eve gittim. sahile bırakıp denizden cıktıktan sonra
    içicektim.
    eve gidip döndüğümde oguzhan yolumu kesti
    - kucağına alıcak mısın onu dedi
    beyler aklım gitti amk. öldürürdü herif alıcam deseydim
    - yok ya boşver kızda istemiyor zaten diyip
    yan çizdim
    - kucağına al yoksa döverim seni dedi gülerek
    omzumada hafif geçirdi. hissetmedim o kadar hafifdi amk
    - tamam birader dedim
    oguzhanı yolladım. sevcanı ve serdarı kumda gördüm.
    serdar sevcana su atıyordu. huur cocugu işte
    koşarak sevcanın yanına gittim o da koştugumu görünce denize kaçtı
    ama benden kaçar mı? aldım kucağıma zütürüyorum denize
    kucağıma aldım onu.
    yüzüme baktı, bende onun yüzüne baktım
    bir güldü...
    kansersiniz, ölüm döşeğindesiniz ve bir doktor geliyor
    bütün hastalığınızı alıyor..
    zütürürken tokası düştü. ciyakladı tokam düştü diye
    biraz daha ileri zütürdüm
    - burnunu tıka dedim
    - sokma suyu dedi
    - tıka dedim
    tıkadı beraber suya girdik cıktık
    sonra tokayı aramaya başladık.
    tokayı ararken denizde bir demir buldu
    koluma vurdu demirle. demir amk canım yandı bide cıplak kol
    - neden vurdun simdi dedim acısını hissettiğimi çaktırmadan
    bir tane daha vurdu
    - ilki tokamı düşürdüğün, ikincisi beni kucağına aldığın içindi dedi
    ···
  8. 258.
    0
    yaklaşık lizayla 2.5 senelik birlikteliğimiz vardı.
    cinsel birşey yaşamadık. zaten hayali bir arkadaşını gibmeye çalışmak
    bursadaki herifin ördeği gibmesi gibi bişey.
    yahut soda şişesine oturup ölümü beklemek.
    ertesi gün kız kumda balerin hareketleri yapıyordu,
    oguzhan yanında olmadığı için gitmek ne kadar doğruydu bilmediğimden
    sahile inip çay bahçesine oturdum.
    o da beni görünce merhaba tarzında elini kaldırdı
    bende kafamı öne eğip selamımı verdim
    oguzhan serdarla bir geldi ve sevcanla konuşmaya başladılar.
    ben çay bahçesinde gibik gibi sap sap bekliyorum.
    yanlarıan gitmeye cesaret edemedim
    serdar geri dönerken bende pesinden kosup atıldım boynuna
    - naber napıyosun falan dedim
    ama gibimde deil yani serdar. geri dönerken bende kızın yanına gitmek istiyom.
    gitti, dışarı çıkmadı amk.
    bende eve döndüm.
    meğerse başka bir kapıdan çıkıp sahile dönmüş. ya da ben
    eve dönünce sahile dönmüş çünkü su içip evden sigaramı alıp,
    sahile dönünce serdarıda sahilde gördüm
    ama benim evdeki işlerimi yapana kadar onun sahile dönme olayı, imkansız gibi bişey.
    ya zütüne motor takıp uçucak, ya da arka bahçeden gidicek
    bende sahile indim. sigara yaktım denize karşı, çay bahçesinin duvarlarında oturdum.
    bunlar konuşurken sevcan geldi
    - sen neden gelmiyorsun dedi
    - herhangi bir davet gelmedi bana dedim
    ···
  9. 259.
    0
    ben çok küçüklükten beri giderdim o yazlığa.
    çevrem genişti yani anlıcağınız, biraderler, ahpaplar.
    oguzhan benim birader gittim yanına
    - bu kız kim dedim
    - kuzenim dedi
    - adı ne dedim
    - sanane olum dedi
    haklı adam amk. kuzenine sarkıyoruz. yüzü hafif lizayı andırıyo
    düz saçları, uzun bacakları, 1.75 e yakın boyuyla beni benden aldı.
    - tamam eyvallah dedim
    biz denize gircez falan dedi. gibtirip gittikten sonra
    serdarın yanına gittim. yaklasık 15 senelik arkadaşım.
    deryayla küsüm, meryemle beni sevdigi konusunda anlaşamadık konuşmuyoruz
    diğer kızlarla az buçuk işim düşünce mesaj atıyorum.
    hayat bana güzel anlıcağınız.
    - oo kankam, oo biraderim triplerini geçtikten sonra
    onu, kıza yakınlaşmak için denize girmeyi ikna ettim
    girdik. girince oguzhanın yanına gittik.
    kız selam dedi
    öküz serdar a.s diye atlarken
    - merhaba diyerek cool biriyim havalarına girdim
    o gün beraber oynadık denizde. 3 abaza 1 kız
    adını sordum
    - sevcan dedi.
    - seni tanıyor muyum dedim
    - sanmıyorum dedi
    - birisine çok benzettim dedim
    - kime dedi
    - boşver dedim. (lizaya tıpatıp aynısı.)
    öylece kapandı konu. denizden çıkarken serdarla of bu kızı ne giberim
    neler yaparım abo diye düşünüp, lizanın km lerce uzakta
    beni beklediğini unutmuştum.
    ···
  10. 260.
    0
    hiç şaşırmadım geldiğine.
    sanki cok uzun bir yoldan gelmiş bir misafiri bekliyor gibiydim
    ve o misafir gelmişti.
    artık kaderimi yazarken tanrı, pastel kalemle değil,
    fosforlu kalemle yazıyor gibiydi.
    artık karanlık değil, heryer adeta parlıyordu.
    özellikle gülüsü.
    o bana baktı, ben ona. uzun süre bakıştık
    hiç konuşmadı
    dudakları çöl misali, öpmeye yeltendim.
    kaçmadı.
    gözlerimi kapatmadım. çünkü gözlerini görmek istedim.
    ellerinden bir tanesi yüzüme değdirdi..
    yüzümde yüz yıllık bayram sevinci.
    bende elini yüzüne zütürdüm.
    bu hayalet değildi, filmde gördüklerimizden değildi.
    elimi zütürdüğünde ne içinden geçti, ne kaybolup gitti.
    • anlatmak istediğim bilinçaltınız film değildir,
    o gerçeği yansıtmasada, inanmak istediğiniz herşey; gerçektir sizin için*
    uzandım. yanıma uzandı. uzun uzun baktık birbirimize.
    ne ben konuştum ne o.
    kalkıp bir sigara yaktım.
    geriye döndüğümde
    ···
  11. 261.
    0
    aramızda genç arkadaşlarımız varsa ailelerin verdiği tavsiyelerin
    biraz daha farklısını vericem.
    en sevdiğim spor futbol. 15 yaşında daha ciğerlerim olmamıs iken
    sigara içmeye başladım. cocukluk hevesi, özentilik, aşık genç triplerinde iken
    içebildikce cok içtim. belki bu zamanlarda içtiğimden daha cok iciyodum
    ciğerleri tükettik. birde cok fazla kaliteli sigaralar içmiyordum.
    kömür içiyodum bildiginiz eskiden amk.
    çok hızlı koşarım. futbolda da koşunun önemi tartışılmaz amk.
    ama ciğerleri tükkettiğimiz için artık en fazla 3 dakika depar atıp
    5 dakika dinleniyorum. oyun bensiz sürüyor, yaşıtlarımdan
    azar yiyorum. koşsana amk diyenleri çekiyorum
    velhasıl kelam; siz siz olun, bırakın sigarayı.
    bir kez daha bir çok kişiyle aldatıldım.
    bir kez daha üzülüyorum.
    bir kez daha aynı yatakta, aynı yastığa sarılıp ağlıyorum
    herşey hüzündü.
    duvarlarımın bilekleri de benimle beraber kesildi,
    beraber kanadık ilk kez bir başkasıyla
    ağlıyordum. çok ağlıyordum.
    gözlerimden akan yaşın haddi, hesaba dönüşse.
    herhalde 2006 yılından şu ana kadar dayak yerdim hayatın en elit restorantlarından birinde
    sonra o geldi.
    liza.. gözleri elaya yakın, saçları düz, uzun bir yol gibi adeta.
    yüz kıvrımları aşkın elinde binbir asır bekletilmiş,
    bekledikce güzelleşmişti.
    kokusu yoktu.
    ailesi, yoktu.
    telefonu, yoktu.
    adresi, yoktu.
    ama bir sarılması vardı, bir hissettirmesi vardı kendini
    işte o da hiç kimse de yoktu.
    hiç yadırgamadım kim oldugunu. hiç sormadım
    hiç şaşırmadım geldiğine.
    sanki cok uzun bir yoldan gelmiş bir misafiri bekliyor gibiydim
    ve o misafir gelmişti.
    artık kaderimi yazarken tanrı, pastel kalemle değil,
    fosforlu kalemle yazıyor gibiydi.
    artık karanlık değil, heryer adeta parlıyordu.
    özellikle gülüsü.
    ···
  12. 262.
    0
    evet, sizde doğru tahmin ettiniz, deniz.
    kalktı biz gidince. boynuma atıldı. omuzlarıma değer ellerini,
    bir çok kişinin neresine değdiğini hesaplıyarak. kaldırdım
    - ne ağlıyorsun dedim
    - benden farklı mı bu sanıyorsun dedi
    - anlamadım dedim
    - ya anlamıcak birşey yok saçmalıyor diye lafa girdi selin.
    - sen sus ben en azından tugayı kaybettiğime pişmanım. sen bile bile yapıyorsun dedi
    - bana biri açıklasın ne olduğunu dedim hafif yüksek bir ses tonuyla.
    - birşey yok diye yatıştırmaya çalıştı ortamı.
    - sende huur değil misin tugayla çıkarken bir başkasıyla daha çıkmıyor musun dedi deniz.
    - yok öyle birşey diye cevap verdi selin.
    köşe çekilmiş izliyordum onları.
    istediğim kız, bu değildi artık.
    inansa mıydım?
    inanmamak için ne yapıcaktım.
    deniz beni aldatan, mutsuzluğa süren bir kızdı.
    selin beni o mutsuzluktan çıkaran bir kızdı.
    daha bugün benimle güldü. anlamadığım buydu,
    birine gülüyorsunuz, çok içten gülüyorsunuz
    ama ertesi gün bir başkasına gülüyorsunuz.
    - senle biz iddaya girmedik mi sen tugayla çıkamazsın diye dedi deniz
    selin cevap vermedi
    - neden beni sevemezsin ki dedin o kadar dedim
    - benden ayrılman, senden ayrılmak için. ama ayrılmak istemedin. dedi
    - gibtirin gidin be dedim.
    ikiside aptal aptal suratıma baktı
    - gibtirin gidin be! diye bağırdım.
    girdim eve kapıyı kilitledim. zile bastılar.
    kapıyı tıkladılar açmadım.
    bir yarım saat sonra aşağı yukarı kapıdaki sesler kesildi.
    zile basmalar bitti, kapıyı tıklamalar ile birlikte.
    indim aşağı. sigara almaya gittim.
    sigaraya başlıcaktım bundan sonra, o gün bugündür sigara içerim.
    ···
  13. 263.
    0
    o günü bir şarkının sözleriyle tanımlıyabilirdim;

    "duygularıma esir oluyorum seni görünce.

    insan bin kere mi yanıyor bir kere sevince?

    ruh bedenden ayrılıyor çekimine girdim..

    bir kere daha yandım ama canım; gördüğüme sevindim."

    şaşkındım. ne diyceğimi bilmeyecek derecede şaşkındım.
    çölde kutup ayısı görmüş gibi şaşkındım amk.
    selin devreye girdi elimden tuttu apartman kapısından içeri girdik.
    o da içeri girmeye çalışırken kapattım kapıyı.
    birşeyler söyledi. selinle ilgili.
    kulak asmadım. mesaj geldi ardından. selin telefonumu alıp sildi mesajı okumadan
    bende eve zütürdüm.
    o gün cinsel açıdan; otobüste geçirdiğimiz zaman > evde geçirdiğimiz zaman.
    karşı karşıya bağdaş kurup konuştuk. arada bir öpüşmeler oldu elbet
    ama devamı gelmedi. zaten herşeyde ciks gelmedi.
    diyenler olur elbet; sen bir kaç part önce sevgilinizle gibiştiğinizde,
    onu millete anlatmayın. öpüşünce dudaklarında bıraktığı hazzı
    kimseye anlatmayın. kızı huur durumuna düşürmeyin diye söyledin,
    ama sen kızları nasıl öptüğünü. neler yaptıgınızı anlatıyorsun. diye
    yorum yapanlar olur, haklılar da.
    ama kızları hiç biriniz tanımıyonuz ve ben kendi yaşam hikayemi anlatıyorum.
    hep en büyük aşklar bizimdir.
    kimsenin aşkının bizden fazla olduğunu kabullenmeyiz,
    çünkü duygular tartılmaz, dokonulmaz, hissedilir.
    duygular acıtır.
    o gün cok fazla cinsel birşey olmasa da,
    dans ettik. konustuk. yemek yaptı bana şarkı söyledik bunlar aslında
    öpüp koklaşmaktan. ellemekten dokunmaktan daha cok keyif verdi bana.
    eve bırakma vakti geldiğini annesinin bıraktığı 8. cağrısından sonra fark edip
    dışarı çıktık. merdivende oturup ağlıyan kim?
    ···
  14. 264.
    0
    indik. peşimizden indi.
    gittiğimiz yolları takip ediyordu
    izliyordu bizi işte amk. aksiyona gerek yok
    siteye girdik. güvenlik bizdendir diye durdurmadı
    evin önüne geldiğinde.
    - tugay dedi
    geriye dönsem ölüm tehlikesi. dönmesem içim içimi yiyor napıyor diye
    selin aşırı kıskanç bir kız.
    selin döndü
    - efendim dedi
    - tugaya seslendim ben dedi.
    ne çok özlemişim sesini..
    - buyur bana konus dedi selin. hanımefendi gibiydi. sakindi
    istediğim kız tipiydi tam amk
    bunlar bir süre konuştular. selin elimden tutup önden yürüyordu
    fakat evin yolunu ben biliyorum amk.
    evi tam geçmek üzereyken güçlü kollarımla selini çektim kendime
    deniz arkamızda. kapıyı açtım,
    - ne o benimle yattığın yatağa birde onu mu sokucan dedi.
    bardakdaki son damlayı taşırmıştı.
    ama kızdı ne yapabilirdim ki amk?
    birde eski sevdigimdi.
    dövsen dövülmez sövsen sövülmez.
    ne yapabilirdim? ne yapıcaktım?
    ···
  15. 265.
    0
    bir kaç saniye sonra somurtan bi yüzle geri döndü
    - noldu inmiş mi dedim
    - ya nerden biliyorsun dedi
    - cok belli ediyodun dedim gülüyom söylerken ama
    - bak sen inmiş mi diye dedi
    tam kafamı çevirirken
    - kafanı kopartırım dedi
    lan noluyor sen bak dedin amk
    yine bi gülme aldı beni içten içe. şiddete evet amk
    - inmiş mi dedim
    - inmemiş dedi
    - sevgililerinden biriyle görüsmeye gidiyordur boşver dedim
    - görüşmeye mi gömüşmeye mi dedi
    - küfür etme dedim.
    - onu mu savunucaksın bana dedi.
    - bir daha küfür edersen biter dedim
    - iyi dedi
    bir süre sustu. konuşmucak gibiydi.
    her ne kadar inkar etsenizde, bir sevgiliniz var ise ve çok konuşuyorsa,
    içten içe seviyorsunuz. çünkü konuşmayınca vakit geçmiyo amk
    - gömüşmeye gitmiştir dedim
    - küfür etme dedi
    bir şekilde gönlünü alıp yola devam ettim.
    ama hiç bir durakda inmedi deniz.. taa ki biz inene kadar
    ···
  16. 266.
    0
    en heycanlı yerinde niye kestin dıbına kodugum
    ···
  17. 267.
    0
    @5 senin ben ananı gibeyim. lafa bak annemle babam 10 yaşındayken ayrılmış diyor. senin 10 yaşında haberin yok mu hiç bişeyden.20 yaşında mı öğrendin bunları yannan kafası. mış diyo bi de ya
    ···
  18. 268.
    0
    reserved
    ···
  19. 269.
    0
    denizde uğramadı yanıma zaten. bende giblemedim.
    daha doğrusu telefona bakmaktan gibleyemedim.
    günler günleri kovaladıkca bilinçaltımda "denizin gözlerini ara ve boğul orada" komutu gitmişti.
    bunun esas temeli, sağlıyanı, yaratıcısı, selin idi.
    fakat teşekküre yabancı ilkel bir kişiliğim oldugundan hiç söylemedim bunu ona.
    birgün okuldan çıkarken
    - size gelmek istiyorum dedi
    - napıcaz ki bizde dedim
    - bilmem dedi
    bunları bi yerden hatırlıyordum. çok eskiden...
    - gel dedim.
    sözleştik ve babasına bi yalan söyleyip akşam geliceğini söyledi
    otobüs durağında el ele idik. deniz arkadaydı fakat kafamı geriye çevirdiğim an,
    selin gözlerinden süpermanin cıkardığı ışınlardan çıkarıp kafamı koparabilceği için
    döndürmedim kafamı.
    zütümde yemedi zaten
    otobüse bindik. ona öncelik tanıyıp.
    arkasından biz binip onun görebilceği bi yere oturtturdu bizi.
    ben hala uyanamamıştım işe.
    beni her zamankinden daha fazla öpüyor,
    sarılıyo
    ellerimle oynuyo
    boynumu öpüyodu.
    bende karşılık veriyordum elbet. o kadarda öküz değiliz
    belli ki kıskandırmaya çalışıyordu.
    liseli aşıklar öpüşüyorlar bunları otobüsten atalım diyemiycek kadar cok az insan vardı
    onlarda kendi kafalarında idi.
    o yüzden rahatdı selin.
    denizin iniceği durağa geldik. araba durdu. sonra yola devam etti.
    selin kafasını geriye çevirdi.
    neden diye soranlar olursan deniz inmiş mi diye kafasını çevirmişti.
    inmiş miydi?
    ···
  20. 270.
    0
    hepiniz aşağı yukarı biliyorsunuz aşk nedir.
    bilmeyen binlere anlatayım; anlık birşey.
    garantisi verilmez. saz çalmayı öğrenmek, yazı yazmak,
    kitap okumak gibi değildi ki kitap da okuyunca hayata dair hiç birşey yoktu.
    hiç bir gerçek hayatta yaşanılan anılar, kağıda geçtiğinde saf kalmazdı.
    kirlenirdi illâ.
    hayata dair bulabilceğiniz tek şey, bir kitapı okuyup bitirdikden sonra
    "bu da bu kadarmış.." dediğiniz andır.
    herşey illâ ki biter, herşey bi yere kadardır.
    kitaplarda dizilerde, tarih çarpıtılır,
    aşk abartılır,
    herkes kimsesiz kalırdı.
    ben bu yazdıklarımı düşünürken. o da yanımda kalkmaya hazır beklerken
    zil çaldı.
    mecburi ayrılık vardı yani. en azından bir süre
    - nereye gidiyorsan beraber gidelim dedim.
    yüz ifadesinden dediğimin hoşuna gittiğini anladım.
    - seninle kalıcam dedi
    - benimle kal dedim.
    ellerimiz herşeye rağmen birleşti. okul bitiminde vedalaştıktan sonra
    babası gelip zütürdü kızı. ben otobüste yeniden denizle kaldım.
    olabildiğince uzakda durmaya çalıştım
    zaten selinde rahat bırakmıyordu telefondan başımı kaldırayım
    - denize yakın oturma
    - denizle konusma
    - deniz sana bakıyomu
    her cümlesinin içinde ayrı ayrı bile olsa "d,e,n,i,z" harflerini bulabilirdiniz.
    beni kıskanması, yersiz de olsa hoşuma gidiyordu.
    kıskanılmak herkesin hoşuna gider
    ···