-
1.
+5Kadınlar asla gerçek aşkın yükünü kaldıracak kapasitede değillerdir, bunlar onlar için çok sıkıcı ve boştur, ama öyle bir değer veriyormuş ve seviyormuş gibi yaparlar ki şaşırır kalırsın.
-
2.
+2Kadınların sevgisi, gördüklerini ve duyduklarını yorumlamaları ile doğru orantılıdır. Onlar için nasıl hissettikleri hayatında her zaman yaşadığı hormonal değişikliklerden doğan duygusal iniş çıkışlardan başka bir şey değildir. Önemli olan ne hissettikleri değil, gördüğü duyduğu şeyin ne "hissettirdiğidir".
-
3.
+2Hiç bir kız bir erkek kadar sevemez. Kızlar sadece erkekler kendilerini ne kadar seviyorsa onlar da erkekleri o kadar severler, bundan ötesi yoktur, popüler kültürün uydurmaları ve yalanlardır.Tümünü Göster
Leyla'ya sormuşlar: Mecnun mu seni daha çok sevdi, sen mi Mecnun'u?
Düşünmeden atılmış biçare Leyla: Elbette ben onu daha çok sevdim.
Peki buna delilin nedir? O senin uğrunda çılgına dönüp de adı Mecnun'a çıkmışken nasıl onun aşkından daha ziyade bir aşka sahip olduğunu iddia edersin? diye sormuşlar.
Leyla'nın cevabı çok samimi olmuş: O bana olan aşkını gitti ona buna anlattı, adımı dile düşürdü; bense onun sevgisini işte şuramda, ta yüreğimin içinde saklayıp durdum da kimseciklerle paylaşmadım. Şimdi ben onu daha çok sevmiş değil miyim sizce?
Leyla kendini Mecnun ile çöle atmamış, ailesinin başkasıyla onu evlendirmesine razı olmuştur. En sonunda da ölmüştür.
---
Tek başına koca bir dağ yarılır mı? Yarılır.
Ferhat gibi aşık olan yarar bu dağı. Bu aşk dağı da yarar, göğü de yere indirir. Almış balyozu eline Ferhat, çıkmış Şahinkaya’ya. Vurdukça ferahlamış, taşlar bileklerinde erimiş. Kocaman kayalar küçülmüş, Yeşilırmak akmış, Kaynar Havuz akmış Amasya’ya. Ferhat’ın alın teri gibi akmış sular şehre. Böylece iş bitmiş, Şirin’ine kavuşmuş mu? Hayır. Kötülükler onu da bulmuş. Şirin’in öldüğü haberini vermişler, suların şehre doğru çağıldadığı gün. Bağrındaki yangının bu sular söndüremez. Atmış havaya elindeki kırk okkalık demir külüngü, düşürmüş başı üzerine. Hemen orada can vermiş Ferhat’cık.
Ferhat Şirin için dağı delmiş, öldüğü yalanını duyunca da böyle intihar etmiştir. Öldüğünü gören Şirin de vicdan azabından kendini öldürmüştür.
---
Keşiş evde sihirli, büyülü bir fistan dikti. Kerem yanına gelince fistanın düğmelerini elleri ile çözecekti. Neyse 40 gün 40 gece düğün yaptılar. Sonra Aslı ile Kerem evlerine gittiler. O gece Kerem namazını kıldıktan sonra Aslı fistanını giydi ve Kerem’in yanına geldi. Kerem’den bu düğmeleri çözmesini istedi.
Kerem tam söktü 2 tanesi kaldı ki düğmeler tekrar kapandı. Kerem elleri ile tekrar denedi. Sürekli kapanıyordu düğmeler. Artık uğraşmaktan tan yeri ağarmıştı. Kerem düğmeleri nasıl çözeceğini düşünüyordu. Tekrar denerken en sonunda kocaman bir “Ah” çekti. Ve Kerem’in ağzından çıkan ateş ile birden bire Kerem cayır cayır yanmaya başladı. Külleri yere döküldü. Aslı ağlamaya başladı. Ve hemen annesine haber verdi. Annesi de kızım bu senin sevinecek günündür deyince Aslı annesine Kerem’in küllerini gösterdi. Annesi de çok şaşırdı. Sonra Paşa Aslı Han’ı sorguya çekti. Olayların Keşiş’in yaptığı anlaşıldı. Keşiş öldürüldü. Aslı 40 gün Kerem’in küllerinin başında bekledi. Sonra saçlarını süpürge ederek silerken küllerin içinde kalan ateş ile Aslı’da kül oldu.
Sevdiğinden dolayı kendisine büyü yapılarak öldürülen yine Kerem olmuştur. Aslı yine vicdan azabından başında beklemiş, en sonunda o da ölmüştür.
başlık yok! burası bom boş!