askerlik anılarım öyle böyle değil capsliiiii

@1 bak sevgili üçüküncü nesil kardeşim.

bir haftadır işe gitmiyorum. gunde 2 saat uyuyorum ve gunun 22 saati bilgisayar başındayım. neden mi? cunku seni hep takip ediyorum. seni takip edicem diye işten atılmam an meselesi. gunlerdir aynı başlıkları acıyorsun ve hala böyle gibimsonik başlıklar acmaya devam ediyosun. nası bi insansın lan sen? senin ızdırabını giberim cocuk. agzını yuzunu giberim senin. yeter lan gibtir git bu sözlukten a.q. yada adresini ver gelip agzını burnunu kıracam.

@1598 şukunu verirken boşaldım amk

eee sonuç panpa

http://ccc.incisozluk.cc/...capsliiiii/@zikersavi/13/ ezelmisin mübarek? 1653

vay amk

sonra okurum yeğen

devam et okuyoz biz.

http://www.capsver.tr.cr/pics/2911.jpg

yusuf ilk okuduğu üniversiteyi ikinci yılında bırakıp da mevzuyu başka yöne çeken fırlamalardan.. gene de hani insanın içine attığı bi şeyler vardır ya bazen hiç kimseye anlatamadığı, anlatsa da kimsenin çare olamayacağını bildiği, işte öyle bi sorunla yaşıyor sanki. bu durum da onun kendi içini yemesine neden oluyor. işe gelmemesinin, gelse de her şeyi daha bir kaç ayda bana yıkmasının tek nedeni bu belki de.
bi gün yine bu yanıma gelip, şehir dışında bi iş var, gidip halledebilir misin diyo. hiç tereddütsüz evet diyom.

ertesi gün elime bi kaç evrak tutuşturuyo, bi de uçak bileti. sonra hesap numaranı ver bizim çocuklara, ihtiyacın oldukça para yatırsınlar diyo.
tamam diyom ben de. gidip yapacağım iş ise sadece elimdeki evrakları yerel bayilerin müdürlerine imzalatıp, saçma sapan ürün sayımı tarzı şeyler yapmak.
bi siyah takım çekiyom üzerime. saçları da az bi şey kısaltıyom. bi de simsiyah bi çift ayakkabı. aynada kendime bi bakıyom, büyümüşüm. evet, dyorum sessizce. büyümüşüm

uçak yolculuğu yapanlar bilirler, bi saat önceden gidip bin tane saçma-sapan işle uğraşırsın. bense uçağın hareket etmesine 15 dakika kala havaalanına gittim. gittim de, alınmadım iç tarafa. elimde bilet, bi de küçük bi valiz, yusufu aradım. uçağı kaçırdım dedim. bi şey demiyo bu. tamam diyo, yarın gidersin aynı saatte. peki ya bugün diyom. gibinin keyfine takıl diyo. eyvallah diyom

hemen geri şehir merkezine geldim. oradan da ablamlara. bi kaç şey atıştırdıktan sonra burada işe başladım demiyom. eniştem işte. daha gelmemiş. ablam sıkıştırıyo beni, seni de artık kaş-göz edelim diye. tamam diyom. edelim. kızıyo bu, bi tak olmayacak senden bu gidiş. bingo diyom. nihayet aklın başına geldi. bi tak olmaz benden. anlamadın mı hala? 30 uma geliyom, daha 17 yaşındaki bi çocuk gibi düşünüp, bi çocuk gibi algılıyom. belki biraz daha büyürüm. bekle bi. ölmezsin. ha diyom, sanırım bugün biraz daha büyüdüm.

o gece dedikodunun dıbına koyuyoz ablamla. o anlatıyo ben anlatıyom. bahsetmediğim ve bilmediği her şeyden bahsediyom ona. bi ara üzülüyo. gerçek üzüntüyü ve sevinci iblirim ben. sonra o başlıyo anlatmaya. çektiği sıkıntılardan,i yalnızlığından bahsediyo. her şeyi döküyo önüme. bizi niye haberdar etmedin diyom. biliyosun diyo, abimiz kendi derdindeydi, sen ise çocuktun. artık büyüdüm abla diyom. artık büyüdüm. sanırım.

mis gibi bi uyku çekip, ablamın hazırladığı kahvaltıda karnımı doyurup dışarı çıkıyom. bu bilmiyo nereye gittiğimi. sözde okuduğum şehire dönecem. hemen bi taksiye atlayıp havaalanına geçiyom. oradan da gideceğim şehire.
sonra gittiğim şehirde bi otele gidip oda kiralıyom. valizimi koyup, evraklarla dükkanları geziyom. halletmem gereken bi çok şeyi halledip, öylece turluyom, elimde sigarayla.

öyleine yürürken bi şarkı geliyo kulaklarıma. bi kaç dükkan öteden. fink floyd-hey you. o yaşıma kadar içimde hissetmediğim bi dürtü, beni oraya zütürüyo. dükkandan içeri düşüp, hiç alakam olmayan bi şey sormak istiyom. daha dükkanda ne satıldığını bile göremiyom çarprazdan. az daha yaklaştığımda buranın bi müzik market olduğunu görüyom. elimdeki sigarayı bi köşeye atıp, içeri düşüyom. hayırlı işler demek istediğimde, başka bi müşteriyle ilgilenen, o kadının gülüşünü duyuyom, fink floyd eşlik ediyo bu gülüşe.

öyle bi gülüş ki bu, ciğerlerim sökülüyo yerinden. nefesim kesiliyo. sırtı bana dönük. karşısında ise orta yaş üstü bi adam, elindeki cd'leri gösterip bi şeyler söylüyo. ve o an düşünüyom. acaba onu bu kadar içten güldürecek ne söyledi.
bi anda geri dönüyo. bal gibi bi çift dudak. ilk baktığım yer dudaklardır bi kadında. onların az bi şey üzerinde hafif dik güzel bi burun. onların hafif çarprazında birer adet bal rengi göz. saçlar yüzün yanlarında. hala gülümsüyo. dişleri de güzel.
merhaba, kolay gelsin diyom. merhaba, hoş geldiniz diyo. ve ekliyo, lütfen biraz bekleyin, beyefendiyle ilgilenip, sizle de ilgilenirim. tabi ki hanımefendi diyorum, beklerim. gülümsüyo. cümlemi içimdne devam ettiriyom; sen dur dediğni sürece, sonsuza dek burada durmazsam huur çocuğuyum!!

bi köşeye geçip, bekliyom. ceketimin önü açık, hava fazla sıcak değil, yine de bi kaç damla ter hissediyom alnımda. nefesim ise düzenli değil. ellerimi nereye koyacağımı şaşırdığımda, adamla bu kasaya geliyolar. adamın aldığı şeylerin fişini kesip, parasını alıp, bi poşete koyup gönderiyo. ve bana dönüyo. size nası yardımcı olabilirim beyefendi diyo.
hey you diyorum. gülümsüyo. öyle güzel ki. efendim diyo, bu gülümseme esnasında.
tekrarlıyom, hey you. şu an çalan şarkı. ben bunu istiyorum

belli edemiyorum o an istediğim şeyin sadeceo olduğunu. zaten hahyaty böyle ib şey değil mi* kaç aşk gerçek duyguların açaıklanamamasından dolayı zebil olup gitti. gitmiştir en azından. hiçbir kelime hiçbir duygunun tam karşılığı olamaz. olmuyor da. belki dokunuşlar. işte onlar duyguların gerçek karşılığı olabilir. bu gerçekliği teyit etmek için bilerek yanına sokuluyom. elimle cd'lerden birisini gösterirken, kolumu koluna değdiriyorum. irkiliyo, ben gibi. dönüp gözlerime bakıyo. bi anda gidiyo gülümsemesi.

pişman oluyom bu dokunuş yüzünden. keşke dokunmasaydım diyom içimden. hangisi diyo, hiç bilmediğim bi kaç cd yi indirirken. şu, şu, şu diyom ben de.
alakakm yok oysa. sadece zaman geçirmek istiyom içeride. o da sanırım bunu hissediyo. acaba benden rahatsız oluyo mu diye içim içimi yiyo. fink floydun o an albümünü bulamıyo. bilgisayardan çalıyom diyo. ama isterseniz sipariş verebiliriz diyo. tamam diyom. iyi bi bahane çıkıyo bana. iyi bi sebep.
alacaklarımı alıp, alacağım o cd'nin de parasını verip, adımı ve telefon numaramı vererek ayrılıyom.

o günün akşamında yusuf arıyo. işleri halledip halletymediğimi soruyo. bi şekilde çıkışıyom yusufa. tedirginliğimin nedeni o olmasa da, çemkiriyom. noldu diyo. bi şey yok diyom. sevmem uçak yolculuğunu. çok kasıldım.
bi daha uçakla gitmezsin diyo. tamam diyom.
oysa içim içimi yiyo. ya aramazsa. ben çıktıktan sonra kağıda bi kere bile bakmadan çöpe attıysa. adı neydi sahi? adını soracak fırsat mı oldu dıbını gibim!!!