+87
-3
3. Gün
Sabaha kadar 2 saatte bir birbirimizi uyandırıp 1 saat nöbet tutuyorduk. Valla nasıl uyumuşum o gece bi bilseniz, o kadar tatlı bir uykusu var ki arazinin. 5 yıldızlı otelde bu kadar nefis bir uyku çekilmez. Çünkü havası oksijeni tertemiz. Normalde gece iki saatte bir uyanıp 1 saat uyumayıp tekrar uyusam sabaha zombi gibi olurum amk. Neyse sabah oldu hemen çadırlar toplandı. Ben tabi yine soğumuş olan ayağımın ağrısını yola çıkana kadar çektim. Kahvaltılar yapıldı, araziye işeyip sıçıldı ve tekrar yola çıktık.. Çıktığımız tepenin arkasına doğru yürüdük fazla değil 15 dakka sonra aşağıda bir futbol sahası büyüklüğünde belli ki ordu tarafından yaptırılmış dümdüz bi araziye tepeden bakar olduk. Bir eğitim daha vardı. Çünkü aşağıda bizden önce inmiş bir takım bi koşup bi yatıyordu. Yani düz ovada saldırıya uğramışlardı senaryoya göre.. Onların işi bitince aşağı biz indik. Bi ara ayağım kaydı düştüm züt üstü. Ama allahtan yine burkmadık. Neyse düzlüğe inince avcı zinciri düzeni aldık yürüyoruz. Bi baktım sahanın bitiminde karşıdan ateş ediliyor. Eğitim mermileri ile tabi ama ses bildiğin silah sesi. Kuru sıkı tabanca gibi yani. Komutan yaatt diye bağırdı. Bu durumu biliyordum. Arazi bitene kadar koşup 1001, 1002, 1003 diye içimden sayıp kendimi yere atıcam bi ateş edip tekrar kalkıp tekrar sayıp tekrar düşücem.. Bu ayakla bunları nasıl yapıcam ben arkadaş. Bi baktım millet deli gibi yatıp kalkıyor.. Kaçarı yok attım yere kendimi.. Kalkıyorum koşabildiğim kadar koşuyor sonra tekrar yatıyorum.. Bu şekilde işkence çeke çeke sahayı bitirdim tabiki en arkadan. Mevzu bitince komutan dönüp "hepiniz yannan gibiydiniz, öldünüz gib kafalı japon askerleri, öldünüz hepiniz, (bana bakarak) şunun tipine şekline bakın, bumu lan doğuya gidecek ha, inşallah çatışmaya denk gelmezsiniz" diyip giydiriyor da giydiriyordu.. Amk neredeyse sinir krizi geçirip üstümü başımı parçalayacağım...