+42
-12
Askerde çavuştum, yani nöbet tutma olayım yoktu. Askere yeni gelen Adana’lı bir çocuk vardı. Çok sakin ama neşeli bir çocuktu. Geldikten yaklaşık bir ay sonra arkadaşa nöbet yazılmış. Ama taburun en sakin, karanlık yerinde, adamı kesseler farkında olmaz kimse. Yanına da üst devre bir arkadaşı vermişler. Tabi üst devre arkadaş başlamış uyumaya, bunu da dikmiş nöbete. Bir saat sonra taburda bir karışıklık, bir panik, silah sesleri geliyor onun tuttuğu nöbet kulesinden. Çocuğu zar zor getirdiler koğuşa. Bağırmalar, titremeler gözlerini dikip bir noktaya bakmalar. Ne olduğunu soran yüzbaşımıza cinlerin düğününü gördüğünü söylemiş tepenin eteğinde büyük bir ateş etrafında keçiler ve gölge gibi insanların oldugunu söyledi.ilk anda hava değişimine gitmek için numara yapıyor dedim tâ ki gözlerimle bir şeyleri görmeden önce. Çocuk cılız zayıf bir şey ama 3 kişi yatakta zor tutuyoruz. Kendini boğmaya çalışıyor acaip acaip bir şeyler mırıldanıyor, gözleriyle odada sanki bir şey varmış gibi onu takip ediyor. Ama ona gerçekten inanmamın tek bir sebebi vardı. Uyumaya başladığı zaman aniden ellerini boğazına zütürdü. Kendini boğmaya çalışıyor. Nerden esti bilmiyorum içimden 3 kulluvallah bir elham okudum ama kimseye farkettirmeden. Çocuğun gözleri kapalı elini dudaklarına zütürdü ve bana sus işareti yaptı. Başımdan sanki kaynar sular döküldü. O gün bugündür yatmadan önce mutlaka bu duaları okurum.
not:alıntıdır