-2
izlere Çorumdan yazıyorum. Burası küçük bir yer olduğu için derdimi kimseyle paylaşamıyorum, umarım sizler dert ortağım olursunuz. Adım Bahtiyar, kendi halinde mütevazi yaşayan, memurluk yapan, mutahasıp bir ailenin ferdiyim. Eşim Canan benden 10 yaş küçük. O da memur bir bayandır. 1 yıllık evliyiz. Ben hatayı çok geç yaşta evlenmekle yaptım, eşimle aynı yerde çalıştığım için flört ederek evlendik. Ama zaten geçkin yaşım gereği çok seçme şansım yoktu. Sonuçta Canan da genç kız değildi, birkaç kez evliliğin eşiğinden dönmüş. Yani dürüst olmak gerekirse, gibilip gibilip bırakılmış, fakat oldukça bakımlı hoş bir bayandı. Bana da, “Bak Bahtiyar, normalde tipim değilsin, ama Çorumda yaşıyoruz, adım çıkacak, beni hep evlenme vaadiyle fazlasıyla gibtiler. Bunları yalayıp yutup kabulleneceksen birlikte olalım, evlenelim. Yakışıklı değilsin, işyerinde senin için, ‘Kim bakar bu tipsize?’ diyorlar. Evlenirsek hem gibin am görür, hem de itibarın artar!” dedi. Çaresizce kabul ettim. Aynı dairede çalıştığımız arkadaşlarımdan bazıları, “Ya Bahtiyar kusura bakma, içimizden karını gibenler oldu, ama artık yengemiz!” diyerek moral vermeye çalıştılar.
Gel zaman git zaman, sıkıntılarımız ortaya çıkmaya başladı. Karım Canan bende önce çok sağlam gibişmiş, her türlü yannanı almış, amı zütü hep yanan bir kadındı. Oysa ben karımın cinsel ihtiyaçlarını karşılayamıyordum. Aferdersiniz ereksiyon olamıyorum, gibim pek kalkmıyor. Ayda yılda bir kalksada, karımı iyi gibemiyorum, çok erken boşalıyorum. Çok erken derken, daha karımın dıbına sokar sokmaz boşalıyorum! Yani 1 dakika bile dayanamıyorum. Ve boşaldıktan sonra gibim birdaha haftalarca kalkmıyor. Bir de karım zütünden gibilmek istiyor, onu hiç beceremiyorum. gibim daha karımın zütüne dediği an boşalıyorum. Daha karımın zütüne hiç sokmamadım bile. Üstüne üstlük, spermlerim de çok az ve çocuk yapmak için yeterli değil. Canan bu durumdan rahatsız olduğunu ve evliliğimizin biteceğini söylemeye başlayınca panik oldum. Canım karım Canancığım beni terkederse biterdim. Karım bana, “Bahtiyar, adam gibi gibilmek istiyorum, çocuk istiyorum! Ama daireden biriyle gibişmek istemiyorum, adın çıkar, zaten sana boynuzlu diyorlar! Mutlaka gibilmem lazım, ya bana sen birini bul, yada sonuçlarına katlan! Yan masamdaki Kemal bey, ‘Gel Cananım, en az 4 postan garanti, zevkten ağlatacam seni!’ diyor. Az kalsın geçenlerde veriyordum, zor tuttum kendimi!” deyince, işin ciddiyetini anlamıştım. züt Kemal bana da, “Çok güzel karın var, tüm gözler üstünde! Daire huur çoçuklarıyla dolu, dikkat et gibmesinler! Ama bana güvenebilirsin!” demişti geçenlerde.
Çorum züt kadar yer. Ne yapsam, kimsenin diline düşmeden bu işi nasıl halletsem derken, aklıma yan kasabadaki Askeri Birlik geldi. Haftasonları çarşı iznine çıkan Askerler için, huur karıların ayak üstü gibişe gittiklerini duymuştum. Canana, “Karıcığım orda bizi tanımazlar, birileri görsede Asker ziyaretine geldik deriz. Ben senin pekekentinmiş gibi davranırım, sen de canının çektiği gibi gibişirsin. Sonra birdaha kim kimi nerde görecek?” diyerek planımı anlattım. Canan boynuma atlayarak, “Canım kocam, bende senden boşanmaycam! Hatta aklına yanlış birşey gelmesin, beni gibecek şanslı askere Pezom hep yanımda kalacak diyeyim, sende izlersin. Amacım sadece her tarafımdan iyice gibilmek, yoksa seni aldatmak değil, bunu ispat etmiş olacağım sana!” dedi.
Heyecanla haftasonunu bekledik. Karım o gün çok ciksi bir elbise, kırmızı topuklu ayakkabı ve muhteşem makyajıyla; ben de yinede ne olur olmaz deyip güneş gözlüğü ve bir Fötr şapka takarak yola koyulduk. Kasabaya gelince Askeri Birliğin yakınına arabayı çektim. Dolmuş duraklarının önünde Askerlerin çarşı iznine çıkışlarını bekliyorduk. Birlikten çıkan Askerler dolmuşlara binip gidecekleri için en iyi yerde tezgahı kurmuştum. Zaten tüm günübirlik huurlar da ordaydı. huurlar karımı görünce, “Ooo yeni mi düştün? Pezon bu mu? Çok ta güzelmişsin! Biz 50 kağıttan aşşağı almıyoruz, piyasayı kırma!” gibi takılmalara maruz kaldık. Askerler öbek öbek geliyorlar, huurları süzüp, “Muamele var mı? Kaç postası kaça? Grup uyar mı?” gibi sorular soruyorlardı. Bazıları da, “Bıktık parasızlıktan Elizabet yapmaya, bedava yokmu huurlar? Benimki 21 cm, hanginiz alıyor? Arkadan alan var mı? Hastayım züt gibmeye!” diye nağralar atıyorlardı. O sırada huurlar Askerlere, “Bir sigaran var mı? Bir dakka bakarmısın? Kocacım gelsene, sakso saatim geldi!” diyerek, müşteri avlamaya çalışıyorlardı.
Askerler gibecekleri huurları alıp alıp zütürürlerken, Cananı gören Askerler, “Çok havalı huur! Buna paramız yetmez! Çok süslü, muamele çekmez!” diye bizi pas geçiyorlardı. Tam ümidimiz kesilmişken, kısa boylu, birazda tipsiz bir Asker yanımıza gelip, “Abi, bu huurnun Pezosu sen misin? Kaça olur?” dedi. Karımla göz göze geldik, “50 kağıt!” dedik. Asker, “Kaç posta abi?” dedi. Ben de, “Sana kalmış, gib gibebildiğin kadar! Ama ben başında duracam sermayemin!” dedim. Anlaşmıştık. Canancığımın yüzü gülüyordu. Ben Askerle sohbet etmeye başladım. Adı Halilmiş, Askerliğinin bitmesine az kalmış. Çok mahçup bir çocuktu. “Nerde gibeceksin?” diye sordum. “Ağbi ilerde baraj yolu var, orda boş bir baraka var, devriye gezerken görmüştüm, orda gibişiriz. Hem sen de sigaranı yakar, sermayeni seyredersin!” dedi. Arabaya bindik, 25 dakika sonra söylediği yerdeydik. Fakat oraya varınca Halil, “Ağbi param yok, kaç aydır memleketten param gelmiyor, çok abazayım, yap bir kıyak, beni burdan amsız yollama!” dedi.
Hemen söze Canan atıldı, “Bana bak çulsuz, benim gibi karıyı beleşe mi gibeceksin? Ayı git 31 çek! gibin çatlasa da, bende indiremezsin! Hem senin küçük gibin bana yetmez!” dedi. Çok şaşırmıştım, canım karım tam bir huur gibi konuşuyor, ama Halili tahrik etmek, kızdırmak, kudurtmak istiyordu, anlamıştım. Halil bağırarak, “Ne lan, bir delikanlı adamı aşşalıyon? huur al da gib gör!” diyerek yarağını çıkardı. Gerçekten kocaman, kapkalın, kıllı mı kıllı, nerdeyse patlıyacak gibi koca başı olan yarağını görünce, karım adına çok sevindim. Ben de rolümü iyi oynamalıydım, güzel karıma, “Sus huur! Aslan gibi delikanlıyı niye bozuyorsun? Bu seferlik parasız vereceksin, her tür muameleyi de çekeceksin, o kadar!” dedim. Halile de, “Tamam koçum, sen bu huurnun dediklerine bakma, madem paran gelmemiş, buseferlik beleş olsun, al tepe tepe gib huuryu, harca bitir!” dedim. Halil, “Sağol Pezo ağbicim benim!” diyerek hemen soyunmaya başladı. Çok heyecanlıydım. Halil cırılçıplak kalmıştı, karıma da, “Soyun huur!” diye emretti. Canan da, “Peki Komandom!” diyerek birkaç dakikada Halilin emrine girmişti bile.
Tümünü Göster