-
1.
+142 -15sadece benim yazdıklarım için http://www.incisozluk.com...nlat%C4%B1yorum/sahibi/1/
EDIT: ANLATACAĞIM HER ŞEYi YAZDIM.BEKLEME DERDi OLMADAN OKUYABiLiRSiNiZ.TEŞEKKÜRLER
korkunç bir derin devlet konusunu öğrenmek üzeresiniz.reservelerinizi alın gece 1-2 gibi başlayacağım.
nelerden bahsedeceğim ?
mühendisler neden öldürüldü, kim öldürdü, neden mühendislerde başkaları değil, olay sadece mühendislerle mi sınırlı yoksa daha eski tarihlere dayanan bir geçmiş var mı
hepsini anlatacağım ve umarım bittiğinde ülkemizde bu tür şeylerin nasıl unutturulduğunu anlamış olacaksınız. -
2.
+50neyse okuyan okur
kıbrısta yaşadığımız teknolojik ve iletişimsizlikten kaynaklanan sorunlardan dolayı 1975 yılında aselsan kuruldu.bu şirketin amacı silahlı kuvvetlerimize yerli iletişim sistemleri geliştirmekti. günümüze kadar bu şirket çok büyük projeler gerçekleştirdi ve gerçekleştirmeye devam ediyor.
az önce anlattığım gibi eğer yurt dışına bağlı kalırsak sonuçları gördünüz ve yerli sistemlerin önemini bir nebzede olsa kavramışsınızdır diye düşünüyorum.
öldürülen mühendislerimiz çok kritik görevlerde çalışan mühendislerimizdi ve çalıştıkları projeler yurt dışına bağlılığı önemli bir ölçüde azaltıyordu. yurt dışından getirilen bir f-16 düşünün (ülkemizde üretiliyor ama yazılımdan biraz bahsedeyim). bunun içinde savaş zamanında tıpkı ırak'ın başına geldiği gibi uçağın kalkmamasını, çalışmamasını, havadayken kitlenmesini sağlayan bir casus yazılım olmadığını nereden biliyorsunuz ? işte yerli komuta kontrol sistemleri bunları durdurmak için var.ve bu projelerde çalışan mühendislerimizin ne kadar kritik bir görevde olduğunu anlamışsınızdır. -
3.
+46 -1evet hadi bakalım başlayalım
öncelikle konuyu daha iyi kavramanız, konudan kopmamanız ve anlatacağım olayların nerelere dayandığını öğrenmeniz açısından kısa bir tarihi yolculuk yapmanın doğru olacağını düşündüm. sizi sıkmadan özet geçeceğim
ülkemiz tarih boyunca savunma ihtiyaçlarını yabancı ülkelerden karşılamıştır. cumhuriyetin ilk yıllarında o döneme ve o dönem ki şartlara göre oldukça başarılı bir şekilde işleyen, üretim yapan yerli firmalar, fabrikalar kapatılmıştır. böylece yabancı ülkelere bağımlı hale geldik. neden diye açıklamayacağım konu sapar ama bunu araştırabilirsiniz. bakın burası çok uzun ve önemli bir süreçtir ama konudan sapmayalım. birazcık daha ileri gidelim Kıbrıs Harekatına. çoğunuz adını bilse de neler yaşandığını çok bileniniz yoktur. özellikle yabancı ülkelerden alınan savaş sistemlerinin, kriz sırasında nasıl çalışmayacağı, arıza(!) yapacağını anlatacağım kısaca. üç gemimiz yanlış istihbaratlar sonucu kendi uçaklarımız tarafından vurulmuştur ve 56 denizcimiz şehit olmuştur.o dönemde kullanılan bütün sistemler a'dan z'ye yabancı kaynaklıydı ve amerikanın o dönemde kıbrıs sorununda türkiye'ye çok büyük bir baskısı vardı ama türkiye geri adım atmadı.ve yaşanan bu süreçte artık çok eskiden üretimi yapılan yerli mallara dönüşün zorunlu olduğu anlaşılmıştır.
bu süreç hakkında çok kısa bir entry daha gireceğim konuyu daha iyi anlamanız için yoksa koparsınız. merak etmeyin çok iyi bağlayacağım.ses verinde yalnız başımıza anlatmayalım. -
4.
+35umarım sizi sıkmamışımdır ama kısa bir tarihi özetin çok önemli olduğunu düşündüm
şimdi gelelim asıl konumuza. çok uzun ve karmaşık bir süreçten bahsedeceğim. yapılan röportajlar ve kanıtlar üzerinden gitmenin en doğrusu olacağını düşünüyorum.
size önceki entrymde elektronik sistemlerin yerli olmasının öneminden bahsettim. aksi takdirde yaşanabilecek kazalardan kaçış olmadığını, savaş sırasında uçaklarımızın rahat bir şekilde iniş kalkış yapabilmesinin hayati bir önemi olduğunu anlamışsınızdır. buraya kadar bu sistemlerden pek anlamayan, uzmanlık alanı olmayan kardeşlerime çok kısa, anlaşılır bir özet geçtiğimi düşünüyorum. anlamayan varsa zevkle anlatırım.
peki... ?
sistemler yerli olursa ve türkiye gibi çok önemli bir konumda bulunan bir ülkenin savunma sistemlerinin, silahlı kuvvetlerinin kusursuz bir şekilde çalışması amerika, israil gibi ülkeleri rahatsız etmez mi ? -
5.
+31 -1gençler bakın bu tarihi süreci anlatmam, cinayetlerin öneminin kavranması açısından önemliydi. melik duvaklı'nın yaptığı röportajdan alıntı yapıyorum
gelelim burhaneddin volkan mühendis kardeşimize. mükemmel bir sicil mükemmel bir kariyer sorunsuz iş hayatı... böyle bir insan intihar edebilir mi allah aşkına ? evet edebilir ya da daha doğrusu ettirilebilir...
her gün yürüdüğü 50 metrelik yolu "sniperlardan" kaçtığını düşünerek belkide 10 km gibi korku içinde yürüyerek eve telaşla geldiğinden sonra annesinin kapıyı açmasından ve sonra salona girerek astsubay emeklisi olan babasının karşısında baş parmağını alnına zütürerek "BOM" demesi elbetteki normal bir pgiboloji ile yapılmaz. hatta bu "BOM" u birkaç kere tekrar etmesi böyle başarılı bir insandan beklenir mi ?
iş yerinde uygulanan bazı kimyasal gazlarla, infratest denilen eşik altı sesler ve mikrodalgalarla bu mümkün. -
-
1.
+9 -20giberim senin resmiyetini bebe. anlat yarram anlamadım diyeceksin. nesini anlamadın ayrıca at yarra?
-
1.
-
6.
+35 -5adam yeşil beyler
-
-
1.
0analtıncıları giblemiyorum kusura bakma
-
2.
-7Yok kırmızı amk
-
1.
-
7.
+29ve araya bir süreç girer...
askerliğini ankara'da yapan burhaneddin, bir gün asker ortdıbını çok iyi bilen astsubay emeklisi babasıyla konuşurken kendisine çok büyük bir baskı uygulandığını söyler.o sırada tanıştığı bir hanımefendiyle evlenir ve buna rağmen eve çıkmasına izin verilmez. burhaneddin buna bağlı olmasa da bir kere daha pgibolojik bunalım geçirir ve birlik komutanına özel bir pgibiyatr ile görüşmesi için izin istemeye gider. birlik komutanı biz seni hastaneye yollayacaktık der ve sabaha hazır olmasını, ambulansın kendisini gelip alacağını söyler.
sabah olduğunda ambulans gelmez ve burhaneddin asteğmen kendisine verilen nöbet yerine ağır bir pgibolojik durumda giderken elinde g3 vardır. kafasına sıktığı tek bir mermi ile intihar eder.
eski asker babası böyle bir şeyin yönetmeliğe aykırı olduğunu, rahatsızlık geçiren bir personelin görev yapmasının sakıncalı olduğu konusunda kesin kuralların olduğunu söyler röportajda. -
-
1.
+9aynen en ufak bir kanıtlanmış pgibolojik sorunu olanlar, silahsız nöbet tutar. burada bir takluk var.
-
-
1.
+4 -1bence pgibolojik sorunları olanlar nöbet bile tutmaz normal şartlar altında. varsa askeri hastane tedaviye gönderilir.
-
2.
+3nöbet tutmaya elverişli değildir raporunu rdm verir o da askeri hastane onaylı olması lazım, raporu almak zordur, ama bölükten bölüğe değişir, eğer asker sıkıntısı varsa ve nöbet yerleri çoksa silahsız nöbet tutanlarda oluyor silahlı bir kişiyle beraber.
-
3.
+3tabi ki nizamiyede falan silahsızlar da var ama bu adamın rahatsızlık geçirdiğini komutan zaten biliyor. olay bu zaten
-
4.
+9 -12g3 deyince telefon zannettim
-
5.
-1Hahahahaha
diğerleri 3 -
1.
-
1.
-
8.
+29gençler saatlerdir yazıyorum gözlerim ağrıdı. hala laf işitiyorum bu kadar ayı mısınız biraz anlayış gösterin.
zafer oluk'un çarpıldığı trafonun 2 yıldır arızalı olduğu ve tamir edilmediği ortaya çıkar. herhalde yarım yamalak tamir etmişlerdir ama yeterli olmamış. babasının daha sonra dediğine göre oğlunun ölümünün kaza olduğuna ihtimal vermiyor ve doktorları orada o saatte ne aradığına dair şüpheli buluyor. herhangi bir hukuksal bilgi yok bile...
zafer oluk'un ölümünden sonra bir iddia ortaya atıldı. bu iddia zafer'in aselsan'da, türk savunma sanayine çok önemli katkı sağlayacak bir projede çalıştığı yönündeydi. tıpkı burhanettin volkan gibi hayatını kaybetti.
zafer oluk elektriğe kapılmadan bir gün önce annesi ile yaptığı 1,5 saatlik telefon görüşmesinde "ne olur beni buradan kurtarın" dediğini aktarıyor baba ahmet oluk ve bu görüşmede askerde çok büyük baskı gördüğünü söylediğini ekliyor. çevresinin "süper beyin" olarak tanımladığı ahmet oluk böylece hayatını kaybediyor.
not: zafer oluk dosyası çok bilgi içermiyor. yani özet falan geçmedim. olay aynen böyle. meslek hayatında bir pgibolojik rahatsızlık yaşadığı bilgisi yok. arkadaşları tarafından içine kapanık, sessiz ama özünde eğlenceli biri olarak değerlendiriliyordu.
sıra bir diğer mühendis olan ve kamuoyunda en çok bilinen isim olan hüseyin başbilen'de -
-
1.
+20icimizde dışimizdan daha cok hain var mk
-
1.
-
9.
+29 -1baba mahmut volkan’a göre oğlu son dönemlerde garip şeyler yaşamıştı. henüz kimsenin adını bile bilmediği ergenekonu da ilk kez oğlundan duymuştu. babası şunları anlatıyor: "2007 yılının başında ergenekon terör örgütünün adı dahi bilinmezken bana, ‘baba türkiye’de ergenekon diye bir örgüt var. bunlar ülkeyi mafya patronu gibi yönetmek istiyorlar. bir sürü faili meçhul cinayet işledikleri halde bunlara bir şey olmuyor. silahlı kuvvetlerin içinde de dal budak saldıklarını biliyorum’ der. sonra ortaya çıkan belgelerde bizim çocukların ölümü ile ilgili şeyler de çıktı. benim oğlumu da o yöntemle intihara sürüklediler." der
halbuki ergenekon örgütünün adı ilk kez burhaneddin'in babasına söylediğinden 6 ay sonra ümraniye'de bulunan 27 el bombası ile gündeme gelecektir.
not: taraf falan değilim aksine ben her zaman askerlerin tarafında oldum. bu örgüt iddialarına falan inanmıyorum şahsen -
-
1.
+7panpa ergenekon örgütünü inanmıyorum demişsin bi daha araştır bence
-
-
1.
+1uzun entry yazamayacak haldeyim ama şunu söyleyeyim. can-ı gönülden inanmıyorum
-
2.
+1Bence de Ergenekon sadece tepkiyi başka yöne çevirmek için var
-
1.
-
1.
-
10.
+27işler bununla da bitmiyor. mahmut beyin dediğine göre hakimler bile yönlendirilmiş bu konu hakkında.
burhanettin volkan hakkında son bir entry daha girmek istiyorum. gerçi bu iş çok uzun yani siz de araştırın bu insanların nasıl öldüğünü öğrenin. bakın gündeme geliyor mu bu değerli vatan evlatları ?
burhaneddin'in yaşadığı 10 günlük pgibolojik sorundan bahsetmiştim. yanlış hatırlamıyorsam bu süreçte babasıyla bir konuşması olmuş. babası röportajda anlattığı üzere oğluna "intihar islamiyette yasak biliyorsun değil mi oğlum" diye sormasının ardından "evet biliyorum baba" şeklinde cevap vermiştir
baba mahmut volkan aselsan‘da ne iş yaptığını sorduğunda ise oğlu "onlar sır. her şeyi açıklarsam size de zarar verirler. uçaklara sahip çıkmaya çalışıyoruz. ırak’ın uçakları vardı ama savaşta hiçbirini yerden kaldıramadılar" cevabını verir.
ve değerli vatan evladı BURHANETTiN VOLKAN konusunu bitirmiş bulunuyorum. elbette burada anlatamam, özet geçmeye çalıştım. hatam varsa affola...
şimdi başka bir aselsan mühendisi zafer oluk'tan bahsedeceğim. ses verin beyler okuyorsanız -
-
1.
+1Panpa iyi guzel diyosun da ustu kapali olanlari muhtemelen bu başlığı okuyanlarin bir çoğu biliyo tum detaylariyla anlatmani bekliyorduk
-
1.
-
11.
+25 -1olayı anlattım ancak böyle üstünü kapatamam kusura bakmayın. çünkü bitmedi burhaneddin volkan cinayetinin devamı var...
önceki entrymde burhaneddin volkan'ın babasının yapılan şeyin yönetmeliğe aykırı olduğunu söylediğini anlattım. haklı olarak askeri savcılığa dava açıyor. burası çok karışık karışık bir süreç o yüzden önemli kısımlarını seçip anlatacağım.
yönetmeliğe aykırı bir şey varsa gerekli kişilere ceza verilir.bu olması gereken şeydir ama birlik komutanına burhaneddin'in rahatsız olduğunu bildiği halde nöbete gitmesine izin verdiği için kendisine bir ceza verilmez. burhaneddin'in 1 aylık eşi tazminatın önemli bir kısmını alırken ailesine çok az bir miktar para gelmiştir. askeri savcılık şikayetleri reddeder (hukuk terimlerini bilmiyorum ama anlatılmak istenen buydu hatam varsa affola).baba, yüksek askeri mahkemelere de dava açar yine hiçbir sonuç elde edemez. daha sonra ergenekon soruşturmasını yürütecek savcıya bunu bildirir. soruşturma yeniden açılır ama bu kez çok önemli bir şey daha vardır.
burhaneddin ile aynı birlikte askerlik yapmış kimliğini açıklamayan gizli biri mahmut beye yani burahneddin'in babasına telefon açar ve askerliğini yaparken burhaneddin'e çok büyük bir baskı uygulandığını ve geçirdiği pgibolojik rahatsızlığın bundan kaynaklandığını söyler. sizce bu bir kanıt olabilir mi? mahmut beyin aldığı istihbarattan birlik komutanının bu olaydan sonra savcılığa vereceği ifade için yönlendirildiğini öğrenir. yani birlik komutanı iradesi dışında bir ifade verecektir. gerçi nöbete gönderende kendisi değil mi zaten ?
devamı geliyor... -
12.
+24yapılan röportajlarda ve çeşitli haber kaynaklarına göre, zafer oluk'un tanklardan anlaması üzerine zırhlı tugaya asteğmen olarak askerliğini yapmak üzere gönderilmesiydi. burada önemli işler yaptı. elektrik tesisatını tamamen yeniledi ve depremde bile yıkılmayacak, zarar görmeyecek bir hale soktu. ancak bir sorun vardı kendisine çok büyük bir baskı uygulanıyordu.
babasının dediğine göre kendisi çok tedbirli bir insandı. kendisine bir gece bir emir gelir. emir, birlik içindeki ormandaki bir trafonun tamir edilmesi şeklindedir. ancak zafer oluk bir mühendistir tamirci değil. babasının daha sonradan söylediğine göre hiçbir tamir tecrübesi yoktu. zaten aselsan mühendisi neyi tamir edecek ? emri yerine getirmek için bir astsubayla birlikte trafoya çıkar. bakın dikkat edin astsubayın kendisi çıkmaz. asteğmen, astsubaydan yüksek bir rütbedir. tamir konusunda tecrübesiz olan zafer oluk oracıkta çarpılır ve 6 metreden yere düşer. ve oradan geçen doktorlar zafer'in ölüm raporunu yazar. gecenin 10unda birlik içindeki askeri ormanda doktorlar sanki bir şey bekliyor gibi hemen orada bitmişler...
devamı geliyor... -
13.
+24 -1kusursuz denebilecek kariyere sahip olan ve çok kritik bir görevde çalışan mühendis burhaneddin volkan'ın pgibolojisi çok ağır hasar görmüştü.10 gün evden çıkmadı ve kendisini gerçek anlamda annesi ağızdan besledi. burhaneddin size az önce sözünü ettiğim uçuş kontol sistemleri projelerinden birinde çalışıyordu ve herhalde işinde çok iyi olacak ki birileri ondan rahatsız olmuş.
10 günün sonunda burhaneddin bir pgibiyatr ile görüşür. doktor kendisine ilaçlar yazar ve babasına malum şüpheli ölümlerden dolayı işine devam edemeyeceğini söyler. tedavi 2 yıl sürecektir.
annesi ve babası tamda neşesi yerine geldi diyorken burhaneddin babasına "baba memlekette en güvenilen kurum hangisi" diye sorar. astsubay emeklisi babası "silahlı kuvvetler" cevabını verir.ve burhaneddin 2 yıllık tedavisi devam etmesine rağmen ısrar ederek askere gideceğini söyler. ailesi ilk başta tabi ki kabul etmez ama en sonunda burhaneddin ikna etmeyi başarır.
acemi birliklerinde sadece askeri eğitim, temel teknikler gösterilmez. birliğe çıkmadan önce asker olacak kişinin varsa bir rahatsızlığı, kullandığı bir ilacı, çıktığı birliğe iletilir.son derece sıkıntılı bir süreç yaşayan burhaneddin asteğmenin bu bilgileri birliğine gönderilmez. -
-
1.
+8bilgileri neden göndermiyolar amk tepem attı bak şimdi
-
2.
+8 -2Fazla uzatmana gerek yok arkadas f16 larin içindeki yazılımı açmıştı normalde şifreli yazılım ama bu arkadas yazılımı görebilecek kıvama gelmişken Adami öldürdüler boyle coook ölen çalışan var ama devlet adamları çıkıp bi tak demezler ANCA ulkeyi giberler bakın gelişiyoruz derler 1 mühendisine sahip çıkmazlar
-
-
1.
+6tam olarak öyle değil. yerli uçuş kodlarını, yazılımlarını üretmemiz söz konusuydu.
-
2.
+2Benim bildiğim f16 yazılımını kırmak üzereymis bilindiği üzere Amerika izin vermiyo kodların açılmasına
-
1.
-
3.
+5https://www.youtube.com/w...=LLb2XAsuCs3rBgjo5Y-Z0seg DiNLEYEREK OKUYUN TÜYLERiNiZ DiKEN DiKEN OLUCAK
diğerleri 1 -
1.
-
14.
+23 -1zafer oluk, mükemmel bir eğitimden sonra aselsan'da çalışmaya başlayan bir mühendis...
fen lisesinden mezun olduktan sonra öss'de türkiye 84. sü olarak odtü elektrik-elektronik mühendisliğine girdi. aselsan'da tasarım bölümünde başmühendis olarak çalıştığı 7 yıl içinde çok önemli ve kritik projelerde çalıştı. leopar 2 tankını reorganize edip haberleşme sistemini yenilediler. yerli sistemi geliştiriyordu ve haberleşme alanında çok iyiydi.ve önemli görevlerle dolu 7 yılın ardından vatani görevini yapmak üzere istanbul 1. zırhlı tugay komutanlığına gitti. -
-
1.
+4 -1610 saattir yaza yaza bunu mu yazdın aq muallaksi. 20 dk mı çaldın. seri eksi
-
-
1.
+1vov vov vov yazdım yeni entryi. bu arada bunu 5-6 dk içinde yazdım
-
2.
+1neyse yatıyorum ben yarın bir göz atarım
-
1.
-
2.
0Anlat artik panpa
-
1.
-
15.
+22geri döndüm arkadaşlar. işimin olduğunu söylemiştim. kusura bakmayın.bu arada alemsiniz adamı öldürdüler falan yazmışsınız hahaha. sabrınız ve ilginiz için teşekkürler.Tümünü Göster
başlıyorum
hüseyin başbilen, aselsan'da f-16, kanas suikast silahı ve milli tank gibi önemli görevlerde çalışan bir mühendisti. kendisinin ölümünden önceki son zamanlardaki ruh halinden çokça bahsedilir. bunun nedeni kendisinin intihar ettiğidir. arkadaşları ve yakın çevresi tarafından aslında mutlu, eğlenceli biri olarak bilinirmiş.ta ki evlenene kadar. peki insan evlenince neden mutsuz olsun diye soruyor olabilirsiniz. şöyle ki o dönemde kendisinin bir arkadaşı ile yapılan röportajda arkadaşı aynen şu sözleri söylemiştir “hüseyin, ölümünden birkaç ay önce evlenmişti. eşi pgibologdu. kadın, istanbul’da işini bırakıp ankara’ya gelmişti ama hüseyin’in ailesi evlenmelerine karşı çıkmıştı çünkü yanılmıyorsam, yedi ya da sekiz kardeşlerdi ve aileye hüseyin bakıyordu. bu nedenle aile evlenmelerini istememişti. eşi de o kadar kalabalık bir aileyle birlikte yaşamayı kabul etmemişti. yeni evliydi ama hayata küsmüş bir şekilde gelip gidiyordu işe ölümünden önceki son zamanlarda. normalde çok neşeli biriydi. evlendikten sonra ise sürekli başı önde, dalgın ve bitkin haldeydi. geçmiş gün... hatırladığım kadarıyla, pgibolog olmasına rağmen anlatmamış eşine yaşadığı bunalımı ama eşinin, ‘hüseyin’in intihar etmesinden endişe ediyorum’ dediği konuşuluyordu bölümde.”
gördüğünüz gibi hüseyin'in ailesel bir problemi vardı ancak bu sorun intihar için yeterli bir sebep olabilir mi? tabi ki olamaz.
daha önce anlattığım olaylarda, işin arkasında karanlık güçler olabileceği konusunda şüpheleriniz uyanmıştır ama hüseyin'in durumu daha farklı.bu yüzden aklımıza iki soru geliyor “hüseyin intihar mı etti yoksa savunma sanayinde aselsan’ın ana üretici olmasını istemeyen mihraklarca gözdağı olarak mı öldürüldü?”
evet bu iki soruya yanıt arayalım şimdi.
hüseyin'in cesedi ankara'da pursuklar yakınındaki kavaklı köyü aydıncık mahallesi mezarlık üstü mevkinde biçilmiş bir tarladaki otomobilinde bilekleri ve boğazı kesi bir halde bulundu
şimdi bir yazıdan alıntı yapıyorum müsaadenizle
genç mühendisin boğazı ve bilekleri kegib olarak bulunduğu mevki, sincan adliyesi’nin sorumluluk sahasındaydı. mevzuat gereği hukuki süreçte ilk olarak cumhuriyet savcısı hasan aykaç devreye girdi. savcı, başbilen’in yakınlarını şoke eden bir karara imza atarak ‘kovuşturmaya yer olmadığına’ hükmetti. savcı aykaç, 2006/12038 sayılı kararda şunları yazdı: “… şahsın otosunun kapılarının kilitli olduğu, araba anahtarının kontakta bulunduğu, bir adet alyans, bir adet kol saati ve güneş gözlüğünün teyp üzerindeki gözde bulunduğu, otonun kapılarının kilitli olması sebebiyle sol arka kelebek camı kırılmak suretiyle cesedin oto içerisinden çıkarıldıktan sonra yapılan kontrollerde oto içinde maket bıçağı ile ‘elveda’ diye başlayan ve “hüseyin başbilen, allah’ın bir kulu” imzalı bir veda mektubu bıraktığı, mektup üzerindeki imzanın ölen hüseyin başbilen’e ait olduğunun ekspertiz raporu ile belirlendiği, intihar mektubu metninin ölen hüseyin başbilen’in çalıştığı iş yerindeki bilgisayarında kayıtlı olduğunun tespit edildiği…”
devamı geliyor lütfen ses verin -
16.
+20gençler sizden ses çıkmıyor. gece 1 gibi tekrar girerim.o kadar anlat diyorsunuz ses vermiyorsunuz
-
17.
+19gençler okuyor musunuz ses verin
-
-
1.
0Rez amk
-
1.
-
18.
+18hüseyin başbilen ölü bulunmadan önce, işe gitmek için evden çıktıktan sonra sabah bir akaryakıt istasyonundan benzin almıştı. ancak savcı akaryakıt istasyonu ve bağlantılı diğer mobese ve kamera kayıtlarını araştırmadı. hüseyin başbilen'in babası vehbi başbilen, oğlunun arabasından iki paket sigara çıktığını belirtiyor ve yapılan parmak izi araştırmasında paketlerin üzerinde hüseyin'den dışında birinin daha parmak izi bulunduğunu ancak bu izin peşine düşülmediğini söylüyor. babanın sorguladığı iki husus daha var. o gün brifing vermeye giden oğlunun çantasında üzerinde çalıştığı projeyle ilgili sunumun bulunamaması, boğaz ve bileklerde çok sayıda bıçak izi olmasına karşın oğlunun ellerinde hiç kan olmaması, babanın sorular sormasına neden oluyor.
anlatacağım şey detaylı olduğundan bir yazıdan alıntı yapıyorum
"kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı sincan ağır ceza mahkemesi’ne itiraz edildi. burada da sürecin ikinci aktörü sincan 2. ağır ceza mahkemesi hakimi taner ulutürk devreye girdi. ulutürk başkanlığında toplanan mahkeme heyeti, oy çokluğu ile 13.12.2007’de savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararını uygun buldu. yapılan itirazı reddetti. hakim ulutürk, imzalı kararda, vakada üçüncü aktör olarak beliren adli tıp kurumu 1. ihtisas Dairesi’nin 28.9.2007 tarih ve 3222 sayılı raporunu esas alıyordu."
türkiye’nin en stratejik projelerinden olan altay milli tank projesinde kritik görevde çalışan bir mühendisin ölümünün intihar olduğuna hükmediliyordu.ama kimse bunun intihar olduğuna inanmadı.
ses verin gençler devamı geliyor -
-
1.
0Panpa benim bildiğim kadarıyla bileklerindeki kegibler de son derece düzgün kendi bileğini kesen birisinin diğer bileğini kanlar içindeki eliyle giç titremeden kesebilmesi pek olası değil
-
1.
-
19.
+19 -1hüseyin başbilen ÇOK uzun sürecek gençler o yüzden yazımı düzenlemek ve dinlenmek için yarına erteliyorum.
akşamüstü-gece gibi gireceğim büyük ihtimalle. işim var çünkü. hepinize iyi geceler. -
20.
+13 -1hüseyin başbilen konusu uzun sürecek demiştim. öylede oldu.ama bu kadar yazı yazmak beni birazcık yordu. yarın kalan iki mühendis ölümünü de anlatacağım. okuyan kişi sayısı 3-4 e kadar düştü zaten çok fazla uzatmadan bitiririm. yarın akşam olmadan, sabah saatlerinde bitirmeyi düşünüyorum ama giremeyebilirim de akşama kalabilir ben uyarımı yapayım. sağlıcakla kalın
-
-
1.
+3Kardeşim okuyan var emin ol
millet bşlık takibe basıp sonra okuyor bende öyle yaptım da işim yoktu bakayjm dedim
-
1.