1. 701.
    0
    ellerini kalçalarına silerek mutfağa koştu. vücudunun güzel olduğunu biliyordum, evet biliyordum, hatta güzelliği yalnızca kalçalarıyla kalmıyordu, ama kendimi keyifli hissettiğim için daha çok şu tür bir düşünce geldi aklıma: böyle bir kadını bırakmak için, dedim kendi kendime, yine de insanın adamakıllı güçlü bir karakteri olmalı, dostum, sen bir kahramansın, senin gerçekten güçlü olduğun söylenebilir, bu işi gerçekten başarırsın demektir.

    -mümkünse beş altı parça buz da at içine...
    ···
  2. 702.
    0
    maviye çalan yeşil renkli bir nesneyle geri geldi, içinden tehlike fişekleri gibi rengarenk kamışlar çıkıyordu. boğazımın kuruduğunu hissettim, iki elimi uzattım. emmeye başladım.

    -seni dinliyorum, dedim.

    kolları bacaklarının arasında, önüme çömeldi, başını yana eğdi.

    -başıma gerçekten bir dert geldi, dedi.
    -ne diyorsun?
    -hastaneye yatacağım. karnımda bir takluk var.
    -ne var?
    ···
  3. 703.
    0
    o anda uçan bi halının üstünde havalandığımızı ve halının bizi doğrudan cehenneme zütüreceğini sandım, yakıcı bir hava cereyanına tutulmuştuk sanki.

    -karnının neresinde bu? diye sordum
    -bundan söz etmek istemiyorum. tiksindiriyor beni. ama alacaklar onu. ne zaman çıkacağımı bilmiyorum.
    -allah kahretsin. olacak şey değil.
    -bana bir iyilik yapmanı istiyorum...
    -ne?
    -evet peri'yle ilgili.. tüm ayı benimle birlikte geçirecekti, babasıyla anlaşmıştım, ama şimdi adam gitti, ona nasıl ulaşacağımı bilmiyorum artık.
    -tamam sorununu anlıyorum, dedim.
    -onu bırakabileceğim yalnızca sen varsın. sana güvenirim.
    ···
  4. 704.
    0
    böyle bir darbeyi iyi bilirdim, basit ama nerdeyse öldürücüm bir etkisi vardı, sonucu kesindi.

    -sinirlenme, dedim, yavaş ol... belki yeni adamın bir arabanın bakımını yapmayı beceremez ama kim bilir kızına bakmayı becerir. belki on parmağıyla bir şeyler yapmayı biliyordur, bulunmaz bir nimettir ha?

    ellerini saçlarının içine daldırarak birden ayağa kalktı.

    -ahhh.. bir herifle yattığım için kızımla ilgilenebileceğini sanmam!
    -fazla enayi olmayan bir adam bulmak o kadar güç mü?
    -dinle, bunu tartışmak istemiyorum. senden bir yardım isteyebileceğimi sanıyordum, o kadar.
    ···
  5. 705.
    0
    bir sigara yaktım, kızla ilgili olağanüstü anılarım yoktu, sık görüşmüyorduk, hep babasının yanındaydı, ben de o sıralar daha çok annesiyle ilgileniyordum, belki iki üç kez karşılaşmıştık. can sıkıcı ya da aptal bir kız olarak anımsamıyordum onu.

    -bak, bu hoşuma gitmiyor, dedim. saçmalamadan..

    ama ansızın, bana sözünü ettiği o korkunç şeyi yeniden düşündüm ve eğilip dizlerime baktım, birinin beni ensemden yakaladığını sandım.

    -yine de başka çaren yoksa diye ekledim, bana güvenebilirsin.
    ···
  6. 706.
    0
    havaya sıçradı, donunu gördüm, gözleri vahşice parıldayan öfkeli bir kaplanın ağzını simgeliyordu, ama beni korkutmadı, o an bir kadınla yaşamanın dünyanın en zor şeyi olduğunu tümüyle unuttum, tüm ihanetlere hazırdım, ikiye bölünmesi gereken bir inatçı kafa örneği olarak, kadınlardan oluşan bir halk mahkemesi önünde kendimi suçlamaya hazırdım, şaşkın halimle hafif bir kahkaha attım, ellerime sarıldı.
    ···
  7. 707.
    0
    -doğru mu ha?... tama kabul ettin di mi? diye sordu.
    -zor bir iş değil heralde, hem yüz yıl sürmeyecek ya.
    -elbette sürmeyecek, dalga mı geçiyorsun.
    -ama biliyor musun, bu işin yürüyeceğini sana garanti edemem, kızını iyi tanımıyorum...
    -kaygılanma, ben yürüyeceğini biliyorum, ikinizi de tanıyorum.
    ···
  8. 708.
    0
    gizem gülümsediğinde gözlerinin rengi değişiyor sanırdınız, ben de böyle bir şeyden hoşlanırım, beni kolay bir av yerine koysa da, diyelim ki sıkıntısına katlanırım.

    -evet diyeceğini biliyordum, dedi.
    -ben de biliyordum evet diyeceğimi.

    saatine bir göz attı.

    -tamam, gidip onu almalıyız. öğleden sonrayı kız arkadaşlarından birinin evinde geçirmek istedi.
    -hemen gitmeye mecbur muyuz? diye sordum.
    -ancak vaktimiz var, dedi.
    ···
  9. 709.
    0
    merdivdenlerde peşinden koştum, benim tarbzana tutunmam gerekiyordu, oysa o, kahkahayla gülüp sanki yüz altmış kilometre hızla yaparak tam anlamıyla uçuyordu, aşağıda kendi arabasıyla gitmemiz için ısrar etti.

    -belki araba kullanmasan daha iyi olur, dedim.
    -oo, yuh artık, beni ölü mü sanıyorsun?
    -tamam tamam bişey demedim.. uzak mı?

    yüzüne güneş vurmultu, bana motor kapağının üstünden baktı, bir saç tutdıbını kulağının arkasına attı, karnını ikiye yaracaklarını düşünmek güçtü.

    -atla, dedi, göreceksin nasıl olsa.

    - son -
    ···
  10. 710.
    0
    okuyan oldu mu acaba?
    ···
  11. 711.
    0
    aynen öyle oldu valla
    ···
  12. 712.
    0
    o değil de bence bu başlıkla beraber şimdiye kadarki en iyi hikayelerimi çıkardım.
    ···
  13. 713.
    0
    diyaloglardan emin değilim yalnız. vazgeçebilirim. kullanayım mı yine?
    ···
  14. 714.
    0
    kufurbazhaydo bana da öyle geldi.
    ruganayakkabidakimenidamlasi göstermeyek.
    teacher sus kız.
    ···
  15. 715.
    0
    hazır ısınmışken yeni bi tane anlatıyorum
    ···
  16. 716.
    0
    ozan yeniden uyandı. mekan aydınlanmıştı. saatin tiktaklarını duyabiliyordu, ama ona bakmayı, kendisini iyiden iyiye zamanın içine yerleştirmeyi, tamamen uyanık olmayı çekmedi canı. yatak örtüsünü gözlerini kapatacak biçimde üzerine çekti. sonra da rahatça soluk alabilmek için örtüyü ağzından uzağa ittirdi. bedenini bir ürperti sardı. rüyasını hatırlayarak uykuya tutundu, gözlerini kapadı.
    ···
  17. 717.
    0
    rüyasında şekerlemeler görüyordu. dört beş tane şekerlemesi vardı ve onları bir gazyağı sobası gibi köşelerinde fitiller bulunan küçük tahta kutularda ısıtmaya hazırlanıyordu. rüyanın sinsi ancak baskın bir cinsel havası vardı.
    ···
  18. 718.
    0
    şekerlemelerin nesi ciksi olabilir ki? diye düşündü, biraz huzursuzca. cinsel organlarını hissetti, ancak bilinen anlamda cinsel uyarılma şeklinde değil. sanki bütün o tenasül ve idrar aygıtının içinde yoksunluğun verdiği dayanılmaz, ateşli cinselliği hissedebiliyordu.
    ···
  19. 719.
    0
    şekerlemeler, kutular... amcıklar, tabii ki. Ozan, ağzında sakız gibi yapışkan bir şey olduğunu görüyor rüyasında. narkoanalizde bile o anı geri getiremiyordu. ne zaman ona yaklaşsa, heyecan bütün bedenini allak bullak ediyor, duygu eşiğinin altına itiyordu onu, elektrik gibi nötr bir enerji. anının bizzat kendisiyle görülmemiş, yeniden yaşanmamıştı. ancak reddetme, iğrenme ve olumsuzlamayla şekillenmişti. ne olması gerektiğini biliyordu elbette, ancak bu bilinç yalnızca beyniyle algıladığı bir şeydi.
    ···
  20. 720.
    0
    yoksunlukla gelen o hafif ateşi, iç uzuvlarındaki o kulak tırmalayan, yabancı tıngırtıyı hissederek yeniden ürperdi. ispanyolca escalofrios sözcüğü geldi aklına, sonra da türkçe "ürperme ve ateş", sıcak ve soğuk. her an giderek daha da dayanılmaz bir şekilde bilincine vararak hissediyordu bunu. saate baktı: sekiz otuz. hep yavaştı, dokuza geliyordu.
    ···