+2
insanlardan uzak durmak için belki de kafenin en dibine pineklemiştim. yinede gelen geçenlerin ayak sesleri beni huzursuz ediyordu, alışveriş merkezinde buluşmak niyeydi bilemedim ama acaip rahatsız olmuştum hele ki o çay kaşıklarının sanki intikam alırcasına bardağı vuruşu çıldıracaktım o dereceye geldim, bunların üstüne istiklal marşı okunmasına rağmen arkadaşım yaklaşık 25 dakika geç kalmıştıi bu sürede ondan ne kadar nefret ettiğimi ne kadar iğrendiğimi falan düşünerek geçirdim, hatta benim hiçbir zaman arkadaşım olmadığını sadece beni kullandığını falan da düşünmedi değilim.
sürekli kendime süre belirleyip süre sonuna 5 dakika ekleyerek 2 saatimi boşuna harcamıştım, arkadşım gelmemişti, içimde büyük nefret ve kin ile oturduğum yerden kalkıp hesabı ödedikten sonra sinirden ağlayarak gözyaşlarımı yağmur suyu ile karıştırarak eve varmıştım, evde hiç kimseyle konuşmadan odama geçip masa duvar yımruklamaya başladım, hayatımda hiç bu kadar küçümsenmemiştim, en yakın dostum yeri geldiğinde son paramı verdiğim can dostum hiçbir haber vermeden tam 2 saat beni ekmişti. kavgadan korkan biri olmama rağmen onun için gözümü karartıp kavgalara bile girmiştim ama o benim varlığımı inkar eder gibi beni giblememişti.
o hafta sonu ne evdekilerle ne de okul arkadaşlarım ile görüşmedim, içimde insanlara karşı acaip bir kin oluşmuştu, aklımda sürekli intihar etme düşüncesi giriyordu ama ilk önce onları öldürmeliydim yoksa benim ölümümün ne anlamı kalırdı ki? hafta sonum hep böyle salak saçma düşünceler arada bir düşüncelerimi kağıda da dökmedim değil, ama bir türlü sinirim yatışmadı,
bu sinirim pazartesi günü okula gitmek için uyandığımda daha da çok artmıştı, bir mimik vardır ya dudaklar alta sarkar elmacık kemikleri belirginleşir ya aynı o sekilde okula gitmiştim, sınıfa girmeden hemen önce sınıfa giriş anım gözümü önüne geldi arkadaşım dediğim şereften yoksun züt girdiğimde suratıma bakıp gülerek naber baba diyeceği aklıma gelmesiyle hızlıca sınıfa girdim, gözlerim yere bakıyordu, sınıfta kimse bana seslenmemesiyle kendimi ürkek geyik yavrusunun annesinin yanına vardığında ki o huzuru hissedip kafamı kaldırıp gözlerimle o bini aramıştım ama görememiştim demek ki okulu da ekmişti,
okul çıkışı evi yakın olsaydı şayet hiç düşünmeden yanına gidip bütün kinimi öfkemi nefretimi suratına kusacaktım ama yarını beklemem daha hayırlı olur diye evime gittim. artık hayatla bağlantımı kesmiştim, bir gün sonra tekrardan gittiğimde biraz geç kaldığımdan dolayı kapıyı açtığımda hocamız içerideydi normalde fırça atması lazımdı ama hiç giblemeden eliyle yerime oturmam için işareti verdi, yerime otururken arkadaşıma baksamda yeni okulu ekmişti, o değilde sınıfta bir tuhaflık vardı herkesin suratından düşen bin parçaydı sanki, hoca da dersi anlatmadan masanın üzerine bişeye kilitlenmiş öylece bakıyordu, bir terslik vardı ama kimseye soramıyordum... hoca konuşmaya başladı.. hepimizin başı saoğsun bugün hepiniz izinlisiniz dedi ve masasından kalkıp sınıfı terketti..
Tümünü Göster