1. 1.
    0
    bekliyorum iyi yada kötü olmuş deyin.
    ···
  2. 2.
    0
    sunuysa uzun panpa. adı üstünde power point güçlü noktaları kısa kısa yaz geç panpa. hocanızın öyle bir arzusu yoksa tabi. altalta 8 satırdan fazla yapma biri arkadan özet yazsaydın bin diye çıkar..
    ···
  3. 3.
    0
    @10 okuda bi tak öğren yannan
    ···
  4. 4.
    0
    dıbına koduklarım o kadar mesaimiz var yorum diyorum neler yazıyorlar
    ···
  5. 5.
    0
    yaram bu kadar yazıyı kim okuytacak
    ···
  6. 6.
    0
    @11 yok pampa beynini gibim senin tapu kadastro okuyom
    ···
  7. 7.
    0
    sanat tarihi mi okuyon bin
    ···
  8. 8.
    0
    @1 dıbına cam sokarım kaybol bin
    ···
  9. 9.
    0
    binler çok heycanlıyım napcam bilmiyom
    ···
  10. 10.
    0
    güzel olmuş kardeş.
    ···
  11. 11.
    0
    yansıtma özelliği, cam yüzeyinin durumu ile, yüzeye düşen, ışığın dalga boyu ve yönüne bağlıdır. silikat camları için ortalama yansıtma yüzdesi %4 olup, tamamen saydam bir cam, gelen ışığın %92 sini geçirmektedir. yansıtma kayıpları cam yüzeyine konulacak özel kaplama malzemeleri ile azaltılabilmektedir.
    camın, ışık geçirgenliği, yansıtma ve absorbsiyon özelliklerini azaltmaktadır. dalga boyu uzunluğuna göre de, büyük farklılıklar göstermektedir. değişik renkler, camın geçirgenliğini etkilediği gibi, camın kimyasal bileşimi de, özellikle kısa dalga boyundaki ışınların geçmesinde etkili olmaktadır. camın, ilginç ve önemli diğer iki, optik özelliği de gerilim optik katsayıları ve fotokrizmadır.
    gerilim optik katsayıları, değişik yönlerde gerilim ve uzama gösteren camların bu durumdan dolayı, değişen ışık hızlarında katsayılarındaki farkları gösterir. fotokrizma ise, camın ışık almasıyla, ışık geçirgenliğinde oluşan değişikliğin bir ölçüsüdür.
    camların ışık geçirgenlik sınırları, karışımın içinden ayrılmayan veya istenerek eklenen iz maddeler ile daha da daraltılabilmekte veya genişletilebilmektedir.
    camın, kimyasal bileşimi, cam kalitesini ve değişik işlemlerin verimini çok etkilemektedir. camın kimyasal analizinin nitelik ve nicelik olarak bilinmesinde büyük fayda olmakla birlikte, bu analiz zaman alıcı ve pahalı bir işlemdir. her ne kadar bu analizi kolaylaştıran alev spektrometre tekniği ve otomatik nicelik emisyon spektrografi yöntemleri geliştirilmişse de cam üretiminde, genellikle camın fiziksel özelliklerinin saptanması ile denetlenmesi yolu, kullanılmaktadır. [3]

    1.4. cam neden katı madde değildir
    bu soruyu hayatında en az bir defa kazara bir camekana çarpmış birine sormak lazımdır. bu tecrübeyi yaşamış biri olarak, kendimi kesin kararı açıklamaya yetkili görüyorum: cam katı bir maddedir.
    şaka bir yana, “cam katı mıdır yoksa sıvı mı?” sorusuna değişik insanlar değişik yanıtlar veriyor. sıvı olarak düşünülmesinin temel nedeni camların üretim aşamasında “donma” olarak adlandırdığımız faz değişimini yaşamaması.
    öncelikle sıvı ve katı terimlerinin tanımlarını hatırlayalım. sıvılar içine konduğu kabın şeklini alır. katılarsa hangi kaba koyarsanız koyun şekillerini korurlar. bu tanımlarda dikkatimizi çekmesi gereken nokta zamandan hiç bahsedilmemesi. gliserin ve bal gibi yavaş akan sıvıları düşünün. oldukça kıvamlı bir baldan bir miktarını bir kaba koyduğunuzda, balın kaba düzgün yayılması bir kaç saat alabilir. peki, çok daha kıvamlı bir maddenin akarak kabın şeklini alması daha uzun bir süre beklemek gerekiyorsa, örneğin milyonlarca yıl gibi, bu durumda o maddeyi nasıl sınıflandıracağız?
    çoğunuz balın soğuduğunda daha kıvamlı hale gelerek daha yavaş aktığını gözlemlemişsinizdir. camların da akışkanlıkları soğuduklarında azalır. üretim aşamasında cama şekil verilirken bu özellik oldukça yararlıdır. önce cam kolayca şekil verilebilecek kıvama gelinceye kadar ısıtılır, sonra da aldığı şekli koruması için soğutulur. soğutma işlemi camın akışkanlığını önemli ölçüde azaltır, fakat tamamen durdurmaz.
    i̇şte tam bu noktada cam ile diğer sıvılar birbirinden ayrılıyor. örneğin, balı çok soğutursanız belli bir sıcaklıkta kristalleşmeye, yani katı faza geçmeye başlar. bu, suyun donarak buz haline geçmesiyle aynı olay. bir sıvı bu şekilde katılaştıktan sonra da, tüm moleküller katı içinde sabit konuma geçtikleri için, akışkanlık tamamen durur. buna karşın camlarda bu donma olayına hiç bir zaman rastlanmaz. bu nedenle, üretim aşamasından oda sıcaklığına kadar soğutulan camların akışkanlığının oldukça azaldığı, ama hiç bir zaman sıfırlanmadığı iddia ediliyor. yani bu yoruma göre, bir kaba konulan cam parçalarının milyarlarca yıl sonra, belki de çok daha uzun süre geçtikten sonra kaba düzgün yayılıp kabın şeklini alması beklenir. bu tartışmanın pratikten çok, kurumsal boyutu olduğu sanırsam açık.
    peki, cam neden donmaz? donma olayının iki temel özelliği var. birincisi hareketli moleküllerin artık hareket edemez duruma gelip yerlerinde sabit kalması, ikincisi de bu moleküllerin “kristal yapı” olarak adlandırdığımız düzen içinde yerlerini alması. doğadaki hemen her katı madde böyle bir kristal yapıya sahiptir. donma, ortamda bulunan bir kristale diğer moleküllerin eklemlenmesi, böylece kristalin büyümesi sonucu gerçekleşiyor. ama eğer sıvı molekülleri, üzerine düzgün eklenecekleri bir kristal çekirdeği bulamazlarsa donma
    gerçekleşmez. bu olaya “aşırı soğuma” deniyor. örneğin su -20°c’ ye kadar aşırı soğutulabilir.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 12.
    0
    up up up
    ···
  13. 13.
    0
    cam hakkinda genel bi̇lgi̇

    1.1 camin tari̇hçesi̇
    cam ile ilgili bütün yayınlarda, camın bir rastlantı sonucu bulunduğu söylenir. bunların içinde tarihçi pliny tarafından nakledilen öykü ise en yaygın olanıdır. pliny' ye göre bir ticaret gemisindekiler kıyıya çıkarlar. ertesi gün, yaktıkları ateşin külleri arasında, parlak, saydam cam parçaları bulurlar. bu öykünün gerçek olup olmadığını bilemiyoruz. ancak mantığa aykırı değildir. yalnız, odun ateşinin camlaşmayı sağlayacak sıcaklığa ulaşıp ulaşamayacağı her zaman tartışılmıştır. yapılan deneylerde malzeme uygunsa camlaşmayı sağlayabilecek sıcaklıklara erişebileceği kanıtlanmıştır. ateşin bulunması ve kontrol altına alınıp yüksek sıcaklıkların elde edilmesiyle ateşten faydalanılarak oluşan sanatlar ortaya çıkmış ve gittikçe hızlanan bir gelişim göstermeye başlamıştır.
    camın gelişimine bakıldığında, camın ilk olarak uygun kumun bol olduğu ve seramik yapımının geliştiği bölgelerde üretildiği kabul edilmelidir. geçmişte yaygın bir seramik teknolojisi geliştirmiş uygarlıkların çok sayıda olduğu biliniyor. böyle bir yaklaşımla mezopotamya' dan mısır' a, doğu akdeniz' den, anadolu' ya kadar pek çok yerde, ilk camcılık örnekleriyle karşılaşmak mümkündür. ancak günümüzde ulaşabilen sağlam kanıtlara dayanarak daha çok mısır ve mezopotamya' da kurumlaşmış bir camcılıktan söz edilebilmektedir. i̇lk örnekler m.ö. 3000' ler den kalmadır. bunlar, yalnızca cam olarak yapılmış örnekler olması bakımından çok ilginçtir.
    cam, keşfedildiğinden günümüze kadar çok çeşitli kullanım alanları bulmuş stratejik önemi olan bir maddedir. bulunuşundan günümüze kadar bir taraftan çeşitleri artan, diğer taraftan da kullanım alanı artan cam, vazgeçilmez bir tüketim maddesidir.
    kullandığımız camlar, yapay camlardır. bununla birlikte, cam doğada doğal olarak ta bulunmaktadır. doğal cam, obsidien olarak bilinmektedir.
    cam, doğal cam ve yapay cam olarak ikiye ayrılabilirse de yapay camın bulunması ve kullanımının yaygınlaşması doğal camın önemini yitirmesine sebep olmuştur. bu nedenle cam denildiğinde akla sadece yapay cam gelmektedir.
    günümüzde en fazla kullanılan cam çeşitleri, düz cam, buzlu cam, oto camları ve telli camdır. günümüzde, yukarıda sayılan camlardan oto camı dışındakiler, genellikle konutlarda kullanılmaktadır. cam eşya, laboratuar cam malzemeleri, süs eşyaları camın kullanıldığı diğer kullanım alanlarıdır.
    kimyasal analizler sonucu, camın bir oksitler karışımı olduğu görülmüştür. bu oksitler, silisyum dioksit (sio2), alüminyum oksit (aho3), kalsiyum oksit (cao), bor oksit (b203 ), sodyum oksit (na20), magnezyum oksit (mgo) ve kurşun oksit (pbo) gibi oksit bileşimleridir. [1]

    1.2. camin tanimi

    cam, basit bir şekilde, kırılgan ve şeffaf bir malzemedir. işığı geçirme kapasitesi olduğundan diğer yüzeyindeki görüntüleri algılamamızı sağlar. pürüzsüz yüzeye sahiptir. kullanım yerine göre camın belli bir mekanik mukavemeti olmalıdır. suya, asidik çözeltiye, bazik çözeltiye, dayanıklılık göstermelidir.
    genel tanımı ise, organik ve inorganik kökenli hammaddelerin belirli oranlarda karıştırılması sonucu elde edilen karışımın, yüksek sıcaklıklarda ergitilmesiyle meydana gelen, viskozitesi yüksek, homojen ve saf eriyiğin oda sıcaklığında kristalleşmesine imkan vermeden ani bir şekilde soğutulmasıyla oluşan yarı düzenli (amorf) bir yapıya sahip malzemeye cam denir.
    cam üretilirken kesinlikle kristalleşmesine müsaade edilmemelidir. yarı cam, yarı düzgün malzemenin, ne ısısal şok dayanımları, ne mukavemetleri, ne de kimyasal dayanımları iyi olacaktır. cam, monolitik, yani her yerinde tamamen aynı özellikler gösteren bir malzemedir.[2]

    1.3. camin tekni̇k özelli̇kleri̇

    1.3.1. camın kimyasal özellikleri

    bir malzemenin temasta bulunduğu gaz, sıvı veya katı haldeki maddelerin etkilerine karşı gösterdiği direnç, kimyasal dayanıklılık olarak tanımlanır. genellikle camdaki alkali oranın yüksekliği camın kimyasal dayanıklılığını zayıflatırken, boroksit, alüminyum oksit, çinko oksit ve zirkonyum oksit ise camın kimyasal dayanıklılığının artmasını sağlamaktadır.

    1.3.2. camın fiziksel özellikleri

    camın şekillendirilmesindeki en önemli etkenlerden birisi viskozitedir. viskozite camın kimyasal özelliğine bağlı olduğu kadar camın üretim sıcaklığına da bağlı olarak değişim gösteren bir özelliktir.
    camın şekillendirilmesi, birbirini takip eden bir işlemler zinciridir. her işlemin başında ve sonunda camın istenilen viskozitede olması ve işlemlerin sonunda da verilmiş olan şekli muhafaza edebilecek yüksek bir viskozitede olması önemlidir. camın şekillendirilmesinde diğer bir önemli etken de yüzey gerilimidir. bu özellik, camın çok ince gözeneklere girmesini ve bunları doldurmasını etkilemektedir.
    camın özgül ağırlığı, kimyasal bileşimine bağlı olarak 2,2-7,2 g/cm3 arasında değişmekle birlikte genel kullanımda olan pencere ve şişe camlarının yoğunluk değerleri 2,3-2,6 g/cm3 arasındadır.
    sıcaklık etkisi ile genleşme, camın ısı-sıcaklık şoklarına dayanıklılığını ve ısıtma ile soğutma arasında camda oluşan gerilmeleri tespit etmede önemli bir özelliktir. genellikle 5,6.10-7 ile 140.10-7 cm/cm 0c değerleri arasındadır.
    sıcaklık etkisi ile; mekanik mukavemet, camın boyutları ve ısının camda yayılması, bütün olarak camın sıcaklığa mukavemetini etkilemektedir. sıcaklığa mukavemet bir camın normal yapım işlemlerinden sapmaları gösteren bir deneme yolu olduğu için, çok kullanılan bir süreç kontrol yöntemidir. camlar, genellikle 100-350 0c sıcaklık aralıklarında, soğuk suda su verildiklerinde, sıcaklık şoklarına dayanabilmektedirler.
    camın ısı iletkenliği, genel olarak kimyasal bileşiminde mevcut olan soda, potasyum ve kurşun oksitlerinin karışım oranlarına bağlı olarak yükselmektedir.
    camın ısı sığası, camın sıcaklığı arttıkça yükselmektedir. her cam çeşidinin değişik sıcaklıklardaki ısı sığaları değişik olduğu gibi, camların ısı sığalarının sıcaklıkla değişmeleri de farklı olabilmektedir.

    1.3.3. camın mekanik özellikleri

    camın ölçülebilen mukavemeti, 2,7.105 kg/cm2 olarak tahmin edilebilen özgün mukavemetinin 100 ile 1000 kat altındadır. cam bileşiminin kırılma mukavemeti üzerinde çok az etkisi olduğu kabul edilmektedir. cam; yüzeyindeki kalıcı hata farklılıklarından başlayan çatlaklar sonucu kırıldığından, camın yüzey alanında ölçülen mukavemete etkisi vardır. bu durumda, camlarda uzun bir süre için kullanılması gereken çekme mukavemetinin 130 kg/cm2 kabul edilmesi ve tasarım içinde genelde 65 kg/cm2 kullanılması uygundur. bununla birlikte, tasarımlarda; çok iyi tavlanmış bir ürün için, 200 kg/cm2 ve sertleştirilmiş bir ürün için ise, 1300 kg/cm2 'ye kadar çekme mukavemeti kullanılabilir.
    camın mukavemetini artırmak için çeşitli fiziksel ve kimyasal önlemler geliştirilmiştir. bazı çok özel yöntemlerle güçlendirilmiş olan camlar 6700 kg/cm2 çekme mukavemetlerinde olup, mukavemet ağırlık oranları ss 410 türü çelikten daha yüksektir.
    camların sertlikleri dikkate alındığında, kurşunlu camlar, en yumuşak camlardır. borosilikat camlar ise en sert camlar olarak bilinmekle birlikte tüm camların sertlikleri, mohr sertlik birimi olarak 5-7 değerleri arasında değişmektedir. yeni ya da kimyasal olarak temizlenmiş cam yüzeyler için statik sürtünme katsayısı 1' e çok yakın olup, uzun süre açıkta kalmakla 0,16-0,24'e ve hatta belirli kirlenme sonucu daha da aza inebilmektedir.

    1.3.4. camın elektriksel özellikleri

    camın elektriksel özellikleri, camın genel kullanımı yanında, elektrik üreten ve elektrikle çalışan cihazlar yapımında geniş çapta kullanılmasından dolayı çok önemlidir. cam genellikle elektrik akımına yüksek direnç gösteren bir madde olarak tanınmaktadır.
    yüzey direnci ve hacim direnci olarak ikiye ayırabileceğimiz bu dirençlerden yüzey direnci, camın bulunduğu ortamındaki nem oranının artması ile azalmaktadır.
    camın hacim direnci ise; çoğu silikat camlarında iyonik olup, hemen hemen tüm akımı, varsa tek değerlikli katyonlar taşır. hacim direnci çoğunlukla camdaki alkali oranına ve daha az olarak ta camın yapısına ve üretimi sırasında maruz kaldığı sıcaklıklara bağlıdır. camın hacim direnci, sıcaklığın yükselmesi ile azalır. camın üretimi sırasında kademeli olarak soğutulması, camın hacim direncini artırmaktadır.

    1.3.5. camın optik özellikleri

    camın, bilinen en önemli optik özelliği kırılma indisidir. değişik camlar için bu değer, 1,45-1,90 sınırları arasında değişmektedir.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    0
    gönder panpa bakalım bir..
    ···
  15. 15.
    0
    harika olmuş
    ···
  16. 16.
    0
    Yolla panpa
    ···
  17. 17.
    0
    @17 haklısın pampa saol dikkat etcem yav bir sürü adamın karşısında zor gözüküyor profösörler filan
    ···