arkadaşımın sevgilisini 1 sene boyunca siktim

ananı doguranını skim panpa o kadar sayfa okuduk bide

Sayfa 4 reserv

böyle müzik veren gibemez lan duygusal ipnenin tekisin iste aminakoduhum

kız türk kızı değil kim kardashian tangadan başka bişey giymiyo amk

@1034 panpa kız gibtirmeye gidiyo zaten normal o yüzden

1.70 kız nası minyon oluyo lan

pu amkk evladı

şerefsiz salladığı belliydi zaten ama merak ediyo insan. (sen hacettepenin aciline öyle elini kolunu sallayarak gidicen sonra bi arkadaşa bakıp çıkıcam diyecen sonra hemşireler de seni giblemeyecek. zütünden kan alırlar adamın) sözlüğü bıraktı sanıyordum ama entri giriyor şerefsiz

otoparkın duvarlarında bizim sesimiz yankılanıyordu. ses demişken sesimde güzeldir panpalar o da her panpada olmaz. herneyse beyler sarı da benim sesimden etkilenmişki toplarıyla üzerimize doğru önce yürümeye sonra koşmaya başladı
(lasssstik ?, 11.12.2013 00:46)
1. 135396732 * :o :( paylaş /msj ?

kareoke yaparken sesi berbattı amcıgın boşu boşuna okudum amk evladını

reserved

aylardan nisan. yer eskişehir. düzenli aralıklarla yağmur yağmaya devam ediyordu. ama bardaktan boşalırcasına ve kuytu bir yer bulmak için sağa sola koşmanızı gerektirecek bir yağmur değil. balkondan bir sigara yakıp izlemelik bir yağmur. sevgilisi olanlar için yağmur altında yürümelik, sevgilisiyle kavgalı olanlarınsa, kendine bile faydası olmayan bir sokak lambasının altında bekleyeceği bir türden bir yağmur.

beni sorarsanız, bakkaldan aldığım ucuz bir şarapla yağmurun çıkardığı sesleri dinlemekle zamanımı geçiriyordum. sabah kalktığım zaman midemi bozacağını bildiğim halde ucuz şaraptan büyük bir keyif alıyordum. kendi halinde takılan ve bakkal rafında kıyıda köşede kalan bir hali vardı onunda. tıpkı benim gibi.

iremle tanıştığımız günün üzerinden epeyce vakit geçmişti. sadece iremle tanıştığımız günün üzerinden değil eskişehire geldiğim ilk günün üzerinden epeyce vakit geçmiş, çok yemek sonrası sigara içilmiş, haddinden fazla 'bu sene kesin work and travel yapalım lan' geyikleri geçmişti. geçenler sadece bunlar değildi. artık benim de zamanın geçmişti. sosyal bilimler literatüründe sıkça geçen bir kavram olan 'yabancılaşmayı' iliklerime kadar hissediyordum.

beni o anlarda anlayan tek nesne elimdeki şarap ve içine koyulduğu şişeydi. içmek için aşağı ve yukarı haraketlendirmediğim sürece herhangi bir ses çıkarmıyordu. saygılıydı bu yönüyle. kafasını dinlemek isteyen bir adamı gereksiz sorularla meşgul etmiyordu. bakkal raflarında gerilerde duran ve pek göz önünde olmayan bu şişeye ben de aynı saygıyla yaklaşıyordum. diğer pahalı içkiler gibi en ön rafta ve 'beni alırsan kesin pelini gibersin' havası yoktu. ortak bir dil yakalamıştık. yağmurda aynı hızıyla daha doğrusu ritmiyle yağmaya devam ediyordu...

ev arkadaşımla iletişimim ilk gün ki tazeliğini koruyordu o günlerde. irem'i aldattığını bildiğim için , 31 çekerken babasına yakalanan velet gibi oluyordu karşımda bazı zamanlar. irem'i aldattığı hatun ara sıra bize geliyor, bazen de dışarıda takılıyorlardı. ilk öğrendiğim gün mal olmuştum ama geçen zamanla beraber buna da alışmıştım.

irem'le aramızdaki iletişim için aynı şeyler geçerli değildi. ilk gün ki tazeliğini korumuyordu artık. sesini duyduğum zaman beni mest eden o kadın, elimde ki ucuz şarap kadar keyif vermiyordu bana. sevgilisini aldattığı için ya da benim ev arkadaşımın sevgilisiyle beraber olmam gibi soru işaretleri kafamda gezmiyordu artık. mesele bambaşka bir yere daha içsel bir hale geliyordu.

dediğim gibi irem'le beraber olmak artık bana keyif vermiyor, onu görecek olmak düşüncesi beni heyecanlandırmıyordu. 'ankara'ya gelsen ne güzel olur' tekliflerini kibar ancak ciddi bir ses tonuyla 2 sefer ret etmiştim. ters giden bir şeylerin olduğunun o da farkındaydı ancak kafamdan geçenleri tam olarak anlamlandırdığına ihtimal vermiyorum.

zaman artık yavaş ama kararlı bir şekilde mayıs ayına doğru evriliyordu. mayıs demek şenlik demek, şenlik demek ertesi haftalarda finallerin gelmesi, finallerin gelmesi benim gidiş biletim demekti.o zamana kadar kendimi en çaresiz hissettiğim zaman dilimiydi. yaşanan an olarak değil sevgili dostlarım, daha geniş bir zaman dilimi olarak...

üniversiteyi yeni kazanan tiplerin şenlikler yaklaştıkça artan heyecanını gördükçe bıyık altından gülüyor, kendimi mahallenin bakkalı gibi hissediyordum. dediğim gibi benim zamanım da artık geçmişti.

ucuz şarabın dibine vurduğum bir geceydi. aynı şarkıyı loop'a atmış sürekli dinlemekle zaman öldürüyordum. zaman öldürmek çok kullanılan bir tabirdir ancak işin tam tersi olduğunu o anlarda daha iyi anlıyordum. asıl zaman bizi öldürüyordu. kendince kullandığı metotları vardı bunun için. akrep ve yelkovanın çıkardığı sesleri ara vermeden bir saat boyunca pür dikkat dinlemeye çalışın. dediğimi daha iyi anlarsınız beyler.

aynı şarkı arkada dönüp dururken telefonun dozurdağını fark ettim. titreşime aldığım için çalmıyor, bilgisayar masasının üzerinde kendi etrafında dönerek dozurduyordu. alıp almamak arasında kararsızlık yaşadım. sonrasın da 'en kötü karar kararsızlıktan iyidir' diyerek telefona doğru seyirttim. arayan irem'di. bu seferde telefonu açıp açmamak konusunda kararsızlık yaşadım.bu kadar kısa bir zaman dilimine bu kadar kararsızlık yeter lan bin diyerek açtım telefonu.

telefonu açtığımda dışarıda olduğunu anladım. gelen geçen arabalar yüzünden sesini duymakta zorlanıyordum. içtiğim şarabında bunda etkisi olabilir ancak o an için bütün suçu arabalara ve şoförlerine atmıştım. bu kadar gürültülü bir ortamda aradığı için iremede kızıyordum bir yandan. kıbrıs caddesi üzerinden evinin olduğu sokağa girince gelen sesler azalmaya ve egzoz sesi yerine irem'in sesini duymaya başlamıştım. güzel bir geçiş efekti gibiydi. ara gaz veren magirüsten sonra, irem'in sesi kadife gibi geliyordu...

nasıl olduğum sordu ilk önce. iyi olduğumu ve onun nasıl olduğunu sordum. kısa bir girizgah yaptıktan sonra ankara'ya gelmemi teklif etti. okuduğu fakülteye has inek bayramı olduğunu, beraber keyifli zaman geçirebileceğimiz den bahsetti. kısa bir süre cevap vermedim. oluşan sessizlik irem'i rahatsız etmişti. 'neden cevap vermiyorsun ?'' sorusunu sordu. soruyu pas geçerek geleceğimi belirttim. sempatik olmayan çalışan ama başaramayan kızlar gibi gülmeye çalıştı ama başaramadı. şarabın da verdiği etkiyle ağzının ortasına fırın küreğiyle vurasım gelmedi desem yalan söylemiş olurum.

nie yaptınki bunu ?