arkadaşımın sevgilisini 1 sene boyunca siktim

hikayeyle direkt olarak bağlantısı yok ama bu şarkı benden size gelsin.

http://www.youtube.com/watch?v=hWWrJpS8Gwg

'Ölümle biten yaşam saçmadır' demiş Albert Camus. Hepimiz ölmek için yaşıyoruz beyler.Her gün çürümenin kitabını yazıyoruz. doğum günü adı altında ölüme bir adım daha yaklaşan insanların sözde en özel anlarını kutluyoruz. kutlamakla kalmıyor hediye alıp mutlu etmeye çalışıyoruz. günümüz toplumunda bu durum oldukça normal. hatta doğum günü kutlamamak, hediye almamak,bol fotoğraflı facebook albümü oluşturmamak abesle iştigal ediyor.

içinde bulunduğumuz yapıdan bağımsız düşünemiyoruz beyler. algılar ve gerçekler birbirine karışıyor. günümüz dünyası artık reel gerçeklerin değil, algıların dünyası. algı dediğimiz kavramda manipülasyona açıktır. yön vermesi oldukça kolaydır.

modern hapishanenin doğuşunu bilir misiniz beyler ? bilmeyenler için ben anlatayım.'çitleme' adı verilen bir olay vardır ingiltere'de.17.yy'da piyasa ekonomisinin gelişmesiyle beraber toprak ağalarının gücü artmaya başlamış ve gözlerini köylülerin topraklarına dikmiştir bu abiler. odtü'ye yapılan sabah baskını gibi bir sabah köylülerin toprakları çitleyerek kendi topraklarına katıp, köylüleri yersiz yurtsuz bırakmışlardır. toprağını, evini kaybeden köylüler zaman içinde hırsızlık yapmaya başlamış ve 'toplum düzenini' bozmaya başlamışlardır. bunun üzerine toprakları 'çitleyen' abilerin aklına über bir fikir gelmiş ve günümüzde de kullanılan modern hapishanenin temelleri atılmıştır. meşrulaştırma gerekçesi ise 'toplum düzenini bozma' ve hırsızlıktır.ama anlattığım gibi işin altına yatan gerçek yani alt metin bambaşkadır.

işin özeti hepimiz en az iki yüzlüyüz beyler. bana istediğiniz kadar sayın, sövün ya da küfür edin.ama şunu da bilin ki o cümleler ve kelimeler sizin kelimeleriniz değil. çevrenizi saran ve bilinç altınıza işleyen sosyal yapının iz düşümleri.

bunları size niye mi anlattım? bana hak verin yada küfür etmeyin diye değil. biraz da olsa çevrenizi, yerleşen ahlak ve etik anlayışını, bununla beraber içinde bulunduğumuz sosyal yapıyı az biraz sorgulayın.

son sevişmemizden sonra irem 2 gün daha eskişehir'de kalmıştı.2 gün boyunca toplam görüşme süremiz 10 dakikayı geçmemiştir. parça parça görüyordum hatunu. elemanda çok fazla yanından ayrılmıyordu irem'in.büşra denen hatunla ya görüşmeyi bırakmıştı ya da durumu toparlamayı başarmıştı.

gideceği akşam artık klagib haline gelen kapı önü uğurlama törenin de buldum kendimi. dejavu hissiyatına kapılmamak elde değildi. zaman bir şekilde akıp gitse de yaşadığım olaylar değişmiyordu. göbeğinin çevresinde ki benlerin yerini bile biliyordum hatunun ama gene fransız bir şekilde yolcu ediyordum.

kapının kapanma sesiyle kendimi derin bir karanlığın içinde bulmuştum.bu hatun benim için dengesizlik haliydi. yanımdayken mutlu oluyordum. tenine dokunmak hayatta aldığım en büyük keyiflerden biriydi.

yanımdan ayrıldığı anda içimi kaplayan karanlığa engel olamıyordum. özlem duygusuyla karışık soru işaretleri içimi kemirmeye başlıyordu. sigara içmekten başka bir işe yaramayan bir adama dönüşü yordum o gidince. dediğim gibi içinde bulunduğum durum dengesizlik halinden başka bir şey değildi.

aklıma 50.yıl parkı gelmişti. tepeden izlediğim ankara manzarasını özlemiştim. eskişehir'de de böyle bir yer vardı. normalde üşengeç bir adam olmama rağmen üşenmedim ve evden çıktım.

bütün şehri tepeden kuş bakışı görebiliyordum. şehrin ışıkları, denize üstünde dans eden yakamozun görüntüsünü andırıyordu. bozkırın ortasında kendimi deniz kıyısında gibi hissetmiştim. hava soğuktu.en yakın denize bilmem kaç km uzaktaydım ama baktığım manzara ben de bambaşka hisler uyandırıyordu.

sigara içmekten başka bir tak yapmadım o gece. kafamdan bir sürü şey geçiyordu ama kelimelere dökülüp anlatılacak türde şeyler değil. ayıp ya da özel şeyler olması buna etken değil. size de oluyordur belki.bir olay karşısında acaip şeyler hissedersiniz ama mantıklı bir çerçeveye oturtup kelimelere dökemez ya da bir çıkış yolu bulamazsınız.ben de aynı bu durumdaydım.

bu ruh hali içindeyken zaman yavaş yavaş akıp gidiyordu. okul,ev,sınavlar derken zaman bir şekilde akıp gidiyordu.

takvim yaprakları yeni yıla doğru geliyordu artık.bir yıl daha geçmişti. irem'le aramızda geçen konuşmalarda gündem konumuz yeni yıl olmuştu.

yılbaşını beraber kutlama planları yapıyorduk irem'le. elemana söyleyeceği yalanı da bulmuştu. ailesinin yanına gidecekti. ailevi bir sorunları vardı ve yeni yıla hep beraber girerek tekrardan eski günlerde olduğu gibi mutlu mesut olacaklardı.

ben de ankara'ya yanına gidecektim ve beraber olacaktık. düzenli aralıklarla ne yapacağımız hakkında konuşuyorduk.

gibtiminin sözlüğü yannanlara geldi gene. başka zaman karalarım beyler. geceniz iyi olsun.

iyi geceler beyler. sigara içip geleyim başlayacağım hikayeye.

Okey Hafız hadi

bekliyoruz

yılbaşı artık iyice yaklaşıyordu. irem'in elemana söyleyeceği yalan belliydi.ama elemanda artık boş durmuyordu. büşra denen hatunla yılbaşı planları yapıyordu. kesin olarak öğrenemedim ama telefon konuşmalarından ve yılbaşı yaklaştıkça davranışlarında ki değişimlerden bunu gözlemleyebiliyordum.

otobüs biletimi almıştım. trenle gitmek istemedim. aşti'yi çok sevdiğim için tekrar görmek istiyordum. ufak bir çantaya eşyalarımı hazırladım ve ankara'ya gitmek için yola koyuldum.

reserved aldim okucam

aşti'ye indiğim zaman gereksiz bir kalabalığın içinde buldum kendimi. benim gibi gelen bir sürü insan vardı. yılbaşı olduğu için bu kalabalık belki normaldir ama o an için gereksiz gelmişti.

gereksiz kalabalığı yararak içeriye doğru hareketlendim. ankaray'a binmek için yine tam ego alarak aşağıya doğru iniyordum.

OHA ARKADAŞININ SEVGiLiSi Mi VARDI :(

senin o hayatını gibeyim oruspu cocugu dıcem senın ahlak sevıyene dusmek ıstemıyorum. dıbına kodumun dallaması eli gibinde bekleyen binler sizin de dıbınıza koyim